KE ee BATTAL GAZİ|| Perişan olan b ir ordu kesildi. Binlerce helâllaştığı gibi, lâlası Tavâbilin de e-|ladı. Düşman süvarileri, büyük bir in- Eni öperek himmet ve helâlhk dile - |safsızlıkla kılıç sallıyarak Konya ova « di... Üç yüz atlıyı peşine takarak çıkıp | sından ileriye doğru geliyorlardı. verildi. Bütün eş - beyin kona- bağ köşküne İle karşı karşi- iya korkunç bir ha- pazaran, in Bizans kalesi ö - Suriye ordusu, Kon ş , Malatya şehri » Pek çok kurban Bizanslılar) kargı. kuvveti çıkarmak # değ 8sker bu e a Gaziye zer- vermedi; ma bulsam, peşime takıp <rtesi ba; f 7 Gün, * şehrin büyük Yrak dikti. Bu 4 taylar çaktırrak ve heç Bia et Sirtarak gönüllü top- ün Alya ger ini Gazi eb kadar atlı birik - â& Vara » # vi; gitti. * Battal Gazinin bu sefere çıkışı, ev - velkilere benzemiyordu. Kalbinde, a- & bir ateş yanıyor.. ve onu, yaralarının acısından hiddetlenen bir aslan gibi kö- | pürtüyordu. ! Hareket ederken, esasl: bir plân ter- tib etmişti. Evvelâ, Bizans askerleri i-| le, bunların kılıçtan geçirdikleri Suri - ye askerlerinin arasma girecekti. Böy- lece Bizanslıları şaşırtarak, Suriyelile- ri onların şerrinden halâs ettikten son- ra, artrk bütün kuvvetini (o sarfederek düşmanlarla mücadelede devam ede - cekti. Battal Gazi çok iyi biliyordu ki, üç yüz atlı ile koskoca bir Bizans ordusu- nu imhe etmek mümkün değildi. An - Koca kahraman, (Ereğli) önlerinde, Bizans osüvarilerini karşıladl. Küçük bir gösteriş harbinden sonra, sür'atle geri çekilerek Torosların yalçın kaya - ları arasında, dar bir boğazda saklan- dı. Bizanslılar, Battal Gazinin tekrar fa- öliyete başladığını bilmiyorlardı. Karn- h kılıçlarile etrafa dehşet saçarak i - İlerliyor'ar'dı, Maksadları Torosları (o bir hamlede geçmek. Adana ovalarına indikten son Ta, oradan (Haleb) e geçmek. bütün o mıntekayı altüst etmek.. Bizans mu- hasarası esnasındaki zayiatlarınm âc- sını çikarmak için bir hayli (o ganimet eşyası ele deçirmek.. daha sonra da Su- riye hududuna kader devam eden sa - hadaki memleketleri kâmilen tâlan ey- cak şu var ki, Bizenslıl#rın karargâh- larına yapılacak (o baskınlarla., onların yollarında tutulacak pusularla, Bizans ordusu mütemadiyen iz'aç edilecek.. er tık bu çete harblerinden (o bizar kalan düşmanlar, ister istemez, çekilip gide- ceklerdi. Battal Gazi, bu.plânmı muvdifaki - yetle tatbik etti... Evvelâ, Suriye yo - İunun en mühim geçid yeri olan (To - ros) lara atıldı. Burada rasigeldiği Su- riyelilerden, düşmanın vaziyetini an - Jemekti. Bizensh'ar, bir taraftan intikam, di- ğer laraftan mal ve ganimet hırsile ile- ri atıhıvorlardı. Suriyı wük bir kısmını im jerine hiç bir kuvvetin cikmıyacağın zannedivarlardı. Onun için, korkusuz - ta ilerliyorlardı. 5 Böylece 'Toms'ara kadar gelmisler.. yalcın kavalar arasındaki (o boğazlara girmişlerdi. (Arkası var) Spor ve beden terbiyesi ile alakalı zevata Başvekölet beden teibiyesi genel direktörlü; ü-den Genel direktörlüğümüz tertib edeceği bir spor müzesi kütübhanesine ve neşre- dilecek broşüre konulmak üzere aşağıdaki maddelerde gösterilen malümat ve resimleri toplamak kararındadır, alâkalı zevatın bu ilânımiz, mektub yerine ka- bul, buyurarak lâakal 6X9 eb'adında bir fotoğraf ve tercümei hallerini (Ankara- da; beden terbiyesi genel direktörlüğü) adresine göndermelerini rica ederiz. 1 — İdman ittifakimın teşekkülünden i ibaren umumi merkezde, federasyonlar- da ve diğer heyetlerle mıntakalarda çalışmış olan zevat. 2 — Beden terbiyesi ve spor işlerine ötedenberi emek vermiş olan zevat. 3 — Şimdiye kadar muhtelif sporlarda Türkiye rekoru kazanmış olan spor- cular (rekor nevileri, kazanılan yer ve tarih). 4 — Muhtelif sporların milli ekipleri içinde yer almış ve milli temaslara işti- rak ettirilmiş olan sporcular. 5 — Beden terbiyesi ve spor için eser meydana getirmiş gazetelerde ve mec » mualarda spor mubarrirliği yapmış ve spor gazetesi çıkarmış ulan zevat (bu ze- vatın mükün ise eserlerinden ve yazılarından birer kolleksiyonu birlikle gönder- meleri'rica olunur. o (3933) MEMUR ALINACAK TüRKiYE DEMiR VE ÇELiK FABRİKALARI MÜESSESESİ | MÜDÜRLÜĞÜNDEN : Karabük demir ve çelik fabrikalarında istihdam edilmek üzere Türkçeden İngilizceye ve İngilizceden Türkçeye tercüme yapabilecek kudrette imtihân- Ja memur alınacaktır. Seçme imtihan; 12 Haziran 039 Pazartesi günü saat 10 da Ankarada Sü- mer Bank Umumi Müdürlüğünde ve İstanbulda Sümer Bank İstanbul Şube- $inde yapılacaktır. İmtihara girebilmek -için isteklilerin birer dilekçe ile Sümer Bank Umum! Müdürlüğüne veya İstanbul Şubesi Müdürlüğüne müracsatla alacakları matbu iş talimalnamesini kendi el yazılariyle cevablandırmaları ve icab eden vessikin asıl veya musaddak suretlerini de ekliyerek 106.939 tarihine kadar Umumi Müdürlük veya İstanbul Şubesi Müdürlüğüne tevdi etmeleri lâ- zımdır. ise veya muadili mekteb mezurlariyle askerlik ödevini ikmal edenler, bü- TO işlerine vâkıf bulunanlar ve daktilo bilenler tercih edilecektir. Verilecek ücret imtihan neticesinde alınacak neticeye göre tayin edilecektir. Nafıa Vekâletinden: 10/6/9839 Cumartesi günü saat 10 da Ankarada Nafia Vekâleti binası içinde malzeme müdürlüğü odasında toplanan malzeme eksiltme (komisyonunda cem'an 4980 lira muhammen bedelli Konyada Çumra istasyonunda teslim şartile muhtelif db'adda sekiz kalem Kerestenin açık eksiltme usulile eksiltmesi yapıla caktır. Eksiltme şartnamesi ve teferrüat, bedelsiz olarak malzeme müdürlüğünden alınabilir, Muvakkat teminat 36) lira 75 kuruştur. İsteklilerin muvakkat tejinat ve şartnamesinde yazılı vessik ile birlikte ayni gün saat 10 da komüsyonda hanr bulunmaları lâzımdır. o «19065 «30433 / li De an ai Nil kıyılarında Beylerden biri eski Kahirede Nili muhafaza için bulu- nuyor ve karşıdan karşıya geç 'lnesini menediyordu Tercima eden: Hüsayiı Cahil Yalçın Buna (hiçbir (Omâni çıkabileceğini düşünmüyordum. Fakat kayıkçılar bir kaç kürek çeker çekmez yirmi kadar Memlük süvarisi dörtnala sahile gelerek silâhlarını bize çevirdiler ve derhal sahi- le çıkmazsak ateş edeceklerini tehdid makamında söylediler. Biz onların bu dediklerini yaptık. O za mean, beylerden birinin eski Kahirede Ni- li muhafaza için bulunduğunu ve karşı” dan karşıya geçilmesini menettiğini ha- ber aldık. Bu kanunun bana taallüku ola- mıyacağını Kiraz makamında söyledimse de faydası olmadı. Yegâne cevab olarak tüfeklerinin ağzının üzerime çevrildiğini görüyordum, Bunun üzerine, yanımda bulunan bir taciri doğrudan doğruya bey ile meseleyi müzakere etmeğe yolladım. Beyin biraz ötede bir sokağın başında oturmakta olduğunu söylüyorlardı. Bey iptida benim eski Kahirede bulun mamdan hayrete düşmüş göründü. Re- sim yapmak için buraya gelmiş olduğu: mu duyunca, daha iyi bir zaman inti edebileceğimi zarifane bir istihza ile söy- ledi, Fakat gönderdiğim adam ayni dere- cede doğru bir mütalea ile onların sabah* leyin birbirlerini boğaziamak zevkine mağlüib olacaklarını tahmin edemiyece ğimi anlatarak nihayet cereyan eden vak'adan dolayı teessiflerla birlikte yo- luma devâmıma müsaade emrini istihsal etmeğe muvaffak oldum. Bu esnada, prensin zabitlerinden bin bize çubuk tedariki ile meşguldü. Onu da yanımıza kayığa almak icab etti, Bunun için de bahane Nildeki kayığın tecavüt zünder bizi himae arzusu idi. Fakat ba- kikatte güya bir hizmet ifa etmis görü nerek bunun ücretini slmak emeli takih olunuyordu. Nihaye Cizeye vâsıl oldum. Orada artık İskenderiyeye dönmek ha zirlıklarmdan başka bir şeyle meşgul ol madım, Yükseldiğini müşahede etmiş olduğum Nil Trajan kanalının açılmasına imkân verecek derecede kabarmıştı, Nehrin bergünkü yükselmesini halka haber ver- meğe memur olan menadiler «Arrous- İ söe> bayramın: (1) ilân etmişlerdi. Fakat bu hazırlıklara ve Srarileri takib için ya» pılan hazırlıklara rağmen, İskenderiyeye avdet vazıtalarmı Şeyhülbeldden istihsal ettim. Beni getirmiş olan ayni kayıklara bindim. Suların yükselmesi kâinatın en zengin kıt'ası kadar en meskün bir kıt'ası olan yerlerden geçmek imkânım temin İdi. Bu kadar alâkaya değerli bir heyeti mecmuanın bütün tafsilât ve teferrüatım İöğrenmeğe çek merak ettiğim için, hükü- mete, ahaliye, ahlâk ve âdöta, ticarete ve bunların icab ettikleri münasebetlere dair beni tenvir edebilecek şeylerin kâf- fesini itina ile toplamağa ehemmiyet ver- miştim. Nil kenarlirında oturan halkın neş'esi bana kendilerine yaklaşmak arzu sunu verdi. Fekat karada bana refakat etmek istiyen Memlüklerin manzarası biraz sonra herkesi firara mecbur ede cekti, Fakat ben kayıkta kalmayı müna- sib gördüm. Yanımda yalnız Avrupalı- larla dışarı çıkmağa itina ettim. Çok ke- re, nehir boyundaki Köylerin ahalisini toplamak zevkini tattım, Onların verdik leri cevsblarla evvelce toplamış olduğum ve şimdi anlatacağım malümatın doğru Yuğunu müşahede ettim. Afrikanm sark köşesinde kâin olan Mı sr Akdenizden Habeşistana kadar imti. dad eder ve 31 inci ile 32 inci arz derece- leri arasındaki araziyi ihtiva eyler. Nil şellâlelerinin oltında, Süenne şehrine ka- dar olan yerler hep Mısır hududlarma dahildirler. Kaynakları iyi malüm olmıyan (2) Nü nehri Abyssinie ile Ethiopie'nin bol bol sulandıkları bütün nehirleri alır, Mısıra iner; cenubdan şimale doğru, Kahirenin altında dört fersah mesafeye kadar (ler ler ve orada fki kola ayrılarak Delta namı altında © kadar meşhur ve maruf adayı vücude getirir: Mısırhlar bu adanın ucu- () Yeni gelin bayramı demek, etmiş olduğu için bu seyahar pek iki lar daha yüksek arazi tarafından ihata edilmişlerdir. Yalnız bu ovalar ziraate kabiliyetlidirler. Nehrin suları ancak | kapladıkları yerlere havi. oldukları hazi“ neleri saçarlar. Uzaklara tesir yapamaz* lar. z Nili ihata eden dağlar, Kehirenin kar. şısmda, ancak dört fersah mesafededir. ler. Bu dağlar kırk elli kadem irtifamda kayalıklardan ibarettirler. Lybie sahralas rının kenarında imtidad ederler. Bu dağ silsilesi nehrin mecrasını oldukça uzak bir mesafeye kadar takib eyler, Sanki w mumi feyezana bir sed çekmek için yö pılmışa benzer. ” Daha dağlık olan Arabistan ciheti Kr zildenizi ihata eden topraklara mensub- dur. Umumiyetle sahil kıyılarında göze çarpan .salâbeti haizdir. Kahirenin altın « da, Deltanm köşesinin hizasında, Lyble. nin kayalık silsilesi ve Arabistan cihetle ri genişlerler, şarka ve garba doğru açı lirlar, Akdenize müvazi bir istikamet ahırlar. Bu geniş ülke, Barca krallığından Gaseye kadar, nehrin feyezanı altında ka“ hır, yahud kalması kabildir. Hemen hiç yağmur yağmıyan bir memlekette, ikli- min sicaklığına ve toprağın tabil tarafın. dan kuraklığa mahküm edilmiş gibi gör rünen bu memlekette, bu mevkut zaman» larda vukua gelen feyezan şüphe yok ki en hayret edilecek hâdiselerden biridir. Bunu temin öden mekanizma tetkik edi Mirse görülür ki Avrupa Abyssinie'nin ve Ethiopie'nm üzerime bizim iklimlerimizin. bo bol malik olduklar, rütubetleri başak tarak buna hizmet ve muavenet etmekte dir. (Arkan var) (2) Rivayete göre, Brus isminde bir sey- yah bu kaynakları bulduğunu iddin etmiş. tir. Ben Kahirede onun tuttuğu uşağı, yani- na aldığı kılavuzu, söyahat arkadaşını gör“ düm. Bu keşif hakkında hiçbir malâmatı ol- madığına kanaat getirdim. M. Brus gibi biz Wimin kendi müşahedeleri hakkında bir u« şağa malümat vermiyeceği yolunda bir itirai varid olamaz. Bir çölde şöhret gururu kal- maz. Efendi fle uşak ortadan kalkarak, ken- dilerini ihata eden ihtiyaçlar karşısında bir- birlerile fikir teati eimeğe muhtaç Iki insan haline girerler ve birbirlerine mütekabil yar- dımı düşünürler. İçlerinde hangisi daha asa- bi ise arkadaşına o hükmeder. Bahsettiğim uşak burada doğmuştur. erarasesssmassssansaseserusersamanssske, | Bir doktorun günlük | — notlarından | Geceleri çocukların Altlarına işemeleri: 1 Balitabilde iki yaşına kadar olan kü - sük çocuklarin yatağına işemek bir de- receye kada; normal addedilir. Hiç kim- 46 Iki yaşından küçük çocukların yatak- Yarını temiz tutmalarını istemeğe hakkı yoktur. Fakat iki yaşından itibaren yedi yaşına kadar bazı çocuklarda bu gecele- Ti yatağı kirletme meselesi devam eder. İşte o zaman bu marazi bir hal mansa- rasıni alır. Gerçi gece İşemeleri hakiki ve uzvi bir hastalık sayılmaz. Bu daha ziyade idrar etme (o merkezlerinin yani merkezi eiheti asabiyenin daha doğrusu nuhaı şeykiden merkezin vaziferi bir bozukluğudur. Burada (omesaneye gideni. bâkim Asab mesanenin takallüs kuvveti- ni zaafa düşürür, adalâ gevşer ve tera- küm eden idrarı muhafaza edemez. BU- hadsa mesanenla eli kısmı ölen aynl ta- raftan geler, idrar habersizce harice akı- verir. Bu hal cidden müz'iç, sıkıntılı ve üzücü bir vaziyet ihdas eder. Aileler bu vaziyet karşısında sık sık doktora başvu” rurlar. Bu hastalığın ildoi vardır. Kuy - Tuk sokumunun fstterafından yapılan şiringalar le birkaç hafla zarfında ek - seri hastaları iyi etmek omümkündür. Maamafih uzayan, devam eden şekilleri vardır. Ben erkeklerde bülüğ yâşina ve kırlarda da evleninceye kadar yatağına işeyenlere rastgeldim. Fakat | bilâhare Â