Ve e Üçüncü İsyan mıntakasına uzak karakollar. ia bulunan nizamı cedid efradı, derhal kayıklara atlayarak İstanbul ve Ana. dolu yakalarına geçmişler.. kendilerini muhakkak olan feci akıbetlerden ha- Ws edebilmişlerdi. Fakat, tabyaların arasında ele geçirilen beş on nizamı ce- id neferi, kendilerini son hadde kadar müdafaa ettikten sonra, yamakların palaları ve sopaları altında can verip, bu kanlı isyana kurban gitmişlerdi. Kabakçı Mustafa, isyan bayrağını 0- muzlamış.. asileri peşine takmış. İstan bula doğru ilerdemiye başlamışt Ve, sahili takib ederek Yeniköye diği zaman, orada, (Kazancı Mustafa) le karşılaşmıştı. İki isyan elebaşısı karşılaştıkları za. man, kaş ve göz İşaretlerile maksadla. nı biribirlerine anlatmışlardı. Kazancı Mustafa, asilerin karşısına geçmiş: — Yoldaşlar... Aslanlar! Yavru. » lart.. Nedir bu telâşınız. Nereye gider. siniz?. Ne taleb edersiniz? #hude yere kan dökmek sizin gibi dilâverlere yaraşur mu?.. Varın, tabyalarınıza dö. nün., Diye güya nasihate girişmişti. Bu nasihatlere; asiler namına, Ka- bakçı Mustafa cevab vermiş; — Bizim murad ve matlubumuz, ni. zamı cediddir. Ehli islâm leşkerini bu kıyafette görmek İstemezük. Bundan artık murad ve matlubumuz yoktur. bütün bunlar, büyük bir ha- İlenin arasında oynanan müretteb bi- rer komedi sahnesinden başka bir şey değildi. Kazancı Mustafa, hemen orada bir kâğd yazdırarak, bunu kendi mül rile mühürledi. Ve, kendisini oraya ge. tiren kayığın hamlacıbaşısına vererek İstanbula gönderdi. Bu kâğıd, şu satır- ları ihtiva etmekte idi: (Devletlâ saadetlü Kaymakam Pa, $a hazretlerinin huzuru şeriflerine Devletlü efendimin fermanı üzere, Yamakların ününe vardım. Yeniköy semtlerinde, merkumanı karşıladım. Elden ve dilden geldiği mertebe nasa- yihte bulundum. Murad ve matlubları- hin ne İdugünü sordum. Yek dil ve yek zeben olarak nizamı cedid kaziyesinden YAZAN: Selimin — Şevketlü Sultanım!.. Görüyorsu- huz ya. yamakların, zatı hümayunu. unza olan sadakat ve ubudiyetleri ke. makân berdevamdır. o Kaziye, ancak nizamı cedid üzerinedir. Müsterih o iunuz. Bu sadık kulunuz, cümle ted.| birleri ittihaz ettim. Diye, padişaha teminat verdi. Bu teminat, 3 üncü Selimi tatmin et memişti. Bahusus, Musa paşanın niza. mı cedid kışlalarına verdiği emir, ho şuna gitmemişti. Fakat o anda taç ve gafleti 3 üncü Selim, (Siyasette hilmü şef. katin, in necek kadar kiyaset eseri göslerememiş.. ve başınm üzerinde do- iaşan felâket kartalının meş'um kanad. larının ihtizazmdan hasıl olan soğuk havayı hissedememişti. Bu felâketin en feci ciheti ise, ken. âisini saltanata iskat etmek için giz. Nice bu isyan ateşini vücude getiren ve şimdi de el sltından onu körükleyen Musa paşa gibi bir düşmanına, büyük -İda kalmalarına sevinmiş. Musa paşaya bir teslimiyet göstermesi. ve ona bü. yük bir salâhiyet vermesi idi. Musa paşa huzurdan ve arz oda - sından çıkarken, kapının önünde, hazi- ne kâhyası ebe Selim'e rastgelmiş.. o- na, pek manalı bir tebessüm ile hitab ederek: — Efendi birader!., Zatı şahane, bir mertebe, endişe içindelerdi. Çok şü. kür, bu endişeleri izale edildi. Badema, sizler de nezdi hümayundan ayrılma. yınız. taht korkusundan başka bir şey düşün. miyen padişah, asilerin Rumelihisarın. da: — Baka, paşa. göreyim seni... Asi. lerin yerlu yerlerine dağılmalarına himmet et. Görürsün, sana emniyet ve itimadım berkemaldir... Zinhar bir| vak'a zuhur etmesine ve bisebeb kan ökülmesine meydan verme. Elbet, bu hizmetlerin mükâfatımı görürsün. Diye, büyük bir aciz ve zâf göster - mişti. Kapalı zarfla inşaat eksiltme ilânı Kazova İnekhanesi Müdürlüğünden : I — Tokad vilâyetinde Turhala altı kilometre mesafede Ziraat Vekâleti Kazova inekhanesinde yaptırılacak olan «63067. altmış üç'bin altmış yedi lira beş kuruş keşif bedelli No. 1, No. 2inek ahırları ve hizmet hayvanı ahırı ile bunlara aid sıhhi tesisat kapalı zarf vsulile eksiltmeye konulmuştur. 2 — Bu işe aid evrak ve şartnameler şunlardır: Projeler, keşifnameler ve keşif hülâsaları, fenni ve umumi şartname, eksiltme şartnamesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, yapı işleri umumi ve fenni şartnamelerile mukavele projesi ve bunların merbutu. 3 — Eksiltme 25/Ağustos/939 tarihine müsadif Cuma günü seat 15 te 'Tokad Veteriner Müdürlüğünde müteşekkil Xomisyon huzurunda yapılacaktır. 4 — Bu inşaatın muvakkat teminatı «4403» lira 35 kuruştur. 5 — Eksiltmeye girebilm j steklilerin «44033 lira «383 kuruşluk mu. vakkat teminatı vermiş olmaları ve 2490 sayılı artırma eksiltme ve ihale kanü- nunda yazılı vesikaları ve eksiltme gününden en az sekiz gün evvel müracaat edilmiş olmak şartile bü iş için Nafıa Müdürlüklerinden alınmış ehliyet vesika- sile bu ilindan muahhar tarihli Ticaret Odası vesikası ibraz etmeleri lâzımdır. 6 — Bu işe aid keşif, proje, şartnameler ve diğer evrakı görmek ve izahat almak istiyenlerin Tokedda İnekhane Mdürlüğüne Ankarada Ziraat Vekâletin- de Veteriner İşleri Umum Müdürlüğüne müracaat etmeleri. "1 — Teklif mektubları yukarıda 3. cü maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 14 des kadar Veteriner Müdürlüğünde mütesekkil O komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta le gönderilecek teklif mektublarının nihayet tayin olunan saate kadar gelmiş ol- masi ve dış zarfının mühür mumu ile iyice kapatılmış bulunması şartır, (Arkası var) l(ATİCE SULTAN | HARA KULE ZİYA SAVIR - 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wratislaw 'ın hatıraları: 47 Türkçeye çeviren: Süreyya Ditmen Toplanan halk o kadar kalabalıktı ki pencereden bakınca bu kalabalığın vw. cunu görmek mümkün olamıyordu. Halkın bu kadar dolgun kütleler ha- linde ve konağın her tarafından sökün ederek gelmiş ve burada toplanmış bu- Tunmalarınım sebebini bir türlü anl. cek ne gibi bir hâdisenin geçmekte bu- lunduğunu birbirimize soruşturuyor - duk. İlk ağızda konağınmızın bir tarafında yangın çıkmış olmasından korktuk, â- randık, bakındık, böyle bir şey yoktu! O halde bu halk neye toplanıyordu? Kendi aramızda ve birbirimize sordu- dumuz bu sorulara cevab bulmıya Ga- hışırken ötedenberi âdet olduğu üzere üm mahkümlarının işlerini bitirmek üzere kendilerini .ölüm meydanına £ö- türen etakımsın konağımıza gelmekte olduklarını görünce ayağımız suya er- miş oldu. Bu ölüm takımının arkasında ve at üstünde bir paşa, kadılar, cellâd başı, mübaşirler, ellerinde obukağıler taşıyan cellâd yamakları geliyorlardı. Heyetin konağımıza yaklaşmakta bu İunması üzerine bütün gözler bizlere çevrilmişti. Heyetin konağımıza muva salatı üzerine paşa ile hâkimler atların dan indiler; umudumuzun ve efendimi zin tekrar avdet etmiş bulunacağını beklemekliğimizin aksine olarak, yeni çeriler dehşetli nâralar atarak konağın kap:larını açtılar ve bizlerden rasgelip yakaladıklarını sürükliyerek konaktan dışarı çıkarıyorlar ve her birinin bo- yunlarına birer halka ve bu halkalara| da birer zincir. geçiriyorlardı. Bunun üzerine henüz ele geçmiyen. ler, delirmiş gibi, oraya buraya kaçışı- yor, güya yakayı ele vermemiye çalı. şıyorlardı. Bana gelince, haftalardan. beri dizanteriden muztarib olduğum için bitkin bir halde yatakta bulunu- yordum. Fakat arkadaşlarımın uğra» makta gidukları muameleyi görünce, her şeye rağmen, yatağımdan fırladım ve tavanarasındaki bir direkten öteki. ne atlayarak, düştüğüm takdirde belki Postada olacak gecikmeler kabul olunmaz. o «6266> Şikâyet ederek, başkaca hiçbir murad ve matlubumuz yoktur deyu, birden bine kadar nikâh ve talâkları üzerine yemin ettiler. Gerek devleti aliye ve gerek saltanatı seniyeye derkâr olan sa dakat ve ubudiyetlerini yâd ve tez. Kir ederek, ilâhiler okuyup gülbank- ler çektiler. İcra olunan nasayih saye- sinde de, İstanbul üzerine yürümek. ten vazgeçip bu gecelik Rumelihisarın- da gecelemiye karar verdiler. İmdi, âcizlerinin reyine kalırsa, bu Kaziye muhkem tutulup ve icab eden lerle müzakere ve müşavere olunup hoşça bir neticeye raptedilse, ahsen o- Tur. Çünkü, yamaklar arasında birkaç Refer yeniçeri de mevcuddur. Görünü. $e nazaran isyan ateşinin, ocağa sirayet etmesi de memuldür. Acizleri, can feda edip, bu cahil gü- ruhu başıboş bırakmamak için bu > Beceyi Rumelihisarında geçirmiye ka » rar verdim. Bu babda lâbik olacak ira. dei devletlerine intizar üzereyim. Fer- İLİ mz ğer rl er Rk en Kazancı Mustafanm, Kaymakam pa- $aya yazdığı bu mektub, derhal tesiri. Bİ gösterdi. Köse Musa paşa, İstanbul sokakla- Tinda tellallar bağırtarak şurada bura. da dolaşan nizamı cedid efradının der. bal kışlalarma avdetlerini ilân ettiği Bibi, nizama cedid kışlalarına da atlı- lar koşturarak, kendisinden emir olma dıkça bir tek neferin bile kapılardan “şar, çıkmasını, şiddet ve kat'iyetle menetti, Sonra.. kazancı Mustafanın mekt. u alıp saraya giderek 3 üncü Se. gösterdi: N 7AHTA- KURULARDAN Aurlulunuz yüz parça olabileceğim tehlikeli bir va- ziyette kendime saklanacak, ele geç- miyecek bir yer araştırıyordum. Tâkin Elçilik erkânmın vaziyeti nınca çavuşlardan biri bunu önledi ve beni olduğum gibi bırakmasını, çünkü yürümiye gücüm olmadığını söyledi. Bundan sonra kapılar açıldı, birer bi İrer sayıldık. Ellerinde bizim sayımız, adımız yazılı bir liste vardı. Bu listeye göre bizlerin tamam olup olmadığımızı yamıyor, böyle merakla seyredilebile- |kontrol etmiş oluyorlardı, Bu da bitin. ce, bir cellâd öne düştü, paşa atına bindi ve yeniçeri muhafızlar da bizleri İçevreleyerek balk arasında geçirmiye İbaşladılar. Ben ayakta durabilecek bir halde olmadığımdan bana (hamal) denilen ve işleri, gemilerden iskelelere çıkarı. lan eşyayı sırtlarında şehrin içlerine, istenilen yerlarine götürmek ve taşi. mak olan birini getirdiler. Bu adamın sırtında t veya talaşla dolu semer ibi bir arkalık vardı. İşte beni onun üzerine «bir odun yükler gibi. oturt. tular; ben de bir bank üzerine yasla. lanan bir köpek gibi, bu hamalın se- meri üzerine yaslandım. Tam bu esnada kısa boylu, kızılca sakallı biri, orada toplanıp bizim bu gidişimizi temaşa eden halka dönerek avazı çıktığı kadar yüksek sesle: — Hakiki bir müminin sırtına bu k# peği yüklemek nice yakışur? Diye bağirdı ve koşa koşa bana doğ ru gelerek öyle sert bir darbe indirdi ki, nasıl oldu bilmem, kendimi yere düş müş buldum. Herif bu defa -iğrenç bir nesneyi gile iter » yerde şaşkın şaşkın kıvranan beni tekmeliyordu. Eğer bu acıkli vaziyetimi bizim sabık muhafınmız. yeniçeri Mustafa görme miş ve bana acıyarak imdadıma koş. mamış bulunsaydı, herif kim bilir da. ha beni ne kadar dövecek ve tekmele. yecekti.. (Arkası var) Edebi bir münakaşa (Baştarafı 7 nci sayfada) Terre döfriche& diye bir roman yazar; onu bütün medeniyet dünyası edebiyat. çıları keni dillerine çevirir, öyle okur, Jar. Hani senin, bugünkü Türk hayatın aksettiren tek eserin. Ben demagog değilim; hiç kimseye şakşak etmedim; bütün hayatım buna neticede, kendimden geçmiş bir halde ihtiyarsız, gene yatağıma dönmüş bu- Yundum. Bu esnada, gelen memurlar, bütün arkadaşlarını zincire vurmuş ve ko. nakta ne buldularsa aralarında taksim etmiş Bala Ma son Ae gözden 5 yeti ya da peğ da beraberdi, içlerin. den biri paşaya: r — Bu yatakla yatan delikanlı hem çok hasta, hem çok genç. bunu biz ge. İinceye kadar burada bırakalım. olunca da müslüman yapalım ve Fer. bad paşanın sarayına verelim. Dedi. O vakte kadar türkçeyi, şöyle böy- 1e, anlıyabilecek bir hale gelmiş bulun. duğumdan herifin sözlerini duyar duy. maz şöyle bir yatağımda doğruldum ve delildir. Ben ne komünist, ne faşist, ne rasistim; bu memlekette türkçülük cere- yanı göründüğü vakit, en önde gidenle rin arkasını heyecanla takib edenler i çinde idim. Ben, su katılmamış bir Türk, imanlı bir türkçüyüm; fakat hiçbir va, kit şöven olmadım. Kendi milletimi sev. diğim kadar, başka milletleri de sayarım. İşte bundan ölürüdür ki benim istediğim milli Türk edebiyatının henüz doğmakıış olduğuna acınıyorum. Halid Fahri Ozansoyun bana saydığı isimlerin sahibleri hep sevgili arkadaş, larımdır; hepsinin değerini ben ondan çok değilse de, onun kadar bilirim; fakat ben, Halid Fahri Ozansoy gibi yalnız sevgiye tapanlardan değilim; realiteleri görenlerden olmek isterim ve realiteleri gördüğüme inanırım. ç Ben de hayal peşinde çok koştum. Ges gün Ahmed Rasimin «Sevdayı Sen Şerefli koçhisar Belediyesinden : paşaya hitab ederek; arkadaşlarımın. | medi) adındaki küçük romanını okuyor. iyi veya kötü, karşılaşacakları muame-| dum; o romantik macera, inanır mısınız leye kendimin de razı olacağını ve beni | beni adetâ çocukça heyecanlandırdı. Şim. allahaşkına orada yalnız başıma bırak-| di ben kalkıp ta beni heyecanlandırdı di. mamalarımı, arkadaşlarımdan ayırma-| ye (Sevdayı Sermeği) yi milli edebiyatı malarını söyledim ve yalvardım.Bunun| tan mı sayayım? i üzerine sırtımdaki gömlek ve ayağım-| Yakub Kadrinin hemen bütün eserle daki donla, yalnız bir macar mantosü-| rini seve seve okudum; fakat (Yaban) a. na el atabilerek arkadaşlarımın zincir-| dındaki romanıdır ki bence milli edebi, lenip bukağflandıkları yere götürül-| yat mefhumu içine girer. Sadri Ertemi, düm. Buraya varır varmaz da bedeni| Sabahattin Aliyi başka kategori roman, gücümün hiç yok denecek bir derekes| cılarımızdan saymak lâzımdır. Behçet ye İnmiş bunmasından dolayı da, oldu-| Kemal Sağlar ise, Nazım Hikmet gibi 6. ğum yere yığılakaldım, bir daha da kal-| rijinal bir Türk şairidir. Bilmem, ya den Kasabanım meskön ve gayri meskün tahminen 60 hektarlık kısmında harita ve imar plânı yaptırılacağından bu harita ve plânın kaça çıkacağı hakkında ma. hallinde keşif yapacak bir mühendis veya salâhiyetli fen memurunun ba işe aid teklif mektublarının Şerefii Koçhisar belediyesine göndermeleri ilân olunur. N «0309» kamadım. Bu esnada, cellâd, yamaklarından bi ri koşarak bana geldi, boynuma bir li le geçirdi, lâleye, ötekilerine yapıldı; gibi, bir zincir geçirmek üzere davra « dimi anlatamıyorum; ya hiçbir şeyden anlamıyorum. Sakın bir arkadaşın dedi. Bİ gibi «unu gitmiş, kepeği kalmış» biz bunsi olrmvayım! Kâzım Nami Duru E