Berlinde 3 sene kalemiile geçinen bir Türk kadını (Baştarafı 8 inci sayfada) olduğu için iftihara yakın bir hürmet his- sile severdik. İşte böyle bir alam olan Tıb Fakültesi öbeler ve fenni kıbele profesörü doktor il Derviş Berline geldiği zaman elin- yüne başka bir parası olmıyan "bir insandı. Ve bir İstanbul Darülfümunü profesö - rünün aylığı ise hiç bir zaman bir kan - gör hastalığını tedavi ettirebilecek kadar bol değildi, Demek babam geldiği için ben istirahat öleceğim yerde daha çalışmak, her za - mandan fazla çalışmak, çok kazanmak, onu tedavi ettirmek, onu kurtarmak için çabalamak mecburiyetinde idim. Doktor hastamızın birimei radyom serisi için he- men hastaneye yatırılmasını söylemişti İnsan hayatırı kurtarmak, hiş olmazsa Owu biraz daha uzatmak için fen bir 4 kım çareler bulmuştu. Yirminci asır bu- nun için tebeil edilecek bir azırdı. Fakat bütün bunlardan istifade et - mek her insanın nall olabileceği bir şey değildi. Bu çareler bir takım ellerde bu- İunuyordu, Ve bunu alabilmek için has“ $#ayı bir saniye daha yaşatabilmek için kucak, kucak para Jâzımdı. Hayatı, gi - #onın dirhem, dirhem satıldığı, ateş pa- hası olduğu müesseselerin karşısında #ğik, ve her ne pahasına olursa olsun on- ardan bunu satın almak lâzımdı. Bunu söylemek kolay. Fakat babasının üç aylık ömrü kaldığını bilen, onun dil kanseri gibi ıztırabı feci ve tahammül - söz biz hastalıkla kıvrandığı yatağın baş- ucunda bulunen ve ona bunu hissettir » memek için gülen, gülmeğe mecbur olan Bir evlâd için bütün soğukkanlılığı mu- İlıfaza etmek, düşürdüğü, inanmadığı, #rtık ehemmiyet vermediği şeyleri yap - pak, yanı yazmak. herkesin hoşuna gi - decek ve herkesi icabında güldürecek nük #ler bulmağa çalışmak mümkün mü - dür? İşte benim üzerimde böyle bir vazife vardı. Hemen pahalı pansiyonlardan ay.) rıldık, küçük bir ev tuttuk. Bu ev iki odalı idi. Birinde hasta ve annem yatıyordu. Birinde biz üç kardeş yatıyorduk. Bu ev cephesi sokağa olmıyan, odalari mağmuim bir avluya bakan fakir bir ev- di. Babamın yattığı oda güneş alıyordu. Bizim odamızda yatak çarşafları, kuş bi- yö yorganlar ve yastıklar suya düşmüş gibi rTÜtubetten sırmklam kesiliyorlardı. Her şeyden #ktısad etmek ve bütün pa- ramızı tedaviye sarfetmek mecburiye - Ünde idik, Babamı ilk şeans için ücreti nde 18 Türk lirası olan kliniğe yatır - e zaman yüzlerce lira eden rağyom tedavi ücretini hangi para ile tediye «e - İeceğimizi bilmiyorduk. Ve bütün bu Ümlidsizliğe rağmen belki hayatımda bir kere daha bulamı - yacağım bir enerji ile çalışıyordum, ya » İzyordum, yazılarımı götürüyordum. Ex- derisini satmak imkânını buluyordum. İakat yalnız gezmek ve eğlenmek için el. Veren bü para böyle bir hastalığı tedavi edecek kadar bol değildi. Babamdan veziyetimizi o enklıyordum. Gazetede elli liraya çıkan kısa bir fıkrama Bela lira aldığımı söylüyordum ve te - ıwisi için bol, bol paramız olduğuna onu a etmeğe çabaliyordum. Ve bu yalanımı kardeşlerim ve annem de tekid ediyorlardı. * Biz ne kadar bedbaht om Ban gizliyorduk. O da bir hekim olduğu yi tedavi şeklinden bile ne olduğunu ar- ası Jâzım gelen hastalığım anlamamış rünüyor, bize bir kere bile bu meş'um astalığın ismini söylemiyordu. Fakat Benimle yalnız kaldığı zamanlarda. — Kızım diyordu, anneni, kardeşlerini alıştır, içlerinde en metini sensin, Ruhi erkektir amma, henüz çocuktur. Bu has - $alıktan kurtuluş yoktur. Siz beni çok #9- Yiyorsunuz, Sonra sukutu hayaliniz bü - Yük olacak, kendinizi alıştırınız. Diyordu. Ve ben işle böyle bir hava içinde yazı Yazmağa mecburdum. * İlk serinin parasmı güçbeli verebil - miştik. Fakat tedavinin devam etmesi Jğ- Bundı Dil kanseri mütehassısı olan doktor ilk İromam düşünmek, romanı yarstm serinin şayanı hayret bir iyilik gösterdi- ğini söylüyor, bu tedeviye erken başla - nılmayışını bir türlü affedemiyordu. İkinei, üçüncü radyom tedavisinsen ay- ni neticeler alınırsa hayatını iki üç sene uzatmak imkânı olduğunu söylüyordu. Ve üç sene içinde fen kat'i bir kanser te- davisi, bir serom, kim bilir ne... bir şey keşfedemez miydi? Bunun için para lâzımdı. İşte bu parayı ben bir tesadüf ile bul - dum. Günün birinde ufak bir fikrs ile Tem- Po gasetesine gittim. Pitigrilli'nin bütün eserlerinin mütercimi olan doktor Mon- fred Georgun yanına bunu konuşmak için girdim. Halbuki o bana ummadığım bir teklif. te bulundu: - Suad Derviş. Siz bize eski sarayların hayatına aid bir roman yazar mısınız? Bu romanı pek çabuk istiyordu. Kah- raman, bir haremağası olacak... Geniş kâ- Hıdlar üzerine makine sayfasile dört yüz sayfa olacak ve almancası on böş günde teslim edilecekti, Evvelâ hir hülâea istiyordu. Yülâsenın ertesi güne kadar gelmesi lâzımdı. Eğer roman kabul edilirse on dört bin mark verilecek, bunun yedi bini eser teslim e - dildikten sonra okuyup kabul edil gün, yedi bini de neşredilmeğs başla gün tesviye edilecekti, Tabif hiç düşünmeden, hiç itiraz etma- den bunu kabul ettim. Eve sevinçle döndüm, Hemen mime haber yolladım. Gece sabaha ka ©. ben, kız kardeşim, bir masanın başına geçtik, oturduk. Oda kapısını kapadık. Babacığımın inil tilerini duydmak istemiyorduk. Bütün 4- tırabları geçirecek çare elimizde id.. Yalnız Aklımda hiç bir mevzu y babamı düşünüyor ve yalnız b nutmak fstivordum. Felâketimi zımdı, O gece de fevkalbeşer bir kuvvet sar- fle zihnimi bu mevzu Üzerina temer - küz ettirdim ve bir gecede etrafı ve taf- silâtile bir roman hülsası yazdım. Türkçe yazıyordum. Kiz kardeşim a - seleile bunu fransızcaya tercüme edi - yor, mütercim de fransızcadan almanca. sğardığı zaman benim işim bitmişti. Ya- tağımın üstüne atıldım ve saatlerce aö- İadım. Hıçkırıklarımı babama duyurma- mağa gayret ediyordum. Ertesi gön öğle üstü romanın bitmişti, Gazetede bir Iki muharrir toplanmış, ek#pozeyi okuyup karar verecekler - di, Ben cevab bekliyordum... Bu cevabm babamı kurtaracağını zannediyordum, * İki saat kadar bekledikten sonra eo - vabı aldım. Mevzu beğeniimişti. On beş gün içinde bunu teslim etmek lâzımdı. Teslim edildikten sonra, roman bir kere daha okunacak ve eğer. muvafık görür - Terse alınacaktı, Ö zaman gazete tahrir müdürüne, bu isin beni on beş gün başka işlerden mer- edeceğini söyledim. Evime kapanip rahat çalışa bilmekliğim için beş yüz mark a- vans istedim. Beş yüz mark avansı aldım. Bunun yüzde 25 ini aramızda takarrür etmiş ol. duğu şekilde mütercime verdim. Bu #k netice müterelme cesaret ve kuvvet ver « mişti. Bundan sonra çalışmağı başladık. Sabahleyin yedide kalkıyordum. Yazı yazmağa başlıyordum. Babamın tedavisi için yatağının başucunda oturuyor, dok- tora gitmek için evden çıksum da yazı kö- Zıdları elde bulunuyordu. Başımı kaldır- madan durmadan yazıyordum. Sant 10 da yataktan kalkan kız karde « şim benim yazdıklarımı hem tashih edi » yor, hem temize çekiyor, ona üslüb ve ka rakterini veriyordu. Erkek kardeşim gün- sası de iki liç kere şehrin tâ uzak bir yerindelp olan mütercimim Teli Grüneş'e gidiyor, ondan tercüme edilmiş ve makine ile ya- zilmış sayfaları getiriyordu. Ber saat üçe kadar durmadan yazıyordum. Odamda yazı musası yoktu. Pencerenin içine kAğıdlarımı koyuyordum. Bazan enerjim bitiyor, yorgunluktan gözlerim kapanıyor, o zaman uyumamak için ayağa kalkıyor ve ayakla yaziyor - dum. Ben saat üçte yatağa girdiğim za » ila | günleridir. /' YO LCULUĞUNUN: ERİ ZUMLU"BAVULU eg rx # dme Za ız di b. zi e ine iki man kız kardeşime daha tâshih edilme lâzım gelen yirmi otuz sayfa bırakıyor- dum. Arada bir dışari ve ibriğile kah kuvvet bulmak onu içiyorduk. Bu on beş gün hayatımın en müdhij daha öyle bir on beş gün yaşıyacak kudret bulabileceğimi tasavvur | edemiyorum. büyük kah- umamak için | Neden Aspirin ? * Bu on beş günün nihayetinde yazı ha - rlanmiştı. Koskoca bir paketle gazeteye gittiğim zaman tahrir müdürü hayret etti: — Bu kadar enerji! d'yordu. Ona o zaman hâdiseyi anlattım! Para- ya ihtiyacım olduğunu ve bunun sebebini söyledim. Romanı kend! şöyle bir gözdön geçirdi. — İki gün sonra geliniz. Ben çabuk o- kuturum, Size vâdimizi tulalımi dedi Noel gelmişti. Tatil baş'amıştı. Sene başından evvel parayı atmak lüzım gel- yordu. Çünkü ASPİRİN seneler- denberi her türlü soğukal4 gınlıklarına ve ağrılara karşı tesiri şaşmaz 'bir ilâç olduğunu isbat etmiştir. ASP i R İ N in tesirinden emin olmak için lütfen G3 sına dikkat ediniz. Noel gecesinin sabahı başımıza bir fe- Tâket geldi. Babamın ağzından kan boşandı. Hemen hastaneye nakledilmesi !cab ediyordu. O gün onu imdad otomobille hastaneye gö- türdük. Kalbi çok zayıflamıştı. Başhemşire bi- ze ümid kalmadığını söylediği zaman, on beş gün niçin o kadar çalıştığımızı kendi kendime soruyordum. Halbuki kalb mukavemet etti. O krizi atlattık. Daha ertesi gün TTempo'ya gitti. dim zaman roman heniz okunmamıştı. Fakat beğenilmiyen yerlerini değiştire - oeğime dair verdiğim söze itimad eğildi ve bana altı bin beş yüz mark verildi. 'Tabif bunun dörtte birini de gene mü. tereime verdim. Ve paralarla hastaneye döndüğüm vakit babamı biraz daha iyi uldum. marka- # Mm : Türk Hava Kurumu YUK PİYANGOSU Dördüncü Keşide 11 /Şubat / 939 dadır. Büyük ikramiye: 0.000 Liraaır... Bundan başka: 15.000, 12.09), 10.0)9liralık oikramiye- ES lerle (20.000 ve 10.000) liralık iki aded mükâfat vardır... 5 Bu tertibden bir bilet alarak iştirak etmeyi ihmal et meyiniz. Siz de piyangonun mes'ud ve bahtiyarları arasına olursunuz... Suwi Derviş Akba kitab evi Her dilden kitab, gazete, mecmüaâ, mekteb kitablarınmn ve 'kırtasiyenin Ankara satış yeridir. Undervuğd ma- kinesinin acentasıdır.