3 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yarınki dünya için Bugünden Söylenecek söz Muhittin Birgen A nglo - Sakson karargihinin askerlik > bakımından nok:| sanları malimdur. Fakat, maalesef, noksanları bundan ibaret olsaydı, zamanla onun çaresini bulmak ka- bildi. Anglo - Sakson karargâhının en büyük noktanı, tarihin gidişini anlamak © bakimindan ( gösterdiği muhafazakârliktir. 917 senesile 939 senesi içinde Avrupanın iki büyük kütle sahasında iki e vukua geldiği ve bu inkilâb, yer - Yüzünün her tarafında bir takım yeni Bikirler ve kanaatler yaydığı ve hâlâ da yaymakta (o bulunduğu halde, İngiltere ile Amerika, dün - yayı hâlâ eski Fikirlere yürütmek istiyorlar. Asıl noksan buradadır. Filhakika; ne İngiltere, ne de A- merika, yarınki dünya nizamı ba. kımından milletler için göğüse sifa vetecek yeni hiçbir şey söylemiş değildizler. İngiltere, harb gayesi ölarak, yalnız zaferin elde edilme- sini gösteriyor. Amerika ise, Bay) Roosevrelt'in ağzile. bize e yegâne geyemni denizlerin hürriye- © olarak tasvir ediyor. Mev - €ud donanmasını bir misli artır - mağa karar verip işe başlamış ve ber beş günde bir denize büyük bir ticaret gemisi indirmek üzere proz- yam yapmış bir memleket için de. nizlerin serbestisi Üzerine bir harb gayesi kurmak güzel bir şeydir. Fakat, sade bunların yirmide birini yapmaya üciz olan mülletler için değil, Fransa gibi, geniş kaynakları sayesinde her zaman yeni hamle - ler yapmaya kadir memleketler i- gin bile bu tarzdaki barb gayeleri. ni memnuniyeti karşılamaya im - kân olacağımı bir törlü tasavvur © - demiyoruz. Nitekim, bugün Fran - sada, Almanya ile işbirliği yapmak ve Avrupa ittihadı fikrini müdafaa etmek fikrinin süratle ilerlemekte! olmasının yegâne sebebi de budur. Çok bariz delillerile dikkat edile- bilir ki Bay Röösewelin mutkun - danberi,, Fransada bu fikir daha kuvvetlenmiş ve tezahürlerini gös - termeğe başlamıştır. İngiltereye gelince; ©; harbi ga'* yesi solârak #ey söylemiyor ve yalnız, arada sirada, eski Âvru- panın olduğu gibi dirililmesinden bahsediyor. Avrupalılar eski Av Tupadan asla memnun değillerdi Hattâ, Fransanin bile o eski Avru- padan hiç memnun kalmamış ol - duğunu şimdi meydana çikan bir takım alâmetlerden anlıyoruz. Şu| halde ne eski oAvrupayı yeniden! yapmak fikri, ne de denizlerin hür! riyeti gayesi o Avrupa milletlerine heyecan vermeğe ve Almanya ta.| rafina geçmiyerek hiç olmazsa pa.| sif bir mukavemet yaptirmaya kâfi) gelemez. Faki Avrupayı | yeniden| yapmak demek, ihüilâller ve mu-| harebeler devrine tekrar o dönmek demektir; iki misli büyümüş olan Amerikan donanmasile (denizlere hürriyet vermek de yeryüzünde A, merika hâkimiyetini tesis etmekten başka bir şey değildir. Bu fikirle - rin Avrupada kensatli taraftarları. nı bulmak ümidi, ümidlerin en vâ- > , yem bir say, yeni bir ideal, güzel ve insani bir nizam bulmak ve milletlere bunu göster. mek zamanidır. * Yeryüzünün hiç olmazsa mede. nileşmiş insan kütleleri için yeni ve insani bir idesi bulmak ihtiyacı, sa- de insanlık bakımından o mücerred bir duygu neticesi değildir. Bizzat İngiltere ile Amerika etrafındaki & lemin daha mes'ud ve daha müref- fah bir bayat yaşamaları ve i tere İle Amerikanın bugün başlamış oldukları mücadeleyi o kazanmaları için de elzemdir. Zira, bugünkü dün ya gidişi o haldedir ki eski idealle. , mi ve dünya ve milletler hukuku prensiplerini aynen yaşatmak isti - yenlerin emellerini tahakkuk etti » rebileceklerine / inanmak güç olur. ünkü insanlar, dünkülere nis - betle çok uyanıktırlar. Bugünkü in. anların kafalarına girmiş olan bir takim ferdi, ietimal ve milli hak kurdları, © kafaları rahatsiz edi - yor; İnsanlar, 'daha iyi bir hayat mizamı o istiyorlar; (insanlar daha salhlü bir dünya, daha iyi bir hak tevzii, daha âdil bir hak prensibi anyorlar, Almanyanın «hak, kay - vettirln prensibi ne kadar yanlışsa, «harbin gayesi zaferdir, yahud. «İmücadelemizin gayesi, denizlerin hürriyetidir!, davası da milletler için o kadar anlasılmaz, o kadar ka ranlık ve binsenaleyh korkuncdur. Almanyayı mağlü etmek için eksik olan silâh değildir. Tekrar e- delim, eksik olan sade silâh olsay- du, bumu bulmak imkânı vardı. O. (Devamı 4 üncü sayfada) SON POSTA Bir numaralı büyük muharebenin şöhret kazanmış kumandanla « rından birine sormuşlardı: ğunu #ereden anlarsınız? Kumandan şu cevabı verdi: Bir ordunun cidden iyi hazırlanmış, mnineviyatı yüksek oldu. — Büyük zayiat verdikten uzun müddet rüc'at ettikten sonra bir. denbire geri dönüp taarruza geçmek kuvvetini kendisinde bulmasın, dan! esere 5 Sağlam temel zelzeleye dayanır. Ferdler de büyük ordulara benzerler, iyi hazırlanmış, büyük ma- berer sahib olup olmadıkları fena tecrübelerden geçtikleri zaman a Rk, Fena hazırlanmış, temeli çürük, kaderin kötü bir darbesine uğrad kamaz, iyi hazırlanmış olan ise derhal ikinci bir tecrübe için doğrular. Hepimiz böyle olmalıyız, yenessmssssenesaseamme senem sase senem meyra sem Pm beş sene sonra yeni DİP Umumi Harb görecek miyiz? Yazan: £hmed Hamdi Başar undan o evvelki * yazımda Buhranları takib eden iyi günler fs “de kurulan nizâmve inti-| zamn bir nevi ayarlanmasını te- min eder, Tab'atte de böyle Te gülâsyon tertibatı vardır: Firtinr- lar, boralar, bareketiarzlar . gibi hir tarafı yıkıp öbür tarafı yapan hareketler, tabiat dinam'zminin neticesidir. Bu görüşe göre cemi. yette de kendi kuvvetleri arasın. da bir müvazene vücuda getirmek ihtiyacı mevcudduz. ve bu itibar- la harb, ihtilâl ve buhran şeklin- deki üç cemiyet hâdısesi zaruri ve mukadderdir. Cemiyet, kenisini idare eden sna prens'p'ere doğru bir yaklaş- ma ve düzelme ve kendini toplamı hereketini yapmak mecburiyetin- dedir. l XIX wnen asırdaki büyük piya.! sa buhranlarını bakarsak obunla-| rın.bir çoğundan . sonra istihsal münasebetlerinde bir ilerleyiş ya. ratılmış, teknik yenilikler vücuda gelmiş, ve kapitalist rejimin bu buhranlardan sonra daha feri hamleler yapmak imkânım bul. Muş olduğumu görürüz. Buhranlar| bu suretle atlatılmıştır. Yani buh- Farlar kapitalizmin ilerleme dev- relerindeki mecburi sıçrayışların. dan ibaret sayılabilir, Buhranları teknik inkılâblar önlemiş ve bu, inkılâbları da buhranlar meydana getirmiştir. Buhran ve kapitalist rejimin ilerleme hamleleri birbir- Terinin neticeleri ve sebebleri ol. muştur. Gene or. sekiz ve ön do- kuzuncu aşırdaki: harblerin bir” çoğundan sonra kapitalizmin inki- şaf imkânını bulduğunu görmek- teyiz. Bu tarihlerdeki mili hu dudlar içinde yapılmış ihtilâl ha. reketleri d* ayni şekilde rejimin tekâmülüne, yerleşmesine yara. muştur, Harb, buhran ve ihtilâl, cemi- yet için tahrib edici, felâket verici hâdiseler olmasına rağmen insan- lar buna hazırlanmakta, kurakl'k- ta kalmış yağmur bekler gibi bun. ları istemektedirler. Tarihte milletlerin gözlerini kan bürüdüğü, kardeşçe mürase- betler tesis etmiş milletlerin bir. 0. İ İ günlerde insanların kafası; birine, kanl; Taşla, heyecanli Teler çok gör ve milletler bu çarpışması ce- miyetin kendi ibtiyaçiarım ruhla. rımıza, imarlarımıza kâkim kıl masından doğuyor; Bu.kan kokan rTUhu re maddesi değişiyor. « Harb olu. yor, yahud ihulâl patlıyor veya- hud da piyasalarda birçok insan- ların Mlâsile, sefaletile Yeticele- nen buhranlar meydana geliyor; fakat bu felâket o kargaşalıklar. dan sonra eskiden daha İyi, daha rahat günler yaşanıyor ve tekrar piyasalar düzeliyor ve herkes yor, arını emmek içm ihti. irdıkları dev- İSTER iNAN, | üştür, İnsanların | ketller, yiktc: karakterlerine Tağ, peak her zaman've tarihin her dövresinde bu hare men Sonunda yapıcı bir alamıyorlar. Ta rihin bazı dev- relsri vardır ki ena günler den sonra gene fena ihlâl hareket lerinden biri ve iyi günler gelmiyor. Her buhran, her harb veya ihülâl eski şartların daha mükemmel bir şeklini temin etmekten ziyade, eskiyi daha fena ve dahâ içinden çıkılmaz hale ko- yuyor, Harb bitiyor, buhranlar başlıyor; buhran bitmeden ihtilâl İSTER iNANMA! İtbalâtımızı o artırmak maksa- dile neşredilen karamameyi bü. tün gazeteler büyük bir memmu. niyetle kârşıladılar. Şimdi hangi- sini açsak bu yolda tüccara gös terilecek muhtelif kolaylıkların tafsilâtini görüyorüz. En başta elimizde kâfi dere - cede döviz toplanmış olduğu için yabanci memleketlere peşin” pa. ra hesabı açılması için tticcarm yapacağı taleblerin © hemen is'af edilmesi kararı geliyor, İyi bir ka- rar, hele buna muktedir olabil - mek cidden hoşa gidecek bir va- ziyet. Yalmz o gazeteler diyorlar ki: — Yabancı memleketler şim. di mah mal ile değişmeyi dövi. ze tercih etmektedirler. Bunun için takasa da müsaade edilecek- tir. Bu, muharebenin ihdas ettiği bir vaziyettir ve böyle olması da pek tabiidir. Tüçcar bankanın obesabına geçmiş bir döviz hesabımı ne yap- mn? Sirasma göre bitaraf ve e- min sayılan raemleketler mezdin. deki hesablara da el konulabile. ceğinin düzünelerce misali görül. dü, hem bu tehlike olmasa bile defterdeki bir yazı, hattâ kasada yığıh altın karın doyurmaz. Ve- rilen mala karşı ihtiyacı temin edecek mal almak en makul bir düşünceye cevab verir. Bizim hem bu düşünceyi o anlamamız, hem de icabina göre hareket et- memiz çok yerinde verilmiş bir kararım neticesidir. Fakat göste. rilen kolaylıklar bundan ibaret de değil: Zira fabrikalar için it- hal edilecek bazı malların bir - İikler kanalı haricinde hususi su- zette getirtilmesi için aynca (bit karar da kabul edildi. İhdas edildikleri gönden iti - baren bir kaç defa söyledik: İt halât ve ibracat birliklerinin kon- trol noktasından faydaları oldu. Fakat yapılacak © işi geciktirdiği de muhakkaktır. Bir tüccar ka - zancın yalniz kendisine aid olâ. cağını bilftse Kafdağının arka - sından bile mal getirtmeye çali - şir. Fakat gelecek mal gibi kâr da taksime uğrıyacak olursa işi bir man yapmasını bekle - mesi tabiidir. Bu bakımdan ve. rilen karann genişletilmesini is- temeliyiz. İthalâtin hangi yollardan ya- n gelince, gazetelerin i- ki yol üzerinde düşündüklerini görüyoruz. Bu yollardan birin - cisi Bağdad, Basra veya Süveyş- ten geçerek tâ Hindistana, Cava- Birinci yoldan şimdiye kadar da birçok defalar bahsedildi, fakat bütün gayretlere rağmen verdi - ği meyva pek mahdud kaldi, zannimiza göre bundan sonra da pahada çok ağır, yükte çok ha - fif mahdud maddelerin getirtil. mesine inhisar edecektir. Pratik yel ikinci yoldur. Biz tecrübenin de bunu gösterdiğine inaniyo - ruz, İakat ey okuyucu sen: İSTER iNAN, iSTER INANMA ! rol| müâneviyatı bozuk olan bir adam ığı zaman bir daha yerinden kal L Tarihten sayfalar | Hain Kardinal Altmış üç yara aldık- tan sonra ölmüştü, Ne garibdir ki bu yaraları açanların hepsi birer felâkete uğradılar («Son Posta». nın tarihi bahisler muharriri yazıyor) | Martinuçi © mağrur bir adamdı. Milliyet, din, vazife, na « İmus gibi mukaddes şeyler onun has nda şabsl menfaat ve ikbal için birer vamtadan ibaretti. Lüzum gü dükçe bunları kendi şahsi maksaı | lari uğruna, istediği şekilde kullar. | maktan çekinmiyordu. Bir taraftan Avusturya kralı Ferdinand; diğer taraftan kraliçe (İzabel'e nihayet Kanuni Sultan Süleymana bile hem hizmet hem de ihanet etmişti. Bu birkaç yüzlü adam hüviyetini sene- lerce muhafaza etmiş; gizlemiş; mu. vaffakiyetle kullanmıştı. 1551 senesi sonbaharında büyük Türk ordusu Tunanın cenubuna çe- kilmişti, Bu sırada İspanyol, İtalyan ve Avusturyalılarla daha bazi mil letlerden teşekkül eden bir ordu ..|Bipa kulesini muhasara etmişti, Bu İkale biraz evvel Türklerin ellerine İseşmişti. | Şehir büyüktü. Büyük çapta dört İtop, iki havan topu ve diğer iki top. İla dış kaleye ateş ediliyordu. Üç İgün sonra İspanyollar kumandan - larının emirlerğni beklemeden hü. cuma geçtiler. Bu sirada Kastaldo İva papas Greguvar yemek yiyorlar. dı Gürültüyü o duydukları “zeman çadırdan dışarı fırladılar; askerle rinin başına geçtiler, Macarlara Na. İ dasdi, İtalyanlara Pallaviçini, Al - dı, Kanlı bir harb başladı; iki taraf ta kahramanlıklar o gösteriyorlardı. Daha sonra Macaristan muharebele. ri hakkında bir eser yazmış olan Si. mon Forgaç on bir yerinden yarak olduğu halde birçok ölülerin altın. da kalmış; ancak altın-, işlemeli kı. heindan tanınmış ve o kurtarılmı. Şehre girildi ve yağma edildi. Ula. me paşa bin beş yüz kişi ile iç kale. ye kapandı. Kalede erzak yoktu, Türkler at. İleri ve kedileri yemiye başlamışlar. dı, Muhasaranın ncu günü Ulame paşanın bir elçisi geldi, di. yordu ki: — Yirmi günlük bir mütareke yapılsın; bu müddet bitince çekilip i : bize hududa kadar ser. best bırakılmamız için bir de ruh. #atname veriniz size Lipa ve Çansd kalelerini teslim edelim. bunu bir nimet say - de sadrazam ve padişah nezdir tavassut ederek ötedenberi istedi ği Transilvanya. . prensliğini “temin edeceğini vadetmişti. Daha evvel de (Arkası sayfa 7 sütun 5 te) | İçecektik. Fakat gevelediği şeylere manlara Arko kumanda ediyorlar.| Gerek Kasteldo ve gerek Macar|ll kumandanları miyorlardı; çünkü muhasara ettik.İl| leri kalenin dayanamıyacağı, Tuna. |İl nın ötesinden yardım gelmiyeceğil!| üphesizdi. z | Sözün kisası Tarihte rol alan Tarihi bilmek gerek! Nm E Ekrem Taha B irçok bağumdan bedbaht Fransanw hükümet reisi Amiral Darlan, bir müddettir dün“ yada hüküm süren beyanat has « talığının kendine de bulaşmasile j evvelisi gün bir takım Jâflar © Biz bu lâfları, bermutad fazla İ ehemmiyet vermeden okuyup ge bizi de karıştırarak, bir nane çeş. nisi vepdiği için, bu kısmın üze - rinde azıcık durmak icab etti. Dürlanmık masdafının emri hazırını soyadı olarak taşıyan sa- yın amiralin kendisile birlikte ha- i fızası da, malüma'ı da daralınış ol. malı ki, Avrupa tarihinin henüz çeyrek $sırlık vuküatandan bahse. derken - kasden mugalataya sap- İmiyorsa - gün görmüş bir devlet adamına iç de yikişmiyacak bir | gaflet ve cehaiet gösleriyor, Amiralin ba beysnatına göre, İstiklâl harbinde bizim, o vakit Fransanmwı işgali alında bulunan Kilikya üzerine yrüyüşümüz, gilterenin teşviki ve yardımı ile olmuş imiş! Bu sözlerden, evvelâ şu anlaşı. Tyor Geçen Cihan Harbinde aleyhimize harbeden müttefikle - rin arasında gerçekten tecanüs ve ittifak bulundoğunu kendileri de kân! değillermiz. Bu noktayı tarih o balomından kaydettikten sonra gelelim sayın aniralin hafızasını tazelemeğe: Mustafa Kemal Paşa Samsuna ayak basıp da İstiklâl Savaşına karar verdiği zaman Osmanlı im- paratorluğu hakikatte müttefik - ler taralından paylaşılmış vaziyet. teydi. Ve bu paylaşmadan Yunan. Lilara bile hisse çıkmış ve o tak- simi güramanın icra memurluğu vazifesini de İngiltere adeta üzeri- ne almıştı, Değil bizi şunun, bu. | İnun aleyhine teşvik etmek, bilâkis bu yüzden milli maneviyâtımızda İhüsl olan pek tabii aksülâmeller bile o icra nemurunün şiddetli ve amansız takib ve tedibine uğru - j yordu. o varlıklarını | ve İsti mak gaye. İsile silâha sarıldılarsa, bu Ja - İ giterenin 0 vakitki zimamıdarları bulunan Loyd. Corç ile arkadaşla” rının tamamile rağınına oldu. Kuvayi Milliyz sureta Yunan « Jılarla hacbediyordu. Fakat pcde arkasında İngilterenin bulunmak. ta olduğu dünyaca malümdu. İğti- nam eylediğimiz harb msizemesi kâmilen İngiliz arma ve Tarkası- bi taşıyordu. | Biz Izmiri Yunanlılardan, Bo - İğazları İngilizlerden, Konya ve çevresini İtalyanlardan, K.ikiyayı da Fransızlardan ayni zamanda kurtarmak üzere hârbetök. Ve cenub vilüyetlerimizi, Fransız €sa. retinden kurtaran yerli ahalinin azmi, milli inancı ve , olmuştur. O vakit oralrada çetelerimize mağlüb olan Fransız zabitleri, milli azmimızin önünde tutuna - mayıp Tric'st eden kat kat faik İ Pransız ordusunun erleri bugün İ elbette kısmen sağdırlar. Amiral, bilmediği, yahud ki bil. mezlikten geldiği hakikati onlar - dan sorüp öğrenebilirdi. İngülizleri şimdi kötülemek )â- nm gelince, biz Türklere taalldk eden tarihi bir hakikati tahrif et mek bir devet adamına, hem de üstelik asker sıfatını taşıyan bir devlet adamına yakışmaz. Devlet adamları iktıdar mevkii. ne geçer gçsrez tarihte rol almış sayılırlar, Tarihte rol alanlara ise tarihi bilmek gerektir! naazaa sayan TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: