lada: Son Beşiktaş- Güneş Marif Vekâleti maçında Solda : Niçin Spor Teşki- lâtirÜzerine Mesüş inkılâbından son- ra; spoçjüpleri, spor mec- muası, -teplerde bederi kül- türü, Slittihadı merkezi U- mumiskayet; mütareke ile fasılai iyet... İstiki muzafferiyetinden sonra; jan ittifakı cemiyeti, federa$lar, antrenörler, ân- trönmâ, geyahatler, yüksek beden ültürü mektebi,spor kurum Şimdi de spor müs- | teşarlığ İştejn yirmi dokuz sene - Beşikş müdafif Hüsnü dir duladan ve aslını muha- faza edek isimleri değişe de- | ğişe ©fon şeklini almak üze.. ve bullan Türkiye sporunun acıklı İhaları... Evetyirmi — dokuz senedir zavallı irkiye sporu, her sar- gıntısın; bir başka kahba Bo kularakurtarılmak istenilmiş ve her mi kalıba girdikçe de bir diğenden daha beter ne- | olur mu? Polis'omanı: 1 Polis'or Karanlıkta bir ışık Ai> - yi idan — sâat Viktorya, İsllayonun 45 da harebat eden İrc a Briç istasyonunda bur oldu. rüe bağlayan poslâ hareket etmişti. Şet Dogar dedikk | — Eğer yarım past kü kozoenla, - körü VO sizin için arabâ Zİ“d ün uzak, Con Seksan köy a birg donuk ve kirli mıll":: a. attı, biraz düşündü, * mo silkerek : çanım — Hayır, dedi, ba'TE” yürümek isliyor. Almıyor? ticelerle arzı endam - eylemiş- tir. Peki; neden böyle yürüdük we neden yine böyle yürüyo- ruz? 'Yoksa Devlet spora yardım mıi etmedi? Ve hattâ; Sultan Hamidi Sa- ni devrinde olduğu dibi Devlet sporu men mi etti? Acaba; otuz senedir bocala- yıp durduğumuz bu iş çetin anlaşılması nakabil bir ilim şu- besi midir? Hayır; Namütenahi hayır, — Samimiyetle hayır;«. Çünki; İstiklâl muzafferiye- tinden sonra, Türkiye Cumhu- riyeti Devleti, spor fcin bin- lerce, yüz binlerce değil, mil- yonlarca lira vererek azami yar- dımını yapmıştır ve elyevm yap- maktadır. Sonra —Cümhuriyet, sporu menetmek değil, millet terbiye- | sinin asli vasıtalarından biri o- Tarak ilân etmiştir. Cümhuriyet, sporu ve beden kültürünü nakabil bir ilim gubesi olarak ta telâkki etmemiştir. N Öyle ise kusurumuz nedir? Neden gpor ve bedet kültürü iş- lerimizde bir türlü muvaffak 0- lamıyoruz? Mademki, paramız var, istib- dadımız yok, aklımız da var.. Natım, Cihat, Reşat ve İbrahim. Sağda Melih Çekt Karlin maçında kalect ile karşı karşıya. Türkiye Cümhuriyeti; impara- torluk devrinden kalma köhne, fusilleşmiş zihniyet ve âdetleri yıktığı halde, her nasılsa göz « den kaçan bir hortlak gibi ha « yalile hükmünü İcra eden tek bir şeyi eline geçirip boğama - mıştır. Bu da: İ “Temeli imparatorluk Maarif Ne- | zareli tarafından atılan Ve elyevm Cümhuriyet maarifi ile yaşayan be » den kültürü ve spor programıdır.n Bu, öyle bir program ve müf- redattır ki; papazlaşmış, sarık - laşmış bir zihniyetin ibadet ha- linde muvman. ifade eden bir hâletidir. Bu programda, Cümhuriyetin aksiyon ifade eden canlı ve di- namik manası yoklur. Beden kültürüne ait olan bu zihniyet otuz senedenberi maarifimizde © derece kökleşmiş ve yer et - miştir ki; bu fikriyatı silip ye - rine muasır bir kafa ile iş yap - manın imkânları mübalâğasız - ca yok olmuştur denebilir... Bu fikirlerimi - teyit edecek yegâne delil de; son cereyanlar üzerine spor teşkilâtinı Maarif i; Türkiye spo- tunu heden Üzerine almıyor? : Milit takım eksersizlerinde Cihat ve Hüsnü. (Yazıst garinki sayımızda) niyetini birleştirip maksatlaş - tırdıktan sonra; muayyen bir hedefe doğru yürütmelidir. Türk sporunda mekteple ha - yatı birleştirmekten çekinir isek daha otuz sene bu İş üzerinde isim değiştirmelerde devam e - deceğimize şimdiden inanmalı- yız. " Maarif Vekâleti, spor teşkilâ- tını üzerine almadan evvel yir- mi dokuz senedir tatbik edegel- mekte olduğu beden kültürü prograramı ıslah değil, kökün - den yok etmeli, yeni bir prog - ramla yeni bir zihniyetle bütün Türkiye sporunu kül halinde köylere varıncaya kadar faali » yete getirmelidir. Maarif Vekâletine spor müs- teşarı olarak gelecek zat kim o- Tursa olsun, isterse dünyanın en yüksek — sporcusu — bulunsun, Türkiye sporunu kül halinde tek metodla bir program içine a- larak faaliyete sevkedemezse bir şey yapacağına emin olma - malıdır. Mekteplerinde haftada bir elli dakikalık jimnastik dersi o- lan bir memlekette spordan, be- den kültüründen ve bunların İginin çokluğundan mı? Adam- sızlığından mı? Ne münasebet; spor adamla- vı da, beden kültürü muallim - leri de elinde... Bence yegâne sebeb; otuz se - nedir üzerinde durduğu beden kültürü zihniyelinden ayrılma- mak ve o mevcudiyete halel ver- memek endişesidir. "Maarifimizde hayat, mektep- ten içeri giremez korkusu mev - eut oldukça, mektebin manası K * Neden yürümez ve bir türlü istikrarını bulmaz bu spar işimiz... Ey okuyucularım, şimdi göz - lerinizi ve kafanızı yazılarım Ü- zerine tevcih ediniz ve dikkâtle okuyunuz beni... 'Türkiye sporünun otuz sene- dir bir türlü istikrar bulama - masma yegâne sebep maarif işlerimizi idare edenlerimizin ihmali olduğu söylenir ise bil - mem yerinde söylenmiş bir söz Og Gamselesini çenesine kadar ilik. leli ve köşle istasyon arasındaki iki mil mesafeyi o kötü havada yürümek azmile karanlığa daldı. Köyün adı biraz dile güç: Little Tracey Yağmurun daha evvel bar- daktan boşanırcasına yağmış — ol. duğu sağa sola Bir bakmakla anla- şılıyordu. Dar yolun kenarındaki hendeklerden sular şarıl şaril akı. yordu. Yoldan da dize kadar ça. mura batmadan yürümek kabil | olmıyordu. Can yürürken yazdığı polis ro- manlarında bu yolun kendisine te. min ettiği mevküni de düşündü, Bu | ol öyle olur olmaz yollardan de. | ;iıdL Bu yolda esrarengiz bir ci. nayet yaplırmış ve — tomanına mevzü — olarak icat — ettiği bu mücerret bir vahimeden ibaret kalmaz mı? Hayatla ef'alini birleştirme - yen bir mektebin terbiye ve ted- Tris mahiyeti neyi ifade etmiş o- luyor? Türkiye sporu küldür. Ve kül olarak tek elden, tek mo - toddan, tek terbiye verimi ile vücutlanmalıdır. Maarif Vekâletimiz, Türk spo- runun kalkınması için, spor klüp lerile, mekteplerinin spor ve | beden kültürü vadisindeki zih- cinayet, bu nev'i romanlar yar- makta mahir bir muharrir olarak isminin etrafına yeni bir hâle kus şatmıştı. Con Leksman. edebiyatın bu kısımda hakikaten kendisini beğendirmiş bir romancı İdi. Little Tracey'in dar yolunu çık« mağa çabalayan gen- adamın zihe ni bu seler başka laraflara kaydı. Londrada, ilerde cinâyet masası gşefi olacağıma hiç şüphe etmediği Meredit'le yaptığı son mülâkatı ha- tırladı. Şimdi muavin olarak çalı- şan bu zala, mütevazı mevkin rağ- men en müşkil ve nazik vazileler veriliyordu. Meredit çok koşan bir adam olmakla beraber, Con Lekse maon'a hakikı hayattan alınmış has rikulâde bir roman mevzuu vermiş- Ü. Con, Beston şatosu denilen ikâ. metgâhina dönerken artık yolun yzunluğunu ve çamurunu unulmuş gibiydi. Yine Londrada yörüştüğü başka birisini daha hatırladı. Fakat sanki bu mülâkatın hatırasını zihninden silmek istiyormuş gibi, elini alıına götürdü, başını - sailadı. ilminden ve inkişafından bah - getmenin ne derece güç ve üzü- cü bir şey olduğunu biliyorum. Üste de bir çok husumotler da- wet ettiğine de kaniim. Fakat; bütün bu zafiyetlerimize rağ - men elyevm bir demir elin Türk sporunu bir hamlede müstakar bir hale getireceğine de imanım vardır. ürk sporunu ve beden kül - türünü yegâne kurtaracak mer- ci maariftir. Eğer o, bu işi bir zihniyet meselesi yapıp üzerine almaktan çekinirse bir başka makama iltihak edecek olan spor teşkilâtının ilk işi yine ma- arifle ve onun beden kültürün- deki programile alâkadar ola - gağına mutlak manada şimdi - den.emin olmalıdır. Hal böyle iken, Maarif Vekâletinin spor teşkilâtını üzerine almaktan is- tinkâf eylemesi yerinde bir fi - kir sayılması gerektir. M. Sami Karayel Ve en nihayet şatonun kapısına vardı. Diş kapiyi yavaşca açtı. İç kapınmı soundurmasına — sığındığı zaman, şamselesini silkti ve kapı- dan içeriye girdi, Anti şabo kapkaranlıktı. Kansı, Gras her halde yemeğe inmek için şu sırada odasında gisinmekle meşfuldu. Gidip anu rahatsız et memek daha münasip olacağını düşündü, Uzun bir koridoru geçli ve şatonun arka torafındaki ken- di odasına çekildi. Ocakta şen bir ateş yarıyordu. Odanın bu tatlı havasını tenelfös edince içinde bir. rahatlık duydu. Kundnralarını çı- kardı, bir geridonun üzerinde du- ran Jâmbayı yaktı. Görünüşe bakılırsa, buraşt şato sahibinin mesal odasıydı. Meşin koltuklardan, geniş bir kütüphane- den, büyük ceviz yazıhaneden böyle Aanlaşılıyordı. Masanın üstü kitaplar ve el yazılarile doluydu.. Con Leksman pantoflalarını da ayağına geçirdikten sonra, pipoe sunu doldurdu ve ocağın karşısına geçerek ayakta durdu. karşısına geçerek ayakta durpu. kalandı 'ON İki gün içinde öç kaçak- çı yakalanmış ve haklarında takibata başlanmıştır. Kaçakçıların biri dün sabah gelen Toros ekspre- sinde gümrük muhafaza memurları- nın şüphesi üzerine yakalanmıştır. Mustafa adlı olan bu adam Haydar» paşa istasyonundan eşyasını geçirire ken durdurulmüş ve yapılan arama- da 40 kilo kadar ipekli kumaş ya- kalanmıştır. Bu kumaşların Ha'epten gelirildiği anlaşılmaktadır. 2 — İmroz adasında baz aile- | lerin şarap, rakı imalile meşgul ol- mağa başladıkları anlaşıl yor. Son zamanlarda bu adada sik sık kaçakçılık vak'alarına tesadüf edilmektedir. Son defa bu adada Dimitri adında bir adamın da evin de rakı yaptığı haber - alınmış ve muhafaza memvrları tarafından ya- pılan arama neticesinde birçok â- | letler ele geçirilmiştir. Dimitri mah- kemeye verilecektir. 3 — Akdenizden Kmanımıza ge- len Antoriz vapurunda —memurlar arama yapmış, ipekli çoraplar, yüt- lü kumaşlar, patiska ve saire gibi kaçak eşya lamışlardır. Kap- tan hakkında takibata başlanmıştır. Bayrak kanunu 5 haziranda mer'iyete girecek olan yeni bayrak kanununun nizamnamesi hazırlanmaktadır. Nizamnamede bayrağı çekme ve indirme sırasında yapılacak merasim ve diğer bütün tefer - Trüata ait hükümler bulunmak - tadır. Sırt Hamallığının İstanbul'da kaldı- rılması biraz güçce mi ?. Vali ve Belediye Reisi Muhüttün Üstündağ şehire ait meseleler liak» kında şu beyanatta bulunmuştur. * İstanbul gibi büyük bir şehirde hamallığın ilgası, memleketin diğer yerlerinden daha büyük müşkilât karşısındadır. Prensip altında tat bik olunacaktır, Fakat bunu işler aksamadan yapmak Lüizımdır. Bu« nun için mütehassıslardan mürek- kep bir komisiyan bir tatbikat pro: jesi hazırlamıştır. GAZI köprüsü inşaatı da nor. mal şekilde ilerlemektedir. Bu iş için Almanya'ya gönderdiği- miz bir beyet malzemeyi muayene etmekte ve teferruat plânlarını hak zırlamaktadır. Köprü iki sene içinde bize tes. lim edilecektir.,, Donanmım_ız Ro- manya ve İtalya li- manlarına gidiyor Başta Yavuz olmak üzere Zaler, Kocatepe, Tınaztepe — muhriblerile hücum bölükleri ve deniz allı ge- milerimizden mürekkep bir filomuz dün Lmanımızdan geçerek manavra için Karadenize çıkmıştır. Manav. ra'ardan sonra ağlebi ihtimal bu Pazar Kös'enceye gidecek ve Rok manya hükümetine bir dostuk zi« yareti yapacaktır. Donanmamızın bu ayın yirmisine doğru İlalyayadu bir dostluk seyahati yapması kuv« wetle mevzuu bahistir. Bu ziyaretine, filomuzdan Yavuz- la birlikte ön parça İştirak ede- cektir. Gözleri bir müddet alevlere daldı. Ortadan daha uzunca boylu, atles tik omuzlu, çevik bir gençti. Sporcu olduğu bir bakışta anlaşılıyordu. Çehresinin muntazam hatlarında kuvvet ifadesi okunuyordu. Böyle ayakta dalmış, düşünür. ken kapı yavaşça açıldı ve karısı Gras Leksman göründü. göründü. Bu kadın için sadece şu sıfat söylenebilir. Güzel, Con karısını görünce yanına doğru geldi, derin bir muhabbetle kucaklaştılar. — Geldiğini işitmemiştim, fakat.. — Fakat ıslak gamselemi görüne ce geldiğimi anladın, diyeceksin, Kadın güldü, fakat siması bir. denbire ciddileşti: — Gelişine çok memnun oldum, dedi, biliyar musun, bir. misafirke miz var, Delikanlı şaşırdı: — Bir misafir mi? Bu havada misafir olur mu? Kimdir gelen? Gras acaip bir nazarla baktı: — Karal Dedi, — Allah allah, Kara ha? Geleli çok oldu mu? 64 4012 | Azmeterdam — 1, 4450 14415 | Prag 2, 6T0 — 226375 İ Viyana 4, 230 — 4245 x İ Madrit . 3675 — YLASIS Berlli 1 9670 — 1,9636 * Varşova 4i 4.169) * | Büdapeşte — 4, 3690 43618 ğ Bükreş — 108 2305 — 104, 0775 iğ Belgrat —— 54, 460 — Sa4) A | Yokohama — 2, 740 — 27096 İ p ledere ü x 4 | Stekholm — 3 ı SD ğ PARALAR İ Alış Satiş 2 1 Şterlin dB MA İ |3 Dolar m, N4 j 10 Frank ne nn X 20 Liret ime, , ı 20 Belçika Frongı 80. “ ; N Drahmi İK YU İ 20 Taviçre Frongı S65. — 575 j 20 Leva » n | Florim k 0 l & 20 Kren Cok ——W 74 1 1 Şilin Avasturyallk — — 24 — 2 Pezeta — - ğ ı 1 Mark 25 »X 1 Zimti a. 3a V Pengo t7 ü 20 bey Y RL 20 İ j j 4 a İ » w Hü0de 200 | Azlan . çimento 14,50 — 1450 İ | Merkez Ban. ; | YSTİKRAZLAR İ Açılış Kapanış, İ Türk Borcu Ç Peşlia j z nt Nai £ 19,4$ — 19 15 İ z N Peşin J » « H Vadeli 188 18,x0 | » HMi Peşin — 18,65 * Ş Hİ Vadeli çe l ÜRÜLE Dü zz 2 ». TAHVİLÂT Açılış Kapanış ) Amadolu Pe, | —— - » Va D 3030 — 3030 * Pe. MN 99,1$ — 39 1s » — VASIL 2930 — 39,90 » PD » Ve lil v Mümessil Pe. Türk Dili TürkiAyC Yaşayan Herkesin Dilidir... Bazı taşra belediyelerinin umuml! 250 ao — || ğ maması bakkında tatbik ettikleri karar şehrimizde de büyük bir alâ. ka ile karşılanmıştır. Vali ve belediye reisi Muhiddim Üstündağ bu bususta henüz resmi bir emir olmadığını söylemiştir. * İstinye Dun şirketinin satın a- hnmasından vaz geçildiği haber ves rilmektedir. Buna sebep şirketin faz- la para istemesidir. yerlerde Türkçeden başka konuşul — ğ * a | — baat cörtle geldi. Geaç kadının sesinden bu ziyas retten pek te mci ııllqılıvğdıı. mnun — olmadığı Kacası anladı: — Şu zavallı Karadan niçin lanmarsın, bir türlü ıılıyııyğ Ve biraz düşündük! sonra ilâve etti: e. C — İyi ki hem di ö palden. Bire öna KSi — Saloda, Beston Şatosunun salonu, tavae ni alçak olmakla beraber, çok iyi SD he e e el Salba, Ülrse ceklde ae KOND ve dwklai&ie dl:uıb'hlılıılı döz şenmişli. CA ilhassı geken iki şey vardı. Muı.ııll'= ocak ve gümüşten iki büyük şamdan! İki iri tunç vazoya da çiçekler doldurulmuştu. $i Misafir, Con Leksman'ı görün. ce ayağa kalktı ve kendisine doğe ru yürüdü, Nadir denecek güzelke likde bir adamdı. K — Sizi şehirde aradım, bulas — madım. Onun için buraya kadar — (Devam edecek) Üi d DÜ l Bi ei AA het K 1