4 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'SON P OSTA —0bC0->a33ua— —e ee0 Şubat 4 Memleket Haberleri)|) Mlersinde K öyler,—k;rüler ve yellarla birbirine . Akhisarda köy işlerine | ehemmiyet veriliyor — bağlanıyor Mersin — (Hususi) — Mersin-Silifke kazaları hududunu teşkil eden Alata 'Köy yolları tamir ediliyor, menfezler açılıyor, Köy bütçelerindeki füzuli masraflar kaldırılıyor inşası, vadimiz Sahıp Örge ve Silifke kay * Nihad D Bdâ .- kdlarde, nthayet — bulmuştur. 11.50 Ihetre yükseklikte ve '0 metre uzun. lukta olan bu kârgir köprü dört ay Bibi kasa bir müddet zarfında mürur ve ubura açılmıştır. Bu büyük köprünün inşası için kü. Zumlu para Oiyar köyler halkı tara. ftwdan temin edilmiştir. Arslanlı köprüsünün açılması ile 22 köyün Mersinle muvasalâsı temin edimiş bulunmaktadır. Bu köprü ayni Zamanda idari, iktisadi ve köy kal - kınması hususunda fevkalâde ehem . miyeti haadir. Bundan bir müddet evvel inşası bi. tirdmiş olan Örge köprüsü ve Arslanlı köprüsü ile bütün bu — mıntakanın Köyleri birbirine bağltanmış bulitn » maktadır. Koılza.da. Metruk bir civa madeninde bir çöküntü oldu, 3 kişi öldü Konya (Hususi) — Şehrimizin Sille nahiyesine bağlı Sızma köyün. deki metruk bir civa madeninde bir kaza olmuş, 3 kişi ölmüş, dört kişi de yaralanmıştır. Metruk olan madene bazan köy- lüler giderek civa çıkarıyor ve bu civalları gizlice satıyorlardı. Hattâ bundan iki üç ay kadar evvele Sille nahiyesine bir ihbar yapılmış, araş- tırma neticesinde GÜ0 gram civa bulunmuştu, Geçen ayın 26 sında gene bir ta- kım köylüler gizlice madene giderek toprağı kazarlarken ant bir çöküntü olmuş, 3 kişi toprak altında kal . mış, ölmüş, diğer dört kişi de yara- lanmıştır. Tahkikat devam etmek - tedir. Dil tarih ve coğrafya fakültesi talebeleri Birkaç yıldanberi Elyanlı h z . ASA Y TC d L bi dahilinde yol, köprü, mekteb vesair | Akhisar (Hususi) — Ege bölgi - Akhisar ı9.arkı| — Adanaya gidiyorlar imar işleri de nahiye müdürü Müsitm $OK Verimli ve feyizli toprak parça .|lometresinde menfezler — yapılmakta| Adana (Hususi) — Dil, tarih, AÂydımerin tam bir gayreti ile ilerle .|fâzına sahib olan Akhisar her gün / ve yol y tamir . (Coğrafya fakültesi talebelerinden Mektedir. Türkiye güreş birineilikleri Adanada yapılıyor Adana (Hususi) — Beden ter- biyesi genel direktörlüğünden Sey - han bölgesine bugün gelen bir em. re göre, Türkiye güreş' birincilikle- rinin Adanada yapılması kararlaş - tırılmıştır. Bigada et fiatları yükseldi Biga (Hususi) — Son günlerde şehrimizde et fiatlarında bir yük - günkü ziraate tam manasile selme görülmektedir. Yakınlara ka-'/olmasını temine çalışmaktadır. dar 35-40 kuruş arasında satılan kı.| Meyvalı, meyvasız ağaçlar köy o - vırcık eti, bugün 45 kuruşa çıkmış, /kulları tarafından tanzim edilmek . bu da belediye meclisinin kararile 'te, bu suretle ameli bügi artırılmak. yapılmıştır. Sığır eti de ergeç tabir|tadır. Kovalık meykündeki bataklığa olunan keçi ile birlikte 25-30 kuruş ©Mici ağaçlar dikilmek suretile şeh , arasındadır. Koyunların doğurma Tin sıhhatini tehdid eden sılmaya müâ- zamanı olması hasebile kasablık hay Ni olunacaktır. vanlar azalmış, bu arada Çanak -| Evlerden dışarıya su akıtılması ya. kaleye de bir hayli hayvan satışı ya. Sak edimiş ve her evde bir kuyu a . pılmış olduğundan bu yükseliş ta - Şılması tenbih olunmuştur. Kayma , bit görülmektedir. kam halka örnek olmak üzere ilk ku. Bir hafta önce ekmeğin kilosu da yuyu kendi evinde aşçtırmıştır, gene belediye kararile on beşe çı-| Kaymakam, belediye reisi ile teşri, yeni bir inkişafa mazhar olmakta . dir. Akıbi #h A bu inki Kay . bu arada Saraçoğlu köyünde ihdas edilen ve köylülerce şimdiye — kadar bir istifade temin edilemiyen köy fi - danlığını esaslı şekide tanzim etti . rerek köy okul talebesinin istifadesi, ne devretmiştir. Köy kalkı proğr da ilk maddede köy okullarma — büyük bir pay ayrılmıştır. Köy enatitülerine mü, şabih köy okullarına önem veren kay makam Hikmet Akman, köylünün bu yâkıf karılmıştır. ki mesai ederek şehirde bir kaç mü - ĞF A Mi eğmen tehassıs bulunan, — lâboratuvar — ve Hatay vilâyet meclisi — |rontkeni havi bir memleket hastane, sinin teminine çalışmaktadır. toplantısı Köy yollarına da ehemmiyet veril. yaekte ve seylâb dolayısile Dozulan Köy kâtiblerinin ehliyetlerini tesbit bi için bir imtihan açılmıştır. Köy bütçelerinde köylüye bâr ola . cak füzuli masraflar kakdırılmakta . dır, Darıca belediyesi asker ai elerine yardım ediyor İzmit (Hususi) — Darıca belediyesi asker ailelerine bu aydan itıbaren yardım etmiye başlamıştır. Darıca belediye meelisi fevkalâde bir toplantıyı müteakib — kasabadan ir grup, başlarında profesör Ba » yan Âfet olduğu halde 10 Şubatta Adanaya gelecekler ve buradan Ha taya geçeceklerdir. Bulgaristanın yeni Edirne konsolosu Edirne (Husüsi) — Edirne Bul- gar konsolosu Peyço Peef Bulgar hükümeti tarafından diğer bir vazi- feye tayin edilmiş ve mumaileyh şehrimizden ayrılmıştır. istasyona gide! in yapıl Edirnen'n elektrik işi Edirne (Hususi) — İki aya ya- kın bir zamandır elektrik ışığından ve cereyanindan mahrum Edirnenin tekrar ışığa kavuşabilmesi için elek. trik fabril da yapılmak biaü m L | L ve ee ? ü- meliyesini tetkik etmek üzere Nafia Vekâleti tarafından gönderildiğini bildirdiğim fen heyeti işe derhal başlamıştır. Yapılan fenni neticelerde fab - rikada her şeyin tamam olduğu ve makinelerin çalışmağa müsaid bir vaziyette bulunduğu tesbit edilerek şehre kismi cereyan verdirilmiştir. Al k neticelere göre y birkaç gün içinde bütün — şehrimize teşmil edilecektir. Adana (Hususi) — Hatay vilâ- yet meclisi sekiz Şubatta toplanacak ve 94| Hatay vilâyet bütçesini ka. ( Biga hükümet konağı tamir edildi j rarlaştıracaktır. Kocaeli valisin'n tetk kleri İzmit (Hususi) — Valimiz Ziya Te. keli, refakatlerinde sıhhat müdürü, müz Dr. Şerif Kayı olduğu halde Ka, Tâamürsele giderek tetkik ve teftişlerde bulunmuştur. Bigada kış şiddetlendi Biga (Hususi) — Bu yıl şehrimizde pek erken başlıyan kara xış;, Bigalı. lara göz açtırmamakta ve kuru so., ğuklar ortalığı kasıp kavurmaktadır. Yedinci defa yağan karla her yer, bir pamuk tarlası gibi bembeyaz olmuş . $ur. Halk, kışın böyle sürekli olaca ,|olan kazamız hükümet konağının ğmı anlamış gibi müsaid zamanlarda |tamari sona ermiş, ve bütün devair, yakacağını köşesine koymuş olduğun, |yı yer iştir. Binanın alt dan mü ir görü kte, ilk . |k daki eski Malta taşları tama- baharı dört gözle beklemektedir. men sökülüp atilmış, yerine sağlam Biga (Hususi) — Bir müddettenbe, ri esasli bir surette tamir edilmekte çimento ile harç dökülmüş salonun altına da kalın meşe direkleri dikil . miştir. Resim tamiratın hitamından sonra bütün ahşab kısmı yağlı boya ile çok güzel bir tarzda boyanan hü, kümet konağını gösteriyor. Peefin yerine tayin olunan yeni los Edirneye gelerek vazife « sine başlamıştır. Edirne vilâyet mecl'si toplantısı Edirne (Hususi) — Vilâyet u - mumit meclisi 20' Şubat P: b Ziraatci gözü ile kahve ) (Baştarafı 2 inci sayfada) bizzat kahve tiryakiliğidir, o keyfi müştereken çatmak zevkidir, Herhalde inkâr olunamaz ki, kahve bizim yalnız gündelik haya- tımıza değil, tarihimize, edebiyatı- mıza, hattâ içtimat hayatımıza ka, rışmış bir şeydir. Onun için başka milletler, kahvenin yokluğunu - bel- ki- hissetmeyebilirler amma, biz çar- çabuk farkına varırız. * Kahve, herkesçe bilindiği — gibi sadece fantezik — «bir keyif içkisi» değildir. Terkibindeki çeşidli mad. deler dolayısile, aşikâr derecede fizyolojik tesiri de bulunan müneb- bih bir meşrubdur. Kahvenin içilmeye başlanışı çok eski olduğu halde bu tesirlerinin fenni surette izahı, ancak (Ka- fein)in keşfinden sonta mümkün olmuştur. Eczacı Runge adında bi- rinin 1820 yılında meydana çıkar- dığı bu şibih kaleyi, . adından da anlaşılacağı veçhile - en çok kah- vede bulunan bir maddedir. - Saf halde kafein, kadifemsi beyaz renk- te, krisal ibreciklerden müteşekkil. dir. Cinsine göre muhtelif kahve- lerde ©© | ile 2 nisbetinde bulunur. (Çaydaki maddei esasiyenin de he- men hemen kafeinden farksız oldu- ğu anlaşıldığından, şimdi bu tesir ve tabiatteki şibih kalevilere «Ko. fein» denilmektedir. ) Alelâde bir tahlile göre, kahvede bulunan belli başlı maddeler şun- lardır; (Yüzde itibarile) Kavrulmuş Çiğ kahvede — kahvede 1.15 11.23 su 13.98 14.20 azotlu mevad 14.48 11.27 yağlı mevad 0,85 1.65 şekerli mevad 18.65 19.18 sellüloz 49.65 41.27 sair mevad 1.24 1.20 Kafein 100.00 100.00 Yekün Bu rakamlara göre, kavrulmuş kahve ile çiğ kahve arasında kafein bakımından büyük bir fark görül- müyorsa da, diğer maddelerinde hayli değişiklik meydana geldiği an- laşılmaktadır. Bununla beraber her ne şekilde olursa olsun, iyi hazırlan. mış bir fincan kahve, insana kâfi dereçede rahatlık — bahşedebilir. Kahve, sinir cümlesine yaptığı tesir- le, ekseriya yorgunluğu giderir. Di- ma'ıi:n faaliyetini artırdığından - tir- TaL a li günü saat 14 de vilâyet makamı ta- rafından senelik toplantılarını akde davet edilmiştir. Vilâyet bütçesile alâkadar dai- reler 940 mali yılına aid bütçelerini hazırlıyarak daimt encümene tevdi etmişlerdir. Biga Hava Kurumuna 3.000 den faz'a deri hediye edildi Biga (Hususi) — Geçen kurban bayramında şehirli ve köylünün gay, retile şehrimiz Hava Kurumuna .bir kısmı kara sığır derisi olmak üzere . üç binden fazla kurban derisi hediye edilmiştir. Açık artırma ile satılan bu derderden kuruma 2.000 lira kadar bir fayda temin olunmuştur. Şarkışlada askere kışlık hediye hazırlığı Şarkışla (Hususi) Hudud boylarındaki asker kardeşlerimize gerek Şarkışla ve gerek köy ve na . hiyelerde yün çorab vesaire topla- maları hararetle devam etmektedir. Diğer taraftan beden terbiyesi mükellefiyetine tâbi gençler her Pazat klüb başkanlığının riyasetinde talimlerine ve kış sporlarına devam etmektedirler. y « fikre cilâ ve- rir! Sıcak memleketlerde «ateşi kes- tiği, su hasretini azalttığı» söylenir. Kalbin ve alelümüm adalelerin ça- lışmasını tenbih ederek bedeni faa. liyeti kamçılar. Terkibindeki azot- lu maddeler, mide usaresini — artır- dığından, hazma olan tesiri bir çok- larınca denenmiştir. Nihayet, taze elden içilen bir taze kahvenin vere. ceği inşirah ta elbet yabana atıla- maz. Kahvenin asıl kayda şayan olan bir iyiliği de diğer münebbihler gi- Bi, sonradan vücude bir gevşeklik vermemesidir. Belki de onun dün- yaya bu derece yayılışında bu has. sasının büyük tesiri olmuştur. Maa- mafih şekersiz içilen ve fazla mik- tarda alınan kahvenin vücude ma- zarratı da inkâr olunmamalıdır: Her şeyin çoğunda olduğu gibi, kahve. nin çoğunda da zehir tesiri vardır. «Kahvenin bu sayılan hassaları- nt ilk keşfeden Şeyh Şazili adında bir Yemenli ile onun müridi olan Ömerdir (1551). Bu iki kâşif onu Arab diyarına o kadar çabuk tanıt- tdar ki, üç -yılda bütün Arabistan, Mısır ve Suriye kahveyi öğrenmiş bulunuyordu. Bizim yurdumüuza gi- Tişi ise, Kanunt Sultan Süleyman devrine rastlar (1554), O tarihte Halebli Sems adındaki bir açıkgöz, kahveyi İstanbula getirmiş ve o za. mana kadar ayran içen Osmanlı Türklerini hızla kahve tiryakisi yap- mıştı. İlkin kahvenin haram mı, he- Tâl mı olduğunu hocalar kestireme- | diğinden hayli gürültüler koptu. Dev rin şeyhislâmı bulunan Ebussuud Efendi taassub ehlinin ısrarına rağ- men kahvenin haram olduğuna fet- va veremedi. Ve bu hareket Ha- lebli Şemsin ekmeğine yağ sürdü. günden herif üç yılda beş bin altın kazandı.» O gün bugün kahve içtiğimize gö- re, Türkiyede kahvenin tam 387 se- nelik bir tarihi var demektir. Kahvenin garba yayılışı bizden çok sonra olmuştur. Bir rivayete göre 1670 de onun Fransaya ilk gö- türen Süleyman ağa adında bir Türktür. Kezalik kahveyi Almanla. ra ilk öğretenler de o devrin Türk- leridir. «Hammer'in rivayetine na- zaran, Viyanayı ikinci defa muha- sara eden Türk ordusu 1683 de ric'at ederken Ayvusturya payitahtı önünde yüzlerce çuval kahve bırak. mıştı. O sırada Almanlara casusluk yapan Lehli Kolçiski zaferden son- ra bu kahveleri Jan Subyeskiden is- teyip almış ve Viyanalılara kahve içmeği öğreterek binlerce lira para kazanmıştır.» Kahvenin Amerikaya ilk geçişi tarihinde ihtilâf vardır. Bazı müel- liflere göre Amerikaya kahve Okya. nus adalarından geçmistir. Bazıları- na gör-ede onu Âmerikaya ilk tanı- tanlar İspanyol tacirleridir. Bugünkü kahve diyarı olan Bre- zilyada ziraatine başlanması ize 1798 yılına tesadüf etmektedir. (Arkası gelecek yazıda) Tarımman .. Hergün (Baştarafı 2 nci sayfada) ver, ne de belediyenin daha dikkat- li ve mürakabenin daha sıkı ve dü- rüst olmasına ihtiyaç vardır. Eğer İstanbula çok miktarda koyun gele- cek olursa etin Fiatı ucuzlar ve bü. tün şikâyetler de kendiliğinden or- tadan kalkar. Eğer bu kaide, ikti- sadi hareket kanunlarının zaruri bir neticesi ise, ucuzluk bahsini başka suretle halletmeği düşünmeğe ma- hal yoktur. ç Koyun, İstanbula ne Cenubi A. merikadan, ne Hindsitandan, ne de Almanyadan gelecek değildir. Ko- yunun İstanbula gelmesi için ne kleringe, ne takasa, ne de herhangi bir anlaşmaya ihtiyaç yoktur. Şu halde eğer İstanbul Belediyesi, mümkün mertebe fazla koyun gel- mesini temin edecek bir siyaset ta- kib edecek olursa İstanbula bu memleket ölçülerine göre ucuz ve bol koyun gelmemesinin imkânı o. lamaz. Şu halde neden bu yoldan git i i neden do- hayı bir kere de bu usulü tecrübe et. memeli? Diğer taraftan şunu da hesab e- delim: Memlekette köy mahsulleri. nin pek çoğu pahalanmıştır. Bazı mahsuller yüzde yüz derecesine ka- dar çıkmış bulunuyor. Buna müuka- bil, köylünün tedarikine mecbur ol- duğu ihtiyaç maddelerinin bir kıs. mının fiatları da mühim nisbetler- de artmış bulunuyor. Şu halde et fiatının da artmaya hakkı olduğunu kabul etmek bir zaruret değil mi- dir? Pamuk, susam, keten tohumu, zeytinyağı, buğday köy mahsulüdür de koyun köy mahsulü değil midir? Fikrimce, evvelâ etin bir miktar pahalanması hakkını kabul etmeli- yiz. Ondan sonra da, Belediye, tanbul piyasasında mütemadi mü. dahalelerile koyun. sahiblerini — ür- kütmiyecek ve İstanbula çök kovun gelmesini temin edecek bir müraka- be siyaseti tutmalıdır. Yarım. asır« danberi vapılan tecrübelerle feyda. sızhğı sabit idari mürakabe yerine, Belediye,-bir kere de bu usulü tec- tübe etmeği düsünse ve halk bu meseleyi bir kere de başka türlü mütalea etmeğe meyletse, galiba bu davanın halli imkânı ortaya çıka- raktır. «Son Posta» nın tefrikası: 14 Yazan: Valentin Williams Rory muvaffakiyetinden dolayı he- , t Babası emir verdi: üyordu ve ye - V| — Haydi gidiniz de h Duncan'a bize Rory'yi gönder . esini söyleyiniz. Gayda çalıcı içeri girdi ve kısa bir müddet sonra da tavanın pot - relleri elemli melodilerini aksettir - diler. Verity'ye öyle geldi ki bu me- lodiler odada misafir kabul eden eski şato sahiblerinin hayallerini bi. Yer birer canlandırıyordu. Bu par - çalardan biri Mac Reayın ifadesine Ööre, bir gayda çalıcısı tarafından E:lnpoze edilmiş olan Torrayın ndi melodisi idi ve o gün ölü dü- iis sektake İntt ĞK âloden katliamını anlatıyordu. Nihayet musiki bitti, orada bu - =n|u alkışladılar, valnız şato sa- i kımildanmadan kaldı. İhtiyar y gör niden bir başka şarkıya başlıyarak odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaşmağa başladı. Jamiseon: — Ah! diye bağırdı. «Biricik o- ğul için göz yaşları» denilen şarkıyı dinliyeceğiniz için memnunum de. di. Vörity şato sahibine süratle bak- tı: Şato sahibi içtiği bir siğarayı ya- nına koydu ve uzağa baktı; yüzü, etrafını kuşatan taş duvarlar kadar sert ve gri renkte idi, ÂAyni anda dı- şarıda tiz bir ses duyuldu ve Flora holün ortasına sıçradı. İskoçya kos- tümü ve kadife ceket giymişti; o - muzlarında gene İskoçyalılara sus şatrançlı bir pelerin vardı, rengi mah- | tısında görünmediler; Torray bey- Mac Reayların renkleri idi; giydiği | kilt* (eteklik) de öyle. Başındaki serpuş bir kartal tüyü ile süslenmiş- ti. Gayda çalan adama gaelik dili ile hiddteli hiddetli bir şeyler söy- ledi ve parmağı ile kapıyı gösterdi, Musiki birdenbire durdu, ihtiyar Rory omuzlarını kaldırdı ve dışarı çıktı. Torray ayağa kalktı ve kızile mahalli şive üzerinden hiddetli hid- detli konuşmağa başladı, fakat kız ona heyecanlı bir sesle ve ingilizce olarak ceva bverdi: — Dansetmek istemiyorum: Sonra ayağını yere vurdu ve hıç. kırmağa başladı, sonra koşarak dı- şarı çıktı. Şato sahibi Mrs. Dean'e şaşkın bir tavırla döndü ve vaziyeti izah etti: * — Reary'nin çaldığı parça, kızı « ma, ölen erkek kardeşini hatırlattı, dedi; onu affediniz., madam. Az sonra davetliler odalarına çe- kildiler. Ertesi gün hava rutubetli ve fır - tınalı oldu; bayanlar sabah kahval. girle malikânesini dolaştı ve Step - hen, Verity ile beraber yemeği bi - tirmek üzere idi ki kaptan?Mac Ken- zie göründü. Ner&de ise büyük bir fırtına kopacağını haber verdi; ya- tın durumunun tatmin edici bir şe- | d kilde olmadığını ve Mösyö Garri- sonun, Âriel'e gelerek durumu biz- zat kendisinin tetkik etmesini arzü ettiğini ilâve etti. Sç erkek hemen hareket ettiler, Stephen gemi üzerinde her tedbi . rin alınmış olduğunu gördü ve V- rity bu fırsattan istifade etmek isti - yerek dostuna, Manchesterdeki bü- ronun hesablarını tetkik ettirdi. Bu, haftada iki defa Torray ile kara a- rasında sefer yapan küçük bir pos . tacının hareket ve vüsul saatlerine göre iş görmek lüzumunu hissettirdi. Saatin ikiyi geçtiğini gördükleri za- man gemide bir sandviç yemekle iktifa ettiler ve Ariel'in küçük san- dalı onları sahildeki iskeleye getir- diği zaman saat dörde geliyordu. Şatoya girdikleri zaman ilk işit. tikleri şey Phyllisin kahkahası oldu. Genç kız, holde şöminenin karşısın- daki bir divanın üzerine dayanmış ve önünde ayakta duran bir deli - kanlı ile neş'eli neş'eli konuşuyor - du. Delikanlı uzun boylu idi, gri şık elbiseler giyinmişti ve şahin gibi dik burnu, ufak canlı siyah gözleri var. V İki Amerikalı içeri girdiği zaman genç kız: — Oh! Steve, diye bağırdı, ge- liniz bir Fransiz asıiizadesi ile tanı - şınız. İşte Vikont... Durdu, yanındaki baktı ve ilâve etti: — Sizden af dilerim, adınızı u - nuttum, dedi. Yabancı bakışlarını Garrisonun üzerine çevirdi ve fasih bir ingilzi- ce ile: — Adım Arenne'dir dedi. Milyonerin yüzü! birdenbire sert- leşti ve sert bir sesle: — Mösyö ile daha evvel karşı - laştığımı sanıyorum dedi. Yeni gelen tatlı bir sesle cevab verdi: — Evet öyle. Nasılsınız, Garri . son? Elini, hareketini görmemiş görü- nen Stephene uzattı vederhal Phyllisten sordu: delikanlıya — Torray nerede? Miss Dean cevab verdi: — Mösyö Berg ve diğer adam- larla çalışma odasında, dedi. Garrisori homurdandı: — Mösyö Berg'le mi? dedi. Vikont cevab verdi: — Bu benimle birlikte Tor »- ray'e gelen dostlarımdan biridir, de. di, Amaerikalı ayni sert sesle: — Anlıyorum, dedi. Sonra, bu sahneyi hiddetle sey - retmiş olan Verity'ye dönerek: — Phil gelir misiniz? dedi, Ve holden dışarı çıktı. VI Vörity dostunun çok hiddetli ol- duğunu görüyordu. Gri gözleri kı- vılcım saçıyordu, yüzü garib bir şe. kilde sararmıştı, hiddetle holü geç ti ve merdivenden çıkmağa başla - dı. Peşinden gelen Philippe onu şimdiye kadar hiç bu kadar kızgın Hi (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: