19 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

19 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rn cano Erkekler diyorlar ki “Kendisile evleneceğim kadından dudaklarına daha az boya sürmesini rica ettim. Bir daha yüzüme bile bakma- dı. Ben nasıl olur da tekrar evlenmiye kalkışırım ?,, © H. Okay, (Ankara): «Hayatta her şey kolaydır. Hattâ imti - han... Fakat bir şey (zordur: Evlenmek! Çünkü erlenmek demek bâait bir nikâh mu- amelesinden ibaret bir muamele değil, bir - leşilen bir eşle hayatın son baharlarına ka- dar beraber yaşamaktır. Fakat şimdi bun - ların hayal olduğunu görmekteyiz. On ik! sene zarfında evlenen döri (arkadaşımdan ikisi boşanmış, birisi 6 senelik görüllülü, pa- tırtılı bir hayattan sonra mahkemeye düş- müş, bu sirada da ölerek kurtulmuştur. Ev- levenlerin yüzde 78 i boşanıyor, dersem mü- balâga olur mu? Kabahat birinci derecede Analarımızda ikinci derecede de kızlarımız - dadır: 1 — Analar kızlarını hayata olgun yetiş- tirmiyorlar. 3 — Anaların karakterleri kızlar üzerine de müessir oluyor. Analar kendi seviyeleri (one olursa olsun kızlarım yine ev kadını olarak yetiştirme dirler. Mer kız eve ald her bilgiyi bilmeli - dir, Kızlar, hayata atılmadan fazlaca dekolte geziyorlar. Biran evvel hayala atılmak he - vesi pek fazla. vaktinden evvel olgunlaşa! kızın evlilik hayatı da kısa olur. Analar kızlarına daha pek küçük (iken bütün müsavat iddialarına râğmen erkeğin hâkim olduğunu öğretmeli... Ana karakterine gelince: Babalarımızın zamanında (boşanma pek nadirdi. Olursa da buna umumiyetle (kay - Dana) erkek anası sebeb olurdu. Şimdi ise, aksine yuvayı bozan Kız anasıdır. Kızlarının terbiyesine dikkat etmiyen, onları açık sa - çık gezdiren, dürüst telkin yapmıyan, hattâ kızile aşık alan analar, kızlarının bedbeht olmasına sebeb oluyorlar. Kızlarımızın kabahati: Baba evinde pek muktesid olan kızlar, nedense evlendikten sonra har vurup hâr - man savurmağa kalkıyorlar. yamalı çorab giyerken, - evlendikten sonra tamire lüzum görmeden atıyorlar, En yüksek iradi: bir wile gibi her mevsi- min.her modasma uygun tobların tavevrü- ünü isterler. Sefahatin tiryakisi olmak me- Takındadırlar. Baba evinde, bulaşık yıkamağa kadar İleri gidenler koca evine geldi mi (yemek pişir - mek kadınlığın en yüksek (o meziyeti iken) ondan sarfınazar, yemek tabağını bile sofra-| ya koymak istemezler, l Erkek ile kadınların müsavi hak Jddlasım Meri sürerek erkek kadar serbest yaşamak isterler ve bu hakkı tatbike geçmesi ile be - raber evinin yıkılma hikâyesi hitama erer.) | İşte benim cevabım, endişelerim, tereddü «| cevaba imtisalen hareke düm.» —> © Şeref Tunçay, (Beyoğlu): «Bekâr olduğum için ben de anketinize ka tılmağı kendim için bir borç saydım. Evve Ii bayanların böyle birdenbire parlamala - rıni çok manasız pe Kendi vasi - Buna rağmen'rs Bunun için aşk yalnız © «madde» halinde tekevvün edinceye kadar olan devrin adıdır. Ben kafamda ve hayalimde şöyle böyle ifade vermi ye çalıştığım bu aşkı bulmadım ve gör- medim.» * Bugün çok yorulmuşum. Daha faz- Ja yazamadım ve müsveddelerimi bi. raktım. Receb çavuş mısır, arpa ve buğday ektireceğimiz tarlalar için söyliyecekle| ri olduğunu İkbale haber vermiş. O-| nunla görüşmek için avluya indim. Bu| meşguliyet koşuma gidiyor. Başım di leniyor. İnsan kafa yorduğu işten ay rılıp tamamile başka mev gul olursa beyni adeta dinlendirilen toprak gibi eski kuvvetini buluyor. Receb ça dinledim. O bu işlerin |da mütehassısı. Anlattıkları ilmi bilgiden| ziyade ondan daha kuvvetli olan tec.) rTübeye dayanıyor. Tabiatin #ksamıyan larla meş- kanunlaını köylü şehirliden daha iyi|var. Hal amlıyor. raplarını ters giymiyorlardı. samların boya tahtası gibi değildi. Baba evinde) hakikati tahrif etmekte ne fayda bulüyor — Jar, bilmem? Her erkek (Omes'ud bir yuva Kurmak emelindedir. “Her kadında aranan meziyet #ynldir. Onun için her şeyde mute- bik kalındiktan sonra erkek başkasına dön- med. Hele bayanların lüzum (gösterdikleri para, saadeti asla temin edemez. İş ki ka- fajar denk olsun! Kendilerinin evlerine bağlı olduğunu ya - san bayanlar bizlerin kılıbık ve züppe oldu- Rumuzu yazmağa nasil hak buluyorlar ken- dilerinde? Analarımız da kadındılar. Amma şapkalarında iki okka zersevat yoktu. Ço - Yüzleri, res - Bir müddet evvel, beni hayatından çok sevdiğini söyleyen bir bayanla konuşuyor - dum. Gayem, temiz bir yuva kurmaktı. Bir rün dudaklarını çok fazla boyamamasini ri- ca ettim. Tabii halinin daha güzel olduğunu söyledim. İnanır mısınız, bir deha beriimle konuşmadı. Bundan daha büyük delilik olur mu?. İşte biz bekârlar, böylelerine düşmek- ten korktuğumuz için evlenmiyoruz.> > © Mehmed Taşkın, (Fatih): «Ben kimsesiz bir gencim. Evlenmek isti - yorum. Bu yegâne arrumdur. Fakat kızları gözüm tutmuyor. Eğlenceye çok fazla düş - kündürler. Üstelik de vefasızlıkda yektalar. Hemen hepsi pek ziyade hayalperest. Her genci beğenmiyorlar, paralı ve mevkili, ayni amanda güzel salon adamları akşam yorgun dönerim. Öyle ber zaman vakitli va- kitsiz tiyatroya, sinemaya, eğlenceye gide - mem, Halbuki balden anlayacak kız nerede simdi? Kocalarına, koca değil, uşak nazari- la bakıyorlar. Ben buna tahammül edemem. aşık saçık gezmek büsbütün mdd iyi bir ana olacak, kanaatkâr, bayan bulursam evlenirim kapayıp kendimi uçuruma a- Cevablar: © Aişan Seyyah, (Adana): — Bize gönderdiğiniz cevabda, sıraladığı - nı? 17 maddenin pek doğru, pek isabetli ol - duğunu taadik ederiz. Ancak size bir sunl sor mamıza misaade edin: Siz bizim yerimizde olsaydınız, bu mektubu neşreder miydiniz” İşte biz de sizin vereceğinizi e ettik. © Kerim Solok (Ankara Yukarıki cevabi size de vermu riyetindeyim, Mazur görün. © Ta. Çer (İstanbul): Mademki «iz eşinizden, eşiniz sizden meninundur. Blademki mes'nd bir bayat ya- yiyorsunuz. Bizim sütunlardaki karışmağa ne lüzum var? Biliya ki, biz yalnız bekâr okuyucularımızın cevabin neşrediyoruz Baskan Cahid Gün batmadan civarda hayvanla bir gezinti yaptım. Çiftlik arazisini artık tanıdım, Hududlarımızı biliyorum. Bu ada en hoşuma giden bir su değirmeni dalları biribirine karışmış kalın göv- Wi söğüd ağaçları arasından akan de. re burada birdenbire alçaldığı için su- lar serin bir şarıltı ile köpüklene püklene akıyor. Tam bu noktada de ğirmenin tahta çarkı var. Tabiat kuv- vetini en iptidaf şekild alan değirmen hiç boş durmuyor. Civar köylüler buğ- aylarını öğütmek lar, Benden evvel yıllarca değirmen işleten iht Mustafa dayıyı iş bıraktım. Mübarek adam. liyor ki değirmeni ilmese bu adam düz tam an dokuz yıl bu çatını ve bu çarkların yanında yaşamış Bu suyun sesi, çarkın gıcırtısı ve buğ. dayın kokusu onun adeta gıdası olmuş: Kendi gibi altmışlık bir can yoldaşı Nine. Karı kocayı bu et * varda tanımıyan yok. Rumeliden mu » ge) istiyorlar. | Bütün kızlardan hep bunu dinliyoruz. Ben işci bir adamım. Sabahleyin çıkar, umduğumuz | in buraya geliyor. | gürültüye | 4 de|para biriktirmiye Bana öyle'da kocasi gibi çalı 1i bir gün £.jpara bi ayamaz. Gece gün |parası tamam olmuştur. Fakat bu ça. ri altın.|lışma' genç kadını hasta dü Kir” diyorlar ki “Erkekler yaptıkları çılgın- Lığga artık nihayet vermeyi düşünmüyorlar mı? ,, © Saibe Ersen: «Evlenme anketi çıkmağa başladığı gün - denberi çok sevdiğim Son (Posta gazetesini Wtemiye, istemiye okuyorum. Sis 000 erkek mektabuna mukabli 95 kadının cevab ver - diğini yazıyorsunuz. Bence bu aded bile ka- dınlar için çoktur. Çünkü biz kadınlar aezimizden dolayı de- Hi terbiyemizden dolayı susuyoruz. Biz de susunuz bırakınız, haykıranlar. Kadınlarımız erkeklerin ( batalarile kafa ve kalblerile cenkleşirler. Fakat yabancılara karşı bu hataları örterler. Erkekler yine milyonlarca insan karşıın- da kadınların kalblerini kendi ellerile par - çaladıklarını göstersinler ve bu süretle ev - lerinin içinde işledikleri balayı bir kere de gös önünde işlesinler ne olur? Ne yazık © erkeklere ki içtimal terbiye » leri bile böyle kalb oynanmalarına mani 6 - Yamamış. Ellik bir cehennemmiş. Kırmızı dudak lar bir sürüyü parçalayan bir kurd senbolü imiş, Öyle sannediyorum ki bu teşbihleri ya- panlar o vahşi kurdlara bir ba uu kur- muş fakat bir tanesini bile avlayınamış - tir da onun hüsranile böyle ulu orta kalem | kullanmıştır. İtiraf edelim ki, aile terbiyelerimiz cidden azaldı, Yuvalar çabuk kurulup Bunun sebebi Bitaraf olarak yazacağım: Gençlerimiz eş e biras yorulsunlar. Maddi * güzellik ve para menfaatini unutsunlar. Hayallerin deki tipi seçsinler. Onda evvelâ terbiye son- çabuk yıkılıyor. İra zekâ ve irade arasınlar. Bu direkler Oze- rine kurulmuş yuya yıkılmak değil, sarsıl - maz bile... Gelecek herhangi ( bir felâkette zekhları işleyecek, İradeleri sed çekecek, & - #li terbiyeleri ile sükünet bulacaktır. Hayli zamandanberi devam eden anketi bir rüya görmüş gidi unutalım. Ve insan olduğumuz için birbirimize linet edip vahşet isnad et - mekten vazgeçerek kurulan o ve kuru yuvalara saadet temenni edelim. © Adresinin'da isminin söylen « nl etyan” Safranbolulu Bir genç kızdan: «pey zamandanberi erkeklerin zaralı ka dınlara karşı devam eden haksız hücum - larına karşidan' kalmak istemiştim. Yazdıkları delice amlara ba - zan ayri ihtiyari cı, ac) , bazan da bu ufak tebessümümü bile çok görüyorum Fakıt sabrın son derecesine gelen bu ols ilerimi bildirmek istedim diye kadar takib ettiğim hemen her ya- nlarında kadınlar müsrif, kddınla üs düşkünü ve ti tekrar ediyorlar. Kendi nefsi de şöyle bir tehlil yaptım sada - ne müsriflik yaparı tum. Süse de aşırı bir düşkünlüğüm yok - (Devamı 10 uncu sayfada? adım atmamışlar, tavukları ve kovan-| ları var. İki dağ arasındaki bu koyu gölgelik çiftliğin en hoşuma giden yeri old Canım sık Buğday öğütmiye gelen köylülerle ko- huşuyorum. Onlar bana dünya ahva- linden haber soruyorlar. Halbuki ben dünya ahvalini dinlememek için bura- ya çekildim. Bu değirmen bana (Alfons Dode) nin bende çok hazin tesir bırakan bir hi. kâyesini hatırlatıyor. «Yeni evli iki genç balayı seyahat. lerinde Fransa cenubundaki Pirene dağlarında bir yeldeğirmeni görüyor. irmen satılıktır. Karı koca bu- ı satın alıp ömürk sonunu burada geçirmek istiy: Fakat pa- raları yoktur. İki i çalışmıya lar. Kadın her ay biraz değirmen nin r genç © çalışıyo tiriyorlar. Artı ürmüştür. Ve nihayet zavallının bu yüzden verem olduğu anlaşımıştır. Biriktirdikleri de. ğirmen parasını hastayı kurtarmak için sarfeden koca bütün didinmelerine rağmetı eşini ölümden İrurtaramamış- tır» Ağustos 19 MİZAHI Birdenbire adamın on İSMET HULÜSİ Birinci gün: Paracıklarımı cebime koydüm. Tram « vay durağına gittim. İkinci mevki iram-! vayın gelmesini. bekliyordum. o Şeytan kulağıma fısıldadı: — Bay Köşif, se: ci mevki tramvay beklenir mi? Şeytanın benim kulağıma fısıldadık - larını biraz ileridöo duran otomobilin $0- förü de duymuş olacak ki.. Yüzüme ba- kip seslendi: — Taksit bayım. Taksitle değil, peşin necek vaziyetieydim. Otomöbile hindim: — Çek! Dedim, şolör sordu: — Nereye? 'Takkeci mahallesine, diyecektim, şey- tan fısı zengin adamsın, ikin- parayla da bi- » Takkeci mahallesinden, senin sibi zengin adam bir daha oraya gı- der mi? sordu; değil mi bayım? ğlunala Şoför gen — Beyoğli — Evet Bey İkinci gün: “Geceyi bir otelde geçirdim. Benim karı da kim bilir ne kadar merak etmiş- tir. Ne çikar canım, ömrümde etmediğim rahatı ettim, Ben birkaç kere otelâ> yatmıştım am- ma, benim yattığım oteller, bu sefer yat- tığıma hiç benzemiyordu. Bu otel her hal de Avrupadan, Amerikadan f#lân süreli © İmahsusada getirtilmiş olacak. Benim için ayırdıkları yer, iki oda, sofa, bır ha- mamdan ibaretti. Evvelâ rdim, oda bana fazla, demiştim, tek şi yatacağım. Ötel kapısındaki adar tığı saçı kıvırcık kokans izahat verdi: siniz diye bay. Bu daire enin adı şudur: — Değirmenin kanadleri, Ben de bir çiftlik hayatına kavuş-İği sarfettiğim geliyorum. |için bu hikâye kafamdan çıkmıyor. mak için varımı yoğumu * Bu sabah gölden bey dedi ki — Biz kızımla bir karar verdik Ce. vad bey. Mademki öğle yemeklerini hep sizde yiyiyoruz. Haftanın iki ak. şamını da bizde geçirelim. Nasıl mu- vafık değil mi? Geceyi de bizde geçi- receksiniz. Güldüm: — Mademki kara verilmiş. Muvafik, — Amma sizin yazılarınıza mani ol. miyalım. — O halde bir şartım var. Yazıları. mı yanıma alırım. Yazmak hevesimi duyduğum zaman odama (çekilirim. Bu da kabul mü? İkisi birden cevab verdiler: — Kabul. Çiftlikte aradığım süküneti belki ta- mamile bulamadım. Komşularımla her günkü temaslarım bu hayata hareket Fakat o kadar iyi ve tabif insanlar ki bana yabancı. yadlarımı değiştirmek zahmetini de vermiyorlar. Vildan, bir buçuk ay evvel İstanbu. ve değişiklik veriyor. bk hissi vermedikleri gibi yanıma kat- dönerken Osman zengin olan beş günü İşi kavramıştım, bozmadım. — Şaka söyledim! Dedim. Kokana gittikten sonra bir e“ İşağı bir yukarı dolaştım. Her şey iyi idi amma, desturun ayakyolusu yoktu. Ötede beride ziller vardı. Kokana: — Bir şey lâzım olursa, zile basarsı - nız, ben gelirira! Demişti. Zilz bastım, kokana hemen geldi, ayakyolunu göstermesini söyledim. Hamamdaki kuyu çıkırığına benzer yeri göstermesin mı? — Sana şaka yaptım! Dedim. Kokana güldü. Kam sıcak şey di, Benim karıyı hasıl buraya getirtmeli! İşte o da bir derd. Kapı vuruldu. Her hak de gene kıvırcık saçlı kokanadır. Şimd' meseleyi hallederim.» Üçüncü gün: «Otelde ikinti geceyi de geçirdim. Her artık bu hayatı sdamakıllı benimsedim. Öğle ve akşam yemeklerini otelin büyük salonunda yedim. Benim zengin olduğu mu da ne çabuk anladılar. Garson, dedik» leri adamlar ben: nerede görseler, başla rını eğip selâm veriyorlar. Karımın mes selesini de hallettim. Karıyı ols duğu halde buraya getiremezdim. Siyahi başörtü tarçini mantosile görünecek; olsa herkes gülecekti, Dün sabah kıvırcık saçlı kokana içeri girince: — Marmazı otursana! , sen şöyle biraz karşıma Dedim. Kıvırcık saçlı kokana, evvelâ cilve yaptı, sonra nazlandı, fakat Oben fazla ısrar edince oturdu: — Kızım, sen iyi bir kıza benziyorsun, edeceksin Dedim, şaşırdı. Ona nasıl yaşadığımı, nasıl zengin olduğumu, Takkeci mahal lesindeki evimi, her şeyi, her şeyi ber « (Devamı 10 uncu sayfada) burada yönür yarısını mamin: berâher geçirdiğim kadın de” » tam manasile bir dost ve arkadaş« Kadının erkek yanında içinde kayna« yıp taşan dişiliklerini ogöstermiyor« hatta çiftliğe yerleşmezden önce ars mızda geçen yarı açik yârıkas palı zekâ ve his oyunları da kalmadi Bu hareketler kadınla erkek arasında ki o nevi temayüllerdir ki sonu mutlalt ya dargın!ğa yâ buhranlı bir aşk sah” nesine çıkar. Vildan O tamamile İbir vaziyet aldı. Lâtifelerimiz bile cida di ve içten fikirlerden, hislerden uza * Bu gece Doruzdere çiftliğinde mis safirim. Yemekten sonra Vildan ben den al e bir romanı okuyacağını söy” k odasına- çekildi. Babasile ikf parti tavla oynadıktan sonra hiz de ay“ rıldık. Osman bey dedi ki: — Odanızı unuz. Eğer yaf mak isterseniz kütübhane de açık, Bu akşam içimde hafiflik var. Ew fam çalışmak istiyor, Osrhan beyin tel” lifini kabul ederek kütübhaneye gi“ dim. l Burası benimki gibi kalabalık deği” CArkıs var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: