a kri ein YE ç e ON POSTA Kızla ne de Genç annelerle rımızı ne ev, hayat kadını olarak yetiştirdik! Annelerimizin o kurdukları elbette ki bizimkilere benzemezdi. Buna imkân yoktu. Çünkü onların sandetlerini kurdukları, yuvalarını yap tıkları refah devri yerine bizim haya » trmızı kurduğumuz devirde harb sonu- nun en kötü şeraiti hâkimdi. Onlar, bütün (ihtiyaçları evvelden düşünülen, ve eski © tabirile dört başı mamur; bir yuvanın içine, yıpranma - mış, haysfini kaybetmemiş, hayatın re. alitelerinden uzak kalmış genç kalb « lerinin bütün heyecanile girerler, tam bir veni gelin hevesile kendilerine, ken di büyükleri tarafından (o hazırlanmış evlerine bağlanırlardı. Çokları hayat - ta başka bir şey beklemeden kendile - rini tamamile ona verirlerdi. Onlar i - çin kocaları hayatta her şeyi kendisin- yuvalar) den bekledikleri bir hâmi ve bir sahibi, idi. Halbuki hayat, bizim için öyle olma- &:. İçimizden bir çoğumuz, yıkılmış es- ki an'anelerden en ufak bir şey teva - Tüs etmemiştik. Büyük felâket hepimi- zin hayat telâkkilerini ve hayat imkân- Yarını değişt işti. Harb bize istikrarı olmıyan, yarinı en müthiş ihtimallerle dolu bir hayat- ta yaşamak tecrübesini vermişti. Harb- de tek günün, tek saatin, tek ânın kıy- metini anlamıştık. Harbin sonunu ta - kil eden buhran seneleri de, büyük bir servet olsrak o saklanılırken bir yığın kâğıd parçasından başka bir şey olmı - yarak kalan şahsi tasarrufların ne ka. dar gülünç bir şey olduğunu öğretti. Bir çok acı tecrübeler geçirdikten sonra hiç bir şeye güvenmiyen bir ne- sil haline geldik. 5 Ve biz ailelerimizi ekseriya, bir an içinde beğendiğimiz ve kendisile teşri- ki hayat ederken annelerimiz zama - yında olduğu gibi uzun seneler ayni is. tikvar içinde devam edecek o müşterek havatı temin etmeğe rayan maddi Yani bizdeki eseni seni» maka « munda «sen, sen» diyerek sağ elinin şe - hadet parmağını sallıyordu. Şu hale nazaran hoşuna gittiğim mu- hakkaktı. Yahud bir Türke Freundin ol- maktaki orijinaliteye dayanamamıştı, Kadınların hürmetle etli i sıkarak ©- turdum, İkisi de derin bir hayret içinde tecessüsle bana bakıyorlardı. Hiç şüphe. siz bunların da Türkler hakkındaki fi - kirleri tamamile mahdud ve baştan başa yanlıştı. Yalnız, her Alman gibi, bunlar da Türklerin Umumi Hâarbde Almarlarla beraber İngilizlere ve Fransizlara karşı harbettiklerini ve Türkiyenin bu harb - de Almanya tarafından bir insan ve zahi- re deposu halinde, azami istismarla, kul- lanıldığını biliyorlardı. Ondan sonra ne olmuştu; kimse farkın. da bile değildi. Evet; yer yüzünde bir Mustafa Kemal ismi dolaşıyordu; gaze - teler, ara sıra Türkiyedeki asri ve cezri hareketlerden bahsediyorlardı amma bu işler neyin nesiydi; bilen yoktu. — Ne zaman geldiniz, Berlini buldunuz, ne iş yaparsınız. Gizi havai susllerin karşısında sıkıl - dığımm gören Lizbet, annesine hitab etti: — Arne!, Her Güneş beni bu akşam yemeğe davet etti; beraber gideceğiz. Kadıncağız dayanamıyarak kızına çe nasıl k — Kuzum Lizbetşin; Her Güneşle eski- den tanışıyor muydunuz? — Hayır anne; bugün tanıştık.. — Ben de memmun oldum; fakat bu ka der çabuk samimiyetin manasm anlı - yamıyorum. (Bana hitaben) affedersi - niz Her Güneş; sözlerim siz! zerre kadar slâkadar etmez. Kızım olduğu için Liz « bete soruyorum. — Hakkınızdır Madam Zaydel.., Yazan: Suzette Doliy düşmemesini bugün temenni etmek i - çin geç kaldık. Harbin önüne belki bi- zim neslimiz ( geçebilirdi. Geçmedi! Şimdi kızlarımız yarın, tıpkı dün bizim olduğumuz gibi büyük bir harbin felâ- uğrularak onda Ş “e olan bir sü İml pördüğü yük müvazene: n: düşünmeği istemiyen, etmekten baska arzusu bin ve mariz erkeklerin eşi olmak teh. likesindedir. İ Henüz daha şu yaşadığımız güne ka- der kadınlar bu vahşivane boğuşmada #ncak kurban olmakta, fakat mukabe- leve seçememektedirler. Yani bu sü retle insan benliklerini muhafaza edi - yorlar demektir. Yarınki cemiyeti mantık ve müvaze. he üstüne kurmak ve yarmki (ailenin m6s'uri olmasını temin etmek vâzi et büvük ağırlığile onların omüzları - na vüklenmektedir. Runun için genç kızlarımızın otomo- İbil kullanmaktan, golf oy briç ve dansa düşkün olmaktan baska meziyetlere malik bulunmaları da lâ - zumdır. $, yarı- gününü gün şartların bu birleşmede < mevcud olup olmadığını düşünmedik. Harb sonu tufan sonu gibi şeydi. Herkes her şeyini kaybetmişti. Mes. tahsilleri yarım kalmış şaşkın ve istikbelsiz ve ayni zamanda babala- rımıza nisbeten omaneviyatları çökük erkekler bize eş olacak (o yaşdekilerdi. Biz de pek tabii olarak istikbali uzun uzıdıya düşünmeden, hattâ uyuşup u- vacağımızı uzun boylu araştır - n ve ne büyüklerimizden, ne ai - Telerimizden, ne de hayattan en ufak biz vardım görmeden evlendik. İzdivaçlatımız maddi ve manevi hiçlzifel bir €s1s üzerine kurulmuyordu. Ekse -İmibi kaba olmak, erkek gibi kalın ses - iya, bu izdivaca karar verdiğimiz da -İle konuşup sigara icerek argo konuş - kika, tesiri alında bulunduğumuz his-İmak ve güya süse düşkün değilmiş Fi sin kuvvetinden gayri hiç bir mantıkibi sözükerek spor kıyafetleri giymek bu birleşmeleri makul göstermiyordu. İkâfi değildir. Bunun için, son yirmi sene içinde dün.; * Bilâkis muzır olan taraf bu tarafta » venin her tarafındaki talâklar —bir 1s-İgır. tatistikde mördüm— geçen asırdaki la-| "Tabiatın ve hayatın beka ve deva - lâkların iki misline yükseldi. nda iki cinse ihtiyaç vardır. Tabia - Bizim neslimizde yapılan izdivaçla -İtın normal müvazenesi ve hayatın de- nn yüzde sekseninin kötü oluşunun se.İvamı buna bağlıdır. Ve bu iki cinsten bebi hem iktisadi idi, hem içtimal idi, |bii kadın diğeri erkek cinsidir. Cemi. bem bu İçtimai vaziyetin yarattığı ma. İyetin içinde erkekle müsavi olmak de. taz! bir ruh hâletinin tesiri idi. mek, erkekleşmek değil Ayni şaşkınlıklara, ayni felâketlere, i #nekeş içine (o çocuklarımızın in üzerimize yüklettiği va » i erkekle paylaşmak için. erkek «Son Posta» nın tefrikası: İl a £ Lizbet Zaydel şaşırmıştı. Öyle ya; haf-| Ninesi annesinin cümlesini tamamladı: talarca konuşup anlaşmadan bu ne sü -| — Hekime göstermeli... ratli münasebetti?. Derhal ben atıldım: | Ve biz iki yaşlı kadının mütehayyir Affedersiniz Madâm Zaydel; dedim, bakişleri arasında Almanların; Zaydelle çok çabuk anlaştık. Bu (O— Tekrar konuşalım. bir ruhi hadisedir. Bazı insanlar yekdi -| (oSelâmını bastırarak, kol kola, kapıdan ğerlerini çok çabuk sempatize ederler. çıktık. Ne bileyim; #rolaya Zaydelde ben'en iyi! Bu; benim için bir kapıdan çıkış değil, arkadaşı bulduğumu içimin sesile anla - yeni bir hayatın kapısından giriş oldu. dim. Öyle tahmin ediyorum ki Lizbet te Kendimizi caddede bulduğumuz zaman benim için sebebini bilmiyerek müsaid sordum: düşünmüş olacaktır. Bilmem çehrem size (— Nereye gidelim Lizbetşin?, emniyet vermedi mi?. | — Nereye mi gidelim?, Müzikli bir ga- — Hayır, bilâkis! Fakat bu otomatik zinoy: diyebileceğim ruhi hâdiseyi anlıyamı .| — Hangi gazinoya, meselâ? yorum. — Bilmiyorum. Semtimizdek! Müllerin Lizbet atıldı: restoranından başka bir yere gitmiş de - — Güneşi sıkıyorsun anne, Dedikleri gilim. hep doğrudur. (Bana teveccühle) gidi -| — Konsere filân?. yor muyuz? — Onlar başka a canım. konsere, ti . — Emredersiniz frolayn!. İyatroya, smemaya elbette. fakat eğlen- -« Mooo; artık emir filân yok. Sen de celi gazinolara hiç gitmedim. Zalen ora" bana benim sena hitabım gibi «sen> de -|lara kavalyesiz gidilebilir mi?. melisin; olmaz mı Güneş?. — Ben de buranın yabancısıyım; fakat Bütün kalbimle cevab verdim: gazinoları biliyorum. İstersen Pikdilliye — Olur Lizbet!.. gidelim; yahud Aleksandr Plâtstaki ori - — Lizbet değil; Lizbetşin!, jJinal gazinoya... — Olur Lizbetşin... — Sence hangisi daha iyi? Annesi ninesine şikâyet etti: — Yanımda sen olduktan soma bana — Bu kız delirmiş anne... her yer cennettir. bit. olmıyan bed -| smaktan, | BEN 5:-- —— OLDURM m v rp Alacak yüzünden keme edildi Katil, elindeki bıçağın kavga sırasında maktulün | karnına battığını ilân ediyor | ; — Saraç muha i Bir müddet evvel alacak üzürden Mercanda vukua gelen bir cinayetin mu- nakemesine 2 inci Ağırcezada obaşlaml.| mıştır. Hâdisenin suçlusu Ömer Müştak| isminde bacakları ve ancak iki bastonla! yürüyebilen bir saraçtır. Vak'a şöyle ol- muştur: Ömer Müştak ile arkadaşı Zeynel âra- sında küçük bir ulacak meselesi vardır, Vak'adan bir gün evvel bu yüzden ara- larında bir münakaşa geçmiş, buna muğ- ber olan Zeyne! ertesi akşam sarhoş bir| İhalde Öme dükkânına gitmiştir. Yeni baştan tazelenen bir gün evvelki müna.| kaşa şiddetli bir kavga hâlini almış, bu sırada Ömer elindeki sarac bıçağı ile Zey- nelin karnını deşerek, öldürmüştür. Ceza ka yun 448 inci maddesine İtevfikan 2 Ağırcezayr sevkedilen Ö» imer, mahkemedeki sorgusunda, şunları ö iştir: — Hâdiseden 6 av evvel Zevnele 65 kuruşa bir kemer satmıştım, fakat para- sm ödememişti. Bu vak'a olmazdan bir gün evve!, kendisinin dükkânına giderek, alacağımı istedim, vermedi. Ertesi A akşam vakti. sarhoş olarak benim dük- kânıma geldi ve: w hücum etti.) Bu sırada dükkân komşumuz Rifat gele- bizi ayırdı. Zeyneli de dışarı çıkardı. Zeynel biraz sonra, tekrar içeri girerek, ana avrat sövmeğe başladı, boğazımdan kadındır. Erkekleşen kadın deği Bizim kızlarımız yarın Ookendilerini bekleyen hayatta mes'ud olmak isti - yorlarsa kadın olduklarını unutmama- Gu gibi yarın da cemiyette en baştaki vazifeleri bulunduğunu idrak etmeli - dirler. Bu vazifeleri; onun yarınki cemiyet. başarınağa mecbur olacakları vazi - feleri yapmaktan onları o menetmiye - cektir. Bilâkis analık onların insani te. kâmü'lerini tamamlıyacaktır. Fakri ben bugünkü genç kız nesline baktıkça tabiat onlara evlâdı hediye e- deceği güne kadar onların, bu şeyin ne demek olacağını anlayacaklarını zan - netmiyoörum. Açıkçası, ben kızlarımızı —tabil ek - bahsedivorum— ne hayat mücadelesi için, ne analık için, ne ha » vat arkadaşlığı için hazırlanmış gör » müyorum. Yazan: Zeynel Besim Sun | Gülerek, hafif, hafif, yanağımı, tokat-! İladıktan sonra elini uzattı. Bu eli derin| bir vecd içinde koklıyarak içime sindire. rek, tapınarak öptüm, öptüm, öptüm... — Şu halde orijinal dediğin gazinoyi —Peki Lizbetşin... Otamobil çağıracak oldum; mümanaat etti: — Niçin otomobil? Oraya otobüs git- miyor mu?, — Gidiyor ... — O halde? Otobüse bindik, Yan yana oturuşumuz- dan hâsıl olan temas benı çıldırtıyor. Dümdüz asfaltın üstünde kayan otobüs, bazan, küçük sarsıntılar yaptıkça birbi -| rimize çarpıyoruz. Ah; bizim bozuk yol- larımızı ateşli bir hasretle ariyorum; şim. di İstanbulda, İzmirde, Adanrda veya Trabzonda olsaydık otobüs sarsıldıkça ne güzel ve ne mecburi kucaklaşacaktık!. Gazinoya, iki tarafı yalçın kayalarla! muhat dar bir geçidi andıran garib bir methalden geçerek giriliyor. Geçidin vab- | şi güzelliği, Lizbet Zeydelde derin bir memnuniyet uyandırdı. Sımsıkı yakala - dığı kolumu sarsarak youttasıl: — Bak Güneşli Aman ne güzel ne gü- zel. Diyor. Biraz ileride geçidin sağ kaya İ İLizbet Zaydelin halinde garib bir ü yakaladı, İkimiz birlikte yere yuvarlak” dık. Bu sırads, elimde bulunan saraç br çağı karnına değmiş, amma, ben onu ka” der yaralamadım. Şahid olarak dinlenilen Rifat, vak'a kendisi dışarıda iken cereyan ettiğinde i yaralandıktan sonra gördüğürü söylemiş ve suçlunun ifadesinin bir kıs» mını teyid etmiştir, Muhakeme, öteki şahidlerin celbi içi talik edilmiştir, Bir ihtiyar kadın yandı Küçükpazarda, Hacıkadın mahallesin” de harab bir evde oturan 70 yaşında Fİf devs isminde bir Kadın, evvelki gece eli” de lâmba ile mutfağa girmiştir. Kadın? birdenbire başı dönerek yere düşmüş v8 lâmba kırılmıştır. Dökülen gazın alev 9 masile kadın da muş, vücudünül dörtte üçü yanarak kömür haline †miştir. Feci şekilde ölen ihtiyarın | cesedini muayene eden adliye tabibi Salih Hâşim defnine ruhsat vermiştir. Sabıkalı bir yankesici yakalandı Malatya, Sıvas, İzmir, Bursa ve dahi Anadolunun birçok sehrinde yankesicili suretile bircok kimselerin parasını çif” pan Keorp oğlu Nişan adında biri nih#” yet şehrimizde yı lan mıştır. Maruf yankesici, dün adliyeye veril&” rek, Sultanahmed birinci sulh ceza hü minin kaerarile tevkif edilmiştir. ecektir. Eve karşı duydukları lâkaydi umumi havafa karşı gösterdikleri o lâkaydide de beterdir. Halbuki onların mükem “ mel bir insan olmak için ve-yarınki ha” lıdırlar. Ve ana olmanın bugün oldu -İyata göğüs gerebilmek için bütün bU hasletler» birden malik olmaları lâzın” dır. Onları hiç bir ciddi şey hayata baf” lamıyor. Ne ev kadınıdırlar, ne hay3t ve mücadele kadını. Fakat belki de henüz ( vakit vardı” Belki şimdiden sonra da şimdiye kad ihmal etmiş olduğumuz şeyi yapabili" 2. Ve şüphesiz ki içine girdiğimiz müs” kül seneler bize kızlarımızı şimdide sonra terbiye etmemizde yardım eğ “ cektir. Geç dahi olsa, ve geciktiği CİN müşkül dahi olsa biz analar, kızlarını" zın Üzerinde müessir olmağa çalışnlı" Ozları bugünkü hallerile yarınki hay8” ta terketmek büyük bir cinayettir. ğ Ve bunun mes'ulü de yalnız bizleri” Suzette Dolls lıklarından, tabi şırıltılarla, bol bir su © kıyor. Lizbet sakınıyor; gülerek izahst veriyorunu: — Elektrik oyunudur Lizbetşin; kor#* ma, ıslanmazsın. Sevincinden bana daha ziyade soku © Vuyor ve medhali muntazam ve muttsr” adımlarla geçerek gazinoya giriyoruz” Lizbet Zaydel hayretler içindedir. Be” de buraya ilk girdiğim zaman ayni höğ” reti geçirmiştim. Gazinonun tavanı «semas halindedi” Tabii şekilde şuraya, buraya serpilen Y dızların ortasında 15 günlük bir ay, Bö” nonun İçine mavi nurunu döküyor. tada elektrikli muazzam bir havuzdö”” semaya doğru, bilâinkıta renk ve ışık © kırıyor. Görürürde tek masa yoktur. sa şısında, beyaz buluttan yapılmış bir *9 nede yirmi beş kişilik muazzam bir © kestra gönüllere zevk, neş'e ve heye” > dağıtıyor. Müzisyenler beyaz bul içinde beyaz robları'ye beyaz kanadlaf” fezada uçuşuyorlar gibi görünüyor. Gazino, çepeçevre yuvalarla dolu. B* ralara kaya oyuklarıma' girer gibi giriyi sunuz. Zaten dekor da odur, tamamile “ olan bu oyukların içinde ikişer KİS” masalar vardır. İstiyen'er masanın Ü deki elektrik lâmbasinı yakıyorlar. Bir kaya oyuğunun içine biz de gö lik seziyorum. Neş'esi birdenbire Kaçı” tebesslimü ani şekilde İnkıtaa uğramSi” Sebebini anlamakta gecikmiyorum: z — Lizbetşin; diyorum, daha evvel Bİ linmeşi lâzım gelen şeyleri daha sontü b renmek vaziyetini getib tesadüfümü? “©. das etti. Bunda senin de, benim d* bahâtimiz yoktur. (Arkası var)