2 Sayfa Hergün Yeni Fransız Siyasetinin temel Unsuru Ü ç hafta içinde bütün anâ kuvvetleri yere serilmiş 0- lan Fransada yeni bir hareket var, Bu hareketi kısa şeklile şu tarzda ifade edebiliriz: «Fransız milleti, gelecek Avrupada rol sahibi ol - malıdır.» Fransayı idare eden münı verler arasında, bütün ruhü cümlede toplanan ve gittikçe cah- Janan bir hareket var, Filhakika, istikbalin tarihinde dinamik bir millet olarak yaşamayı istiyen her milli camla, bugünün vukuatına lâkayd bir seyirci olarak baka - maz, Fransa kırk milyonluk bir memlekettir. Bu kirk milyon içine bir hayli yabancı, vatansız unsur karışmış olduğu son zamanlarda daha vazıh olarak görüldü. Bunun- la beraber. halis Fransız, Frensız- ğın an'anelerini ruhunun gizli küşelerinde saklıyan Fransiz nü - fusu gene kırk milyondan aşağı değildir. Bir çoğu müstmelekelere dağılmış olan bir Fransız nüfusu daha vardır ki bunlar, demokratik Fransanın mürabahac: oParisinde yaşıyamadıkları için etrafa da- ğılmış olan insanlardan mü- rekkebâir. Şu halde Av. rupanın ofarihinde çok eski za- manlardanberi büyük bir rol oy - nâamış olan Fransız milleti, Avru- pa kıt'asının yabana atılır bir var- lığı değildir. Bilhassa, onun var - miş olduğu medeniyet seviyesi de! yüksektir, Böyle olduğuna göre, bu milletin, ağır da olsa, bir mağ- Jübiyetten sonra, ruhan birdenbi- re ölüvermesi kabil değildir, Onun içinde yaşıyon «yaşama. duygu- sunun yeniden harekete gelmesini tabii görmeliyiz. i # , Frarsız milleti, Avrupada rauh.| telif tarzda yaşama tecrübeleri yap tı. Bir zamanlar, - uzun bir tarih zamanı - Fransa, İngiltere ile re. kabet etti. Bu devrin muhtelif te- celliyatı ve safhaları vardır. Bu safhalar arasında bir kere de Fran. sa, Avrupayı doğrudan doğruya kendi idare etmek istedi. Fransız milleti, Avrupanın kendi kılıcı Fransız kılıcının gölgesi altında yaşamasını istemek kadar yüksek bir emel ve milli ihtiras taşımış o- lan bir milleş devri yaşadı, Ancak, Fransız milletinin kuv.| vetleri bu işi görmeğe kâfı değiL di. Sade milletin kuvvetlerinin ki-| #ayetsizliği oGeğil, jeopolinin de Fransayı Avrupanın merkez'ne de ğil, garbine koymuş olduğu için, Fransa kılıcını ber tarafa Istediği kadar uzatamıyorlu. Buna rağ - men, damarlarında biraz Lâtin. biraz Gol, biraz Frank, biraz da Cermen kanı taşıyan bu karışık millet kütlesi ne kuvvetsiz. ne de emelsiz ve ihtirassız değildi; yaşa. mak istedi, dövüştü, düştü, kalktı. Fransa, İngiltereye karşı yürü yemiyeceğini anladığı tarihten iti- beren onun gölgesinde yaşama si. yasetini tercıh etti, 1815 denberi Fransa. kendisin; bu siyasete alış- tırmıya çalışmış ve 187i denberi de alıştırmıştı, Fakat, yirmi sene fasıla ile yaptığı !ki tecrübe gös terdi ki İngilterenin gölgesi ken. disini Cermen fırtınalarının şid - detli sağnaklarına karşı kâfi bir muhafaza kuvvezi teşkil edemiyor. Bir kısım Fransızlar bunu çok - tanberi görüyorlardı; daha geniş bir Fransız kütlesinin görmesi için de 'bu harbin tecrübelerinin kâfi gelmesi iktiza etmiş olacak ki, şimdi, Fransada günden güne kuv. vetlenen bir «iş birliği; hareketi göze çarpıyor. Mahittin Birren Bu iş birliği hareketi, Fransada, Almanya ile sanimi bir anlaşma siyasetini müdafaa ederken şöyle düşünüyor: «Fransa, bütün tari - hini kendi hududları içinde ya - şadı; Fransızlığın en şerefli gün. leri, Fransız ruhunun Fransız e vinde gösterdiği inkişafa aid za - manları teşkil eder. Fransa uzak memleketlerde müstemleke sev dasına düşüp tembel yaşıyan bir memleket oliuğu tarihtenberidir ki siyasetini İng'l z siyasetine #yar etmeğe mecbur olmuş ve bunun neticesinde dc müstemlekelerini muhafaza için Frausanın harabiye uğramasını kabul etmiştir. Bun - (Devamı 4 üncü sayfada) Taehell derecelerini birer birer SON POSTA geçirerek iş birçok kimseler vardır ki, bir defs hayata atıldıktan sonra öğrenme devresinin tama- men bitmiş olduğuna inanırlar, Ve insanların karşılaşacakları akibet tir. © tarzda hareket ederler. Bu gibi bildiklerini yavaş yavaş unutmak. Hiç eksik olmıyacak arkadaş & Kafa mütemadiyen sulanmıya kumak ve yazmak tam olarak inkitaa uğradığı dakikadan mubtaç olan bir tarlaya benzer, o- itibaren kısa bir zaman içinde kurur, Gazete, mecinua ve kitab her vakit için el altında bulunmalıdır. İmlâ kılavuzu Türk Dili Kurumu umumi | kâtibine açık mektub 'Türk Dil Kurumu Umumi Kâ- tibi Sayın Bay İbrahim Necmi Dilmene: Pek aziz muhibbim; Yeni imlâ kılavuzu üzerine bir ön tasar namile Kurum tarafından tanzim olünan risaleden bir nüs. hasım (bana da göndererek buna dair fikirlerimi istimzaç buyuru »- yorsunuz. Bu risaleyi alanların ve- recekleri cevabları Haziranın ilk ünlerinde göndermeleri ricasile vukua gelen davet üzerine size bir açık mektub şeklinde şu satırları yazmağa şitah ediyorum: İmlâ, dil ve yapılacek kalde ki- tabı hakkında «Son Posta» da ilk önce yedi, daha sonra on yedi u- zun makale ile düşüncelerimi et- rallıca yazmışlım. Siz ki edebiyat ve lisan sahasında uzun danberi derin tebbülerile ve zewgin tetkik sermayesile tanil mış bir üstadsınız, fıtraten müte. hallik olduğunuz faaliyetin ve bak kımda gösterdi z. teveccühün saikasile. bunları okumak zahme. tinden mefsinizi alıkoyamazdınız; nitekim kılvuzda düşüncelerimden birakçına dair mütâlea beyan et- mek suretile bunu &gösteriyorsu- nUZ, Ben sizin tebahhur derecesine varan lisan kudrelinize ve pek takdirkâr ve hakkımda taşıdığınız dostluk duygularına karşı min. nettar okluğumdan süküt ile mu- kabele edemezdim. onun içindir ki bu satırları yazmağa lüzum gördüm; fakat evvelce yazılmış düşüncelere ilâve (olunabilecek mahiyette bir yazı sebebi görme- diğimden, mademki evvelkileri o- kumak lütfunda bulundunuz, ayni şeyleri tekrardan içtinab ederek yalnız birkaç noktayı icmal ile tes bit etmeğe karar verdim; 1 — Bundan evver «Merduâ harf, namile intişar eden makale. de g (ke) harfi hakkındak: düğün- cemde ısrar ediyordum, Bu maka.! leyi de görmüş olacaksınız. 2 — Şu açik mektubu takib e- decek olan bir makalede de yaban- cı dillerden alınan kelimelerin te- lâffuzunu ve bunun neticesile im. lâsını değiştirmek yoluna girilme- sine itirazlarımı tektar edeceğim, bunu da mütaler buyuracağınıza eminim, 3 — Burada yalnız birkaç nok- tada tevakkufla iktifa etmekliği- me müsaade istiyorum: Kılavuzu pek müdekkik bir gö. rüşle yazılmış, fakat fazlaca uzun ve karışık buldum. Eğer, bu öcmel ve teksif edilmeksizin mekteb ta- lebesine bir eehber olarak verile- cekse onları şeşirtacak ve yeni ya- zı imlâsını eskisi kadar müşkül çapraşık ve dolaşık bir hale gir - miş gösterecektir, diyorum, Erba. tarafından alınacak cveablar inderecatında tadilât o yapılırsa bunlarla beraber Kılavuza verile, eek olan son şekil pek derli toplu İve kısa kaideler tarzında mülah- zaman-| pm YAZAN Halid Ziya Uşaklıgil has olmalıdır ki çocukların ve on-) larla beraber herkesin elinde va- zih bir rehber olsun. 4 — Kılavuzun birçok aksamını kendi görüşlerimle üzerlerinde du rulacak kadar ihtilâfı ocalib buk madım, Misal olarak bunlardan ikisini işaret edeyim: (a) Has adılarını, eklerinden bir ? işsretile ayırmak usulü ih.| tiyar ediliyor. Ban bu işaretini bir durak makamında telâkki cde- rek bu adları, fakat yalnız yaban- cılarda » işaretile ayırmak cihetini tercih ediyordum. Ay n da na sl olursa olsun, ancak işaretini eski hemze ve ay'nin yerine kaim olarak kabul ettiğimden ona iki çeşid vazife verilmemesi fikrinde devam etmekteyim, Hele yerli ad- larda bunları eklerinden ayırmağa hiç lüzum görmüyorum: ChuchilLe doğru, fakat Ahme- de yazmak bana daha muvafık gö- rTünüyor. Başlı başına bir manayı olmıyan ve lâhika kabilin- den olan me, ma, mi, mı edatları- nı birleştikleri kelimelerle bare. ber yazmak daha doğru olur zan- nındayım: oOGelmedimi yazmalı, gel me di mi diye ayr: ayrı yazma- malı diyorum. Buna mukabil ken- di kendisine manası olanları ayir- malı, bugün değil bu gün yazma. i ; : i i : i i İSTER iNAN, Avndpa gazetesi memleke - | timizde «nadirata mrasına gir di. Hem güç, hem geç geliyor, geldiği zaman da hükmü ge - miş oluyor. Bununla beraber gene faydasız değildir. Nasıl dü. şündüklerini ve nasl yazdıkları- ni öğreniyoruz. Hele bitarafların ne derece ihtiyatla hareket et- mekte oldukların © görüyoruz. Görüp öğrendiklerimiz o bundan ibaret de değil: Elimize son geçen bir İsviçre gazetesinde yanyana iki muhabir mektubu gözümüze işti. Birincisi Londradan yazılmış, Londra hal kinm nasil yılmaz bir metanetle ayakta durduğunu anlatıyor, mil- Ni müylafaada genç kızın, genç | kadının gördüğü vazifeler hak - kında tafsilât veriyor sonra iaşe meselelerine geçiyor İkinci mek. tub Berlindendir. Almanlar İs - viçre gazelecilesini çağırarak ev- İSTER iNANMA! İSTER iNAN, ISTER INANMA! 5 —b.ed harflerinin şu ve bu takdirde seslerini (değiştirmeleri usulüne muhalif olduğuma dair u- zun tafsilât vermiştim. Bunları tekrardan ictinab edeceğim. Yal- nız kendimden bühsetmek çür'e. «tinde bulunursam, ki bunda azim bir ekseriyetle beraber olduğum. dan eminim, hiçbir zaman cevap, hitap, sebep, demedim. Cevab, hi- tab, sebeb dedim. Yinız bu b har- fi gelip, görüp fiillerinde saraha- ten b değil p dir. Hele c nin arabca, farscada ol- duğu gibi türkçededec kal. ğında şöphe etmiyorum. türkee, çe değildir. Dikkat ettim, kı- lavuzxda hep bu kelimede e, ç ye çevrilmiş, zannetiniyorum ki Ku. rum heyeti öyle telâffuz etsin d harfine gelince, galiba üstad İsmail Habib de fikrime iştirak ediyor, bu harfin t ye çevrilmesine hiç muvafık. nazarile bakmiıyo. rum, Kendi. itikadımca dilini doğru telâftuz eden bir adam olduğum- dan (insan ne kadar tevazu'a münhemik'olursa olsun, gene gu- rurundan bir nebze saklamış olu yor) hiçbir vakit gelecektir. de- medim gelecekdir dedim, bugün hâlâ d yi t okumak ve öyle yaz- mak için nef) cebrediyirum, mümkün. volm Bunda da, t telâffuz edenlerden fazla d ye sa. dık kâlanlar bulunduğuna itikad ediyorum, * Şu birkaç noktadan sonra, ki teferruat kabilindendir, bir esasa temas etmek lüzumunu hissediyo. rum: (Arkası sayfa 8 sütun 3 te) amssnasa sumru yanana 1050000008100 09p9001 vana AnUapapa Rare 000002 ükakamasa san velâ Almanya içinde, sonra Ati- naya kadar bütün Balkan toprak- larında bir inceleme seyahati ter- tib etmişler. Gazeteci gördüklerini anlatı « yor, iaşe işlerine de temas edi - yor, bu iki mektubu yanyana gördüğümüz zaman iki memle- ketin karşılıklı durumlari hak - kında nisbeten doğru bir muha- keme (yürütebiliyoruz, elimize bir ölçü geçirmiş oluyoruz . İsviçre o gazetelerinde o resmi tebliğlerle her iki memleketin res mi ajanslarının telgrafları da var. Fakat bu telgrafları gazetenin az evvel okuduğunuz kendi muha. birinin mektup ve telgrafları sa. yesinde tablil etmek imkânına xr- uk maliksi: hâdiselere bakar- ken kullandığınız gözlük onların değildir, sizindir. Bu vaziyette dünya işlerinin daha iyi mütalea edilmekte olduğuna biz inaniyo- ruz; fakat ey okuyucu! Sen İktisadi tetkikler ye ithalât ticaretimizi vaziyeti ve tanzimi YAZN Fethi Çelikbaş Siyasal Bilgiler Okulu İktısad i 2 — İkhalâtimizi terkib eden bel Wi başlı madde gruplarının son iki sene zarlındaki vaziyetini gösteren aşağıdaki cedvel gözden geçirilecek olursa, bir grup müstesna olmak ü- zere, 1940 yılı ithalâtinin umumi bir tenakus arzettiği meydana çı - kar, Filhakika ancak oğaç, kömür ve kereste faslındadır ki kiymet ve miktarca müvazi bir yükseliş kayde. dilmiş, diğer bütün maddelerde ise ya kıymet ve miktar yekünlarında ayni zamanda bir tenezzül, yahud da Bat artışından mütevellid ola - tak, ithal edilen oecmtia miklannın gerilemiş olmasına rağmen kıymet tutarında bu tezayüd tesbit, edil - miştir. :(*) Bu yazinin sonunda göreceğiniz celvelde münderiç oithalât miktar ve kiymetlerinin ekseriyetle müte. nakız inkişafı karşısında cedvel ü- zerindeki tahhillerimizi iki ayri kı. omda tesbit etmeği o maksadımıza daha uygun bulduk. A: İthalâtimizin kıymeti. — 1940 yılı ithulâtı, bir sene evvelki yüz on sekiz bin iki yüz kırk liradan kırk dokuz bin üç yüz yirmi alt lira noksandır. 68.923 lira olarak ta - hakkuk etmiştir. Yukarıda dercettiğimiz cedvelde gösterilen başlıca maddeler ithali - İnin 1940 yılı yekün kıymetleri bir İsene önceki rakamlarla mukayese ledilereek olursa, ancak kâğd ve tatbikatı, camlar, boyalar ve kim - yevi ve ubbi cisimler ithalâtında cüz'i bir terelfü kaydedildiği, buna mukabil malırukat ve züyutu made faslında mühim bir artış vâki niye olduğu nüşahede edilir. e Halbuki diğer idbal emtiasında omuhtelif nisbetlerde tenezzüller okaydedil - maiştir. Cedvelin ilk beş maddesinin ih. tiva ettiği muhtelif cins mensucat ve iplik ithalâtinda Ovaki tenakus İ bilhassa mühim olmuştur. Bu ka - İteyoriye giren mallar ithalât yekü. inu 1939 senesi içinde 21.720 bin liraya baliğ olmusken, son yıl zar- fında 9.367 bin liraya düşmüştür. Ayni suretle taş, toprak ve mamu- lâtı ile deri ithalâtında da bir mis- bni tecavüz eden gerilemeler gö - rülmüştür. Lâstik, kauçuk ve ma - mulâtı ithal kiymeti hemen hemen yarıya düşmüş şibih kaleviler nis- bi bir istikrer muhafaza etmiş, fen (Arkası sayfa 7 sütün 5 te) (*) Ticaret Vekâleti konjöktür ve neşriyat müdürlüğü tarafından tanberi neşredilmekte olan «Konjök. türe adl mevkulenın 17 numaran nüshasında, 1940 senesinin Konjünk- türel vaziyeti telhis edilirken dış ten. Tetinize ald kısmı yaloş bymet na, zari itoara alınarax oyazıldığı için, mezkür yıl itbalâtında kaydedlen sukutun umumi o'duğu kaydedidik- ten sonra, mayi mahrukat, boyalar, kimyevi ve tabol maddeler ilbalâtının bunda bir istima teşkil etiği söylen, 1940 Haziran 1 Selâm sana şanlı ordu! (Baştarafı 1 inci sayfada). dış nizamile millet namina meşgul olanlar, hududlarda gene ana yur- dun bekçiliğini eden aslan erleri, sübayları, komutanları bir gün, bir saat, bir lâhza düşüncelerinden u- zak bulundurmadıkların: çünkü her iki zümrenin de, vazife bakımından ayrılmış olmakla beraber inancda, amacda, talihte ve kuvvette birle. şik o larını bu selâmla teyid €y- İemişlerdir. Meclis ve ordu.. Türk tarihinin yakın zamanlara aid fnslini inceli- yenler bu iki yüce kurumun el ve iş birliğinden doğma havikalerin karşisında eşsiz bir hayranlık odu- yarlar. Yâr ve agyann saygis'ni kazanan, dünya tanhinin en tehli- keli bu çağında el değdirmekten ihtiraz edilen bütünlüğümüze, istik- lâlimiz o bahseylediğim harikalar- dan biridir. Bugün hep biliyoruz ki, tenef - Fün ettiğimiz hava, eğer bu derece bür, bu mertebe emniyet verici ve gönül açıcı ise, bunu, ikisi de hal kin özünü temsil eden Milet Mec. İisile yiğit ordumuza borçluyuz. Ordumuz., Mukaddes adını ifti- harla andığımız, sokaklardan geçi- şini gururla seyrettiğimiz. menkıbe- İerini gözlerimiz ek de ordumuz! Her türlü fezailile cihanda tek olan Mareşalından, yüksek kudretli komutanlarından, çelik gibi erle - rine kadar seni tebcil eden sade biz değiliz. Senin adınla agirlar gurur. laniyor; varlığından istikbal kocu- nuyor, Ey kahraman Türk ordusu! Ey, bana Türklüğümün ululuğunu, kut- sallığını her an başka bir haz ile tattıran aziz ordu! Gönlüm tasa - sz, içim rahat, kafam dinç ve dik gezebiliyorsam senin #sayendedir. Millet Meclisinden sana gelen selâm, hepsi de benim gibi duyan on sekiz milyon Türkün müşterek selâmıdır. O selâmin içinde hep - sinin sonsuz minnet hislerini bulur. sun. O selâmda, senin, bu toprak. lar tecavüye uğradığı takdirde, her Zal i gibi mansur ve muzaffer olman için gönüllerimizin tâ derin- İiğinden kopup yükselmiş dunları- miz vardır. Sen ornalarda.. Yurdun serhad - dinde şerefinle nöbet bekliyorken, bizi kendinden uzak sanma. Kızı- li, vatana udanmış kan.. Ayla yıl, dırmin aki milli kudret ve kuvve, timize iman ifade eden ebedi san- cağımızın o altında seninle daima beraberiz. Biz o adakta, o imanda, o san- cakta ve. gene senin içinden ye- tişmiş, milletin makös talihini se- nin mübarek elinle yenmiş, dani - mizdan aziz Başbuğumuzun etra. fında birleşiyoruz. Selâm sana, şanlı ordul. Bir memleket meselesi (Baştarafı 1 inci sayfada) setmeleri malâm, «Son Posta» okuyucuları, içki - nin aleyhinde ve lehinde, içki memnuiyetinin mümkün olup ol. mıyacağı hakkında yapılan neşri- yatı da elbette takib etmişlerdir. İçki menedilmeli midir? İçki menedilebilir mi? İçkinin ileri sü- rülen mahzurlarını önlemek müm- kün mü? Bu hususla fikirler müt- tehid. değildir. Aşağı yukarı günün meselesi halinde dedikodusu devam eden bu mevzu bize şu fikri ilham etti: Muhittin Birgen, Halid Fahri O- zansoy ve Bürhan Cahitten mü - teşekkil bir komite yaptık. Okuyucularımıza 15 günlük bir zaman bırakıyoruz, İçkinin lehin- de veya aleyhinde, zararlı olduğu. olmadığı, men'inin münikün bulu. nup bulunmadığı, bundan fayda görülüp görülmiyeceği hakkın » da düşüncelerini yazacak olan o- kuyucularımızın cevabları — teşkil ettiğimiz komite tarafından tetkik edilecektir. İster lehte, ister aleyh te olsun &n kuvvetli esbabı müci- , belerle, en güzel cevab veren iki okuyucumuza bir hatıra olarak bi. rer gümüş kol saati takdim ede - ceğiz. Cevablar azami 15 gün içinde elimize geçmeli ve kâğıdın yalnız bir tarafına okunaklı olarak ya - zılmalı ve zarfın üstüne «Anket kaydi ilâwe olunmalıdıt. Netice bir ay sonra ilân eğilmiş bulunacaktır.