29 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

29 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Man | O Gari Kanarya bir meyi tig va: yağmur cananı buğra çıkan "iyen kezdi- sinden birşey Pr vekai koybetmez raloru birinel Gordlanus adaleti ile o kadar meşhur olmuştu ki Komalılırdan birçoğu, (ona karşı besledikleri s'vgi, hürmet, nişınesi olmak Üzere onun soyadını kendilerine aile İsmi olaruk seçmişierd.r minnet Bu desnirden senkerk rabille mıştır. Her ik Son senelerin en müthiş katili Altıncı Cinayet Veidman'ın muhakemesinde en heyecanlı sahne, cinayetlerin altıncısı tetkik edilirken görüldü Avukan Veidmam müdojaa ediyor Paris 72 (Husus) — Velâmamın mü -|bilecek bir arkadaştır» cümlesi ile tanış. bakemesinde en heyecan verici sahneyi | tırdı. dnayetlerinin 6 nc tetkik edilirken; Bir müddet konuştuk. Sonra ben Sen gördük. Bu sahne hem heyecan verici) Kludaki köşkte mühim bir randevum ol. idi. hem de Veldmanın suç ortaklarından |duğunu söyliyerek kalktım: Milionun #kibetini tayinde mühim bir) — İsterseniz birlikte gidelim, muhave. Amil oldu. reyo orada da devam ederiz, dedim, Altıncı kurbanın adı Löblonddur. Löb- m Ki » Löbi Bö İcnd maruf beynelmilel tabiri ile bir ai Embrazario iği. Vilâyetler tiyatro kumpanyaları teşkil eder, şuröya buraya turneler yapar, geçinip giderdi. sermayesi zayıftı, aksi gibi tam o sırala da aklına tatbiki halinde fayda getirebi - ecek mühim bir fikir gelmişti Gazetelere ilân vererek bir .Tiyatro|, teşebbüsü için mülebmasıs bir & sermaye aradığını» ilân etti. Biliyoruz ki Veidman gazete ilânlarının meraklı bir okuyucusu Mahkemede söylediğini dinleyiniz: — Fakat bu ilânden ilk olarak istifade etmeyi düşünen arkadaşım Milion oldu. Esssen Madam Keller İşinden memnun kalmamıştı, bu cinayette elimize pek az para geçmiş olmasından şikâyet ediyor, «yeni bir işi yalnız başma tanzim ve in- taç etmeyi» istiyordu. Katilin verdiği ifadenin bu noktasında Milton dayanamıyarak yerinden fırladı:| — Yalan! diye bağırdı. Yalan! Fakat jandarmalar onu kollarından tu- tarak yerine oturttular ve Veldman de - vam etti: — Milion bu düşünce ile Löblond'a bir mektub yazarak kendisine 50, 80 bin frank sermaye verebileceğini bildirdi, Mektubun altına da Pradier diye bir im- za attı, Embrezarioya bir kahvede rsnde- vu vermiştik. Adam hususi otomobil; il geldi. Milion ona kendisini takdim etti, Sonra da beni efikrinden istifade edile - Won daha evvel öldürdüğümüz şoff kullanarak arkadan geldi. kte bir müddet konuştuk. Sonra ben plânimız mucibince bir aralık kori » dora çıktım, O sırada Millonur çekmeden İevrak almak bah e ayağa kalkarak © rovolverini aradığım işit « kurşun sesi duy - iğim zaman Löblond yere birlikte cesedi dışa: ından da YA | du İ yığılmıştı eri g M riya çıkardı | #irdik. intizaren . şam geç vaki 'yulduk. Kendi oto möbilimizi de almıştık, cesedi otomobil ile birlikte bir köy yolunda bıraktık. Ge ri döndüğümüz zaman Kolet bizi kösl'e bekliyordu. Ortalık kan içindey. di, temizledi. Löblondun cebinde büldu- İğumuz para 560 liradır. | Bu noktada müddeumumi sordu: akat siz istintak hâkiminde sor - guya çekildiğiniz zaman bu cinayeti biz zat yaptığınızı söylemiştiniz? Veidman: Doğrudur. Kendim nasıl olsa idama mahküm olacağım. Hiç değilse arkadaşı. Annesi babası iiye düşündüm. Fakat sonra işit tim ki istintak hâklı «Ben Veldmanllan — çök zaman evvel ayrılacaktım, amma beni tehdid altında balumduruyordu, korkuyordum», şel de bir ifade vermiş. (Devamı 10 uncır sayfada) otomobiline yerleş. klaında bat- şında da yüz- dürülsrek sefere çıkarıl saştır sö balığı 5 806 kile ağırlığı ıda- de Arapalmadır Brerilyada tutulan bu tel matre urmaluğu. Almusyada Travemünde civarında Heme's 116 ka ems kadar tat suyu havidir Muhteti cazibelere dair | k z Fewall | Bir erkek «cazibes den bahseder ise muhakkak ki aklından «bir kadın» geç- mektedir. Bu doğru olabilir. Fakat b hun aksi de doğru olmalıdır. Kadın ve er- İkek arasmda bu cazibe meselesi pek bü- yük bir rol oynamaktadır. «Bir kadından» hoşlanan erkek onu el- de etmek için binbir çi Ona çiçek gönderir. Onun alâkadar olur. Onun nemaya götürür. düşüncelerine iştirak eder tırı hoş olsun diye sevmediği halde lerce konserlerde bulunur. Velhasıl yapmaz ki?, «Seni seviyorum» demeden veya diye- meden evvel hep bu işleri yapar. ne Kadın doğrudan doğruya «hedef. e * veccüh eder. O, derelerden su getirmek- le uğraşmaz. Henüz pek genç iken Hollywoodda ilk defa bir kadının cazibesine tutuldum. İBenden fazlaca yaşlı, çok zengin ve çok güzel bir kadındı bu Benim o vakit geçirdiğim macera fi)- me çekilmiş olsa seyirciler muhakkak ki gülmekten katılırlar, O aralarda büyük bir ümidsiziik için. de idim. Düşününüz meşhur san'atkâr- İarla dolu bir şehre yeni gelmiştim. Üste. Vk.o vakit te şimdiki kader sıkılgandım. Şansımı denemek için manevi müzahere- te muhtaçtım. Bana manevi müzahereti bu kadın te- min etti. İri siyah gözleri, hoş ve insan cezbeden bir sesi vardı. Dünyayı de! bedbaht bir berdar oldu. Bu benim için eşi bulunmaz bir nimet idi... Onun cazibesine bütü e tutuldum... Nasi tutul- sanın mevevdiyeti Ondan ayrılmam zekâsınm kıtlığı sa. yesinde vukubuldu... Günün birinde mu- sikiden, şundan bundan görüşürken bir- denbire dedi ki: — Senin mesleğin ile alâkadar olmam icab ediyori.. Seni Roma, Berlin ve Pa- rise tahsile göndereceğim... Seni ben yetiştireceğim... Göreceksin.. Bu uğurda ne icab ederse sarfedeceğim. 'Toy bir delikanlı idim, Bir kadının minneti altında bulunmak bana birden- bire çok, pek çok ağır geldi. Münasebatımını olduğu yerde kestim.. Bu bir... Bu da ikincisi... ler den.rinin satkı tat'ı, dibi açıdır. Halbuki kadm hiç te böyle değildir.|€ “İbaşkadır İlhiç hoşlanmam.. Kalabalıktan hoşlan - Oturduğum villanın yanındaki eve ca- b ve inanılmıyacak şeyler | Polonya arasnda mevesd bir date göre bir genç kır rüyasn- dn ilk olarak gö-ce'ği adamin evlenmeğe weaburdur. As- sak şu v çisgeseleri bir gen Msi Bu İngiliz Jan söyler bisiklet şampiyonudur. kilometre mesafe katetmiştir , 50 yaşındadır v8 uzun mesafe 586 günde 200 bin | Çok sevilen bir Fransız san'atkârı: Raimu Çocukluğu, tiyatroya giriş i, sinemada ilk muvaffa kiyetleri, bugünkü vaziyeti ve fikirleri Pransız san'atkârları içinde Ralmu | yük bir mevki işgal etmektedir. Bu kud- retli ve sevimli san'atkârın hayatını, fi- kirlerini bizzat kendinden dinliyelim: | «— Ben Toulon şehrinde bir tiyatroda | figüranlık ile işe başladım. Sonra Mar -| silyada süflörlük yaptım. Burada çok kak| madım. Amerikalı cambazlara iltihak et- tim, onlarla seyahate çıktım, şarkı söy -| -<. /ler durdurdum. İki senem böylelikle geç- ti... Vilâyet tiyatrolarında, operetlerde; ilerde, dramlarda yer almadan ev- vel bir perdelik küçük piyeslerde oyna- dım... Nihayet 1910 senesinde Pariste Concert Mayolda rol aldım. Buradan CL gale ve bilâhare Folieş Bergele tiyatro - larına geçtim. Muvaffak oluyordum, fa - kat Harbi Umumi gelip çattı... Bir sene hede bulundum. Ağır surette hasta - landım. Bu yüzden terhis edildim, Pari- se geldim, tiyatroda meşhur muharrir arkadaşım Georges Feydeau'nun «Mözyö gva çıktı, piyesini oynadım. 1916 sene. sinde Ripin (İş değiştikçe) (ooperetinde Tol aldım. Artık iyiden iyiye işe atılmış” tım. Sinemaya Sacha Guitry'nin (Siyah Be- yaz) eserile intisab ettim, O vakittenbe. ri de boyuna film çeviriyorum. Sinemadan hoşlanıyorum. Tiyatroyu severim. Benim ilk göz ağrımdır. Tiyat ro ile sinemayı birbirine karıştırmamalı. Her ikisinin yeri ayrıdır... Tiyatro sine- manın babasıdır. Tiyatrosuz sinema ol- maz ve olamazdı... Muvaffak olmuş si - nema san'atkârlarının çoğu tiyatroculuk- fan yetişmedirler... Vâkıi başka mes leklerden de gelip sinema gan'atkârları olanlar var... Fakat çekirdekten yetişme Beni #ert bir adam... Yarı yabani sa - yiyorlar... Bu çok saçma bir isnaddır. Ben sert bir adam değilim. Yapmacıklardan mam... Kendime göre arkadaşlarım var. Onlar bana kâfi gelmektedir... Çevirmiş olduğum #lmler içinde en fazla hangisini beğendiğimi soruyorlar”. Bunun cevabını vermek bana düşmiye - ceği gibi doğrusunu syliyeyim, yapmış olduğum rolleri ben pek beğenmem.. Daha iyisini yapabileceğimi sarınm... Hep bu fikirde bulunurum. Raimu Biraz evvel tiyatrodan bahseylemiş « tim. Bir an için ayni mevzua âvdet ede ceğim: San'atkâr hakikaten tiyatroda pişer... San'atkâr tiyatroda değerini ane lar... Oyununu tashih etmek imkânını ek de eder... Halkla doğrudan doğruş Halkın di kın huzurunda her daim im İşte bu imtihanları başaran san'sikâr tes reddüdsüz sinemada muvaffak olabilir. Muhabbet, aşk hakkımdaki fikirlerimi anlamak istiyenler var... Benim artık ihs tiyar bir adam olduğumu unutuyorlar galiba... Muhabbet... Aşk çok kuvvetli iki kelime... Aşksız hayat ol. maz... Aşk en ulvi hi ha fazla söylemem... Söyli lerin hoşlarına gitmezse: Bırak şu bunağı... Derler... Ben de beni üzecek olan bü sözlere meydan vermek niyetinde deği « Um... Aşkı «aşk» olarak sevmeli... Aşka biz takım s0f! hisler karıştırmamalı... Aşk daima ulviyetini muhafaza meli,.» m m m m na yakın bir sarışın kız gelmişti... Her sabah köpeği ile kapımın önünde gezer- di... Günün birinde nasılsa selâmlaştık... Saf, görel, çiçek gibi bir kız idi... Ona tutulmak üzere iken bir arkadaşım bü- yük bir macerapereşi kadın olduğunu söyledi... Doğru idi... Güçlükle siyril- dım. * Cazibeler çeşit çeşittir... Aşk cazibesi, para cazibesi... Kazanmak cazibesi... Ca- zibe,.. Cazibe... Cazibe... Bahsedilmiyen bir cazibe daha vardır... O da <insans ols mak cazlbesidir... Bu «cazibe» peşinde koşan herhalde pek azdır. Hattâ'h yoktur diyebileceğim... Her insan kendi ni kemalin son derecesine #tişmiş sayar, Kendini dev aynasında görür, İşte asil peşisıra ka; sanlık cazibesi» olmalıdı ilacak cazibe «ine

Bu sayıdan diğer sayfalar: