“Son Posta, Böylesi iyi — Fakat ben hiç akşam yemeği yemem. | — Oturunuz yavrum. Ne içmek istiyor- sunuz? Eloi Malassin her akşam bu kahvede oturmasını âdet edinmişti. İhtiyar bir be- i rahatça yaşata- cak bir geliri olduğu için hiçbir ihtiyar çapkın her gece gayet geç yatar ve ancak yeniden akşamcılığa başlamak | için arkadaşlarile buluşacağı kahveye gi deceği saatte yatağından kalkardı. Onun hayatı gayet muntazam geçerdi. Evinden çıkarken cebine yüz frank koyar ve bu! yüz irank bitmeden evine avdet etmezdi. Bira içenlerde tesadüf olan derin ve ağır bir uyku ile uyuduktan sonra saat birde sabah kahvaltısını ederdi. Ona bir yu. murta ile sütlü kahveden ibaret olan bu kahvaltıyı her sabah ihtiyar bir hizmet. çisi getirirdi EEloinin apartımanına ondan başka bir kadın gi o hiçbir za mezdi Onlarla yeyahud otellerâ ş arasında çbir kadınla kahveye gidip içkisine ba ğ Onu o satte kahvehaneye gitmekten hiç 'bir ku#yet menedemezdi. Bu şiddetli bir itiyaddı. Şiir a davet ettiği bu genç kadın Gazino dö Parinin bi figürantı idi. Gayet kederli bir görünüşü olan bu öne! kadın daha evvel buraya Eloinin bir dos. tu ile gelmişti. Elci ayrılırlarken genç ka. dına: — Bu taraftan bir daha geçerseniz bu kahveye uğrayıp benimle beraber apera tf almağı unutmayınız yavrucuğum. Demişti. İşte genç kadın gelmişti. O hiç geveze bir insan değildi. Hattâ fazla sü. küti idi. Kendisine söylenen Sözleri din- lemesini biliyordu. Bilhassa O konuştuğu kimselerin kendisile alâkadar olmadıkla rını anladıktan sonra hemen hemen hiç bir söz söylemeden onları dinlerdi. Saat sekizde - büyük mavi gözlerine, sarı saç- Yarına ve eski mantosunun altındaki mevzun vücudüne rağınen kendisinde fazla alâka göstermiyen - Eloi ona sordu. — Akşam yemeğini nerede yiyorsu. nuz? . O, kederli tebessümile gi sedi: — Ben akşam yemeği yemiyorum, Bir çeyrek saate kadar tiyatroda olmağa mec- burum. — Ne diyorsunuz? Size küçük bir şey «Son Posta» nın edebi romanı: 40 Bu sevinci, aldığı hediyenin kıy «- metli oölmasından ziyade - bir astrağan pelerinin fiatı pek bil. miyordu.— Feridunun iş için gittiği İs - tanbulda kendisini hatırlaması, ken - disine hediye almak için omağazaları dolaşması yüzünden bir kat daha artı- yordu. Oğlunun getirdiği hediyeler için Sü- heylâ hanım hiç bir şey söylememeği daha münasib görmüştü. Fakat yemekten sonra Nesrin teyze - $ile yalnız kaldığı zaman, Feridunun getirdiği mahfa alarak hiddet ve »rlattı ve eş püskü - ren gözlerle teyzesine baktı? — Şimdi de beni eve alınmış sığıntı bir akraba kızı addediyor ve bana öy - yor. Bu bileziğin kıy » meti şu & yanında nedir? Beş parasız bir kıza öyle şahane bir hediye vermek! Ne çılgınlık yarabbi, ne çıl - ginlik! Süheylâ hanım öfke ile boğulan bir sesle yeğenine cevab verdi: — Evet, o kiz oğlumun aklını başın- dan aldı, onu divane etti. O süprüntüye benim gözlerimin önünde böyle bir kürk vermek ha! Benim onun hakkın « da ne düşündüğümü pekâlâ bildiği 1 - çin bu hakaret âdeta doğrudan doğru- verilmiş olan kürk pelerini hemen giye | derece kıymetli olduğunu pek tahmin| lwka bugünler bana bunun hakkında işle de) meşgul değildi. Biraz şişmanca olan bu| nın Hikâyesi “mmm — Ha evet anladım. Gece tiyatrodan çıktıktan sonra bir şey yiyorsunuz de mek. Genç kadın sabırlı bir gülüşle omuz. larını silkti: — Yani annemin yanına döndüğüm za- man eğer kalmış ise biraz soğuk et yedi. ğim olur. Bazan biraz şukula ile ekmek yerim. N Eloi hayretle ona bakıyord — İnsan bu türlü bir İl yaşıya, maz. Tiyatrodan çıktıktan sonra bu gece buraya geliniz de size âlâ bir kotlet ik- ram edeyim, GLİŞEİE ve beraberce kahvehsseden ti ya doğru ilerlediler zi bile bilmiyorum. Ayrılırlarken Elo genç kadına katle baktı ve: — Zavallı çocuk! Diye mırıldandı. Ondan ayrıldıktan sonra bir restorana girip yemeğini yedi. Orada, tesadüf ettiği arkadaşlarına Ağ İaden bahsetti, Gece ti; len Aglağye güzel bir yemek ikram et tiklen sonra ayrslırlarken: — Çocuğum, demi dik. Ne zaman ister. utmayınız ki sizi her görüşüm | | benim için büyük bir zevk olacaktır. larda Eloi dehşe Ağrıların şiddetinden adetâ bir çocuk gibi bağırıyordu. Daha evvelce İde bu ağrıları hissetmişti'amma hiçbir defasında bu kadar şiddetli olmamıştı. Eloi bu defa bu şeyin ehemmiyetli oldu. ğunu gördüğü için doktor çağırdı. Dok. tor ona bu krizin ne kadar süreceğini bi- lemediğini söyledi: — Bu güt krizleri, diyordu, ne kadar süreceği hiç belli olmaz ki.. Eloi için günün en acı saati gündelikçi kadının akşam çorbasını verip gittiği sa- âtti. İşte o saatten sonra Eloi ıztırabları ile yapyalnız kalıyordu. Tâ ertesi sabah) saat sekiz buçuğa kadar. Nihayet bir gün, kendisini gayet hed- baht hissettiği bir anda Eloinin aklına| Agla& geldi. Hemen hizmetçi kadını ça- Binip: dö Pariye gidiniz ve Matmazel Aglağyi İ bulunuz. Kendisine çok ihtiyacım oldu- İğunu ve hemen buraya gelmesini söyle- yiniz. Hattâ mümkünse beraber getiriniz. Şüphesiz ki madam Magarel, genç ka. Yazan: GÜZİN DALMEN ya bana! Fakat ümidimi kesmiyorum; inşallah vaktinde aklını başıma toplar, inşallah bu kızı bans gelin diye getir - | airo dönüşü ge-|” bir gutla ya-| — Madam Magarel, dedi, şimdi Gazino| lâ dına Eloinin perişan halinden bahsetmiş olacaktı. Agla6 hemen gelmişti: — Zavallı dostum ne oldunuz böyle? Diyerek, şapkasını ve paltosunu çıka- rip onun yatağının yanındaki koltuğa yerleşi Agla& bütün gün onun işile meşgul o- lurken, Eloi gözünü genç kadından ayır- mıyordu. O akşamları giderken Elci asa- biyetinden deli oluyordu. Agla& mükem- mel bir hastabakıcı idi, Nihayet Eloi genç kadından tiyatroyu bırakmasını ve gece- leri onun yanında kalmasını rica etmişti. Karşıdaki sedirde pek güzel uyuyabilirdi. | Agla& bu teklifi de kabul etti. | Eloi artık iyileşmişli. nekahet devrine girmişti. İyice hissediyordu ki Agladve urette alışmıştı. Ondan ayrı ka ım pek güzel anlıyordu. Bir müddet tereddüdden sonra genç kadina| açıldı: Yavrucuğum, ben kararımı verdim. gi- Aglaö bu kararı muvafık gör. aşını salladı ve tatlı bir te- duğunuz zaman yanınız- je gene sizi ayrılmam, Sizi yalın iz birak- tatlı bakışlarile ona haki- yordu. Elvinin bu izdivacı istemi tarafından bir fec bu sözl asıl kendisi bu izdi- vacı reddederek en büyük fedakârlığı göstermişti, Halbuki zavallı olduğu kadar olan ihti; göz! egoi r bekârın buruşuk yanaklarını an yaşlar ıslatıyordu. Bu yaşları genç kadının görmemesi için Eloi Biyaya da faydalı yağmurlar Biga (Hususi) — İki aydanberi ku - olan Biga topraklarına faydalı ar düşmüş ve çiftçilerin yüz i güldürmüştür. Yağmur, daha zi- de Karâbiga havalisini (o sulamış ve kuraklıktan çök sıkılmış olan mahsu - landırmıştır. ler, hazır olan tarlalarına su - sam ve mısır ekmeğe başlamıştır. Şehir ve civarındaki köylerde bu sene, ge - çen yıla nisbetle yüzde otuz nisbetinde fazla ipek böceği beslenmektedir. meğe at bulmak maksadile Reşad - lara gitmişti. İlk gördüğü O kimse, o sabah iki üç gün kalmak üzere İstanbuldan. İzmire gelen Nejad oldu. Delikantı her za - manki gibi gözlerinden sevgi, dudakla- rından kompliman taşarak (genç kıza koştü. Annesi, halası ve kardeşleri, Neri - menin arkasındaki pelerini (Ohürmetle karışık bir hayretle seyrederek Feri - dunun bü fevkalâde âlicenablığına pek mek küstahlığını yapmaz. Nesrin haşyetle ellerini birbirinin i - çinde kilidledi; — Allah esirgesin! Aman teyzeciğim, buna sakın müsaade etmeyin. Onu bu evin hanımı olarak görmek ne felâket! Süheylâ hanım bu sözlere cevab ver- medi. Başını eğmiş, oğlunun demirden iradesi karşısında ng kadar âciz oldu - ğunu düşünüyor ve tâ küçük yaşından beri Feridunun gurur ve âzametini bil- diği halde onu bu huyundan vazgeçir - mek şöyle dursun, sözlerile, hareketle- rile bilâkis onu teşvik ettiğini büyükl, bir acı ve iztırabla kendi o kendisine itiraf ediyordu. Feridunun buyunda olan bir insanda aşk ve ihtirasın geçici bir hevesten iba- ret olmasına ihtimal yoktu. oOBundan başka, Nerimenin bergün gözle görü - nür derecede artan sehhar gözelliği, o vakte kadar sevmemiş bir detlkanhı kalbine çılgm bir halecan verebilecek derecede idi. O gün öğleden sonra (o Nerime hem «Bülbü! yuvası» ndaki dostlarını ziya- rat etmek, hem de o sabahı okendisine şaştıklarını söylerlerken, Nejadın kaş - ları çatıldı, alnı kırıştı: — Nerime mucizeler yapıyor, bizim is İspartalı bütün bütüne değişti! — Hakikaten bana karşı çok iyi dav- ranıyor, eskiden ondan korktuğum hal- de artık buna sebeb görmüyorum. Meliha müstehziyane güldü: — Tabii, artık ondan korkmak için bir sebeb yok. Şişman ve kalın ellerile genç kızın arkasındaki kürkü tutuyor, ona bir pa- ha biçmek istiyormuş gibi, kıskanç göz lerini ondan ayıramıyordu. Fahriye, bilhassa halasını kıskandır. mak istiyormuş gibi sordu: — Siz böyle şeylerden anlarsınız ha- Ja; acdba böyle bir pelerin kaç lira e - » ha — Tam kıymetini tayin etmek biraz güç olacak çünkü bugün kürk fiatları dehşetli surette pahalanmıştır. Bu aş - traganın da en iy! einsten ve hakiki ol- duğu besbeli... Herhalde omuzlarında İnhisarlar U. Müdürlüğünden: “ I — Şartnamesi mucibince 32000 kilo toz paket kolası kapalı zarf usulle — siltmeye konmuştur, NM — Beher 100 kilosunun uhassmen bedeli sif 17,64 lira hesabile sosAdi — vakkat teminatı 429,36 liradır. ” HI — Eksiltme 15/V1/939 Perşembe günü saat 15 de Kabataşta. LevaP” Mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır, IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız alınabilir. V — Mühürlü teklif mektubunu kanuni vesaikle 96 7,5 güvenme ps buzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek kapalı zarfların ihali den bir saat evveline kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına mukabilinde verilmesi lâzımdır. £ «3619> ras, e sai” yakl m I — Osram, Tungsram, Filips vo Lumna markalarından olmak 010 besi cut listesi mucibince muhtelif vatlık (7590) adet apmul yeniden satın alınacaktır. asar TN — Muhammen bedeli 1400 muvakkat teminatı 105 liradır. Lars NI — Pazarltk 14- VI- 939 Çarşamba günü saat 16 de Kubataşta ve Mübuyaat şubesindeki alim komisyonunda yapılacaktır. V — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen günde * 7,5 güvenme w ile mezkür komisyona gelmeleri, (3790) IW — Listeler hergün 6070 geçen şubeden parasız alınabilir. Diş Doktoru Diyor Ni diş 4 ye al me kok! « — İyi bir diş macununda, rine muzır tesirleri o.mıyan b bir madde; bulunmalı, asıl di mizleyici madde, mineleri mi şekiike hazırlanmış olmalı, içinde mız olmadıktan başka agızdeki ları da temizlemek üzere kele! deler ihtiva etmeli ve nihayet ve lezzeti nefis olmalıdır. ? işte RADYOLIİN budur! Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra günde 3 del RADYOLİN KULLANINIZ. gr la am rr Deniz Fabrikaları Umun Müdürlüğünden Fabrikalarımız sıhhiye kadrosuna 165 lira ücretli bir doktorla 98 ira bir eczacı alınacağından isteklilerin sahib oldukları vesikalarla birlikte bulunan Deniz Fubrikaları Umum Müdürlüğüne müracaatları, (4011) edememiş olan genç kız biraz korkmuş gibi gözlerini açtı: — Öyle mi Meliha hanım? Fakat zan netmiyorum. Herhalde Feridun bey be- nim gibi mütevazı bir aile kızınv bu kadar kıymetli bir hediye vermemiş - tir, mutlaka bu kürk takliddir. Zerrin büyük bir muhabbetle arka - daşını kucaklad — Sen ne sâde, ne tatlı kızsın Neri- me; mütevazi bir aile kızı olmfkla ne olurmuş! Kimse senin kadar böyle kıy- metli şeyler giymeğe lâyık (değildir. Herhalde geç de olsn ağabeyin bunu an Yadı, hem ailene karşı olan borcunu ödemek, hem de sana karşı senelerden beri rev gördüğü muameleyi affettir. mek için şimdi seni bir parça şimart - mağa başladı. Nejad somurtkan bir tavırla dudak - larmın arasından birkaç kelime mırıl- dandı fakat onu halasından başka kim- se İşitmedi; Meliha hanım ise, omuz - Yarını kaldırarak hiç bir cevab verme - di. Nuriye hanım Nerimenin sıkıldığını | eee sözü değiştirmeği (o münasib bir şeyler söyliyecektir. hemen size müjdelerim. M: na hiç bir şey söylemeden de pek yakinda buraya gelmesi temeldir. gibi bir hal aldı. Ferid nezlede” < sürükten kurtulamıyor. Bacala”" yi mir edilmesi büyük bir şey de olsn kâfi değil. Zerrin öteden atıldı: gi — Allah Nerimeden razi olsun! yet Feridun beyle görüşmenize e kalmadan bacaların tamirine pi Bize, kalsa, daha senelerce bU çekecektik. Nejad hiddetini gizli liyemedi: wi — Maşallah; N ii y# angary# yüklemi: sekin o le beraber biraz me ye gek çk tuhaf bir şey göstereceğim. gi Genç Kız Nejadın arkası dan ir venleri inerek bahçeye çıktı “ emeden onun yanında yü ai kikaten, birkaç çam ağacının girmesinden burada çok gari? ya benziyen hir yer peyda olm Nerime, pelerinini idun bey sana burannı gelip yakından teftiş edeceğini © söylemişti; i o vakittenberi epeyce zaman daha o vadini tekrarlamadı — Hayır efendim, o günden sonra bir daha bahsetmedi. — Allah vere de unutmasa, yahud da bu evi tamir etmek fikrinden caymasa!| daki bahçede dolaşıyor ve DUr# bir servet taşıyorsun Nerime. O vakte kadar aldığı hediyenin bu miyorsun. Buradaki yeşillik" zelleşmiş değil mi — Hiç unutmaz; buna emin olunuz. Öyle kuvvetli bir hafızası var kil Mut- zal