— Velinimetim efendim, çok şükür, son derecede dindar ve takvaşiardır. (Eırkai saadet) dainei fahiresi civarın. da çalğı oçaldırıp ârak ve içenler gibi fıskıfllcura dalmayıp, gece sabahlara kadar nafile namazı kıp tâat ve ibadet ederler. bu fakir, bir ge- cede, velinimet efendimizin kıldıkları nafile namazlarını üç yüz altmış rik'a- ta kadar saydım. Ondan sonra, uyku galebe edip kendimden geçerek baki. sini sayamadım, maksadları, saray ve bina yaptırmak.. haremdeki hatunlara elmaslar ve inciler takıp takıştırmak olmayıp, devletin varidat hazinesin - deki cümle akçeyi, kul taifesine bezlet- mek isterler... Yamak ustaları, bu sefer daha kuv- vetli bir surette dalgalandılar. Seslerinin tonlarını birer perde daha yükselterek: — Allah, Allah... Meğer ne müba-| rek zat imiş... Hemen Allah, tcz za. marda saltanat müyesser eyliye. Diye, mırıldandılar. Kurnaz Abdurrahman ağa, bu te -| menniye karşı da alâka göstermedi. yalnız, şimdi gözlerini açarak: — Yoldaşlar. Ağalar... Buraya gel- mekten mürad ve matlibumuz şudur ki.. şayet, yarın öbürgün bir vukubulursa, araya bir takım meyanc- ciler girecekler, türlü ( türlü vâdlerle sizleri iğfale kıyam edecekler.. belki de, nizamı cedidin ilga edildiğine dair fermanlar göstereceklerdir. Burlara, zinhar aldanmayınız. Maksad, sizi oya- Jayıp araya fesad düşlrerek kıyam - dan vazgeçirmek. sonra da, üzerinize mizamı cedid kâfirlerin üşürüp cüm » enizi kırdıktan sonra, ocağınızı sön « dürmektir.w Zati hümayun nezdinde makbul olan bir takım hainler var ki, bunlar gizlice frenk taifesile el ele ver- mişlerdir. Maksadları ise, islâm eş. kerini ortadan kaldırp memleketi İrenklere peşkeş çekmektir. Evvelemir de bunların kafaları kaoparılmadıkça, bu devlet, bu millet ve bü memleket hayır ve felâh bulmaz. Ne buyursun, Mustafa efendi, hazretleri?. Arada evvelce verilmiş olan karar mucibince, Hamal zade Mustafa da, ©sasen bu suali bekliyordu. Buna bi. maen derhal cevab verdi: ii — Abdurrahman ağa, hazretleri! Sözlerinin her biri, birer cevherdir... Buraya, memuren beni gönderen üle- Mayı kiram hazeratınnm fikirleri de, &ynen bu merkezdedir...-Amma bil - mem. ağalar, ne buyururlar?. Bu sualden maksad, oradakilerin son düşüncelerini öğrenmek. ve aradaki ittifakı, hiç bir kuvvetle sarsılmıya * Cak derecede kuvvetlendirmekti. Cahil ağalar, birbirlerinin yüzlerine bâkıyorlar., cevab vermek için yanın. dakfleri kollarile dürtüyorlar.. fakat, Abdurrahman ağanm belâğati karşı - sında, söz söyleyip mukabeleye cesa « ret edemiyorlardı. Nihayet içlerinden bir cesur zuhur etti. Kekeliye kekeliye: — Biz, ne buyuracağı27. Arabanın ön tekerlekleri nereye giderse, arka tekerlekler de oraya gider. Sözümüz, 8öz.. ittifakımız, ittifak... Cümlemiz, © Ocak namma yemin ettik. Ölmek var, dönmek yok... Öyle değil mi, Mustafa Savuş?, Kabakçı Mustafa, evvelâ hafifce 'gü- lümsemekle iktifa etti. Sonra, yum - Tuklarını dizlerine dayıyarak mağrur ir tavırla: — Velihd hazretleri de, Şeyhislğm €fendi de, kat'iyen gam çekmesinler. İttitakımız, hiç bir kuvvetle bozulmi. Yöcak.. ahdimizi, yerine gelecektir. Demekle iktifa etti |", * Artık şafak, söküyordu. Yamak üs. taları, dağılmışlardı. Kabakçı Musta - İa ile iki misafir, başbaşa kalmışlardı. hica Mustafa, Büyükdere tabya- gelen beş çifte tebdil kayığından bahsetti, Kıyam | gösterdi. Kabak ZIYA — Kayıkta bulunan tersane zabiti kiyafetindeki adamı beğenemedim. Ge cenin bu vaktinde gelen bu adam, her şarab |halde bir hayır için gelmemiştir. Şunu, bir anlasak. Dedi. Kabakçı, gene mağrur tebessüm ile gülümsedi. — Merak etme, mevlâna.. o tabya - daki yamaklar da ittifakınıza dehil- dir. Nerede ise, şimdi haber gelir. Diye cevab verdi, Hakikaten, Büyükdereden havadis gecikmedi. Beş on dakika sonra, içeri bir yamak girdi. Kabakçıya hürmetle selâm verdi. Kulâğına eğilerek bir şey” ler söyledi. Kabakçı gülümsedi. Misafirlere dö- nerek: — Tebdil kayığı ile gelen, anlaşildi. Eski tabyalar reisi, İngiliz Mahmud imiş. Dedi. Abdurrahman ağa, acele ile sordu: — Aceb, niçin gelmi: — Henüz, belli değilmiş... ki, kavak ağası Halil ağa azlolunacak. İngiliz Mahmud da onun yerine, Bo- ğaz nazırı olacak. Abdurrahman , derhal ferasetini 1 #ihrik etmek için stafa ağa?. İngi. z bir herifin sa. — Görür müsün, Mu iz Mahmud gibi di ray kayığı ile, gece yarısı, gizlice Bo Baza gönderilmesi hayırlı bir'iş için olur mu?. Sana, birden bine kadar ye. min edeyim. Ve şu kapı kadar da bir| AYAZ Yamakların isyanı İhtimal.)x buraya gelmesi, Halil ağa ile birleşe. rek sizlere nizamı cedid elbisesi giy” dirmk için olacak. Kabakçı Mustafa, Abdurrahman ağa. nın bu fikrini derhal kabul etti. — Beli, sultanım.. ben dahi böyle derim... İşte, sabah yakındır. Birkaç saat sonra, meseleyi tehkik ederiz. ger hal böyle ise, artık yamakların ne kimse geçemez. Takdir ne ise, öyle olur. Diye mukabele etti. * İngiliz Mahmud efendi, Büyükdere tabyasında sabahladıktan sonra, Ha » Til ağa ile görüşmek için Anadolukava- ğına geçti. O tarihte, Boğaz muhafız - larının Karargâh: orada idi. Halil ağa, İngiliz Mahmud efendiyi görür görmez, fena halde telâşa düştü. Kendisinin azledilerek erine Onun gönderildi zannetti. Fakat Mahmud efendi, nin muvakkat olduğu. »8 yardıme! geldiğini söy eğine su serpildi. baş verdiler. Yamak. ice hazırlaran fesad in önüne Keçmek için bir plân tertib et , Bu plânın ilk maddesine nazaran, (Rus donanması, Boğaza baskın yapa cakmış) diye, bir şayia cıkarılacak. tün yamaklar, gece cündüz tabya. larda h başında bulundurulacak ve tahyalarm aralarındaki irtibatlar kesilerek, böylece vemaklar biribirin. sened vereyim ki: bu mürted herifin den tecrid olunacak idi, (Arkası var) Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Kurumumuz için Fizumlu olan aşığıda cins ve miktarları yazılı 4 kalem makine yağı açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — 25/8/939 tarihine müsadif Cuma müteşekkil komisyon tarafından ihelesi 3 — Muhammen bedel ve miktarları gü at 15 de Rektörlük binasında yapılacaktır. larında gösterilmi 4 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak istiyenlerin Enstitü Daire Müdürlüğüne müracaatları. (o «868/ «614; Cinsi Miktar Fiatı Tutarı Temina* Benzin 350 teneke 317,5 1111,25 Mazot mW. » 212,5 1062,50 161,25 Kalm mekine yağı 5 , 345 5175 Gres yağı 1 > 440 4,40 kuruş Şerefli koçhisar Belediyesinden : Kasabanın meskön ve gayri meskün tahminen 60 hekiarlık kısmında harita ve imar plânı yaptırılacığından bu harita ve plânın kaça çıkacağı hakkında ma- hailinde keşif yapacak bir mühendis veya salâhiyetli fen memurunun bu işe aid teklif mektublarının Şerefli Koçhisar belediyesine göndermeleri ilân olunur. 46309» Sporcular ve kamplara gidenlerin nazarı dikkatine : Avrupada büyük rağbet kazanan ve subaylara çok yarayan 3 renkli Her yerde DAİMON pillerini ve ampullerini de ısrarla isteyiniz. DAMON markasına dikkat ediniz. Şerefli Koçhisar Belediyesinden: Kasabanın muhtelif yerlerinde arteziyen kuyusu arama ameliyesi yaptırıla « caktır. Taliblerin bu husustakki teklif mektublarının Şerefli Koçhisar belediye - sine göndermeleri ilân olunur. 40310» Şerefli Koçhisar Belediyesinden : Kasabanın tahminen 30 hektarlık kısmına elektrik tesisstı inşa ettirileceğin- |du. Fakat araraken de dehşetli bir he. den keşif bedelini yapmak üzere isteklilerin teklif mektublarını Şerefli Koçhi- |lecan geçirmekte ve baştan aşağı bü. sar belediyesine göndermeleri ilân olunur. «68113 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohemya! Baron Wratislaw'ın hatıraları: 43 Türkçeye çeviren: Sü Mahrem evrak dosyaları reyya Dilmen Bu beyanatı sükünetle dinleyen el - çi elendimiz, nutkun sonunda misafir” lere şurub ve şekerleme ekram edilme” si emrini verdi ve kendilerine de otur. maları için yer gösterdi. Bundan sonra da paşanın, kendisine tebliğ olunan, buyruğuna cevab olarak da «Roma İm. paratoru elçilik kaleminin böylece â- raştırılmış bulunacağının çok yakışık” sız bir hareket olacağını ve hele sabık kâhyası gibi yalancı ve mürai bir heri- fin sözüne ve iftirasına bakılarak bu harekete teşebbüs edilmiş olmasının çok yersiz ve çirkin bir şey» olduğunu söylemiş ve derhal sabık kâhyaya dön. müş, hiddet ve nefretle parıldayan göz krini bu mel'un üzerinde temerküz ettirerek kendisini tekdire başlamış, ru hunu, memleketteki karışmı ve çocuk. larını unutabilmek için bir insanın çok kötü bir kalbe malik olması lâzımgel. diğini ve fakat bu ahlâksızlığınn ceza. sız kalmıyacağın: ve elbet bir gün zül. celâlin intikamma uğrıyacağını beyan etmişti Fakat orada bulunan memurlar. se- fre, sabik kâhyayı tekdire hiçbir su. retle hakkı olmadığını, oçünkü artık| kendi maliyetine mensub bir hizmet- fe değil ve fakat bir müslüman oldu - ğunu hatılatarak Kendisinin bu suret. le sıkıştırılmamasını söylediler ve se-| faret kalem d in hemen açı | len bu taharri heyi imkânı ol. çağırtmış ve ona gizlice, o şeylerin (ya ni mahrem evrak — mü idelerinin) verlerinde olup olmadıklarını sormuş. $u. Günahlarımız yüzünden Cenabıhak bu götü itiyadlı sekreterin fikrini, ku. mar dalgınlığile perişan etmişti. Bina. enaleyh bu hususta muztarib olmama. İsımı cevaben bildirmiş ve sefire yakla” sarak bir işaretle her şeyin yerli yerin. de olduğunu anlatmıştı. Çavuşlar, kalem odasının hemen açıl masını tekrar ettikleri vakit, elçi efen- dimiz sekretere bu yolda emir vermiş ve taharri memurlarile odaya girmişti. Mahrem evrakın mahzendeki yerle. rinde olduğuna -sekreterin verdiği gizli işaretle. artık hiçbir şüphesi kalmıyan elçi efendimiz, mürted kâhyayı kızdır. mış olmak için, ona çok ağır ve acı nük teleri ihtiva eden lâkırdılar söylüyor. çok şen ve neşeli bir tavır ve eda ile alay ediyordu: — Ara bakalım ara, diyordu, öyle e- bhemmiyetli gizli şeyler bulacaksın ki bunların yüzünden büyük paşanın ve hattâ padişah hazretlerinin hesabsız ih- san ve İnamlarına mazhar olacaksın!. Alacağın bu ihsanların birazını da bize verirsen ne iyi edersin eziz kâhyam!. Ve muhakkirane bir eda file ilâve e- diyordu: — Fakat ararken çok dikkatli ol-. En ufak bir kâğıd parçasını bile ehem. miyetle gözden geçirmeyi sakın ihmal etme! Lâkin ne yapsan şuna şimdiden emin ol ki beni itbam edebilecek hiçbir şey bulamıyacaksın.. Ben buna allaha iman ettiğim kadar İnanıyorm... Hiç, birşey bulamıyacaksın ve işte o va - kit böyle aslı ve esası olmıyan haber leri büyük paşaya ulaştırdığından do. layı beltin: bulacaksın!. Ve bir elçinin hakarete maruz kalmasına sebebiyet verdiğin için de cezen çok büyük ola. cak ve çengele asılacaksın!.. Elçinin bütün bu acı ve alaylı sözle. Tine karşı mürted kâhya sadece: — Müsaade ediniz. göreyim! Diyor ve aramasına devam ediyor. tün vücudünün raşeler içinde olduğu görülmekte idi. Bulduğu evrak da VL. yanada bulunan bazı tanıdık ve arka. daşlarımızın bize yazdıkları bir takım basit mektublardan ibaretti. Büyük eve rak sandıklarının içinden ise masraf senedieri, aylık bordroları vesaire gi « bi hiçbir şeye yarsmıyacak ve kimse. ye faydalı olmıyacak bir takım ehem. miyetsiz şeyler çıkmıştı. Bu hal ve va. ziyet karşısında mürted kâhyanın iz « tırabı artıyor, korkudan renkten renge giriyordu. j Efendimiz ise gizli muhabere eyra. kını elde etmek için ararken gözlerini dört açmasını, bu çok ehemmiyetli şey leri yüce paşaya takdim edince karşı. Ik olarak kedisini siyaset meydanında ve ölüm ağaçlarının dibinde bulmasını kâh alaylı ve kâh muhakkirane bir ta. vırla söyliyerek herifi manevi bir iş» kence içinde bulunduruyordu. Bütün bu araştırmalardan eli boş © larak çıkmak üzere iken, bu hain heri fin hs ine kâpi arkasındaki do Jap ilişmişti; bu dolabın da açılmasın istedi. İşte o vakit, sekreter kendini iopbya rak mahrem evrak müsveddelerimir bu dolaba konulmuş olduğunu hatı ladı ve efendimizin yüzüne baktı. (Arkası var) Günün Bulmacası SOLDAN SAĞA ve YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Sobadan sonra icad edilen teshin va sta. 2 — Amires - Beygir. 3 — Elbisenin müfredi - Mektub, 4 — Ekin biçen bıçak - Karısından kork« mıyan erkek (eğer varsa.) & — Habeşistandaki kabilelerin reisleri - Kaz yavrusu, 6 — Ayı yuvası - Himaye eden. 7 — İyilik olmıyan - İstifham nidası, 8 — Tekdir. 9 — Oruç ayı - Bir nota, 10 — Bir tane - Hasiz, Geçen bulmacanın halledilmiş şekli: SOLDAN SAĞA: z 1 — Tabaka, 7 — Avakib. 3 — Se - Ki - Ak. 4—As-İ- Te. $ — Daha - İmdad $ — Afak - Kale, 7 — Ki - As - Rin. 8— Al. Ha - Te. 9 — Arayer, 10 — Deneme. Nöbetçi eczaneler ya Nurh, Alemdarda: (sad), Beyazıd da: (Asador), Fatihte: (Vital), Bakır köyünde: (Merkez), Eyübde: (Eyübsul tan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasuda), Boğ- * (Selimiye), Sarıyerde: (Nu- ri), Adalarda: (Halk), <3