21 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

21 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Bekârlar, niçin evlenmiyorsunuz y ge Bekâr erkeklerin iddia ve ifhamları “ Yuvasına, merbut kadınlarımız pek çoktur. Fakat “muhakkak ki ekseriyet müsrif, kocalarına acımıyan, evlerine kocalarından sonra gelen kadınlardır ,, © Mehmed Çelinbaş (Mersin): «Nusret Safa Coşkunun evvelâ halk arasında yaptığı bilâhare Son Posta o «kuyucularına teşmil etliği «Bekârlar ni. çin evlenmiyorsunuz?» mevzulu anketi ozun zamandır takib etmekte idim. Fik. rimi yâzmak isivmezd'im, İskat genç kız ve kadınlarımızın erkeklere hücum et - meleri karşısında dâha fazla susmak doğru olamıyacaktı, 22 yaşındayım, henüz evlenmedim. Zamanımızın evii erkeklerini gördükçe bekâr kalmayı tercih etmek bana daha uygun geliyor. Kadıniârımızın yüzde sek! seni yuvalarına kocalarına, çocuklarına merbut değiller. Evet, maalesef bu ha - kikattir. Fakat itiraf etmek işlerine gel. mez. Sabah karanlığından akşamlara ka. dar çalışan erkek, karısından şefkat, sa - dakat, kanas? bekler. Halbuki onlar mo. dadan, sinemadan başka şey düşünmü - yorlar. Muhakkak ki, yuvaşına, eşine, ça. .cuklarına bağlı kadınlarımız pek çoktur. Fakat ekseriyet, İzmirli ba. yanın yazdığı gibi değil, müsrif, kecala. rına ecimiyan, evlerine kocalarından sonrâ gelenlerdir. İşte bu vaziyetleri gördükçe evlenmeğe cesaret edemiyorum ve edemiyotuz.» —>>> © M.K. (Ankara): «Bekâr olmaklığım münasebetile er - kek arkadaşlarımın yüzde doksan beşi. nin fikirlerini tasvib ederek, ben de bir kaç söz ilâve edeceğim: Erkek arkadaş. Jar, yerden göke kadar haklıdırlar. Ha . kikatin tâ kendisini söylüyor ve misal - erini veriyorlar. Kadınların cevabları ise, mübalâğalı ve saçmadır. Ben 26 ya . şındayım. Malf vaziyetim iyi, Evlene » mediğimin seboblerin: aşağıya yazıyo - ram: 1 — Evvelâ boşanmada sühulet . bu dilek başta gelir . çünkü her namus ehli, sır deli, bir şeref, haysiyet sahibi kim . seler mahkeme kapılarında flân edilmek. ten çekinirler. 2 — Kız velileri makul masraflar gös. termiyorlar, * 3 — Hayat pahalılığı, 4 — Kızlarımız fazla müsrif. Sonra nun Kılığına rahmet okutacak derecede saçma kıyafetleri var. 5 — Kadınlara itimadım yok. 6 — İyi bir eş bulamamak endişesi. Çünkü ekseriyet matlüba muvafık değil! İşte bu sebeblerle evlenmekte müte - redâidim.> 0 Z. C. (adresinin neşrini iste - miyor): «Genç kızların ve kadınların vaziyet - leri makul düşünen her Kafa için ma - lümdur. Bügüne kadar haklarında yapıl. mış ve yapılmakta olan tenkidlere ba - yanların İtiraz etmeleri ve bu tenkidleri tekzibe kalkmamaları bilmem ne dere . ceye kadar doğrudur? Güneşin her gün şarktan doğup, garbdan battığını herkes bilir. Kızlarımız için bugüne kadar ya - zılanlar tam manasile yerindedir. Bir çok memur ve şan'atkör bilirim ki, iki ar. kadaşı ile kahvede oturamaz. Çünkü, beş on kuruş ta oraya vermekten çekinir. Fazla gezemez. Elbisesini en az İki sene giyer. Ekseriya maaşları mahcuzdur. Çünkü geliri karısının yaptığı masrafla. ra tekabül etmez. Bayan tuvalet eşyasında hiç bir nok sana tahammül edemez. Elbiseleri mu » hakkak surette, mevsimden sarfınazar günlük (modaya (O uymal, (| şapka, portmen, iskarpin elbiseleri ile mütena. sip olacak. Eğlencesi. sineması, balosu, tenezzü. bü her zaman müemmen olacak. Böşan - mak zor olduğu için, erkekler mecburiyet karşısında tahammül ediyorlar. Acaba kocalarının neler çektiğini, çok hassaş o. lan bayanlarımız farkediyorlar mı?.. Tuvalet namı altında ne kadar müna - sebetsiz kılıklara girdiklerini biliyorlar mı? Şimdi ben cinş tefrik etmeden efkârı umumiyeden soruyorum: — Kadınlar mı haklı, erkekler mi?.. Maamafih, hata samur kürk dahi olsa gene kimse kabul etmez!» —EP> © 5. Ural (Ayaspaşa caddesi): «Bekâr erkekler ve kadınlar arasın - pek acayip giyiniyorlar. Portakaloğlu .İdaki hararetli münakaşaya ben de karış. Edebi tefrikamız: 2 KÖYDEKİ DOST — Sürpriz medeni insanların bir eğ- Jencesidir. Ondan zevk (o alamıyanlara sürprizden bahsetmek budalalıktır. Bu sert meydan okuyuş Osman beyi telâşa düşürdü. Kızının yaptığı neza - ketsizliği tamir etmek ister gibi: — Yok canım, dedi. Fem bir şey söy- liyeyim mi, sürpriz söylenmez, yapılır. Elindeki çatalı atarcasına tabağa bı - rakarak başını kaldırdı: — Evet hakkınız var. Hata ettim. Ağır ağır kahvaltamı yapmakta de - vam ettim. Daha iki satır konuşmadan gene bo- zuşmuştuk. Benim durgun, lâkayıd fakat yerinde fırsat kollıyarak yaptı - İm ataklar, onu çileden çıkarıyor. Böyle yapmasam fikirlerini hakikat, keramet gibi kabul ettirmiye alışan bu asabi mahlük beni de bir oyuncak haline ge- tirecek. Bununla beraber onunla cenk- Jeşmek hoşuma gitmiyor değil, zaten kendisi de bunu söylememiş miydi? Fa. kat şimdi mukavemet edemiyor. Silâh- larını boş yere israf ediyor. > » Osman bey çöken soğukluğu dağıt - mak ister gibi: — Şimdi isterseniz meyva bahçesine dhlalım, elinizle toplayınız. Ben her sabah böyle yaparım. Vitamin taze ye- miştedir. Diye bize arkadaki ağaçlığı gösteri- yor. Dedim ki; 2 — Müsande ederseniz şehre dönelim artık. Sicak basmadan gitmek daha iyi. Ayağa kalkan Vildan yüzüme bak - madan ve ortadan, cevab verdi: — Ben şehre dönecek değilim. Ve biraz ilerideki bez koltuğa uzan- dı. Ayak ayak üzerine attı. Kollarını başının altına kenedledi. Rahat, müs - tehzi bir vaziyet aldı. , Bu kararı hiç beklemediği anlaşılan babasına (baktım: Ve genç kadına dönüp eğildim: di mak istedim. Bugün, canım yanmış oldu. ğu için, o huysuz kadınlarIa evlenecek insanlara acırım. Evet, ben iki defa ev. lendim. Birincisi huysuz mu huysuz, ta. İrif kabul etmiyecek derecede geçimsiz İçıktı; ayrıldık. Fakat ortaya iki mahsul | yetiştirmiştik. Bunlara bakmak Jizımdı. Etrafın ssrerile tekrar evlendim. Fakat nereden almışım başıma bu pis, küllü belâyi... Şu hikâyeyi daha evvel duyseydım, evlenir miydim hiç? Masal bu ya!.. İnfanlaz dünya yüzün. den çekilmiş, cennet, cehennem kurul . muş, berkesi işlediği günahlara göre sev. kediyorlar. Kapının önünde bir zebani ayırıyor. Evliler cennete, bekârlar ce. henneme.. Bu Kali gören İki evlilerden biri, ken. di aklınca düşünerek, kapının yanındaki zebaniye yaklaşmış: — Ben, demiş, iki evliyim. Beni cen . netin daha iyi bir tarafına gönderiniz. 'Tevziatı yapan zebani emir vermiş: — Bu herifi cehennemin cehennemi - ne alın!.. Adamcağız şaşırmış: — Aman ne yapıyorsunuz? Ben evli. jyim, hem iki defa evlendim. Beni daha Jiyi bir yere göndermeniz lâzım gelir. Zebani ters ters yüzüne bakârak ce vab vermiş; — Ulan, bekârlar evlenmemişler, dün. yada bir azab çekmedikleri için onları! cehenneme”atıyoruz. Evliler zaten çek - mişler çekecekleri kadar.. Onlar da din. lensinler diye cennete alıyoruz. Fakat sen | bir defa evlenmişsin, uslanmamış ve yan. dığının farkında değilmişsin gibi bir de ikinci kere evlenmişsin. Senin yerin ce - hennemin cehennemidir. İşte ben de bunun gibi, ikinci kere ev. lenmek suretile, cehenneme müstahak okium. Kadına itimad edilmez; sır söy lenmez; yegüne silâhi göz yaşıdır. Kadın daima şeytanla beraberdir. Dahs boşan. madan başklarlie düşüp kalkmağa başlı. yorlar, Çalışan kadınlarımızı da - görüyoruz. Daire arkadaşlarına karşı ne kadar mü. samakakâr. Gördüğü riykâr yaltaklan » maları, komplimaânları ciddi sanarak ko. casından da ayni hareketi bekliyor. Ma. nasız kaprisleri kendilerile imtizaca mâ. nidir. (Devamı 10 uncu sayfada) Dudakları makine gibi açıldı ve ka -Jizleri yer etmişti. Nereye gitsem ken -İBunda ne benim tarafımdan dimde bir eksiklik varmış hissi beni bı-|bir ileri hareket, ne de ondan pandi: — Güle gület. Osman bey kızımın Kadınların cevalları - İs İyi bir erkeğin karısı kocasına ihanet etmez. Fakat şunu unutmamalı: (Erkek namusu ) , ( kadın namusu ) diye iki ayrı mefhum yoktur. Namus ve ahlâk birdir ,, © Fahire (Eskişehir): «Kadınlara yapılan hücumları haksiz, hem de manasız buluyürum. Bir bay bir İzdivacda saadet bulmak bence çok mümkündür. Fakat bi: şartla. Herkes kendi 'beğendiğile, anladığile, takdir et. kızla tanışmış ve o kız o baya bir fenalık | tiğile evlenmek şartile, yapmış diye bütün Türk kadınları aley « hinde yazı yazmaz doğru değil, Nitekim erkekler hakkında fena şeyler yazan ka. dınların da bütün sözlerini erkeklerin u. mumiyetine değil, bir kısmına ancak teş. mil ederiz. Evlenmelerin eksilişinde veyahud kö. tü neticelere varışında, mes'ul olan ne kadın, ne de erkektir. İçtimai hayatımız. dır. Eski usulleri tamamile terketmiş ol . duğtumuz halde bügün hâlâ eski usul ile evlenen gençler görmekteyiz ve bunların sayım hiç te az değildir. Bu asırda «bir babadan kızını istedim. Benden bir nişan sepeti, bir de düğün masrafı, şu kadar da ağırlık istedi diye bir çikâyet olur mu? Kızlar eskiden satılık mal gibi bir şey- diler ve o zaman babaları damaddan böy. le paralar isterler ve bu nevi şartlar ko. şarlardı. Modern bir memleket olan memleketimizde bu usullerin kökten kalk ması ve gençlerin evlenmeği başka bir noktai nazarla telâkki etmesi icab eder. Ben çalışan bir kızım. Eğer evlenme. ğe kalkarsam ancak kend! intihab etti, ğim bir adamla evlenirim. İzdivaç şart - larını ise şüphesiz babam değil, kendim tesbit ederim, İzdivaçta saadetin nişan sepetinde olmadığını bildiğim için satı. lik bir mal olmadığıma göre ağırlık ta mevzuvbahs olmıyacağından her halde izdivacdâ sâğdeli temin edecek şartlar diye telâkki ettiğim şeyler bunlar olmı. Fakat ne yazık ki memleketimizde ha. yat serbest ve herkes bir hayat eşi seçe. bilmek için bütün hürriyetine malik iken hâlâ eski usu'lerle kız arıyor, eski usul. lerle kız alıyorlar. Görücü usulü, kılavuz usulü hâlâ ba - kidir. Bu şekilde evlenmek tıpkı ticari bir milesseseye şerik arar gibi bir şeydir. Bunlar izdivacı maddileştirerek onun kıymetini eksütir bence. Evlenmek bera, ber yaşamak arzusunun tabii neticesidir. İyi arkadaşlar, iyi kafadarlar, beraber yaşamasını isterler. Yoksa birbirini anlamadan, dinlemeder, babaların yaptı, ği nişan sepeti, ağırlık, cihaz pazarlıkla, rile mutabık kalınarak vapılmış evlen - melerden ne hayır bekliyebiliriz. S © Feriha (Çarşıkapı): «Bugünkü erkeklerin bize yaptıkları eziyetlerin haddi hesabı yoktur. Çünkü bugünkü erkekler ne aile erkeğidirler, Ne de onların ciddi bir yuva kuracak e. melleri vardır. Hepsi âvâre, hepsinin başı havadadır. Maksadları o çiçekten, o çi . çeğe konan arıiar gibi o kızdan, o kıza giderek gönül eğlendirmektir. Ne ya « zik ki kendi bu kusurlarını kızlarımıza yükletiyorlar ve sanki kendileri bigünah İmişler gibi, kızlarımızı rezil ve rüsva & diyorlar. Bugünkü genç kız eğer höppa ise buna erkeklerden göre, göre alışmıştır. Çünkü bugünkü kadın artık erkek için ayrı, ka, dın için ayrı ahlâk ve nsmus tanımıyor. Büygünkü kadın kocasına ihanet edin. ©e nasıl namussuz olursa, erkek te ayni şekilde namussuzdur. Kadın kocasına iha net ettiği zaman nasıl hapis cezasına çar. pılıyorsa, erkek karısına ihanet ederse kanun ayi şekilde onu da cezaya çarp. tırıyor. Onun için erkeklerin eski söz . lerinin de hükmü kalmamıştır. Ve artık karısının üzerine envai çapkınlık yapan bir erkek kendisini mazur göstermek içini «Erkeğin elinin kması, kadının yüzünün karası» felsefesini de yapamaz. Türk kadınları vefakârdırlar demek, Türkiyede kocasına sadakatsizlik eden bir tek kadın yoktur demek değildir. Biz kadınlar şunu iddia ediyoruz ve bunda hakkımız var. İyi bir kocanın karısı bü. tün maddi ve manevi ibtiyaçları kocası tarafından tatmin edildikten, kocası ta » rafından kıymetli bir varlık gibi el üs - tünde tutulduktan sönra tekrar o koca . ya #hanet etmeğe, onu aldatmağa kalk - maz, buna vicdanı manidir, tabiatin ken. disini yaratırken içine koyduğu hisler mânidir. Pek kuvvetli bir aşk kadının bu ah » lâk mukavemetini kırabilir, yahud da ka. dın tiynelen mariz ve hasta olur, gene bunu yapar. Fakat norma! bir vaziyette, normal şartlar içinde yaşıyan kadın kat'iyen ihanet tmez, ihaneti aklına ge. tirmez bile, (Devami 10 uncu sayfada) © yapılmış gelmiş rakmadı. Yapacağı mühim bir işi nasıl-|bir 2âf eseri var. Daha doğrusu bir lâti- potlari nasıl düzelteceğinden şâşırmış, |altında garib bir düğüm katılmış duru-İ|ma artistlerinin adını takan bir kadı « bunalmış gibi ellerini iki yanına uza-| yordu. tıp açarak; Bazı unuttuğumuz bir ismi — Şaşırdım kaldım, deği. Sevinçle)tarihi hatırlamak için kendimizi nasıl üzüntü yanyana gidiyor. Onun kalışına |yorarız. Bu düşünce nereye gitsek ha- sevinirken sizin gidişinize üzülüyorum. |reketlerimizin ve diğer düşüncelerimi- Herhalde haftaya sizi ibekliyeceğim)zin altında bizi taciz eden bir soytarı Cevad bey, Sizi resmen davet ediyo -|gibi sırstır. İşte bütün bir haftayı böyle rum. Teşekkür ederek otomebile atladım. matbaada (o Süleyman bey (| tele -| toplantıları var. geçirdim, Çiftiikten döndüğüm nm kendi janrmda bir şakayı ciddi! veyahud |almaması lâzım. Benim alaycı ve kayd tablatimi yenmiye çalıştığını anlıyorum. Buna imkân m var? * Bu Pazar için gene arkadaşların bir Heybelide güzel bir Küçük avluda manevra yapıp çıkarken |fonla beni aramıştı. Ona karısının çift- villâ yaptıran gazete sahibi bir döstu- bir an içinde genç kadına baktım. İti-İlikte kaldığını haber verdiğim zaman |muz beni de evine çağırdı. Söz verme- yad: olmadığı halde bir sigara yakmış, |hayrette kaldı. v Fakat bana öyle geliyor ki Vildan İğİNİ biliyorum. Buna rağmen kızının dudakların büzerek dumanını havaya üflüyordu. Bu, sinirli ve düşünceli insanların Aâdetidir. * Bu hafta birçok toplantılar bir araya geldi. Bizim gazetecilerin yıllık kon -|lâkayid oluşum onu sinirlendiriyor. | tarafından iz'aç edilmek işime gel | dim. Osman beyin beni nasıl bekledik ceğim. Ben orasını başımı dinlemek için O gün bana kızdığı muhakkak. Ken. istiyorum. Bana salon esprileri yapanı disile dalma meşgul olunmağa ve her sinema artistlerinden kapma numara * bareketi ağkışlarmıya alışmış, benim lar gösteren hüviyeti şüpheli bir k# greleri oldu. Ayrıca roman ve hikâye Belki de Yenihanda kahve içmek için |MiYor. muharrirlerinin ictimat vardı. Bu ara-|durduğumuz zaman gösterdiği zâftan| Bu iğreti, fantezisi bol, samimiyeti da küçüktenberi bağlandığım spor klü-|utandı. Pişman oldu. Fakat o mükâle -|a2, zahmeti çok, süküneti kıt hayatta | bünün yildönümü bu haftaya tesadüflmenin gelişini de kendisi hazırlamıştı.İo kadar bıktım usandım ki biraz daht etti. Avrupadan getirdiğimiz bir ta -|Anna Bella gibi bir arkadaş bulsam |param olsa ben de Osman bey gibi çif" — Ha. anlaşıldı. Sürpriz bu imiş.)kımla maç vardı. Bütün bu meşguli-| Weis Müller olabileceğimi söylemiş -İliğe çekileceğim, bu yıl olmasa bile yetler arasında çiftlik hâdiseleri beniİtim. Kendi bu arkadaşlığı kabul ettiği-İherhalde — O halde hoşça kalınız hanım efen- İdüşündürmedi. Fakat içimde çözülme-İni söylemekle dostluğumuzu kuvvet- tiyorum. miş bir muammanın burgu gibi oyucuİlendinmek istediğini unlalnış oldu. gelecek yıl bunu yapmak is (Arkası var) üste kırdığılsa unutmuş bir insan gibi şuurumun)feden ibaret, O çiftlik adamlarına sine- | herhalde benden sonra ve belki de o|hâlâ orada olduğunu bilsem gitmiye * akşam Çiftlikten ayrılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: