21 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Z — Te Cğgz PE0 İ ee e eee gz n $e n 5 eeei TA z T TEÇEA G F AA İ GA M ğ GA ŞAĞ DeD C PT ĞNN İN Z y 4ı;>_ yi a| İ « RA ŞF * n — e e LA Gi Hai l AD CAT İi SAT Ç di gö ei e SÜ di ina di e — -| ya ! ı ——— — * Hergün Bir akademi tesisine Niçin taraftar değilim ? .. Yazan: Muhittin Birgen vvelki gün dil meselesi hakkın- da yazdığım makaleyi okumuş olan bir €ostum, benim bir akademi te-| sis #krine muhalif oluşumun sebebieri- ni sordu. Kendisine biraz izah ettim, Gördüm ki mevzu yazılmıya da lâyıktır. Birinci ve sonuncu sebeb: Bir aka - demi yapmıya kalkmamız için elde barut yoktur; yahud, bârut o kadar azdır ki bir atımdan sonra tükendiğini görürüz. Bu- nun için, bır akademi yapacak olursak pek mahdud bir iki insan görmeğe mah- küm kalacağız, yahüd da, nafile yere, bu ismi taşıyacak binanın altında, ya, bir takım içleri boş otoriteler yarata » cağız. Bu suretle başımıza bir edebiyat aristokrasisi türeyecek. Nitekim, Üniver- site diye yarattığımız müessesey? de ni- hayet profesörü hariçten getirmeğe mec- bur olduk. Eğer bugün bir kere ayıkla - mak lâzım gelseydi Türk profesörleri - mizden bir mikdarını daha çürüğe çıkar- mamız zaruri olacaktı. Bu gibi ahvalde, henüz kurtulamadığı- mız eski hastalığımızı hep biliriz: İlim gibi büsbütün hasbi sahalarda bile mev - kiler, ünvanlar daima siyasi muhitlere fazla girgin olanlar arasında dağılır. Bu; içinde yaşadığımız cemiyet için bir bün- ye meselesidir. Bundan hiç kimse mes'ul değildir, hepimiz ayni derecede mes'u - lüz. Bunun için, bir akademi yapmıya kalktığımız zaman buna haklı olarak gi- rebiletcek insanların onda sekizi dışarıda kalır ve giremiyecek insanlar arasmda da, siyas? muhitlere en girgin olanla> se- çilir. Darülfünunun ve Üniversitenin ta- rihi buntın en canlı misalidir. * Dostum bana, dil ve edebiyat mesele - sinin, ilim işi ve profesörlük derecesinde mühim bir ilmt ihtisası işliyecek derece- de mühim olmadığını söyledi. Bu görüş tamamen Yyanlıştır. Eğer, edebiyat deni- len şey, eskiden olduğu gibi, sadece «tumturaklı» cümle yazmaktan ibaret bulunsaydı belki dostum haklı olabilirdi. Hayır, bupün edebiyat ve dil çak drin bir kültür meselesi olmuştur. Bilhassa iç- timaiyat ilminin geniş bir inkisaf yantığı son otuz sene içinde, içtimaf metodun girmediği içtimaf müessese sahası kal - mamiştır! Dil ve edebiyat, münhasıran birer içti- mal müessese olduğuna göre edib sade tumturaklı cümle imal eden san'atkâr değil, ayni zamanda mütefekkir ve âlim adam demek olur, Modern manasile bu vasfı tam olarak temsil eden bizde hiç kimse voktur; varsa bile bunların sayısı ikiyi, ücü geçemez. Diğer taraftan, bizde Türk dili ile mo-| dern ilimlerin bütün sahalarına el atmış bir Üniversite hayatı yoktur, Bugünkü Üniversitede temiz ilim dilile ders yapa- bilen hoca fevkalâde azdır. Ekse- ders - ler, ya türkçe bilmiyen Türk hocalar, ya- hud kötü mütercim elinden çıkmış ter- cümelerle yapılıyor. Bütün derslerini te- miz bir türkçe ile “yapanı ve böylece yaptığı tedrisatla arkasında bir tarih bı - rakmamış olan bir memleketta akademi yapmıya kalkmak, Osmanlı tarihinin «Beşik üleması» devrini tekrar canlan - dırmıya kaöar gidebilir. Bir de başka taraftan bakalım: Bizde moödern ilim ve edebiyat kafası yeni ta- şekkül ediyor. Ancak, bu kafanın içinde en az renk Türk rengidir. İlme heves e - denlerimizin ekserisi, ya —memlekette hüdainabit — yetişmiş ve binaenalayh noksan, yahud Almanyada, Fransada, İn- gilterede, Amerikada yetişmiş, usul ba- kımından belki daha modern, fakat ol- gunluk bakımından ham ve Türk ren - gini henüz almamış genç kafalardır. Bu unsurla ne Üniversite, ne de akademi ya- pılamaz. Bu iki kudsi ilim ve edebiyat kelimesine Türk olarak tam haklarını verebilmek için çok çalışmıya mecbu - ruz. Bir akademi müessesesinin temeltaşı garbin Humanisme dediği şeydir. Bizde adı bile yeni işitilen bu Humanisme hiç yoktur, Tanzimatın taklidci kültürü Tür- kiyeye Humanisme'i bir türlü sokamadı. O devri tenkidde çok isabet göstermekle bearaber ne meşrutiyet, ne de cümhuriyet devirleri Humanisme'i maarifimize temel yapmayı öüşünmemişlerdir. Bugünkü e - diblerim!zin, şair ve mütefekkirlerimi - zin hiç biri muntazam bir Humaniste SON POSTN5 Resimli Makale:l Z İnsanrkendi kendisinin doktorudur — AŞ ——X & K AA Her işde ifratın ökıbeti hastalık, tembelliğin sonu da zehirlenmedir. lâzımdır. İnsanın hakikt doktoru itidal ile iştir. Bunu unutmamaki Denize inmek İstemeyen Yeni vapurlar Holandada yeni, lüks bir vapuru denize — indirmek merasiminde ha« zır bulunan krali- çe Vilhelmina, ge- miyi harekete ge- tirecek — düğmeye bastığı zaman, va- pur birkaç metre ilerlemiş, — sonra durmuştur. Vapu- ru tekrar yürüt- mek için yapılan bütün — gayretler boşuna gitmiş, ve ancak üç saat güren bir çalışmadan sonra vapur denize indİ- rilebilmiştir. Bundan üç ay evvel de Amsterdamda gene böyle bir hâdise öl- rauş, 20 bin tonluk Oranje transatlantiği denize indirileceği sırada, seyir manive- lâsı işlememişti. Resmimiz kraliçe Vil - helminayı gösteriyor. tahsili yapmamıştır. Bunlarla hangi aka- demiyi yapacağız? Güzel yazı yazan, renkli, nükteli cüm- leler imal eden kalemlerimiz yok değil - dir. Fakat, bunların hepsinin bir tarafı eksiktir. Yani hepimizin bir veya bir kaç taraftan noksanımız vardır. Ben öylele- rin: tanırım ki kalemlerinden güzel cüm- leier çıktığı halde, ellerine ecnebi dille yazılmış derince bir sayfa aldıkları za - man baştan başa düzgünce tercümeye muktedir değildirler. Fakat, kusurlarımız, keşki bundan iba- ret olsa! Bizim aramızda henüz ilim, ihtısas ve edebiyat karakteri de teşekkül etmemlde- tir. Meselâ, bir ilim veya san'at meselesi hakkında bize bir sual sorulsun, cevab vermek için evvelâ karşımızdakine, gon- ra etrafımıza bakarız: Eğer karşımızdt- ki siyasi bir insansa mensubiyet bakı - mından rengini tetkik ederiz, Yahud, yal- nız mıyız, yoksa orada başkaları da var mı ve bunflar ne biçim insanlar? Eğer kalabalık varsa, 0 mesele hakkında res- mi fikır neyse onu söyleriz; resmi bir fikir yoksa, müphem olmıya çalışırız. E- ğer yalnızsa muhatabımız ya siyasidir, yahud değildir. Siyasi ise onun fetva « mızı fikrine uydurmıya dikkat ederiz. Kendi fikrimizi ise ancak, yakın tanıdı - ğımız dosta söyliyebilriz. Bu niçin böy- ledir? Bunu bizden mutlaka böyle yap- mayı bir istiyen mi vardır? Olsun veya olmasın, biz bunu böyle yaparız, çünkü dedelerimizden böyle Ööğrendik. Hayır, bizlerle bir akademi yapılamaz! Biz henüz çok okumıya, az vazmıya muhtaç insanlarız. Bir akâdemi yapmaz- rHuwÜEMm 7 Perde kapanmadan diyemem Aleksanyan, Simonla Mari piyesi- ni oynuyordu. Simonu ve Mariyi öl - dürmüştü. Seyirciler bu vaziyete si - nirlenmişler: — Katil! Diye bağırıyorlardı. Aleksanyan tahammül edemedi. Halka doğru dön- dü: — Artık bu kadarı fazla, dedi, per- de kapanmadan onlara kalkın! Yalan- cıktan öldüğünüzü isbat edin.. diye- mem yal! U ' - Cenubi Amerikalılar Sarışınlardan Hoşlanıyorlar Cenubi Amerikanın sinema meraklıla- rı daha ziyade sarışından hoş'andıkiarı için, gayet akıcı bir şekilde ispanyolca konpşan ve Şilide doğmuş olan sinema yıldızi Evelin Ankers «eDoloresin kızı» filminde başrolü oynamak üzer: Buenos Ayrese gitmiştir. dan evvel, bu memlekete bir kütübhane yapmıya mecburuz. Boş bir kütübhane ile bir memleket akademi yapmıya kalkar- sa eski zamanda donsuz gezin te başına fesliğen takan insanlar gibi sadece gü - lünç oluruz! Muhittin Birgen Saçlarından asılarak 300 metroya Yükselen adam Bu adam bir İn- gilizdir. Tarihteki Samsun gibi saç- larından bağlana- rak, havada 300 metre yükseklikte sallanmakta ve türlü türlü hüner- ler — göstermekte- dir. - Önümüzdeki ge- ,ne, bir tayyareden gene ayni gekilde sallanacağını söy- lemektedir. 25 senedenberi içinde en (ufak bir vak'a olmıyan köy İngilterede 3-0 evlik Resthingvört kö- yünde 25 senede yalnız âdi bir cinayet ol- muştur. Burada vazife gören polig me- muru, işsizlikten bunalmış, başka bir yere naklini istemiştir. Bunun üzerine 4 kilometre ötedeki bir köye nakledilmiş. Köylüler fena halde müteessir olarak i- cab eden yerlere istida ile müracaat e- derek: «Biz elli senedir bir arada yaşa- dığımız polisimizi başkalarına vereme- yiz, hepimiz insanız. Bir kaza, hırsızlık olursa, polissiz ne yaparız!» diye derd yanmışlardır. Bir gEnde 469 boşanma davası Londra mahkemelerinde muhtelif se - beblerden dolayı bir günde 469 boşan - ma davasına bakılmıştır. İngiliz gazete- leri, bu rakamı, İngiltere boşanma ta - rihinde görülmemiş bir aded olarak tav- sif etmektedirler. Sovyet Rusyada nüfus sayımı Sovyet Rusyada nüfus sayımı yapılmış ve 500 bin memur, 200 milyon kişiye 15 sualli birer fiş dağıtarak bunların doldu- rulmasını istemişlerdir. Londradan Parise 47 dakikada — Bir İngiliz tayyarecisi Londradan Parise bir avcı tayyaresile 4| dakika- da uçmuştur. Tayyare, saatte takriben 600 kilometre katetmiş ve GÜ00 met - re irtifada uçmuştur. İSTER Ankaraya doğru yolda buülunacaktır. İSTER N eeet ee LAĞ T T L I AO FK L İNAN, Tramvay şirketi Nafia Vekâleti ile başlamış olduğu satış müzakerelrrini bitirmek için Belçikadaki merkezinden tam salâhiyetli bir heyet istemişti, Heyet evvelki gün geldi, dün şirketin İstanbul müdürlüğünde meşgul oldu. Bugün de İSTER İNAN, ISTER Gazetelere bakılırsa bu defa müzakere bitecek ve şirket Şubat başında Nafiaya geçecktir. Bundan biz de şüphe et- miyoruz Fakat esas kıymeti bir milyon sularında tahmin edilen bir şebeke için bizim eski pazarlık usulü cambazla- rını da hayrette bırakacak bir cesaretle 18 defa fazla bedel istenildiğine göre müzakerenin tatlı olacağına: İNANMA! İNANMA! KA TERRE NS Ht D Sözün Kısasl Dudak boyası veği Ve tavuklar U V aktile Beyoğlu Belediy? ’4 diriyetinde bulunduğ“m'w"' larda, bir takım esnafın, sa l ların keyfiyetini tağyir etmek İj sunda saptıkları türlü türlü # birbir öğrenmiş, tetkik etmiştit H Kesafetini artırmak için g[f ve beyin gibi lüzucetli madd;l:nj vesi, bayat balıklara tazelik l sı vermek için kulaklarına boyâ * y ması, tereyağına un ve kaya ı tılması, pırasaların saplarıNâ, oj çeksin diye taş bağlanması, gent maksadla mangal kömürünün iSiT a kil karıştırılması gibi birçok wı iptidai düzenbazlıklar arasmw nesi o zaman bana nisbetel Ka görünmüştü: İnsanlara — tatbik pi deri altı sırıngalarında kullanılâf | diğimiz Pravaz tulumbasına — * Mi . Kd y li BeL |şekerci boyası doldurup, kelek Fq ların sapı hizasından içeriye derek, onlara renk veriliyordu! — — Ojl Bu da, ha'kın aleyhine bir _hil’!â—. makla tarafımdan takib ve ME” di miş, lâkin ne yalan söyliyeyili git itibarile bana ince göründü y şuma gitmişti. | Geçen gün, arkadaşlarımızdaf * H nin garibeler sütununda, İskoçY' 4 vukçu esnafının, kart tavuklar' "j teriye körpe diye yutturmak içi öj lerine sabit cinsinden dudak " sürmekte olduklarını okudum. Sabit, binaenaleyh iyi cins lf" ' boyası, bizde, oldukça pahalı Fiyi lardan bulunduğuna göre, biziti g radaki esnaf hazin hazin iç çeke;ân * kat bu usulü tatbik edemiyece Evvelâ buna şükredelim. Yi Diğer taraftan, arkadaşımızın M olarak kaydettiği bu hile yeni d€& a)f Bu, makiyai denilen «kalafat» e#’ ri meyanına girer ki, tâ Nuhu i“ #ı' manındanberi insanlar arasındâ — — lüm ve müteemildir. ej Ve, esasen dudak boyası denil 55'# ne, kart tavukları körpe piliç #T mek için icad edilmiş değil midir? ! İskoçyalı tavukçu esnafı, şaYİŞJ nün birinde bir Mmahkeme hu?” Jlg çıkarılsalar, kendilerini müdaf4? j* cek olan avukat, heyeti hâkimeY” y taben, müekkillerinin asla bir sıîw lemeyip, sadece, dudak boyasın! ! zar ileyhine harcadıklarını iddia © le, bir beraet kararı istiyebilir. 1 Bahusus şunu da ilâve edebwg kanadsız tavuğa nazaran, madu-’rı vuğun, müşterisine vereceği ; hayet birkaç paradan ibarettir. Ya öteki?. Ya öteki?! Lise, muallim ve san'at rneld'n:'g Maarif Müdürlüğüne bağlar” Maarif müdütlükleri yalnız 1 gp risat işlerile meşgul olmakta, ©©" ve san'at mektebleri vekâletle ç etmekte idi. Yeni Maarif ' efı liseler muallim ve san'at mektebit Vi Maarif Müdürlüklerine ba tır. Silivride 7 mekteb yapıld! , Vilâyet dahilindeki köy W nin inşaatı ilerlemektedir. Silivfi J zası köylerinde 7 mektebin inı#"’j miştir. Şilede 15 köy meıctebiı_liî._;;ı atı devam etmektedir. * TAKVİM, İKİNC İKANUN, Rumi sena Arabi ... 1354 21 1387 | --- - Şüneikinin Resmi sene Kanll — 8 1939 5e CUMARTESİ GÜNEŞ ü zToİ Zilkade 5.| 7 | 19 5 : | 06 30 12 | Öğle | İkindi | Akşem Di D, | Dİs | DS | D İ> z, pız |26 (aa | örfar | 12 |* e v evr u -

Bu sayıdan diğer sayfalar: