- Tramvay vatman ve bileiçiler adabı müaşerel dersle YAZ © Tramvaya ibir erkek binecektir. Vat- “hana elile «dur!» işaretini verir. Vatman — Aman kendisini karşılıyalım. ir. Kondüktörle vatman tramwaydan âşa- © ği inmeye hazırlanırlar. İşaret edip tram- © Weyı durduran erkek şaşırır: i P — Canım çekilin de ben gireceğim. Basamağın yanındaki demiri tutmuş tur, Bir ayağı basamaktadır. Kondüktöt — Gierini oğuşturur: — Nasıl olur efendim. — Nasıl olur da ne demek? — Biz vazifemizi biliriz. “Tramwaylara düdüğile işaret veren, © hareket memuru durak yerinde bekli- © Yordur. Tramvaya binmek istiyen erkeği çeketinden çeker, » — Siz aşağı ininiz efendim! Tramvaya binmek istiyen arkasında “ kâni görmemiştir, siz aşağı ininiz, sözün- “Ösn ürker. Arkasında duranın bir polis Olacağını tahmin etmiştir. ” İ, — Vallahı atlamış değilim, tramvay © durdu da öyle biniyorum, — O bizi alâkadar etmez, hele siz inin! — Neye iniyormuşum? — İniniz efendim, biz vazifemizi bi- © Miriz, * (Çarnaçar iner. Vatman'elin! uzatır: | — Sizi tekrar gördüğümüze çok mem- Bumum, (bendeniz vatman 163 Hüseyin. Kondüktörü gösterir: — Arkadaşım köndüktör 296 İsmail! Köondüktör de elini uzatmıştır. Adam- 'cağızını şaşkınlığı bir kat daha artar; Canım siz aklınızı mi oynattınız? Kondüktör yatmanın kulağına eğilir: — Eskiden olsaydı, bu lâf söyler söy demez kafasına kutuyu yemişti. Vatman da kondüktörün kulağına e © — — Ben de, tam o inerken ağzımı açar. gözümü kapardım amma. — Şimdi bunları bırakalım. vazife. © mize bakalım. Vatman koluna girmiştir. « Rica ederim, içeri buyurunuz. pini DİLİP AN: — Adabı muaşeret meselesi, Evliy: elinizi öpeceğiz. bekrsanız elinizi sıkar cağız. — Bekârım. Vatman ve kondüktör kadınım sikarlar. — Safa geldiniz bayan.. — Burada kendi eviniz gibi oturabilir- siniz. a — Mantonuz rahatsız ediyorsa çıkarıp bana veriniz.. fren koluna asarım. — Şüpkanız ağır geliyorsa çıkarınız bayan! — Müsaade ederseniz bayan biz içi- mize bakalım. Vatman yerine gitmiştir, köndüktöre seslenir: — Lütfen ili çekerseniz hareket ede- ceğim. Kondüktör, elini zilin kayışına uzatır. İtam kayışa dokunacağı zaman duraklar, i Vatmana seslenir: — Nasıl öğrendindi.. şili nasıl çeke - cektim? — İki parmakla. — İki parmakla mı, ben o derste bu- elini İSMET HULÜSİ K (Bastarafı 8 inci sayfada) lunun bir kazasına merbut tanıdık bir köye giderek ahbablardan birinin kızını istedim. Saf köylü kızın cevabı he olsa beğenirsiniz?.. ” «— Ben böyle s2 maaşlı birile evlene- mem, Gem tekaüdiye alması için resmi devlet memuru olmalıdır» demesin mi? Köyde yaşayan bir kız böyle söylerse, şehirde yaşıyanlar neler derler acaba?.. Demek ki Ankarada evlenebilmekliğim için 300 lira maaş simam lâzım" İşte bu vaziyet karşısnda ölünceye kadar bekâr kalmafı mahkümum. Zira yüz elli sene yaşasam 150 lira bile ala- mıyacağım. Vaziyetin inceliğini yalnız erkek okuyucularım değil, şüphesiz ba- yanlar da tikdir buyururlar. Ne yapalım ki, kurunun yanmda yaş ta yanar.» © Kerim Aras (Osmanbey): <Hadımım diyoruz, kaç çocuğunuz var? diyorsunuz. Bir işçi, bir memur ne kazanıyor? Bunu siz de bilirsiniz. kanaatkâr, yorganın göre syak uzaf- masını bilir, müşfik bir kadın yer yü- zünde kaldı mı ki, biz de kazancımızın azlığına bakmadan bir yuva kurajım?. O kadın yok şimdi... Bizde de süse, tuvalete, modaya, eğlenceye, düşkün kadınlara yetecek para yok.. siz akıl verin, nasıl evlenelim? Kadınlar diyorlar ki (Bâstarafı 8 inci savfada) Nihayet, böylelikle sevdiğim kocam» dan soğuyarak, güya bana saadeti vere- cek zannettiğim erkeği takib ettim. — Bayandan Sonu ne oldu?... — Ne âli, bir lira mı verdiniz, teşek: | O da macear arayan bir serseriden baş- kür ederim. Bozup üzerini takdim ede-| ka bir şey değilmiş. yim,. rica ederim, siz rahatınıza bâkın,| Hem evim yıkıldı, hem istikbalim canınız sıkılırsa emredin, Ayasofyadaki | matıvoldu. Şimdi kendim dünyada bir durağa kahve yakındır. Oradan bir kah-|kenara çektimiş, ölümü bekliyorum. ve getirtelim, İ İzdivaçta Allah bann'bir çocuk dahi Kondüktör bilet keserken vatman da vermedi ki onunla müteselli olayım. tramvayı yürütmekte, tramvayın önüne| İste benim hayatım. birçok kadınların çıkanları çekilmeleri için ikaz etmekte hayatı böyledir. Her kadının içinin böy- dir. ii le bir romanı vardır. b ed birader, lütfen kenara çekilk| YL, yamaşa shsik olmadığım “İçin — Hanımefendi, affedersiniz, rahat) elk: Gerdi içimin faciasını iyi anlata, olacaksınız amma, bir saniye İçin tram vay yolundan çekilirseniz tramvay hare Hide ağar eg VER itirafım e halamın e bayıla ve gk üre Birdenbire tramvayı durdurur. yere m ne geldiğini öğretir. i vi me Yaşamak istedikleri karılarını bu bakım- iner, yaşlıca bir adamın koluna girer. r — Kenara çıkmanız için size yardım İsi lame iL > > bri “ len bir an Üni ipe 4, |ma his elur diye yazdım. Tramvaydan inecekler olur. Kondü z di tör ve vatman inceklerie birlikte yürür) Ercenerin bean çeken re » Onlar mes'ud yuva kurma! İyor- dilen Sonra — Nereye teşrif buyurulacağını sara | bilir miyim? ler. İnecekler inmişler, Kondüktör ve Ağustos 1 Erkekler diyorlar ki 60 lira kazanırım. Hangi kıza maa- şım 60 dedimse yanaşmadı. Şimdi u- tanıp 80 diyorum da, gene, aldıran yok. Tabii nasıl aldırsın, bu para onun rujuna, kolonyasına yetmez!» Gevablar : © M.E. (Manisa): — Cevabınız iyi, güzel amma, ne ça. re ki siz bekâr değilsiniz; yahudda tasrih etmeği unutmuşsunuz. Mektub” da niçin evlenmediğinize dair bir keli- me bile yok. © Niyazi Güler (Çanakkale - Yeniköy): — Size de ayni şeyi söyliyeceğim Niçin evlenmediğinizi niçin yazmadı nz? © Razıb Ökten (İzmir): — Cevabmızın neşrine imkân yok « tur. 'Tam 10 büyük sayfa yazmışsınız. Küçültmek te kuvvetinden kaybetti - recekti, vazgeçtim. Lütfen daha kısı yazınız. © Mustafa Gülen (Yedikule): — Müsaade edin de, cevabınızı neş - retmiyelim. Zira siz de gönderdikten sonra herhalde pişman olmuşsunuz - dur. Nusret Safa Coşkun Siyaset âleminde (Baştarafı 3 ncü sayfada) neden istiklâl feragati sayılmak lâzım gelsin. Müşterek bir hareketi askeriye icrası için (bir devletin müttefiklerinden bir diğeri lehine topraklarından bir nok- tanın bir hareket üssü olarak kullami- ması ilk defa görülmüş bir şey değildir ki bizim hesabımıza endişeye düşüyorlar. Büyük Harbde Galiçyada çarpışan on beşinci kolordunun Avusturyada bulu- nuşu, Avusturyanın Türkiyeye iltihakını tazammun etmediği gibi Alman kıta'la- rinin bazı İtalyan sevkulceyş merkezle- rine yerleştirilmeleri de İtalyanın bir Alman kolonisi haline gelmiş olduğu ma- masını tazamnun etmez. Alman dostları mz endişeye dişmesinler. Türk istiklâl ber zamanki gibi sağlamdır ve ferağ eat lebilir matalardan değildir. Dİ RPazıp my İskân Umum Müdürü şehrimizde tetkikler yapıyor Şehrimizde bulunan İskân Umun Müdürü Cevdet iskân işleri etrafında lunamamıştım. Hangi parmaklarla... — Ben de unutmuşum. Kondüktör, sağ ve sol ellerinin şeha- ke emmi zilin kordonuna EĞtÜ-| sy, Rahatsız oldunuzu mazur görün. — ME > Fazla meşgul olamadık amma ne yapı , — Öyle olmuyacaik, bir elin iki Parma-| hm, Vazifemiz icabı bir müddet sizden öile... ayrılmak mecburiyetinde kaldık. Bir da- e Hangi parmaklar acaba! ha sefer teşrifinizde daha ziyade rahat Yolculardan canı sıkılan biri zili çeker, | aşar ğimizden emin olabilirsiniz. Adam şaşkın şaşkın tramvaya girer. Kondüktör bir koltuk gösterir: — Buraya buyurunuz efendim. Vatman perdeyi kapar: — Güneş sizi rahatsız etmesin! “Bu sırada kondüktör, ön sırada bir ka- dının oturduğunu görür. Vatmana gös- o tesir: — Bak? watman onları hürmetkâr reveranslarla selâmlarlar, — Gene buyurun efendim, gene bekle- larsa erkeklerin şent olan hedbinlikleri- nil bir tarafa bırak biraz da beraber ya- şadıkları kadını anlamağa, tanımağa ©- nun yanevi ihtiyaçlarını tatmine çabala- sınlar: «Kendisine esvab verdim. şöyle yedirdim, şöyle içirdim. Gene bana hair- Mik etti, diye kendilerini haklı çıkarmak istiyenlerin bu mantıkı pek zavallıdır. bazı tetkikler yapmağa başlamıştır. Umum müdür, bilhassa her yıl ba zı şikâyetlere sebeb olan göçmen nak liyatı meselesi üzerinde ehemmiyetle durmak lüzumunu hissetmiştir. Bu - nun içindir ki göçmenleri nakledecek «| vapur, acentalarile bizzat kendisi meş- gul olmaktadır. — Görmedik. — Ayib oldu. — Şimdi yanma gidelim. — Ne yapacaktık? — Beköârsa elini sıkacaktık, evliyse &- “ini öpecektik. — Acaba bekâr mı, evli mi? — Nasıl anlıyacağız. — Ayıb etmekten5e sorarız. Kondüktör kadının karşısında yere kadar eğilir: o — Affedersiniz bayan, —11119? — Siz bekâr mısınız, evli mi? Kadın iki tarafına bakar: — Bana mı soruyorsunuz? © — Affedersiniz bayan, ben ve arka- © aşım bunu öğrenmeyi çok arzu ediyor- ruz © — Sizin yaptığınıza terbiyesizlik der- — Hayır ibayan, adabı müuaşeret.. — Adabı muaşeret te ne, ne adabı mu- gereti?. Sen al şu parayı, biletimi ver.. Arka taraftan biri bağırır: — Hep burada duracak mıyız, işimiz var, gücümüz vor, oÖğgetimüz valman reveranş yapar- — Bir dakika müsaade buyurun. Vatman gene kadına döner: — Müşkül vaziyette kâlıyoruz. Bayan — svslimize ceva verin. — Canum benim evli mi. bekâr mı ol. © İsğumdan size ne? tramway yürür. Kondüktör bilet kesmeye başlıyacak- tır. En ön sıradaki yaşlı bir kadından başlar. — Nasılsınız bayan! — İyiyim oğlum, Allah sana da iyi- likler versin. — 'Yeşekkürler ederim bayan, çoluk çocuk ta iyidirler inşallah. — Ellerini öperler evlâdım, Ben Edir- nekapıya gidecektim. — Oh dh.. oralarda hava nisbeten se- rindir. Siz beş buçuk kuruş lütfederse- Biz... Kadın beş buçuğu uzatır. Kordüktör teşekkür ederek alır, bileti keser. Onun yanındaki genç kadına bakar: — Bu rob size çok yakışmış bayan. — Size ne, işinize baksanız deha 'yi edersiniz. — Hayır bayan vazifemiz bu. hem bu rob sizi çok genç gösteriyor. Nereye teş- rif edecektiniz? — Ayasofyaya? — Pek güzel.. oraya kadar sizi gölür- müş olmamız bizim için büyük bir şeref. Genç kadına bilet kestikten sonra, genç kadının arkasında oturan yaşlı er- keğe sıra gelmiştir. — Zatı âlinizi beyefendi tanıyor gibi- yim, bir kere daha müşerref olmuştuk. Şimdi tektar gördüğüm için pek memnu oldum, — 'Berhurdar ol evlâdım. — Teşekkür ederim efendim. Sadakat mideden gelen bir fazilet de- Bildir. TAKVİM Çocuklu bir kadın tramvaya binecek» tir, Kondüktör, çocuğu kadından alır: — Sizi rahatsız eumesin! Çocuğun elinde bir topaç vardır. Kon- düktör çocuğu kucağına alır, Çocuk — Bak, benim topacım var. Kondüktör — Ne güzel! — Çevirelim mi? — Çevirelim! — Sen çevir bakayım. Kondüktör çocuğu oturtur, topacı alır: — Neml çevrilecek? — İpi topaca saracaksın, Annesi şaşırmıştır:; — Sizi rahatsız edecek, işinizden alı- koyacak. — Bu da vazife bayan, ödabı muaşeret icabı! Kondüktör, bopaca ipi sarar, yere atar, itramvay gene bir mevkifte durmuştur. Kondükiör ve vatman ikisi beraber İnen- leri teşyle, binecekleri istikbale çıkmış- lardır. Adabı muaşeret dersleri verildi- İği sırada hasta olması sebebile bu dere İtero İştirak edememiş olan bir kontrol tramvaya girer: — Kontrol geldi, biletler. — Hanım bilet, iki ssat sizi bekliyecek değiliz. .. — biletiniz, karşındaki oba; li veremli leri liz.. ayağını da atmıyor, ne o, beyimizin — Hey ihtiyar uyumayalım, buraşı | koluna girip indirecek değiliz ya.. yatak odası değil, bilet kontrolörü geldi.) (İhtiyar adam iner. Bileti alır, bakar: Kontrolör, çantasından çıkardığı ayna- — Bundan evvelki istasyonda inecek- tin. — Sicakta uyku bastırmış — Her zaman yaptığınız şey, kime yutturuyorsun? Anafor olsun da nasıl o- ursa olsun! Zili iki kere çeker; — Haydi sşağı, seni bekliyecek deği- Göçmenlerin nakledildikğeri Kös » tenceden buraya kadar daha mazbut bir şekilde ve her türlü müşkülâttan uzak bir halde yolculuk etmeleri için vapur acentalarile ogörüşülmektedir. Umum müdür, ayrıca buradaki iş - lerini ikmal edip bu işi üzerine ela - cak, vapur acentalarile mutabık kal- dıktan sonra, iskân mıntakalarını bi rer birer teftiş etmek üzere İstanbul - dan Tuzlaya hareket edecektir. İzmirde 3 ev yandı İzmir 31 (Hususi) -—- Bugün Sskaryâ mektebi yanında komisyoncu Ali Hayda- ra ald evde, öğleden sonra yangın çık - mış, abeş süratle genişlemiş, üç ev yan - mıştır, Yangın korkusundan civardaki bü tün evler boşaltılmıştır, Tahkikat başla - mıştır, da yüzünün tuvaletini tazeliyen genç ka” dının yanında durmuştur: — Haydi bayan bilet, burası tuvalet salonu değil, tramvay. Sizin yanakların» 4 ala, dudaklarınızı kızıla, saçlarınızı $8* rıya boyamanızı bekliyecek olursak a8“ şam dlur. Herkesin işi, gücü var. Adâbı muaşeret dersi görmüş, kon düktörle vatman, adabı muaşeret dersin” de bulunmamış kantrolörün o hareketi” rinden utanmıslar, kıpkırmızı kesilmiğ” lerdir, İsmet Hulüsi