4 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

4 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, #Y OĞ B S Bir k*ur (Prağ yüksek harp akademisi Profesörlerinden — Yarbay Ema- " el Moravek “Garbi. Avrupa- ; da — Çekoslovakyanın — sıtratejik O kiymeti,, hakkında — dikkate - de- “ğer bir küçük hkilap — nejretmiş-. “tir. Almanyanın — Çekorlovakiya- da gözü olduğundan sık sık bah- seğlediği ve hatlâ yeni: dünya harbinin oradan patlak — verece- ginden Bahsedildiği bu sralarda. ayrı bir ehemmiyet alan bu kita- bi aşağıki ihi sütunda hülâsa e- diyoruz:) , Küçük antant orta Avrupada üç hükümetten teşekkül etmiştir: Çe- koslovakya, Yugoslavya, Roman « ya. Bu küçük antantın toptan 50 mil- yon nüfüsü — ve 700,000 - kilömetre murabbar arazisi vardır. Bu hükü- metler grupu, arazisinin sathi mesa- hası itibarile Sovyet Rusyadan son- va ikinci gelir. Arkasından Fransa, daha arkasından Almanya! Nüfus bakımından küçük antant Avrupada — üçüncüdür. — Birincisi Sovyet Rusya, ikincisi Almanya « dır. Ondan sonra sıra ile İngiltero, Fransa ve İtalya gelir, Avrüpada mesahal sathiye itiba- rile ikinci, nüfus — itibarile gelen küçük adtant hiç şüphesiz en mühim küçük antant hiç şüphesiz en Kara kuvvetleri Fransa ve İngil « tereye muadildir. — daha kalabalık Umumt harpte arazisi — itibarile daha küçük, fakat nüfus - itibarile olan Avusturya - Üyan'a Türk p < HAHAT — M.Ul"'llh , EALNAI .“A YAN PLÂNI PLÂNI şun Dünyayı Cehenneme Çevirebilir Macaristan barp hattina 80 fırka sevketmişti. Eğer yarını bir harp o- lursa küçük antant ta eski Avus - turya - Macaristandan geri kalma - yacaktır. Sulh zamanında küçük antantın müsellâh kuvveti 60 piyade ve sü - vari fırkasına yaklaşır. Savyet Ruz- ya ve Almanyadan sonra Avrupa- nın en kuvvetli sıtratejik devletler grupudur. z Küçük antantın iki denize dayan- | mak gibi bir mazhariyeli vardır: | Karadeniz ve Adriyatik. Bu de « müzlerden birincisi Ruslarin, ikinci- | Si İtalyanların kontrolu altındadır. Onun içindir ki, küçük antanlın bu her iki memleketle olan münasebhe- ti sıtrateji noktasından büyük ehem- miyeti haizdir. Küçük antantın barış zamanın « da elinde bulundurduğu 60 fırka cepheden veya conahtan * taarruza | geçmek niyetinde olanları düsün - | dürse gerektir. Almanyanın - teslihatı ne olursa olsun, küçük antant bugün Tunaya hâkim vaziyettedir: Ceneve « Prağ « Varşöva hattı (ikinel Spalato -Su - Tina hattını da unutmayalım) barış zamanında 40 İtalyan, 60 küçük an- tant ve fakribön 35 Leh firkasının muhafazası altında bulünmaktadır. Böyle bir cephe şimali garbiden ge- lecek her hangi bir tecavüzle kolay kolay sarsılamaz. Bu kuvvet kendi kendine kifayet edecek vaziyette - dir, Zira bir harp vukuunda lüzu - mu kadar iptidaf maddeye, bilhassa | fatımı ellerinde — bulundurabilirler. BüyükHarp! Almanlar Çekoslovak- yaya - saldırırlarsa ilk; hamlede karşısında 95 fırka asker bulacak.. Almanyanın karşısında karada ve havada Çekoslovak ordusu KÜÇÜK ANTANT BULVARI Hiç şüpbesiz bu cephenin morkezi Sikleti, küçük antantın bulvarı me- sabesinde olan Pragdır. Küçük an- tantın yardımı. olmadıkça, Tuna mıntakası ve İstanbul yolunu mü - dafan etmek mümkün değildir. Tu- | na mmlakazında ise Çekoslovakya gimali garbiye karşı küçük antantın hudut bekçisldir. Nasıl ki Romanya ile Yugoslavya da yine Tuna mınta- kasının Balkanlara karşı hudut nü-< betçisi vaziyetindedirler. Bu son iki hükümet Çekoslovakyanın yardımı olmadıkça Tuna mıntakasını mü - dafaa edemezler, Zira sıtrateji ve coğrafya bakımlarından bu her iki hükümet te Balkanların — sayılır. Yalnız şimali garbiden gelçcek bir fzyike karşı, Türklerin mukadde- Yugoslavya ve Romanya ancak Çe- koslovakyaya olan bağlılıklarından dolayıdır ki; merkezi Avrupada sit- ratejik *birer âmil olarak ' sıkletle- rini hissettirmektedirler. Ayni-za < manda da Avrupa ve dünya politi- kasında da bu suretle mühim bir unsür - vaziyetindedirler. " Çekoslo- vakya olmadıkça, Yugoslavya ve Raomanya Tuna üzerindeki polili - kaları kuvvede kalır. Balkan antantının aşâğı yukarı 55 milyon nüfusu vardır. Bunun 32 milyonu ayni zamanda küçük an - petrola malikti SORU aKNNKAA anamn e aNdANı aA BN aN üA DN9 ea DrRAN U llt öt eati en e n iNnAniniNE ea dÜT el beNr NNN Hakaninca sürülen olisinin hakiki hatıraları: 1 (Gülhane parkı kapısı önünde tanta bağlıdır. — Sathi moesahası 4 l $ patlıyan iki el silâh!.. Mütarekenin kara, korkunç ve feci günlerindeyiz... 1335 — senesi jağustosunun 31 inci çarşamba güe ü idi. Hava çok sıcaktı. Ben, O tarihde Sirkecide San- — maryan hanındaki — İstanbul Polis — müdiriyeti umumiyesinin üçüncü şube beşinci kısmında vazife sa. — hibi idim. 'Nöbetçi olmadığım z4. manlar bende saatin beş olmasını |bekler ve işimden çıkınca da, eve — gidecek yerde, alelekser Gülhane /— parkına doğru bir tur yapardım. Burası bizim, aynı zamanda are dertleşme — yerimizdi. ı Ecnebi boyunduruğu altında inle. en kederli İstanbul gençlerinden bizim partiye mensup olanlar hep bu kanapelerde yer alır, memleke« da bulunurduk. Bu görüşme. srin - beyecanı altında uzun saât- r —Wmh pek çok akşamlar Oîıhî' , parkda imi Hara ı sön sinif kendi meslek ârkadaşla. Güyan sindanı bekçileri Bir teftiş geçiciyorlar rımdan Osman Avniye rastladım. Yarım saat kadar dutl:!ie! ve Mehterihakani takımının eski Yeni- kıyafetile çaldığı havaları din- akııı 'ınnıı şehzade — başına çıktık, 'zarur! idi. - Mazeretimden . bahisle | Hâdise nasıl başladı. Polis Cemil, Türkün namu- sunu koruyan tabancasına nasıl sarıldı ? Arkadaşlar benden ayrılmamak istiyorlardı. Ben de o fikirdeydim. Yalnız, üç gün önce verilmiş bir randevum olduğu cihetle ayrılmam ellerini sıkıp ayrıldım, 1,300,000 — kilemetre — murabbamır, Bunun 450,000 kilometre murabbar küçük antanta bağlıdır. Askeri bakımdan Akdenizde ve Karadenizdeki kuvvet 80 fırkadır. bunün 45 fırkası küçük antanta bağlıdır. Yine bu fırkalardan alt - mişi Avrupa topraklarındadır. Küçük antant Balkan antantı ile birleştiği zaman, Tunanın, Balkan- ların ve boğazların emniyetini te - min edecek bir kül teşkil ederler. Çekcslovakya bu küllün merkezi Avrupada, Yunanistan ve Türkiye- yakın şarkta politika bakımından faal unsurlardırlar, 75 MİLYON NÜFUSLUK BİR YEKÜN Her iki antant birleştiği zaman, 1,500,000 kilemetre murabbaı arazi Üzerinde 75 milyon nüfusluk bir blok hasıl olur. Bu blok barış za - manında 95 fırkayı elinde tutmak - tadır. Bu politik tecemmiü dikkatle tetkik edilirse, bu blok Sovyet Ruş: yadan sonra Almanyaya en yakla » şan -bir devletler grupudur. | Yani şarkı bir bahçe farzederek; Balkan antantı büyük bir metdi - ven, küçük antant bahçenin düva- rı ve Çekoslovakya da bahçönin ka- pısı vaziyetindedirler. -Kapısı zor- layıp girenler, merdiveni —inmok mecburiyetindedirler. Her iki antant birlikte Avrupa ile Asyayı ayıran hattın uzunluğunun üçte ikisini kontrol etmektedirler. Bu hattın takriben 500 kilametre tutan şimali garbi kısmı Almanya - da, 2,500 kilometresi de her iki an- tanlın topraklarındadır. Her iki antantın bu hat üzerinde- ki kontrolu hiç şüphesiz ki tama - men tedafüi mahiyettedir. Her iki antant 75 milyonluk nüfuslarile istilâ seydasında değildirler, Onun içindir ki her iki antant bugün Av- rupada müvazenenin muhafazasın- da kuyvvetli bir âmil vaziyetinde bulunmaktadır. * Eğer bir gün her iki antant bu hat üzerine yapılacak | tazyike dayanamaz ve bozulurlarsa, © zaman Avrupa hudut taşlarını de- #iştirmek kâfi gelmiyecektir. Bel - ki de dünyayı yeniden taksim etmek icap edecektir. —— ——— O akşamki buluşmıya büyük kıy- met veriyordum. Benim için çok mühimdi bu. Ehemmiyeti ciddiye- tinde idi. Her hangi bir kadınla | © günü geçirmek üzere hazırlan.e mış bir şekil değildi. Hakkında iyi fikir beslediğim bir kızla istikbale dair konuşacaktık. Onu çok sevi- | yordum. Aradan böyle ve bunca zaman geçlikten sonra o akşam için Fatih parkında birleşmek vadinde bulunuşu; şu kadar senelik ömrü- mün en güzel hatıralarından birini teşkil eder. Saate baktım. Altıya bir kaç da- kika vardı. Parkta ondan evvel bulunmak maksadile adımlarımı açe tım. BİR. GENÇ KIZ.. Yalnız, beni - bekliyordu. Henüz genç ve pek temiz bir aile kızının sırf şahsım hakkında ihtiyar eyle- diği şu fedakârlık, hissiyatımı o | suretle okşadı ki, yanımdakilerden utanmasam - onu kucaklayıp saçla- | rından öpecektim, Bu gelişi niçin fevkalâde. telâkki eltiğimi, içeri. sinde bulunup acılarını yaşadığımız © devre nazaren keslirmek güç serbest | lan bu mektepli kızı ya bir olomo- | bil kornası, veya bir arkadaşının | Emel, küçük odasının kimsesiz , sessizliği içinde, masasının başına oturmuş, dalgın dalgin bir resme | bakıyor. Gözlerinde garip bir pa- fıltı, yüzünde acı bir gülüş Va Düşnüüyor.. Acıarla örülen uzun yil sonra, büyük ıstıraplarla ayrılıp, eski benliğini buluncıya ka» dar dönmememeğe ahd. ettiği yolk larda, bir akşam.. tekrar maziyi yaşamıştı, İçinde geçen günlerin ıstırapla. rından kalan, aclıktan başka bir şey yoktu... Hatıraları.. onlar bile, mazi denen karanlıklarda - seçilmi- yen birer gölge olmuştu.. Halbuki.. aşkı, saadeti, sevinci buü yollarda tatmış, istırabi. bu yollarda duymuştu. Bu - yollar ki çocukluk ile genç kızlık düygüları arasında bir merhale olan ilk hul- | yâların mezarı olmuştu.. Kaç sabah... koltuğunda çanla, kalasında çocuk emellerinin işledi- | ği mes'ut bir yarın., aydınlık sev- gisinin açırpınışile yolların kalaba hığını tehlikesini unutacak kadar da- sesi ikaz ederek uyandırmışlı, Ve kaç akşam: Derin gözlerinde kendini gördüğü temiz yüzlü sev- | gilisinin sıcak sesini dinleyerek akşam gölgelerile işlenen yollardan bera- | ber dönmüşlerdi. Bu akşamlarda, onları biç yalnız bırakmıyan bir arkadaşları vardı. Onun beyaz yözünü, ya ilâhi bir gururla başlarını bulutlara yüksel- ten minarelerin üstünde görürler.. veya ©.. yollarını çeviren büyük ağaçların ışıltılı yaprakları arasın. dan onlara gülümserdi.. Bütün bunlardan sonra, gene bu yollarda ne derin ıstıraplarla dö- ğüş, ne ümitsiz bir aczle kıvran- mişti. O günlerde, bütün kuvve. tile sevdiği insan için öyle büyük bir kin duymuştu bi... Onu ıstıraplarından gurürü kur- tarmıştı. Bugün aymı yollarda yüs rümek kuvvetini - gururundan al- mıştı. Düşüncelerinin karanlığına öyle dalmışlı ki birden durdu. Evet öye dul., bundan iki sene evvelisi gibi, ona doğru heyecanla yaklaşan mazi olan günlerin derin bakışlı, sevgilisi idi.. Elleri birbirini buldu. Ellerinin biribirini bulmak için gösterdikleri tehalük ne idi?.. Özlemişler miydi biribirlerini?.. Fakat ne olabilirdi?. Bugün arkadaştan başka bir şey / değillerdi ki... Gene aynı yollardan yürüyor. lardı, . aynı — gürültüler — aynı kalabalık.. geceye isyan eden sokak — fenerlerinin panltısı.. - ve | tesadüfe bakınki iki yil evvel- ki aynı beyaz yüzlü arkadaşlarıl.. Genç adam heyecanla sordu : — Emel. nerede idin?.. Niçin birdenbire görünmez oldun?.. ——— . -— 'gezilemiyen bir zamanda tek başına parka gelmek, elbette bir fedakâr- hktı, Bu ilk birleşmemizdi. Ben ondan gaha fazla sıkılıyor, kaç göndür hazırladığım kelimeleri dudaklarım- dan bırakamaz oluyorum. Bir sıra her fasılsa maksadımın ciddi ve sevgimin bakiki olduğunu söyledim. — Aynı emel ve aşkı - besliyo- rum, dedi. Pek az görüşe bildik. Etraftaki- Terden ve eve dönmüş olması mühtemel — bulunan — babasından çekindiğini söyledi. Kalktık, ayrıe hrken, gelecek günlerimizi — görüş- mek üzere bir ıssız yere gitmeyi Ve bunun için de Cümava saat ikide aynı parkta buluşmayı vadetti, (Devamı var) — Buralardan uzaklaşmak — iste- dim Kaya.. bu yollar.. bu gürük tülü kalabalık beni sıkıyordu. İnanır msın buralara gelmeyeli aye lar var, Genç kızın sesi Öyle ha. zin... ve genç adam öyle heyecanlı ki... konuşuyorlar... birbirlerini an hyan, birbirlerini bedbaht görmek istemiyen iki arkadaş samimiyetile yakınlar... Ve ay, yolları çeviren ağaçla: rın kura dalları arasındân © kadar daha büyük gözüküyar ki.. gülü- şünde acı bir m..kfuı var sankil.. Aynı acı gülüş genç kızın du. daklarında da var.., Yavaşca söye lüyor: — Ne garip değil mi Kaya?,, Ne zaman birbirimizi xön;k mu. hakkak ay, başımızın üstünde par. layacak.. v — © benim peşimi Hiç,bırakmı. yor kâ Emell Y Ve yürüyorlar... İşte. beraber gidebilecekleri son nokta... Bir sokak feneri allında elleri tekrar garip bir teslimiyetle biribirini buldu... Ayrılışlarında bü. yük bir feragat vardı sanki... “Bı.k. başka yollardan uzaklaş- » alar... x» Emel.. beynini yakan bu düşün. celerden kurtulmak ister gibi kalkı te yanan alnını cama dayadı... |.. lak de, Böğüzin işik çerçe- vesi içinde genişleyen suları uzanı. YOr.. Mehtap — bü - çırpıülıli sularda, gece öyle güzel öyle sessiz ki.. yık. dızlar mavi g öğünderinliğinde par. layan göz yaşları gibi titreyerek yaldızlı sulara damlıyor.. ve zece. nin siyah göğsünde madeni çırpın- tılar var... Genç kız.. sükütunu bozan, alıştı. ği yalnızlıklarda onu rabat birak. mıyan son ayrılık gecesinden beri bir şey bekliyor.. bir mektup.. bir telgraf.. bir şey bekliyor. öyle bir şey ki ona aylardan bet ştiği sük küneti geri versin. Öyle bir şey ki, bütün İrade kuvvetine rağmen, içinde hiç bir şey kalmamışken, ümit denehi, Ve her şeye râğmen yeşermeğe Çalışan bu arsız dugyuyu içinden Çıkarsın.. Göğsünde garip bir burkuluş, derin bir sızlanış var.. Onu büyük bir hayranlıkla saatlerce Sessiz bı. rakan Boğazın bu mehtabli geceşi bile meşgul etmiyor. Mehtap.. Yıl, dızlar.. lâcivert gece., motör sesle., ri, parıllılı dalgalar... Bu gece öyle manasız, öyle manasız Z lçinde olduğunu zannetliği boş. luk derinleşiyor. Oh işte Bu baş. lağu dolduracak bir $©X İstiyor, :ılll:deıı seşsizliğiyırtan “tiz bir çığ. — Son Telgraf.. yAZIYOr.. Son Telgraf ! Büyük bir tehalükle kapıya kaş. tu.. Beklediği buydu.. Bu Son Tej grafıydi sanki L K Ancak odasına döndüğü zaman bunun - bir akşam Sazelesi oldu. Bunu fark elti. Dudaklarında alaylı bir gülüşle gazeteyi açtı.. Görmeyen gözleri bomboş sütunlarda dolaştı. Fakat onlar birdenbire parladılar.. Heya. canla doğruldu. Karşısında,, göze lerinde karanlık bir Pârıltı ile Kaya duruyordut x — Staj için Avrupaya gitmiş. . Gazeteler yere düştü, r:îî_, pencereye yaklaştı. İçindeki boşa luğa anlaşılmaz bir sevinçle mehe tabıa Dalgalarıs - Yıldızlar — dolu. yordu.." Sanki Avrupa yolculuğu, ebedt yokluğa gidişti.. Bü içini vahşt bir zevkle doldurmuştu... Ve küçük çocuk gecenin göğe sünde hâlâ haykınyordu : — Son Telgrafe. Yazıyor,.. Son Telgraf,.

Bu sayıdan diğer sayfalar: