16 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

16 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t © bir iş buldum Poni. i SON POSTA “Son Posta,, nın Hikâyesi OE EYE Verilen Söz... EAA ASKA AAA aka İbrahim Hoyi (insani Burası bir tavan arası idi. Oda der- 'meğe bin şahid isterdi Göstermelik gibi duran iki penceresi göke uzanan s0- ba, ocak borularına, kirli damlara bakı- yordu, Köşede, eski püskü hantal bir © Konsol vardı. Sağ tarafta ise, döşeği yır- t tak pırtık demir bir karyola görünüyordu. Con soluk soluğa girdiği bu odada ilk bakışta işte bütün bunları gördü. Konsolun önünde duran arkadaşı Poni arkadaşını tanır tanımaz cansız Cansız? — Gel, buyur yahu!... İşler nasıl?... diye seslendi. Yıllardır, bu odada tek ba- gına yaşamak, çile doldurmak Poniyi p Burgunlaştırmış, uyuşuk bir adam yap- © aştı. Kibriti çakarak, odaya zayıf bir sarımtraklık vermekten başka bir işe ya- ramıyan havagazını yaktı. Con, odanın biricik yarı kırık iskem- lesine oturdu Poni de yatağa bağdaş / kurdu, .Coni, etrafına bir daha baktı: — Doğrusu saklandığın yer çok enfes, dedi. Kolay kolay bulunur gibi değil Ben de sır? bir iş için konuşmaya düştüm bu- “ raya.. hani, birkaç hafta evvel, bir iş ©- © Jursa bana haber ver!, demiştin ya... © — Poni yargun, bezgin bir tavırla mırıl — Haf, Evet. Öyle ya, söylemiştim. Sen de bana işlerin pek fena gittiğinden — bahsetmiştin, — İşler de kesadlığına kesad amma. arayan belâsını da bulur, mevlâsmı da, “ben de düştüm peşine ve tam sana güre * Poni bu habere sevindiğini gösterecek bir harekette bulunmadı bile. Con da fe- na halde kızdı. O kadar ki, hemen şapka-| #ını alıp buradan çıkıp gitmeyi bile dü. “gündü. Bir kere daha Poniyi süzdü. Ada-| Mm yüzü bir çocuk yüzü gibi; elleri de, Kağşamış bir ihtiyarın ellerini andırıyor. du, Poniye seslendi: — Hişt bana bak, eğer işi beğenmez. #en açık söyle ide anlıyayım. Poni atıldı: — Yok canım.. mesele o değil. Ben İ E başka bir şey düşünüyordum. Ha, hiç bi- a5 Zim Rozayı görmüşlüğün var mı?.. Con kaşlarını çattı, Düşünceye daldı! — Hayır Poni, görmedim. — Roza benim.. şey ahbabım., kadın arkadaşım, bir müddettir birlikte gezdik tozluk ta. Con, bilgiç, bilgiç başımı salladı ve dünyada bundan daha tabit bir şey yok- muş gibi söylendi: — Ya öyle mi?. Poni sözüne devam etti: — Bilirsin ki karılarla pek öyle uğraş- mam. hani, onlardan hoşlanmam!. De- mek te istemiyorum. Buraya çekilmiş, ne etliye, ne de tuzluya karışmıyorum. Dı- şarıya adımımı bile stmıyorum. Fakat gel gör ki bu Roza, başka bir mahlük!. Con gene başını salladı ve Poni ile bir- Ekte geçen çocukluk zamanları gözleri- nin önünden bir sinema şeridi gibi geçti. O zamanlarla bile Ponl, gene bunun gi- bi küçücük bir odada oturur, haylâzlık | eder, çalışmaktan kaçınırdı. 'Poni, gene konuştu: — İnsn ki Con kardeşim. şimdiye ka- dar Rozam gibisine ömrümde raslama- — Sonra cevab verdi: “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 18 — İşte böyle kızım... Birkaç saat son gra sen de aileni ve sevdiklerini terke- bada başka nedir? Onu o bii tanıyorsur. ki... Yarı kapalı göz kapakları arasından nallânın solgun ve müteheyyiç yü - ii tetkik ediyordu. — Evet onu tanımıyorum ve beni kor kutan da budur; çünkü ona karşı olan bütün vazifelerimi hakkile yapmak | - "çin onun huyunu, sevdiği ve sevmedi - ği şeyleri, velhasıl bütün bususiyetler ini öğrenmen lâzım gelmez mi? Fa - “kat siz bana biraz yol gösterir, Ceva - “dım ahlâkı hakkında bana bir fikir ve- rirseniz çok minnettar olurum efen * “dim. Naime hanımın kaşları hafifce çatıl- dı, gözleri karşısındaki (çekingen ve masum çocuk gözlerinden ayrılarak u - > zaklara daldı ve Muailâ, kayınvalide - inin yüzünden mü: i hattâ biraz in bir mana geçtiğini gördü. — Vah yavrucuğum vah! Demek ben nm nasihat istiyorsun? Fakat Cevad » la yaşamak, onunla geçinmek için ben sana hangi yolu gösterebilirim? Sana söylersem hay ümidlerini kır - maktan başka bir şeye yaramıyacak. , hayal ve ümidlerin.. bütün genç ız hulyaların kırılacak... Fakat dür bakayım, senin «kocama vazifelerim» dediğin nedir? d ci t i ş dım. Görünüşte hiç te kanı sıcağa benze-İ olursun.. Poni kardeşim, her şeyde bir | kend Nakleden : Muazzez Tahsin —— — Kocamı sevmek, ona söklık olmak, doğru ve haklı bulduğum şeylerde ona itaat etmek, vicdanımın emrettiği şey- lerde onun istediği gibi (o hareket et - mek... Ne bileyim, ona karşı tam bir zevce olmek işte... Naime hanım soğuk bir gülüşle onun sözünü kesti. — Ona ilat etmek ve sadakat gös - termek elzemdir fakat onu sevmek... Eğer senden evvelki karısı gibi iztırab çekmek istemezsen kocana fazla mu - habbet ve düşkünlük gösterme kızım. Muallâ titredi. — ktırab çekmek mi? Niçin? — Çünkü kocan hiç bir zaman senin muhabbetine mukabele etmiyecektir. Cevadı delicesine seven zavallı Mü - zeyyen bunun acı tecrübelerini gördü. O, ne kadar kocasına yakınlaşmak is - temişse Cevad onu o kadar soğuk ve mağrur bir eda ile karşıladı ove onun hattâ ufak tefek kıskançlıklarını bile höş görmedi, Cevad o Müzeyyeni hiç sevmemişti. Onunla sırf sile vaziyet » lerimiz birbirine uygun olduğu ve Mü- zeyyen çok şık ve Zarif giyindiği evlenmişti. O zaman bu iki meziyetin Cevad için çök büyük bir ehemmiyeti vardı; fakat artık iş değişti. Seni sırf sadeliğin ve modem hayatı sevmediğin için istemiştir. Bugün o ciddi ve akıllı bir kadın, bilhassa Müzeyyenin yaptı - ğı gibi çılgın bir aşk ve bağlantı gös - İsnedi amma elleri elime değince... Ya- nâr, biteridim, Ağlıyaım gelirdi. İşte günlerden bir gün «benimle evlenir mi. sin Roza» dedim. Düşü; edi bile. amma bir şartla... İlkönce kendine bir iş bulmalısın!... dedi Con, tasdik etti: — Çok doğru söylemiş kadın.. Poni biraz şaşırmış gib! idi: — Öyle mi dersin? Her ne hal ise. ba- na da biraz bulalaca gibi geldi bu fikir... Ona kaç kereler, vazgeç bu sevdadan. iş bulup ta ne olacak?. diyecek oldum. Sevgilim Nuh dedi, peygamber demedi. 'Tutturdu da tutturdu: İlle de iş bulma" ısın, yoksa evlenmem... Biz de: — Sen üzülme!.. yi bastırdık. — Onun için de bana gelip, iş var mı diye sordun? — Evet Con.. beni yanında çalıştıracak birisini bulursun elbet, diye düşünmüş tüm. Con cebinden bir pro çıkardı. metli azametli söylendi: — Ben de öyle yaptım. Sana bir oto- büste iş buldum. Ayda 22 papel verecek: ler.. bu zamanla az para değil, Poni gene bezgin bezgin cevab verdi: — Elbette az para değil Amma folâke- te bak ki müthiş bir haber aldım, Rozam imden uçtu gitti. Bir daha gelmemek Aza: Con başını salladı ve arkadaşına acır gibi gülümsedi: — Yok canım! Ölmedi.. keşki ölseyö. Bundan beter. Geçen hafta başka birisile evlendi. Conun şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açıldı: — Alay etme Poni, diye söylendi Vah vah!.. Fena halle üzüldüm doğrusu. seni ekti.. atlattı haf. K'm bilir ne haldesin sen şimdi?.. Sonra elini boşlukta sallıyarak felsefe yürüttü: — Ne denir, kadın milleti bu!.. Çalışır, çabalarsın. İstediği, arzuladığı gibi bir iş bulursun.. tam bir baltaya sap olaca ğın, rahata ereceğin sırada, leyleğir. at- tığı yavru gibi atıverirler sen'.. Tükaka tererek işine ve serbestliğine mani ol mıyacak bir kadın istiyor. Oğlum çok mütehakkimdir. Daba ço- cukken bile kimse onun inadının önü - ne geçemezdi. Fakat çok âlicenab, çok terbiyeli ve cömerddir. Yalnız, dedi - ğim gibi, sevgi ve vefa nedir. bilmez; ğ hattâ bana karşı bile bir yakınlık gös - termez. Hulâsa, oğlumu tasvir etmek için şu tek cümle kâfidir: Kafah fakat| kalbsiz bir adam. Naime hanım sakin surette konuşuyor, arada bir durarak Musllâya bakıyordu. Son sözleri söy - lerken sesinde hafif bir acılık sezili - yordu. Genç kız gözlerini korku ve dehşetle kayınvalidesine dikmiş, vücu” dü ve yüzünün bütün çizgileri sertleş- mişti, Naime hanım devam etti; — Maamafih kayalperest ve hassas olmıyan bir kadın onunl# mes'ud ola - bilir, Bunun için de kocasının kendisi- ne karşı göstereceği alâkayı kâfi bul - ması, bundan fazla bir şey istememesi, onun işine karışmaması, onun seyahat ve eğlencelerine mani olmaması, vel - hasıl onu tamamile serbest bırakması şarttı eyyen böyle yapmadığı için daima kocasını kendisinden uzaklaş - tırdı. O kadar ki, Cevad odasını, hattâ dairesini ayırmağa ve karısı gelmesin diye hera odasina hem de otomobiline onun sevmediği bir lavanta dökmeğe mecbur kaldı. Müzeyyen çok sinirli olduğu için lavanta kokusu öna doku- nurdu. Ancak eiddi bir kadının bunların hiç birisine sebebiyet vermiyeceği ve va” zesinin ancak çocuk yetiştirmekten ret olduğunu takdir edeceği tabiidir. Fsasen Cevâd birinci karısından bir kız çocuğu olmasına çok müteessirdir. O, isminin ve servetinin varisi olacak bir erkek çocuğa malik olmak için evlen meğe karar verği, Böyle olmakla beraber, karısını sev- evet | ve hesablı bir| Açık eksiltme ilânı İstanbul Kız Öğretmen Okulu Satınalma Komisyonundan: 23/3/9839 Perşembe hasında toplanan okul eksiltme komisy deli İstanbul Kiz Öğretmen okulu tami Mukavele, eksil bayındırlık işleri İ je, keşif hülâsasile Muvakkat teminat oğlu İstiklâl caddesinde İs İsteklilerin en az (1000) lir ul Liseler bk bu işe almış olduğu vesikalara istinaden İstanbul Vilâyetinden eksiitme gön evvel alınmış ehliyet ve 939 yılına a — syona baş vurmaları. Baş, Diş, Nezle, Nevralji, kırıklık ve bü n İstanbul Ziraat mektebi lira 72 kuruşluk ilk teminat makbuz ve me saatinde komisyona müracaatları ve çilikten görüp öğrenmeleri, (| (1620) keramet vardır. belki de hayırlıdır bu ayrılış... Poni kederli kederli gülümsedi: — Hayır Con dedi.. hayır. Rozamı deli gibi seviyorum. Onsuz ne yapacağım. ne edeceğim bilmiyorum, Geceleri doğru dürüst uyuyamıyorum. Günlerdir ağzı- ma bir lokma bile girdiği yok. Hep onu İdüşünüyor, nereye baksam hep onu gö- rüyorum. Acaba neden böyle yaptı der- sin Can.. bir türlü anlıyamıyorum. Hiç beklemezdim bunu ondan.. Rozam başka- dır. Birçok kadinlar eline bile su döke.| mezler, Con içini çekti: — Vallahi bilmem. Allah yardımcın olsun.. kedi. * Pohi, “arkadaşının söylediklerini duy- İmadı bile.. hülyalı gözlerini süzmüştü. !Sanki bir rüya görüyormuş gibi kendi e mırıldandı: mesini bilmiyen Cevad, baba muhab betinden de bir şey anlamaz. Benden Cevekl hakkında malümat istediğin için bütün bunları sana an * latmağa mecbur kaldım kızım. Şurasını da söylemeden #eçemiyece- gim. Oğlum çok kuvvetli bir pisko - loğdur. Etrafındaki kadınların his ve üşüncelerini tahlil ve tedkik etmek- ten hoşlanır ve sırf bunun için onlara | yaklaşır. Belki de şimdi senin genç ve tecrübesiz kalbin üzerinde tedkikler yapmak arzusuna kapılmıştır. Belki de bu terikiklerinin neticesini de, bun- dan evvelkiler için olduğu gibi, bir ro- manında yaşatacaktır. Hal böyle iken senin kocana bağlan» man ve onu genç kalbinin bütün kuv- vetile sevmen doğru olur mu? Belki de bir gün sen de tatlı hülyalarının boş olduğunu ve kocanın seni sadece Üze- rinde tedkikler yapmak için istediğini ve bu etüdleri bittikten sonra bir köşe- ye bırakıp seninle alâkadar olmadığını görerek sukutu hayale uğriyacaksın. Munllâ sapsarı olmuştu. Titriyen bir sesle: — Öyle !se.. öyle ise onunla evlen - meme imkân yoktur. Bu şerait altın - da onunla evlenemem... dedi. — Niçin yavrucuğum? Yoksa sen bu izdivacı başka türlü mü tahayyü) et- miştin? Cevadın bali sana başka türlü mü görünmüş, sana ümid mi vermişti? Müdekkik bir adam o dakikada Nai- me hanımın sessindeki telâş ve heye- canı derhal anlıyacaktı. Fakat Musllâ kendisini tamamile üzüntüsüne bırak- tığı için bunun farkında olmadı, Birdenbire bir gece evvel pencere yanmda geçen vak'a gözünün önünde canlandı. Müşfik bir sesle ve tatlı bir ahenkle söylenen sözleri işitiyor, de- rin bakışların $ihrini hissediyor, eli - nin üzerinde nişanlısının dudaklarının oksayışmı duyuyordu. O dakikada bü- tün korkularımn uçtuğunu görmüştü. Fakat, Naime / hanıma bakılırsa, o ü saat 11 de İstanbul na müteferri diğet evrak okulda görül (153) lira nlup eksiltmeden bir gün Mektebin ihtiyacı olan 663 lira mubam:men bedelli 174 eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme Beyoğlunda Singer ap Muhasebeciliğinde toplanan komisyonda 28/3/939 Salı günü saat 11 de yapıla. caktır, İsteklilerin belli saatten evvel Liseler Muhasebeciliğine yatıracaklari 49 apada Kız Öğretmen okulu bi- da 2032 lira 195 kuruş keşif be- iratı açık eksiltmey? konmuştur. onu odi genel hususi ve fenni şartnameleri, pro- iç, vvelıne kadar Bey» nesine yatırılacaktır. dair Muhasebeciliği benzer iş yaptığını idarelerinden tarihinden $ aid Ticaret Odası vesikaları ve teminaz (1446) Grip, Romatizma ağrılarınızı derhal keser, ME A İcalınla günle 3 kaşe alınabilir. gı) (ENE satınalma komisyonundan lo kuzu eti açık nındaki Liseler diğer kanuni vesikalarla birlikte eksi şartnameyi hergün adi geçen Muhasebe- — İşte bak, ona evlenmeyi ilk teklif ettiğim geceyi yaşıyorum sanki. sokak- tayız.. Rozam koluma asılmış. binbir neş'e İle coşarak yürüyoruz.. Ona, benimle evlenir misin?. diye s0- ruyorum. O.. benim biricik kadınım Ro. İzam, sokakta, o kadar ahalinin içinde be- ni öperek söz veriyor: — Bir işin olsa, bir saniye bile dur- mam.. hemen şimdi sana varırım!.. di- yor ve o büyük caddede otomobillerin korna sesleri, karinca gibi kaynıyan, içki içen ahalinin çıkardığı gulgule var... Bak İCan, vallahi, billâhi hepsini, hepsini gö- rüyor, yeniden yaşiyorum. Con belirsizce gülümsedi, ve sordu: Ne vakit oldu bu.. şenebaşı arifesin- de mi?. Poni silkindi. Kendisine geldi. Topar landı.. gayet güç işitilen bir sesle: — Hayır, senebaşı arifesinde değil... I Büyük Harbden sonraki mütarekenin im- İzalandığı gecede oldu idi bu!... dedi, zaman da Cevad için o bir « tedkik mevzuusndan başka bir şey değildi ve onun genç kalbinin çarpm&sına baka « rak nişanlısı için için gülmüştü. Hayır, hayır, buna imkân olamazdı. bu işittiği şeyler, Ce- vadın bundan evvelki soğuk tavırları- na, segyib hallerine, muammalı ve s gülüşlerine, sakin ve kayıd- siz söz! Prire uygun değil miydi? Bütün bunlar kendisinin Cevad Kartala kar şe bilâihtüyar duyduğu emniyetsizliği ve İtimağsızlığı izah etmiyor muydu? Naime hanımın sualine Şu cevabla mukabele etti: — Yavaş yavaş aramızda bir sami - miyet başlıyacağını ümid etmiştim; fa- kat sizin sözlerinizden Cevad beyin ba- na karşı e bir duygu hissetmesine imkân olmadığını ve benim de kendisi ne bağlanmamı istemiyeceğini anladım. Bir kaç saniye evvel kıpkırmızı olan güzel yüzü yavaş yavaş tekrar solmağa İ ve kelimeler ağzından müşkülâtla çık- mağa başlamıştı. — Senin kendisine kârşı samimi bir hisle bağlanmana razı olur fakat ancak bu hissinle onu rahatsız etmezsen. Naime hanım genç kızın sararan yü- züne göz ucile baktıktan sonra ilâve etti: — Seni böyle müteessir ettiğime çok if ediyorum yavrum. Anladığı - ma göre çok hassas ve içli bir kızsın. Cevadın yanında rahat yaşamak ister rine biraz hâkim olmağa gay- lum fazla duygulu kör şmanıdır. Benım tecrübelerime itimad ederek sakin ve hissiz öl Muallâ, Oğlumun 58 na verekileceğile kanaat et ve daha faz- Idsını tahayyül etme. Sen ciddi ve itaatli olursan Cevad se nin için iyi bir koca olacak ve seni ra- hatsız etmyecektir. (Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: