İ i az RE ERE TERİ » Otuz bin dolara roman üzerindeki bütün SON POSTA Berlinde 3 sene kalemi'le| İzmirin çalışkan Silema:Yıldizlararasınll geçinen bir Türk kadını (Baştarafı 8 inel sayfada) gelen kan, mütemadi ıztırablar ve gıda” sızlıklar babamın bünyesini harab etmiş bulunuyordu. Kalbin mukavemeti kalmamıştı. İkide bir şiddetli zâf geliyordu. Her an ölüm tehlikesi içinde Jdi, Ne kopireyt. me ter- cümeler, ne de bir şey aklımda idi. Eve dönmek istiyordum, Ben yokken yeni bir kriz gelmiş, diye korkuyordum. Üç dört aydır bir gece uyku uyumayor- dum. Sinirlerim müthiş bozuktu Be- bamla alâkadar olmıyan mevzuları a: mıyordum. Bütün evdekiler de benim halimde idiler. Hayatımız bir yatağın etrafı, bütün hidisemiz babamın sıhhi vaziyetindeki iyiye ve kötüye giden değişikliklerdi. Eve döndüğüm zaman son zamanlarda kâtib gibi kullandığım ve üert olarak ta ishakkuk ettirdiği işlerimden bir yüzde verdiğim adama telefon ettim. Gelip tek- Wfleri almasını ve onlarla pazarlığa gir- mesini söyledim. Kendisi eve gelip telgrafları, teklifie- ri aldığı zaman benim bu muvaffakiyete asıl olup ta lâkayid kaldığıma hayret et- ti Bu işler, ona devredildi. O yazıp çizi- Yor, konturatlar getirip imzalatıyor, eli- ime bir takım paralar veriyordu. Bu sırada Ulistein' idaresinden yeni bir teklif aldım. Kopirayt hakkımı gize- ieye devretmek için kendilerile görüş memi istiyorlardı. Menecerimi yolladım. hakkımı satın almak istiyorlardı. O za- mana kadar ecnebi memleketlerden on bin marka yakm bir para daha kazan- muştım, Fakat bunun yüzde yirmi beşini mütereime vermiş, geri kalan kısmından yüzde on beş menecerime kalmış, müte- bakisin! de ben kazanmıştım. Gene bu 8-| yanjımanda da öyle olacaktı, Hemen kos) piraytımı satmağa razı olduğumu telefon- İa bildirdim. Bütün fstikbalimi temin e- der mahiyette olan bu kazançtan o 2- Mmanlarda ne kadar memnun olabilirsem| 0 kadar memnun olmuştum, Fakat £ki üç! gün sonra Ulistein'den bir mektub aldım. Bu mektubda 'Türk tebaası olduğum içn) kopirayt hakkına malik olmadığım ve malik olmadığım bir hakkı da satamiyaı- çağım yazılıyordu. Hemen Ullstein müessesesine telefon ettim. Bu eseri türkçe değil, doğrudan doğruya almanca yazdığımı (mütereimi- min ismini vermemiş ve eser ben al- manca olarak oraya götürmüştüm) ve almanca yazan bütün muharrirler gibi| #yni haklardan istifade edebileceğimi söyledim. Bu o anda aklıma gelen bir şeydi. Belki pe bir iddia ile de buna muvaffak ola- t herhalde otuz bin doları bir cırpıda kaybetmeğe razı olmak güçtü.! Ulstein'den bana: Bu mesel Tötfen Türk konsolos- hanesi tenvir etsin! dediler. — Hay, hay, dedim. Konsoloshane size cevab verecektir. Ben konsoloshaneleri tebaaların mesgul zannederdim, Bilhassa ticar! işler Orları alâkadar eder, bilirdim. Halbuki bü firsatta öğrendim ki, Türk muharrir. lerin kitab satmak için yapacakları kon- 'Tirk konsoloshanele alâka. | ecek mahiyette olan şeylermiş. Konsoloshaneye ve bilhassa o zamanki /konsolosumuza telefonla müracaat ettim ve bu mesele hakkında beni tenvir etme. Jerini, «Kopirayt hakkım var mıdır, yok mudur?» bana bildirmelerini söyledim. Mesele şahsi bir işim değildi. Türk teba- ası olduğum için «böyle hakkın yoks de- pilivordu bana. Halbuki bay konsolos ba. na konsoloshanenin bu gibi işlerle meş- gul olmıyacağını söyledi. Bir kere de se. İarethaneye müracaat ettim. Sefaretha- ne de bu işle alâkadar olmadı. Bu alâ- gızlığı 6 zaman Berlin sefiri olsn Kema- leddin Sam an şikâyet et. im. Fakat kendisi bir Türk mu- etin! dinliyecek vakit bu- işile Paşaya bana durmadan te- Tefon ediyordu. Mektub yaziyordu. m halinde idi. Krizler artık geliyordu. Kalb git. ek zannediyordu. olamıyacağım için kendilerinin bir hu. kuk müşavirine meseleyi danışmalarını rica ettim. Bir taraftan da menecerim, Ulistein'le temasa geçmişti Birkaç gün sonra Üllstein müesse96- sinden aşağı yukarı şöyle bir mektub aj- dım: «Türk tebaası olduğunuz, kopirayt hak- kınız ve beynelmilel Bern anlaşması hu- kukunuz bulunmadığı için eserinizi alıp kitab şeklinde neşirden feragat ettik. Çünkü müessesemizin kitab neşriyatında asıl kazancı o eserin bilhassa İngiliz - Sanma tercümesindedir ilâh.» * Böyle bir mektub beni bir bâşka za- manda çok müteessir edebilirdi. Fakat ben bu mektubu babamın ölümünden b'r İk! gün sonra aldığım için manasını an- Uyamadım bile... Kendimde değildim. Hayatta en çok sevdiğim insanı kaybetmenin azabı ile bunalmış bir halde idim. Kimsesizdik. Gurbette böyle bir adı görmek ne müthiş bir şeym Dört kişi idik. Dördümüz de ayni şe kilde perişandık. Yalnız bir ölüm âcısi değil, yedi, sekiz ay ölüm gibi müthiş bir kuvvetle mücadele etmiş olmanın bitkin. ği, Bu, sekiz ay en sevilen insanın en müvezzileri Sl ANY) İzmirin çalışkan müvezzileri şehir - de halkın gazete ihtiyaçlarını temin et- mek hususunda çok büyük bir gayret göstermektedirler. e Yukarıdaki resim kurban bayramında bir araya gelen bu müthiş ıztırablarla kıvrandığını gör - menin felâketi biz mahvetmi İ Hatırlamıyorum; belki sefarethaneden | ve korsuloshaneden bize birer kartla ta- ziyet beyan etmişlerdir. Bu dığım ne resmi, ne de gayt! res bâiz bir Türkün otur üç sene en büyük bir salihiyetle ve en mütevazi bir vekarla bir darülfünun kürsüsü isgal etmiş olan Profesör İsmatl Dervişin af in tek ba. şma kıvremp matem çektiği evin kapı- sını çalmağa lüzum görmeri'didir. | Dördümüz birden hastalanmış, birbtri-| mize siravetinden grip olduğunu zannct- |ğimiz yüksek hararetli bir. hastalıkla! İ yataklara düşmüştük. Birbirimize baka-| cak bile halimiz yoktu... * Babamın cenazesi Türk mezarlığın ki cam'de eefirin gelmesini bekle Halbuki babam, ne tanınmış bir tile- car, ne de siyast hüviyeti olan bır şah yetti, Babam Türk Darülfiinununu ille ku ranlardan Müsir kimvager Profesör Der- viş Pasanın oğlu ve Türk Darülfünun. da otuz üc sene ders vermiş olan Profe- sör İsmail Dervişti. Karlı bir etinde babamin tabntunu aca- ba neden sefir gelir ümidile öğle nama- rından ikindi namazına kadar ocamide| bekletmislerdi? Bügün buna benim hâlâ aklım ermiyor! «— (Arlene vap) Suad De Kasahlar et narkın'n kaldırılmasını istediler (Baştarafı 1 inci sayfada) ne, dileklerimizin şu Üç esasta toplandı- ğını anlattık: 1 — Narkın kaldırılması. Ankarada 45, da» | İzmirde 50 kuruşa satılan etin beher ki. losu için İstanbulda 40 kuruş nark vaze,- dilmesinden do müstahsil İstanbul piyasasına mal göndermiy Satın al - dığımız canlı koyunların ise behe: kilosu 21-24 kuruş arasında tehalüf ediyor. Bu #ata aldığımız eti toptancı fiatı olan 36 kuruşa satabilmek için kilosunu 18-19 kuruşa almamız lâzımdır, Halbuki yuka- rıda söylediğim veçhile bu mikdarın 21-24 kuruş olması yüzünden zarar ediyoruz. Bu sebeble narkın kaldırılmasını istiyo- ruz 2 — Eğer narkın kaldırılması mümkün değilse, narkın, hayvan borsası #atlarına uygun bir şekilde yükseltilmesi ve bu - günkü piyasayı muhafaza için de canlı hayvan âlim, satımma nerk konması, Böylece, celeplerin fahiş fint istemele - rinin önüne geçilmesi, 3 — Zirnat Kurumunun yaptığı reka - betin ticari esaslara taaruz teşkil etmi. yecek bir şekilde tanzimi. İktısad Vekâleti dileklerimizi telâkki etti, Bilâhare Ziraat Vekili Bay Muhlis ile büsnü fi ir vaziyette idim. Ullstein müessesesine babamın çok ağır hasta ol- duğunu bildirdim. Bu işle şahsan meğgul temasa geçtik. Vekil, şikâyetlerimizde e- sas itibarile bizi haklı bulmakla bereber bilhassa müstehlik vaziyeti üzerinde dur-| | haberleri; 1310: M çalışkan müvezzilerden bir kısmını göstermektedir. RADYO? YO; “ürkiye radyo difüzyon postaları Ankara radyosu — DALGA UZM 183 Kes. 10 Kw. 18195 Kes, 20 Kw. 0445 Kes. 20 Kw. 1699 mn. TAG 1976 m TAP. ILM m PAZAR - 542/39 1230: Proğram, 1233: Müzik küçük or - : Aşkın, 1235: VW Valsler, Ciran 13- Memleket s0a* Ayarı, ajans, meteoroloji rik Gücük orkestra de- vamı), 1345 k müzii. Çalanlar: Vecihe Ruşen Kam, Cevdet Kozan, Okuyan: Necmi Rıza, 1 —......... - Nihavent peşrev, 3 — Nu ri Halil - Nihavent 8 3 — Hım Arif - Wu vefa bekler. 4 — Hac Arif - Nihavent sarkı: feminde. 6 — Fam Arif - Niha -| arma baplansl. 1418 - 1430: : saati), 1730: Pı İ Tür bir anket (Baştarafı 8 inci sayfada) — Bir erkek için kendi ekarısm ile «diğer kadınlar vardır... Erkek edi- ğer kadınlarda kendi karısından bek - lemekte olduğu meziyetlerden gayrisi- ni arar. — Bu meriyetler nelerdir, söyliyebi- lir misiniz? — Bumu izah edemem. Erkeğe göre Annabella'nın cevabı sarihtir: — Erkeklerin hoşlandıkları kadın - 4k meziyetleri «doğruluk ve neş'e» dir. Güzel Rosine Derean sıkılarak şu cevaln veriyor: Ben bu hususta bir fikir im. Hattâ hiç düşünmedim Belki bu meziyet bende yoktur. Alice Field tereddüdsüz şunu söy - Tüyor: — 'Tahminime pöre erkeğin hayat arkadaşında aradığı başlpa meziyet, «tatlılık» tır. Ve bu da cidden büyük bir meziyettir. sahibi bile... sayı İtalyan taleblerinden fazla alâka- dar eden sehhar Mireille Ballin'in ce- vabı da şudur: — Bence kadında «sevimlilik» olursa ek başkaca meziyetler aramağa lü- zum görmez... Sirin Pamlette Dubost, biraz düşün- dükten sonra şu cevabı veriyor: — Erkeğin kadında aradığı başlıca mezivet emanevi asalet» tir, Erkek, sevdi: #u takdirde kendini mes'ud olmuş sa- yar. Jeanne Aubert neş'eli bir sesle $u cevabı veriyor: — Bunlarin hepsi boş lâflar.. Erke- ğin kadında aradığı başlıca mezivet «cinst cazibes dir, Cinst cazibe her şeye hâkimdir... Fakat, diveceks'niz ki: «Cinst cazibe> mezivet savılır mı? Evet, cinst cazibe de icabma göre bir meziyet sayılabi - rler kadınlarda bazı kusurları hos görürler. Kadınlar vadır ki kusur- ludurlar, Fakat bu kusurlarını o derece are ederler ki ku -| ik olur. Bu yüz - den erkekler bu kusurlara bayılırlar... Marcelle Chantal da şunları söylü - yor: 17.85: M'zik (Pazar çayı » A (Cocuk enati), 1945: Mü-ik (Şen oda müsli), İkrahim — Öseür ve Ates börekleri (Fantazi, 1915: Türk müsifi İner y- ei Der - Tokay, yökratin. 20: 1. 20.15: Türk mü Rüsen Kam, lar; Mahmud Karın - dış, Bema » Pesret. 3 — Bimen - şarkı (Yüzüm ser hatırım sen)| 3 — Salâhaddin Pınar - Erisem, 4 — ye Kam - Kemenec taksimi, $ — İbrahim efen-| di - Yanar derdi firakınla” 6 — Salâhattin) Pınar - Şarkı: Sarmadm — halimi, 7 — Faiz) Kapancı » Serkı: Büklüm büklüm sırma sa- cın. 8 — Arif bey - Sarkı! Düser mi şanına. 9 — Civan usta » Sarkı: Her kimde vardır aşk ipklâsı, 10 — Etem efendi - Sax semaisi.| pâk. r Ban» nçer), 1 — Sellenlek - Hind marsı, 2 — Rlehardy - İspanyol) rapso- disi, 3 — Favehet - Senfoni 4 —— Giyek - Or fes oper: balesi, $ — Glazounowr - Sten| £a Razine (Senfonik parça), 28: Anadalu ajansı (spor servisi), 2210: Müzik (Neşeli Cerdet lar R. 2110: MM İdösm - Sef; İhsar yarınki profram, Şehir Meclisi yarın toplantılarına başlıyacak Şehir Mec Şubafi torlantalarma yarından itibaren başlıyacaktır. Vali ve Belediye Reisi LAtfi Kırdar, yarın- ki toplantıya riyaset edecek, iniihab işlerile meşgul olmak üzere bir heyet seçilecektir. duğunu söyledi. Biz de, bugünkü nark Üzerinden eti satabilmek için bir kuzuyu 80 ilâ 100 kuruştan almak Jâzım geldiğini delillerile kendilerine izah ettik, Bay Muhlis, keyfiyeti tetkik etmekte olduğunu ve neticede zararımızı mucib İolan vaziyetin ıslahı çaresine tevessül ey- iyeceğini videyledi. Biz, Bay Muhlisin bu vâdinden fev » kalkde ümidvar olarak İstanbula dön - dük. Neticeyi bekliyoruz.s pl). 1815: Konuş-|? plâklar), 2245 - 23: Bon ajans haberleri ve| cirlikte gelmişti. Büyük seferberlikte biz — Tabfat sahibi olan erkekler kadın-| e larda zekâvr; zarafeti beğenirler. Ben- ce aranılsn meziyetler bunlar olmal - dır Amerikada büyük bir olan Lily Pons da demiş ret edinmiş ki: Tino Rossi ile sevişmesi bütün Fran-|” İzamanda «aklıselim» e malik olmasi kadında manevi itimadı buldur-| landığı en büyük meziyet «kadınlık rafeti> dir. Bugünkü günde kad” zarafeti büyük bir mevki tut Çünkü bu zarafet gündengüne 88l maktadır. Kadın olan kadınların ##| sı çok azdır. y Anket muharriri sualini beşiği şekilde sorarak yıldızların fikirli alıyor: — Erkeklerde aramlan meziyei nelerdir?. Güzel Edwige Feitellere diyor # — Bir erkeği kadına bağlıyan A yet «samimiyet» tir. Samimi il büyük bir meziyet yoktur bence.- mimf bir bakıştan hoş bir şey iss eder misiniz? Dürüst, samimi bir iyi bir şeydir. Erkeklerin karbleri ki «ikiyüzlülüğü atabilsek erkeklef kadar da büyük adamlar olabilirlef” Dantelle Darrieux'ye gelince: — Zeki bir erkek hiç şüphesiz kadını daha çok mes'ud edebilir, yor. Güzel Blanche Montel ise: — Evvelemirde erkekte aranılan ziyet namustur. İşinde namuslu bir erkek ailesinde de namuslu Onun hayat arkadaşı olan kadın muhakkak ki mes'ud olur, fikirl€ Teri sürüyor. Christian Delyne diyor ki: — Zeki erkek iyi ise de onun ö' ; zımdır. Cisude May'in fikri: — Her ne söylenirse söylensin 9 kadın yarında kavi bir arkadaşının Yunmasını arzu eder. Benim erkekt8”, #m en büyük vasıflar: İrade * ve kuvvetli olmasıdır. İradöf. karaktersiz bir adamın bir kadının ' zerinde hiçbir tesiri olamıyacağı hakkek, İrmdeye maltk olmıyan ei de hiçten başka birşey değildir. Germaire Aussey diyor ki: Erkek doğru bir adam olm8Üj dır, Doğru bir adam #le kadın tara g nasile mes'ud olur. Yvette Lebon'un cevabı: — Bence idenl kndm zeki olan # dındır. Ben erkeğin zeki ve güzel masmı isterim. Erkeğin takdir uya dırması ve sevilmesi için otuz ve &çmş bulunması lâzımdın Hav# tecrübe sahibi olması gerektir. Ksöf ancak o vekit mes'ud olabilir. Ea dikkat edilecek olursa, kadınların kine uygun gelen san'atkârlar bile otuzunu aşmış insanlardır. pi Jean Murat, Gary Cooper, Cha! Boyer, Clark Gable, Franchot Tone kac dında aradığı aradığı ve boş - bi. > Bayram | gününü hapisan ane kanısında geçire bir ka'ın neler görür? (Baştarafh 7 inci sayfada) gas çıkmış, derken polis ş.. İn - şanlık bu!. İleri geri 1†olmuş. İşle #ç ay hapis aldı.. Pek müşkül, dükkün da öyle kaldı. Çoluk, çocuk ser sefi Ol - duk. Hepimiz çünkü onun eline bakarız... Vergi parasını yüz kere geçirdik ziyan - dan amma!. İşte cahillik, oğlum vere - eksin şu borcun, parayı, ne diye si - İnirlenirsin... Amma gel gör ki zamane çocukları pek celâlli.. Bizimki muha - Arabistanlardan İstanbula geldik. Boz « gun zamanında babası merhumla bera -| ber Bedevilerin elinde kaldıktı, O zaman| siniri bozulmuştu, korkmuştu. Hep yav- rumun üstünde celâl kaldı. Eroincinin anası Bir Rum madam görüyorum. Zayıf bir yüzü, sevimM bir gülümseyişi var, Söze karışıyor, — Benim de oğlum var içeride, tam bir sene... Bir sene çok güç... | Nedir saçar. — İftira... Hiç suç yok benim çocuk... Eroin yapar!.. Allahtan — Bu bayram müsliman bayramı ma- dam... Sen ne diye geldin? — Ben ne zaman var görmek. buraya! 1. Yok bayrami... — Amma elinde paket var.. San de paket getirmişsin... Bizim gibi hediyel. Ben de getirdi pakt” mani” 4 — Malest. Yavrum.. benim çocuk, çok sever, linal,, — Ben de getirdim. Elimle lâhans ması yaptım... Yankesicinin kirli saçlı sevgilisi ## zülü ile tükürüğünü ağzından m — Bizimki içeride aç oturur! diyor. reden bulup, nereden getirmeli! Esmer, kara kuru bir kadın söze şıyor: # — Benim erkek kardeşim içeridedir. yor. Mel'un bir karı yüzünden on bef ne yedi. On beş sene!.. Ah halbuki © eyi mamış ki... Masum,. görseniz Ki id ları terlememiş çocuk... Kadın 5ldürM” — sini o ne bilsin, Karıyı kim bilir b dostu öldürdü. Bütün suç onun üs” kaldı. Gözlerini siliyor: — Biz anasız, babasız büyüdük. ben anahk ettim. ah erkek karde$ seviliyor.. şimdi kendi elimle ona mi filân, öteberi diktim, bayramlık... getirdim, Hem de... — Hişt hanım geliniz içeri Beni çağırıyorlar. Onun için sözün hayetini dinliyemiyorum. Tahta kapıdan içeri giriyorum. bir masa, masanın üstünde gelen PÜ hediye pake' iirer, birer muayenf diliyor. Sarı bir düvar önünde böy miş cılız bir servi ağacının karşısın kapıya gitmek için eski taş merdivel den yukarı çıkıyorum. o Hatice Hati?