İki alkadaş anlamamış gib! göz. lerini açtılar. Deli Mustafa or yes dinsi orta odahaşısı Deli Hosunm kniunu saktız — Dün veya bugün ân göndün mü Karmdaşım? Del; Hasan kaşlarını kaldırdı: — Yok... Evvelki yece görmüş idik yoldaşım, — Anda rahat mıdır? — Beli, rahat olduğunu söyler ili. Sat slmlar imişt O(Kızararak murldardı) Başa gelen çekilür! Köse başında br an için dur muşlardı. Mehmed efendi yaşlıca olduğundan yağmurdan bir aysk evvel kurtulmak için alatlayordu. Deli Mustafa kendisi gibi deli Wi. kablı Hasan odabaşınm kulağına eğölei: mal, vakit geçirmeden ane gidebilir müsüz? : Deli Hasan ahbabının oyüzüne baktı: — Neden ikülza etti yoldâşın? — İktiza değil karındaşım Ha. san, başı ortadadır! z Deli Hasan bir adım gerileyip gözlerini açı: — Başı m dedün? — Beli, bu gece el ve gyak çe klidikten sonra haneyi dört &oldan sâfıp ve Soluk aldırmadan basup «hayyens ele geçürmek isterler! Ömer efenili bütün bu söylenen. Posta nın tarihi tefrikası: 3 PATRONA | — Gece karanluğu eyüce basup sokaklar yâru Oağyardan hal'ce Kalduğu zaman! Husan boynunu ileriye doğru w- zatıp bir gözünü kıstı; — Nisiileyiden sobra mi demek istersüz? — Beli, O zaman deyü «kumpas» kurarlar idi, Deli Hasan bir adım alargada durarak kulak veren ocaklı er efendiye döndü: — Kusura bakman sultanım, bi. Mustafa yoklaş ile güveci atur, ati. yeile ekleylersiz. Deli Musinfaya Gündi) Şimdi varup baberdar ey- liyelim. Ya siz kendüyü ne zaman görmek dilersiz? — Fırsat bulursık yarn gece beynelişseyn karındaşım, — Ya, acele olur /se? — Beni «ortalar. da hulursuz, Faza bir şey konuşnadılar, Del Hason çok âcele ediyordu, Arka. daşlarını Horhor çeşmesine giden kak köşesinde bırakarak geriye Muradpasa camline doğru koşma. üs başladı. Akşama az bir şey kalmıştı. Yağmur inadına ziyade'eşiyor, yas itik kaldırımlı sokak'arın iki ya. İnından «gürül gürül: seller yavâr. Tanıyordu. Afmodiyeyi arka tarafından do. lerden bir şey anlamadığı için bön /larıp büstanlar eromna (düştüğü bön dinliyardu. Ör yedine; ortaba.İzaman ortalik iyiden Iyivo kararı. Şısı Deli Hasan yüksek sesle sordut| yordu. Az feride yağmur dinmesi: — Ya, nereden bilürsü?? | Sokaklardan ayağı akan ıbulanık Deli Mustafa sesini 8z daha ps-| suların gürüllüsü hâlâ bışırdıyor. Jeştirerek korkulu korkulu etraf-| du. Dâha öteden Ayvansaray ses. na bekındıktan sonra cevab verdi: — Ortadan gelürüz, Patrona ve ayaktaşları ayla idiler, — Hanenin bulunduğu mohalk bilürler mi? — Bilürler yoldayım, Bir kulluk çüvusu heber verdi. Deli Hasan bağırdı: -- Hay kahpe oğlu!... Yerin! öğ. rendi ise «Petronas am sağ ko maz. —i. — Ya, baskın ne zamsn? #ne vurdu: Ahşab evler birbirine yas'anmıs gibi hareketsiz ve kap. karanlik duruyordu, Alçak bir ka. le suruna bensiyen taş duvarlar &. nünde delaşan köpekler vardı. De. U Hasanı karanlıkta tanımış gibi kuyruklarını sallıyarak sokuldular, Hasan: «Bre karabaş'» diye gü. lümseyerek ilerledi, uzun duvarın üst başmda kararan bir ev önünde durdu. Ev karanlıkta geniş ve havaleli bir kale gibi korkunç ve ıssız gö. | Gene ek nn İrünüyerdu. Deli Hasan kapıya git! meğen cebinden bir «İebleki> ta. mesi çıkarıp yukarıdı kararan ca.) me âbtz; ses sada çıkmadı, Bir «ib. leb» daha atınca, alt kağftaki cum. baden bir fısıltı geldi: — Siz misiz Hasan ağa? Deli Hasan cumbaya sokularak fımldadı: — Beli, bacı, bizük. Açar mısız? —. Kap'ya yanaşarak bekledi. İki Yy kanadı kapı bafifçe gıcırdâyarak aralanınca, «Hasan odubası» İç tarafındaki Pes bir Kadın sesi usulla sordu: getüdünüz mü? Kendüyü görmek İster m'siz? Hasan odabaşı yavaşça cevab verdi: — Yok bacı, nesne getirmedük. — Mühzene buyurun Hasan ağa karındaşım. «Şavk ister misi2? Deli Hasen karanlıkta cevab ver medon ilerledi, Sokak kapı üze. rindeki #üçük pencereden çok ba. fif, mavi bir gece alacası aksedi.; yordan Kuşağının arasından çal mağını çıkarıp hızla çaktı. saçılani kırmızı kıvılcımlardan o önündeki| merdiven aydınlanıp karardı. bir kadın gölgesi kenara çekildi, Hasan odabaşı zorluk çekmeden sofaya cikti, çakmağını bir daha çıktık. tan sonra yan tarafta kara bir ko. vuk gibi ağız veren dar bir merdi. veni ihtiyatla inmeğe başladı. Kadın sesi arkadan, merğiven başından tekrar fısıldadı: — Az namizaçca idi, belki yet mıştır karındaşım, kapıy: pekce «dek» evlen, Deli Hasan cevab vermeğe üzüm görmeden el ve ayâk o yordamile merdivenleri tmiikten sonra karan. bik bir boşluğa çıktı. Burası geniş bir taşlıktı. Yandaki küçük kıp: önünde durup birkaç defa urdu: Ses sada yokdu! (Arkası var) Yalnız kalmak istiyordu, Ne ya-| bacağı, nereye gideceği hakkında Bişbir fikri yoktu. Köye İtadar | yeceğleri anlamıştı. s Yongunsun!, «Köye dönelim, peru hizaz deha İaldınd, şapkasını (bilir nasi tasavvur ederler? Ne & «Değişecek oelbise getirmedik.> sözleri ve ısrarlar (ayda vermedi. Onları zorla savdıktan sonra rahut bir nefes aldi. Dışarıda bardaktan buşanırçası.! na yağmur yağıyordu. Pardesüsünün yakasim kaldırdı. hiçbir yongunluk hissetmeden, yağ Reseden, Semahatten bâğka, hiçbir inka ve onu gö-mekten doğan heyecandan başka hiçbir tesir taşımayordu. Ooh, Bu korkunç yalnızlık, Ken. disini kimsesiz, garib, zavallı bir adam gibi görüyor, Sanki, biraz evvel yüzlerce insanın alkışladığı, gıpta ettiği adam değildir. Bütün bu tezahürat ve muvaffa- yet ona bir teselli vermemiş, biç bir şey söylememiştir. Yalnız Se. mabali düşünüyor. «Yaşlandıkça insan daha çok hislerinin elinde 9. yünesk oluyor, zöfa düşüyor. di. mırildandı. Semahatten ayni. çbir karşılaşma tesiri yaratmâamuşt. Hele bu gece, Semahatin kacssi- nı kolunda uzaklaşışı öyle dokun. muştu &i,,. Bu ıztırabın bir eşini Semuhatin evlendiği gece duy. muştu. İki film gösteren bir sindma bo.! şalıyordu. Yağınurlu sokağı dökü. len kesif bir insan seli, çoktan ten. halaşmış olan Beyoğlu caddesinde yeni bir harüket yaratmışlı, Acele acele yürüyen, tramvayı obücum «den, otomobil çevirmek için kn şanlara çarpa çarpa yürüyor. Bu harekef te çabuk bitti, Bu kadar ipsan mereye dağılmıştı Dükkânlardaki son ışıklar da birer birer sönüyor, cadde derin bir sü. 'künete, mukassi bir karanlığa gö. mülüyordu. Yağmura rağmen, ertesi; gün başlıyacak yeni programın Si» nerma kapılarına afişlerini asan br mamış gibiydi, Pardösünün yaka. başına biraz daha bastırdı, sırsık- İçindeki boğucu sıkımı hâlâ bâs| bilseler, fiflememişti. Yalnızlığımı, bedbaht Uığını daha şiddetle o bissediyor. Herkesin dikkatin! çeken, gıptasi- ca, «He birlelteri cebinde gelişi güzel yürüme,İna muhatab olan, hâreketli ve he, gölge gibi içeriye kaydı. Kapının) ge başladı. Soğuk dam'alar yüzüne) yecanlı anları sürekli yaşayan bil. aralık karanlıktı. İçarptıkça biraz açıldığını duyuyor,| hassa sın'atkâç ruhlu insanlarla kep bu marazi hal vardır. Btratla, — Deli Mustafa ağıdan bir şerlmurum şiddetine rağmen ağır ağır)rı kalabalik, hayatları hareketli, yürüyordu. Bu hareketli muhötleri canlı olduğu halde, on. Jar umutuiyelle kermilerini yalnız, bedb'n rTuhlarile başbaşa bulurlar, İşte Vedad tipik bir örnek... Bu çece geçirdiği heyecanlı ös atler, kazşılaştığı alâka, takdir, çıl, gınca alkiş bir insanın (günlerce kafasını oyalayarcak, rubunu dol. durücuk, beyecinın taze, hayatı renkli gösterecek bir sürü âmil... Fakat dünyada kimsesi kalmamış, darbe üstüne darbe ye. wiş, haystiş tutacak ümid ve ie seli desteklerinden mahrum, Zö vallı bir insan gidi, küskün, elemli; kaldırımlardan, akan sellere basa base yürüyor. Rüzgâr bir şid. detleriyör, yağmur a büyük damlalar balinde düşüyordu. Bu e tomobi? bulup köye .dönmeği dü. gündü, Bu #kir o kadar korkunç) Yf gelmişti ki, düşünmesile beraber vazgeçmesi bir oldu. Hayır, hay&- tomdkdi yoleuluftuna tahammül e.fiki adamdan başka kirsele: kal.|tığını, ne yapacağımı bilmeden, h büyük. san'atkir. bedbaht, ken mi Yalnız ve biçare bularak bir Be gibi yağmur altinda, ne yi leşmaktadır. Onun hayatın N zib ne heyeganlı, muhitini n gin hularlar, Halbuki iç'nde trabı, muhötek; O ifadesizliği olduğunu tesbit etmeğe çalıştı raya kadar nasıl geldiğinin da değildi. Sokağın dip tarafı ki elektrik lâmhasının, bir caddei aydınlatdağını gördü, Yürüdü. E raşını batirlamıştı. Bu caddenin nihayetindeki kakta Sasdet Hanu Demek, ayakları gayrihtiyari ki disini bursya sürüklemiş. Bird kalbinde bir çarpıntı duydu. Ri hunda sevince benzer bir rüz esti, Saadet Hanıma gitse paml Yurdu? Gecenin bu sastinden sonra... Uyumuş olacaktır) Kapıyı nasıl açtıracak” Münasebet alır mr? Vücudunu &teş basıyordu. melânkolinin reaksiyonu bir ibi ras deprenmesi şeklinde tecelli mişti. Asabı büsbütün gerg'ni Saadet Hanımı görmek, vazgeç mer bir arzu halinde kafasını t etmeğe Mutlal Sandet Hanımın apartımanına gi mek, yanında bulunmak ve bih diyeti kaybolmuş bir âlem içine)sa Eenç kadını kolları arasına girmek, yapyalnız kalmak istemi.) mek istiyordu, Sonuncusu ova b yordu. Hiç olmazsa burada uzakfdenbire bu Kararını tatbik edece tan bir korna sesi duyuyor, yanım.) cesaret ve kuwveti vermişti. Badi dan bir otornobil geçiyor, tektük de|7chirimin panzehiri gene kadınd olsa insanlarla karşılaş'yardu, De,| Şebvetin humması içinde, muvi rin bir melânkoli içindeydi. kat te olsa gönül derdleri unutulü Kim tabmin edebilidir ki, bir sa.) oAımılarını sıklaştırdı. Ça st evvel tiyatro dolusu halkın ken| koşarak geçti, sokağa saptı disine sempati tezahüratı 'yaplığı| katlı büyük apartman, ka farkında olmuyarak birçok kadın.İkaya parçası gibi duruyordu Yari, kimini san'atile, kimini muh.İpının kenarında zilleri arad. teşem pozisyonlarile | teşhir eden, . (Arkası var) ?