1 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

1 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa —— SON POSTA İ“SON POSTA , Tarih Müsabakası Ali Paşa Bizans İmparatorundan rüşvet aldığı rivayet edilen vezir, Osmanlı sarayına ilk defa içki ve sefaheti sokan adam Yıldırım Beyazıdın veziri Çandarlı 0ğ- lu Ali Paşa, Türk vezirleri içinde ük ve çok ağır olarak tenkid edilen, kötülükle- rinden dolayı şikâyet edilen adamdır. On beşinci asır müverrihlerinden Âşık- paşazade Derviş Ahmed, evvelâ, . onun Bizans imparatorundan rüşvet aldığmı rivayet eder ki, bir acnebi devlete hizmet ve kendi devletimize de dolayısile iha- netin ilk örneğidir; «Beyand Han Boğazın Anadolu yaka- sında bir hisar yaptırttı. Sonra İstanbul imparatoruna haber gönderdi. 'Tiz kaleyi boşalt, bana ver dedi. İmparâtor yüz ba- lık gönderdi. Hepsinin içini altın ve gü- müşle doldurmuştu. Vezir Ali Paşaya gel- di. Paşa da sandık ve kese ile balıklara karşı çıktı. Zira gayet bürmetli elçidir. Sulha gelmiştir. Sözü kesen, dili tutandır. Ali Paşa da hünkâra vardı. Çok yalvardı, Hünkâr sulha Tazı etti — Pek doğru söy — İşte biz, vazifemizin mânasını ve «hemmiyetini müdrik köy hocaları, ço- cuklarmızın fitrenlerinde zaten mevcud adamlığı inkişaf ettirmiye çalışırız. devimiz, maksadımız, gayemiz budur. — Okurlar mı? — Okutursanız, elbette okurlar. Ta - rihimizin en büyük bilginlerinden ço - ğunun menşei köydür. Neriman bu defa da hayranlıkla, mu- ellimin gözlerinin içine baktı. — Ne kadar seviyorsunuz çocuklar - nızı? — 'Tabil değil mi? Muallimle talebe arasında baba - evlâd sevgisi olmadık- tan sonra o muallim vazifesini nasıl ifa eder, talebe ne okur, ne öğrenir? — Onlar da sizi böyle, bu derece se- verler mi? — Ben onlara daha büyük sevgiler aşılarım. Yurd sevgisi, irfan sevgisi, fa- zilet sevgisi ve bilgi sevgisi, Ufacık kalblerinde benim sevgime yer kalmaz- sa da olur. — Peki. Bu köylü çocuklar okuyun- ca, ne olurlar? — İçlerinden bir iki tane, fevkalâde istidadi ve kabiliyetlisini teşvik ede- rim: Kassbaya, orta okula gönderti «- rim. Ötekiler köylerinde kalır, okuma- si yazması olan münevver, şuurlu birer çiftçi olurlar. Askere gittikleri zatman çabuk terfi ederler, onbaşı, erbaş olu- verirler. — Kızlar? — Onlar da koyu taassubun, kara cehaletin kurbanı olmaktan kurtulur; İyi ana ve iyi zevce olurlar. — Köylüler çocuklarını mektebe ka- nun korkusile mi, yoksa severekten, is- tiyerekten mi gönderirler? Köylü karnı dovsun, maarifin en bü- yük teşnesidir. Köye, maarif refah ile birlikte girer. Beş on senedir biraz kal- kındıkları içindir ki köylermiz hükü - mete başvu «Mekteb! Mektebis di- ye yalvarmıya başladılar. Padişahlık İteb mezunlarında Sırb prensesini de dininde serbest Dırak- muşta, İçkiye fazla düşkünlüğü bazan kendi- #ine bir nakise olarak zikredilen Beyand, gene rivayete göre, buna bu prenses İle esssen ayyaş olan Ali Paşanın tesirleri de alışmıştı. Âşıkpaşazade Derviş Ahmed: (Devamı 10 uncu sayfada) Bir tashih Muharrir arkadaşımız Halid Fabri O » zansoyun dün Galatasaray ve Galatasa - raylılara tahsis ettiği bir yazısında ufak, fa kat mühim bir kelime yanlışlığı olmuştur. anlamaları lâzımdır ki Galata » arın tesanldü. yalnız her mek - meşru görülmiyecek bir tesanüddür, beraber okumuş, be- raber yetişmiş olmak zevkidir.. cümlesin deki görülmiyecek kelimesi görülecek ol- mak iktiza ediyordu. Müsbet olscakken cümlenin mahiyeti menfileşmiştir. Tashih ediyoruz. Yeni İngiltere 1939 sene bütçesinde 220 milyon İngiliz lirasını hava silâhlan- masına tahsis etmiş bulunuyor. Müstakbel harbin asıl en mühim «i- lâhını hava silâhları teşkil ettiği için İn- gilterenin bu kadar muazzam bir meb- lâğı hava silâhlanmasına tahsis edişini Almanyayı lâkayid bırdkmış değildi. İngiterenin ayrıca mecburi askerlik | kanununu kabul etmiş olması Alman- yayı hiç de memnun etmiş değildir. Alman- İtalyan askeri ittifakının res- men imzalanışı İngilterenin gerek bu sahada, gerek diplomatik sahadaki A - rimkâr faaliyetine bir cevab olarak te- Yikki edilebilir. senesi hava silâhlanması bütçesini mecburi askerliğin kabulünden de bel- ki daha ehemmiyetli telâkki etmekte- dirler. Alman mafbuatı, İngilterenin gi- Iihlanmasını, demokrasilerin iddia etti- ği şekilde «Sulh müdafaasız için diye telâkki etmemekte ve bu hazırlıkların kendilerine tevcih edilecek bir taarru- zun başlangıcı olduğunu söylemekte - dirler, Müstehzi bir Hsanla yapılan hücum- larda da bu yeni tayyarelere: « Sulh bombacıları» ismini vermektedirler. Fakat İngiltere bu gibi tarizler karşı. sında en ufak bir asabiyet gösterme - geç kalmış bulunduğu bir işi itmam ve İkmale gayret etmektedir. İngille- rede Alman matbuatının «Gölgede ça- lışan f#brika> isimini verdikleri bir harb sanayii müessesi de kurulmuştur. ler, yeni tayyare modelleri yapmakla meşguldur. Bu modeller fevkalâde gizli tutul - makta, yeni âletlerin ehemmiyet ve mekte, mukabeleyi, dahi düşünmeden | Alman gazeteleri İngilterenin 1939 | | Almanyada, siratosfer şartlarını cemeğden bir hücrede yapılan tecrübeler! Biraz sonra teknik asistan kapıyı kapıyacaktır. Ve artık stratosfere yükseliş başlıyabilir. yetleri harb başlıyacak olursa o zaman tebarüz edecektir. Çünkü o zaman düş- manın silâhları karşısında bu modeller birer (birer tecrübe edilecek, en faik dövüşebiecek kudrette olan model üs- tünden tayyareler inşa edilecektir. | Muvaffak modelden, bir yıldırim sür'a- Bu mücessesede en büyük teknisiyen- | tile binlerce tayyare inşa edebilmek için I4zım gelen tertibat şimdiden &- ınımıştır. Diğer taraftan Almanlar da boş dur- mamaktadırlar. Almanlar hummalı bir kuymetleri ifşa edilmemektedir. Bu model tayyarelerin esasen asıl ehemmi- fadliyet içerisinde hâlâ dı Edebi Romanımız: 19 KARLI DAĞA GÜNEŞ VURDU Yazan: devrinde, köylünün çocukları kıymalık koyundu. Asker o - cağı bir defa onları kaptı mı, koyuver - mez, çürütürdü. İç- lerinde geri gelen - ler pek nadirdi, ve bunlar, kardeşleri « nin, arkadaşlarının, adları birer ejderha adı gibi kulaklarda dehşetle çınlıyan &- zak ve nankör ülke- lerde kayboldulkia - rını söylerlerdi. Gur bet ve hasret tür - külerinden © başka türkü bilmiyen Türk köylüsü ev - iâdlarını ne diye o- kuta idi? Ve onlara ne okuta idi? Ah, hanımefendi! Dün - ya kurulalıdanberi en < hazin serencam bizim o asf), necib, faziletli köylümüzün - serencamıdır. Mahküm bulundukça zelil yaşadı.. hâkim olunca bütün iyi tarafları yeniden meydana çıktı. Babanızın kütüphatesinde arar- sanız, belki bulursunuz: Düşman mil - letlere mensub en müteassıb muharrir- ler bile Osmanlı devletinin idarecileri- »i hakkile zemmederken, Türk köylü- sünün seciyesini, meziyetlerini teslim etmiş, ondan takdir #le bahseylemişler- dir. — Ne büyük insansız, 8iz! — Estağfurullah! Kendim hiçim. Bü- yük olan milletime karşı sevgim, ima - Ortalık gittikçe kararıyordu. Ahmedle Neriman bakıştılar.. nımdır. Bunu da bir meziyet saymam, ancak bir vatandaşlık vezifesi telâkki ederim... İleride, Çamlıca tepesinin üzerinde bir tekim kara bulutlar toplanıyordu. Havaya bir durgunluk bir ağırlık çök- müştü, Uzakta, görünmiyen bir dere - nin içindeki kurbağnlar çatlayasıya haylırıyonlar, kendilerine ber ağacın arasından bir ağustos böceği karşılık yetiştiriyordu. Otlamıya oçıkmış başı boş oküzler, sıska sağrılarına musallat oldn azgın sinekleri kovmak için kuy - ruklarmı iki tarafa sallıya sallıya, baş- ları yerde, ağır ve bezgin bir yürüyüşle ahırlarının yolunu tutmuş, geçiyorlar- Ercümend Ekrem Talu ber fısıldanmış bir insan gibi, bir iki defa derin derin ür- perdi, Ortalık git - tikçe o kararıyordu « 'Ahmedle Neriman bakıştılar. Genç kız: — Yağmur geli - galiba, dedi; alksak ta yürüşek mi? — Nereye gidece- ği? — Kısıklıya.. ya - hud ki Bulgurluya.. hangisi daba yakın- sü. — Ben bilmem ki. Siz daha iyi bilirsi- niz buraları, — O halde, Bul - gurluya gidelim. O- rada bir dam dit; bulur, sığınırız. Ol - maz 1m? — Haydi, öyle iset Tam ayağa kalkacakları esnada kes- kin bir şimşek karanlığı ansızın sıyırdı. gökten düşen birkaç tane iri su damla- sı yolun ortasındaki toz öbeğinin üze - rinde yuvarlandı. Bir iki damla da genç kızın ensesinden aşağı kaydı. — Eyvahlar olsun! yakalandık. ka- çamıyacağız, diye bağırdı. — Nasıl olsa, barınacak bir yer bulu- Tuz. Hızh hızh, Bulgurlu gidiyorlardı. Şimşekler ard arda istikametinde çakıyordü. Ve| Devletler hava harbine nasıl hazırlanıyorlar ? Stratosfer uçuşları günün üzerinde en çok durulan meselesidir tesisat sayesinde o hava gür süratini tesbit ve etmektedir. ui modelleri elde edebitmek İ$ di ir gayret göstermekte, diğe! Almanlar da yepyeni evsat nüz bugüne kadar uçuru model tayyareler inşasına > mektedirler. Bir taraftan r neler icadına çalışılırken Ve za raftan da yarml ihtiyaca üm bir pilot ihtiy: nu tayyareciliği eemleket ye e müm etmiye büyük gayreti maktadır, Her tarafta pilot tarrakelerle gürledikçe, önde giden Nerimana Bu incecik yapılı gen hayret bir enerji, bir cesare tiyet vardı. O kadar yolu. ret, bi wi gunluk göstermeden yürü” de kudurmuş tabiatin su ve iz muru altında hiç bir korkü hiç bir şeye ehemmiyet ves li k bir # Ufak bir kıyas, kısac me, Ahmede böyle bir EZ can yoldaşının ne kıymetli ti cağını derhal anlattı. olmasa, Ahmed, kendi ba$' safeyi katedebilecek e de b 2 run ve şimşeklerin götındâ 4 ve vam etmiye nefsinde kuvve bulacaktı. İri su damlaları başın? «Karlı dağ» teşbihi hatırı0. ir Bir gün gelecek, o dağ, 9 bolize ettiği yılların ağırlığı 9 küverecekti. O zaman o9U bir dost omuzu bular. aç kapanırken etrafında Kö” EY Yuktan gayri bir şey gör is Ş rd gir Bu ihtimal, onun ei ninde, daha yaman şir0$© yor, yıldırımlar saçıyord di İncecik keten elbisesi ya sursuz vücüdünün hala barüz eden Neriman, etmiyen emellerinin, ve m iştiyaklarının müteharTi andırıyordu. Bulutlar uzaklaştı. Genç kız başını arkaya kerimden bir kahkaha ge gi — İyice ıslandık. Kimbi yi ara sürükledim diye, © nasıl kızıyormunuzdul, gesi” # — Niçin kıza dırmad a? ırmadınız a m lan yo — Evet amma ge ve bu kadar are" mazdık. Ne is idi, , Ol dı. Ceviz ağacı, kulağına korkunç bir ha-İher birini mütcakib gök de korkunçidi ne yapacağız?

Bu sayıdan diğer sayfalar: