SON POSTA yfa ? avuşlar: Engizisyon ve moda Gün a korku Bi etlere. İp, 5.) Kim o kendi kendine konu- ka im iş Burada, benim hüküm Tlerde bend başka kim yi nden aş Pggllk tasliyabilir kit beni — Kah kah kah; güleyim e Rİbi kurunuvustanın bir as- Şan, İçÜşmek istiyen yirminci asır Gesareti varsa meydana çık- ta, ka, Kur, Na. Pagizi, Ne © bu sözler bana mı idi? tr bütbgr” — Tabii, sana sesin wzak- tı benim <*İ gibi şakıyor.. hele biraz Moj, | Yörimda konuş, karayı Senin yanında konuşmaktan ta Mi sandın? Vi ür Sen beri tanıyor musun? tana 5 Siyah burnuzuna, siyahı koko- Me taya k olursa, epey gülünç Rün Snadn e si seni gördüğüme mem- da deği i ü Bl eğil, kıyafetin gülünç, ei € biraz işliyecek olursam; Moda Sokağa SİNT. İnsanları bu kılığa sokar, gene muhafaza eder amma Benim, um — Pazla cüretkârsın, fakat| olduğumu bir bilsen. Sen benim kim olduğumu bir — Yaşadığım asırda ben- —B hiçbir şey yoktu, Ni asırda da benden kuvvetli a ve olamaz. Yen — Bu asın Mal İN, faj ,Su asırda kuvvetli ola- Moğ, “kat benimle boy öclüsemezsin! İlah, burnun pek Kafda- lak, 277, Keremi tanıtmak için, İ Ben 21/0 ufak bir misal söyliye- YAZAN : İSNET HULÜSİ rada, berber saçlarını ayrı ayrı demir! lere bağlar. Bu kâfi değilmiş gibi; demir- leri de kızdırır. Engizisyon — Bağırmazlar mi, çağır) mazlar mı; kurtarın, diye yalvarmazlar Mnda — Güleceğim geliyor. ne münn- dn deha Kıvırcık ölsün» diye bağınrlar. Fnnizisyon — Kıvırcık olsun diye mi bağırırlar? Meda — Evet, onların saçlarını kıvır rım, Engizisyon — Yani, Moda — Yani düzken parlak kadar yumuşak olen saçlarını kıvırır, kı- vırcık koyunun tüyüne benzetirim. Engizisyon — Ne olsa benim yaptık-| larımı yapamazsın. Ben zamanımda ku- yu çıkrığına benzer «©mberler yanmış- tım Bu çemberleri insanların bw'lerıne gecirir, kalın karınlıyı incecik bir bale getirineiye kadar sıkıştırırdım. Aman O hali pörmeliydin, «ölüyorum» diyenler imi istersiniz. «Yeter patladım: diyenler rai? Moda — Çok gerisin dostum, bunlar; benim için hiçbir şey değil? Etreıma bak- man, gözünü açman kâfi!. Kadınlar, hat- tâ birçok erkekler bugün senin çember dediğinin duha sıkısı ile bellerini sıkış- tırmışlardır ve bunu da benim bir işare- tmle kendi kendilerine istekle, arzu ile yapıyorlar, Dikkat etsene bir tek şiş ka- rırlı insane rastlıyor musun? Hakikatte hemen hepsi karınlıdırlar.. fakat karınları çember içinde olduğu için böyle girü- ve ipek a ime gecen insanların ayak» tanı th bağı, Yakkabılar içinde ikon bar. NR ve iş Ayaklarımız kırılıyor. kur- i “iye yalvarırtadı. . — vela kia Fülünç şeysin dostum, mi rg çi afma bak.. gel gel pence- ii Mine #eçenleri gördün mü? Se. ür a giydirdiğin ayak- onların ayaklarına giy- tak “yalar nisbetle herhal e büyük ayakhda ne ka- var. Bu yetişmemiş gi- ak rafına da on beş san- > aktım. Çekti l ; ektiği azabı ta- Sdemezsir, fakat bağırmaz, gü- öyle istiyorura, — İnsanları saçlarından dl- Tr. Saatlerce &: yle bırakırdım. szlarlardı, aldırış etmez- dali 9 değin KN Mora w a kadın berberi görme- ele bir gö 7 Salar Ma #ör, benim Zcadım- gi *ara gelirler, N Züyon tel zorla Pİ sen, kollarından Ming, Srükliye sürükliye ge > İşle, iptida vid Erme bene Un. aklın aygaz, İli! Bu asırda zorla in İ oyak ür arzu ederi im. Onlar le kapış tapuş gel DİE Avakı. be Yakkeblar gecirirdim ki, s-| irler. Dahası da var: Bu karınları çem- sebet. «Aman biraz daha farla dursun)” İ betle, yani şimdiki ismile, korsa ile sıkış- tırılmış olanlar bu halde iken yörürler, koşarlar, yemek yerler. İ Bum ben senden kuvvetliyim. Şişman vüzudlüler! günlerce aç bırakıp, sıska- laştırır. iğne ipliğe döndürürdüm. Moda -— Zayıflık modadır, dediğim an- da dünya yüzünde bulunan bütün insan- İ Engizisyon — Sana mağlüb clmıyaca-| . gece sabaha kadar zıplatırdım. Hele 2p lamıyan olsun. hele bir dakika biri dur « sun! Moda — Caz, dans kelimelerini duymar dın galiba. Z:I6 da - vulun tokmağını bir kere davula vurayım, gıplamıyan insan kal- maz. Gündüzleri ak- gama kadar, geceleri sabaha kadar zıplar, gene zıplarlar. Engizisyon — Bü - hakikaten bu husus- İarda benden kuvvetlisini kabul ediyo - rum Moda — Demek galibiyet bende, pes deöin!. Fingizisyon — Evet bunlara pes, fakat tmedi. İnsanları çırıl çıplak 80- teş üstüne koyardım. vücudleri kı- zardı. Kararırdı, yanardı. Moda — Yaz oldu mü, hava ısındı mı herkes simdi plâj denilen deniz kenar- Jarındaki kumluklara koşüyorlar, ora- larda ciril çıplak kumlara yatıyorlar, vi. cudleri kızarıyor, gu topluyor, kararıyor, yarıyor. Engizssyon — Bir tane'daha kaldı. İn- sanların burunlarını kulaklarını keser dim, Moda — Büyük burunlular, seve seve burumlarım kestiriyorlar; Büyük memeli kadınlar, memelerini kestirip oküçültü- yorlar. Kalın bacaklı kadınlar bacakls- yontturuyorlar. Onlarda arzumla, emrimle yapılıyor. ri — Terzini beğendim, bana adresini verirsen, ben de ona bir manfo dikti - reyim, — Bir şartla, sen benim adresimi 0- *ide! lar günlerce yemek yemediler, su içme-| 11 vermiyesin.. Diktiği mantonun pa- diler. En mutena sofralara oturdukları) 7s istemiye gelir de.. halde ağızlarına birer Jokma koymadan kalktılar ve öyle inceldiler ki, tasavvur edemezsin. Bana inanmıyorsan... Engizisyon — Sana inanıyorum, ina- nıyorum fakat... Hayır, hayır, hayır ka- bul etmiyorum. Ben senden zayıf O0ls- mam. Yaptıklarımı gözönüne (getiriyo- rum... İnsanların yüzlerindeki, vücudie- rindeki tüylerini, kaşlarını, kirpiklerini emnbızlarle yolardım. Moda — Şu tüysüz Insanlara, şu ince kaşlı Kadınlara, şu bir tek kıl görünmi. yen kollara, göğüslere bak. Bımlar nasıl oldu? Tüyler kendi kendilerine mi dö- nim emrimie onlar cımbızları ele aldılar ve teker teker tüylerini yoldular, Ergizisyon — Bazan kadın erkek bir öneme saasmn aaa samsara eamE Kardan sulh perisi — Bahara kadar dayanabileceğimi hiç ümid etmiyo. irler ve o-İ kalabalığı karşıma alır, Onları bütün bir) Tum, tün bunlar birer iş:| LT Denizcilik Bahisleri Denizi anlıyan ve anlamıyan devletler İngiltere 1918 de donanmasının bir kısmını tahrib etmeseydi dünya bugünkü ıztırabları çekmeyecekti (“Son Posta ,, nın deniz işleri mütehassısı yazıyor ) Geçen hafta donanmaya iltihak etmiş olan ilk büyük Alman saffı harb gemisi «Şarnhorst» a kumanya taşıyan Alman behriyelileri. 1914 te dünya gene bugünleri yaşımış, zaman zaman vukua gelen sağanaklar, en wihayet Büyük Harb fırtmasını patlat İmuştı. Büyük küçük, âlim, cahil, herses bu fırtmenın dünyaya, artık nihal bir sulh ve sükün getirceğini ümid etmişler ve sulirüşbu tatlı ümidlerle beklemişler- di. Fakat Büyük Harbden henüz yirmi se ne geçtiği halde fırtınanın sükünete in- kılâb etmediği ve bilâkiş daha ziyade şümullendiğini görüyoruz. İlk bakışta içerisinde yaşadığımız buh- tanın daha ziyade karaları alâkadar etii- ği anlaşılıyor. İtalya toprak istiyor, Fran- sa vermiyor, Japonya arazi istiyor, Çin vermiyor, Almanya istiyor, Lehistan İs- tiyor, Bulgaristan istiyor, hüiâsa istiyor- lar, istiyorlar... Fakat meseleyi biraz ta- mik edersek dünyayı ilgillendiren deniz meseleletinin kara meselelerinden daha mühim olduğunu arilarız. Dünya iktısad devresini yaşamaktadır. Alelümum ma- kine, ve telsiz telgrafın tekâmülü inanıl- mıyacak neticeler doğurmuştur. Bu tekâ- mül denizlerin kıymetini milletlerin in- dinde pek ziyade arttırmıştır. Bu suretle büyük küçük, mali durumu mâsaid, gay- rı müsaid, bütün devletler denize, deniz ticaretine, deniz kuvvetlerine daha fazla önem vermek mevkiinde kalmışlardır. Eski devirlerde Büyük Herbden evvel bu önemi anla- nuş devlet yalnız bir tane idi: İngiltere... Barbarosun büyük sözleri Osmanlı im- paratorluğunun batıl kafasına bir türlü nüfuz edememişti. Bu sırada nirçok dev- letler, daha yelken devrinde, denize ©- hemmiyet vermediklerinden göçüp git- mişlerdi. İspanyanın küçülmesi, mukad- des Armadanın mahvından, Osmanlı mi- paratorluğunun göçmesi odonanmaların an, Bizansın inkırazı bu dev - letin de denize hâkim olamamasından ileri gelmiştir. Buna mukabil düne kadar denizlere ve dolayısile dünyaya hâkim olan İngiltere saltanat ve satvetini idarecilerinin zeki kavrayışına medyundur. İngiltere, bir a- da devleti olduğu için donanma yapma! mıştır; o dünyaya hâkim olmak için #lo- Jar hazırlamış, anlıyarak çarpışmış ve dünyanın tutamak noktalarını daha 18 ve 19 wnen asırlarda ele almıştır. Büyük Harbden evvelki nazariyeler O zamanisr İngiltereden başka denize ehemmiyet veren yok gibi idi Bu muaz- zam deniz devleti programlarını iyi ve velki İngilterenin üsti | Bu devlet, 1890 dan sonra, karşısında bir rakib buldu. Bu şuursuz bir Alman imparatorluğu idi. Kayzer tahta çıktığı günden itibsren donanma yapmağa baş- ladı, İlk yapılan Alman donanmasında bu şuursuzluk, aşikâr olarak, göze çar- par. Vakta ki büyük amiral Tirpiç Ak man bahriye müsteşarı oldu; bu şuursuz hazırlık bir program çerçevesine girdi. Fakst ne yazık ki bu terakki ve tekâmül teknik sahadan sevk ve idare sahasına geçememişlir. O muazzam gemiler, filo- lar Büyük Harbde düşen fırsatlardan is- tifade edememişler, limanda kapalı kal mışlardır. Sebeb: Ordu harbedecek, ka- zanacak ve ondan sonra da dönürma sulh masasında iş görecekmiş... Bu nazariye haddi zatında, deniz sevk ve idaresinde, doğrudur, Donanmalar, kara kuvvetinin aksine olarak, harbet- meden de siyaset üzerinde müessir olabi- lirler. Fakat bu nazariye coğrüfi vaziye- ti müsaid olan devletlere tatbik edilebi- lir. Meselâ Büyük Harbde Türk donan- masının mevcudiyeti Rusların Boğaz - lar mıntakasına asker çıkarmasına mâni olmuştur. İstikbalde Türkiye denizlerde ne kadar kuvvetli olursa, memleketin sulh Içinde uzun zaman yaşaması o de reoe mümkün olacaktır. Fakat Almanya gibi denizden abluka edilmiş bir devletin, en kısa zamanda hapisten kurtulmak için denizlere abi- masi lâzım gelirken bunun tam tersi bir yol takib etmesi bize Almanyanın aley- hine hüküm verdirir. Demek oluyor ki Almanya denizi anlamış bir devler değil, bilâkis parasını körükörüne denizlere at- mış bir devlet imiş... Bugünkü vaziyet Geçmişin bugüne tesiri nedir? İşte bu- gün, Büyük Harb, asırlardanberi, denizi bilmiyen devletlere bile donanmanın *6- hemmiyetini öğretmiş bulunuyor. Şimdi bu vaziyeti tahlil edelim: nglon tahdidi teslihat konferansi- nın bir esası vardı: 5:5:3:2:2. Kısaca bunun mânası şu idi: Amerika, İngiltere ile beraberliğe malik olacak, gene Amerika Japonyadan, İngiltere de Fransa ve İtalyanın mecmu kuvvetlerine dan büyük birer filoya malik buluna- ardı. İşte yukarıdaki adedlerle fham edilen müâdelenin manası budur. Fakat bugün bu önlaşmanın hükmü kalmamış. tar, Bütün devletler bu hadleri aşmış. or- taya Almanya gibi bir devlet yeniden çıkmıştır. Herhalde Bü Harbden ev- k hnazariyesi sağlam bir esasa bağlamıştı. Diyordu ki:|bugün tatbikatta mevkiini kaybelmiştir. — Benim donanmam, benden sonra| Artık İngilterenin hedefi kendisinden gelen iki kuvvetli devletin filolarını ye-| sonra gelen iki kuvvetliye üstün olmak meoek kudrette olmalıdır, (Devamı 10 uncu sayfada)