20 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

20 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KORKUNÇ İHTİMALLER | Fransa - İtalya harbi nasıl başlıyabilir ; Avusturva 2 Almanya içinde kaybolunca Şimal Afrikası Avrupalılar için açık bulunuyormuş/!. Niçin?. İLK ALMAN NEFERİNİN 'jpek 'Pençeler bayrakları ları gibi caktır. Hükümet tarafından n son bir tebliğinde: <Atlas denizle-| rinde sallanan ve Japon medeniyeti İnin senboli olan bayraklarımız bun dan böyle daha sağlam bir madde- den, yani ipekten yapılmalıdır,, Japonlar, deri, kauçuk ve keten gibi şeyleri hariçten tedarik eder - B Ne kadar ihtiyatkârlık!... Bu sebeble askerlere yerli ma -| — Ghr, Susunuz!. mulâtı gömlekler, kilotlar verilme- | p. secahat beni çıldı ğe başlanmıştır. Hatta, ayak kap - nn di yarüm ki 8 larının altına da ipek pençeler ın—luk nunla yalnız kalacağım. Onun yöyalarsir, yanında,bulunarak doya doya, kana | İpek pençelerden, ökçelerden en y na kucaklıyamamak, sade geceleri çok memnun olan hırsızlardır. Yazan : Li Röbu | Jak, otelin garajına girer girmez İMtotildin ellerini tuttum, — Seni seviyorum! Siz delisiniz'.. Jak sizden şüp iyoru! hu a kocasının odasına girerken «Gece - Çünkü hiç gürültü çıkarmıyor - Jer hayır olsun!...» demekle iktifaya İmecbur kalmak benim için ölüm - Çeviren : Fuad Samih |dar boşanma talebinde bulunma masının sebebi de Jak'a karşı da hi settiği merhametti. Jak, hayatını spora, — otomobile İhasretmişti. Soğuk kanlı, kibirli bir adamdı. Karısının gönlünü çeka İye muvaffak olamamıştı. Halbuki Matild hassas, ve hayal 4 iye ve sevilmiye şid - detle muhtaç bir kadındı. (Sen) de tertib edilen olan; bu otomobil seyahatine de Matild'den ayrılmamak, Jak'ın şüphelerini da- 'vet etmemek için iştirüke karar ver- Miştim, — Haydi bu ne! - Nasıl, maki: 'den beter bir işkence idi. Kocası şüp İhe ediyormuş!. Bu mümkün mü |Etrafımızda inkişaf eden emsalsiz mamile — kayıtsız. kalan Jak, mü- Müş, j İ milyar Hlkra gözeliğiti n 4a törden, benzinden, otomobilinden Ameriklnın şimendifer kıralla - başka bir şey düşünebilmek kabi - |rından birisi (H, Hüntington Hen - İri), altmış yaşında iken kıymetli ki-| merak sardı, — İKo idüğü zaman Los An -| ânesinde — bulunan kitaplar, tablolara, Göblen halıları- rından uzun bir buse ile öptüm. yaeeek — |na 1 milyan frank kıymet konul -| — Fak ç du v * © Sağırlaramahsus ai Di Kilise AFRİKAYA AYAK BASTIĞIGÜN.. -FRANSA -İTALYA ORDULARI KARŞI KARŞIYA GELECEK! 1 işletmiyecek — Ne lüzum var... Meylin büyük- lüğünü görmüyor musunuz?... Ö - hümüzde, yüzde on meyilli 50 kilo- metrelik bir iniş from Oh!, |Kaldırmak bizi sevke kâfidir | Bunu söylerken eliyle de yapıştırılmı ilânı göste du: | «Şoför, dikkat!, -|ve dolambaçlar pek sıktır. Bir kı n ke n.İda ve vahşi bir tepenin y ük bir köyde idik. E biliyetinde midir?. ar, biraz — Biırakınız rkutuyı Metre: ği mul ica ederim. sunuz beni... kucakladım ve göster. — Avusturya'nın Almany |leştmesinden sanra bir ta '_I!ı_uıuıııı—: birbiri ardınca — liyor, Almanlar da M oldular. Berlin - — bündan sonra daha kuvvetlenece — Ve Almanya bir takım v — bundan sanra daha k “Cektir diyorlar. Bur | ileri sürmek de K bir ihtimal halinde alarak bilhassa âfr Fransızların ellerinde bulunan ye: karşı Almnaya ile — İtalyarı te ne gibi maksatları olac ç K efete rağmen dudakla İniş ek öner dönmez Jak'ı, Homia mikveri ane ormanın ksatlarına y varabile kati o se bile tak Kalbim, şiddetle 1 zaten bunu bekliyor ümdi onun ağzın kacak ilk k betini bekliyor tazında yap mühü yetinde bulunuyor -/Taz korktu Buradan geçmek hareket değil mi?. n ç- . âkı y kopal Bu m, Fakat o, sadece: akalım, Robert de al yolundan mı gitmek isti: yaksa Se zi n kilise, 1898 ı Baş papas ayini işaretler Kilisenin bir de Kora vartlır. Bunl. yüksek sesle latırlar yapıln | — Söyleyin ba Las heyeti | yorsunu: şarkılârı| Demek kumazlar, işaretle anlgarajın di şür, ya — Bana itimad ede Dedi, Ve Vi gülü, n h Matillişve ber Jan'dan mı?, Matild, | varına yaslanmıştı. Adetâ gibiydi. Zevcinin suali üze-k görmemişti ötoma- İngiliz matbuatı rine kendini topladı » Yan yolundan gidelim... Ci ikada umumi harpten ev Odakim ömelleri vardı. Sonra Oldu bitti. Müstemlekelerinde bi Saybeden mağlüb almanya içi.n tek- Tar bu gmelleri beslemiye imkân örünmüyordu. Son yirmi senedir böyle idi. Fakat bugün Al - —manya arlık a 20 sene evvelki mağ- “üb Almanya değildir. Almanya'nın İ günden güne kuvvetlendiği görülü- |? — vor. Avusturya'yı alarak kendisine “hak edivermekle Orta Avrupa'nın — Vaziyetini altüst eden bugünkü Al- Manya yarın gözlerini Avrupa'nın — Baricine dikerek, meselâ Şimali Al- — rikada neden bir harekete geçme- sint, a İşte Fransız mütehassıslarını dü- şündüren bu suale cevab verirken — General Baratier hülâsaten şu fik- Fi ileri sürüyor: — — Almanya hiç bir zaman şimali Afrika ile alâkadar olmaktan vaz geçmemiştir. Roma ile birleşmiş ol “nası ona Afrika'yı Fransa'nın aley- hine olarak yeniden taksim etmek arzusunu da verebilir. Bir çoklarının hoşuna gitmiyor Şi içten faşan bir sevgi ve rabıl; cazibesinin eseri değil mi?... K d | — pek çok.. Bütün tanıdıklarımdan 1: hakkında ı sütun - ur. Bu aşılmak istenen bir nokta daha vardır: Avrupâ harbi Âlrika' 'nın geniş sahralarına, boş sahne « lerine nakledilerek yapılmak isten- se de acaba bünü yapmayı n şöyle bir ihtimal var :Al- nenler muvaffak 'olabilirler mi?... |m için artık Avusturya gibi en- İhtimaller göz önüne alınarak yürü- İgel kalmamıştır. Askerini Avustur- tülen faraziye şöyledir: Farzediniz yadan komşu olan İtalyaya nakle - ki harb oldu. Yine farzediniz Al - | derek sonra İtalya sahilinden kar - Manya ile Fransa dövüşüyor. Al şıki Afrika sahiline yollıyacaktır. |manlar Avrupada Fransaya Bu takdirde Berlin - Roma mil rikada cereyan edeceği rler desinler gi k bu fikirde olan Fransız askeri (nun için tekrarına lüzum yok İmütehasülârinın fikrince Fransa -| nın istikbzali şimali Afrikadadı leride Avrupada bir harb çıkar |Almazya ile Fransa yine karşı ka İşiya gelecek olurlarsa, ne olacak?, O zamaı | 'yürütülen ihtimalletden b gün ar arşı iveri|serbestçe hücum edemiyeceklerini daha kuvvetlenmiş olacak, — artık lanlıyorlar, Çünkü bir-çok irili u - İtalya ile Almanya birbirlerine sım- faklı komşular da hazırlanmış, an sıkı bir ittifak ile bağlanmış bulu- lar da Almanya'nın Fransa'yı - ber ır. İtalya dananması A) - Süretle ezmek için kendilerini çi man askerinin şimali Afrikaya gö - hiyerek geçmek istemesine şiddet- mâni olacaklardır. n türülmesini le donanmasına kar; Müstakbel Avrupa harbinin £ O halâ Almanlar İtalyan sahil -İlerinden Şimali Afrikâaya a&koör gön- | rabını verdi | mamış oluyor mu' İngiliz gazetel! yüksektir. Vorla gazetesi, 1927 de günde milyon 350 bin, Peopl 3 milyon iki z elli bin, Daily Ekspres 2 mil - '0 bin nusha basıyordu. Dai - in tirajı erim, bütün bu yaptık rım alçaklıktan başka bir şey de- ldi. Bugün böyle vaktinden evvel ihtiyarlamış ve ezilmiş olmam, çek ğim vicdan azablarından ileri gel- De müştir. Oh! O çılgınlıkların pek İş Ekspres de bir milyon 650 bin, cezasını çektim... İ Daily Chronicle, Imilyon 364 bin, | ğ n Daily Telgraph 575 bin. Her şeyden evvel şunu söyleme- Taymis gazetesine gelince — 1935 TİYİM ki, Matild ile ben kocasindan ?... İşte bu gün bulde 189 hmgb’_:nmdu_ 1937 de 193(*9Tldıktan sonra evlenmiye karar (Devamı altıncı sahifede) | bine çıktı, Yermiştik. Sevgilimin, o zamana ka- Bugün İP E K sinemasında SENENİN EN MUAZZAM AŞK - HEYECAN « KAHRAMANLIK ve MACERA ŞAHESERİ :ZENDA MAHKÜMLARI ( Fransızca sözlü ) pek | dererek yukarıda anlatyıldığı gibi| ” Fransızlara orada taarruz edecek - lerdir. Fakat bununla Avrupa harbi ha - kikaten Afrika'ya nakledilmiş, at - tık Avrupada yapılacak bir şey kal- Baş rollerde * RONALD KOLMAN - MADELEİNE KAROL DOUGLAS FAİRBANK Jr na, kendisine kar- uyuyoruz da ö hoşuma gidi- | — yyorlar, Çalışmalarına, ders yapmalarına derin — bir — gayret ve ihtimam ile aŞ üm. Hele : Melâhat pek yakında en beğendiğim, sev- — diğim, alâka duyduğum bir arkadaşım olacak. 25 Nisan “Dün yeni eve taşındım, (Temenna) mahallesi, lüm beyin evinin köşesinde... Mekteb de yakınlaştı, halle de kibarlaştı, işlerim de kı 'ev epey rahat, Manzarası mükemm (Meyden bağlarına) kadar şehrin özü — mahallede oturuyorlar. — “Gülfidan, da artık doğrudan ne yapacak? — Kendisinin dediği gibi? Bir dam gözünün kilidi- ni asmış. Kocası ve oğlu askerden kilidi kapıdan indirmiyecek. H, — Biz galan esker garısıyuk. Ap bir daha demiyor. Ne tuhaf tuhaf kelime- 'a, bunların söyledikleri, ya bizim söylediğimiz n önünde. Aşağı yukarı bütün memurlar bu ndüzlü benim malım addedilebilir, Kocası asker- Oğlu da asker olunca kimsesiz kaldı. Bundan son- evimde ve benimle beraber oturmayıp da olaylaştı. Bir defa el, Ölü dereden tâ büyük bir parçası Husust ders almak isteyenlet de çok. Görenek. Dün ziraat bankası memuru Lütfi efendi de kurısını göndermiş. Kızı için ders istedi. Hasibe hanımi da kız larına ders vermemi rica ediyor. Bunlar, hep hoşü - ma giden şeyler, Demek takdir ediliyorum, hocalı - fım beğeniliyor, İkisine de; — Peki... Dedim, ders saatlerini tesbit ettim, Bir az yorula- cağım amma, ne zararı var? Tatlı meşgüliyet, Her mesaele Rivle olsa, Belki hocalığa alışmayanlar; zore la, tesâdüfle muallim olanlar sıkılırlar, Fakat, sırf ho- ca olmak için hoca çıkanların zevkine erişilmez, İn- san sabahleyin şöyle bir dershanenin kürsüsüne çıkıp da, dün okuttuğu çocuğun bugün dersini bülbül yi- dü mü her halde mukaddes gaye- an daha çok sevinç hissediyor, Bü- x tarafa kalsın sadece memleket doğruya, geceli dönünceye kadar r. “artık,, mi daha âbat kitabımı kaparken şeytan aklıma yerleştirdi: Azizin'resmine niçin bakmıyorsun? Ki; Aziz, Lâtife Malife, kaymakam beye — göre kocam da olacak! Bu kadar yakından — bahsedilen genç bir erkeğin resmi merakla da olsa görülmek is- tenir. Akhma geleni yaptım: — Melâhat; ağabeyinin resmine bakayım... Kızcağız, hafif kızardı, kızartısı yüzüne akseden küçümencik, derli toplu dudaklarını kımıldatarak : — Baş üstüne efendim.., Dedi, kitabın arasından resmi çekti, bana uzattı. Bir de, ne göreyim? Fotoğraf Vecdetin, — Gözlerime inanamadım. Resmi evirdim, çevirdim, — baktım.., Baktım... O, Vecdeten başkası olamaz? Tekrar sor . dum Müfid vatandaş yetiştirmenin kudsi zevki de rütbenin, her zevkin fevkiride değil midir? her 28 Nizan Allah... Allah... Buna ne demeli?... . Vecdetin resmi Melâhatin kitabının arasından çıkıyor!... Res- mi görünce şaşıp kaldım, Tahrir vazlfesini okudum, — Kitabını aç... Dedim, Peki efendim... Der ve 'kitabın ders sahifesini çevirirken fotoğ- raf gözüme ilişti. Tabii kimin resmi olduğunun far - kında olmadım, sordum: — O, fotoğraf kimin Melâhat? — Ağabeyimin efendim... Cevabını verdi, içinden: — Öyle ise beni alâkadar — Bu sizin ağabeyiniz mi?... Gayet tabil bir eda ile, fakat, biraz rengini de- Biştirerek ve dikkatle yüzüme bakarak: — Evet.., Dedi, — Bizde başka resimleri var mı?. Bu övalime de ; — Evet... Çok var... Yukarıda sandıkta... Cevabını verdi, İhtiyatlı olmak lâzımdı. v Getir. bakayım. Demedim, İhtimal, resimle beş dakikadan fazla meşgul oluşum bile Melâhatin dikkatini celbetmişti, çurumun derinliği bir endişe ile titretiyi düzdeki yol namütenahi dolamba larile âdeta baş döndürücü, bitmiyecek kadar uzun ve bir şerite benziyordu. Ade sinesine dolanmış esatiri yılan denilebilirdi. Birden Matilâ, üzerime bi düştü, 've başlarımız şedid bir sademe ile çarpıştılar. — Oh! Bu divanelik... Böyle bir yerde bir sür'at... Jak, Jak!... Rica edecim, freni biraz sik... Bir saniye daha devri yapmamış olsaydık uçurumdan aşağıya yu - yarlanarak parçalanmamız muhak- kaktı. Fakat devri yaptık. Matiki bir defa daha üzerime düştü. Oto - mobil, ayni sür'atle gidi gilim, şimdi kocasının omuzların - dan tutmuş onu tazyik ederek bu delice sür'atten vazgeçirmiye çalı gıyordu. Bira aralık freni tuta - |rak bastırmak istedim Jak, sert bir darbe ile bu hare- ketime mâni oldu. Bu anda bir dö- nüm yerine gelmiştik. Ayni tehlike tekrar ediyordu. Fakat, tam her şe- iyin bittiğini, uçuruma yuvarlandı- ğımızı zannettiğim dakikada devir| yapılıyordu. Jak'ın siması garip bi Şekil almış, gözleri - sanki hiç bir şey görmiyor, hissetmiyor gibi - w zaklara bakıyordu. Hayatımızı c lerinin arasında tutan bu — adam: korku ile bakıyordum. — Yapılacaki bir hareket yoktu, Çünkü anlıyorsunuz ya, Jak biz öldürmek ve bizimle beraber öl mek istiyordu. Elân hayatta ol İmaklığımızın sebebi de bizi öldür İtheden evvel ölüm azabile tâzib et mekti, ihtizarı uzatmaktı. Bir an, Jak'ın boğazina satıl istedi. Lâkin Matild dehşet i sinde bana sıkıca sarılmış oldu;, için bu hareketimden bir fayda ©! mıyacaktı. Bana, bütün hayatımdan daha zun ve daha feci gelen bir kaç sa niye zarfında hayrete değer b soğukkanlılıkla muhakememi yü rüttüm. Evet, her üçümüz de mutlak sı rette mahvolmuş addolunabilirdik Hatırıma pek çok şeyler gelehilirdi, Hiç bir şey gel- Dedir, bakmak için ist ece bak 10 i gözönüne geti- zatmadı, Derse der Hatam her ne olursa olsun - yi: İnefsimizi kurtarmak hakkına m

Bu sayıdan diğer sayfalar: