“Sn Posta, pm e, i Lüset, alı kat merdiveni ağıldan ka- pah bir keçi sevincile zıplaya zıplaya in- , Kapıcı kadının sorgu suallerine maruz kalmamak için onun arkasi dönük oldu- unu fırsat bildi ve kendini sokakta bul- du. Sokağa çıkar çıkmaz iskarpinlerinin topuklarını kaldırımlarda bir hakiki Pa- fisli emniyetile vura vura yürüdü. O ancak iki aylık bir Parisli idi anma, İnsan genç, açıkgöz ve biraz da güzel 0- İunca Pariste gayet çabuk Marsilyalılaşir, hitekim genç, açıkgöz, ve biraz değil; birazdan çok fazla güzel olan Lüset te küçük bir kasabadan Parise geleli iki ay duğu halde tam bir Parisli olmuştu. Lüset Parise geldiği gün madam Ba- raken'in evine hizmetçi olarak girmişti. adam Baraken bir apartımanın altındı katında oturan paralı, fakat parayı çok pn hasis bir kadındı. Evin her işini Lüset görüyordu. Hamarat bir kızdı. MMaptığı işi tamam yapardı. Fakat ne yap- bir türlü madam Barakene yaranamı- Madam Baraken, Lüsetin en titir a ile yaptığı her işi muhakkak noksan, na karşılık ta Lüsete verdiği aylığı Tüsetin yediğini, içtiğini fazla bulurdu. — Lüset Mâftsda bir gece izinli idi, Onun bu izni akşam madam yemeğini bitirdik- mn sonra başlar, ve madam yatmadan i, yani saat on bir buçuğa doğru bi- Lüset madamın yamna girdiğinin ilk tayında izin saatlerinde ne yapacağını pek kestirememişti. Fakat ikinci ayın ba- »da, yani Parisli olduğu zaman mesele- halletmiş, ve yakın bir yerde bulunan ns salonuha gitmeye başlamıştı. İlk iği akşam; genç, yakışıklı bir deli. ile dönsetmişti. Bu delikanlı yaki- olduğu kadar da nazik ve terbiyeli idi. Lüsetle dansederken ona ne fazla 0 uş, he de randevu istemişti. Sade- 'dansetmişlerdi. Ertesi hafta Lüset dans salonunda gene ayni delikanlı ile ılaşmış, gene 'onunla dansetmişti, "Delikanlı birinci seferde nasıl hareket itiyse ikinci seferde de gene ayni tarzda hareket etmişti. Nazik ve kibar. İşte Lüset merdivenlerden tıkır tıkır İnerken gene dans salonuna gitmeyi dü- şünüyor ve gözlerinin önüne o del!kanlı- yı getiriyor, onunla bir kere daha bulu- ga nı, bir kere daha dansedeceğini dü- 'k sevinçten içi içine sığmıyordu. © Dans salonuna girdiği zaman onu ora- 'da buldu. Selâmlaştılar ve dansa başla , Konuşmadan dansediyorlar, fakat göze geldikleri zaman ikisinin de “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 40 .şün © — Apartımana dönmek mi? bu $ı - « orada işim ne? Şimdi Boğazın göze! günleri başlıyor. Artık kıştan ev- 4 buradan ayriimağa hiç niyetim çi “Belkıs hanımın bakışlarından ve bir "adım geri gitmesinden, Cevadın bu söz- lerine cidden hayret ettiği belli olu - yordu. © — Haziranda Beykoza yerleşmek ha! hiç işitilmemiş bir şey değil. Benim diğim, siz bu ayı Büyükadada geçi- Tir, Temmuz sonunda Boğwza döner ve v mevsiminin sonuna kadar kalırdı - Bu sene Adaya gitmeğe hiç niye” lim yok, Boğazın ahkâmını çıkaraca * ım. Bol bol motör gezintisi, balık avı sükünetle çalışmak... ” Bolkısın dudakları sinir bir titre - yişle sıkıştı: “— Ne ciddi bir adam oldunuz Ce * vad... Ben sizin klüpten ve salonlardan ze) asarak ömrünüzü bir köye göme- iğinizi hiç tahmin etmiyordum. — İnsen tabletini ve zevklerini de- SON s ye İneler neler diyeceğini düşünüyordu. Jak | adamakıllı vurulmuştu, * Lüset evi temizliyordu, muşambaları sıraladı. Pencereleri sildi. Mobilyaların tozlarını aldı. Madam peşi sıra dolaşıyor, kusur ârıyor, bulamıyor; fakat oyaratı- yordu. Lüset büfenin tozunu alırken ve mediğini söylerken kapı çalındı. Madam: Sen işine bak, ben kapıyı açarım! Diyerek kapı Madamın önünde önlük vardı. Başın »r hizmetçilesin giydiği tarzdaki takkelerden giymişti. Bu| halinle tam bir hizmetçiye benziyordu.| Kapıyı açtı, Kar: iyi giyinmiş, ya.| kışıklı bir delikanlı görünce şaşırdı... | — Ne istiyorsunuz? İ — Madam Ba mi matmazel — Madam Ba | mazel Lüset buri kenin pansiyonu değil | burada oturuyor. gözlerinin içleri parlıyordu, Dans bitince genç erkek sıkıla sıkıla Lüsete: — Biz, üçüncü defadır burada buluşu- yor, dansediyoruz. Böyle olduğu halde henüz birbirimizin adını bile bilmiyoruz, benim adım Jak dö Mayandır. Üniversite | talebesiyim! diyebildi. Lüset şaşırmıştı. O demek bir üniversite talebesile danse- diyordu. Kendi adını da, ne iş yaptığını da söylemesi lâzımdı. — Adım Lüset! Dedi. İşini doğru söyliyemedi, — Parise resim tahsili için geldim? Diye bir yalan söyledi. Jak sordu: — Nerede oturuyorsunuz! Lüset, Madam Baraken'in hizmetçisi. yim! diyemezdi. Gene bir yalan söylemek mecburiyetinde idi. | — Madama göstermeden bu mektubu kendisine veriniz, alınız size de iki frank Yakışıklı delikanlı kapıyı kapamış, merdi" eri iniyordu, ihtiyar kadın bir mektuba, bir de paraları baktı. Birden. bire hiddetlenmisti, Fakat paralara d'k- ks*li dikkatli bakınca hiddeti zail oldu. Parayı seven paralı kadın için havadan gelen Iki frsngın da bir kıymeti vardı. İçeri girdi, Lüsete gayet tatlı bir sesle: — Kızım, dedi, sana bir mektub var. Al! Mektubu verdi, iki franktan hic bahs- J etmeden odas'na çekild!; ve düsündü: — Fena değil. Gerçi Lüsetin bir gençle kur yaptığını, ben'm evimi ona bir pan- siyon olarak tanıttıfımı öğrendim amma zarar yok. Bundan sonra gene mektub #tirirse gene kapıvı ben açar, iki frangı | alırım. Lüsete aydan aya veredeğim av- Uğm yarısını olsun ana mektub getiren! gençten çıkarırım. İşte buna memmun ol dum. — Şâlprem sokağında Ti numarada Madam Barakenin pansiyonu var. Ora- da kalıyorum. Delikanlı sevinmişti: — Komşuyuz, demek, burn çor sevin- dim; size hafta içinde mektub göndere-| bilir miyim? İ — Gönderirsiniz amma Madam Barâ- ken, kiracılarının mektublaşmalarından hiç hoşlanmaz. — Evde hizmetçi kadın filân yok mu? — Var, fakat Madam haber alırsa, — Nereden haber alacak, ben kolayını bulurum. Yarınki rihamerda: Bir s'âh sesi Yazan. İnci Özkrut İstanbul İkinci İflâs Memurluğundan: Müfls İsmali Hasana old eşyayı beytiye açık arttırma suretile satılacaktır. İstiyen - Ayrıldıkları zaman her ikisi de düşün-|jerin Bofularda Sofular enddesinde (Aksa - celi idiler. Lüset, Jakin kendine göndere-| ray) sinema civarında 11-4-039 Salı günü sö- ceği mektub madamın eline geçmesi ihti-! at 9 da hazır bulunmaları Hân olunur. malini, Jaksa Lüsete yazacağı mektubda! (46133) giz. Yakında tam bir adam olacak. Fakat sizi yolunuzdan alakoyduk Bel kıs... Gitmeden çiftliğe gelecek misi- niz? efendiyi rahatsız etmezse âne gülümsedi. — Bilâkis, pek memnun olurum e - fendim. Bu vesile ile sizinle daha iyi tanışmış olurum. — O ha'de şimdilik Allaha ısmarla - dık. İkisinin de ellerini sıkarak uzaklaş” giştirmesi kabil değil midir? Bahusus| tı; fakat onlara arkasını çevirir çevir - ihtiyarladıkça?. mez yüzünün çizgileri sertleşti, dişle- Belkıs kesik bir kahkaha kopardı: İrini sıkarak kendi kendine söylenmeğe — İhtiyarlıktan bahseden siz misi -| başla niz? Otuz yaşında bile görünmüyor -| — Onun bu kadar güzel olduğunu | sunuz. Fakat asıl büyüyen Zeyneb.| tasavvur edemiyordum. Ne gözler! Ne | yalnız görsem onu tanıyamazdım. unutulmaz bakış! Cevadın ona âşık ol Cevad kızının pembe yanaklarını ok”| duğu besbelli;.hattâ bu mevsimde, hiç şıyarak cevab verdi: vukuu yokken, gelip Boğazda kalmak — Muallâ mucizeler yaratıyor. için onu fevkalâde çok sevmesi lâzım. Belkısın solgun gözlerinde bir ışık| Karısını burada saklaması için kimbilir yandı. onu ne kadar kıskanıyor. Yok, hayır, — Görüyorum... Ya bu nedir? Ferk|onu uzun zaman yapaydinız bıraktı! di de değiştiren siz misiniz efendim? — | Hiç bir şey anlamıyorum bu işten. bu- Musilânın arkasına saklanan zenciyi|nun içinden çıkmak için bir sihirbaz parmağile işaret ediyordu. olmalı! Ferid her nedense Belkıs hanımı hiç| Acaba Cevad bir komedi mi oynu - sevmez ve onun kendisini okşamasına| yor? Fakat her ne olursa olsun onda razı olmazdı. değişen bir şey ver. Hem.. hem onun Muallâ güldü: karısını sevdiğine eminim, — Hayır Feridi kodeam değiştirdi! Vardığı bu netice Belkısı öyle sinir- Onu bedeviyetten ayırıp medeniyete) letmişti ki meçhul birisinden initkam sokmak zamanının geldiğine hiülgmet-| almak istiyormuş gibi yumruklarını ti, sıktı, sert adımlarla adeta koşarak yü- Cevad çöcuğun omuzuna vurarak | rümeğe başladı. karısının sözünü bitirdi: O müddet zarlında Cevad karısına — Şimdi onu mektebe de gönderece- | soruyordu: nakleden : Muazzez Tahsin >> Şuhut Belediyesinden: Münakasaya konulduğu evvelce ilân edilen kasabamız elektrik tesisatı şart- namesinde yapı meye konulmuştur. n değişiklik üzerine bu defa yeniden kapalı zarf usulile eksilt- 1. — Nafia Vekâletinden musaddak projesi mucibince yaptırılacak elektrik ve Makine tesisatinın bedeli keşfi 14963 lira 49 kuruştur. 2. — Eksiltme 17/4/939 tarihine müsadif Pazartesi günü saat 15 de Şuhut Bele- diyesinde toplanan encümen tarafından y apılacaktır. 3. — Muvakkat teminat 1422 lira 28 4. — Bu işe a'd olan proje hülâsası kuruştur. keşif malzeme montaj şartnameleri he- sabat ve münakasa şartnames: mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şart- namesi bir lira mukabilinde Şuhut Belediyesinden alınacaktır. 5, — İsteklilerin Nafıa Vekâletinden alınmış ensteletorluk vesikası ve buna madam Lüsetin toz alma tarzını beğen-| vel Belediye Encümenine müracaat etmesi lüzumu ilân olunur. | mümasil tesisat yaptığıma dair alınmış bonservislerile münakasadan bir saat ev- 42190» iie LALAH, ÖĞGLZ ve AKŞAM Her yemekten sonra günde 3 defa muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. Emlâk ve Eytam Bankasından : Esas Yeri Senelik kirası T.L. Mevkil Depozito T.L 763 Eminönü Mercan cad. 26-42 1aj rindeki 32 8 a mah, Morcan (o 299,.— 42 hanın üze Beykoz - Beykoz parkı dahilinde Sekiz dükkân ve hanın 48/ 44.85.— 480) Hisse Güzino yeri 100,.— 16.— Adresleri yukarıda yazılı gayrimenkuller açık arttırma usulile kiraya verile- cektir. İhale 10/4/939 Pazartesi günü saat ondadır. İsteklilerin bildirilen gün ve saatte depozito akçesi ile birlikte emlâk servisi. ne gelmeleri, (o «768 — «2236 Bürhaniye İcra memurluğundan: Bürhanıye H, Ahmed M. de mukayyet olup hâlen İkametgihları meçhul Hasan oğlu Ah- med Nevzst ve Hesür karısı Emineye 18-2-039 tarlili haciz zabıt varakasını dal-| tetkik etmeniz ve bir itira-| ınız varsa bildirmeniz hakkında çıkarılan davetiyeler ikametgâhıniz meçhul olduğun-i bilâ tebliğ inde edilmiştir. ibüren 10 gün içinde dat-| hacze bir Mirazınız varsa bildirmer»2 te mak Üzere ilân olunur. 989-51 İstanbul İkinci İflâs Memurluğundan: Beyoğlunda İstiklâl caddesinde 348 numa- rada evvelce alâtı musikiye ticaretile müş- tegil iken iflâsına karar verilen Fernand Komendinger'n muamelesi biterek iflâs ida- resinin raporu üzerine mahkemece iflâsın kapanmasına karar verildiği ilân olunur. (6731) Kayıb vesikn — 5679 sicil numaralı husus! şoförlük ehliyetnamemi zayi eğilim. Hükmü kalmadığını ilân ederim. Dekter Andonaki Nikolaidis ... — Belkis hanımı nasıl buldunuz? — Güze! bir kadın... Akıllı ve sevim” li görünüyor. Cevad istihfafla omuz silkti: — Güzel mi? Adam sende! Göze çar- pan bir yüzü var işte o kadar, akıllı ol” masma gelince, bu da sevimliliği gibi sathi ve zâhiridir. Belkıs sade eğlen - mek bilen sa da mesini 5€- ven fazla 2: giyinmek hevesinde © lan bir kukladır. Maalesef salonlurda rastlanan kadmların ekserisi de ona benzer, Evet, iç yüzünü henüz tanıma” dığmız bü hayata sizin için tetkik mevzuu olacak şeyler bulacaksınız Mu- allâ. Bu hayatın bütün bayağılıklarını, rdkabetlerini, dost bir tebessüm arka” sma #izlenen müthiş entrikaları ve düşmanlıkları (o göreceksiniz. Ben ar tık benim için hiç bir sırrı kalmıyan bu kuklaları ellerim arasında o kadar evi- rip çevirdim ki size onlar hakkında mufassal malümatı verebilirim. Muallâ ağır bakışlarını ona kaldırdı. — Bu takdirde, barici parlaklığı al- tımda böyle sefil bir ruh yaşıyan bu muhiti nasıl seviyorsunuz? — Sevmek mi? Kat'iyen... Ben onu tetkik etmekle eğlendim. Aşağı yuka” rı bomboş olan erkek ruhlarını, vahşi ve kıskanç kadın ruhlarını teştih et- tim, bunda ve ötekinde acaib gururlar, manasız tinefis hesabları okudum, pörlak görünen ve herkesin hasedini çeken bazı mevcudiyetlerin içyüzüne kadar nüfuz ettim. Evet, salon hayatı benim için bir tetkik sahası oldu; fakat onu sevmek cihetine gelince, hayır, hiçbir zaman o multi sevmedim; sevemezdim de; makamına Kkalm ol-| çünkü onun her şeyini çok iyi tanıyo- Tüm, Muallâ helecanla kocasına baktı: — Beni korkutuyorsunuz... Bana öğretmek ve tanıtmak, beni aralarına sokmak istedi z muhit bu mudur? — Evet, size bu muhiti tanıtmak is- #iyorum, çünkü sizm münzevi bir ha- yat yaşsmanıza imkân yoktur; çünkü bir gün olup çarnaçar onların arasına sokulacaksınız. Fakat korkmayınız, yanımızda ben varım. Size yol göstereceğim, sizi © muhitin pusularından vikaye edece- ğim, size salonlarda kurulan tuzakları föstereceğim; çünkü siz henüz çok genç, çok... Muallâ hafif bir tebessümle kocası- nın yarıda kalan cümlesini bitirdi — Çok cahilim! — Cahil diyelim! Cevnd da gülümsüyordu, fakat çok derin bakışları karısının temiz hisle- rini aksettiren güzel yüzünü, ruhunun derinliklerini gösteren parlak gözleri- i büyük bir dikkatle sarıyordu. Ertesi gün Belkis hanım çay sawin- de geldi. Onu tarasadan karşılıyan Mu- allâ, arka bahçede yapılacak bir ser hakkında bahçıvanile istişarede bulu- nan Cevadın yanma gitmelerini teklif etti. — Cok memnun olurum; çönkü bu köşkün emsalsiz çiçeklerini seyretmek” Je doyamıyorum, Cevad Bey çiçeğe ta- pan bir insandir ve onun bahçesinde bulundn nadide çiçekler İstanbulun hiçbir tarafında bulunmaz. Fakat bu çiçekleri yetiştiren yalnız bahcıvan değildir. İsmet Hulüsi