| z ünün meselesi î Silâh Vtgşıry'ahnlar Kahvehaneler sıkı kontrol Tzemieketine Banka ne diyor? - Defterdar ne diyor? - Mütekait, eytam ve eramilin üç aylık maaşlarının bu ay başında ve- rilmesi lüzandı. Defterdarlık, mal müdürlükleri — vasıtasile cumartesi Bünü maaş tevzüne başlayacaktır. Fakat, şimdiye kadar Emlâk Ban- kası, üç ağlık maaş sahiplerine, Delterdarlıktan daha ünce, maaşı kırdırmak suretile tevzlat yapıyor * du. Halbuki, banka bu sefer, mil - tekali, dul, ve yetimlerin maaşları- ni vermemişlir. Banka, Delterdar - lıkla birlikte, ve ancak cumartesi günü mütekalt, dul ve yetimlerin maaşlarını verecektir. “ok az bir para ile ve günü günü- ıxe(.; bin bir ı-ıı,iişkıîlîıllıı geçinen ılıı! kadınlar, yetim çocuklar, bir iki gündür, bankanım önünde boyunlar KAT D srenle |e ha | Kadastro ve Tapuda Mütekaitle ne halde bu W rını bükmüş, bekleşiyorlar. Şuraya baraya yapılan şikâyet ve müra - caatler de hiç bir semere vermemiş- K ; Banka bu selerki üç aylık tevzi- | inde başka hir wsul ıutmıışııı_r. Banka direktörlerinden — bir zat bize şunları söylüyor: — Yeni bir maaş korü programı. yaptık. Ashabi mesalihe — numaralar dağıtıyoruz. Noemaralar üzerine ta - rikler koyduk. N ğ kısık bir caziyet hasıl oluyordu. S dabi mesalihin daha kolaylıkla temin için tedbirler diye kadar çok sı- maaş almalarını aldık..ı y Banka direktörünün sözleri, ma- kul olmakla beraber, maaş almak için bekleşen ihliyar mütekaitlerin, Yeni teşkilât Memurlarda; bir kısmı Anado- luy aziranda, şehrimizdeki 5İ yeni bir teşkilâ &ehemmiyet veri İ rilacek, ve daktilo ile vçaktlır. Bir kısım memurlar Şehrimizdeki büyük memul öt tatbik - edilmeğe lecek, şehrimiz Anadolu'ya yazı yazmasını bilir, ' .. a gönderiliyor Gdört tapu ve kadsstro müdürlüğünde v olacağı haber verilmektedir, Haziranda [ başlanacaktır. Kadastro poslalarına deki müdürlüklerdeki memur kadrosu arttı. yeni ve geaç elamanlar alina- nakledilecektir. tlar arasında da bazı nakiller yapılacaktır. | -Çocuk babaları şikâ- yet ediyorlar Türk uklarının okuduğu Dandösi yon'daki bu kiliseruhuna ve durma dan sürüp giden rilmelidir. âyinlere nihayet ve Bir baba anlatıyor Harbiyedeki Dam Dusyon Fransız kaz lisesi hakkında, bazı | talebe velileri maarif idaresine mühim bir şikâyet ve ihbarda bulunmağa karar vermişlerdir. Bu şikâyetin mahiyeti şudur: Bu mektebin içinde bir de ki- | lise vardır. Kilise ile mektep ay- ni çatı altındadır. Kilise, yalnız mektepte bulunan katolik hem- şire ve mektebin hristiyan men- suplarma mahsus bir küçük i- badet yedi değil, unı.ımımuh - sus bir yerdir. Vaziyetin üst ta- müz talebe velilerinden birinin ağzından dinleyin: — Bu kilisede öyle âyinler, öyle ibadetler yapılıyor ki, mek- tebe giden çocuklarımıb manas- tırlara kapanmış, tariki dünya bedbaht ve çilekoş kıı!ar_ !gıbı bir haleti ruhiye ve hava ıcmı; de, ruhları garip bir terbiye il meşbu oluyor. Geçen zün mek- tebin caddeye açılan büyük ka- Edebi roman: İ | pısından kadınlı erkekli bir çok insanın, ellerinde birer mendil, gözyaşı dökerek — çıktıklarını gördüm. Sordum, tahkikat yap- tım. Vefat eden bir katolik için burada o günü âyin yapılmış ce- naze merasimi için icap eden mutat dini! merasim imiş.. Mek- tebin bu tarafı kilise olduğun - dan giren, çıkan belli değildir. Herkes girebiliyor. Ekseriya da, burada, böyle matemli hâdiselerin dini âyini ve merasimi yapılıyor. Esasen kız- Jarımız, burada çok fena bir ter« biye altında yetişiyorlar. Çocuk- Tarın elbiselerinden tutun da, hemşirelerin haline, kilisede her gün esen matem havasına, göz yaşlarına, çan seslerine, mektebin umumi havasına ka- dar her şey sholastik bir zihniyet ve yaşayışın canlı tipidir. Maa - rif Vekâleti, çocuğun ruhu üze- rinde fena tesir bırakır, diye, bomboş uzun sapasağlam yüz- I Sen de seveceksin! Birinci bölüm oıuıııyılııııııdı sal —1- Yıl : 1910 Güzün bitimi, Tanyeri ağarıyor. Ayır. Esinti doğ! liyor. n <A g'S'îyı!ı çarşafının içinde, buıüule büzüle - ilerliyen kadın, ıöş;pr: baslırdığı çocuk kııııdığınıH”kö rının arasında sıkıştırarak e y sırtlarını aşlı, Ol_ımydınııı çıktı. Hızlı hızlı yürüyordu. Çıplak tepe üzerindeki kurlulup, yüz yılların boy | selviliklere girince geniş Dir aldı : iükİ Ve. kendi kendisine söylendi : — Hiç kimseye görünmedim. y İçinde korku vardı; sızı vardı; anı damarlarında alev alev u yukarısından yoldan verdiği soluk ki Etem İzzet Benice şıyordu. Buü alev, bu korku, bu sırı ile kucağındaki kundağı daba çok koynuna soktu, göğsüne bası tırdı: — Yavruml.. | — Ve. görlerinden boşanan iki damla sıcak, kaynar yaş, soluk | yanaklarında yuvarlandı, çenesini, peçesini islattı. Yoldan mezarlığın içine saptı. | Yassılmış bir mezar taşının önünde durdu. Kargaların uçmasından, sek vilerin uğultusundan başka kulağa öze gelebilen hiç bir şey — Babamın mozarı.. Da(i). Çocuk: — Üvvece. t Diye ağladı. Kadın korktu, sil- Kindi. T aşın ditine oturdu; dudak- ları murı idanıyordu: — Annem de buraya gömüldül Çocuk gene "—_ di e kğa lunuyor ? yaşlı dulların, kimsesiz yetimlerin, bir hafta bekliyecek takatleri yok - tur, Defterdarlık, icap eden parayı, bir an evvel, bu vatandaşların maaş alabilmeleri için banka emrine ver- miştir. Defterdar Kâzın, icap eder- se derhal para verelim, diyar, Üç aylık maaş sahibi olanlar, e- xüsen gözlerini bu manşa — dikmiç, aylarca bekler bir vaziyetledirler. Bu maaş zamanını hesap ederek, o güne kadar dar bir geçim ile zor || bekliyebitmişlerdir. Bankanın, bu savallıları, bu seler eli boş döndür- mesi, maaşı bir hafta sonraya bi - rakması, üç aylık maaş sahiplerini çok müşkül — vaziyete — sokmuştur. Banka, elini çabuk — tutup, derhal || maaş dağıtmağa buşlamalıdır. | Yumurta . Fiatları .—. .. Düşüyor Memleketimizin belli başlı ih- racat maddelerinden biri olan | yumurta fiatlarında görülen te- | nezzül, son iki ay içinde müthiş | bir sukut kaydetmektedir. İki ay evvel 34 liraya satılan bü - | v ik sandık bugün 15 liraya zor | müşteri buluyor. Fiatlarda dü- | şüklük devam etmektedir. İspanyada patlayan — dahili harp, yumurtalarımıza n baş | müşteri olan İspanyayı bize kay- bettirmi Yumurta tacirleri meyus bir haldedir. Bundan baş- ka, Almanya ile son klering va- ziyeti dolayısile, bir miktar da- ha müşteri kaybetmiş bulunu - yoruz. Yunanistan ile Çekoslo- | vakya, küçük sandık üzerinden | alıcı oldukları için, ihracat gra- fiğinde mühim bir yer işgal et - | memektedirler. Yumurla fiatlarının bu suku- tu son senelerde görülmemiş bir ticari hâdise olarak telâkki e - | | mektedir. Bir kısım yumurta ihracatçı- | ları, nisan ortalarına kadar dü- şen fiatlardan mühim bir endi - şe doğmuyacağını, fakat, bu ta- rihten sonra, yeni mevsim mal- larının çıkmağa başlaması sıra- larında, fiatlar düşmekte devam ettiği takdirde, ihracatımız nok- tasından, buhranlı bir zaman telâkki edilebileceğini ilade et- mektedirler. Yumurta — ihracatımızın bu - günkü hali, iktisadi şart ve se - bepler dolayısile normal olarak kabul edilmektedir. «fhfb mb mbmb mb mbm m mm| lerce medrese - binasında bile mektep açmıyor. Beri tarafta, sözde bir çoklarımızın kafası taşıyarak çocukları- nt yolladıkları bu mektep, yav- rularımıza kurunu vusta havası teneflüs ettiriyor.» — Üvvescel — Siyah çarşaflı kadın oturduğu yerden kalktı. Toprak mezarların üzerinden aştı, daha görünmez, kuytu bir yere gitti. Büyük, kalın gövdeli bir selviye sırlım verdi ve.. oraya çöktü, - Çocuk boğuk sesle ağlıyordu. — Ağlama yavrum... Dedi, çarşafının altından meme- sini çıkardı, çocuğun ağzına verdi. Çocuk memeyi emmeye başlayınca sustu. Kadın hıçkıran bir söyle- nişle: — Dur yavrum seni doya doya göreyim.. Dedi, peçesini kaldırdı. Bu peçe- nin altında soluk bir beniz, çökmüş yanaklar, çukuruna çekilmiş siyah, koyu, kısık bakışlı bir çift göz ve, düşkünlüğünü, yoksulluğunu haye kıran bir yüz vardı. Fakat, o bütün bu görünüşe karşı güzeldi, tazeydi. Bir bakış bile bunu belli ediyordu. Çocuk memedeyken gene ağlamı j ya büşladı, DüT aÜT PP İN Solgun yüzlü genç kadın: - — Ne yapayım yavrum.. memem« 'de süt yokl x KLecı v:düşmımn kı nelerde İstanbul Emniyet Direktörlü- ğü, memnu silâh araşdırmaları- na son zamanlarda ehemmiyet vermiştir. Bir çok yerlerde sıkı araştırmalar yapılmış, bir çok memnu silâh bulunarak müsa- dere edilmiştir. Zabıta, bu silâh araştırmaları esnasında, mühim bazı netice - lere varmıştır. Şehrimizin bir takım meşhur semtlerinde, bir kaç kahvehanede, böyle memnu silâhların saklandığı, silâh ta - şıyan uygunsuz kimselerin, bu kahvehanelerden istifade ettik- lerin anlaşılmışlardır. Bu gibi kahveleri tutanların da esasen şüpheli kimseler olduğu, eroin, kokain gibi bazı zehirleyici mad- | deleri de gizliden gizliye sattık- ları, bazı fena işlere tavassut et- tikleri meydana çıkarılmışlar - dır. Zabıta, bu gibi kahvebaneleri sıkı bir kontrol altına almış, sa- hipleri hakkında gizliden gizli- ye tahkikata başlamıştır. Kötü , niyetli bir takım insanlara ya- | taklık eden, onların bu fena iş- | lerini adeta kolaylaştıran bu gi- Ü aa geee amnanaaNNi VErKAN UNUDN Köesdanenş nn anunuaNNA Va Ni NANndaveNAAN aN armanaN aN ANaKaNN anaKANAmelaNNaNUNam n araNmurlunnama Bursa Osmanlı Bankasını Soyanlar Bursa Osmanlı Bankasını so- yanların muhakemesine dün Bursada devam edilmiştir. Dün İnegöl sorgu hâkimi Refik ve | bundan sonra şahitlerden ban- kanın Yenicami şubesi muha - sebecisi Alyanak dinlenmiştir. Bundan sonra soygunculara| Piştir. asker elbisesi satan - terzi Vasil ile asker kasketi satan şapkacı Ali Muzaffer de dinlenmişlerdir. Ali Muzaffer soyguncuları gayet iyi teşhis ettiğini söylemiştir. Dinlenen iki dört şahit te soy - guncüları teşhis ettiklerini söy- lemişlerdir. Muhakeme 17 marta bırakılk T v Gayri müslimlere ait vakıflar ve mütevelilleri Gayri müslimlere —ait — vakıllı mütevellilerin nasıl tayin olunacak. larma dair bir talimatname hazır. lanmıştır. — Talimatnameye — göre, vakıflar kananundan evvel cema- atlar tarafından intihap - edilmiş olan mütevelli heyetleri, intihap müddetlerinin sonuna kadar vazi- feleri başında kalacaklardır. laüihap edilmeden kendiliklerin- den vakfa el koymuş olanlarla intihap edilmiş alupta müddetleri bitenlerin yerine t müteyelli tayini için alakalların ve ibka hakkında on beş gün mdddetli ilânlar yapılarak vakfın bulunduğu mahallin vakıflar idaresi koridoruna asılacak ve gazete ile de neşr edileceklir. Mütevelliler Türk vatandaşı ve ilk mektep mezvnu olmaları şarttır. Nizamnamedeki şartlara haiz kimse bulunmazsa, vakıflar, vakıflar ida- resi- tarafından idare edilecektir. Dedi, TNE ÇA — Pış., pişl. Teraanenin N Oaüngü çalıyordur — İşbaşı, Taze kadın: — O, geç kakdım! Dedi. Çocuğun uyanmasından, yolun ki kor- kuyordu. Hasköy - Kasımpaşa işci- leri bu yol üzerinden gelip geçi- yorlardı. Tütüne gidenler, fabrika- lara gidenler, Tersaneye - gidenler ve. kayık, vapur parasından ka- çan bütün Yahudiler. Çocuğu uyandırmamaya - çalışa- rak yerinden kalktı, gene peçesini indirdi. Yavaş yavaş, korka korka, ürpertiler içinde yürüdü, birçok mezarları çiğnedi, yola çıktı. Öne, arkaya baktır — Gelen giden yok... Diye söylendi. Yeni yapılmış, geniş mermerli, başacuna gül ağaç. ları dikilmiş ve demir parmaklık içine alınmış büyük bir “aile kabri,nin 'hluıümıv KB n omisyonculuğu da yapılıyor. eamüllerine göre | ekaütlerin, du:(ti:ıîle yee:i':::gâ'inğ altına alındılar Hükmet, maaşları niçin va “İsitâhlı adamların barındıkları kahveha- 4 C,k'ffîf beyaz | bi kimse hakkında şiddetli ka - | | nunt muamele yapılacaktır. |Yüz kitap Tercüme Edilecek Ünüversite kütüphanesi garp kühürü zenğinleşdirecek — ve | yabancı dil bilmeyen — talebeye yardım maksadile yüz ilmi kita- bin tercümesine karar verilmişti. | Kitapların bir çoğu tercüme edil- j Önümüzdeki ders yılına kadar hepsinin ikmal edileceği ümit edilmektedir. Yabancı talebe bü- rosu faaliyete geçti Yabancı prolesör ve - talebeleri karşılamak ve misalirlere lâzımge- len kolaylığın — yapılması gayesile ile | müştür!. HÜkeskin akıllı vatandaşlarımızdan bi- Altnış yaşında zerzevatçı karıya bak! Lâhanaların yanıbaşında kal - dirıma oturmuş. — kar göbeğe kâa - dar!, Bir ayağı çukurda koca karı hâlâ gazete okuyor!. Ş Şimdi bizim keskin akıllılara &b- —— rarım. Böyle bir lâfı nerede işitmiş —— — olabiliriz? Her halde bizim mem - — — lekette böyle bir manzara gören varsa, karı kıyaletinde Hızırı gör » — Keskin akıllı dostları nafile yor- — mayalım, Ben bu lâfi sinemada Av- rupa memleketlerinden — birine ait bir filim gösterilirken, arkamdaki zi bağıra bağıra söylerken — işitlim. Evet, dağ gibi apartımanların kaldı- rınlıma oturmuş, yanı başına bir kaç küfe zerzevat koymuş, yüzü gözü yün atkılarla sarılı altmışlık, belki yetmişlik bir koca kurı kapanmış, Bazelesini okuyordu! Etraftaki de kardı, koz helvası değil, o bizi o ka- dar yıldıran kar!., Şimdi bizim keskin akılllara tek- rar sorarım: Bu koca karı ve böyle nice koca karılar, koca erkekler ne diye münkiri nekire verecekleri ve- | vapları okuyup ezberlemeyor, İncili | şerif okumuyorlar da garete oku - yorlar? Bunları kaşarlanmış uku - Jâlar mı acaba? Yok, arkadaş yok!. Okumak bir kuvvettir, yaşamak daima kuvvetli | olmaktır. Kuvvetli olmak için' bil - | mek, her saniye bilmek, her saniye değişen dünyayı, het saniye değişen hayatı, her saniye değişen memle-- keti bilmek gerektir! Hakikati işitmekten korkar mısın? O halde arkadaş beni okutmaktan vaz geç! Hakikal şudur ki gazele o- kumamüakla öğücen adam vatanı - na her saniye vaki değişiklikleri sağlam bilen uyanık vatandaşlık va- zifesini yapmayan adamdır. Bugün ber memlekette bilgili, uyanık, açık göz olmayan mutlaka kahrolacak - tır. Arkadaş; Lâfın doğrusu bu! Ama: — Anladık, babalık! diyeceksin. Gel gelelim ben ekmek paramdan her gün 5 kuruş nasıl ayırayım! İşte ucuz gazete! Beğendiğin adamı oku! Fakat ku, okumak kuvvetini kullan, Bil ki ga- Ünilversitede kurulan gezdirme ve ağırlama bürosy — talebe azalarını Kerim, yakında şehrimizi ziyaret edecek ecnebi prolesör ve talebe. leri gezdirmek için bir program hazırlamış ve azalara vermiştir. Edebiyat fakültesı tale- besi pedagoli enstitö- ,sünden sertifika alacak Edebiyat fakültesi, mezun ok dukları zaman orta — mekteplere muallim olmak isteyen talebelerine gönderdiği bir tamimde yeni ku- roulan pedagoji enstilösünden ser. tilika almaları lâzım geleceğini bil- Fakülte talebeleri bu noktayı göz önünde — bulundurarak — enslitöye * kayt olunmaktadırlar. : nhukvyııkomşm__'.. aleyh o gazete dolayısile memleke- — tine, hayatına hükmedersin! Ve illâ — — felâ! rafından müzeye Atatürkün bronz bir heykeli dikilecektir. Heykel 15 Martta merasimle açılacaktır. — * Kızıltoprakta geniş bir sahada demir madeni bulunduğunu iddia e- den bir zat dün vilâyete müracaat ederek imtiyazı almak istemiştir. Birimizinderdi —— Hepimizin derdi Seyirci mi ka- lacağız?. — Geçen gün bir dostumuz anlatlı: Kış sona ermek üzere olmas ma rağmen, sobamızın yakmakta olduğu odun tükendiği için, bir iki çeki daha almak zaruri idi. ğ_, G