BüYüK SANATKÂRLAR 3 .MİKELANG Daha onu Sen - Piyer Kilişesine gömdürmek istiyordu. hemşerilerinin vasiyetini yerine getirme . nsya kaçırdılar, orada muazzam bir cenaze alayı tertib ettiler (“Son Posta,, nın tarihi bahisler muharriri yazıyor) Kg, Ten sezi, yeni bir' fırtına, yeni bir| Flora öç Kapi “AM. Mikelangelo, Toskanada Rin küsabasında doğmuştu. Floran- burjuazisinden Bo Dük Siemesi, ebeveynine evvelâ şeref ve ty, 2 fedakârlık gibi görünmüş, o- Nüriy, arzusuna ki, engel olmağa çalışmış- Hakat nihayet, doğuş kabiliyetini 'n çocuğu hiçbir zaman alı- Fi 'erma kanaat getirince, bi- “Oransanın meşhur ressamla- Müşte, Gihirlandajonun atölyesine over- Mikelarge ou Nada İ0 O zaman.on üç yaşla- ani Bİ Yİ sonra da Ploramsayı kral Meliiler a nadan kral gibi idare eden Ni olduğ Muhteşem Loranın tesis et- Ü Brad beykeltraşlık mektebine gir“ fik Bana e bir talebe olmadı. Kü. e oğula Loran dö Medicis tarafın- ÜŞ olaça 23 VE yeğenlerine bir arka İtalya gezildi. Ba mektebde. büyük yeli e oMatellonun bir talebesi Mi- sti Ustalık ediyordu. Fakat orun Yi tezyin © rada Medicislerin sara- Hire halen eski Yunan ve Romanın a Daha yirmi beş ry j ; 3 ğ ; m «Uyuyan Aşk Mabudus, apt. Önce eski bir Yunan satılan bü eser, genç heykel. 1 başlangıcı oldu. Biraz i iki şaheser ile bu şöhret , talyanın her tarafına yar din p lerden biri, on ikinci Lui- iler Mind elçisi kardinal dö Büsüne Me. Bir Pita, oğlunun f, ; zi 7 5 Ye ia a lm; ış olan bir Meryem e yapa ii. Diğeri, Floransa şehri z eli sinde, bir Davud heykeli Gi bie Mai ©lemli siması de ea, vü na İdi, İsa da narin eş cudü ile Yorgun ve bitab e — Apollon iL. Davud heykeli. Belin ana VE yüzü eski zamanın ii, ama bilhassa bir Perseyi ha- udu yalaya etik bir yl sonra idi ki, Da ikin 7 UZ Yaşında bulunuyordu. © gli ul tarafından Romaya da- ve tarihten itibaren de ölü. iy aldı, ei Yarım asırdan fazia Roma» ke vesile (kinci Juhin halefleri da yan dam edildi, Bir asra ya İ ve slangelonun uzun hayatı, çalışma ile vi arikulâde muhteşem rika, cud le Bu muhteşem dretin dışmdaki ts- a şmdaki ta PE Üedi, Ye başına hakilıt yap he alg; *, resimleri müstesna, ü- mama azm eserlerin #iç biri- da madı. O muhteşem tesave Ma 2 na, SM parçaları hakikat YA pi, Ye Bitmez lk başladığı eser Nt b merkadi olmuştu. «Bütün Piojeş Sere vaklettiğini. söylüyor. © Pek muazzam idi Merkağ: esi bina O heykel konulacak üç katlı a bu yeç, FaPann “başmimanı Mus, Düny esine k # EEE İŞ Pakat Yeni gelen san'atkârı ietir- Jalü, kendi merka- Silestin kilisesi kubbesinin pri y, Pnağa memur ettirdi. Mi. «Resi, pey istemiyerek kabul im san'atım değil, ze- İNS ay, * Sadece mavi bir e dina sim serpümiş kiki Sikti, kürulrmuş olan nakkaş iske- ei, ie hümanistin tilerini sor. Ne üze, nsadan kendisine yardım İğ Binayı timi olan ressamları ü Eserine kendi içinden al- başladı. Tek başma çalıştı. Mona Yalnız Dante, Savanarole, Meta, Bu Yanm hatıraları müessir dastant ölülerin tesirlerile #tiş bir plân çizmişti, Sikatin bali Meryem, oğlunun ölü-| ny, İSE Sile va tahammülü ile ELO Fakat Floransalılar k için cesedini çaldılar, itü, Fakat bunlardan ancak altı tanesini Dâhi san'atkârın diğer bir şaheseri kiisesinin duvarlarında Musanın ve İsa- nın hayatına dair karşılıklı iki resim bul- muştu. Mikelangelo Musadan evveller ci- han tarihini aldı ve onu İsanın beşiğine kadar getirdi. Kubbenin içine kitabı mu- kaddesin hilkati âlem faslından ve ilk peygamberlerin tarihinden sahneler, ke- merlerin üstüne de gene kitabı mukadde- sin yedi peygamberi ile beş tane Sibü Eserin muhtelif kısımlarını ve çocuk tasvirleri yaptı. 1508 ile 1512 de, fasılasız dört sene, mutlak bir inziva için. de hiç bir modele lüzum görmeden yal « niz ruhunun ve hatıralarının okudretile bir âlem #bda etmişti. 1512 de, tekrar asıl san'alına, mermer heykelciliğe döndüğü zaman hummalı bir surette çalışarak i- kinci Julün merkadi için üç sene zarfında üç heykel yapmağa muvaffak oldu. Bur- lârdan ikisi fki esiri gösteriyordu, Diğeri de muazzam bir Musa heykeli idi, Mike- lângelo, ikinci Julü fetihlâf etmiş olan Papa onuncu Leonun emri ile merkâdde- ki çalışmalarını yarda bıraktı. 1521 de, yeni papanm emri ile, Floransada Meği. cislerin merkadine başladı. Muhteşem Lo- tanın oğlü ve heykeltraşm çocukluk ar- kadaşı olan onuncu Leonun ölümünden sonra papalik makamına gene bu aile- den yedinci Kleman seçildi. Yeni papa, ecdadının merkadlerini yapmakta olan Julün merkadlerini tamamlıyabileceğini! daha ciddi ve daha yüksek garami hiçbir vakit yazılamadı. Reşad Ekrem Koçu ümid ediyordu. Medicislerin merkadi için evvelâ en iki heykel yapmağı düşünmüş” tamamlıyabildi. Onlar da, oturmuş vaziyette Muhteşem Loran ile Julyen âö Medicis, ikişer ikişer iki grup halinde ve birincilerin ayak u- cunda mütenazir olarak uzanmış, Fecir ile Geceyi, ve Şafak ile Gündüzü temsil eyliyen heykellerdi. Hattâ bu son grup ta tamamen ikmal edilmiş değildi. Mikelen- gelo, merkadleri edecek kiliseyi de tamamlıyamamıştı. Bu kilise için tasav- ilen duvar resimlerinden de hiç bi- risini yapamamıştı. On beş sene sürten bu altı heykelin yapılmasından sonra, hey. kelleri yerine koymak istediğinde, me kadi vakdile nasıl tertib ve tanzim ettiğini artık hatırlıyamadığını söylemişti. Yeğinci Klemandan sönra Papa olan ü- çüncü Pol 1535 de Mikelangelodar. Siks- &in “Kilisesinin duvar resimlerini tamam- lamiasını istedi. San'atkâr yirmi metre ir- tifamda ve on metre arzında korkunç ve muazzam bir Rüzu Ceza yapmağı başla” dı ve beş sene içinde tamamladı. Milâlı İsa yorlusunda resmi küşadı yapıldığı gün, eseri görmeğe, Avrupanın her tar# fından ziyaretçiler gelmişli. Altı sene sonra, Papa, yetmiş iki Yaşi- na basmış olan ihtiyar ürtisti Sen-Piyer kilisesinin inşaat nazırı ve mimarı tavin etti. Bu vazifeyi «Allah rızası için» kabul ettiğini bildiren “Mikelangelo, bu hizmeti için bir maaş almak istemedi. Bu sure san'atkâr, son senelerini Sen-Piyer sesine vakfetmiş oldu. Bramanteın plân- larmı tetkik etti, Mimar Branelleskonun Floransada yaptığı kubbeden ilham ala- rak 42 metre kutrunda ve 123 metre irti- famda bir kubbe yaparak Bramentem â- bidesini tamamladı. 1564 senesinde de seksen dokuz yaşında, şan ve şerefin en yüksek mertebesinde iken öldü. Haya tında derin bir imandan ve çok hassas bir şair kabiliyetinden gelen ve gizlice yapılan gayet çok sadakalarına, ve ailesi efradına yaptığı ebemmiyetli para yar- dımlarıma Tağmen, yarım milyon frank- rk bir servet bırakmıştı. Ölürken, cesedinin Floransaya götü- rülmesini : vasiyet etmişti. Papa ise onu Sen-Piyer kilisesine koymak istiyordu. Floransalılar, dâhi hemşehrilerinin vasi- yetini yerine getirmek için cesedini çaldı- lar ve bir eşya denginin içinde Floransa- ya kaçırdılar. Orada muazzam bir cenaze alayı tertib edildi. Mikelangelo, bütün eserlerinde hâkim olan kudret, vekâr ve azamettir. Fakat bu kudret ve azamet dalma bir hüzün ve kederin ifadesi olmuştur. Bir manzume- sinde «Bin zevk bir elem kadar kiymetli değildir diyen heykeltraşm bütün kah- ramânları, ifrata vardırılmış şişkin ada- 1eli, ciddi ve hazin çehreli ruhunun azabı ve #htilâcı yüzünün ve vücudünün mut» lak güzelliği ile tezad teşkil eden insan ile mabud arasında birer atlettirler. Her ese- Ti onun muztarib, hüzün ve kedere mail ruhunun bir aksidir. İtalyanın © zamanki perişan hali, bil- bu hassas san'atkârı bir kat daha yeise düşürüyordu. Medicisler merkadi için w- yuyan bir kadın heykelinde geceyi tem- sil etmişti. Bu eser kendisine şu mısraları ilham etmişti: «Cinayet ve ayıb olan şeyler devam et- tikçe «Uyumak ve hattâ taş olmek tatlıdır. «Görmemek, hissetmemek benin en büyük saadetimdir. «Aman beni uyandırma, yavaş konuş!» Mikelangelo, şan ve şerefin şahikasın- da tüniyen bir ihtiyar kartal gibiydi. İn- sanlardan Kaçan vahşi ve kibirli ruhunu, genç ve emsalsiz derecede güzel Kavali- yetiye âşık olduğu zaman, onun ayakları altına sermişti. Rakik ve ümidsiz; aşkın esiri olmuştu. Rubunun en saf membaın- dan ilham alarak Kavoliyeri için Sonneler .. si Düğünler hakkındaki kararları alâkadarlar nasıl karşıladılar ? " i Otelciler, otel salonlarında düğün ını söylüyor, şoförler de; «düğün kazanıyordu» emmi Dahiliye Vekâletinin israfların önüne)ra için vilâyetlere yeniden bir ta- mim gönderdiğini yazmıştık. Bu tamimde riayet edilmesi taleb edilen şeyler. bilhas- sa düğünlerdeki morasimg ve âdetlere ai hükümlerdir. Meselâ bu tamimle ge cihaz verilmesi, gelin arabasını beşten fazla otomobilin takib etmesi, düğün için umumi salonlarda balo, çay ve ziyafet verilmesi ve daha buna benzer bir takım| şeylr menedilmekteğir. Bir muharririmiz bu yasaklarla yakın- dan alâkadar olmaları ice» eden vatan - daşlar arssında dolaşarak bu mevzu etrâ- fında kendilerile konuşmuştur. Aldığı ce- vabları aşağıda neşrediyoruz: Otelciler ne diyorlar ? © Tokatlıyan oteli müdürü ne di- yor? — Otellerde düğün yapılmasını renei- mek, bilmiyorum, düğünlerde yapılacak masarifi azaltır mı? Bence düğün yapan- lar, evde daha masraflı olduğu iç otelleri tercih ediyorlardı. Çünkü otel lerde çok daha ucuza çıkıyordu. Ve onun için herkes son senelörde ev düğünlerine otel ve salonlarda yapılan düğünleri tercih ediyorlardı. Ufak düğünler, yüz elli ile iki yüz lira arasında çıkıyordu. 'Tabü davetlilerin çokluğuna, büfenin şekline istenilen içki miktarına göre bu fiat artıyordu. En pa- hali bir düğün kaça gelir söyliyemem.. Düğünler mevsimlere göre çok veya az oluyordu. Bazan dört ay bir düğün ol - muyor, Bazı birkaç ay üstüste haftada üç dört dügün, hattâ sekiz düğün kadar © - luyordu. İsraf diye bumun menedilmesi"tebil © - tellere ziyan vermiştir. Fakat yalnız otel- ler değil, içki satanlar, pastahaneler, çi- çekçiler, müzisyenler ve nihayo; garson- lar zârar göreceklerdir. Biçare gârsonlar bu yüzden epey para kazarurlardı.. Maa- müfih mademki böyle yapılmış, her halde büyükler bizden daha etraflı düşünürler. © Turingpalas oteli müdürü: — Otellerde düğün yapılmasının me - neğilişi oteller için büyük ziyandır. İs - tanbul otelleri içinde bizim gibi düğüne verecek salonları olanlar bu işten pek| mutazarrır olacaklardır. Çünkü senede en aşağı yüz elli düğün yapılmakla idi. Biz kendimize salon kirası olarak bütün mas- raftan #ncak yirmi beş lira ayırırdık. E- lekiriği, masaları, örtüleri de bu para ile karşılardık. Fakat masrafı altmış liradan başlayıp üç yüz liraya kadar çıkan dü - ğünler vardı. Bunun men'i hem bizi, hem çalgıcıları, hem pastacıları, hem çiçekçi- leri, hem içki satanları, hem garsonları mutazarrır etmiştir. Kazanç vergisi de buna göre eksilmiş demektir. Bu yasak maliyeyi de mutazarrır etmektedir, Bi. zim bu hafta son bir düğünümüz vardı. Onur. için izin almağa uğraşıyoruz. Eğer izin alırsak ne âlâ... İzin almazsak ne ya- palım der, otururuz. © Perapalas oteli direktörü: — Biz esasen düğün için nadiren salon veriyorduk. Bizirg için ziyan mevzuubühs değildir, Alâkadar dahi değiliz. Şoförler ne diyorlar? Gelin alaylarının kalkışı hakkında da şoförler şumları söylemişlerdir: © Şoför Salih: — Düğün arebasının arkasında beş a- yapılmasının israf sayılamıyaca masrafları memleket içinde para- nın dönmesine sebeb oluyor, birçok kişi bu yüzden e a diyorlar. e? adan fazla gitmiyeceğini sizden şimdi işittim. İnşallay yalandır. e Kulaklarıma inanamadım... Çünkü bizim için bu zarar» dır. Şimdi yaz geldi. Muhakkak ber Pa- zar bir düğün çıkardı. Hem şoförlerin pa” rasını da düğün sahibi değil, birçok kere davetliler cebinden verir ve kimseye yı” kım olmazdı... Fakat şimdi'yasak edilme- si bizim işimizi epey bozacak. © Şoför Armanak: — Evet gazetede okuduk, Pek üzüldük, Gelin alayları en azdan on taksi olurdu. Taksi ücreti alırdık. Bazan çok durmak icab ederse pazarlık yapılıyordu. Bunla» rın yasak edilmesi şoförlerin kazancın * dan bir kısmını eksiltmiştir. 3 © Şoför Yakub: — Gelin alaylarının kalkışı tabii şoför“ ler için ziyandır. Bu yasaktan evvel be « nim her Pazar düğürüm vardı. Hiç iş ek- sik olmazdı. Nikâh olurdu, düğün olur * du.. Sıra, sıra ir, giderdik, En fazla on sekiz araba olurduk. On sekiz araba | bir düğün için büyük bir israf mıdır? Hem İbirçek kere iş toplan yapılmaz, masrafi otomobillere binenler kendi ceblerinden öderlerdi, Bu havadise hepimizin cam s1“ ilıyor. Düğün için yapılan masraflar, memleketin içinde paranın dönmesine $8- beb olur, birçok Kişi 0 yüzden kazanıyor. du. Ben kendi hesabıma doğrusu üzül - düm. © Şoför Ali: — Madem ki hükümet böyle muvafık görmüş. Herhalde memleket için böylesi hayırlidır. Biz vakıâ ziyan edeceğiz am * ma, şimdi yazdır. gezmelerden, tozma « lardan kazanırız, olur biter. H.R. Mıntaka liman reisliği teşkilâtı temamlandı Evvelki günden itibaren yeni teşki « âtla faaliyete geçen mıntaka liman re i memurlanna dün maaşları ve - rilmiştir. Yeni teşkilâta göre mınlaka liman reisliği; fen, muhabere, kontrol ve muamelât olmak üzere dört şubeye ayrılmaktadır. Fen (şubesi şefliğine Hayri, muhabere şefliğine Rafih, kon trol şefliğine Tahir, muamelât şefliği « ne de Salahi tayin olunmuşlardır. Li « man kontrol memurları arasında da ba zı değişiklikler yapılmış, memurtardan Sabri Atik Kavak liman reisliğine, Ö- mer Lütfi Tüzün Giresun vilâyeti li « men relsliğine, Amasra Jiman reisi Fevzi ve İstanbul fen şubesinden Hüs- nü de kontrol memuştukdlarına tayin ulunmuşlardır. Kentrol memurlarıadan Sıtkı Tal ve Salih 23 liraya terfi etmiş- lerdir. Fransn ile yeni bir ticaret anlaşması yapılacak 15 Haziran 937 tarihinde imzalnan Tür kiye ile Fransa arasında mal adelezi. ne ve bedellerinin sureti tesviyesins aid sicaret ve tediye anlaşmasının, i Tem * muzdan itibaren Fra kümeti tara « fından feshine karr v i şebrimizdeldi alâkadarlara bildirilmiştir. Fransa ile yeni bir anlaşma yapılmak üzere yakında müzakerelere başlanacak» tar.