i İ RAHATLI Çeviren 12 Sayfa SON POSTA “Sen Posta; mun Hikâyesi “ YRRMMMMMAMMRAARLıN RAHATLIK HAPLARI İbrahim Hoyi Gözlüklerinin altından gözle, kır « pıştıra kırpıştıra, — Bana fnanmıyacağınızı biliyorum. biliyorum amma, genede anlatacağım dedi ve devam etti: — Cidden duygu nedir, his nedir far - kında değilim. Ti bir otomate benzi * yorum. Yarın sizi görsem (tanımıyacak, hatırlıyamıyacağım. Gerib, fakat dosdoğ- ru bir söz... Sizin inanmadığınız gibi, kim- se de inanmıyor... LAK muavinlik ettiği ani nüştu: — Doktor Ceymis yaman bir insandı Usta bir ipnotizme mütehassısı idi. Sene - © İerdenberi bir beyinde ani bir tesir ya ratacak, adamı uyutacak bir hap keşfet- mekle uğrasıyordu. Benim metelik ver - diğim yoktu bu cart çurtlara... Onun için de günlerden bir gün: «Üstad, hakcasını istersen, böyle ipno- tizma, mipnotizma gibi masallara karrım tok!... deyiverd'm. Vay sen misin diyen.. Kızdı, köpürdü. kirpi gibi olduğum yere sihdim, başımda patlıyacak olan kabağı gözledim. Fakat arası çok geçmedi. Ve doktor zişeirleme kahkahalar fırlatarak Jâboratuarına m'tti, ve içinde beyaz hap- Tar bulunan bir sise ile döndü. Sonra bu haplardan bir tanesini bana uzatarak: #Yut delikanlı. zehirli değildir ...ded' Ne duruyorsun, di anlatacaklarıma. muhakkak icinden Conun aklından zoru yordu. Gene ko - © var galiba diyeceksin amma, vız gelir.» Doktorun verdiği hapı yutar yutmaz. kendimi odamda, yatağımın içine otur - muş bir halde ve pansiyoncu madamın da sabah kahvaltıanı başucuma getirirken gördüm... Şeskınlıktan serseme döndüm. Günlerce kendime #elamedim. Sizin an - hyacağınız doktorun verdiği hap beni &- « yutmus, ben de bu uyku halinde, tıpkı ve © tabii, akl! müvszenesi yerinde bir insan “gibi tıpış tips evime gelmiştim... © Tanısali daha yarım saat olan Conün anlattıklarına bakılacak olursa, doktor © Cöymisi, beş kıt'ada yaşıyan fen adamla. “çrmın keşfedemediği bir şeyi meydana çı- 'karmış ve zararsız bir uyku ilâcı yap - muştı, Bir hap alıyor, suykuya» deliyor. © hefsinize karşı olan itimadınız çoğalarak Şuur altınızm emrile gündelik işlerinizi görüyor. saatlerce sonra da dipdiri, hiç bir yorgunluk duymadan uyanıyordunnz. Gene Conun söylediklerine bakılırsa © “doktor Ceymis çalışma fazlalığı ve za - türreeden ansızın ölmüştü. Fakat ölü - “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 60 — ——— ———————— Bunu kendisi de anlad: ve ölüm ya- > otağında bana: «Hata etmişim Cevad. hata etmi - © şiml» diyerek kendi kabahati yüzü © den hayatını zehirlediğini itiraf etti. Karı koca bir dakika sustular.. Ara - larından seven fakat kendisini sevdir- © mesini bilmeyen o zavallı bir kadının — gölgesi geçmişti. İkisi de şimdi ona a - cryorlardı, Söze tik başlayan gene Cevad oldu: — Aramızda bu sözler geçmemeliy - © di... Affet Mudllâ, fakat bütün bu “iftiralar beni her şeyi olduğu gibi an - “ latmağs ve sama kendimi tamamile ta- “ mıtmağı mecbur etti. Benim. de önün © da kabahatlerimiz vardı. e Hanğgimizin “haklı olduğumuzu yalnız Allah bilir. “Benim kat'iven emin olduğum bir şey “varsa o da Müzevyeni sevmediğim ve onunla uyı Şimdi senden bahsedelim Muallâ. İzmitte sakin, münzevi denilecek bir| kızın, daha görüşte benim üzerimde çok büyük bir tesir yaptığını.biliyor musun? © — İlk görüşte mi? Kabil değil Ce - vad... Ona karşı o kadar soğuk ve mü- hayat rdılarından bir nahiye doktoruna| münden biraz evvel de kendisine bü yeni| tertib ilâçtan meşhur bir mütehassısa bir! nümune götürmesini tembih etmişti. Yal. | nız işin feci tarafı şurada idi ki, Con o! meşhur mütehassısın ismini unutmuş, bir müddet boşta kezen Con nihayet bir ecza tüccarının yanıma seyyar satıcılıkla ka - pılanmıştı. Bir gün yeni patronu, öra: «— Con demişti, yarın gel de mühim bir iş var, seni oraya göndereceğim.» Efen - | disinin gözüne girmek, kendisini işgüzar ermek istiyen Con; — Bari işimi canla başla başarayım. İyisi mi bu haplardan bir tane alayım da tuttuğumu koparayım e düşünmüş, ve iki üç tane birden yutmuş. Con bu vak'ayı şöyle anlattı: — Ha; yuttum. Alesta bekliyorum. İlk önee bir şeycikler duymadım. sonra, bir de uyandım ki Pariste, bir gazinoda - yım. Vay canına!,, Üstelik de çakır keyi. İ fim. Yanımda ise civelek bir Fransız gü- zeli... Vur patlasın. çal oynasın.. başladım kumru gibi düşünmeğe... Ben buraya na- İl geldim yahu!...s Yavaş yavaş zihnim duruldu. Bizim Fransa ve civar mınta - İkalar memuru hastalandığı için patronun, iskandil etmek, ye- parişler almak üzere beni bura- İya yolladığını hatırladım, İçim rahat etti. İ Sular kararmıştı. Hesabı görmek istedim. Elimi cebime soktum, bir hışırtı duydum. 'Tomara benziyen bir şey vardı cebimde.. bunu çekip çıkarınca az kalsın aklımı oy- İnatacaktım. Z'ra tam 600 Hralık Fransız İfrangı destesi idi bunlar. namusluluğum | tuttu, — Bu paralar benim değil, nereden al- dığımı bilemiyorum, İyisi mi harcama - mal... dedim. Yanımdaki kız işveli işveli ellvelendi: — Deli misin sen?.. Senin paraların. Hatırlamıyor musun? Dün at yarışla - rında kazanmıştık hani, deyince akan su- lar durdu, ertesi günü bi idareye gi - dince de işler anlaşıldı. Kulunuz şapa 0- turuverdi. Meğerse yarıştan marıştan pa- ra kazarnmamışım.. Heyecanla atıldım: — Şirketten göndermiş olabilirler?.. — Yok canım.. ne şirketi, müşteriler- den para toplamışım. Mahud uyku hali var ya... Farkında olmamışım. o gece de har vurup harman savurmuştum.. Boşu- boşuna hasta idim, uyku hapı yutmuş - tum.. falan dedim amma, tutturamadım. Pasaportumu elime verdiler.. Daha bir sürü işlere girdim çıktım. Ha. pı yutmadığım zamanlar rahatım. fakat — nakleden * Muazzez Tahsin Zx; teazzım tavırlar takınıyordun ki... Hat tâ nişanlandıktan sonra bile değişme - din... — Affet beni sevgilim; ka?bimin se - sini dinlediğim dakika, senin üzerim - de yapacağın tesiri düşünerek guru - rum isyan ediyordu; çünkü sen yalnız güzel değil, ayni zamanda zeki, hassas, ince ve yüksek ruhlu bir kızdın. Esa - sen böyle olmasa, sırf güzel bir bebek olsan seni böyle mutlak bir surette sevmeme imkân var mıydı Musllâ? Ha yır, böyle kızarma yavrum. Kocanın! hakikati olduğu gibi söylemesine! müsaade et... İzin ver de seni ne kadar| çok sevdiğ öylerken ayni Zamanda! seni ne kadar tekdir ettiğini, senin yük isek dışyguların karşısında nasıl hür - İmetle eğildiğini de anlatsın. — Sus Cevad. Beni seviyorsun... Bu bana yetişir... Öyle mes'udum ki... | — İzmitteki hayatın büyük sıkıntılar içinde geçmişti; burada oda ilk ayları benim hodbinliğim ve gururum yüzün- sana j bazan sarıyor, yutmasam yapamıyorum. daha böyle ne maceralarım var!.. Meçhul dostumun masalını inanma - mıştım. Fakat ne de olsa onunla alay et- mekten kendimi alamadım.. — Yahu, dedim. bu haplar mükem - mel surette reklâm ettim mi milyoner 0- lursun.. neden tahlilini yaptırıp. beratını alarak piyasaya sürmüyorsun .. Con ümidsiz ümidsiz başını salladı, ce - vab verdi: — Söyledim ya.. inanmıvorler. Her ye- te baş vurdum. Meşhur âlimlere, kâşifle- re, kimyagerlere, zenginlere yazdım, a)- dırış bile etmediler... Halbuki biricik €- melim, bir ortak bulup bu keşfi ilerlet - mek, bütün dünyaya yaymak. onun için de göçebe gihi şehirden şehire dolaşıyo - rum, Ne yapayım ki inanmıyorlar ... Âğcta merak eder gibi oldum... Herife ne sordumsa cevab vermedi. Sadece yu- Nisan 27 Gayrimenkul satış ilânı İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden : Bayan Hatice Halide ve AyşeYegânenin 7550 hesab No, sile Sandığımızdan al dığı (630) liraya karşı birinci derecede ipotek edip vâdesinde borcunu vermedi- inden 3202 No. Ju kanunun 46 cı maddesinin matufu 40 cı maddesine göre satıl- ması icab eden Ortaköyde Portakal sokağında eski 53, yeni 73 numaralı ahşab bir evin tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır, Artırmaya girmek istiyen (84) lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye, resimleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve tellâliye rüsumu borçluya aiddir. Arttırma şartnamesi 2/5/939 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere Sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı vesair lüzumlu izahat ta şartnamede ve takib dosyasında vardır. Artırmaya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa enkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur, Birinel arttırma 12/6/8929 tarihine müsadif Pazartesi günü Cağaloğlunda kâin Sandığı- mızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılebilmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması icab eden gayrimenkul mükellefiyeti ile Sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıra - nın taahhüdü baki kalmak şartile 29/6/9389 tarihine müsadif Perşembe gü- nü ayni mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok arttiranın üstünde bırakılacaktır. Hakları tapu (sicillerile sabit olmıyan alükadarlar ve irtifak hakkı sahiblerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair iddialarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evra- kı müsbitelerile beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle hakların bildirmemiş olünlarin hakları tapu sicillerile sabit olmıyanlar satış bedelinin çıkarılan gayri, tunuz bu haplardan bir tane.. bakınız na-| paylaşmasından hariç kalırlar. Daba fazla malümat almak istiyenlerin 38/1167 dosya numarasile Sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu sıl rahat edeceksin!?9. Evinize hiç bir yorgunluk hissetmeden ve farkma varma. dan düneceksi dedi, durdu... Apfallığıma vereceksiniz, amma, ani bir kararla bir hap aldım ve yuttum. Ne oldu mu?.. diyeceksiniz, h!c',, Kulağımda mübarek herifin sinek vızıltısını andıran ve habre: Nasılsmız?.. Rahatsınız ya?.. diyen sesini duya duya, âdeta yarı sersem bir) halde evime geldim. Ceketimi çıkarırken, | açtım. | gözüme bir gazete flişti, Aldim. İçinden bir paket, paketten de bir tane mahud hapla şu pusula çıktı: Sayan efendim, Hap şifak tesirini gösterdi. Birdenbire | bamlmanıza teğmen, benimle konuşmı - ya devam ettiniz, bir gazets satın aldı - nız, üstelik te on lira vererek türlü tür » Tü ısrar, rica ve niyazlarin bu haplardan bir tanesini nümune olarak sakladıns. Uyku ilâcemin faydah sırlarını öğrendiğ iz gün, lütfen adresime bildirmenizi say- gılarımla dilerim. o Con. ## BAKER mağazalarının sattığı m kostüm ve pardesüler, emsalsiz bir biçimdedir. SAĞLAM ŞIK UCUZ Hali hazırda piyasamızın en zen- gin çeşitleri, her yerden ucuz fiat ve müsait şartlarla satılmaktadır. hayatımızı sen kendin tanzim edecek - sin. Muallâ sevinçle kocasına baktı. — O halde müsende et de bu hayat pek fazla moderr. olmasın! — Tektar ediyorum yavrum: Sen nâ sıl istersen öyle yaşayacağız. Benim i- çin seni her zaman . yanımda görmek kâfidir. Hakkın var Muallâ, sen böyle patır - tıh salon hayatı için yaratılmış bir ka- dın değilsin; bunu son haftalarda tec - rübe ettim. Modern hayatın bütün en - trikaları, riyakârlıkları, yalan ve gös - terişleri senin dürüst kalbinde İsyan u- yandırıyor. Erkeklerin fena maksad - larla sara yaklaştıkların; görerek iğ - reniyorsun; kadınların dedikoduları ve kıskançlıkları sende nefret hissi yara - tıyor; o halde istersen bundan sonra se çeceğimiz en samimi ve yakın dostları- mız drasında mes'ud bir ömür geçirir, salonların mecburiyetlerine bağlanma- yız. — Fakat bu sakin hayat seni çabuk bıktırmıyacak mı Cevad? — Bıkmak mı? Benim asıl o sahte hayattan usandığımı, bana düşman o - lan insanların içinde yaşamaktan sıkıl- dığımı anlamıyor musun? Bundan böy- le seninle başbaşa geçecek (o günlerim temiz bir duygu ve tam bir çalışma ile İdolu olacafk. Karı koca böylece birbirlerinin kol- ları arasında saatlerin geçtiğini farket- meden çay vaktine kadar kaldılar. Mi- safirleri yalnız bırakmamak için Mu - allâ birdenbire yerinden fırladı. den üzüntü ile geçirdin; fakat bundan sonra artık seni mes'ud etmeğe çalışa- cağım sevgilim. Esssen bundan böyle — Gidip hazırlanayım, misafirleri bekletmek ayib olur. ilân olunur. * * DIKKAT t Sandığı: Sandıktan alınan gayrimenkulü ipotek göstermek istiyenle- re muhamminlerimizin koymuş olduğu kı ymetin nısfını tecavüz etmemek Üzere ihale bedelinin yarısına kadar borç vermek suretile kolaylık göstermektedir. OKADAR KOLAY... Her akşam bu şekilde birkaç dakika içinde yapacağınız size gençliğinizi kazandıracaktır. ulak bir mesaj Erem Pertev in Yarım asırlık şöhreti beyhude değildir. P.T.T. Umum Müdürlüğü 1 — Ankara radyosu için bir (200), di, caktır. 2 — Taliblerin lise mezunu olması ve fona müsald bulunması, bilhassa dilimizi zundır. 3 — Ayni evsafta olanlar arasında ya! mezunları tercih edilecektir, den iğeri (125) lira ücretle iki spiker alına telâffuzlarının, düzgün seslerinin mikro- çok iyi bilmeleri ve konuşmaları lâ - bancı dil bilenler ve yüksek mekteb 4 — Taliblerin i Mayıs 939 tarihine kadar istida ile P, T. T. Umumi müdürlü- (1408) (2851) Fakat odadan çıkmadan evvel tek - rar kocasına yaklaştı; onu omuzların - dan tutarak gözlerine baktı: — Sevgili efendim bugün hangi el - bisemi giydiğimi arzu ediyorlar? Genç adam karısının başım müuhab - betle göğsüne çekti; genç ve ateşli dü- dakları birbirini buldu. — Beyaz giy Muglâ... Ruhun gibi, duygun gibi, sevgin gibi beyaz... Bizim asıl düğün günümüz bu... Se- ni karşımda bir gelin gibi beyazlar i - çinde görmek, bu akşam beyaz elbise - nin eteklerini sürüyerek bana gelece - ğin zaman İzmitte geçen o acı saatlerle buğün arasında fena bir rüya gördüğü- müze inanmak istiyorum. * Bir saattenberi Be'kis hanım hesab- ları üzerine eğilmiş, çiziyor, bozuyor, tekrar cemediyordu. Ne yapsa boştu... Hakikat bütün çıp- laklığı ile meydanda idi. Borçları ba - şından aşmış, Beykozdaki köşk ipotek edilmiş, masanm üzerinde duran bir yığın faturalar da, Şişlideki evin satıl- masma intizaren yüzüstü bırakılmıştı. Fakat artık bu satış muamelesini a - lelâcele bitirmek lâzımdı. En yakın dostları bile alacakların: istiyorlardı. Son zamanlarda büyük bir lütuf eşeri olarak da Naime hanımefendinin ver - diği paraların da sonu (gelmiş, geçen gün o da kendisini reddetmişti. Demek bütün ümidler artık yök olup gitmişti. Bütün ümidler ve onlarla birlikte Ce- vad... Genç kadın yumruklarını sıkarak pencereye yaklaştı, uzaklara bakarak ğüne müracaatları. pedi kendine mırıldandı: — Ah zalim! Bütün ömrümü ayak - larının dibinde geçirdiğim halde tal ralı, görgüsüz bir kızı bana tercih et- tin!. Halbuki ne güzel ümidlerim ve hülyslarım vardı benim! Şimdi hepsi yok oldu... Mahvoldum ben; beni sen mahvettin! Dişarıda nefis bir sonbahar güneşi kırları ısıtmış, yeşillikleri gümüş gibi parlatmıştı. — Çıkıp biraz hava alayım. Bey * nimin İçi ateş gibi yanıyor, böyle gi * derse vektinden evvel ihtiyarlıyaca * ğım ve o zaman yalnız Cevad değil, başka hiç bir erkek de yüzüme bakmi- yacak; halbuki bu Kış için yeni plânlaf hazırlıyabilmek için gençliğimi muhâ- faza etmem lâzım. İçeriki odaya geçerek şapka ve man tosunu giydi; sokağa fırladı. Bugür yalnız olmak, kendi düşüncelerile baş başa kalmak istiyordu. Ağır adımlar!» ormana doğru yürümiye başladı. Sabahın taze serinliği bugün çayır * lara ve ağaçlara her vfkitten daha par” lak bir güzellik vermişti. Genç dul ba şından şapkasını çıkararak saçlarını bü hafif serinliğe biraktı. Yavağ yavaş ba” şının içindeki ümidsiz düşünceler dağı mıya, yeni bir ümid ışığı belirmeğ€ başlamıştı. Fakat birdenbire gözleri ka” rardi, olduğu yerde durarak bir ağaci dayandı. Uzakta, ağaçların arasında” i kişi geliyordu. Erkeğin geniş omu?” İarı ve uzun boyu şüpheye mahal Si rakmıyordu. Bunlar Cevadla Muallâ idiler. Genç âdam karısını kolile saf” başını ona yaklaştırmış, bir şeyle" söyölüyordu.