«Son Posta» nm deniz romanı: 104 Türkçeye şeriren: M, Süreyya Dümen Düşmanla karşı karşıya yi görmeden en limana bir vapur gir skunanın bu yani obaşımda vapurun, a! hud me- leri ha- , Müfrezo-| olması da| nakline nin muvasalat elde Amara adındaki ahsus gemiden başka bir vasıta ol- mamasından ve bu salapuryanın da alıncaya kadar bir çok saatleri kaybetm yordu, Maamafih bu gemi tam zama «| nında gelmişti. Evvelâ sahille haber -| leşmiş bü yeni iskunada oldu- ğgumuzu nce zabit, sandalın pro- vasını bi Itmuştu. ik saatlerinde fırtına ke - silmiş ve hattrüstüva güneşi ada sahi- dindeki palmiye ağaçları üzerinde ya - ikıcı şvalarını neşretmekte bulunmuş. tu. Altımız: i sular, yalnız cenub de- nizlerinde görebilegeğini4 koyu mavi renkte idi, Garbden lâtif, serin bir rüzgâr esiyordu. Zabit ve dört Hindili askerin bulunduğu sandal uzun ve kud retli kürek darbelerile bize doğru iler yordu. Hindlilerin sırtlarında gömle. ğimsi birer ince ceket ve bellerinden| şağı kısımlarında tuhaf birer kısa pantalon bulunuyor ve heriflerin diz- Herinin bu suretle çıplak olduğu görülü. yordu. Bellerinde birer kasaturadan #hları da yoktu. Yalnız zebi- le bir rovolver vardı. ceblerimizdeki tabancalarla i öildi. Yahud filikanın içine bir el bombası atmak kâfi idi, yahud da onlar gemiye çıktıkları zaman derhal tabancalarımı- za davranarak &endilerini bir adım a- iamaz bir duruma düşürür ve gemiyi zaptederek çıkıp gidebilirdik. Stimle müteharrik olan gemi, bizim makineli in karşısında bir şey yapmağa muktedir olamıyacaktı. Adamlarımın arasında bir mırıldanma başlamıştı. Önların cengâverlik hisleri kabarmış görünüyor ve gemiyi zapt için hemen harekete geçmek istiyorlardı. Kararsızlık içinde çok üzüntülü bir an geçirmiştim. Üniformalarımız aşa- fıda denklerimizin içinde sarılı bulu - nuyordu. Tevkif oolunmağı önlemek için sivil kılıkta harekete geçmek va- ziyetinde idik. Halbuki bu kılıkla üni- formalı askerlere karşı silâha davran- mış olacaktık. Bu #se yalnız tabiate muhalif bir hareket deği, ayni zaman- da saydüşikârın yazılı olmıyan yasala- rına da uygun bulunmıyan bir hareket olacaktı. Sporun bir çok tradisyonları vardır ki bunları ber Alman deniz 2a- biti bilir ve sırası gelince kemali dik - katle de o an'anelere göre bareket e - der. Eğer Üniformalarımızı lâbis olduğur #muz halde bu gelenleri Karşılamağa muvaffak olsaydık bahriyelilere yakı- şır şerefli bir hareket yapmış olurduk. Bu giriştiğimiz kumarın eninde, sonun- da aleyhimize neticeleneceği bizim için muhakkaktı. Vatana avdete muvaffek| olmadan yakalanmak ihtimal en aşağı bire karşı yüzdü. Eğer Alman bahriye- 1isi olarak şa kalkışmış ve bilâha.! Te esarete düçar olmuş bulunsa idik şe- refli harb esirlerine yapılan şerefli birl muameleye tâbi tutulmak hakkımız 0-| durdu. Aksi takdirde, yani sivil kılıkta, | herhangi bir askeri kuvvet karşısında! mücadeleye kıyam etmek, beynelmilel! haydudlardan başka bir müameleye! #âbi tutulmamamızı istilzam eyliyecek! | ve neticede bir geminin serenlerine a“ sılmış olacaktık. ada) iş bulunmasından ileri geli -|bi ki aş ve harbde muvaf- ak olmsk için her türlü hareket mu ktır, Fakat bu iddia, savaş kuma - y acağı şirecsk mahiyetle de- Şüphesiz ki harb devam ederken i muhasım tarafın casusları vardı ve bu casuslar da bilirler ki düş-| manlarma yakalandıkları vakit onlar- dan hiç bir aman ummazla man da ve bu a ç bir za - n verilmez. Fakat 1870 harbinde ve geçen Büyük Harb esmasınd ker hakk eket etmekte asla tered Bizim en bü- yük harb prensiplerimiz, sav: erler * pılacağı ve yapılması; Yâzım geldiği roktasın, lanıyordu, Cihan Har » er iki taraf, savaş yolunda bir ni melodlar icad etmi; ma bunler harb ahlâkına hiç de uymu- yordu Elbette (| hatırlarsınız ki mütte: vletlerin baya arını taşi ep vapurları denizal - tı gemilerine karşı kullanılmak üzere (top bulundururlardı. Bu topları kul - lanmak üzere de donanmaya mensub resmi askerleri bulundurmak bir kaide haline girmişti, Binaenaleyh arkadaş- larıma: Hayır, demiştim, memleketimizin üniforması sırtımızda olarak harbede. biliriz. Fakat s olursa olsu ni | rlerle po- değiliz! Bu e şeref vardır. Zabitlerim benimle beraberdiler, as- kerlerim sc noktai beraber, va ulunuyorları bir İ miyorduk. nazarımı anlamış »ti kerhan kabul Süphesiz ki hiç iz esaret kampına fakat mukadde: mekten başka da bizi ir şey kalmamış gibi görü - olm etmi birim meği boyun yapacak nüyordu. — — — Ölen sarı kuş - Beyaz — Bilgili - Atlı nakil vasıtası Anlaşamamaslık - Cemi edatı — Emellerimiz İcara verme - Hayret midas - Bir nevi cild hasta-|” İz ığı — San'at - Afiş — Almanya Pranea arasındaki şibihce- #ireye eid bir eyalet - Bu mevsim — Bir nevi hirka - NU nehri üstündeki memleket — Yırtırı bir kuş Nöbetçi eczaneler Ba gece nöbetçi olan oczaneler şun- İstanbul ethetindekiler: Aksarayda (Ziya Nuri), Alamdana (5- sad), Beyamdda (Aandor), Samatyada (Ridvan), Eminönünde (Beşir Kemal), Eyübde «Arif Beşir), Penerde (Vitali), Gehremininde (Nazm), Şehsadebaşında (Asaf), Karaşimrökte (Suad), Küçük- pazarda (Hikmet Cemil), Bakırköyünde (ADAY), Beyoğlu elhatindekiler: İstiklâl caddesinde (Galatasaray), Tü- nalbaşınârn (Matkoviç), Galatada (İkt - yo), Pırdıklda (Mustafa ali), Cüm - huriyet caddesinde GKürkçiyan), Kal - yoncuda (Zatiropulas), Firumığada (dr tuğrul), Şişlidn (Asım), Beşiklaşta (Na- M1 Halid) Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler; Üsrüdarda (Atrmediye), Sarıyerde (iu- r), Kadıköyünde (Sıhhat, Rifat), BÜ - yükadada (Halk), Beybelide Cinli). kiye radyo difüzyon postaları Anka-a radyosu DATGA UZUNT o 1699 m. 189 Kez 190 Kw TAG. 1974 m. 15195 Kes 90 Kw, TAP. 38 m 9465 Kea 20 Kw. CUMA »71/2/39 1230: Proğram, ket saat â berleri, 13.10 $e1: Necib Aşk i, 1 pak. 7 — Mainzer - Serenad 3 © Vals Bostan. 4 — Koasi « Hind ninnisi, $. | Solazsl - Aşk ösrenadı. 6 — Strauss - Viyana ormanlarının o sfsanesi, 7 -- Marlin Uhl - nge bir daha gitmeliyim. (vals), 8 Yaz sxşamı (si k (öperetler - Tayyareci konuşuyor), 81 fas) heyeti: Ferah jans, meteoroloji haberleri Hat) Müzeyyen va Karmdaş, - Buzinâk peşrev 2— Refik Manyas: Suzinlik şarkı: (Zevkin ne i- Arif bey: Hicarkâr şarkı: (Bir 4 — Zeki Arif: Surinâk şar- (Serdim sevel), $ — Osman Nihad: Kür dil hicazkür gerkı: (Akşam (güneşi), 6 Cevdet Çapla - Viyola taksimi. 7 — Sadet - #in Kaynak - Muhayyer şarkı: (Ne saman görsem onu ayaki dolaşır), 8 — Badet- tin Kaynak: “Türkü: (Dağlar dağlar canım dağlar, yaruklumu gören yok mu?) 10 — - Türkü: Sinemde bir tutuşmuş yan - olsaydım. 21: Memlekek saat Aya- 2 (Haftalık spor faaliyetleri) tabvilât, kambiyo - nukub 2130 Müdk (Riyasetieim - : orkestrası), Şef: Praetorlus: 1 —L Van Beethoven: Piyano için konser- İdo, do majör, Nr. 1, op 18, Allerro Con Brio İlarşo, Rondo, Allegro, Solist: Ferhunde Er- Kin, 2 — Frans Schubert: 1 inci senfoni, re majör, (1813 yazılmış), Adagio - Allegro Vi- vaca. Andante, Menuetto - Trio, Alleşmo Vi- vape. 22.30: Müzik (Opera o aryaları, PL), İ2245: Müzik (Cazband - Çigan) Lantoş or- kastram. 2345 - 14: Son ajans haberleri ve miş oni ri, 21: Konu 2115: Esham, borsası (fiat) hur flarme TURAN Tiyatrosu Bu okşam Kıymetli oküyucumuz Safiye ve İzzet gezinen #.x heyeti Ertuğrul Sadi Tek ve arkdagları ARIŞIK (Se) Atli Revüsü büyük varyste HALK OPERETİ Bu akşam 9 da TARLA KUŞU Son temsil Yan FOİ Bal PiPİiga am 9 dn git-| “İ takib eden iste: ibhalde onun ihtiyaç «Bay İş» gelincik gibi kızardı. Fakat | meden daha baska yerler de görelim. vebilir! | eni aa mmm Şubat 4 Büyük bir kumandan: Öz- demiroğlu Osman Paşa (Baştarafı 7 inci sayfada) Diyerek belinden murassa hançeri- ni çıkardı, gene kendi elile Osman pa şamn bekne taktı: — Gence hanı ile olan cengini anlat!. Dedi. Bu ü yesinden sonra şark serdarının başına bir fkinci mücevher sorguç taktı, — Ey Osman, Tatar han ile olan cen- gi anla" Dedi. Osman paşa bu sefer de Isyan eden Kırım hanım nası! tedib ett Bunun ne üncü Murad elle 9 dua ini naklet. a vüzün ak olsun, H — Alın Osman: giydirin ve atlandı- Diye emir verdi. hümayun geldi am ok Osman paşanın düşman. 1 sadrazam ol vardı, — Nasıl şüphe padişahım? — —— 1939 yılın'a bir gece Be gezen kai (Baştaralı 9 uncu sayfada) kadını kapanraış.ar,. Allah müparek et- sin, eğlenip duruyorlar Yocaların bi k kahkahalar duyuluyor. Ortada dansesiliyor. | Üst kattaki zaliba burada eğleniliyor! «Bay İş» yermden kalktı, kızıl yor, dansa çağırıyor. Dönüş-! | — Masama geli misi, diye sordu. | — Şampanya ısmarlarsanız hay, hay! Cevabile karşılaştı. İ Adolf ta amma aç gözlü şey olacakf...! Kadıncağızı bu kadar arsız etmeğe her! arı mecbur ediyor. l | «Alman artistinet> nasıl hayır di (Baştarafı 8 inej sayfada) İman, içinizden birinin yazdığı «Yazık ol İdu Süleyman Efendiyex musraını buğünün eh güzel mısraı diye alkışlıyan münek- İsidin kalemi bile o nisyan içinden sizi kurtaramaz. Hâsılı onun gözlüklerinin altından gülümsiyerek, sırf bir fantezi, bir lâtie diye ortaya sürdüğü hükme bel bağladığımız gün işiniz bitik demektir. Zira, o da bilir ki «Yazık oldu Süleymar. Efendiye» mısrai şiir değildir, tekerle - menin bir şeklidir. O da bilir ki, şarkta ve garbda bütün büyük şairler böyle pa - radokslar yazmakla isimlerini ehedileş- tirmemişlerdir. O da bilir ki şiir, kalbin sesi ve san'atkârın kâinatı bir yeni gö - rüşt, bir yeni sezişi demektir. Bu da, an- cak, üstünde wrarla durduğum samimi- yet mefhumu tle vücud bulabilir, Gelin siz, bütün şsir nesillerin: birleştirecek o- lan bu kudrete bir kere inanın ve bu da. va artık sizin devrinizde haliolunsun.| Yoksa, bir yıl, iki yıl sonra «Süleyman! Efendinin kendisine değil, pabucuna ya-| zk oldu» diyecek olan diğer yeni bir ne.| sil, yani alzin şimdiki küçük kardeşleriniz de sizlerin gtirinizi inkâr edeceklerdir ve tabit onlar da kendi hesablarına haklı gö- —— nde birbirini | Deyince, Murad: — Bize Osman paşa için keyfe müpte lâdır ve ayyaştır demişlerdi. Tam dört saat yanımda tuttum. Bu kadar konuş tuk, ne keyif ehli olduğuna ne de ay. yaşlığına dair bir âlâmet görmedim! nu vermişti errih Peçevi İbrahim efendi bu naklettikten sonra: şılyor ki saadetlü padişah af yon İle şarabın âlâmetlerini biliyorlar imiş! Amma, padişah iltfatının keyfi şevi bastırır. İltifatları karşısında it olurdu, has bulurdu» diyor. Ve sonra, nın hizmeti; bulunmuş selerden naklen «der tahkiki meş- lığı altında lunun husust hayatını ir olsa y Os reb veziri m bize Özdemir İna Ir. Osman Paşa düşkündü rde bir surahi raki i t alır, sa ahlarından ifkleri gibi işü Ekseriya uzun gece rdi. Sonra kalkar ibadet eder, ür hüngür lar, göz n seccadenin secde veri s2”ice su olurdu Önde 7 adrağam diduklan sonra da İstanbuld ha am ed ya yi n ertesi sene İstan- Teb e alarak h n hareke Bu meşhur şehri İ üze e 4 Fakat bu onun son sefer ındı «Mizacı gayet zâfa yün daha atlanmadı ve as mek nasib olmadır. izden dönüşte yolda vefat etti, Reşad Ekrem NOT : Beki tarih eneimeni meomuasında Özdemiroğlu Osman paşanın tercümel ball, alarile beraber mufassal bir surette yan zlmıştar. Bu büyük kumandanın hayatıni tafsilâtle öğrenmek istiyenlere tavsiye ede- rim, — —— İ tutmuş i ke: İTeb yoğlu eğlence yerlerini dın neler görür ? — Hay hay! de Kızıl saçlı kız şimdi onun masasında oturuyor. Arkadaki masudakilerden biri: — Amma da aç gözlü! diyor, Doğrusu ben masaya oturmadan evvel böyle bir şey söyliyemem. Diğeri tasdik ediyor” — Ben de öyle!... Caz mütemadiyen çalıyor. Renk, renk elbiseli boyalı saçlı çıplak omuzlu kadın- larla bir takım erkekler dansediyorlar. Üst locada bir kadm «Türk artistler» den!» olacak durmadan gülüyor. Ne acı, ne çirkin bir gülüş yarabbi!... — Artık gidelim diyorum. Bu gece bit- Sund Derviş Edebiyat: Şiiri bulamıyan nesiller rüneceklerdir. Demek oluyor ki, bütün bu iddialar, bu gösterişler, bu yapma cıklar sonunda boştur. O halde gideceği: niz yol meydandadır: Hayatın en yekne- sak günlerinde bile etrafınızda taşan, kö- püren ştir ilhamlarını ister romantikler gibi semada, ister sen'bolikler gibi melül ve hülyah akşam Yollarında, ister rea - Histler gibi cemiyetin içinde arayın, neti- cede eseriniz kalb'nizin teessürü ve göz- lerinizin görüşü oma'ıdır. Ne o teessürü anlaşılmaz şekle sokmağa, ne görüşleri - nizi acayip bir dev aynasında, büyültüp çarpışmağa lüzum vardır. Bilin ki tabii- Ek, en orijinal eserlerin bile ilk hareket noktasıdır. Anlaşılıyor ya, çocuklarım, gil- ri arıyan nesillerden sonra siz de kâr eden bir nesil olmayınız. Bilâkis o bö- yük kudreti, insan kalbinin o en asli he - yecanını bütün manasile bulmuş olmanın zını tadınız, O zaman Türk şiirine en büyük iyiliği etmiş, nesillerin halledeme- diği davayı siz kapatmış olursunuz, Tak- rar ediyo , samimiyei, sadece samimi- yet.. Üst tarafı istidadınızın başaracağı iştir. Halid Fahri Ozansoy