m, Nisan SON POSTA İngilterenin mecburi askerlik kararı çok gecikmiş bir karardır Bizce bu karar, Almanlarla italyanları, hedeflerinden çevirecek yerde, işlerini daha fazla tacile sevkedecektir İngiliz tayyare dafi topçuları son manevralarında İ ngilterede de nihayet mecburi askeri v , veni garanti sisteminin Yıkile işliyememesi olduğu aşikârdır. çe, rzeğelim ki Alman orduları, İngilte- D garanti ettiği Lehistandan meselâ “aNZİĞİ cebirle almak için, Lehistana yü. Tüyerek Leh ordusile harbediyorlar. Bu esnada İtalya, Fransaya şunu bildiriyor: “ğer Ptansa ordusunu seferber ederse ü de ederim. Eğer Fransa Almanyaya le ederse, İtalya da müttefiki olan b ir Yardım etmeğe mecbur olasak. Bu takdirde siz kendinizi Fransanın aşları yerine koyunuz ve İngiltereden #âYI£ bir kara ordusundan ve birkaç yüz yyareden başka bir yardım görmiyece- ği de düşününüz, Acaba neye karar irdiniz? Ne olursa olsun derhal, o müs- Yağ Alman garb cephesine (aarruza ei Bence hayır! Hiç bir kimse bu yol- Mi ir harekete karar veremez. Zaten © - — içikdir ki Fransa, İngiltereye, ne ya- de Sovyet Rusyanın yardımını te- “mesini her gün tavsiye etmekle be- : 0 bir de mecburf askeri hizmeti ka- , “tmesi için onu mütemadi surette taz- “miştir, hay Sovyet Rusya, elbet babasının 'â yardım etmez; onun da belki Le- bist ları ee tönl Be in, hattâ belki de İngilterenin, işine Mİ yapı Vârdır. Bah, Mary sus Sovyet Rusya, Avrupada Ya aleyhine büyük bir harbe gi Tim, pey “DİN, kendi Uzakdoğu illerine bir Ja- taka. Aruzünu davet edeceğini pek iyi bary der Ve onun için Avrupada bir İstekli çe Kayı ve garisız girişmeğe pek n Sovyet Rus or- na girmelerine, um için bile olsa, pek ta - 7 ve bu sebeble Rus yardımının verebileceği ek bir takım hesab ve teklifleri | zararlar yerine, Danzig ve koridor me - selelerinde Almanya (le uyuşmağı kendi menfaatlerine daha uygun bulacaktır. O halde ve bu suretle İngiliz garanti - sinin Lehistan için ameli kıymeti acaba nerededir; diye düşünmemek kabil de » ğildir?! Meselâ, İngiltere yalnız başma ve hattâ Fransa ile beraber bütün hava kuv- vetlerini Berlinin bombardımanma yol- byarak durup dururken esmayı Londrâ üzerine sıçratmak ister mi?! Haydi farze- delim ki, bir İngiliz donanması Baltık de. hizine girmiş ve Danziğin önüne dikil - miştir. Fakat bundan ne çıkar?!. Amma eğer 50.60 birinci hat İngiliz (piyade, süvari ve motörlü) fırkası bir haftada İngiltereden Belçika ve Holanda sahillerine yollanabilseydi, o zaman işin rengi değişir, Lehistan da İngiliz garan- tisine güvenerek belki Almanyaya kafa tutabilirdi. Fakat görülüyer ki miralay Bek, yu - karıdaki sebeblerle, İngilterede tatmin e- dilememiş, ve Londradan Parise gitmeğe bile lüzum görmiyerek memleketine dön- Romanyanın garantisi de Lehistanın « kinden pek farklı değildir; çünkü bir İn. İ giliz donanmasının, Türkiyenin müsaade. sile, boğazlardan geçerek Köstenceye geldiğini kabul etsek bile bunun Roman» yaya ameli ve askeri büyük bir fayda ve yardımı olamaz. İngiliz garantisinin, ancak Yunan a « dalarının denizden bir taarruzdan masu- niyetlerine muhakkak bir faydası olabi » İlir: çünkü İngiliz - Fransız donanmaları İ böyle bir taarruzu men'e muktedirdirler, İ Fakat Lehistanla Romanyayı ne İngiltere | ve ne de Frunsa - Rusya olmaksızın - müdafaa edemezler; o halde, hakikatte bunları fiilen ve askeri kuvvetlerle hi - maye edecek olan Sovyet Rusya olur. Vaziyete, her ne cihetten bakılırsa ba- kılsın, eğer Almanların doğuda ve cenub doğuda, İtalyanların da, dedikleri gibi, Balkanlarda, Doğu Akdenizde, Mısırda ve Avrupa ve Afrika Fransız topraklarında | 1 hakiki istilâ hedefleri var da, İngiltere ve Fransa bunun önüne geçmek istiyorlarsa İngilterenin hemen mecburi. askeri hiz. meti kabul ederek Büyük Britanya ada- sında en az Fransanın ve İlalyanınki ka- dar büyük ve harbe hazır bir kara ordu çekirdeği vücude getirmesi iktiza eder ve böyle bir ordu, aylıklı (ve gönüllü) de- ğil, ancak milli olabilirdi. Fakat burada bir sual akla geliyordu: O zaman da İngilterenin dünya deniz hakimiyetine ebediyen veda etmesi Jâ - zım gelmez mi idi? Çünkü, İngiltere bile olsa, onun büyük bir kara ve bir hava or- duğu yanında bir de büyük bir donanma tutması pek güç, ve bühassa İngiltere için, belki de muhal olacaktı. Meğer ki İngilizler de, Almanlar, İtalyanlar ve bil- hassa Japonlar gibi yiyecek, içecek ve gi. yeceklerinin pâralarını da donanmays vererek binbir sıkıntı, sefalet ve yarı tok. luğa katlansınlar, görülüyor ki mesele pek basit değildir. Maamafih, İngiltere, her şeye rağmen, mecburi askerlik hizmetine karar ver - miş bulunuyor. Bunun matlüb neticeyi vermesi, yani İngilterenin Büyük Harb- de ancak dört senede çıkarabildiğ: 108 fırkayı en geç 10 günde seferber edebile- eek bir ordu çekirdeğile bu muazzam s8. fert ordunun her türlü silâh ve levazı- mından başka, zabit, gedikli küçük zabit ve talim görmüş erlerini hazırlıyabilme- si için, en az 3 sene lâzımdır. Ve hiç ol. imazsa Büyük Harbde Mareşal Kiçnerin çalıştığı gibi çalışabilmelidir. Onun bizce bu hakikatler ve ga - röntiler Almanlarla İtalyanları, şimdilik hedeflerinden çevirecek yerde, onları yalnız işlerini tacile sevkedecektir. İşte garanti Jâfmı telâffuz bile edemiyen Yu- goslavyanm, bir Alman - İtalyan kıskacı içine alınmışa benziyen, durumu ve işte garantilere rağmen, selâmetlerini gene Almanlarla hoş geçinmenin yolunda ari- yan Lehistenla Romanyanın vaziyeti mey dandağdır. “Devamı 10 uncu sayfada) TARİHTEN Sayfa 7? SAYFALAR Jİ Hain Ahmed Paşa imparatorluğun kaptan paşas oldu, götürdü, padişaha isyan etmiş İkinci Mahmudun ilk saltanat yılları içinde, Çengelköy iskelesinde bir çifte adi piyadelerde dolmuşa adam taşıyan kayıkçıların arasında Ahmed isminde en beş, on altı yaşlarında bir genç vardı. | Yakışıklı, levenâ yapılı, güçlü kuv » vetli, gözü pek, canı tez ve ayağına ça - buk olen Ahmed, bir gün, Çengel de oturan devrin büyüklerinden kapıcı - lar kethidası İbrahim ağanın gözüne çarplı; bu genç kayıkçıyı kendi hizmeti- | ne aldı, Ahmed, bundan sonra, İbrahim ağanın yalısında, yalının iskelesine kan- €a atarak, yanaşıp ilişerek, kürek salla - yıp, pala çalarak, ağanın diğer kürek - çilerile beraber yalının kayıkhanesinde yatıp kalkmağa başladı, Ve çok geçmedi, efendisinin hakkındaki teveccüh ve mu- habbeti sayesinde kürekçibaşı oldu. Fa » kat devrinin vakayiini kaydeden Tayyar- zade Atünin dediğine bakılırsa, kayıkçı Ahmed uğursuz ayağını yalıya attıktan pek az sonra, İbrahim ağa hastalanmış ve «eceli âcil ile» ölüvermişti, İbrahim ağa- nın büyük kardeşi Giridii Ali ağa, ikinci Mahbmudun berberbaşısı ve silâhtarı idi. Saraym en nüfuzlu bir siması idi. kar - deşine gelip gittikçe, Ahmed, siması, hiz- meti ve gayreti ile onun da nazarıdik - katini celbetmişti. Kardeşinin ölümün - den sonra, onun genç kürekçi başısına sâ- raya, kendi maiyetine almış, sofa otaği- na kaydettirmişti. Biraz sonra da tebdil hasekileri zümresine ilhak etmişti. «Vak'ai Hayrye> denilen çok kanlı bir şehir mubarebesile Yeniçeri ocağının kal- âırılması ve «Asakiri Mansurei Muham - İmediy sın aske - r e haseki 0- rin v cakları da bu yeni askere şa ve seraskor Hüsrev Mehmed Paşa ve- #nir ileride olanların gözüne girmeğe mu- vaffak olarak, yeni teşkilâta mülâzimi ile alındı, Silahtar Ali ağanın himmetile, bir müddet sonra hassa askerleri mira - laylığına kadar yükseldi, # kil ettiği askerin talim ve terbiyesile da- ha yakımdan meşgul olabilmek için ikin- Rami kışlasında, sonra da Tarabyada o - turduğu zaman, bir zamanlar. başında kirli bir çember, sırtında yırtık mintan, yalınayak, kayıkhanelerde bürıman ka - yıkçı Ahmed, padişahın harb yaveri ol - ştu. İriyarı, çevik, lâübeli, memür ol- duğu işleri geciktirmeden gören Ahmed ağa, bir müddet sonra va oldu. Çok geçmeksizin de asakiri hassal Şa - hane feriki oldu, Atanın tabır! ile «kayık- çı asmafı esafilinden: iken ferikliğe ka - dar yükselen Ahmed Paşa, işküzarlığı ile tabasbus gibi hünerlere de sahibdi. Mu- vaffakiyetlerinin büyük bir kısmını da bu melekesine borçluydu. Nitekim, yük- selmekte devam etti, mabeyni hümayun müşiri oldu, Çengeloğlu “Tahir Paşadan sonra da 1253 de Kaptanpaşa oldu. O zamanlar, Mısır meselesi en nazik bir safhasında idi: Mehmed Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşa, Anadoluya doğru ilerler - ken, Çamlıcada hasta bulunan ikinci Mahmud da, donanmasını, Ahmed Paşa kumandasında Mısır zerine yollamıştı. Bu donanma yirmi iki parça gemiden mü- rekkebdi; Mahmudiye ve Mes'udiye, üçer alaban- da, Iki tane üç ambarlı; Memduhiye, Fev- ziye, Fethiye, Teşrifiye, Nusratiye ve Berci Zafer, altı tane kamara kapaklı ge- mi; Nizamiye, Suriye, Şadiye, Hıfzürrah- man, Mir'ati Zafer, Hariri Bahri, Şehabı Bahri, Naimi Zafer, Feyzullah ve Kaidi Zafer, on tane güverte firkateyn; Mesiri Ferah, Kavsi Zafer, ve Fecri Sefid, üç küpeşte kurvet; Peyki Şevket adında bir vapur: ve bir ateş gemisi, Bu gemilerin içinde 22,000 bahriye askeri ile İzmid ve havalisinden alman redifler vardı. Donanma Çanakkale önünde demir at- tıktan az sonra, Kaptanpaşanın hazine - darı Hacı Akit, çıkageldi. İstanbuldan ka. Çengelköy iskelesinde bir çifte âdi ve kayıkhane köşesinde yatıp kalkan kayıkçı Ahmed, bir gün koca bir (Son Postanın tarihi bahisler Ahmed sarayda, bostancıbaşı Osman PA“) gin ortalıktan kaybolduğunu O sırada Rusya İle harb vardı. Yeni teş-) ci Mahmudun tam bir yıl askerle beraber | beraber nabza göre şerbet verme, riya ve| a piyadede dolmuşa yolcu taşıyan i ve koca bir donanmayı alıp Mısıra olan Mısır valisine teslim etti muharriri yazıyor ) RMA çıp gelen Hacı Akif paşasına cidden mü- him bir haber getirmişti: İbrahim Paşa, Nizib mevkiinde Hafız | Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusunu İleci bir bozguna uğratmış, fakat bozgun haberi kendisine tebliğ edilmeden, ikinci İ Mahmud da vefat etmişti. Şehzade Ab - İdülmecid cülüs etmiş, sadrazamlığa da Hüsrev Paşa geçmişti. Ahmed Paşa bunları işitince beynin « den vurulmuşa döndü: Mahmud, son has- İtalık buhranları içinde bir aralık oğlu Abdülmecidi öldürtmeği tasarlamıştı. Bu işi yapmak için de, saray ve devlet erkânı rasında bir tek adama, Kaptan Ahmed Pâşa hizmeti işti. Padişahın bu ini, şenın da bu cinayeti işlemek içn muvâfakat etiğini bilen Hüs- rev Paşa ile de ar imıştı. Kendisinin en büyük düşmanlarından biriydi. İstanbulda ise Hüsrev Paşa, Hacı Aki - İ ğrenmiş, «meclisi vâlâyi ahkâmı adliye» azasından Muhsin Efendiyi, donanmanın derhal İs- tanbula avdeti için bir fermanı ile va» İ puru mahsusa bindirip Çanakkaleye gön- dermişti | Kaptan Ahmed Paşa, Hacı Akifin ge - İtirdiği dehşet haberi üzerine, Osmanlı tarihine feci bir ihanet olarak geçecek ka- rarını vermişti: Donanma demir aldı ve Boğazdan çıktı, Donanmadaki zabit v6 neferlerin hiç bir şeyden haberi yoktu. Çanakkulede donanmayı bulamıyan İ Muhsin Efendi de hususi vapuru ile Bo - ğazdan çıkmış, nihayet Sakız ile Çeşme hizalarında Kaptan Ahmed Paşaya yetip mişti. Can korkusuna düşmüş olan Ah - med Paşa, icab ederse kendisini de yok edebilirdi. Binaenaleyh, Muhsin Efendi de gene ayni can korkusu ile, İstanbul « dakiler yanında vaziyetini kurtarmak için kaptan paşa ile hoşuna gidecek bir tarzda mülâkat ederek dönmeğe karar vermiş » 'âpurunu paşa gemisine yanaşlır: İ Ahmed Paşa ile görüştü. Paşanın vermiş Iduğu korkunç ihanet kararını sezdi: Ahmed Paşa, donanmayı Mısıra götürü « yordu. Fakat Mısır valisini tehdid için des gil, donanmayı Mısır valısine teslim et « mek için... Hattâ ketbüdası Şerif ağayı bir kurvete bindirerek kararını bildırmek üzere Mi- sira, Mehmed Ali Paşaya göndermişti. Muhsin Efendi hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi koynundan padişahın ferma- nını çıkararak kemali tazim ile Ahmed Paşaya verdi. O da ayni tazim ile aldı, göz gezdirdi: — Mehmed Ali Paşa ile müsalaha olun- muş... Dedi ve fermanı cebine koydu, Gayet soğuk, yarım saat kadar konuştular. Son- ra, Muhsin Efendiyi maiyetindeki zabit « lerle ihtilâtına meydan vermiyekrek va- puruna bindirip geriye, İstanbula gön « derdi. Ahmed Paşanın mektubunu rif ağa Mehmed Ali Paşa yet iyi karşılanmış idi. Birç ş lerle bu haberi Misir halkıma resmen bil. dirmek istemiyen Mehmed Ali Paşa, mai- yetindekilere ima yolile bildirmiş, onlar da Osmanlı donanmasının teslim olmak (Devamı 10 uncu sayjada) ren Şe. ta