Hergün Mühim bir israf amili Avrupa seyahatleri N.. Yazan: Muhittin Birgen <7 izim memleketin hakikaten B yapmaya muhtaç olduğu şeY- lerden biri de tetkik seyahatleridir. Bur gün, bizim kendi memleketimizde vücu- de getirmeğe çalıştığımız hiçbir yenilik yoktur ki Avrupada eskimiş bir mesele olmasın ve hiçbir halledilecek meselemiz yoktur ki Avrupada çoktanberi halledil- miş bulunmasın; Şu halde, Türkiyeyi Av- rupa usulüne göre ayar ed İmiş yeni bir hayata sahib kılmak için Avrupayı tet- kike cidden muhtacız, Avrupayı tetkik iki türlü Türkler, ellerindeki imkânlardan istifa- de ederek, bizzat Avrupaya giderler, gö- ler ve bir taraftan eğlenirler ve ö tan öğrenirler; yahud da, muayyen ere ve muayyen bir hedef ve programla Avrupaya & lirler, Buna | ticaret anlaşmalarının veyghbud siyasi meselelerin icab ettirdikleri seyahatleri de ilâve edersek her sene bir haylı Tür- kün Avrupaya gittiğini görerek memnun oluruz. Fakat, iş burada duruyor. Kendi kuğ- retlerile ve kendi heseklarıma Avrupaya gidenler, hattâ sırf gezmek ve eğlenmek için dahi olsalar, dönerken bu memieke- te birçok iyi şeyler getirebiliyorlar. Bu- na mukabil, seyahat parasını devletten alanlar, her vakit bu kadar faydalı ola- mıyorlar ve bu uğurda bir sürü para da sarfediliyor. Bence, bu mesele, çok yakın bir zamanda halline ehemmiyet verilme» si icab eden bir davadır. Türkiye mali- yesinin en ziyade israfa uğrıyan paraları buradadır; bu israfa bir nihayet verme- Ydir, * İsraf unsurlarını göstermek izterim: Evvelâ, yol masrafı olarak kabul edi- İen esaslar, çok yüksektir. Zannedersem Bunun en aşağı nisbeti üç altın İngiliz lis rasıdır. Bu miktar, dört, beş, alti altın yükselir, Türk dev- letini doğrudan doğruya temsil eden ve» killerin diplomatik mahiyeti haiz olarak yapacakları seyahatler için aln İngiliz lirası fazla bir şey değildir. Fakat, dipin- matik mahiyeti haiz olmaksızın, vekille- rin yapacakları her nevi tetkik seyahat. Jeri de dahil olmak üzere, bütün bu esas- lar Jüzumundan çok fazla yüksektir. Benim tecrübelerime göre, alelâde bir turist, en gi le. Avrupanın herhangi bir memleketin. de otel, yemek ve nakil mâsrefi İçin de on beş Türk Tirasından fazl etmez. Eğlence hesabına “gel hududu yoktur ve bi runun Av mek te Tü i de Bununla beraber bir devlet mem: et memu- i temin et bol bol kâf'dir. Bu para ile bir insan, Avrupanm Kerhengi bir şehrinde en büyük otelde banyo! oda tutar, en güzel lokantada yer, içer ve daima otomobille gezer; hettâ bol bahşiş gibi Avrupaya gittiği için ileceği bazı fazla masrafları da karşılıyabilir. Bununla beraber bu miktar, Avrupaya gidecek memurlara verilecek paranın en aşağı nisbetidir. Bu- Mu memurun mevkiine göre yirmi beşe, otuza kadar çıkarmak kabildin Müstes. Ba olarak, hariciye vekillerine diplomatik mühim vazifelere daha fazla verilebilir. Bu yaptığım hesab, nazari ve tahmini değildir, Senelerce Avrupanm her mem- Jeketinde dolaştım, bu nevi otellerde 0- turdum; fazla masrafı mucib olen fazla hareket yaptım ve eğer idare ettiğim şir- ketin müdürü olarak geziimse günde on beş liradan fazla yevmiye İstemedim. Çünkü, bu miktar her yer için kâfidir. İkinei bir israf unsuru da şudur: Av. rupaya bir misyon göndermek lâzim gel- di mi, falan da heyete dahil olsun, filân da der, lüzumsuz yere heyete ekseriya | bir veya birkaç kişi sokulur. Buna bil- hassa mâni olmak lâzımdır. Üçüncü bir isnat unsuru da, bizzat tet| kik seyahatlerid'r. Her aklına yelken| edenin tetkik seyahatine çıkması doğru| değildir. Tetkik seyahatlerini ancak tet-| kik yapmasını bilen adamlar yapmalı ve (Devamı 15 inci sayfada) cuk alim. kendisini gayet şiddetle | gürlernel, .Resimli Makale: Mımnewarlik öyle bir yüktür ki, ahcak karakteri kuvvetli olanlar tarafından taşmabilir, İanların sırtında ise zamanla dostları ran, bir sed halini alır. 14 yaşında Küçük bir alim Bu çocuk 14 yaşındadır. İngilizdir. İngilterede Southsea'da “oturur, Sön günlerde meteoroloji cemiyetine aza seçilmiştir. Fakat bu cemiyetin diğer| azası bacak kadar bir çocuğun yaşlı- başlı, bunca yıldır mürekkeb yalamı ilim, fen uğrunda emek sarfetmiş in sanların bulunduğu bir cemiyele gir - mesini hoş görmemişlerdir. Lâkin, ço - ve mantıki sözlerle müdafaa etmiştir. Gök ri, şimşekler ve gayrimunta- zam bir surette teşekkü! eden bulutla” ra dair yaptığı müşahadelerini, cemi - yet toplantılarında tebliğ eden çocuk #limin, birçok Okeşiflerde bulunacağı sanilmaktadı Zengin bir kadın bir grsona gönül verdi 29 yaşlarında gayet zengin bir Avus- tralyalı dul bundan iki sene evvel, Maca- ristanın en yüksek yazlık yerlerinden Belaton gölü çivarında bir otelde kalır. ken, kendisine hizmet eden bir garsonu sevmiştir. Şimdi onunla evleneeektir. Garson 34 yaşlarındadır ve bir dülgerin oğludur. Bahtiyar garson, macerasını şöyle &n- Tatmıştır: «— Müstakbel karım, çalıştığım otelde dalma benim baktığım masaya otururdu. Macarca bilmediğinden, kendisile ingiliz. ce konuştuğum için ziyadesile memnun olurdu, Yemeklerden sonra birlikte gez. meğe çıkardık. Karım, memleketine dön- meden evvel gizlice nişanlandık, Aradan bir sene geçti. Onunla muntazaman mek» tublaştık. Avustralyaya gitmemi ısrarla İSTER yerek: — Çayyüzü ne halde, gene bağları, bahçeleri sel basıyor mu, sonra sıtma ile nasılsınız? dedik. Arkadaşımız güldü: — Selin önüne henüz tamamile geçilemedi, sıtmaya ge- Jineç Aydın ve havalisi artık senin bildiğin halde değil, İSTER İNAN, Dün Aydından bir arkadaşımız gelmişti. Muhiti çok yâ- kından bildiğimiz için bilhassa iki noktayı öğrenmek ist- SON POSTA a Minnettarlık ağır öir yüktür. e çok karakteri zayıf © İyilik yapmak, bir dostu müşkül vaziyetten kurtarmak Insanın dünyada tadsbileceği manevi zevklerin en başında gelir, fakat bu zevkte bilâhare acı bir tad duyuimamasını yekdiğerinden Ayk © Etiyorsanız yaptığ pınız. aa Hergün bir fıkra Vazifemize müdahale ettin Kaçakçının biri, kaçak eşyayı güm- rükten geçirmek isterken gümrük mesi murları tarafından yakalarimış. Güm- | rük memurlar kaçakçının gümrük ten geçirdiği eşyaya teker teker bak- mışlar: — Bunlar ne? Kaçakçı cevab vermiş; — Kaçak eşya, oradan ucuza al dım, burada pahalı pahalı satacağım. 5 Gümrük memurlarından biri hid- detlenmiş: — Bu ne rezalet, şimdiye kadar se- nin gibisini görmedim. — Benim gibisini mi? Hiç kaçakçı yakalamadınız m? — Kaçakçı yakaladık amma, onlar kaçakçı olmadıklarını iddia ederler. di; biz kaçakçı olduklarını isbat eder- dik, Sen, şimdi bizim vazifemize mü- dahale ettin! i i i i i i i ; i i i i i ; e Taze yumurta Sahtekârı İngiliz İngilterede bir yumurta tüccarı, haricden getirt - tiği ve üzerin - de menşeinin is- İmi yazılı bulunan markaları asidle silerek İngilizle - re "aze günlük yumurta diye sat tığı için 9 ay hap- se mahküm edil r. Tüccar ayni zamanda müşteri- lerine saltığı yumurtaları daima nok - san olarak gönderir, ve bazan beş ay - ık yumurtalar da sürdüğü olurmuş. istiyen nişanlımın parasile yaşamak iste- mediğimden bir yandan garsonluk yapar ken, diğer taraftan da başka işler peşin- de koşuyordum. Nihayet oAvwustralyaya İmal göndermek için bir komisyonculuk işi kurdum, Yakında Melböurna giderek evleneceği İSTER verdi, yhız İyiliği minnet tahmil etmeden yâ Vilyam Povel'in Aşkı sükünet buldu! Daha 26 yaşında iken, son nefesinde kendisinin. ismini anarak ölen plâtin sâçlı sinema yıldız; Cin Harlov'un bu ani göçüşünü haber ahır almaz bayılan ve uzun müddet arkadaşı Ronald Kol- man'ın yatile seyahate çıktığı halde bir türlü sevgilisini unylamıyan Viyam Povel, 18 ay süren asabi hastalığından sonra İyileşmiştir. Şimdi, kendisini işe vererek Cin'i unutmağa çalışacağın: söylemiştir. Artist, nekahat devresin! geçirir geçirmez 3 film çevirecektir. Bulunduğu hastaneye kimse alınma - maktadır Yalnız eski karısı sinema yıl dızı Karol Lambord, onu hergün ziya- ret etmektedir. Vilyam Povel 47 yaşın- dadır. Resmimiz artistle Cin Harlov'u gösteriyor. Hâ'ime göz kırpan bir mütekaid mahküm oldu! Mütekatd İngiliz zabitlerinden biri, bir mahkeme esnasında hâkime mütemadi- yen göz kırpmak, bu suretle mahkeme nin haysiyetini ihlâl etmek suçile tevkif lunmuş, on bir saat hapse mahküm edii- İNANMA! sıtma bir âfet halinde kalmamıştır, diyebilirim, cevabını Sel bakımından canımız sıkıldı, fakat sıtmanın kalmayışı fıkra şu oldu: hoşumuza gitti, arkadaşımız ayrıldıktan sonra işimize baş» larken gazetelere bir göz atmak istedik. İlk gördüğümüz — Bu yıl İstanbulda sıtma mücadelesi yapısacaktır, Me. sıdır. İNAN, İSTER sainin teksıf edileceği mıntaka Haydarpaşa ile Pendik ara- INANMA! Sözün kısası Daima İşkilli E. Talu ramvayda raslar, yerinden ya kıp yanıma gelir.. — Ne var, ne yok? — Hiç, İyilik — Amma da müyor musun? — Ne var ortalıkta? — Daha re olsun?. Ve bir sürü lâfügüzaf,, İki gün sonra, sokakta yakalar, — Ne dersin? İlkbahara muhareb? ? — Zannelmiyorum. — Hitlerin nutkunu okumadın mı? — Okudum. — Ey : — Onun her zamanki tonu odur. B defa, bir fevkalâdelik bulmadım. — IBâşını sallıya salıyaj) görürsüğ bak: Dediğim çıkar. Nisana hazır ol! Ertesi hafta eve gelir. — Ne o? Radyo mu dinliyorsunuz? — Evet, Güzel bir «Atem aşiran» f399) var da. ! — Onu bırak ta, Parisi bul Bakeli dünya havadişlerine. i — Onlardan bıktık. Kanıksadık arti — Öyle ya, Gafil gafil oturun, Yan öbürgün harb patlasın, dünya gene k#* rışsın da, görürsünüz Acem aşiran fa$* Yaf, Bir müddet geçer, ben, iş başında ike damlar: — Mirim! Ne oluyoruz? — Ne oluyoruz? Hiç! — Canım! Bırak şu yazını da, anlat — Ne anlatayım? — Baksana: Herif Tunus, Korsika dâ ye bağırıyor. — Bağırır, bağırır, yorulur. — Ya, karşi taraf ta bağırırsa? — O da susar. — Zor susar. Ya, kapışırlarsa? — Salletallahü... — İşimiz dumandır, alimallah! Bu 99 ferki hercümerç geçen defakine ben#* mez. — Ne yapalım? — İşte bon 'de sana onu danışmağa geb dim. — Marko Paşanın telefon numarasi vereyim, onunla konuş. — Eh! Sen de daima işin alayındasın! — E, vallah biraz öyleyimdir.. ne ede yim? Üç günlük ömrümü, vahi endişeler le zehirliyemem ya” $ Ben bu herifi tâ mütarekedenberi, sit tin senedir dinlerim. Ve eminim ki si8 de dinlemişsinizdir. Ve gene 6 tarihtem beri de dünya hep ayni minval üzere d* vam etmiş, onun korkularından hiç biri hamdolsun, tahakkuk eylememiştir. Fazla ve yersiz endişe insanı iş ve güf cünden alıkoyar. Bedbin ruh, sahibine o duğu gibi muhitine de zarardır. Böylele rile mücadele edip yola getiremezse hiç değilse kendi hallerine bırakıp, bi vazifemize bakmalıyız. İstikbal anes öyle karşılanır ve-en kötü ihtimaller de ancak o suretle önlenir! me sasansaaasasm ananas semamme saanen “Belçika Başvekili tokat yedi Brüksel, 3 (A.A.) — Başvekil Spasli Maertonsun tayini üzerine dün ekş39f evinin önünde toplanarak nümayiş y# pan eski muhariblerin arasından geçe” ken, bunlardan birinin tecavüzüne uğr# mış ve bir tokat yemiştir. sasasasenmansasaasammanana eeanenrenaneesenanesa. TAKVİM “Kyilik, haht Ortanığı gö”