4 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA »*Terinden şikâyette b 2 Sayfa SKi ai ea Şubât'a * Her g ün |Resimli Makale: — Sönmiyen kuvvet — Askeri aç P vaziyet Halledilmiyen Bir mesele ceye bir bahis vardır: Esnafın ihtikârı ve Belediyenin kontrolu. Bu, öyle bir davadır ki çıktığı tarihi kimse tayin edemez ve nihayet bulacağı zamanı da kestirmenin imkânı yoktur. —İ- tanbulda, halk, esnaf ve belediye arasında üç taraflı bir dava: Esnaf belediyeden, halk esnaftan ve bele- diyeden, belediye de esnaftan müş- tekidir. Bir rivayete göre, kontrol olma. dıgı için esnaf ihtikâr yapıyor; di- ğger bir rivayete göre de, fintlann yüksekliği kontrolu p ileri gelir. Bu nvı'yetlenn doğru olursa olsun, ortada değişmi- yen bir hâdise vardır: Şikâyet dai- midir; demek ki mesele halledile. memiştir. Benim yaşadığım hayat devrimizde, gazete okumaya başla- dığım zamandanberi, yani kırk yıl- dır, bu hal böyle devam edip gider. Ya hakikatte ihtikâr yoktur; yahud da kırk yıllık mesai, mütemadiyen Avrupa harbinde yüz kişikk bir kuvvet muhasım tarafın eline esir düşmüştü. Kumandanlık karşı tarafın «ruh hâletini» anlamak üzere bu esirleri birer birer sorguya çekti: — Neden harb ediyorsun? Esirlerden çoğu şu cevabı verdi: — Yurdumda efendi kalmeak, t ga ea PANL ayni y mekten ibaret bir faaliyetten başka bir şey sayılamamak icab eder. Kırk yıldanberi bu dünyada pek çok şey değişti; kırk yıl içinde belki yeni bir dünya vücuda geldi. Fakar, kırk yıl, İstanbulda bu meselemin helline bir türlü kifayet edemedi. hıı pnh bir tarafı da ıııdıır V, die 4 tarzda bir mesele olduğuna da Iııç tesadüf etmedim, Et, ekmek, kö. mür vesaire gibi halkın ihtiyaç mad- deleri üzerinde en çok tanbulda, en çok faaliyet burada göze çarpar. Demek oluyor*ki ya İs- tanbul şikâyette haksız, yahud da İstanbul bu davayı halletmekten â. cizdir. dönüp dol, kt gel * So | g. * dolayı yapılmakta olan şıkiyetleı— dir ki, beni yeniden bu düşüncelere sevketmiş bulunuyor. Belediyemiz, et fiatlarını kontrol ediyor; kendi- since tayin ettiği eseılarî göre et Seğ Hd et Hatlı li — Lâzımdır, dediler, ondan ötürü. az bir kısmının cevabı da şu oldu: Bir BomBa Niş, nüfusunun mahdud veya büyük olm d aıvvynenkmxağmmduyıhıdve ziyade d irfan sevi. yesi e ölçülür, bu bahiste de her şeyden evvel ilkmekteb göz önüne alınır. Zira cahil bir memleketi esir etmek kolaydır. Ona icab ederse milliye, tini unutturmak ta mümkündür, fakat bileni aldatmak, toprağından et- mek, milliyetinden ayırmak imkân harıcmdedır İrfana kavuşmuş bir milleti bazan yere dü TU olur, fakat onun asırlarca sonra da olsa dirileceği kendisini bilmektedir. muhakkaktır, cünkü Saz ni ) Amerikada dünyanın en büyük heykelinin küşad resmi yapıldı Birleşik ae iz y ’kıdında erikalı heykehraştır. Âbide South Dakotada Gutzon Borglum meşhur «Siyah ıı;a&ilenı ismile anılan — mintakada için azami yor. Fakat, birçok yerde halk, ka- sabların bu fiatlara riayet etmedik— dağlarının muazzam ka- yalıklarında yapılmıştır. Heykeltıraş/ Cıınzon Borglum, bu çetin kayalm bu hal neden ileri gelıyoı'? Halk lüzumsuz ve haksız yere mi şikâyet ediyor? Belediye kâfi derecede kon- trol mu edemiyor? Kasablar, iddia | muştu edildiği derecede msıfsız mıdırhıı Hâkim vaziyetinde Ü büyüklerinden: Jefferson, — Washington, “Teodor Rooseveltin heykellerini oymuştur. Bu hıbkaten muazzam bir eser ol « que“em !:ndın 20 metre ir- için bu suallere cevab vermek bana düşmez. Fakat, kendi hayat muhi. tinde cereyan eden hâdiselere dik- katle bakan bir İstanbul sehirlisi sı- fatile şunu söylemeğe hakkım var- dır ki şu ezeli davayı bir türlü hal. ledememek biz İstanbullulara —a- yıbdır. Mademki et bahsi üzerindeyiz, şu misali de hatırlyabiliriz: Bun- dan dört sene kadar evvel, o zama- tifadı genişlikleri 30 metreyi bılmıhtıdır Tek bir gözün göz bebeği tam dört metredir! Bu muazzam kayalıklarda âbide yapılması fikri South Dıkoeı)ı müverrih tarafından ortaya tır. Bu adam heykelin ancak Gutzon Borglum tarafından vücüde getirile- bileceğini bildirmiştir. Bunun üzeri. ne heykeltıraşa müracaatla eser si - paris edilmiştir. nin Kat A MH el et D sini bir devlet meselesi haline tirmişti. Bence buna lüzum yoktur ve bu husustaki fikirlerimi de bu sütunlarda açıkça yazmıştım. Neti- ce ne oldu? Bütün tedbirlere, bele- diyenin bizzat pıyasada alıp satma. ya teşebbüsüne rağmen, et daha zi- yade pahalandı ve İstanbula gele- cek yerde koyun sürülerinin Suriye- yve akmakta olduklarımı gördük. İstanbul halkı kasablarla hergün çe. kişmekte devam etti ve belediye de zararı uğradı. Demek oluyor ki, benim çocuk- luğumdanberi mevcud olan dava, ge- | sekliği 70 metredir! bidenin tulü 500 metre; yük - Heyketlin yapılmasıma 1932 se - nesinde başlanmıştır. Heykelin yapılması kararlaştırıl. dıktan sonra mesele paranın temi - j5 nine dayanmıştır. Heykeltiras hu isin 60 milyon do. “va malolacağını söylemiş, bunun üzerine iane toplanınağa başi tır. İane topk da bu mü r betle bir yenilik yapılmıştır. Bir genç kız federasyonu hükü - metten müsaade alarak dolarlar top lamış ve dolarları ikiye bölmüş ve her bir parç bir dolar fiatına belediyenin veya devletin müdah lesi arttıkça daha fenalasşıyordu. Ni- çin? Sebebini aramaya lüzum yok. tur; hâdise budur. Acaba, en az ya- rım asırlık bir tecrübenin bize isbat ettiği bu hakikat gözönünde durur- ken şimdi yapılanlardan başka bir çare aramayı düşünmek daha hayır- h olmak icab etmez mi? satmıslardır. Nez'enin ilâcı bulunmuş!. nu bildirmekte - dir. Ziraatci EKAHVE “Soıı Posm,, nın zirai bahisler muharriri yazıyor ) ge Brezilyada kahve yığınları günün y K Hubedıırhhuleıkıdu kahve- M—m'ludııühyh takib olunuyor. Sahiden biz Türkler, kıhveyeokıduıhı-ı.ıdnhbn çoğumluzda «kahve içmek» bir ihti- öön Ha Sabahları bir fincan kahve iç « ıfıedıkçe'_ gözünü açamıyan o eski şimdi seyrelmiş olmakla ber, hâlâ kullandığ «kah - valtır — tabirindi bir | «kahvesye ne kadar ehemmiyet atfettiğimizi anlamak mümkündür: Günün ilk yemeğine takılan bu ad, sanki o yemeği karın doyurmaktan ziyade, biraz sonra içilecek kahve- ye temel olsun diye âdet edindiği - mizi gösteren bir mâna — taşımıyor mu? Demek atalarımız, sabahları bir kahve içmeyi, iki yiye - cekten ileri görmüşler! Yemek arkasına köpüklü bir kah- ve icmek, yorulunca okkalı bir kah- ve ile dinlenmek, nice hayatf mev- zuları birer fincan kahveyle düğüm. lemek, eşe dosta mutlaka bir kahve | k sunmak; hep bize hâs olan âdetler. . | K 4 X — | İ .h" ikramında o kadar ileri gitmişiz - dir ki, aceleye gelip de içmeden gi- dene: « acı kahvemi içmedi!» diye kırılır, ve kerhalde «Bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırı olduğu. na» inanırız. Tıbbt Bahisler Başı açık gezmeyiniz! Büyük Fransız profesör ve doktorlarının mütaleaları Kahve içmek âdeti, asırlardan - İngiliz Hariciye Nazırı Eden de beri sürüp gidiyor amma, türlü me-| — başı açık gezme meraklısıdır rasime tâbi tutulan o eski şekilden Birka F BK ÇKT MEBE eoer kalmamıgm Vaktilc kıh'_vevy: ı.ç & bir modar ll almıştır. Bilhassa ge de bu hal BöNg5 L Z Eirza a :wclmkn"l"’bu A da bu le uzun müna- lemi ne güzel landı kaşaları mucib olmaktadır. En ni - Odevrmyıırlenbüehhveıçmhıyeı birçok doktorlar, so- bir. şeyler söylemekten, kahve iç - mek kadar zevk ahrlarmış. Meselâ Galip paşanın kahve hakkında söy. lediği: «Dutub ke'sin kenârından zara- * fet birle hörpüldet, Disünler: Bu emmi gayfe içmek.. te amma mâhir hal» mısrar ne kadar meşhurdur. Her evin haline göre kahve tir- yakiliğinden başka, sureti mahsusa- da pişirilen kahveler içilerek müşte- rek keyif çatılan sayısız «kahveha- neler» de varmış. Anadoluda bir çoğuna hâlâ raslanan bu yerler, kahve tiryakiliğini artırdığı nisbet- te, ahbahblığı da Bir çok- lın bumlım olın düşkünlüklerini, Megmöeıı değilmiş gibi gös- terrnek ıçm ıehıhıewor.nekah- kaklarda, yazın güneşte, kışın so - ğgukta başıaçık gezmenin çok tehli- keli olduğunu, birçok hastalıklara yol açabileceğini müttehiden beyan işlerdir. Bu dol lar başı açık gezmenin her yaşta tehlikeli oldu. ğunu söylüyorlar. Paris tib akademisi d (Baş tarafı 1 inci sayfada) İngilizlerin o vakit çekindikleri İ « talyan deniz ve hava kuvvetlerinin mahiyeti, bu harbde pek çabuk belli oldu. Ve işte bugün Almanlar, onlara yalnız Akdenizde değil, Afrıkada dahi lilk defa olarak yardıma koşmak mec ,buriyetini duyuyorlar. | Hususi tipler müstesna, orta böm- ,bardıman uçaklarınm gidip gelme ımunlın umumiyetle ancak 2000 ki, | tre kadar dan, — Alman. jların Sicilyadaki Katanya hava üs , sünden itibaren Misır - Libya hudu. duna, yani Solluma kadar olan 1200 kilometre azami uçuş hududlarının biraz ilersinde — bulunmaktadırlar. Buna rağmen İtalyanlar Alman bom- bardıman uçaklarının Bardiya ve Sollum'a kadar uçarak Bardiya lima, nında on bin tonluk bir vapur batır. dıklarını bildiriyorlar. Ayni kaynak, ayni Alman uçaklarının İkincikânu- nun 31 inde İngilizlerin ticaret vapur faaliyetlerini de kontrol ederek üç orta büyüklükte vapur batırdıkları. m. üç vapuru da ehemmiyetli suret, te zedelediklerini haber veriyor. Halbuki İngilizler, Alman uçakları, nın, sadece Bingaziye karşı olan İn « giliz cephesinin ileri bir mevzüne hü- cum ettiklerinden bahsediyorlar. Her halde Almanlar Sicilyaya ancak ikinci derece ve Yunkers 88 gibi nihaye* 2000 kilometrelik bir hareket sahası, na malik bombardıman uçakları gön. derebilirler. Fakat bunlar ve — ayct uçakları, Sicilyadan kalkarak, Lib « yaniın her tarafında harekâta geç - mek için, Libyadaki ileri İtalyan uçak meydanlarında benzin tazeliyebilir. Bununla beraber İngilizler, Alman, ların Afrikada İtalyanlara uçakla ya, pacakları harekâtın pek geniş olmı- ursa olsun, İngilizler bundan sonra Bingazi harekâtında, Alman pike ve av uçakları yüzünden epeyce güç - lüklere uğrıyacaklar ve kendileri de burada bilhassa daha fazla avcı u . çak kullanmaya meebur olacaklar . dır. Ancak, İngilizlerin, Bingaziye ta- arruzlarının bu sebeble akim kalmasi veyahud muvaffak olamaması bahis mevzuu olamaz. Nitekim İngilizlerin Bingaziye karşı askeri hareketleri normal surette devam etmektedir. Eritrede: Dün bildirdiğimiz gibi Musavva Hima- nmdan içeriye giden demiryolunun son mevkil olan Agordat — İngilizler tarafından zaptedilmiştir. Malümdur ki geçen yaz, Südan hududunu geçe, rek bu ülkenin ilk ehemmiyetli mer. kezi, demiryolu başlangıcı ve yolun “telâki noktası olan Kassala'yı alan ve siyah gömlekliler ve hususi teşki - lâtla takviye edilmiş bulunan İtalyan müstemleke — kolordusu, Sonkânım ayının 20 sinde İngiliz tazyiki önünde burasını terketmiş ve EBritre hududu içine Tic'at etmişti. Fakat ekserisi motörlü ve zıhli kuvvetlerden mürekkeb olan İngiliz- ler, bunların peşini biırakmıyarak tâ Agordat ile Barentu önlerine takib ve tazyik ettiler. İtalyanlar bu iki mevkü müdafaaya azmetmişlerdi. Kuvvetleri de az değildi, hattâ İngi- lizlerinkine faikti. Fakat İtalyanlara birşey oldu, hiçbir yerde dikiş tutüu- ramadıkları gibi burada da Agordat'i muhafaza edemediler. Üstelik İngi . Ezlere ellerindeki top ve tankları dü kaptırarak birçok esir verdiler. ü dü « şurulmuştur Ys.kmda Barentu'nun doktor Pierre Noböcourt diyor ki: — Yaz mevsiminde başıaçık gez- mek çocuğu, delikanlıyı, yaşlı ada. mı birçok tehlikelere maruz bırakır. Mahzurların başında güneş çarpma- sı gelmektedir. Bazı defa da menin- gite bile olabilirler. Kış mevsiminde başıaçık gez - mek congestionlara yol açar. Bu hastalık olmazsa muhakkak nezle. . BK P. | ir g ;& için uzun yola hacet yoktur.» Fransanın en meşhur çocuk dok- torlarından Weill-Hatli bu hususta şunlart söylemektedir: (Devamı 4 üncü sayfada) i ve ondan sonra da bütün Eı-ıtre'nin sukutunu beklemeliyiz. Ni- tekim tamamile motörleştirilmiş olan İngilz kuvvetleri düşmanı takibde€ bir lâhza geri kalmıyorlar ve anla - şılan geri ile muvasala ve ikmal işle. rini de fevkalâde bir surette tanzini etmişlerdir. Habeşistanda ve İtalyan Somalisinde: Gerek dıştaki askeri harekât — v€ *S- İgerek Habeşistan içindeki kıyam mül vaffakiyetle ileri gitmektedir. Anla * şılan İngilizler Eritre ile İtalyan S- malisiri zapt ve işgalden sonra İi » Biliz Somalisini de geri alarak ve bel. lı Cıbutî’ye €& atarak bu suretle Hüt- da İtalyanları her taraftal R İNAN, içinde yaptığımız ihracat 111 müyon 400 bin Kraya, ithalât ise 68 H İki rakam arasında lehimize olarak 42 milyon 500 bin lira fark vardır. vaziyet ilk bakışta memanuniyet verici görünmektedir. Sulh zamanında 1000 kuruşa satılan altın bugün 2350 kuruştur. Birçok, buna müvazi bir seyir takib etmiş . hracatta da bir rakamın mâna ifa- de etmesi için sulh zamanına aid rakamlarla mükayeseli olması icab e. bahsine gelince, şüphe yok ki bu ISTER dır, Bu düşünce mutlak olarak doğru mudur? İddiaya girişmiyeceğiz; sakat iNANMA! na dayanır, istediğimiz malh istediğimiz şekilde, dilediğimiz yerden ge. tirtebileceğimizi gösterir. Ayni zamanda milli serveti artırma, biriktirme, Koruma imkânlarma malik oiduğunuzu da ifade eder. Fakat bu kaide, bu esaslı kaide ancâk sulh samanında câridir. Harb zamanında muteber olan ise bankanın klering hesabına geçme Bir rakamla, kasasına konulmuş hir demet banknottan, hattâ bir külçe || altından ziyade ihtiyacı xarşılıyabhilecek, elle dokunulması kabil olan mal- tarafları da bulunabilir. Lü esası, İNAN, * | bakla ekn I. için m—ı& Hkım ne kasabın daha insaflı ve vatanse. | V© da ğ;h' (Devamı 6 mcı delphia vek di (Ç ; de T'â;* üniversitesi profesörle - evamı 7 inci sayfada) TAKVİM ŞUBAT İSTE Rumi sene Arabi sene Bir hesaba 13856 4 1860 1940 yılı 2incikânun | Resmi sene | — Kasım milyon 900 bin Hraya baliğ olmuş. 22 1941 89 Ve bu SALI Fakat hakikatte böyle mi? 3ÜN! -;.'—Üîş uharremı%'s'“; ihracat ve ithalât malının fiatı da İ eai -| -| tir. Şu halde ithalâtta olduğu gibi 8 | 09 7 6 | 28 246 1- | 03 İ|| aer, demektir. Öğle | ikindi | Akşam | — Yatsı İhracatın ithalâttan fazla olması S.|D.İs.|vİs.|0. | s. fo. İ|| Feytyet bir kazancdır, mühim bir kazancdır. İktisad v. his|28 16 (ırlıs | <8 | 20 | 01 Ü E. | zl00! olaslız| —| 1 | e8 İN HS ER ü BiyEşei b 5. TER ey okuy sen; niyorüz, olan şey mesele üzerinde düşünmek, doğruyu eğriden ayırmak, en faydalı yolu bulmaktar. Biz bu lüzuma ina, INANMA! Ç TEE a sarmak ve teerid etmek istiyorlar. BU [ıureue Habeşistanın manen ve mâd. |deten sukütu da pek kolaylaşacak * tır | Yunan - İtalyan harbi: Tepedelen'in — zaptı Yunanlılareck henüz resmen teyid olunmamışsa d$ (anlaşılan burası İtalyanlarca tahliy€ olunmuştur. Fakat bizzat kasabayd girmek için Elenlerin buraya — hâkimi olan bütün yüksek mevzilerden İtah yanları tardetmeleri lâzım olduğun « dan bu işi henüz yapamamış! 'Fakat vaziyete göre bu, sırf bir 28 * man meselesi olmuştur. AF M a | — FAR d secerra- .Ns_nmz — anrn .— .- - w

Bu sayıdan diğer sayfalar: