19 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

19 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LMNN MEN MENEM MEN “HE MW MW Me 2 Sayfa Hergün Mussolin inin hazırladığı Sulh plânı tamamlanmış! e. Yazan: Muhittin Birgen —# azetelerin çök ciddiyetle iddia Gi ettiklerine bakılırsa bay Mus - golini mufassal bir sulh plâm hazırlıyor” muş. Hattâ, bir rivayete göre, plân ba-| zırlanmış bile. Esasları hakkında verilen malümatın ne dereceye kadar doğru ol-| duğunu kestirmek kabil olmamakla be- raber bunların herhalde hukikate çok aykırı olmadığını gösteren âlâmetler de yardır. er böyle bir plân hazırl hazırlanıyorsa, Çünkü, bü. düny Mihverin de sulh pre oda bu pre Bugün cemiyet zümrsl halk kütleleri gele: âfet alacağım çok dünyada gerek eden ri, gerek are « bir Bunun ez milletieri birbirleri: ne kai olan bir harbi istiyen kımse yoktur. Ya- hud, bunu istiyen varsa bile, onlar ancak kat'i bir hakimiyetir yapılacak ve kısa sürecek bir harb olmak şartile istiyorlar. Aksi takdirda, geçen gün de izah ettiği - miz gibi, sulh İstemek bahsinde herkesin derece derece samimi olduğunda şüpke yoktur, Sulü istiyenler, bunu İstediklerini mütemadiyen ilân edenler muhtelif se - 'beblerle hareket diyorlar; 1 — Bir kışım dvletler bugünkü dün- 5 ya zihniyetinta muhafazasına taraftar ol- dukları için, hiç olmazsa şimdilik, harb istemek için bir sebebleri yoktur. Bunlar, ayni zamanda harbin bir beli olduğunu bildikleri gibi, halk kütlelerinin harbe £ muhalif olduklarına da vâkıftırlar. Şu halde, bunlar, sulhe en kat'i bir samimi- yetle bağlıdırlar. Zaten, bu devletlerin en büyük siyasi nüfuz ve kuvvetleri de | buradan geliyor: Sulh istemek, her dev - leti, her siyaseti, her devlet adamızı din- ya efkârı huzurunda Yalnız sempatik ya- par, ? Bugünkü dünya memnun olmıyanlara geline, bu istedikleri şeyleri tahakkuk 'et- vaziyetinden karşısında kalma: a ve ellerinde b © kuvvetli muvaffakiyet şansları bulunma. dıkça bunlar suihten vazgoçmiyes dir. Çünkü, harb onları dünya karşıs dâ ne kadar antipütik yaparsa, idare et- tikleri halk kütleleri karşısında'dı ayni vaziyete sokar. Dünyanı | yetini beğenmiyen Füh © kendi mevkilerini tahki rine ya hakikaten samimi bulunimıya, yabud da, hiç-olmazsa öyl görünmeğe mecburdurlar. Onlar o tarzda hareket edeceklerdir ki, günün birinde harb gelecek oiursa, ve bundan içtinab için her şeyin yapılmış bulunduğuna kat'i surette kanaat getirmiş olsunlar. Böyle bir psikoloji vaziyeti, müstakbel © harbde devletler için, her nevi silâh de- - recesinde mühum bir kuvvettir. * bilhassa son sene içindeki ha- me aleyhine geniş bir için, rakiblerinin du ve onlar da yer yü nde: en çok kul lanılan iki büyük di! sayesinde bu silâh - Tarı çok büyük bir muv kiyetle kul- Tandılar. Bilhassa Almanya, son zaman » larda çok güzel anlıyor ki, sulhçülük si Mâhını öbür tarafın eline teslim ettikten sonra, hattâ haklı olduğu noktalarda bile dünya efkârı karşisında kendisini tama- men haksız mevkiine düşürmüştür. Bu © vaziyetten kurtulmek mutlaka lâzımdır. Bunun için, başta Almanya olduğu hal- © de, Mihver, bir zamandanberi her taraf. | ta gerek diplomasisinin. gerek matbua- © İmun ağzile her tarafta sulhten bahsed! - nmasıdır, Abdalın en büyük hatası hiç şüphesiz kendisini kurnaz girürmeksir. ——— Fransız sipahilerinin e anaları Fransanın 4 üncü sipahi alayının, vaf- tiz analığına seçilen Matmazel Poire bu tes'id edilen Bastil gününde resimde gör- İdüğünüz gibi büyük bir merasimle, ela- yin bulunduğu yere götürülmüştür. Cebelüttarıkın altından tünel açmak istiyorlar İngiliz gazeteleri yazıyorlar: Hendaye'ye gelen malümata © göre; Alman askeri mühendisleri, İspanya * yı İspanyol Fasile birleştirmek üzere, Cebelüttarık Boğazı altından bir tü « nel açmak gibi eski bir plânı mütalea ,İetmâktedirler. Bu tünel yapıldığı takdirde, İngil « tere İle bir harb vukuunda İspanyol « ların işine fevkalâde bir surette yarı” yacak, böylelikle Cebelüttarıktan atı. İacak topların ateşine maruz kalma - “İdan İspanyol Fası ile temasa geçehi » | leceklerdir. İngiliz biralarının lezzeti | değiştirilecek İngilterede, şimdiye kadar ima! edil mekte olen bi: mecburiyeti hâsıl olmuştur. Çünkü, şimdiki lezzetile imal edilen bira, kadınla: tarafından rağbet görme- mektedir. Bunun ise, İngüterede bira Is- tünlâkinin azasmasına sebeb olduğu an- laşılmıştır. aralarında konuşuyorlar. Ben de dinli - yorum; Viyanatı Nazi, büyük Macaristan İdavacısı dostuna hülâsatan diyor ki: | «— Elbet Macaristan haklarmı günün İbirinde alacaktır. Fakat doğrusunu söy - liyeyim: Acele etmemeğe mecbursuruz. Çünkü harb fena bir şeydir ve Almanya, bundan tevakki teln her şey: yapacaktır.» (Devamı 5 ini sayfada) ISTER yenı vapurlardan birinin alaya sancak vermek Üzere, geçenlerde! nın lezzetini değiştirmek İNAN, Üç beş arkadaş akşam üzeri köpr'iden Büyükndare g'den vertesinde konuşuyorlar. Hasır koltuklara gömülmüşlerdir, önlerinde bir masa, masanın ü- — - Hergün bir fıkra Tevil Her şeyi bir suretle tevil etmeyi iyi bilen adam, balık tutulması yasak olan bir yerde balk tutuyordu. Polis geldi: — Burada balık tutmak yasaktı Dedi. Öteki güldü: Ben balık tutmuyorum ki! O elindeki nedir” Kamış.. kamışla sanki balık ve tutulur? — Kamışı bağlı olan nedir? — Kul, her kamışa kıl bağlamış, deniz kenarına gelmiş olan adem ba- "hk tutuyor addedilir mi?. — Kılın wcundeki nedir? — Olta amma, bu da bir şey ijad etmez ki! — Ya oltaya taktığın. — Böcek. — Kamışa kıl, kıla olta, oltaya b cek taktın, denize sarkıttın, balık tu- tuyorsun. — Balik tutmuyorum ki, kal, kıla olta, oltaya böcek yalnız taktım, denize sarkıktım; böceğe yüzmek retiyorum! i kamışa i İ öğ- sl / Bir imis. kedicik! Bu küçücük kedinin bu sevimli ha - reketlerine siz de hayran oldunuz mu? Yaramaz susamıştır, su içecek, fakat önünde bir bardak var ki, ona dağ gibi görünüyor. Ne yapsın? Anasının öğ - rettikleri hatırına geliyor, tıpkı bir san gibi iki ayak üstüne duruyor ve yle susuzluğunu gideriyor. Hoş İSTER Zek' Vir adanın en büyük muvatfak'yat vasıtası da abdal SOZ ARASINDA Seyyar Kumarhaneler Kaliforniyada Moniko sahillerinin ö - tesinde içinde sırf kumar oynamak için tertibat yapılmış olan iki vapüru 250 A- merikan polisi basarak, mürettebatı ve kumarcıları yakalamışlar, sandalyele kumar masalarını ve diğer eşyaları den ze atmışlardır. Resmimiz bu sahneyi gös- teriyor. Aleminyomdan film yapacaklar Amerikadaki film şirketleri, sinema endüstrisinde büyük bir inkelâb vücude getirecek olan bir yenilik üzerinde tec- rübeler yapmaktadırlar. Bu yenilik, şimdiye kadar selloidden imal edilmekte olan sinema filmlerinin bundan #onra slemlnyomdan imsline mü-| tenhiktir. Aleminyomdan yapılmış olan filmler, tutuşmak tehlikesine kat'iyen maruz bu-| lunmadıklan maada, selloid filmlerden Eki misli daha fazla dayanmaktadirlar, Selloid filmlerle azami 700 projeks yon yapılmaktadır. Halbuki 1900 projek- siyon geçiren aleminyom filmlerin kat'i- yen yıpranmadıkları tesbit edilmiştir. Bunu haber veren gazeteler alemin. yonun nasıl şeffaflaştırıldığım kaydet. memektedirler, Bisiklet merakılısı posta müvezzii İngilterede Jack West isminde bir pos- ia müvezzii, 25 senelik memuriyet müd- detini doldurduktan sonra tekaüde sevke- dilmiştir. Vazifesi icabı olarak, bisikletle günde 20 mil katetmiş olar. bu müvezlin, 25 se- nede 200 bin mil uzunluğunda bir meşafe katettiği hesablanmıştır. Jack West, tekaüdlük günlerini nas) geçireceğini soran arkadaşlarına, büyük bir ciddiyetle şu cevabı vermiştir: «— Hamdolsun, artık biraz bisiklete binmeğe vaktim olacaktır.» INANMA! dır, Bir kaptan günde en aşağı beş defs gitme, beş defa da gelme olarak 10 sefer yapar, beher seferaa kazandığ: para 25 ile 35 kuruş srasında değişiyor demektt:, bu kaptanm öğle Sözün kısası Şundan, bundan **x — Harb başlıyacak! — Harb başlamak üzerel — Ha bugün, ha yarın başlıyor! Sözlerini senelerdenberi duymaktayız. fakat henüz: — Harb başladı! Denilm. , dünkü gazetelerde mih- ver devletlerinin otuz günlük bir müta- reke istediklerini okuduk. Bir fıkra vardır: «Râmazan olmuş, ramazan ayı bitmiş, arife günü ikindi vakti ne atılmış... bektaşi merâk e — Bu toplar olmadan gelmiş te, gitmiş bil, Mihver devletlerinin otuz günlük bir — Ha başlıyacak! lamak Üzere' Diye korka korka beklediği harb me. ğer başlamış ta, bitmiş bilel m Bir taksi otomobilindeyim.. şoför kl8K- son çaldı, sordum; — Klâkson çalmak yasak değil mi? Cevab verdi: O eskidendi, Eskiden olur mu, daha evvelki gün ye müracaat edilmiş, Be- ve klâksuna mü. saade edilme siniz olmıyaca- Fını Daimi Encümenden sormuş. Daimi Encümen son çalmak yasağının ipka- sı kararını vermiş, — Bunu gazetede mi okudun bây7? — Gazetede okudum ya.. — Yanlış yazmışlar... ş yazmış Nokta bekliyen p yorduk. Şoför klâ olup olabilirler! nden gö 2 bastı. Uzun uzun civarda duymı- hakeza, — Yanlış yazmışlar, demedim yai bay. eğer klâkson yasağı kalkmımaış olsaydı, İben böyle polisin önünde klikson çala- İbilir miydim, polis durdurup” plâkamı almaz mıydı? A** Yolcu nakliyatı, fabrika ve havuzların vaziyeti tetkik edilecek Dün, Devlet Denizyolları müdürü fen işleri müdürü Hıfzı, Haşmet ve idarenin başespek - İtörü Mustafanın öştirakile bir toplan İt yapılmıştır. Bir saatten fazla devam eden bu toplantıda idarenin umumi işleri et . rafında görüşülmüş, yolcu nakliyatı, fabrika ve havuzların vaziyetlerinin tekrar tetkikine karar verilmiştir. Bir otomobil bir ihtiyara çarptı Ahırkapı caddesinde oturan 63 yaş. larında Mehmed adında biri Çemben. litaştan geçerken süratle gitmekte olan bir taksi otomobilinin çarpma « silesile başından ve vöcudünün diğer yerlerinden ağır surette yaralanmış « tır. Yarah, Cerrahpaşa hastanesine kaldırilmış, şoför vakayı müteskB kaçmıştır. TAKVİM “AĞUSTOS yor. Macaristandı muttali olduğum ah- valden anlıyorum ki, meselâ masyonal - sosyalizm teşkilâtı, bizzat Almanyada, kendi teşkilâtı içinde herkese sulh te - minatı vermeğe ihtiyaç hissediyor; me - seli, bir Macar nasyopalisti ile Viya - .nadan gelmiş bir Nazi, - bunlar iki eski dostturlar ve eskiden siyasetle hiç alâ- kadar olmaz tasanlarken fki senederberi bu cereyanlara okatışmışlardır - dostça zerinde de bir de fincan kavhe duruyor, sıcak ve didinti ile geçen bir günden sonra istirahate hak kazanmışlardı: ve de- reden tepeden bahsediyorlar. Fakat b'raz sonra bahis ciddi- sağ yer, kulak veriyoruz, işitebildiğimiz cümleler şunlardır: — Bizde yskın sahillere işliyen vapur kaptanlarının ma- aşia”ı, ellerine geçen para olarak 75 ile 100 İlra arasında de- ğişir, güne isabet eden miktar 250 ile 335 kuruş arasında- İSTER İNAN, ve bazan on ekşam yemeklerini evinde yiyememek mevhu. riyeti'e ihtiyar ettiği masrafı düşününüz, kazancının neye düştüğünü anlunsınız, kaptan gibi makinist te, ateşçi de, tar- fa ve memur da hep ayni vaziyetlelir.» Biz bir vapur seferi esnasında kulağımıza gelen bu mu- haverenin hak'kati ifade etmiş olabileceğine inanmadık, fa- kat ey okuyucu sen: iSTER INANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: