SON P OSTA Bs Sönmiyen kuvvet z Halledilmiyen Bir mesele Muhittin Birgen namadığını gördüğüm bir bahis vardır: Esnafın ihtkârı ve Belediyenin kontrolu. Bu, öyle bir davadır ki çıktığı tarihi kimse tayin edemez ve nihayet bulacağı zamanı da kestirmenin imkânı yoktur. tanbulda, halk, esnaf ve belediye arasında üç taraflı bir dava: Esnaf belediyeden, halk esnaftan ve bele- diyeden, belediye de esmaftan müş- tekidir. Bir rivayete göre, kontrol olma. dığı için esnaf ihtikâr yapıyor; di- ğer bir rivayete göre de, fiatların yüksekliği kontrolan o çokluğundan ileri gelir. Bu rivayetlerin o bangisi doğru olursa olsan, ortada değişmi- yen bir hâdise vardır: Şikâyet dai- midir; demek ki mesele halledile. memiştir. Benim yaşadığın hayat devrimizde, gazete okumaya basla» dığım zamandanberi, yani kırk yıl. dır, bu hal böyle devam edip gider. Ya hakikatte ihtikâr yoktur; yahud dönüp dolamp ayni noktaya mekte ibaret bir faaliyetten başka bir şey sayılımamak icab eder. Kırk yıldanberi bu dtnyada pek çok şer değişti; kırk yıl içimde belki yeni bir dünya uda geldi. Fakar, kırk yıl, İstanbulda ba meselenin haline bir türlü kifayet edemedi. İşin garib bir tarahı da şedur Memleketin diğer taraflarında bi tarzda bir mesele olduğuna da hiç tenadüf etmedim. Et, ekmek, kö.i mür vesaire gibi halkın ihtiyaç mad- deleri üzerinde en çok şikiyet İs- tanbulda, en çok faaliyet (burada göze çarpar. Demek oluyor'ki ye İs- tanbul şikfiyette haksız, yahud da İstanbul bu davayı halletmekten â. cizdir. A Son zamanlarda et fintlarsadan dolayı yapılmakta olan şikâyetler. dir ki, beni yeniden bu düşüncelere sevketmiş bulunuyor. Belediyemiz, et fiatlarını kontrol ediyor; kendi- since tayin ettiği esaslara göre et için azami perakende fiatları koyu. yor sabların bu fiatlara riayet etmedik- lerinden şikâyette bulunuyor. Acaba bu hal neden ileri geliyor? Halk.| lüzumsuz ve haksız yere mi şikâyet ediyor? Belediye kâfi derecede kon- trol mu edemiyor? Kasablar, iddia edildiği derecede insafsız videlar? Hükim vaziyetinde düsmez. Fakat, kendi hayat muhi. #nde cereyan eden hâdiselere dik- katle hakan bir İstanbul sehirlisi si- fatile şunu söylemeğe hakkım var- dır ki şu ezeli davayı bir türlü hal Tedememek biz İstanbullulara o 8- yıbdır. Mademki et bahsi üzerindeyiz, şu misahi de hatırkıyabiliriz: o Bun- dan dört sene kadar evvel, o zama- nın hükümeti, İstanbulun et mesele, sini bir devlet meselesi haline ge- tirmişti. Bence buna lüzum yoktur ve bu husustaki fikirlerimi de bu sütunlarda açıkça yazmıştım. Neti- ce ne oldu? Bütün tedbirlere, bele- diyenin bizzat piyasada alıp satma. ya teşebbüsüne rağmen, et daha zi- yade pahalandı ve İstanbula gele- cek yerde koyun sürülerinin Sariye- ve akmakta olduklarını (gördük. İstanbul halkı kasablarla hergün çe. kişmekte devam etti ve belediye de zaran uğradı. Demek oluyor ki, benim çocuk- luğumdanberi mevcud olan belediyenin veya devletin mü İesi arttıkça daha fenalasıyordu. Ni- cin? Sebebini aramaya lüzum yok. tur; hâdise budur. Acaba, en az ya- rım asırlık bir tec ettiği bu hakikat & ken şimdi yapılanlardan baska çare aramayı dü, h olmak icab etmez mi? İstanbulda etin ucuzlaması için .. | de Temple üniversitesi profesörle » Fakat, birçok yerde halk, ka-| em: tifadadır. Ormuzların genişlikleri 30 için bu snllere cevab vermek bana ibenin bize isbat! önünde durur-| âlemi bütün dün Avrupa harbinde yüz kişkk bir kuvvet omubasım tarafın eline esir düşmüştü. Kumandanlık karşı tarafın «ruh bâletini: anlamak ösere bu esirleri birer birer sorguya çekti; — Neden harb ediyorsun? | Meimlerden çoğu şu cevabı verdi: — Yurdumda efendi kalmak, toprağı başkasına vermemek için, Esirlerden az bir kısmının cevabı da şer oldu: — Lâzundır, dediler, ondan ötürü. Söz Arasında Amerikada dünyanın en büyük heykelinin küşad resmi yapıldı . e aasrnaamaazaauananenanor vanlnasananna Ziraatci adında AÂbide South Dakotada | «Siyah! vadiler» ismile anılan Omintakada Rushmore dağlarıyın muazzam ka- yalıklarında yapılmıştır. Heykeltraş Gutzon Borglum, bu çetin kayalara Amerikan büyüklerinden: Lincoln, Jefferson, o Washington, Teodor Rooseveltin heykellerini öymustur. Bu hakikaten muazzam bir eser ol muştur. | Heykellerin başları 20 metre ir- metreyi bulmaktadır. Tek bir gözün göz bebeği tam dört metredir! Bu muazzam kayalıklarda âbide yapılması fikri South Dakotah bir müverrih tarafmdan ortaya atılmmış- | vr. Bu adam heykelin ancak Gwtzon| (Piyasadaki kahve buhranı artık Borslum tarafından viicude getirile- | günün mevzulanndan biri olmuştur. bileceğini. bildirmiştir. Bunun üzeri. | Hazbe dair haberler kadar, kahve- ne hevkeltraşa müracaatla eser si -! den bahseden satırlar da slâkayla| paris edilmiştir. | takib olunuyor. Sahiden biz Türkler, | AÂbidenin tulü 500 metre; yük »| kahveye o kadar alışmşızdır ki bir; sekhiği 70 metredir! İ çoğumuzda «kahve içmek» bir ihö-. Heykelin yapılmasna 1932 se -! yaç halini almıştır. nesinde başlanmıştır. | Sabahları bir fincan kahve iç - Heykelin yapılması kararlaştın. | medikçe gözünü açamıyan o eski| dıktan sonra mesele paranın temi -| tiryakiler şimdi iş olmakla nine dayanmostır beraber, hâlâ kullandığımız «kah - Heykeltıras bu isin 60 milyon do. | vallıe o tabirinden, bir zamanlar va melolacağını söylemiş, bunun) «kahvesye ne kadar ehemmiyet üzerine iane toplanınağa başlanmış, | atfettiğimizi anlamak mümkündür: tir, İ Günün ilk yemeğine takılan bu ad, İnne toplanmasında bu milnase -|sanki o yemeği karın doyurmaktan betle bir yenilik yapılmıştır. ziyade, biraz sonra içilecek kahve- Bir genç kız Federasyonu hükü -| ye temel olsun diye âdet edindiği - metten müsaade alarak dolarlar top! mizi gösteren bir müna o tammyer lamış ve dolarları ikiye bölmüş vejmu? Demek atalarımız. sabahları her bir parçasını bir dolar fiatına| bir kahve içmeyi, iki lokma yiye - satmıslardır. Gekten ileri görmüşler! lenin T ' Yemek arkasına köpüklü bir kah- Nez'enin ilâcı bulummuş!,j |, erk çıkmama Köp bir va Amerika tıb ve ile dinlenmek, nice hayati mev- zuları birer fincan kahveyle düğüm. lemek, eşe dosta mutlaka bir kahve sunmak; hep bize hâs olan âdetler. dendir. Hele misafirlerimize kahve ikramında o kadar ileri gitmişiz -| dir ki, aceleye gelip de içmeden gi-| dene: «Bir acı kahvemi içmedi!n! diye kırılır, ve herhalde «Bir fincan aya nezle ilâcı, nm bulunduğu nu bildirmekte - dir. N Birleşik A - merikada Phila, delphin sehrin (Devamı 7 inci sayfada) na» İnanınz, ! İSTER iINAN, Bir hesaba göre: 1940 yılı içinde yaptığımız ihracat Il! müyon 400 bin Kraya, ilhalli ise 68 miyon 900 bin liraya baliğ olmuş İri rakam arasında lehimize olarak 47 milyon 500 bin lira fark vardır. Ve bu vaziyet ilk bakışta memnuniyet verici görünmekledir. Pukat hakikatle böyle mi? Sulh zamanında 1000 kuruşa satılan altın bugün 2980 kuruştur. Bircok hraest ve ithalât malmın fiatı da buna müvazi bir seyir takib etini. tir. Şu halde itbalâfin olduğu gibi tıracatta da bir rakamın mâna ifa. de etmesi için sulh zamanına sid rşkamlaria mukayeseli olması icab ©. İhracatın ithalâttan fazla olması bahsine gelince, şüphe yok ki gu keyliyet bir kazancdır, mühim bir kazandır. İktısad kaklelerinin esası, ISTER İNAN, ISLER ISTER Bir memleketin kuvveti parasının ax veya çok toprağının dar yahmd ge niş, nüfusunun mabdud veya büyük olmasından ziyade umumi irfan sevi, yesi ite ölçülür, bu buhisie de her şeyden evvel ükmekteb göz önüne almır. Zira caha bir memleketi esir etmek kolaydır. Ona hi unutturmak ga mümki mek, müliyetinden icab ederse milliye, bileni aldatmak, toprağından et- ayırmak imkân haricindedir. irfana kavuşmuş bir milleti hazan yere düşmüş vasiyette gördüğümüz ulur, fakat onun asırlarca sonra da olsa dirdeceği kendisini bilmektedir. fi XE VE: ( “Son Posla,, nın zirai bahisler muharriri yazıyor ) Kahve içmek âdeti, asırlardan - İber sürüp gidiyor amma, türlü me- vasime tâbi tutulan o eski şekilden eser kalmamıştır: Vaktile kahveyi! pişirmek ve! kavurmak, öğütmek, nilfayet se başı o başma bir #lemmiş! Üstad Ercümend Ekrem, geçen günkü müsahabesinde, bu â- İcmi ne güzel canlandırmıştı! O devrin şairleri bile kahve için bir. şeyler söylemekten, kahve iç - mek kadar zevk ahrlarmış. Meselâ Galip paşanın kahve hakkında söy. «Dutub ke'sin kenârmdan »ara- Jet birle hörpüldet, Disünler; Bu emmi gayfe içmek. te ammc mâhir hah mısrai ne kadar meşhurdur. Her evin haline göre kahve tir yal den başka, sureti mahsusa- da pişirilen kahveler içilerek inüşte- rek keyif çatılan sayısız «kahveha- neler de varmış Anadoluda bir çoğuna hâlâ raslanan bu yerler, kahve tiryakiliğini artırdığı nisbet- te, ahbablığı da artırırdı, Bir çok- ları buralara olan düşkünlüklerini, kahve isteğinden değilmiş gibi gös- termek için: «Gönül we kahve ister. ne koh. diye de zarif nükteler yaparlardı. (Devamı 6 cı sayfada) muhakkaktır, cünkü Tıbbi Bahisler Başı açık gezmeyiniz! Büyük Fransız profesör ve doktorlarının mütaleaları İngiliz Hariciye Nazır Eden de başı açık gezme meralıksıdır Birkaç senedenberi sokaklarda başıaçık gezmek bir moda halini almıştır. Bilhassa gençlerde bu hal bir iptilâ olmuştur. Avrupada bu mesele uzun müna- kaşaları mucib olmaktadır. En ni - hayet tanınmış birçok doktorlar, 40- İ kaklarda, yazm güneşte, kışın s9 - Zuktn baştaçık gezmenin çok tehli- keli olduğunu, birçok | hastalıklara yol açabileceğini müttehiden beyan cimişlerdir. Bu doktorlar başı açık gezmenin her yaşta tehlikeli oldu. Zunu söytüyorlar. Paris ub akademisi azasından doktor Pierre Nobâcourt diyor ki: — Yaz mevsiminde bamaçık gez- mek çocuğu, delikanlıyı, yaşlı ada. ya birçok tehlikelere maruz birakır. Mahzurlann başında güneş çarpma- #1 gelmektedir. Bazı defa da menin- gite bile olabilirler. Kış mevsiminde başınçık gez - mek congestionlara yol açar. Bu hastalık olmazsa muhakkak nezle. ye tatulur, nezleden zatürresye geç- mek için uzun yola hacet yoktur.» Fransanın en meşhur çocuk dok- torlarından WeikHalli bu hususta kahvenin kırk yıllık hatırı olduğu. Oysa ki, hepsini de o yere çeken | şunlar! söylemektedir: Üheyamı 4 üncü sayfada) iNANMA! na dayanır, istediğimiz mah istediğimiz şekilde, dilediğimiz yerden ge. Ürüfbileceğimiz gösterir. Ayni zunanda müli serveli artırma, biriktirme, koruma imkânlarma makk olduğumuzu da ifade eder. Fukat bu kaieğ! bu esaslı kaide ancâk sulh zamanında câridir Harb zamanında muteber olan ise Bir rakamla, kasasına konulmuş bir bankanın klering hesabına ge demet banknotlar, bast bir ki altından #yade ihtiyacı karşılıyabilerek, elle dokunulması kabil olan mal. nce mutlak olarak doğru mudur? İddiaya girişmiyeceğiz; sakat tarafları da bulunabilir. Lüzumlu olan şey mesele Üzerinde düşünmek, doğruyu eğriden ayırmak, en faydalı yolu bulmaktır. Biz bu lüruma ina, müporuz, lakai oy okuyucu sen; INANMA! Şubat'a © Askeri vaziyet (Baş tarafı 1 imci sayfada) İ İngüzlerin o vakit çekindikleri İ. |smiyan deniz ve hava Kuvvetlerinin mahiyeti, bu harbde pek çabuk belli oldu. Ve işte bürün Almanlar, onlara yalnız Akdenizde deği, Afrikada dahi ik defa olarak yardıma koşmak meç buriyetini duyuyorlar Hususi üpler müstesna, orta bom. bardıman uçaklarının gidip gelme imkânları umumiyetie ancak 2000 ki, iometre kadar olduğundan, Alman. ların Seilyadaki Katanya hava üs , İsünden itibaren Mir - Tabya hudu. dune, yani Solluma kadar clan 1200 kilometre azami uçuş kududlarının İbraz Reriinde © bulummaktadırlar. Buns rağmen İtalyanlar Alman bon- bardıman uçaklarının Bardiya ve Sallum'a kudar uçarak Bardiya ma, nında on bin tonluk bir vapur batır. dırlarını bildiriyorlar. Ayri kaynak, ayni Alman uşaklarının İknekânü- İman 31 inde İngüimlerin ticaret vap tasiiyetlerini de kontrol edere! İorta büyüklükte vapur bet |Bı, öp vapuru da ehemmiye te zedelediklerini haber veriyor. Halbuki İngilizler, Alman çağları, nin, sadece Bingüziye karşı olan İn » gilix cephesinin eri bir mevzine iü. cum ettiklerinden bahsediyorlar. Her hekle Almarlar Sicilyaya ancak ikinci derece ve Yunkers B3 gibi nihayet İ2000 kölemetrelik bir hareket saham, na malik bombardıman uçakları gön. derebilirler. Pakat bunlar ve o ayet uçakları, Siçlyaden kalkarak, Lb yanın her tarafında harekât, mek için, Libyadakt il meydi Bununla beraber İngilizler, Alman. ların Afrikada İtalyanlara uçakla ya, pacakları harekâlın pek geniş oim- cağını tahmin ediyorlar. Pakst me i Bıngazi harekâtında, Alman pike ve av uçakları yüzünden epeyce güç - lüklere uğrıyacaklar ve kendilen de buradu bilhassa daha fazla ava u, çak kullanmaya merbur ciscaklar dır. Aneak, İngüielerin, Bingaziye ta. arruzlarının bu sebeble aklın kılması veyahnd muyaffak olamaması bahis mevzuu olamaz. Nitekim İngilizlerin Bingaziye karşı askeri hareketleri normal suretiz devam etmektedir. Eritrede: Dün bildirdiğimiz gibi Musavva kime. mından içeriye giden demiryolunun son mevkü olan Agordat o İngüzler tarafından zapledilmiştir. Malümdur ki seçen yaz, Südan hududunu yeçe, rek bu ülkenin dk ehemmiyetli mer, kesi, demiryolu başlangıcı ve. yolun teliki noktası olan Kessala'yı «lan ve siyah gömlekliler ve hususi teşki - Iâtla takviye edilmiş balunan İtsiyan müstemleke © kölordusu, (o Sonkânm ayının 20 side İngilir #zy'ki önünde burasını terketmiş ve Eriize hududu çine ric'at etmişti Pakat oksorsi motörlü ve zutbii küvvetlerden mürekkeb olan İngiliz. ler, bunların peşini birakmıyarak tâ Aşordat le Barentu önlerine kadar takib ve tazyik ettiler. İtalyanlar bu iki mevki müdafaşyı azmetmişlerdi. Kuvvetleri de ar değildi, hattâ İngi- İlilerinkine fuikti. Fakat İtalyanlar& birşey Oldu, hiçbir yerde dikiş tutlu- ramadıkları gibi burada dn Arordaf! muhafaza edemediler. Üstelik İng , lere ellerindeki top ve tankları dü kaptırarak birçok esir verdiler Arlaşılın Agordat çevrilerek dü ç İşürülmüştür. Yakında Berentu'nan. düşmesini ve ondan sonra da bütün Eritre'nin #ukutunu beklemeliyiz. Mi- tekim tamamile motörleştirimiş olsn İfngiliz kuvvetler düşmanı takibde bir Mâhza geri kalmıyorlar ve anla - İstan geri ile muwamla ve “mal işit, yıni de fevkalâde bir surette tanzim etmişlerdir. | Habeşistanda ve İtalyan | Somalisinde: İ “Gerek dişteki askeri harekât o W İserek Habeşistan işindeki kıyam oni. İvatfakiyetle ileri gitmekledir. Anla * İşlan İngilizler Eritre Je İtalvan ge malisini zapt ve işgalden sonra İm » giz Somalisin; de geri alarak ve bel İki Cbu'ye el atarak bu suretle He beşistanda İtalyanları her tareften sarmak ve tecrid etmek istiyorlar. BO surete Habeşistanın manen ve mad İdeter sukütu da pek kolaylaşacak - ter. Yunan - İtalyan harbi: Tepedelen'n (o zaptı Yunanlılaref henüz resmen teyid olunmamışen ds anlaşılan burası İtalyanlarca tahby€ olunmuştur. Fakat bazal kasahayf girmek için Elenlerin bur Jalan bütün yüksek mevzilerden İtsk İyanları terdetmeleri Jizem olduğun « dan bu iğ heniz yapamamışlardı” İPakat vaziyete göre bu, Siri bir 28 * İman meselesi olmuştur. 77