| | | | | | İzmirde Bir sarhoş arkadaşını tabanca ile öldürdü İzmir (Husus — Tirede Kızıl- caavlu köyünde; sarhoşluk yüz! den bir cinayu olmuştur, Meh - med oğlu Veli Kıvrak, arkadaşı Mestan oğlu Al! Angınla içki içe- rek fazla sarhoş olmuşlardır. Yol da birbirinin koluna girerek gi- derlerken henüz anlaşılamıyan bir sebeblen-Ali Angin yanında bulu- nan biçağını çekerek Veliye se). 'dırmış, Veli de belindeki brownik tabancasını çekerek ateş etmiştir. Mermi, Al£ Angımın kafa tasına isabetle derhal ölümünü intaç et- miştir- Katil tabancasile tutulmuş üdliyeye verilmiştir . İzmire hr İngiliz ticaret heyeti gitti İzmir (Hususi) — İngiliz ticaret birliği Türkiye mümessili ile bir. lik namına bir heyet şehrimize Biyada bir tahak fasulya yüzünden işlenen cinayet Bir amele aşçısı, kendisini tırpanla öldürmek |: istiyen bir kır.bekçisini mavzerle öldürdü Biga (Hususi) -— Burada bir ta. bak fasulya yüzünden çok feci bir vak'a oldu ve bir kır bekçisi öldü- Ker Hâdisenin cereyan şekli şu. 3 Şehrimize bağlı Karabiga nahi. ye merkezine yarım saat mesafedâ bir eğHalidbey» çiftliği vardır, Bu çiftliğin borç mukabilinde imüsteciri, İstanbulda oturan İste - pan isminde biridir. Möstecir, çif İiğinde çalışan adamlarının yemek. lerini ihzar için göçmenlerden Asif oğlu İsmail o isminde ve otuz beş yaşlarında bir hizmetkârme' önce - den lâzim gelen talimatını vermiş - Bu talimata göre bütün işçilete sabahlari peynir, zeytin ve ekm. verilmekte, akşamları da sıcak ye. gelmiş ve muhtelif mahsullerin mübayaası için şehrimiz ihracatçi birlikleri umumi kâtibliğile mü - zakerelere başlamıştır. Bu müza- kerelerin kısı zamanda neticelen- dirileceği ve İngüiz ticaret birli- ğinin istiyeceği muhtelif. mahsul. lerin miktar ve fiatları üzerinde mutabakat hasıl olacağı, anlaş - amanın imza edileceği söylenmek. tedir. 1940.1041 mahsul senesin - den muhtelif stok mahsullerni ta. mamoen satılacağı anlaşılmaktadır. Orta Avrupa memleketlerinden de yeni teklifler vardır. Bursada Yardımsevenler cemiyetinin toplantısı Bursa (Hususi) — Yardımse « venler cemiyetinin Bursa şubesi ev- welki gün Halkevinde Parti ve Halk evi mensubları da hazir bulunduğu halde kalabalık bayanlarımızın iş. tirakile açılmıştır. Bu miinasebetle Halkevi reisi mevzuu o alâkalayan bir hitabede bulunmuştur. Mü kiben Mukbile Koraltanın başkan- liğindaki idare heyeti | seçilmiştir. Bu suretle teşekkül eden heyet he. eg fasliyete geçmiş bulunmakta. Kr, Türkiye yüzme birincilikleri Bursa (Hususi) — Türkiye yüz.) me birincilikleri bu sene Çekirgede | ki havuzlu parkta yapilacaktır. Bu maksadla bu: i yüzme havu - zanda bazı değişiklikler yapılmasi. na karar verilmiştir. Müsabakalara iştirik edecek yü. zücüler beş Haziranda şehrimize gelerek burada © bir ay antrennian yüptiklan sonra Türkiye yüzme bi. rincilik müsabakasına başlanacak - tir, Vize kaymakamlığı Kirklareli ( Hususi ) — Vize Kaymakamlığına tayin edilen hu - kuk mezunlarından Cavid Okyay. yüz Vizeye giderek vazifesine baş- İamıştır, Mumaileyh ilk iş olarak beden terbiyesi mükelleflerini ele almiştir.' yaffakiyet göstermiş bulunmakta -İ birlikte göstermektedir. Adamcağız . köyünden geli. yor da birkaç günde (mode. ren) oluveriyor”... Kusura bakıl- maz... Haydi, üzülme, kocanı el- bât bulursun!.. Nereye gidelim? Nereye mi?, Bunu Didar nasıl tayin edebilird. Gidecek (hiçbir yeri yoktu. Şoför bu suali sorarak evvelce getirmiş olduğu teselliyi, vermiş oldüğu Kalb kuvvetini mahivetmiş oldu, Didar gene ken. disini kaybolmuş hissetti, Bndişe- ler, telâşlar, korkular-tekrar kal. bini işkenceyz koydu. Tekrar ağ- ladı, — Ağlama, teyze... — Ağlamayım da ne edeyim... Kora İstanbulda kayboldum. Gi- dörek kimsem yok... Ne yerim Var, ne yurdum... — Seni bir olele götüreyim!,.. — Bir ötela mi?... o Neuzubil- Mâh.w Dünyanın bin türlü “hali mek yedirilmektedir. İrgadlar bu minval üzere işlerine devam eder- ken çiftlikte bekçilik yapmakta ©- lan 30 yaşlakında «güçlü kuvvetli ve biraz da omütehakkim ruhlu - Çinardereli Çeçen Mecid, Mayısın yirminci Sak günü, amele aşçısı bu. İvnan İsmaile hitaben: — Sabahları peynir, zeytin ve ekmek yemekten artık ağzım yara oldu, Şu kaynamakta olan fasulya.. dan bir tabak koy da yiyeyim! de- miştir. İsmail de: — Patronun emri böyledir. Sana sıcak sabah (kahvaltı (verirsem, diğer amele de ister. Ben bunu ya pamam! demesile bundan öfkele « nen bekçi Mecid, derhal İsmailin üstüne atılarak dövmiye başlamış- tir, Bir arahk dayaktan kurtulan İs. maji, kaçmıya başlayınca henüz hir sini alamıyn Oo Mecid, civarda ot biçmekte olân ameleden birinin trpanını Meparak hasmının peşine düşmüş, İsmail de onun bu halini görünce hamil olduğu av çftesini Üzerine boşaltarak kalbinin üstün. ir (Hususi) — Cümhuri. yet ilkokulu bu yıl 98 mezun ver. miştir. Yavrular, bilhassa bu seneki! imtihanlarda şayanı takdir bir mu-! var... Ben otele nasıl giderim... Elâlem ne der?,.. — Ne diyecek?... Hem seni gö- türeceğim otel, © bildiğin otellet- den değil.., «Bildiğin otellerden değil...» Acaba şoför ne demek istiyordu?.. Didar ömründe otele. gitmemişti, Otellerin hiçbir nev'ini bilmiyor. du. — Oğlum, dedi, - bu tâbiri ilk defa olarak kullanıyordu. hiç şüp- hesiz şoföre hürmet telkin etme- ğe - oğlum ben şimdiye kadar hiç bir ötele ayağımı basmıdım... Hiç bildiğim otel yok, ne iyisini, ne fenasınıl... “- Demek istedim ki teyze seni temiz bir sile oteline - götürece- ğimı.. Sokaktaki elektrik lâmbaları yanmıştı. Adamakıllı akşam “ol muştu. Ne çare?... Katlanacaktı. a den vurmuş ve olduğu yete devir * miştör, Vak'ayı haber alan Karabiga za- bitası hemen çiftliğe yetişmiş ve eelbedilen doktor tarafından yaralı Mecidin hadtaneye o kaldırılmasına lüzum gösterilmiş ise de otomobil ile Çanakkaleye ( giderken yolda Pazarköy nahiyesinde ölmüştür. Ka tl İsmail yakalanmış, Cümhuriyet müddeiumumisi Müştak tarafından tahkikata başlanmıştır. İzmir sahillerinde bir Yunanlının cesedi bulundu İzmir (Hususi) — Çeşmenin çiftlik köyü muntakası Sahilinde ek | Tekneburnu mevki'nde bir cesed bulunmuştur. Müdâeiumumilikçe| yapılan. tahkikat ve Musyenede cesedin bir hafta evvel boğulmak Suretile öldürüldükten sonra de- mize atıldığı ve bir Yunanlıya aid olduğu aniaşılmıştır. Denizde faz la kalmış olan cesed, tanınmaz ha le gelmiştir. Cesedin üzerinde si- yah elbise vardır. Cebinde P're Iimanında bir vapurdan bombar- dıman esnasında dağılmış olan etli kuruşluk Türk bankotlerindan bir tane ve bin rublelik Rus bank- notlarından bir miktar bulunmuş. tar, Cesedin, civar adalardan dal- gaların sevkile gelmiş olduğu tah, min edilmekteöir. Tahkikata de- vam olunuyor. : Ceyhan. nehrinde bir kadın boğuldu Adana © (Hususi) — Elmagölü köyünden İsmail Korkmazın karı- sı Hatice Korkmaz Ceyhan neh- rinden su alırken düşerek boğul») muş ve şimdiye kadar cesedi bu.) Tunamamsıştır — eğ dırlar. Resim, Cümburiyet ilk oku- lu son sınıf A şubesi talebesini şa - hadetnamelerini aldıktan sonra öğ” rTetmenleri bayan Adalet Sevin ile YAZAN : EKREM REŞİD Sokaklarda kalamazdı. yüzünden - ah Şetvan efendi yok mu... - otele de gidecekti, — O dediğin otele nerede oğ- lum?.,. unda! .. Gidelim -—- Ne yapalım!,.. Gideceğiz.. Otelde, kapıcıdan, müdürden, uşaktan, gördüğü ihtiram dolu ka- SON POST , | muayeneye Adanada Bir delikanlı kaza kurşunile öldü sinden ön sekiz yaşlarında semerci Mustafa oğlu Ahmed, Bağ mahal- lesinden terzi Mustafe ve Halid Ağalar köyünden Abdurrahman oğlu Mehmed adlarında dört ar- kardaş birlikte Kozanın Nallı kışla köyündeki düğüne gitmekte iken köye on dakika mesafede semerci Mustafanın oğlu Ahmed kendine aid tabancayı birkaç sefer çekerek ateş almadığını görmüş, bu esnada Şuap tabancanın önünden geçer - ken her nası'si tabanca ateş ala- yak Şusba isabet ederek ölümüne sebeb olmuştur, Ahmed yakalına- rak tahkikat evrakile birlikte Ka. Girli C, M. U, liğine tevdi edilmiş. te. Trakyada kışlık hububat ekimi Edirne (Hususi) — Mevsiminde havaların gayet müsaid gitmesi yü- zünden Trakya çiftçisi kışlık hubu- bat: ekiminde büyük gayretler sar. fetmiş | bulunmaktadır. Bu yılın zeriyat miktarı geçensyıldan fazla olmakla beraber yetişme ve &iliz - İenme vaziyeti de mahsulün O bere- ketli olacağını şimdiden göstermek tedir. Yaz yağmurları da kâfi dere. zamanında düştüğü cihet- susam ve kavün, kâr zhk o maheullerin ekimi de herhangi semavi bir afet olma- dığı takdirde bu yıl mahsulü bere. ketlidir. (küçük haberler çe # Biga postanesi gişe memurlu. Kuma tayin o edilen o İhsan Çemen gelerek işe başlamıştır. * Biganın Kocagür o köyünde geçenlerde bir katil o hâdisesinde Halil oğlu Veysel tarafından taban ca ile yaralanan oğlu Ali hastanede aldığı yaranın tesirile öl. müştür. Emet ve köylerinde muntaza- maan çalışmakta olan dokuma tez- göhlarına köylü ve kasabalı bir alâka ( göstermektedir. Halk kendi giyeceğini kendisi o yapmak. tadır. # Balikesir Necatibey öğretmen okulu talebelerinin ders ve ders ha- rici yaptıkları boya ve kara kalem k eserlerinden Halkevi sa il li açılmış. tır. Birçok güzel resimleri ihtiva &- eden bu sergiyi | binlerce kişi gez“ miştir. e Balikesir Halkevinde Ankara Dil, Tarih ve ğrafya Enstitüsü Jeoloji ve Fizik Coğrafya doçent. leri Dr. Reşad İzmirak «Türkiye ve dünyada petrol, demir, kömür ve bunlasın. cihan O iktisadiyatmdaki mevkileri» mevzulu çok alâka yuan dıran bir kont. vermiştir. ir Cümhumi in. Ürgüp C. H. P. ile Halkevine kediye ettikleri fotoğrafları Halkevindeki © mevkie merasimle talik edilmiştir. Bu mera-| di sime yüzlerce halk iştirak etmiştir. - kırmızı ve'siysh çizgili yelekli, beyaz önlüklü uşağın - paketleri taşımaktak! isticali, hürmetle eği. lip alafranga selâm verişleri ken- disini âyrıca memnun etinişti, O- dayd girer girmez kendisini atmış olduğu koltuktan Kalktı, Yatağı gitti. Yostıklar, çar- kaflar bambeyaz, kar gibi, terte. mizdi, Burada he güzel, ne rahat Şetvanın| uyuyacaktı... O kadar yorgundu ki, âdeta ayukta uyuyordu. Kapı vuruldu, açıldı. İçeriye siyah el. biseli, bağı beyaz hotozlu hir kız girdi. — Bir emri ği burada mı yi Yemeği?... Öyle ya... Yemek, Doğru... Yemek © yememişti!... Karnının aç olduğunu şimdi hisse- bulden memhun kalmıştı. Kendisi-| diyordu... Evet, şuracıkta, şu ma- ne tahsis edilen oda da hoşuna gitsİsanın üstünde ik bir çorba iç- mişti, Penceres: bir bahçeye velmek, belki bir pilâv yemek hiç fe- bu bahçenin arkasındaki açıklık. lara hazırdı. Yalnız kapıda ismini, nereden geldiğini, ve bir takım buna benzer fazla sualler sorinala. rma sinirlenmişti, Fakat bu mua. mişlenin umumi olduğunu © öğre- nince sükünet bulmuştu. Dört dus ha olmıyacakt:. Birkaç dakika sonra, önü kısa, arkasi uzun, siyah elbiseli bir a- dam tarafından Didarın önüne bir tepsinin içinde mükellef bir ziya. fet yemeği getirilmesı üzerine Di- dar otel hayatına. alışmak şöyle var arasında, bir çatı altında bu-| dursun, meftun oldu, Bir peri ma. hunmanın ne büyük saadet oldu-İsalı yaşıyordu. Dışarıda, pencere. Bunü şimdi anlıyordu, o Uşağınİsinden gördüğü gün gibi aydınlık üzere idi, Adalının kıran kırana olmasını istiyorlardı Her iki pehlivan, bu son hare setten Mönra, ayağa kalktılar, Yu- suf uğık düşmüştü. Yani alaturkaca hatalanmıştı. (Yenik düştü demek) ünü < oğuşturuyordu geldi, Ve, Molla ile Yusufun arasina girerek: ehlivanlar, yetişit artık, bi- rakın güreşi... dedi. Bunun üzerine iki taraf ta birbiri le müsafaha edip meydandan ay « rıldılar. İşte, bu kadar... Molla, ile Yusufun bu yazdiğım güreşini başka, başka tefsir edenler var... Sözde Mollaya, oynaş ya - pacaksınız denmiş, Yusuf da bil - eden, güreş (o yapiyorlarmış — gibi meydana çıkmış, Yusuf, o Mollayı yenmiye çalışirmiş, Molls da, oy. naş diye idare ediyormuş... Güreşin neticesinde ( Aliço, işin Farkında o olmadığından, oYusufa; hitaben: — Yusuf bel Molla da seni sırt üslü yenecek değildi yal, Bu kadar olur bu İş... ince; Molla, güreşin oynaş olarak “yapıldığını bildiği için, Ak- çonun bu sözlerine hayretle muka. bele emişi - Usta Bana oynaş dediler bu güreşi, ben de ciddi tutmadım. Na- sil iş bu... diye, söylenince, beri taraftan Yusuf; — Ben, güreş diye tuttum. Bana güreş dediler, Böyle şey olur mu? idi, Ya, Mollayı yeneydim. Adamcağı- zn günahina girecektim. Demiş, ve Molladan af dilemiş... Görülüyor ya; bütün bir miş, lik Suyolcu da, kalabalık olduğu - muz zaman bu miş, ımişlere uyuyor. Fakat; yalniz olduğumuz zaman; Molla Yusufu künde ile açık dü - şürdü diyor. Ve Yusufun açık düş. tüğünde sağ kalıp da güresi gözleri.; le görenler müttefikülreydirler, Farzedelim ki; Yusuf açık düş memiştir. Gene farzedelim ki; bü. tün söylenenler tarâfgiranedir, orta da bir hakikat vardır. Bu da; Mol. lanım güreşi oymaş bilişi, Yusufun büyük|ciddi tutuşudur. Bu hale, nazaran Molla, güreşi oynaş bildiği halde, hasmının ciddi tutuş! mukabele etmiş, ve Yu- suftan daha üstün güreş yapmıştır. Bu da gösteriyor ki; Hoca; Yusuf. tan daha yüksek pehlivanlık ibraz etmiştir. Zaten; müteaddid | güreşlerinde Yusufun yenemediği Adalıyı, Mol. la iki defa da kolaylıkla yenmiş ve ağlatmiştır. Dahası: var, Yusufla Adali saat lerce güreşirler berabere ayrılırlar. mış, Beş naat, altı saat sürermiş gü. reşleri, Fakat Molla, Adalıyı birinci gü- reşinde yirmi dakikada, ikinci gü. reşinde de gene yirmi, yirmi beş dakikada, kucağına alıp bir çocuk gibi götürerek yenmiştir. Bu da gösteriyor ki; Molla pehli. yanmış... Hem de, Yusuftan on beş yirmi okka eksik olduğu hal - le... Hazir srasi gelmiş iken, okuyu- sokaktan otomobiller, tramvaylar, insanlar geçiyordu. Hayat, Antalyanın bir küçük sukağındaki evde Şetvan efendile karşı karşıya oturmaktan, komşu. Tarla dedikodu yapmaktan, şunun bunun kuluçkasını yatırmaktan # baret değildi!... Bu geçen insanlar nereye gidiyorlardı?.. Kim bilir bangi eğlence mahalline”... Haki- ki. hayatın câzib manzârasını giz. liyen ağır perdenin şimdilik yalnız. bir ucunu kaldırmıştı... Daha kim bilir neler vard:!... Fakat gördük. leri kalbini nedametle doldurmağa kâtiydi... Şimdiye kadar sürmüş olduğu yeknesak, : tatsız hayatın nedimeti!... Senelerce, yatakta hasta gibi, dür muhiti içerisinde Şimdi kapılar açılmıştı. Artık bol 5ol gezecek, eğlenecek. ti; sıkıntılı, Kapalı günlerin âcisi- nı çikaracaktı... Telafi, telâfi et- mek lâzımdı..: Her seneyi, her &- yı, her günü, her saati telâfi ede. cekti... Yemeğini bitirmişti, Yerinden kalktı, Pencereye sarktı. Başı dö. müyordu, Şoförün sözleri kulağına tekrar çalındı: taraftarları güreşin cularima Mola Mümün ile, Adalı. nin güteşinden bahsedeyim. Hem, tatlı bir hikâye olar, ve hem de Yusufla, Molla arasında seneler - denberi yapılan dedikodulara bir mukayeseli cevab teşkil etmiş bulu. Mur, * Mollanin yüksek bir pehlivan ol. duğunu duyan babası, oğlunu dur- madan » çağırıyordu. o Pehlivanlığa ayırdığı büyük kardeşi iri gövdesile ortayı bile kurtaramamıştı. Güreşlerde Molla, babamna muğ. berdi, Çiftlikten ayrılalı seneler ol. muştu, Babasi, oğlünu zamanın cn yüksek pehlivanların âdadına dahil olduğunu işittikçe sevincinden he yapacağını bilmiyordu. Nasıl olup da bu çoli e çelimsiz oğlunun bu derece yüksek bir pehlivan de. recesine geldiğine de şaşiyordu. Bir gün, Mollayı ikna (ettiler, memleketine götürdüler, bütün Se. rez, Gümülcüne, Kavala o hevalisi ayağa kalkmıştı. Bütün beyler, â - yanlar davul zurna ile Mollayı sıladılar, Babasi, oğlunun boynuna sarla. rak öptü, Sevinç yaşları döktü. Molayi o beslemiye (başladılar. İdmanlarına da dikkat ediyorlardı. Adalı ile güreştireceklerdi. Adalinin beyleri de, pehlivanla. oni beslemişlerdi. O da, tavında İki tarafın beyleri: ortaya yüz. lerce altın lira koymuşlardı. Güreş o Gümüleünede £ olacakti. Gün geldi çattı. Adalı debdebe ve saltanat ile Gümülcüneye geldi. Bu güreşe Şumnudan, Tutrakandan, Si. Üstireden tutunuz da, Selânikten, Manastırdan, o Üskübden, Kosva - dan beyler ve #yanlar geldi. Bu güreş, düğün güreşi değildi. Beyler arasında iddiali bir güreşti. İki taraf olmuşlardı, Ekseriyet Ada. hdan ümidvardı. Güreş günü geldi çattı. İki pehli- van ortaya çıktı. Adalının beylerile, Mollanin bey leri güreşin ne suretle olacağını ka. rarlaştıracaklardı. Adak taraftarları kendilerine © kadar güveniyorlardı ki, hasım tara. fina hiç ehemmiyet .vermiyorlardı. Yalnız, güreşin kiran, kırana olma. sını taleb ediyorlardı. Hatt; müzakere esnasında Ada. hı tarafı beylerden biri; — Güreş kiran kırana, suya git. mek, göz silmek yok... oYenişde, çivi yukarı olmalıdır. Berabere de ayırmamalı... iyordu. Maksadları, Molladan, ön beş yirmi okka fazla olan A - dalıya pay çıkarmaktı. Hocayı uzun ve sürekli bir güreşle, budaya, bu. daya yendirmekti. Müminin babası, beyin teklifini reddetti. Ve: — Böyle kıran kirana bir şartla oğlunu. güreştiremiyeceğini söyledi. Daha, güreşe başlamadan, bu zorlu müsaraanın beyler » arasında kavgası başlamıştı, (Arkası var) Birkaç gün, birkaç halta geç- mişti. - Kaç gün, kaç haita? Du- rası Dilarca malüm değildi; va- kit öyle çabuk geçiyordu kil. Di. dar şimdi otele, Istanbula epeyce alışmıştı. İstanbula alışmak nisbe. ten kolaydı. çünkü vaktile burada bulunmuştu. Fakat otele alışmak oldukça bir mesele teşkil etmişti. Müâümafik Didar, ebnavi cinsi gi- bi her yeniliğe karşı hahişkârdı. Geçirmiş “olduğu hayatın dar çer- çevesinden çıkıp serbestiye kavuş- mak Didara bir nevi gençlik ver- mişti, Kadınlar atılgan ve müte. şebbistirler, Didar bu hususta son derece, kadındı. Bir iki gün oda sında oturup dışarısını opencere. sinden seyretliklen sonra seyredi- lenler arasına karışmağı göze aldı ve çıktı, Dört beş gün yemekleri- ni odasında yedikten sonra hiz- metçinin teşvikile yemek salonu- na indi. İstanbula gelişinin sebe. bini kendisinden öğrenmiş olan & tel müdürünün tavsiyesi üzerine Şetvanın aratılmas: için lâzım ge len makamata müracaat etti. Fa- kat günler, haftalar geçtiği halde — Şu İstanbul künlerin başını| Şetvandan eser bulunamamıştı, aödlrind (Arkası var)