“Son, Posta , KEŞKİ GÜRMESEYDİM Süleyman, güzel giyinen, güzel konu- Şan. bulunduğu meclislerde genç kadın- Jarın, genç kızların alükalarını celbet - meyi pek iyi bilen bir delikanlıydı. Sü - leymandan hoşlananların sayısı az de - Zildi. Fakat o, bunların hepsine karşı ayni tarzda muamele eder, hiç birine bağlanmazdı. Süleymanı sokakta görenler tek göre- mezlerdi, Muhakkak yanında bir genç kız bulunurdu. fakat bu genç kız hemen her gün değişirdi. Bir gün sarışın, ertesi gün esmer, daha ertesi gün genç irisi, gene o gün biraz sonra ufacık telecik, çıtıcık pi. tıcık bir şey. Velhasıl Süleyman her gönle girmeyi bilen uçarı bir çapkındı. | Sevilir, fakat sevmezdi. Onun hiç kim - y m bir macerası olmamıştı. Ve hiç kimse için bir günden fazla yanıp tw tuştuğu vâki değildi. İnsan bu, çekirgeye benzer; bir atlar; o iki atlar, üçüncüde yakalanır; nitekim | Süleyman da atlamış, atlamış nihayet kıs kıvrak yakalanmıştı, İ : vi Bir tesadüf günün birinde onun kar - | gisına esmer güzeli fıkır fıkır bir genç | kız çıkarmıştı. Çok mu güzeldi, çok mu | cazibdi. Neydi, bunu Süleyman bile an - | Jayamamış; fakat ilk konuştuğu gün o ana kadar hissetmediği bir bağlılıkla bağ- Janmıştı, Onları tanıştıran ikisinin sadece isim-| Süleyman çok samim! idi, O anda Me.| lerini söylemişti: — Mediha, Süleyman! Mediha Süleymanı tanıdığına memnun © görünmüştü. Ateşli bakan gözleri bir kat daha ateşlenmiş: © — Süleyman Beyden bana çok bah - » setmişlerdi. Demişti, Süleyman ne cevab verece - » Bini şaşırmış gibiydi. Her zaman bülbül © gibi şakımasını bilen, herkesin nabzına © göre konusan delikanlı Medihanın kar - - Şısında eridiğini, âdeta ufaldığını, aptal. Maştığını hissetmişti. Onun bu hali Medihaya her şeyi an - > latmıştı. Demek ilk görüşte Süleyman | Kendisine âşık olmustu. Süleyman er - | Kekler arasında ne ise, Mediha da kızlar “ arasmda o idi. Sevmez, fakat sevilirdi. Kendisi sevenlere karşı daima lâkayd kalır, ğini hisseder etmez, kaçar $e kendisini seveni peşinden koşturmak- * fan, ona eziyet vermekten zevk duyar. dı. Hiç bir dalda durmıyan Süleymanın © birdenbire şasalaması onun için beklen- si omedik bir zevkin doğacağına işaretti, Ni-| Medihanın hayalin tekim de öyle olmuştu. O gün Mediha | söyledikçe Süleyman susuyor, Mediha heş'elendikçe Süleyman o durgunlaşıyor, © dalıyordu. Medha Süleymanı kendisine daha fazla bağlamak istiyordu. Bunun “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 26 nın Hikâyesi Çeviren Nimet Mus tafa #MEBMİR için yalnız verm siz bir ara Süleymana pek yakın oturmuş, ona aşktan, sevmek- ten, nasıl sevilmek istediğinden kısaca bahsetmişti: — Çok sevdiğim iki misra vardır Sü - leyman Bey demişti. Bakın size onları okuyayım: «Canımı canan eğer istese minnet ca- nıma» — Bayan Mediha! Süleyman bir an titredi. Acaba o muy- Medihanın hayalini gördü. Hayır bayır o olamazdı. Mediha sanki bir başka dün- yadan bahseder gibi: — Ben Süleyman Beyle çok eskiden ta- hışırum! dedi. Süleyman bir kere daha baktı: «Can nedir kim anı kurban etmiyeyim | — Hanımefendi. cananıma> | — Size iki mısra öğretmiştim. Bilmem Süleyman ilk mektebde manzume ez -| hatırlar mısınız? berliyen bir talebe gibi bu iki mısraı ez-| Sü nan o ki mısraı hatırlamaz olur berlemiş ve Medihanın gözlerinin içle -| muydu? Onu kaç kere tekrar etmişti. Da- rine bakarak tekrarlamıştı: ha o gün orayu gelmeden dudaklarında — «Canımı canan eğer istese minnet ca! aynı smsrelar vardı. Süleyman Mediha - nımaz İm yorgun ve manasız yüzüne baktı: Can nedir kim anı kurban etmiyevim| — Hatırlıyamadım bayan! cananımas Mediha sormuştu: İ — Süleyman Bey bunu nasıl söylüyor- | ö sunuz, yalnız ağzınızla mı? Hayır Mediha İfanım içimden söy- orum, — Hangi cananınız canınızı istese ve- receksiniz? — Siz! — Yemin edin! — Yemin ediyorum. «Canımı canan e- ğer istese minnet canıma, can nedir kim anı kurban etmiyeyim cananıma.» r evvel tanıdığı Mediha üne gelmişti: «Canımı canan eğer...» Mısrar tamamlıyamadı. düğü Med'hayı düşündü: — Değmez! Üzüntülü üzüntülü başmı iki tarafa salladı. — Keski görmeseydim! gözlerinin . Tekrar gör Yarınki pöskesmerdar İki karşılssma Yaran: Boris Laskin Çeviren: H. 4laz diha onun canını istese seve seve verirdi. — Bugün böyle Süleyman, fakat her zaman bövle mi olacak? — Evet Mediha, her zaman için böyle. * Süleyman bir daha Medihayı göreme - mişti. Fakat onu bir türlü unutamıyor - du. Artık eski Süleyman değildi. Daldan dala atlıyamıyor, girdiği meclislerde s0. | ğuk duruyor, ve hiç bir genç kızla alâ.| kadar olmuyordu. Medihanın hayali her; zaman gözlerinin önüne geliyordu — Bugün böyle Süleyman, fakat her ROMATİZMA LUMBAGO SİYATİK ARKA BEL ve BOTUN A AĞRIL, ARA KARŞI Süleyman ezberlediği mısraları tekrar. yordu. ! Canımı canan eğer istese minnet ca :| nıma, «Can nedir kim anı kurban etmiyeyim cananıma... Süleyman Aşıktı. Seneler geçti, Süley-| man bu aşkı kalbinden söküp atamadı. Medihayı arıyamıyordu. Aşk onu bu O artık etmis! iz bir hayale A onun hayslile övü- le birlikte yaşıyordu. * Süleyman artık sacları ağarmış bir er. kekti. Bir dostunun evinde onü oldukça yaşlı bir kadınla tanıştırdılar: nüyor, onun hayi kullanınız ÇABUK ŞıFAYI BULURSUNUZ serptiğini gördüğü halde pek aldır - madı ve koşmağa başladı, Yağmurun sık yapraklar üzerinde çıkardığı ses” ler pek boşuna gidiyor, başının için - deki fena düşünceleri (odağıtıyordu. Hele eve yaklaştıkça, orada Cevadı bulmak korkusu o kadar büyüdü, nu öyle sardı ki, bilâihtiyar adımları" nı yavaşlattı. Aksi olacak, kapıdan girerken Ce - vadı getiren olomobille karşılaştı. N b Dostunun evinden çıktıktan sonra se-| a e © rar milli idareye geçmesi için geçen Ey- (Baştarafı 9 umcu sayfada) Hava hatları bakımından Siyam: Air France, İmperial Airways, K.L. M, Tunmaktadır. Siyamın hava müdafaası da kuvveti dir. Tayyareler muhtelif sistemlerde ise de pilotları ustadır. Çoğu İtalyada tah - sil görmüşlerdir, Pek yakında Tokio - Bunkok arasında hava seferlerine başla: nacaktır, Bu seferlere pek büyük bir 6- hemmiyet atfedilmektedir... İ Bankak civarında bir tayyare fabrika sı yapılmak üzeredir. Bu fabrikayı yapa- cak olan şirketin sermayesi şu suretle te- min edilecektir: Siyam hükümeti tarafından. Japonya hükümeti tarafından Üçte biri: Nakajima Japon. teşekkülü tarafından. Siyam ordasuna bir bakış... Siyam genç bir orduya maliktir, Kad- lrosu ve teslihatı da gençtir, Zabit nam - “zedleri tahsillerini Japonyada görmek « İtedirler, Bütün Siyam zabitleri Japon - yaya kalben bağlı bulunmaktadırlar. Büyük bir nüfuza malik bulunan as - keri makamat hükümet üzerinde tesir icrasından hali kalmamaktadır. 1909 senesinde İngilterenin hâkimiyeti altına geçmiş olan S'yam kıt'asının tek-| lülde genç Siyam zabitleri harekete ka - ar vermişlerdi. Bu hareket vaktinde ön- lenebilmişti.... Bugün müteg Japon ve İtalyan as- keri heyetleri Siyamda bulunmaktadır - lar, Bu heyetler teşkilâtla uğraşmakta - idir. Uzakşarktaki gizli mücadele onya ve İtalya Siyamı uyandırıyarlor kun şu parçası hatırdan çikarılmamalı - dır; «— Siyamda itibar görmek ve sevilmek du? İmkân var mıydı? Gözlerini yumdu.| Luft Hansa gibi büyük hatlara bağlı bu-| #9ps'na malik bulunuyoruz. Buna bi - mâendir ki bu memlekete manen ve mad- eten yardımda bulu: nmamız icab eder.» det | Kulağınıza küpe olsun İ Daima RADYOLİN; çünkü: RADYOLIN İ Diş doktorunun bütün hastalarma söylediği gibi dişleri sadece parlat makla kalmıyarak onları mikroblar- dan, muzır salyalardan ve hamızlar- idan temizleyip çelik gibi sağlamlık ve- ren yegâne iksirdir. Her sabah, öğle ve akşam her semelitei sonra günde 3 defa dişlerinizi AjNDA dol Diş macunile muntazaman sırçalayınız. Japon bahriye nazırı Amiral Suetsu -| gru geçenlerde söylemiş olcuğu nur. MANN ENENNENNNMENENEN mı Ran Gn MEN SAN HZ Baş, Di-, Nez'e, Grip, Romatizma, Nevralji, kırı''lık ve bütün Öğleye doğru aşağı indi ve hergün kü gibi kütüphane odağına giderek AF manca dersine çalışmağa koyuldu, fa- kat her nedense yeni kelimeler öğre “ necek kabiliyette olmadığını çabucak töb: elinden bıraktı ve ya- 0 | nmdaki masa üzerinde duran sepetlen bir iş alarak işlemeğe başladı. Burası en çok sevdiği odalardan biri| idi. Baştanbaşa raflarla örtülü olan duvarlarda, onun en çok sevdiği kitab- ağrılarınızı derhal keser. MER BEER İcakında günde 3 kaşe alınabilir. NM ÇE mak için insanın sizin gibi ağır başlı olması lâzım. Bir koltuk ular#k karısının kaşısına oturdu. Zeyneb de gelmiş, başını bü - ik bir sevgile genç kadının dizine da- amışlı, Vasılsınız? Burada rahat ettiniz mi? İzmiti arıyor musunuz? Hava de - Biştirmek sizi sarstı mi? Bunler! çok nazik bir tavırla sor * muştu. Muallâ da ayni surette cevab nakleden : Genç adam karısının sırsıklam bir) jar, mecmuslar, eski eserler vardı ve Muazzez Tahsin > helde geldiğini görünce hayretini HİZ-| «ününün bir çok saatlerini burada ge“ verdi: — Teşekkür ederim, pek rahs'm, Oradı kendisini çok mes'ud biliyorlar ve kocasını bir köşe - “ ye çekip onunla başbaşa yaşamak e * “mellerini gütlüğüne hükmediyorlardı. © O sırada kâhya, elinde Zeynebin “ikindi kahvaltısı tepsisile içeri girdi. © Küçük kız, anne diye çağırmağa başla” dığı Muallâran yanında kahv: et i $, bu yüzden hattâ iştiha- fendi tepsiyi masanın üze - uktan sonra, hanımefendi - nin önünde hürmetle eğildi: saat on vapu ” efonda edi ve haber vermemizi yapmıştı. Onu , onun yanın- biliyordu. faka, diğer taraftan da 'elâleme karşı, tamemile bir köşeye atıl hir zevce gibi görünmekten kurtulmak da istiyordu. Ne ölursa olsun, Cevorlın gelece * i düşünmek ona uykusuz bir gece geçiriti ve bu gecenin ertesinde de, erkenden kalkarak, her günkü gezin- tisine çıktı, Onun geleceği saatte ev- de bulunmak ve kergünkü hayatında bir değişiklik yapmak ihtiyacını duy“ mamıştı. Esasen bu sabah bir kaç gün evve- linden kararlaştırılmış bazı işler de yapacak. Orman bekçisinin kızı ya- kında doğuracağı için ona çamaşırla”| rmı götüreceğini vermişti. Mesafeler ouzakça olmasına rağ men Mumllâ İzmitte geçirdiği zor ha vatı unutmamak için arabaya binmi- yor, kendi şahsi rahatı için Cevadın|k servetinden istifade etmek istemi -|ti yordu. Evvelâ küçük kızı görmeğe gittiİsizin ve ailenizin sıhhatleri hakkında) * Beraberinde götürdüğü güzel esvab lar ve oyuncaklar zavallı kadar sevindirmişti ki iyi kalbi Mu allâ oradan zorlukla ayrıldı. vâdetmişti, bir de çoktanberi gidip yoklamadığı fekir bir kızcağıza bugün geleceğini haber hastayı © liyemedi: — Böyle nereden geliyorsunuz? tim, sonra... — Bu havada ve yaya olarak! Hem.. Yanlarında şöför ve hizmetçilerin durduğunu görünce devam etmedi: — Çabuk gidip elbisenizi değiştirin Muallâ; bir saniye vakit kaybetmeğe gelmez. — Adam sen de,ben (İzmitte daha beter havalarda da sokağa çıkardım. Fsasen grkamda oldukça kalın bir man- İto var. Onu görmenin getirdiği heyecan ve telâştan, kocasına elini bile uzatmağı mnutmuştu. Bunu Cevad hatırladı ve rısmın elini tutup dudaklarına gö dü. — Çabuk yukarı çıkmız... Birazdan «İ|malümat sorarım. Muallâ elbise: değiştirmek için -İ girdiği odasında biraz fazlaca geçikti. Onu mümkün olduğu kadar geç gör“|* Orman bekçisinin evinden çıkınca,| mek, onunla kabil olduğu kadar az bir havanın karardığını ve hafif yağmur|zaman beraber bulunmak istiyordu. — Ormana gitmiştim, biraz geçik -| lt çirmeği âdet edinmişti. Okumak ve Zeyneble birlikte gez - mekten arla kalan saatlerini de piya- noya hasrediyordu. Vaktile, babasının zenginlik zamanında mürebbiyesinden İ piyano meşketmiş fakat sonradan bil- İ mecburiye “bu çok sevdiği meşgaleden ayrılmıştı. Şimdi dairesinde bir piya no olmasından istifade ederek ciddi su- rette çalışmağa başlamıştı. Fakat bu da Cevadın çiftlikte bulunmadığı zaman” lar olabilirdi. Genç muharrir bir gün bir vesile ile karısına, hakiki musikişi- nas olmayıp da şöyle böyle piyano ça- lan birisinin çaldığı bir parçayı dinle- meğe tahammül edemediği söylemiş i. Bundan başka Muallâ Cevadın çok iyi piyano çaldığım da biliyordu. Genç kadın dalgın bir halde işini iş erken birdenbire elindeki iğne titre- , Cevwd kızile birlikte içeriye gir * ni — Zeyneb bana nerede olduğunuzu öyledi Muallâ. Evin bütün diğer oda- larından, neş'eli ve avutucu köşelerin- den kaçıp bu ciddi kütübhanede otur- / Beykozun havası da pek iyi... — Evet, öyledir amma ihtiyatsızlık- lar yaparak sıhhati bozmak ta doğ” Tu olmaz. Sizin araba ile gidecek yerde köye ve uzak yerlere yaya gitmenizin sebebin! anlamıyorum. Arabaya bin - mek islemiyorsanız bir otomobil getir- tiniz, onu da isler rsanız ah'rda bunca et var, birisini hazırlatmız. Ha- san çok iyi bir binici olduğundan size bir iki ders verebilir, sağlam bir kimsenin, köy- nti ve spor için arabaya binmesini lüzumsuz — Genç ve de yaptığı ge veva otomobile bulurum. — İyi havada peki; fakat bugünkü yağmurda çıkmak isterseniz sizin bu fikrinizi doğru bulmuyorum. Mualiâ, kocasının yarı müstehzi ya” rı samimi bakışlarından kaçmak ve kendisine aid bir mevzuu kapamak için soğuk bir tavırla cevab verdi: — Ben ciddi, hattâ çetin bir hayata alışkınım. Başkası için güç olan şeyler bana kolay gelir, (Arkas var)