Bameyız, oku yan İsmini ha 'vel «Saray iz Sonra bunun PR çok asi) Bunu, di Şimdi diyo; Errol Fiyyn bir pilm çevirirken Errol urlarlar mı? Birkaç se- » sinemasında «Kapt, bi ptan| M mli bir macera filmi göste - £rol Fiynn adında!en evvel hatıra gelen Errol Fiynn ol - di ie bir İrlandalı oldu. | muştur. | ” ra da ateşli Til Dami - ocası bulunduğunu öğrendik : bütün sinema gazeteleri ini - emadiyen onun hareketlerini tâkih e- ır. Ruhunda geniş ufukları aş - mak, kudurmuş denizlere meydan o - kumak, korkunç maceralara göğüs ger- mek ihtiyacile yanan bu kıymetli san - Amerikanın en yakışıklı erkeği: Errol Fiynn yüksek kudretini müttefikan tasdık & diyorlar. ur İngiliz şairi ve muharriri Tenison'un 600 şüvarinin şecaat ve kah ramanlığını tasvir eden: «The Charge of the light brigade eserinin filme çekilmesi kararlaştırıl - dığı vakit yüzlerce san'atkâr arasında Errol Fiynn bu filmde mükemmel| yaratmağa rol yapmağa, daha doğ y muvaffak olmuştur. O suretle ki filmin &serden daha çok kuvvetli olduğu hak- kında fikir beyan edenler bulunmak - kında kısa bir fikir vermek üzere yal- nız şu kadar diyelim ki bunu 50 operâ-; tadır, Bu filme verilen ehemmiyet hak| p BON POSTA sn ŞEHİRLERİMİZİN ESKi MANZARALARI Sayfa ? Geçen asırlarda Kütahya nasıldı? “ Bir okka has ekmek bir kuş gözü akçeye, bir okka koyun eti iki akçeye verilirdi, (“Son Posta,, nın tarhi bahisler muharriri yazıyor | Kütahya, büyük Anadolu merkezi idi, Anadolu paşası, beylerbeyi- si Kütahyada otururdu. Kütahya paşam Misir, Bağdad ve Bodin vezirlerinden sonra, bütün vezirlerin üzerinde idi. Büyük Anadolu eyaleti on dört sancak- tı: Kütahya merkez sancağı idi. Diğerle- ri Saruhan, Aydın, Kastamonu, Bursa, Bolu, Menteşe, Ankara, Afyonkazahisar, Teke, Çankırı, Hamideli, Sultanönü ve Karesi idi. Kütahya iç kalesi, bir tepe üzerinde yüzük taşı gibi durur bir kale idi. Hen- deği yoktu, zira uçurum kayalar üzerinde i, Aşağıdaki yeni kale, bu yukarı eski iç kalenin şimal tarafına, alçak bir yere düşmekte idi. eyaletinin | atkâr daha birkaç gün evvel üç sami. mİ dostile hususi yatına binerek binbir macera saklıyan enginlere açılmıs, ne- tör birden çevirmiştir. Marie Be'i İstanbula reliyor den seyahat etmiştir. yp nişta Nihayet annesi shhatte olduğunu bir ovaya müjdeledi. rihine gi Hİ ve ğmıyacak “Kaptan Yenileridir. Yeni olmalarına ra; e rede olduğunu günlerce kimse bilme - B ln yan süküt, başta karısı olmak b ütün dünyayı endişeler içinde oğlunun telgrafla bütün te çok kısa bir zamanda sinema ta- kadar büyük bir şe- Şöhret kazanım Errol Fiyam » filminden sonra sine- zin Parlak güneşi olmuştur, tarımı al büyük rejisörleri, en sz vazileri, bu yıldızın Yı Gİ ukarıda resimlerini gördüğünüz iki ka defa «Büyük otel» isimli i > bir #ilm çevir meğe başlamış dan soldaki Sybille Shmitz, sağdaki de Oliy Bugün Parisin en mühim tiyatrola- rından birini idare etmekte olan san- atkâr Marie Bell şehrimizin yabancısı değildir, Son senelerde tiyatrodaki ehemmi - yetli meşguliyetinden dolayı film çe- viremiyen san'atkâr bu yaz mevsimini şark memleketlerinde geçirmeğe ka - rar vermiştir. Marie Beli Haziranda Parislen ha - reket ederek, İtalya, Yunanistan, Mi - sir, Suriye, İzmir, İstanbula gelmek arzusunda bulunduğunu arkadaşların- dan birine bildirmiştir. İstanbulda 20 gün kadar kalmak tasavvurundadır. dın, Alman fitm yıldızlarının en Holzmann'dır, Şehir 34 mahalle idi: Saray mahall Böğrükük mahallesi, Saraküstü mahalle- si, Orta mahalle, Lala mahallesi, Ahi Eb- rasan mahallesi, Ahi Mustafa mahallesi, Kancık mahallesi, Börekçiler mahallesi, Kadışeyh mahellesi, Cemalettin mahelle- si, Çukur mahalle, Amalice mahallesi, Meydan mahallesi, Hacı İbrahim mahal lesi, Dibek mahallesi, Hüseyinpaşa ma- hallesi, Yeni mahalle, Çerçi Süleyman mahallesi, Ahi Oran yaahallesi, Mumcu- lar mahallesi, Ahi İzzettin mahallesi, Pir- ler mahallesi, Cinci Kefereler mahallesi, Bezciler mahallesi, Akıntı mahallesi, Çu- kur mahalle, Balıklı mahallesi, Buladin mahallesi, Servi mahallesi, Asak Naki Tashallesi, Yeni İshak mahallesi, Maruf mahallesi, Bunlardan üç mahalles: Rum, üç mahallesi Ermesi idi, Eskidenberi Kü. tahyada Yahudi tnifesi yoktu. Yahüdiler Kütahyaya ticaret için gelip giderlerdi. Bütün Kütahya şehti 7000 toprak örtü| evdi. On yedinci asır ortalarında Kütah- yada ancak yetmiş yedi tane kiremid ör- tülü konak ve saray vardı Kütahya saraylarının en meşhuru paşa sarayı idi. Eski Anadolu Germiyan oğulları binasıydı. Üç yüz alt- miş odası ve divanhanesi vardı. Hamamlı, bahçeli müzeyyen bir eski saraydı. Çatısı toprak örtülü idi. İkinci büyük sarsy Osman Paşa sarayı idi. Sultanbağı deresi kenarında, şehrin cenubunda, bir yüksek yerde idi, Bunlardan sonra Üftadlı oğlu sarayı ve Saçlızade sarayı da Kütahyanın en bü- İ yük binalarından idi. Uzunlamâsına kurulmuş olan Kütah- yanın içinden Sultanbağından şimal w- cundaki köprü başına kadar dereden, iki tarafınaki bağlı, bahçeli, kat kat şahniş. lerle tezyin edilmiş evlere birer ark ile| sular alınmıştı. Kütahyada 32 cami ve mescid vardı. ğmen büyük bir şöhret kazonmuşlar'dır. Son | cemilerinin en müzeyyen ve mükellefi olan bu iki san'atkâr- | ve cemaati en çok olanı Yıldırım Beyand tarafından yaptırılmış olan Uldcami idi. Gökçemen manallesi, | beylerinden ! Kütahyanın teriht kalesi Bilâhare Mimar Sinan bu abideyi tecdid ederek tamir etmişti. Kütahyada 7 medrese, 8 tekke, 9 ha- mam vardı, Hamamlarının en meşhuru # istempaşa hamamı idi. Kütahyalılar bu hamama Balıklı hs- mamı derlerdi. Bulunduğu mahslle de ayni adı almıştı, Hamamda bir havuz vardi. (Havuzda («Gümüş balıkları ve ârık mâlikleri kâküllerini tarumar kır | leri ile uşşakın gönlünü kayıd ve 1, Huten ahusu gözlü, mü- nevver yüzlü pençei Afitab mahbubu dil. beranlar bu havuz içinde müştaklarının göz yaşı ummanında şinaverlik edip zülf- lerini sulara ağ gibi atarak dalgıçlık 6- derler» idi. (9) Kütahyada 70 sübyan mektebi, 2 ima- ret, 17 han vardı, Hanlarının her biri ka- le gibi metin binalardı. En meşhurleri Kapan hanı idi. İki yüz ocaktı. Diğerleri Çaşnigirbaşı hanı, Bolvadinli hanı, Bos- tanefendi hanı, Osmanpaşa hanı, Rüs. se hanı, Serdar hanı, Acem hanı idi, Kütahyada 40 sebil, 30 çeşme vardı. İki kürg'r bedesten vardı. Büyük bedesteni Fatih devri ricalinden Gedik Ahmed Pa- $a hayratı idi. Kütahya çarşısı 800 dükkândi. En mü- zeyyen çarşısı haffaflar içi idi. Kütahyanın öb ve havası lâtif ve suyu da «âbı hayat misal, idi. Yirmi dört çe- şid armudu sicilde yazılıydı. Yedi türlü kirazı olurdu. Çarşısında o «paçacı, ları meşhurdu, «beyaz ve berrak ve leziz ilik Bibi paça» yaparlardı. (*) Eviya Çelebi, Kenterbury Başpiskoposu Patrikhanede | Kütahya aşçıları bir tandır kebabı yas İparlardı ki, şöhreti cihanı tutmuştu. Kütahyanın sanayiinden kâs* ve fin. canı ve günagün maşraba ve testileri ve çanak ve tabakları bir diyarda yapıla mazdı, «İlle ki kâsei İznik olaf» Ab ve havasının Jetafetinden, halkı tendürüst, kanlı canlıydı. Şeci ve büha- Jar olurlardı. Hattâ Kütahyalı şair Firatiı Ey Firati şehrimiz şahin yuvasıdır bis zim Anın içün anadan doğünmuz şahbaz olur Demişti. Kütahyanın halkı safa ve zevk ehli idi, Maarif erbabı da pek çoktu. Askeri tay- fasının da başlıca meşgalesi de küheylân atlara binip ava çıkmak idi, Kütahyalılar çuha ferace ve kontoş gis İyerlerdi. Kadmlarının çoğu başlarına el tın ve gümüş tas giyip Üzerlerine çuha ve beyaz car bürünürlerdi. Ayuklarına kadife çakşır, üstüne sarı çizme g'yer- lerdi. Kütahya gayet ucuzluk bir yerdi. Bir okka haş ve beyaz ekmek bir kuş gözü akçeye, bir okka koyun eti iki akçeye idi, Mesirelerinin meşhurları Sultanbağı ve Aksu teferrücgâhi idi. Kütahyanın şimalinde, şehirden bir süs at mesafede bulunan ılıcalar, Anadolus nun en meşhur ıhcalarından sayılırdı. «Yoncalıs derlerdi. Bütün Kütahya halkı kiraz mevsiminde çadırlar ile buraya ge“ lib beşer onar gün kalırlardı. Dört tarafı dağlık, ormanlıktı. Köşe köşe ulu ağaç lıklar içinde akar sular kenarında herke$ yaranı ile zevk ve safalar ederdi. Reşad Ekrem Dr. Lang dünkü Korser yatile şehrimize geldiklerini bil posu Dr, Lang ve refakatinde bulunan gezintileri esnasında dirmiş olduğumuz Kenterburi başpisko- majeste İngiliz krliçesinin hemşireleri şehrimizde gezintiler yapmışlar ve müze leri gezmişlerdir. Dr. Lang dün psirik« haneyi de ziyaret etmiştir.