Hergün Almanyanın kusurları Yazan: Muhittin Birgen ir yıldırım süratile, birkaç gin içinde geçip giden vukuattan sonra, Merkezi Avrupanın vaziyetini Şu suretle tesbit edebiliriz: Çeko-Slovakya artık yoktur. Çekler ve Siovuklar, ayrı ayrı tarzlarda Almanya- nın himayesini istemişler ve Almanya da bu himayeyi onlara temin etmeği kabul etmiştir. Hattâ, yeni Çek muhtariyeti için Ana Kanun ilân dahi edildi; bu su- retle, Almanya, Avrupanm kendisinden sonra en büyük sanayi merkezi olan Çe. kistanı kendi himayesi, yani emri altma almış bulunuyor. Slovakya için himaye- nin şekli henüz taayyün etmiş değildir; ancak, Slovâklar, Çekler kadar «huysuz» ve Almanlğa karşı «asi: vaziyetinde bu- lunmadıkları cihetle, belki daha müst kil bir vaziyet sahibi olacaklar ve Alman- karla sadece bir gümrük ittihadı ve harici temsil itilâfı yapılmak niş bir dahili muhtariyet muha ceklerdir. Fakat, bütün bunla: kil meselesidir. Hahsburg imparatorluğu- mun ikinci büyük parçası da Almanya tmparatorluğuna eklenmiş butunuyor. Bu suretle, Almanya cihan harbi zalfer olarak çıkmış demek Almanya, bu yeri vukusttan sonra, a$- kerlik ve siyaset bakımından fevkalâde mühim yeni kuwywetler kazanmış bulunn- yor: Çekoslovak ordusunun yirmi senelik bir gayretle ve müilyarlarla paralar sarfe- derek vücude getirdiği bütün tektik va- atalar bu dakikada Almanyanın elinde- #r: Tayyareler, tanklar, fevkalâde mü- kemmel toplar, birçok mütehassıs, yük- »ek bir istihsal kuvvetine sahib fabrika- lar... ve ilâh, Hemen yirmi dört saatte bü- tün Çekistanı işgal ediveren Alman ardu. sunum teknik süratini gördükten. sonra bütin merkezi ve Şarki Avrupada Alman politikasına karşı muhalif yol tutmanın ne kadar tehlikeli bir teşebbüs olacağını anlıyanlar Üzerinde Almanyanın siyasi kuvveti ne kadar artmış olduğunu da tah- min etmek kolaydır. Almanya yalnız bir noktada zayıfladı: Şimdiye kadar, Almanya, daima mil haklarından bahis ve kimsenin milli hak- Jarma tecaviz etmiyeceğini o söyliyerek kendisine haklı bir vaziyet temin eyli- yordu. Bu defa mil bir hakkı çiğnedi. 'Bu, zaruri bir tarih hareketi şeklinde de olsa, Almanyayı bak bakımından zayıf düşürmüştür. Fakat, hak? Dünyada adı çok işitilip te kendisi pek az görülen bu şeyden dolayı, A Tüzumundan fazla zayıflıyacak değildir. Yarın, öbür- gün dünya bu vazi sır. Hattâ, eğer Almanlar, sö arı gi- bi, bundan ötede m » karşı fijli tecavözlerden çekinecek olurlarsa, bu- birer şe- günkü yeti dünya kolay hazmedecek ve her şeyi tabif görece attâ, yarım daha iyi şartlar içinde yarıysezk olan Çekler bile, ekseriyet iibarile, bugünkü vaziyete alışmış olacaklardır. ir Şimdi önümüzdeki işlere bakahm, Fa- kat, ondan evvel, bu esnada Macaristan tarafından oynanmış olan rol Üzerinde bir lAhza durmak Tâzımdır. Alman askerleri Çekistan hududlarım geçerken, hattâ germezden birkaç Bant evvel, Macarlar da Karpat Ukranyasının hududlarını geçiyorlardı Bunu, ilk defa olarak Munkaç şehrinin etrafında vaptı- Ter. Yeni hududa göre bu sehir, pek ile. riye doğru çıkan bir noktada bulunuyor. ve Macarlar, ötedenberi, bu vaziyeti kabul etmiyorlardı. Önce zannedildi ki Macarlar, fırsattan bil'stifade emri vaki yaparık bu şehrin etrafını hudvd çizgi. #ine civar olmaktan kurtaracak bir nişleme hareketi fle iktifa edecekler. Fa. kat, sonradan görüldü ki Karpat Ukram- yasının hemen her tarafı Macarlar tara- fından işgal edilmiş ve Macer . Deh hu- dudu birbirlerine yanaşmıştır. Bir riva. yete göre bu karar. İtalyanın müdahale ve tavassutu fle, diğer bir rivayete göre de doğrudan doğruya Maceristanın Ber- inle anlaşması neticesinde o verilmiştir. Her ne okursa olsun, bu hüdten 0 sahada: ki vaziyeti esaslı surette değiştirmiş ve Macaristan vaziyeti kat'i surette taay. yün etmiştir. Bu vaziyeti izah edelim: Macaristan, Ansehluss'tanberi, Merkezi Avrupayı #- kir, #ktısed ve ruh halinde istilâ etmek. “Devamı 10 uneu sayfada) 'Tanıdıklarınız arasında hayat fırtınasını muvaffakiyetle yenerek selâmet sahiline çıkmış olanların mazilerini tetkik ediniz, yüzde doksan dokuzunun çok küçük yaştan itibaren mücadele içinde yaşamaya alışmış olanlar arasından sivril- miş olduklarını görürsünüz. Buna mukabil hayat fırtınasın- da mağlüb olarak yere düşmüş olanlara bakınız, hepsi de gocukluklarından #ibaren her şeyi hazır bulmaya alışmış olanlardır. Seksen yaşında Tenis oynıyan Genç kral kidile karşılaştı: gördün mü? — Göremedim! Isveç kralı Güstav, seksen yaşında ol masına rağmen daha hâlâ Rivyera tenis #urnuvalarına iştirak etmektedir. Resim-|X,..... ks / de, kendisini iki arkadaşile Montekarlo| E v gazinolârmdan birinde bir rulet oynar - Giyenler! denizde ken görüyo: Bir İngiliz liralıklarını maharetle taklid eden kalpazanlar | Yüzme bilm'yen Bayanlara müjde, Fransada son günlerde zabıtz tarihin. oi ida ia a de emsaline nadir rastlanan bir sabte.|dilen yeni mma - kârlık meydana çıkarılmıştır. Bu sahte- | yolar, zarafetle kârlık, aslından farkolunamıyacak dere- emniyeti o mezcet- cede ustalıkla yapılmış gark öy bilg bulummakta « iralık kâğıd paralarının mahir bir kal-| pazen şebekesi tarafından sürülmesidir | dr. Mantardan da Ültraviyole ışıklarının yeni ve en son u- ba hafif olan bir sulde kullanılması sayesinde elde edilen) maddeden yapı - yah ışıklar» la sahte paralar hakikile-|lan bu mayoları rinden ayırd edilebilmişlerdir. Kalpazan, | giyip te denize g- lar, bu paralardan külliyeti omiktarda renler, hep sürmeden önce bir tecrübeye girişmişler banda bayağı ve muhtelif piyasalara sz miktarda sahte ie para dağıtmışlardır. ta, rahatça yüz - Sikntland Yard, şebekenin o elebaşısını mekte, gazete bile yakıkıysmamıştır ve bunun Fransada| okumaktadırlar. bulunduğunu sanmaktadır. On senedir,| »., send in gilte. beş ülke polislerinin taharrisine rağmen A a büyük alâka uyan. dırmıştır. bir türlü ele geçmiyen bu mahir sahte. kürın san'atında ziyadesile hassas olduğu anlaşılmıştır. İSTER İNAN, Gazete sayfalarında çıkan bir fıkra bir meslekdaşımızı kızdırmış! .— «Memur arıyoruz. Fransızcaya aşina ve eski harflere vâkıf olması şarttır. «İnsaf edilsin! Nas) olur: Bir memlekette ki on bir sene evvel mruazzöm bir ipkılâb yapılmış, eski harfleri hıç oku- mayan gençler artık liselerden diploma almışlardır. «Bir ticaret müessesesi böyle bir ilânı alenen vermek cü- retini kendisinde nasıl bulur? İSTER İNAN, ; : | Hergün bir fıkra ii Gözümü kırpmıştım Aktör Muammere bir piyeste gü - yet kısa bir rol vermişlerdi. Muam « mer piyes bittikten sonra tiyatrodan: çıkıyordu. Kapıda bir tiyatro münek- — Nasıl, diye sordu, sahnede beni Münekkid cevab verdi; — Nasıl olur, rolüm var? — Bir aralık gözümü kırpmıştım. Senin rolün olduğu zamanc tesadüf ettiyse görememişimdir. © i Foğulmehtan İ Kurtaran mayo İSTER : müesseselerinden biri gazetelere ilân veriyor: | İSTER İNANMA! Beden terbiyesinde jimnastik vücudü kuvvetlendirerek dayanma kuvvetini artırmak için en iyi vasıta olduğu gibi insan için küçükkükten başlıyan müşkülüt ta nihal muvaf- fakiyet ihtimallerini artıran bir eksirdir. Bumun içindir ki çocuklarımıza her istediklerinin olabileceği kanaatini ver- memeliyiz, istediklerini bir emek sarfederek alabilmek ter- biyesini vermeliyiz, müşkülât ile çarpışmaya alıştırmalıyız. Kendilerine bırakacağımız en kuvvetli sermaye budur, SÖZ ARASINDA nn Romancı bir İngiliz kızının Garib sergüzeştisi i i Bundan bir buçuk sene evvel, Londra ölsosyetesi büyük ve heyecanlı bir dedi - İ kodu ile çalkanmıştı. İngiliz romanela - rından Dikensin torumunun torunu Mo » nika Dikens, birdenbire ortadan kaybol muş, nereye gittiği bilinmemişti. Mis Monika, Londranın aşağı tabaka - larının hayatını en renkli bir surette tas- İvir eden ceddi gibi, bu hayatı yakından sevdamna kapılmış, ve hizmet » bir eve kapılanmıştır. Burada ni öğrendikten sonra, gene işlere girmiş, çıkmış; ve bütün f Nt muntazam bir surette kay- detmiştir. Şimdi de hatıralarını «Merdi - diyenlerin aşağısındas ismile bir kitabda toplamıştır. Bernard Show'ın bir cevabı Bemand Shov 1856 da doğmuştur. Bu itibarla 83 yaşında bulunmaktadır. Ge - çenlerde Kandida piyesinin gala temsi- linde hazır bulunmak üzere Lâhey ve Amsterdama davet edilmiştir. Meşhur muharrir bu davete şöyle bir cevab ver- «Çok lütüfkâr davetinixden z#iyadesile memnun ve müteşekkirim. Gerk ben, ge- rekse karım, böyle uzum seyahatlere çı - kamıyacsk kadar #htiyarlamış bülunu - yoruz. Hem bu piyesi o kadar çok gör - müşzdür ki, seyrederken bizi uyumak. tan menedemiyor artık! , İNANMA! Diyor. İlk bakışta haklıdir, Pakat farzedelim ki bu ticaret müessesesi aradığı memura mahkeme dosyalarında on beş sene evvelki ilâmları veya tapu zabıtlarında Sultan Aziz za- marından kalma kayıdları araştırtacaktır, yahud da bizzat kendisinin 'eski muamele defterleri Üzerinde tetk'kat yap. mak zaruretindedir. İhtiyacını nasıl temin etsin? Mesele bu bakımdan tetkik edikfiği takdirde arkadaşımı- zın fazla asabiyete kapılmakta haklı olabileceğine biz inan- madık. Fakat ey okuyucu sen: | azı âleminde imzasına ilk defa Sözün kısası Soğanı nereden aldın? E Talu rastladığım bir zat, Ulus göze « tesinde, meşhur Fransız muherriri Frans > de Croisset'ten yaptığı bir tercümes yi, tefrika halinde neşrelmektedir. De Croisset'nin nükte dolu, ve birbirinden nefis eserlerinin meftunuyum. Hepsini, ihem de mükerreren okumuşumdur. U « Musta tercümesi neşredilen romanın âdi #se bana yabancı değildi. «Senegal âle « mis. Bunun fransızcası «Le Monde Sinğ« galals olmak lâzım. Halbuki De Cro'sset nin bu isimde bir eseri yok. Acaba, mus harrir öldükten sonra, metrukâtı srasırm dan çıkmış ve yeni basılmış bir şey mi?, Eh, aslını görmemişiz. Olabilir a? Hele bir tercümesini okuyalım! Ay! Okudukça aşina çıktım. Bu, b bildiğim bir şey, Amma, adı bu de; Düşündüm, buldum; La Föörie Ci; İalse'i, bizim bay mütercim «Senegal â- Jemis yapmış! Nereden nereye”! Bir W- sanı bilmemek ayıb değildir. Lâkin bilmes den, o dilden t kalkışmak epey cür'et isler. Haydi, öğrenmeğe faydası olur diye, bir dola tecrübeye kalkmıştı mız. Bari, ilk defa karşılaştığınız bir ke « İlimenin manasını - vak'aya sahne olan İyere bakıp ta, karine ile anlamadınızsa « Miguite olsun arsmak yök mu? İ Laroüsse'in küçücük cep Tügati, 219 un« cu shyfasında (cingalals) kelimesim şöy« ile izah eder: Ceylan - Cingalais adasına mensub (sw fat). Ceylanın türkçede ayrıca adı vardır. Serendib deriz. Tereümes'ne eür'et edi « len eserin vak'ası da işte bu adada ge « , içer. Sonra Föğrie'de sadeçe «âlem» deme değildir. Föğrie bir hayal âlemi, muhay« yel bir âlem, sihirli bir manzara, gaş « yedici'bir temaşa manasınadır, Haydi, bunu, türkçede tek kelimelik tam karşılığı olmadığı için «âlem» ola« rak kabul edelim. Fakat Hind denizinde ki adayın ilham eylediği enles bir hikâs yenin mevzuunu, kahramanlarını, Afrı kanın göbeğindeki Senegal müslemleke « $inin kızgın iklimine (o nakletmeğe ne hakkımız var? A sayın bay çevirgen! Senegali de ne- reder. buldun? Şimdi bir fıkra hatırladım: Eski za « manda, efendinin biri bir şey yağacak ol muş. Uşağına demiş ki: — Mehmed! İçeride peştahtanın üze « rinde sürh hokkası ver; al da geli Uşak, yarım saatlik bir tagayyübden sonra gelmiş, efendinin önüne bir hevenk soğan koymuş. Efendi hayretle sormuş: — Bu ne" — Beş okka soğan al getir demediniz Im? İşte soğan! Efendi kahkaha ile gülüp: — İlâhi Mehmed! demiş; okkayı hek « kadan, beşi peştahtadan aldın, anlaşıldı, Lâkin, şu soğanı nesâden aldın? Mehmed, hiç bozmadan cevab wermişi — Bakkaldan aldım, efendim!, İşte bu «Senegal da bana, biraz “iğ kembeci> den alınmişa benziyor, Her ne hal iss: Sen zamanlarda garb edebiyatı şaheserlerini dihmize çevir « mek hususunda görülen büyük hamlenin böyle gülünç neticeler vermemesine çok dikkat etmeliyiz. Bu, hem eser sahible « rine ve hemde, o törcümeleri dürüst farzedip te itimadla okuyanlara karşı bir saygı borcudur, İtalyarilar: Mütercim haindir, «Tra » duttori ttadittoris derler, Bizim müter - cimlerin bu hükmün dışında kalmalarını dilemek te hulüs niyetlmizin icabıdır. E. Talu sessnaranmsasstnsasamenamasssas ama