> Mar, SON POSTA Çekoslovakyanın tarih yahud 20 vıl süren rüya: Çek milli marşı “ Vatanım nerede? ,, diyo başlar. Bu vatan birinci asırdan yirminci asra kadar no ise .Çek köylüleri milli havalarile dansediyorlar Mini Çek marşı 1834 te bestelenmiş, 88- ki bir haik türküsüdür: — Vatanım nerede? diye başlar ve göy- la devam eder: — Vatanım nerede? Benim vatanımda, Çimenliklerinden o dereler mırılda- narak akar, Kayaların üzerinde ormanlar haşır-| dayarak dalgülanır, Bahçelerinde, ilkbahar çiçek meş- heridir, ve bu dünya cenneti. Benim vatanımdır, Bohemyadır, Benim vatamm nerede, benim va tanım, nerede? Bu tatlı memlekette, çevik vilcud- lerde ince ruhları, Salim muhakemeli, cesur insanları, Mukavemeti kıran bu kuvveti tanır man? Bi, cesur Çek milletidir. Bu Bohemya toprağı benim vata- nımder. * Biraz tarih... Bohemya, bu adı vaktile, milâddan da evvel o topraklarda oturmuş olan bir Belt kabilesinin adından alır. Kabileye Boi veya Boi Hemum diyor- ardı, Milâdın ilk asrında bir Cermen dal- Bası önünde tarumar oldular, Yalnız ad- ları kaldı. Fakat yerlerine gelen Cermen- lerin ömrü de bu #fptaklarda uzun sür. medi, Cermerler de milâdın beşi | sarktan gelen Slav kabileleri önün-| p gittiler. Artık toprak son ge- ir ve tarihin muhtelif dalgalerı| acaktır ve tarih irinin adı ile «Çek» di- rında onları L ye kavdedecektir. * i Bohemyaya yerleşir yer- Alman imparatoru «Şarl ra da Moravya kralı Svia- topolk'un himayesine girdiler ve bu sw rada da hıristiyanlığı kabul ettiler. Bir müddet sonra «Moravyas krallığı bir Macar istilâsı altında perişan oldu. Moravya kralının hömayesinde yaşamak» Çekler tekrar Alman himayesine | Ara3an 6,.7 asır geçti, 11 inci, 12 nel asırlarda Alman impa- talorluğu zayıflamıştı, ona t8$i devlet Yer firsattan istifade ederek biraz serbest İediler, Bu #rada Almanyaya tâbi olarak Çok memleketini idare etmekte olan 3 in- Cİ Viadislav Almanyadan ailesine intikal Gimek üzere ekrals ünvanını aldı. Bu adam, milâdın 627 inci senesinden Başlıyarak yarı müstakil hükümet Te'si halinde bu memleketi idare etmiş olan Çek kadınlarının milli kıyajeti Artik bu tarihlen sönru Çekleri krallık | halinde göreceğiz. Maamafih 13 üncü &- sırda bu hükümdar ailesi düşecek, yeri- ne 1310 tarihinden itibaren Luksenburglu bir sile geçecektir. Memleket te yavaş ye- vaşhele büyük şehirleritemamen Alman aşacaktır. Masmafih bu tarihlerde Bo- hemya krallığı Moravya ile Silezyayı da hududları içine alarak genişlemiştir. Tarih Bohemyanım ilk mühim ihtlâH. ni 1416 yılnda kaydeder. Hâdise evvelâ dini mahiyette idi. Çok geçmeden memle- ketin gittikçe Almanlaşmakta olması ve- sflesile ırk kavgası haMni aldı, 20 sene- den fazla sürdü ve memleket: son derece fakir ve zayıf düsürdü. Maamafih Çekler neticede bir müddet için ecnebi nüfuzun- dan kurtuldular, 1437 yılında Luksen- burglu hükümdar silesi de söndü. Kral- Tık asil ve zengin ailelerin en nüfuzluları arasında dolaşmaya başladı, nihayet 1526 yılında Avusturya İmparatoru OŞarl Kentin kardeşt olan, Avusturyalı bir ar- şidükün eline geçti, Adı Ferdinand Von Habsburgdur. Artık bundan sonra mem. İvketi hep Avusturya prenslerinin elin- de, Avusturyanın bir eyaleti halinde gö- receğir. Bununla beraber halk arasında kültür İhareketi ziyadeleşince 18 inci asrın orta. sına doğru mit his uyanmaya basladı. 1848 yılında Avusturya - Macaristanda #htial çıkmıştı, Çekler bu fırsattan işti. İade ederek, münevverlerin'n teşebbüsi. Je © tarihte Prag şehrinde bir halk mec. Ms? topladılar. Çek dilinin hükümet iş. lerinde kültanılmasını istediler, Avustur- yada fhtilâ) hareketi sonuna ermişti, mü- vaffak olamadılar, 1867 de ikinci, 1879 da üçüncü bir teşebbüs yaptılar, nihayet mahâud salâhiyetii, mahalli bir muhta. gene o oldul di, fakat Avusturyahların değil, Macar- ların muhalefetile karşılaşıyorlardı. Habsburg ailesinin son plânı... Alman tarihcileri derler ki: «— Avusturya - Macaristan hükümeti muharebeden evvel aslen Alman ırkına istinad ediyordu, fakat memlekette Çek, Slovak, Rüten, Ukren ve Sırp olarak Slav unsuru Almanlara İsikti» Hükümdarlık makamını işgal etmekte olan Habsburg aflesi bu vaziyeti görü- yor, bir taraftan da komşusu muazzam Alman hükümetinin yanında diğer bir Alman hükümeti halinde sivrilmenin im- kânsız olduğunu düşünüyordu. Bir vak't- ler Prusyanın mühim bir kısmım da ih- tiwa etmek üzere tâ Baltık denizine ve Ren boylarma varıncıya kadar bütün Al man topraklarına hâkim iken şimdi sa- dece Avusturyaya inhisar etmek bu aile için unutulmaz bir acıydı. Habsburg allesi tam kân, en eski bir Alman ailesi olmasına rağmen bu vazi - yet ve bu düşünce önünde devletine bir Almanlık yerine bir Slâvlık damgası ver- meyi tasavvur ediyordu. Hele bu ailenin İson mümessili Şarl hükümeti (Avustur - ya - Macaristan) değil. Bir üçüzlü devlet halinde (Avusturya - Macaristan - Slav. men tasmim etmişti Fakat Macarlardan çekiniyordu, buna rağmen teşebbüs ede- cekti, Fakat Büyük Muharebede mağlüb o- luşu memleketi parçaladı, Macarların ay- rılmalarına, Çeklerin de istiklâl kazın. malarına sebeb oldu. Habsburg hansdanı yıkıldı. Nihayet yalnız başına kalmış o- lan Avusturya da Almanya ile birleşti, Çeko-Slovakya fse tarihinin ilk zaman. larında olduvu gibi tekrar Alman hima- yeşine geçiyor. 20 sene süren rüya... Çeko-Slovakyanın tarihte nasıl doğdu- ğunu, nasıl bir istihale geçirdiğin! gür - dük, uzun müddet Avusturya idaresinde kaldıktan sonra tekrar nasıl meydana çık tığını söyliyelim: Büyük Muharebe esnasında Avustur - ya ordusunda bulunan Çek nefer ve za - bitleri imkân buldukça Rusyaya kaçıyor- lardı, bir zaman geldi kt sayıları çoğal- dıkça çoğaldı, Ruslar bu firarileri tonh - yarak bir fırka yaptılar, muhtelif sâha -İ bir şey olmaz. larda kullandılar. ya) hükümeti haline getirmeyi tama -| | Kapmın önünde bekliyorlardı. e Birinci ii Sahneye çıkan ilk Türk kadını hayatını “Son Posta,, ya anlattı Polis Müdürü; “ Sen büyük işler başaran bir kadınsın. Ben sahneye çıkmana müsaade edemem, fakat müsamaha edebilirim! ,, dedi Yazan: İsmet Halüsi Afife ve —3— Evvelki kısımların hulâsası «Afife en güç şerait dahilinde (sahneye çıkan Wk Türk kadınıdır. Darülbedayle ta — lebe olarak girmiş. ve sahneye çıkmak ate, şile çalışmıştır. Afifenin sahneye çıkması O zaman İçin mühim bir mesele idi. Bir ara - lık maarli narirından snüsaade alınmak & - zereyken maarif nazırının değişmesi üzerine bu da geri kalmıştı. Afife, izin almadan sah- neye çıkmak istiyordu. Bu srrusunu Da - rüibedayi heyeti edebiyesinde bulunan Hüse- yin Suada söylemişti, Heyeti edebiyede ko - nuşuldu. Ve Afifenin sahneye çıkması karar- Jagtırıldı. Kadıköyünde Apellen tiyatrosunda sahne- tı. İlk temeli muvaffakiyetle başarıl - fı, Bir hafta sonra İkinci bir temsil verili - yordu. Polis müdahale etti. Affeyi yakrla - mak, kârakola götürmek istediler. Fakat bir çaresini bulup Afifeyi kaçırdılar, Ertesi gün Afife gene Darüilbedayle gitti; ve dedi ki: — Bu İşe bir kere başladık; ben gene sah- Beye çıkacağım, perdenin ipini tutun, perde kapanmasın, ben sahnede kahrım.» (Hatıralar devam ediyor) naneli Hemen o gün karar verildi. Bir hafta sonra İbnirrefik Ahmed Nurinin Odalık piyesini oymıyacaktık. Afife rolünü ben yapacaktım. * Bu sefer daha dikkati hareket edi- yorduk. Sahne kapısı içerden kilidi: idi. perde oynandı. Polis perde arasında beni tutacak.. bunu haber atık. İkinci perde çabuk açık. "Sahnedeyim. Ben konuşu- yorum, Perdenin yavaş yavaş kapandığı. ni görüyorum. Ne münasebet, neye ka- panıyor, şaşırmış bie halde, kulise doğru dönüyorum: — Perdeyi neye kapıyorsunuz? Perde kapandı. * Perde kapandığı zaman ber şeyi öğ- rendim. Polisler #ahne kapısına gelmiş- ler, kapı açılmamış, kırmak istemişler. Kapı vuruluyor, sarsilıyordu, İçerden bağırıvorlardı: — Ne istiyorsunuz, burada hırsız yok, katil yok. Sahne kapısını kırmak istiyen polisle- re sahneden bu tarzda bağırırlarken ti- yatroyu dolduran halk ta birbirine gir- mişti. Bağırıyorlardı: — Yaşa be kadın, polis seni tutaraz!| Polis ben! tutamaz mı? Tutacak işte. Refik Halid, mütemadiyen cesaret veri- yordu: — Korkma kızım, cesaret kızım, sana Perde tekrar açılı ve ben tekrar sah- arkadaşımız gönderirler, beni ararlar, Ve dediğim gibi oblu. Bir telgraf ak dım, Telgrefta şu cümle yazılı idi: «Her şey yoluna girdi, serbesçe gelle Bu telgraf beni çok sevindirdi, Vapura binmek üzere Kadıköy iskelesine indim İskeleye girilecek yerde bir polis duru- yordu, beni görünce dik dık baktı. Benal dırmadım. İskeleye girdim. Kadınlar ye- rind€ oturdum. Oturdum, oturmadım; bana dik dik bakan polis yanında bir baş kâ polisle kapıda göründü. Aksi aksi et- rafa bakındılar, Beni gördüler, Yanıma geldiler: — Karakola geliniz — Karakolda işim yok! Deâlm. Orada bulunanlar bana bakı- yorlar ve kim bilir hakkımda neler dü- şünüyorlardı. Giderin, gitmem. müna- kaşa büyüdü. Meraklı birçok insanlar etrafımızı akdlar., Öyle bir vaziyet hasıl oldu ki karako. la gitmekten başka çare kalmamıştı. Ka- rakola girdim. beraber taş koridordaki tahta sıraya oturttular, Komiser ve mer- kez memuru beyler henüz uyanmamış olduklarından onlar uyanıncaya kadar beklemem lâzımmış, Ben taş koridorda, tahta sıranın üzerinde soğuktan titreye titreye beylerin uyanmalarını bekledim. * Nihayet uyanmışlardı. Bir polis, beni komiserin odasına götürdü. Komiser pek © kadar aksi davranmağı. Fakat asıl beni isticvab edecek olan o değilmiş. merkez memuru imiş. Komiserle birlikte merkez memurumun odasına gittik Merkez me muru, beni tepeden tırnağa kadar süzdü. Bir katil, cemiyele fenalık eden en adi bir mücrime belki daha az hakaretle ba- kılardı. İlk sözü şu oldu! — Oyuna çıkan kedın sen misin? Beni Darülbedayiden «ler şey yoluna girdi, serbestçe gel» diye çağırıyorlar. Ü- midle yola çıkıyörum. Yolumdan çeviri- yoriar. Taş koridorda $bekletiyorlar ve arkadan bu sual, Sinirlerime hâkım de. ğilim artık, Merkez memurunun suzlina cevab veriyorum: — Terbiyeni takın da öyle konuş! Merkez memuru bu sert cevabım kar- şısında adeta kuduruyor; bağırıyor: — Din nerede, iman nerede, utanmıyor musun, Allahtan korkmuyor musun? Bir kere olatı oldu. Ayni tarzda konuş- makta devam ediyorum: — Bunun dinle, imanla, namusla alâ- kası yok! Ben bir inkılâb yaptım.. Sen misin bu sözü söyliyen, merkez memuru bu sözün altından hiç aklıma Çek askeri cestırdur, iyi çarpıştı, çoklneye çıktım. İkinci perdeyi tamamladık. İ gelmiyecek bir mana çıkarmasın mı? iş gördü ve müttefikler tarafından bü - yük bir minnettarlık kazandı. Büyük Muharebenin sonunda Ayustur- ya mütarekeye talib olunca Amerikada |kağa çıktım ve Modaiaki bir arkadaşı. bulunan Çek münevverleri toplanarık|mın evine gittim, O gece de orada kal memleketlerinin istiklâlini temin etmek | dım. için çalışmıya karar verdiler, ve sulh mü- zakerelerinde merkez halini alan Parise ür heyet gönderdiler, Diğer taraftan da diikslerm 14 üncüsüdür, Hâdise de 1092İziyet idaresi temin etmeye muvaffak ol.| Pragda harekete geçtiler. yılında olmuştur, dular, Daha fazlasını da temin edecekler. “Devamı 10 uncu sayfada) Son perdeyi de oynadık, Son perde ka-| panırken ben bir temsil evve; indiğim merdivenden aşağı indim, Bahçeden 80- * Ertesi sabah, arkadaşımın evinden ken. G& evime gittim, artık haber bekliyor. — Demek sen bu milleti birbirine ka- İrıştırmak istedin ha! Şimdi seni tevkif ediyorum. — Benim ne cürmüm var, beni nasıl tevkif edersiniz? — Senl tevkif eder ve karakol karakol süründürürüm, Beni dışarı çıkardılar, pencereleri de- mir permaklıklı, bir taş odaya kapadılar. dum: — Herhalde, diyordum, bana bir haber Yarım saat kadar da orada kaldım. (Devamı 10 uncu, sayfada)