arı. gazilli Bizansta kopan ihtilâl Korku, her tarafa sirayet etmişti. Bü- | tün uğradığı köylerde ve kasabalarda, , halk ayni endişe ve heyecan içinde idi, Battal Gari, bunlara da ehemmiyet vermedi. Bir an evvel Bizansa varmak çin Devzade Aşkarı zorlıyarak yirmi bir günde, İstanbul civarına geldi. Bu yabancı memleketi bilmiyordu. Hiç kimseyi tanımıyordu... Onun için birdenbire kalabalığa karışmak medi. Maltepe civarında cesini bir ka- yarın dibinde Aşkârdan ini Sevgili âtını, oradaki bir mağaraya gizledi Kendisi de, biraz dinlendi. Ondan son- ra, tahkikata gi O terihte, Bizans “askerlerinin kışla” ları, Üsküdar ile Maltepe #râsındaki düzlüklerde (O bulunuyordu. Ekserisi, Rumeliden ve Arnavutluktan gelmiş olan bu ücretli askerler, parlak tolga- ları ve enli yüzlü kısa kılıçlarile ki kahvelerinde oturuyorlar. mütemadi - yen zar atarak kumar oynamaktan başka bir şeyle meşgul olmuyorlardı. Battal, bunların arasınw kolayca gir di. Kendisini, manastırdan kaçmış olan haylaz bir keşiş gibi gösterdi. Böylece askerlerin emniyetini kazanarak bir çok şeyler öğrendi. Her biri bir memleketten gelen ve! para hatırı için askerlik eden bu adam- lar; menfaat, kuma, ve sarhoşluktan başka bir şey düşünmüyorlardı. Hat- tâ, kendilerini besliyen imparatora karşı da tam bir sadakat beslemiyor - Jardı. — Biz, kendimizi satan oadamlarız Parayı kim çok verirse, onun üzerinde kalırız. Diyorlardı. Ve hattâ sarhoş o! duke” rı zaman, imparatorlarına ve kuman danlarına bol bol küfretmekten bile çekinmiyorlardı. Kal at hisleri bulunmıyan bu askerlerden biri, bir gün aynen şu sözleri ledi: — Bana, bol para veriniz. Simdi size, Kavserin kellesini getireyim . Dedi. Başka bir gün de, ihtiyar bir askerle (Kalamış)tan geçerek Üsküdara geli- . Bu ihtiyar asker, Bizans ihti - inden bahsederken, körfezin sa * bilindeki bir noktayı gösterdi: — İşte. imparatorlardan en iyisinin kafasmı burada kestik. Dedi. Ve sonra, gürültülü bir kah - kaha atarak sözüne devam etti: — Evet. Bizans imparâtorlarının en iyisi olan, Moris Tiber... Bize, istedi * ğimiz parayı vermedi, Onun yerine, bi- ze daha bol para verecek birini tahta geçirmek icab etti... Sarayı bastık. o- nu, parçalıyacaktık, fakat, elimizden kaçırdık... İmparator, karısını ve beş oğlunu almış, bir kayığa atlamış., Mar- maranın enginlerine doğru kaçmıştı... Fakat, (ecel)in elinden kurtulamadı. Çünkü o esnada çıkan fırtına, impara - torun kayığını, İzmit sahillerinde ka - Taya attı... Orada, imparatoru, karısını ve çocuklarını yakaladık, buraya ge tirdik. İşte şu taşın üzerinde ve impa- ralorun gözleri önünde, evvelâ beş ço” cuğun ve sonra, imparatöriçenin kafa” sm kestik. Sıra, imparatora gelince. ihtiyar, ellerini semaya kaldırdı: — Yerab!, Senin adaletin büyüktür. Diye bağırdı. Sonra. kafasını, kanlı kılıçlarımızın altına uzattı. Battal Gari, bu sösleri derin bir is - Hkrah ile dinledi. 'Tabildir ki bu ihti- yar askere, hislerinden hiç bir şey sez- dirmedi. Yalnız içinde, büyük bir se - vinç duyarak: — Anlaşılıyor ki bu memlekette ah- lâk ve İman kalmamıştır. Şu halde, bir ordu ile buraya gelmek.. bu memleketi zaptetmek.. bu iğrenç ruhlu adamları yeryüzünden silip süpürmek lâzımdır. Diye, söylendi. EMSALSİZ BİR CÜNET iste - Battal Gazi, Bizans impwratorluğu - nun askerlik vaziyeti hakkında kâfi Bir gece Aşkara atlaya rak Usküdara geldi derecede malümat almıştı. Ve şu aralık imparatorun bir ordu toplıyardk Türk ve islâm beldeleri üzerine hücum ek - mesine imkün olmadığını anlamıştı. Artık, Devzade Aşkara atlıyarak ge“ ri dönebilirdi. Fakat, buraya (kadar gelmiş iken, bir de Bizans şehrinin iç yüzünü görmek istedi. Bir gece, Aşkara atlıyarak Üsküdara geldi. Sevgili atını, bir hana yerleştir di. Kendisi de, kı ile hançerini cüb- besinin altına saklıyarak keşiş kıyafe- *inde, Bizansa (Yani, İstanbula) geçti. Şehirde, gizliden gizliye bir kaynaş- ma vardı. Şehrin sokaklarında, mey - danlarında, meyhanelerinde, umumi yerlerinde toplanan büyük küçük halk ertesi gün imparatorun sara” ik bir ietima- kümeleri; yında yap: dan bahse erinde, zerre kadar iman ve 'ta-| sy , ki- larda, Gy (İsa) ile Oferyen) n ve Sair (aziz)le- rin resimlerinin bulunmasını istiyordu. Fakat halkın diğer bir kısmıda, bu liselerde, manast resimlerin ibadethanelerde bulundu - rulmasının kaba bir (Putperestlik)ten başka bir şey olmadığını iddia ediyor: — Resimler yırtılmalı.. heykeller kı- rılıp atılmalı, Diye söyleniyordü. Ve herkes, ertesi gün toplanacak olan meclisin vereceği kararı, sübırsızlıkla bekliyordu. Koca Bizans şehri, şu anda, barut do- lu bir fıçıya benziyordu Battal o geceyi, orun sarayr- na yakın bir handa geçirdi. O da tıpkı Bizanslılar gibi, ertesi günü sabırsız - lıkla bekledi. * Ertesi gün, (Mukaddes saray)ın Ka pıları açıldı, Fakat sarayın avlusunda, tam bin kişilik zırhlı piyadeden mü - rekkeb bir muhafaza kıt'ası vardı. Görünüşe nazaran bu askerler, o gün saraydaki meclise gelecek olan yüz yet- miş (Peskopos) u (o selâmlıyacaklardı. Fakat; sarayın kapısının karşısındaki meydana toplanan halk şöyle konuşu - yorlardı; Görüyor musunuz? «İmparator Jüstinysmos, bu işi de silâh kuvvetile yapmak ii (Arkan var) Şoön Posta'nın tefrikası: 66 yin Baron de Tott'un hatıraları Tatarlar ve Hanları Kerim Giray bizim kıyafet lerimize karşı hassas bulun- muyordu. Hertürlü zevk ve safaya meyil gösteriyordu Tercüme eden: Hüseyin Cahid Yalçın Ben hemen oraya koştum. Tunaya ka- dar Krim-Guerayın istikbaline gitmek is- tiyordum. Fakat onun tarafından gelen bir sâi beni bu merasimden muaf tuttu. Benim hesabıma merasim, muvasalatı zamanında kendisine refakate inhisar et- mişti, Yeni Kam hakkımdaki teveccühü- nü temin ediyor ve muvasalatı günü ken- Gösine bir ziyafet hazırlatmamı istiyordu. Bu başlangıç bana pek nazikâne görün. dü, Fakat silden kolayca bazı izahat al mamış olsaydım, ziyafet beni müşkülüt içinde bırakacaktı. Sâl kendisinin meh - rem adamlarından biri idi. Bana; — Efendimiz balık sever, dedi, Aşçını- zan iyi balık pişirdiğini bilir. Onun aşçı - ları salçanın içine sudan başka bir şey koymazlar, Prensin bizden hoşlandığını anlamak için daha fazla izahata hacet yoktu. Nies terin en iyi balıklarının nefis şarablarla pişirilmesi için emir verdim. Kam ertesi günü şehre girecekti. Ata bindim ve kendisini şehre iki fersah me. safleden karşıladım. Maiyetinde kalabalık süvariler vardı, Beni kabul etmesinin tar- zı evvelce beyan ettiği teveccühe uygun idi, "Takriben alimış yaşlarında bulunan Krim - Gueray uzun boylu, kibar tavırlı, muamelesi vakarlı idi. Çehresinde bir hsşmet vardı. Bakışı canlı idi, İsterse ha- lim ve mültefit, isterse mehib ve sert olabilirdi. Harb icabı maiyetinde birçok sultanlar bulunuyordu. Bunların yedisi kendisinin evlâdı idiler, Bana bilhassa bu prenslerin ikincisin -| İçindeki | için| den pek hararetle bahsettiler. gençlik (o cesaretimi (o göstermek sabırsızlık (hissediyordu. tecrübe etmek itiyadı onda ayn! zamanda iki yayı birden germek kabiliyetini tev - lid etmişti. Tâ çocukluğundanberi bu idmanlar ile meşgul olmuştu. Dokuz yaşım da iken, babası onun izzeti nefsini tahrik etmek istiyerek, öyle bir korkağa bir ö- reke daha yakışacağını muhakkirane bir tavırla söyledi. Çocuk sapsarı kesilerek şu cevabı ver. di: BAHAR KOKULARI Ciğerlerinizi nasıl yıkar, neş'emizi arttırır, zevkimizi tazelerse Nefis ve mükemmel bir gıda da Ömrümüze ömür, kuvvetimize kuvvet katar. ÇAPA MARKA Pirine ve hububat unları Sıhhat ve neş'e kaynağıdır Kuruluş tarihi: 1915 M. Nuri Çapa Beşiktaş Kıhcali ÇAPAMARKA Tel: 40337 — Korkak mı? Ben kimseden kork « mam, hattâ sizden bile, Ayni zamanda, yaya Yapı; attı. Çok şükür ki ok bir taht âi ve demiri Iki parmak bura dt. Böyle bir coşkunluğa evvelce büyük bir hilim ve mülâyemet ve peder'ne kar gı derin bir eseri hürmet takadâüm eder ve bu coşkunluğun arkasından da gene ayni hisler kendisini gösterirler bunu şes ref ve haysiyet meselesinde fazla bir has- sesiyetten başka bir şeye hamletmeğe im- kân bulunmaz. Kamın muvasalatına ve yerleşmesine hizmet edecek şeylerin kâffesi şehrin ka pısında hazırlanmıştı. Kam orada atından inerek tuvaletini yapmak için bu mak « sadla mahsus hazırlanmış bir çadıra gir- di. Sonra, başında elmaslarla süslenmiş iki tuğlu bir kavuk olduğu halde dışarı çıktı, Yayı've ok mahfazası çapraz Su « rette boymundan geçirilmişti. Muhafızla. rı önden yürüyorlardı. Yedekte mütead- did beygirler götürüyorlardı. Bunlar dâ Sorguçlarla güslenmişlerdi. Arkadan Pey- gamberin sancağı geliyordu. Bütün sa « ray erkânı refakatinde bulunuyorlardı. İşte prens böyle bir alayla sarayına gitti, Orada, divan salonunda, tahtının üzerine oturarak bir çok büyüklerin tâzimlerini kabul etti. Bu merasim bizi hazırlatmış olduğum yemek zamanına kadar meşgul ti. Yemeği benim aşçı veriyordu. Böyle bir rekabetten haber almış olan prensin aşçıları da kendilerini göstermeğe çalış- mişlardı. Fakat şarab salçasına karşı müs bareze edemediler, Bizim tatlılar dn pek | muvaffak oldular, Fransız Meal üs Et Kuvvetlerini | nek göndermek imkâruını temin et» Krim Gueray yalnız bizim kıyafetleri. mize karşı hassas bulunmuyordu. Her türlü zevk ve safaya da meyil gösteri « yordu. Hizmetinde kalabalık bir saz he- yeti, bir oyuncular ve mukallidler trupu da vardı. Bunlar kendisinin eğlencelerini tenevvü ettiriyorlar, her akşami işgal € diyorlardı, Kam gündüzleri meşgul ol « duğu siyasi işler ve harb hazırlık! gunluklarını bu suretle dinlen Her şeye yetişen bu prensin faaliyeti onu başkalarından da faaliyet istemeğe sevkeyliyordu. Benim çalışmamdan mem nun olduğunu temin edebilirim, İtimâ- dını kazanmıştım. Eğlencelerine kabul €- diliyordum. Bilhassa, sarayın arzettiği tenevvü ve alâkaya değer manzara hos şuma gidiyordu. Kaoucham Tataristanın merkezi ol « muştu. Bütün emirler oradan isdar olu. Buyordu, Her taraftan oraya geliyorlar'« dı, Sarayda mukarriblerin sayısı günden güne artıyordu. Kırımda tanıdığım yeni nazırlar Kamın bana karşı lütfen gös « terdiği iHifatı anladıkları için kendileri. nin ricaya cesaret edemedikleri şeyleri istihsal hususunda benim tavassutuma müracaat ediyorlardı. Krim Guerayin fik saltanatındaki tec« rübesi ona zalimane bir harekete teşeb- büse meydan vermemek lüzumunu Öğ- retti, Bu eşasen kendisinin ahlâ. kına uymıyacak bir şeydi. Sonra da, bi” İkere zalimliğe başlıyacak olursa arti! | kendisini durdurmak imkânı kalmıya - caktı. Zavallı bir Tatar gayet şiddetli bazı e mirlere muhalif hareketinden dolayı ya- kalanarak Kam tarafından idama mah- küm edilmişti. Saraya vâsıl olduğum Ze- man, bu mahkümu siyaset meydanına gö“ türmeğe hazırlanıyorlardı. Bazı sultan « Tar derhal etrafımı aldılar, vak'ayı an «' Tattılar ve Tatarı bu idamın &kibetin. den vikaye etmemi rica ettiler, Krim Gueray”in yanına girdim. Onu; idam emrini vermek için kendi nefsi üze rinde icra etmiş olduğu tazyikten mü « teessir bir halde buldum. Yanına yak « laştım. Elini öpmek için eği Böyle bir şeyi hiç yapmamıştım. Elini çekmek istediği halde bırakmıyordum. (Arkası var)