Dr. General Hâzim Bellisanın hatıraları Sarayın emrile öldürülen genç ve güzel kadınlar “ > aydan gelen Öğre yy tin istibdadile hükümran. 4 Bazı geçen saray kadınların- Zekiye sultan, kocası Nu- kıskanıyor, Genç ve yakı- si ve yalmz kendine b Yen sultan hanım, beynini My b #abit fikrin, bu kıskançlık çen irabından kurtulmak için sm Vuruyor, her vasıtaya mi- Me “ÜYOC: Hata kana ve cinayete yı irsi çok usta olan cellâd- ar atlarının çektiği kupa Btzerken bütün şehrin göz- ka lerine Çeken bu işvebaz kadın. > kapı Küre, en dekoru içinde Üamı İN ap İL bn Kıyı Bilmiyor ay Sultanın, emri Üner Muvafakati olmasa, . bir Keme yani aşk ve Muht İP Kanununun hük » ölüm, e Bir kadın kalbinin. ver. mp Ve a İe ortadan kaldırabilir v Bayetler tekerrür edebilir Haya © hate cinayetleri duymu- z > a insaflı bir Kehyaş tai tak Siçekle'yaz ol- ! Nureddin Paşa, in il almak e , ve sivri de indirdiği gönül kah. yo Meİeraş & İN int, © tam hedefe izah iş ei kudur! Çünkü, va in , ryan, zizeti olan sdamadı ha: Yin , ini, Metresi, saraydaki “Soprano, sudur! d Sultanın hafiyeleri, Nu © Bittiğini, Beşik ulan evde kimin o- in e, güzel sesli güzel ilür sesi ebediyen susu- Kantin ikinci dinayeti- “le tam konatıldığı em Sin çikiyor: Öldürülen Yana efendi eta eş e Baik Yanan vüreğinin arası K Yağı, eietine, hattâ daha ileri gk tarayına koşuyor we diyor tat; Süne sorum, yani eşkölini a, a hiz adamları bana , © YANSiSinin katil olduğumu vak'aların «gayri adi- ank adile in Tizum- . vyen Maryano efen- riliyor; ” ind, ARA gönderilecek olan iç, El! Onun ile beraber p kay Phe ettiğiniz maznun, m kim olduğu ir ev nu işarei ar ve köprü başında dala, meni tinden €- vi ümüşsuyu askeri geliyor, ki kapıda bek- da iyi Üç N sonra, Maryano efen- (8 öyley Poğuk boğuk çalımı: Zavallı Mazyanocuk, terek için, merdi- iniyor; soluk alma- tef be Nin Biftar Meka Siyar, Niye ia "çinde, gık bile diye. İden biri geldi: “İ sizi istiyorlar!» Genersl Hâzim Bellisan meden mermer taşlığın üzerine, bir kül-| çe halinde yığılıveriyor! Katili tutmağa gelen mem bir kel- me söylemeden ve söyletmeden Marya- nonun Üstüne atılmış, ihtiyarın gırtlağı- na sarılmış, birinci ve ikinci cinayetlerin; faillerine taş çıkartın bir ustalıkla Mar- yanorun vücudünü delik, deşik etmiştir! Ve Gümüşsuyundan Kabatuşa imen dar! “İve karanlık yokuşlardan birinde, «sırra kadem» basmıştır! Maryano efendi, hemen oracıkta bulu- Gümüşsuyu askeri hastanesine kal-| oğuşa yalından bu kanlı vücud kesik kesik inler ve can çe- Mişirken, hastanenin operatörü Hazım Beye - General Hazım Bellisan - haber gönderiliyor. Vak'anın arkasım General Hazım Bel- Jisandan dinliyelim: — Vakit, gece yarımna yakın idi Ni- şantaşındaki evime hastane neferlerin- «— Aman beyim, bir cinayet olmuş, Dedi. Hemen giyindim. Bindiğim ara- ayı dörtnala sördüre sürdüre hastaneye etiştim. 4 nel koğuşa koştum: Bir de ne göreyim? Yaralı, tam 14 yerinden br çaklanmış. Göğsünden, karnından, $ir- tından vurulmuş. Bütün dahili uzuvları parça parça bir halde... Her tarafından kan boşanmış! Sadece inliyor!.. Gözleri biraz aralık... Fakat bir kelime söyliyebi- Iesek halde deği! Hattâ, vak'adan haber- dar edilen müddejumumi, ifadesini almağa çok çalıştığı halde, mu- vafftak olamadı. ; kurtulması için, lâzım gelen eri aldım. Ne fayda ki hiçbir halâs imkânı yoktu. Ve nitekim, yarım sast sonra, Marya- no da - öldürülen güzel yeğeni gibi - son nefesini vermişti! Maryanonun | adamlar beni mütemadiyen tazyik ediyorlar, “Mecruh urtarılamaz mı idi?,, diye soruyorlardı. Meğer meramları bunu nmek değil, mecruhun hakikaten öldüğüne kanaat getirmek imiş!,, «— Lâkin, bir kere de bu teşebbüste bulunman icab etmez mi idi? Belki kurta- rabil * Niçin tedavide ikdam göster- medin?» — Elimizde buluna ün vasıtalara, baş vurduk. Fakat, vücudü delik deşik edilmiş, harharai mevtinde hastaneye kal- dırılmış adetâ ölü bir halde buraya ge- tirilmiş bir adamı diriltemezdim ys” «— Ya... Demek, Maryano, hakikaten öldü, öyle mi?» Size kısaca anlattığım bu sual ve ce- vablar yarım saattan fazla sürmüştü. Bül- hassa östintakın bu şekli slması, beni pek sıkmıştı! Muhatablarımın isticvab tar7- larının zahir! vaziyelinden, Maryanonun, mufiaka kurtarılması matlub bir adam olduğu zannedilebilirdi! Bilhassa «niçin tedavide ikdam göstermedin?. gibi smal- ler, hep bu zannı takviye edecek mahi- yette idi! Bereket versin ki beni isticvab eden 1- damın yanında oturan ve bizi dinliyen İ şahıs, muhatabımın: Demesi üretine, bana, başile gizlice bir işaret yaptı ve gözlerini kırptı. O zaman, Maryanonun. yaşaması deği, ölmesi mat- İub olduğunu hemen anladım ve şiddetle: — Evet, öldü, öldü! cevabını verdim. Fakat, muhatabım. bu sözümün açık teminatını da kâfi görmemişti. Bana: İyi amma, İtalyanlar gelip cesedi aldıkları zaman, Maryanonun vücudü benüz sıcaktmş!» Demesin mi? Adetâ haykırdım: — Hayır! Hattâ, Maryanoya sumulü meyti gelmişti! Vücudü kaskatı olmuştu! «— Fakat, bu adam, hastaneden götü- rüldükten sonra kan şüringa edilmek su- retile diriltildi ise? Ya buna ne dersin? — Hayır! Olamaz, kat'iyen olamaz! Bana inanmıyorsanız. şimdi sizin ile gi der, Maryanoyu mezarından çıkarlırım! “Eğer, Maryanonun cesedini bulamaz Tsek, gnun yerine mezara ben girerim" Muhatabım, bu kat'i ve şiddetli temi- mati aldiktan sonra istintaka nihayet ver- ği. Lâkin, bu sefer de bir yemin meselesi ortaya çıktı, Bana: «— Maryanonun ölümü ve sama sor . ceğine yemin eti» — Namuslu adamın sözü, yemindir, ce“ vabını verdim! Gittiler. i üddrt sonra, niçin bu ka istintak edildiğimi anladım. r, meselepin manahünfibi varmış âdisenin bütün kör düğümü, saraya, | Abâümemid MI ye verilen şu jursalde | imiş: «... Vurulan ve Gümüşsuyu hastanesi" ne naklini müteakib öldüğü zannolunarak mevtayı slmağa gelen İtalyanlara teslim edilen Maryano berhayattır! Mumaileyh, dar yersr Artık benim için yapacak bir şey kal- mamıştı, Cesedin üstünü örttürdüm ve| sabaha karşı evime döndüm. Ertesi günü, bir hastaneye kadar, İtalyanlar, Maryanonun cesedini defnedilmek Üzere alıp gölürmüşler. Aradan bir gün daha geçli. Yani, cina- yetin ikisci günü, saraydan geler bir â- hastanenin önünde durdu. İçinden|”” inen iki zat, hemen etibba odasını tahliye ettirdiler ve beni çağızdılar. Kapının nüne de bir adam diktiler! Sonra başladılar isticvaba: «— Ey söyle bakalım, Maryano öldü mü?» — Ev ba?» — Maalesef! Esasen, haştaneye ölmüş bir halde gelmişti. 2— Niçin Maryanoya kan şiringa edip, kendisini kurtarmadın?» — Her tarafı kan içinde idi zaten! Söy- lediğiniz tedavi tarzı, tibben imkân dahi- linde değil idi hastaneden alındıktan sonra İtalyan 58- farethanesine götürülmüş ve kendisine kan şiringa edilmek suretile bir mevti muhakkaktan kurtarılmıştır. Halen de, giice naklolunduğu İtalyan vapurile İ- talvaya azimet etmekte bulunduğu ma- ruzdur. Olbabda emrü ferman.» Yazan: Sabih Alaçam Terihi kıymeti haiz türbeler tamir edildi Müzeler idaresi tarihi Kıymeti haiz türbelerden bir kısmını tamir ettirmiş- tir. Tamir edilen türbeler (Barbaros Hayreddin Çelebi, Ferhad paşa, Siy: med paşa, Hamidiye, Fatihte Neccar Mehmed, Beşiktaşta Yahya efendi, Ga- ri Osman paşa Ayasofyada Üçüncü Se- lim; Fatihte Gazanfer ağa, Üsküdarda Halil paşa türbelerinden ibarettir. Ayrıca Çinili köşk ve Fatihte Mimar Sinana aid tarihi mescid minaresi de tamir edilmiştir. Vİ Felemenkçe, İngilizce, Fransızca, Al - İbaska Yisanları mükemmel bir surette Eyübde Defterdar Ahmed! iŞ paşa, Kan! «— Vah vah! Kurtulamaz mı idi aca-)lıcada İskender paşa Üsküdarda Ah -| Sayin 7 RADYO HABERLERİ “ Neş'eli Hol istasyon ,, landada bulunan ve radyo meraklılarınca çok sevilen bu istasyonun olmak gibi şayanı dikk <Neş'eli İstasyon» £ ismi verilen bu merkez Holandada Hilversum civarın - da Hulzen şehrindedir. Neşriyatı mun- tazam olmayıp haftanın muhielif gün we saatierinde yapılır. Bütün dünyadaki radyo meraklıları arasında bu istasyonu (tanımıyan ve sevmiyen yoktur. Bu istasyonun neşriyatının gayesi «kısa dalga difüzyon» tecrübelerinden ibarettir. Merkez en modern lâmba ve antenlerle mücehhezdir. Resmini der - ceylediğimiz bu istasyonun vasfı mü - meyizi ahleninin «döner anten» olma- sıdır. «Philips P. C. J.» bu döner anten sa- yesinde, nsşriyatmı dünyanın ber &ö şesine dinletir. Bunu bu derece mü kemmel surette yapabilen bdşka rad yo istasyonu yoktur. Bu dönen snteni bakınız nasl kul - Tanıyor: Meselâ Sah günleri, sabahları 9 ile 10 buçuk arasında yapılan neşriyat bil- hasss Avustralya dinleyicileri içindir. İ O zaman dönen antene (o Avustralyayı! «neşriyat zaviyesi» içine alacak bir cep verilir. Bu sayede bilhassa Avus - ” içine düşen diğer 5 daha temiz, daha ak, daha kuvvetli işitilir. Fakat) İ zannedilmesin ki o vakit bu neşriyatı sadece gönderilen istikamette bulunan- lr di İrafından dinl tabii biraz hafif olur... isaat süren heşriyat esnasında bu merkez sadece plik ça - lar ve speaker, Istasyona (gönderilen vab verir. rd Startz olan bu spikeri manca; İlalyanca; İspanyolca © vesair bilir... «Philips P. C. J.» yahud «Neş'di İs- tşsyon» a 'bir mektub yazıp bazı plâk- İarm çalınmasını İsterseniz mektubu - nuza mikrofonda cevab verir ve İsim - Terini bildirdiğiniz plâkları sizin için dönen antenlere malik at bir hususiyeti vardır EĞ «Ngfeli İstasyon. wn dönen antenleri Bilhassa caz plâkları kolleksiyonu gayet zengindir... Bu istasyon geçen kış içinde Türkiye için üç defa usi neşriyat yapmış - tır. Bun şat esnasında tanınmış Türk san'; arının eserlerini ve bel- li başlı mükemmel osurette altı lisan bilen Edvard Startz Türkçe dahi ko - nuşmağa dahi muvaffak olmuştur... Gelelim çalışma gün ve saatlerine: Haftanın ilk neşriyatını 19.71 metre- de, Sah sabahları Türkiye saati ile 9 dan 10.30 a kadar Avustralya dinle - yicileri için yapar. İkinci neşriyat gene Sah günü saat 21 den 22.30 a kadar 31.28 metre Üze- rinden Afrfka dinleyicilerine tahsis e- âilir... "Haftanın üçüncü neşriyatı Amerika içindir ki b gece yarısından sonra 2 den 3.30 a ka- İdar ve 3.45 den sabahın 5.15 ine kadar; 31.28 metre üzerinden yapılır. Dördüncü neşriyat Asya ve Uzakşark dinleyicilerine mahsustur. Çarşamba derhal çalar. (Devamı 10 uncu sayfada) Şilili bir bar san'atkârı olan Rösita Ser gerek kendi güzelliği sayesinde pek bü man Doyçlandsender radyo merkezi bu nakleylemektedir, 3 Haziran Cumartesi de yeni bir konserini dinliyeceğiz... rano gerek sesinin fevkal yük muvaffakiyetler kaz san'atkârın kon: günü İstanbul s23 ımaktadır. Al» muntazaman