Hergün Gene iktisadi Kontrol bahsi Yazan: Muhittin Birgen ükümetin bütün israrlı beyana» tna ve ma'buatın da kismen hükümete yardımına rağmen, devam 6- den dedikodu, hiç şüphe yok, bu mem leketin içtimat bünyesine sid bir hastalık alâmetidir. Açık söylemekten korkmıya- hin: Bu hastalık alâmetinin sebebi, bir taraftan, bir kısım insanların ruhlarında ve kafalarında uyur halde bulunan bir gerilikte mündemi diğer taraftan da gene bu memleketin işlerinin salim bir kontrol elinden geçmemesinde mevcud şekil kopirolunun birçok iyi kalbli va s0- Yim düşünür vatandaşın iz'n ve vicda- »ına huzur, emniyet ve itimad vereme- mesindedir. Cemiyetin hayatında üç kontrol şekli ve üç kontrol devri vardır. İstibdad dev- rinin kontrol vasıtası yalnız dedikodudan İbarettir, Esasen kontro. tanımıyan İş Hbdada karşı milletin yegâne kontrol va- atam dedikodu olmasını da gayet tabii görürüz. Biz böyle bir devirde yaşamir yoruz. Şu hakle bizdeki dedikodu tema- yül, eski devirlerin cemiyet ruhunda bırakmış olduğu bir itiyad ile izah edi. Hr. On sekizinci asır, milletler için par- İlmentoların siyasi kontrol sistemini ge- tirdi. Biz bu sistemi çok geç, çok güç ve çok noksanla kabul ettik. O kadar ki biz parlâmentonun siyasi kontro. sistemini kabul ettiğimiz zaman bu sistem eskimiş, artık yeni devletin ihtiyaçlarma kifayet bile edemez bir hale gelmişti (Bugün, devlet, siyasi bir konirolla iktifa” ede- mez, Çünkü devler siyasl bünyesinin yâ- m başına bir de #ktısadi bir bünye ilâve etmiştir. Bugünkü devlet, devletçi ok muştur; ona mutlaka birde iktısad! kon trol cihazı lâzımdır. Dedikodu kontrolunu öldürmek lâzım- dırı çünkü ba, yıkıcı bir kuvvet, bir mil. etin bütün maneviyatını çürüten bir mikrobdur, Bunu öldürmek için sırf si- yasi ve âyni zamanda zaruri olarak-nok- salnı bir parlamento kontrolu kâfi gele- mez. Mutlaka, iktisadi bir kontrol da 1â- zımdır. Siyasi kontrol ancok «temayül ade eder; ancak temayül izhar eder ve ancak temayülleri kontrol altıma alır. Hattâ bünun yanı başında duran malt kontrol bile daha büyük bir kontrol va- tam değildir. Çünkü devlet, devletçi bir bünye aldıktan sonra onun fktısad! faali. yeti, millet hayatı bakımından, mali fa. aliyetinden pek çok daha mühim ve ge-|büyük bir müessese tarafından açılan| niştir. Geçen gün de söylemiş olduğum gibi devletçi Türkiyenin salim bir inkişaf ha-| reketi takib etmesi ve milli hayatımızda dedikndunım önüne gecilmesi için müt-| Resimli Makale: yaşayamaz ömrü vmin sayılır. İkiz kardeş değil, Ana ve kız! zel ve şirin kızlar, Amerikada, Şikagode, ikizler müsabakasına girmişler. Müsaba- ka şartlarına uygun olmamakla beraber, hakemlere isimlerimi yalnız (Kristal) ve (Beyaz Mina) diye yazdırmıştır, başka Hiç iş görmeden çek yaşayanı ömril kısa, çok İş yap'p az SON POSTA m Yaşamak herkese göre bir değildir « madan ölüp göen Hergün bir fıkra Bir misafir geldi Tanınmış muharrirlerimizden biri Şehir Tiyatrosunun önünden geçer - ken durdu. — Ben bu kadar misafirperverlik görmedim! Dedi, Yanındaki arkadaşı sordu: — Misafirperver olan kim? — Şehir Tiyatrosu, kendine bir ay evvel «bir misafir geldi shâlâ, birak» mıyor, | i Resim sergisi Açan garson 19 yaşlarında eski bir garson Londra- da bir resim sergisi açmıştır. Adı Erik Frayfeld olan ressam, Rusyada doğmuş- tur, Natüralize olmuş bir Kanadalıdır. Beş yaşında iken Kanadaya gitmiş. İki sene evvel de mektebden çıkmıştır. Ed- montonda bir Çin lokantasında bulaşık- çılık ederken, bir sergi vicude getirmiş. tir, Bu arada sinemalarda bilet dağıtmış- tır. Bir müddet sonra da Kanadadan Mon- treal'a geçmiş ve kapılandığı bir çiftlik. te, sürüden kaybolari hayvanları arayıp İ bulmuştur. Orada da dikiş tutturmaya- rak, canlı hayvan tâşıyan bir vapurla Atlas Okyanumunu geçmiştir. Bulaşıkçı artistin sergide *eghir ettiği eserlerin ço- ğu suluboyadır. 48 sene sonra borcunu Duymadan, Zevk ve keder bilmeden yaşayan, eser birak- adam dünyaya hiç gelmemiş demektir. Kadın tırnaklarında İskambil işaretleri Londra barlarınam, urnaklarında tür- İM türlü iskambil resimleri bulunan genç bayanlar görülmeğe başlamıştır. Bazan bu resimler değişmekte, sevgililerine fi- kirlerini resimle ifade etmek itiyen züp- pe kadınlar, tırnaklarını bu fikirleriri anlatacak rümuzlu reimlerle boyamak - tadırlar, İngiltereJle Karaçete İngilterede Listerşinde İngiliz madeni paralarından bazılarını taşa sürtüp in - Sözün Tuhaflık kısası .. E. Talu Mah rahmet eylesin! - Borazan Tevfik derdi ki: «Tuhaflık cdis yorum diye beni hâkir görürler amma, tuhafirk etmenin ne kadar güç olduğunu bilseler, utançlarından yerin dibine ges çerlerdil» Bu ne haklı bir sözdür! Mizah san'aü o mertebe güç ve tehlikelidir ki, bu. un üstesinden herhangi babayiği: kolay kos lay gelemez. Bu sebebledir ki, her mem- lekette, hakiki mizah Üstadlarının sayısı birkaç Laneyi geçmez. Nüktenin kaynağı addedilen Fransada bir Kurtölin, biz Tristan Bernar parmakla gösterilir. Gar“ gantüa tipini yaratan Rabölenin kâbınas ise henüz kimse varamamıştır. Nükte, zorla yapılmaz, doğar. Bunun için de fhiri istidad ister, Osmanlı edes biyatı Nabi, Sürüri, Nel'i, Keçecizade İze zet Molla, ve. Eşrefven başka mizah va disinde kaç meşhur sima yetiştirmiştir Kavuklu Hamdiyi, küçük İsmaili ârâdie ğımızın hikmeti de, yerine kimseyi kos yamadığımız değil midir? 'Bu ince san'atın, yurdumuzda, biri ya« İzıda, öteki de resimde olmak Üzere, sow iki malüm üstadı kalmıştır. Bunlar da kalemi, fırçayı bir tarafa bıraktıkları gis bi, ayni ayarda şahsiyetlerin yetişmesi. ni uzun zaman bekliyeceğiz gibime gelir, İnsan nasıl musikişinan, şair ve rem sam doğarsa, öylece mizahçı olsrak dün« yaya gelir. Nüktenin mektebi, muzllrni yoktur. Onu, ona müstaid olanlar yapa# ve beğendirir. Nükte, insanın diline gelis vermelidir. Zorlamakla olmaz. Tatsız ka« çer. Ve işte o zaman tehlikeli olur, çünkü zoraki nükte ucu yontulmamış, inceltik memiş ok gibidir, incitir, kalb kırar, dostlukları yıkar.. güldürecek yerde ağ» latir. Prenklerin bir söz temsilleri verdim «Herkes kendine uyan san'atı yaptığı takdirde, inekler iyi muhafaza ediliris Nemize lâzım? Bakkal bakkallığını, res- sam ressamlığını, mürettib mürettibliği ni bilsin, Çizmeden yukan çıkmanın ekx seriya faydasız, bazan da zararlı olduğum nu hepimiz biliriz. Tuhaflık edeceğiz dis ye, gülünç olmakta ne mana var? Bazı kimseler biliyorum, nükie yuvarlıyalım derken çam deviriyorlar. Ve bu devrilen çamların iğneleri tâ ötede, suçu, taksirj olmıyan bir kalbe değip incitiveriyor. Lâtife lâtif gerektir. Mizah ta gerçel ten mizah olmalı, Nüktenin şartı İncel tir, Onu sarfetmeden önce, ustası kendi dişine vurur, kılağısını alır. Senelerce mizah vadisinde, eskileri b le bazı mecmualara hâlâ sermaye olan Jaka, iktısadt işlerimizin modetn ve ma./ iç bir malümat vermemişlerdir. Ha - kemmel bir kontrol cihazı ile techiz edil. |kemler, bu #kirleri birinci ilân etmişler, mesi lâzımdır. güzelliklerini methede ede bilirememiş - ödeyen adam celtenek otomatik salış makinelerinden Yeni Zelaniada bir bakkala giren bir| daha kıymetli eşya çalan, ve kendile- yabancı, dükkân sahibini selâmlamış ve|ine (ICaraçete) ismini vermiş olan 15 binlerce - mübalâğam yok - hikâye, fıkra yazmış emekli bir ağabeyin bu nasihat. : lerini, mutlaka tuhafhk etmek Meselâ, şimdiye kadar devletin bütün iktısadi teşebbüsleri, her taraftan fışkı. rp çıkan bir sürü kalkınma ihtiyaçları karşısında, parça parça yapılmış etüdle- Te ve bu etüdlerden sonra bir plâna gö Te, İkat gene parça parça girişilmiş iş- Tere münhasırdır. Bu işler, bir takım ik. tiyaçlara cevab vermekle beraber, şim. diye kadar ne bunların arasındaki shenk ve insicam İle uzun uzadıya meşgul ol- duk, ne de bilhassa aldığımız neticeleri, bir kere varmak istediğimiz hedefler bs- kımından, bir kera de memleketin umu- mi #htiyaçları itibarile esaslı bir tetkik ve mürskabeden geçirdik. Gene meselâ, bütün bu işleri elinde topladığımız Sümerbankın faaliyetini e le alalım. Büyük fedakârlıklarla tesis ettiğimiz bu büyük müessesenin 937 ga. yedi Hibarfle tanzim ettiği bilânçoyu gözden geçirirsek 28,000,000 liralık leği- ye edilmiş bir sermayeye 937 senesi es- masında bankanın 1.128.000 lira safi bir kâr temin etmiş olduğunu görürüz. Bu müessesenin meşgul olduğu işlerin hima- yesi için alınan pek büyük gümrük ted. İlirleri ve bu tedbirlerin ohâyatımızdı yaptığı pahalılık dikkate alındığı takdir. de elde edilen bu kazancın fevkalâde 37 olduğunu görür ve hayret ederiz Bere. ket versin ki bahsettiğimiz 30,000,000 Hi. ralık sermayenin hepsi o tarihte işletme! devrine geçmiş teşebbüsleri (temsil et- lerdir. Buraya kadar okuduğunuz satır » larda bir fevkalâdelik bulamadınız. Hak- ısımız. O halde merakınızı tatmin etmek kaya (Kristal) ve (Beyaz Mine) ikizleri kiz kardeş olmadıkları, anne ile kız bu - Tundukları meydana çıkmuştır, Şimdı de i Nevyarkta bir kabarede, gördüğünüz tu- valetlerle numaralıra çıkmakla, çarkı söylemektedirler. (Kristal) adlı genç kız soldakidir. Sağdaki ise kendisinden 15/ yaş büyük olan annesidir. İSTER Dün sabah gazetelerden birinde: mesine mecburiyet görülmüş. 'T“rhan, macerası göllerde destan olan çok mümkündür. üçüncü bir gazetede gene: bu defa Denizbankın hukuk müşavirliği mez; bunların içinde henüz tesis halinde “Devamı 10 uncu sayfada) İSTER için hemen haber verelim ki, müsaba | Hiye giren bu ikizlerin haddi zatında eş| İNAN, — Denizbankta yolsuzluk, başlığı altımda uzun bit yazı gördük. Etrüsk vapurunun kusurları malüm, fakât öğrendik ki, Almanyada henüz tecrübeleri yapılmakta olar. vapurundı da ayri arızalar bulunmuş ve vapurun reddedil- ni plân dahilinde yapılmıştır, ayni arızalarıa malül olması Fakat bu sabah ta bir başka gazeteden öğrendik ki, Tir. han'ın zedded'ldiği haberi yanlıştır, çünkü vapurun tecrü- beleri daha bitmemiştir, yalnız mesele bundan ibaret değil, — Denizbankta yolsuzluk, başlığı tekrar gözümüze çarptı, ona bir on liralık uzatarak; — Efendim, 48 senedenberi size 10 lira borçlu idim. Buyurunuz, demiş ve uzun uzun özürler diliyerek mağazadan çıkıp İ gitmiştir. En tatlı konuşan hastabakıcı Londrada bin kişilik bir dinleyici önün- de hastabakıcılığın şerefli, işe yarar in- sani bir meslek olduğuna dair bir nutuk veren bu genç kızın cazibeli konuşma - sına kapılan valide kraliçe Mari, başka bir toplantıya gitmekten vazgeçmiş, ve şirin hatibi sonuna kadar dinlemiştir. İSTER ile 17 yaşlarında üç çocuk yakalanmış ve çocuk mahkemesine verilmiştir. Yapı - Jan araştırmalarda, bu çocukların bir defteri ele geçirilmiştir. Defterde, çete- ye dâhil olan çocuk haydudiarm isim - leri ile, kendilerinden intikam alınması lâzım gelen şahsiyetlerin, adları yazılı «| dır. Bunların arasında çocuk mahkemesi reisi de vardır. Defterde isimleri yazılı olan çocuk haydudlar fki kısma ayrıl - mıştır, Büyük, küçük haydudlar. küçük haydudlar, mukannen miktarda hirsizlik yapmadıkça büyük haydud ünvanını a - lamazlar. Bu çetenin bir de seyyar bir mektebleri olduğu anlaşılmıştır. İNANMA! duğu halde buzı davaları ücretle yabancı avukstlara tak.b Bizim bildiğimiz Tırhan | tası çıkmıştır. O di purların fena, arıZsi Etrüslein eşidir, ay- ettirmiş olduğu bakeri üzerine el konulmuş., Denizbankın şimdiye kadar tek bır ha- a 106,000 Braya alınması mümkün olan Satis binası 250,009 liraya satın almış olmasıdır, yoksa va- Ji, yahud pahalı ısmarlanmış olması, De- nizbankın daha mevcud olmadığı bir zamana aöğdir şu veya bu işi hariçten tutulma avukata gördürme meselesi de he- hüz başlanmış, reticesi alınmamış bir tahkik mevzuudur. Denizbank bugün çalışan, istikbal vâdeden, iyi kurulmuş bir müessesemizdir, binaenaleyh biz evvelâ tanakkuk ötmiyen, tahkik halinde rivayetlere suiistimal sıfatını yapıştırmarın, sonra da yaşayacak bir müesseseyi hergün bir parça daha teşkilâtı mevcud ol- | sen: İNAN, İSTER sarsmanın döğrü olcuğuna inanamıyotuz, fakat ey okuyucu INANMA! bazı genç arkadaşlara kemali hulüs ig ithaf ediyorum, Gam Mülkiye mektebi Mezunları Ankara, 18 (Hususi) — Dahiliye Ves kâleti, idare teşkilâtının dışında husus! ve resmi müesseselerde çalışan Mülkiye mektebi mezunlarını tesbit oeylemekte dir. Bu elemanlardan idari teşkilâtta im tifade imkânlarının araştırılacağı zanna Tunmaktadır. TAKVİM