SON POSTA Donanma Yarışı Resim Ve Grafiklerle Dünya Devletlerinin Son Vaziyetleri , Pp . İÜ Ahicikönen Dönenmu mevcudu Donanma moyeu R 1539 da | ral ve eti geriler |. veni gömer) | e İş i vali iy 1351593 & 132475 4. İngiltere Büyük denizci devletlerin harb gemileri miktarını ve sahillerinin uzunluğunu oösterir grafik TY ER, İRİLEM RR 7 ann sin alel ön bil Bia vi YAR EU İM enli Ridhieu (ücmalinden (sonra alacağı şekil) 2 #İmgilişy Yiramsız) ingiliz) © “Çransez Beğ büyük gemilerin. arabildikle ri mermilerin ağırlığını gösterir grajik Fransa İyeamta*, Be İ SAlmanyay İsemönne.| 2160001. EE 4 kaza devletleri karada olduğu gibi denizde de bütün hızlarile silâhlanıyor. Gi | Ni ğa 4 yılındanberi deniz kuvvetlerini hergün biraz daba fazlalaştırmağa ça- ii ci | 4 e - Artik, la Japonya, Amerika ve İtalyadan sonra Fransa ve İngiltere de Semiz Ta ete geçmiş bulunmaktadırlar. Bugün tezgâhlarda bulunsa 21 büyük İşin 30 milyar frenk sarfedilmektedir. Büyük devletlerin Umumi Harbden o evvelki ve bugünkü donanmaları mevcudları Sayfa 9 L EDEBİYAT J Recaizade Ekrem Yazan: Halid Fahri Ozansoy İkinçikânunun son günü imeklebleri - mizde ince bir şairin ve bir edebiyat Üs- tadının 25 inci ölüm yıh münasebetile isminden, hayatından ve eserlerinden bahsolunru. Bu, bir çeyrek asır evvel top Tağa gömülen büyük ölünün aziz hatı- rasına yaplığımız pek yerinde bir tak - distir. Vâlnâ Recaizade Ekremin teced - düd edeb'yatımızdaki mevkii her zaman, bir hürmet hâlesile çevrilidir: bütün tan- z'mat edebiyatı tarihçilerimizin kitabla- rında, üsladın bilhassa devrindeki yeni san'at cersyanlarına tenkid ve irşadleri le verdiği hız haklı bir sitayişle kaydo- lunmuştur; yani demek istiyorum ki Re- calzade unutulmuş ve üstünde durulma- miş bir çebre değildir; İskat ne var ki, onun bu fanf hayattan ayrılışının yirmi beşinci yılında hatırasını ayrıca yâde - derek ruhunu şidedişimizde, milleti - mizin, her sahada gurub etmiş büyükle- rine karşı gösterdiği bürmetin açık bir deliği olmuştur. Bunun için, Namık Ke - ma'den snra Recaizade Ekrem için ya- pilan bu #üfali minnetle karşılıyorum. Recaizade Ekrem risi, zarif bir pastahane haline konulmuş tu. Haftada fi kere akşam çeyi zama « nında bir salon müziği de buraya baska bir hususiyet verirdi. Aklımda kaldığına göre bilhassa Çarşamba günleri bu salon- da çok kibar, fakat çok sessiz bir halk toplanındı. İşte o günlerden birinde Re- caizade Ekromi ikinci defa orada gör « müştüm. Uzakta bir masaya oturmuş, necip ve asil çehresi, dinlediği musikinin küznile derin bir mana almıştı, Ne dik- katle dinliyor, keman, flüt ve piyanonun ruha bazan saadet, bazan sonsuz bir mes 11 veren nağmelerini ne gönülden bir sezişle, ilğhi bir sir içer gibi yudum yudum tadıyordu! Hayalimde bugün canlandırmağa çalıştığım bu mazi hetı » rasına ilâve edecek başka bir şey bula «* — “ miyorum. Yalnız galiba bir elini de hafif. çe çenesine dayamıştı. Şu anda kendisi « ni öyle görür gibi oluyorum. Sonra düşü. hüyorum: Recaizade Ekremin çiirlerin « eki terennüm de biraz o salon musikisi Bibi, yalnız içten sezilecek bir şiir değil midir? «Demul tefekkürüm en hoş dem bayatımdır» diyen bir şairin şiiri de, an sak, bir tefekkür ve tahayyül ânında daha iyi anlaşılmaz mı? Onun için Zemzeme 4 debiyatı tarihi, onun, zamanında Hâmid. | $8rini, bilhassa, akşamların uzletinde, Kemal, Fikret gibi yeni nazariyeler ve | #€asiz bir köşede okumalıdır. Böyle şair- yeni tarzlar getiren şairleri müdafaadaki |)er başka türlü hakkile anlaşılamazlar, azmine, çelAdetinevve bu uğurda katlan» Halid Fahri Ozansoy dığı ağır hücumlara ve hatti küfürlere “nmiürsla Si a kkü ratelisim e kin bağli çi all uzun minnettarsa, Türk de hisli ve are İlya — e e rgülü saç moda Taktığı şöirlerini her zaman samimi bir ekmin intıbaları olarak sinesinde sakh - yacaktır, Amma kelimeleri cikimişmiş, bazı hayalleri bugünkü zevkimize uymu- yormuş, me bileyim, daha böyle itiraz - larla Recairadenin şiirlerindeki, devrine nazaran çok içli bir terennüm sayılabi - lecek hıçkırıklarımı iner edemeyiz. Va- kıâ yalnız hıçkırmak bir şair için âdi de- gildir, ancak o hıçkırıkların içindeki hisli manaları anlamadan da geçemeyiz. İşte Recaizade. Ekrem, Tanzimattan sonraki e edebiyatımızda. şlirimize bu içli görül), LEiterede, uzun örgülü saç modası söğlerini' ilk getiren şairdir Belki bütün yeniden başlamıştır. Genç kızların çifte müasirları gibi fazla romantiktir, naşı) | Ö'gü salıvermeleri pek hoşa gitmekten ki Hugo'dan, Musset'den, Lemartine'den | dir. Hattâ, yirmisini aşkın kızlar bile ar« manzum tercümeleri de burnu göstermek-| tık bebe saçlarından vazgeçerek yeni mo- tedir, fakat bu hususiyet o zamanki ede-|dayı takibe koyulmuşlardır. biyatımız için bir kusur değil, bilâkiş ye en meze a imei la Yok.) Geceleri en iyi otomobil sa AptüThal nk 3 rk zel acai Mi entiyaklilek've BASKİ , ç kullananlar önü doğ etmek a kalındı.) Xoym renk gözlülermiş/ u ise kendimize en ir isnad olur Amerikalı fen alimlerinden i ye bir noktadan hak'kate uygun düş | , 238 insan üzerinde e ei - beden sonra, geceleyin" otomobil kul 4 lanmak istiyenlerin muhakkak suret. te esmer ve koyu renk sözlü olmalar» © © nın lâzım geldiğini söylemişlerdir. Göz» 2 «— Recaizade büyük bir şair miydi?» Buna, tereddüdküz evet diyemeyiz. Ya - kat suali şöyle sorun: — Recaizade ince ve samimi bir şair miydi?» İşte o zamanda, tereddüdsüz evet diyebiliriz. Tübiat karşısındaki cöğ- kunlaktan ziyade hayranlığı ifade eden girlerinde, bütün eskimiş kelimelenine rağmen, muhakkak ki o samimiyeti bu - gün de fazlasile buluyoruz, Esasen cnda, Aplülhak Hâmiddeki hayal ibtişamlarile sonsuz duygu derinliklerini ve müphe- miyetlerini ve Namik Kemaldeki tan - nan #htilâl sesini aramak lüzumsuzdur. Böyle bir mukayeseye, ne Recaizade Ek- rem, ne de - Edebiyatı Cedideciler dahil olarak - onlardan sonra gelenler #âbi tu- tulamezler. Her şair, yalnız kendi şahsi- yeti noktasından tetkik edilebilir. O hal de Üstad Ekremi de ancsk o zaviyeden tetkik etmek doğru olur. Kim ne derse desin ve başka münek - kidler masıl düşünürlerme (düşünsünler, kendi hesebıma derhal şunu itiraf ede yim ki, gençliğimdenberi aradan bunca seneler geçtiği halde Pkremin şiirlerini bu defa tekrar okuduğum zaman eski bir âşinaya ve mazideki lâtif bir sese yeni - den kavuşmanın hazzını tattım. Türk e- m iğ Recaizndeyi düşünürken, hayam ilk Meşrirtiyet yıllarma doğru gidiyor. Onu ti > em mile iz ei beri e açık olanlar, geceleyin, nanan bir «Vâtan, yahud Silistire» tem - elik en Mk peel ; il nun ışıklı; e #ilinde Kn Ön sıralardan kim den gittikleri yeri daha > EY b 9 oturuyordu ve kedisini buna uzaktan), görmekte, ve ni der. rd, d dn , ve nisbeten İoş yerler- göstermişle, V azı eşyayı farkedememekte ii İkinci hatıram da gene onu ikinci gö-)ler. Geceleyin en iyi otomobil kulla « söşüme alddir. O zamanlar, Beyoğhundaki İnanlar koyu lâciverd, koyu kahve ren. Karlman mağazasının öst katlarından bi- gi ve siyah gözlüler, imiş. e