Hergün Bir akademi tesisine Niçin taraftar değilim? NC... Yazan: Muhittin Birgen vwelki gün dil meselesi hakkın. da yazdığım mâkaleyi okumuş olan bir dostum, benim bir akademi tw sis fikrine muhahif oluşumun sebebleri ni sordu. Kendisine biraz izah ettim, Gördüm ki mevzu yazılmıya da lâyıktır. Birinci ve sonuncu sebeb: Bır aka - demi yapmıya kalkmamız için elde barur yoktur; yahud, birut o kadar az'tır ki bir atımdan sonra tükendiğini görürüz. Bu- nun için, bır akademi yapacak olursak pek mahdud bir iki insan görmeğe mah» küm kalacağız. yahüd da, nafile yere, bu ismi taşıyacak binanm altında, ya, bir takım içleri boş otorite! cengiz. Bu suretle başımıza bir edebiyat aristokrasisi türeyecek. Nitekim, Üniver- site diye yarattığımız müessesey? de ni- hâyet profesörü hariçten getirmeğe mec- bur olduk. Eğer bugün bir kere ayıkla - mak lâzım gelseydi Türk profesörleri - mizden bir mikdarını daha çürüğe çıkar- mwamuz zaruri olacaktı. Bu gibi ahvalde, henüz kurtulamadığı- miz eski hastalığımız hep biliriz: İlim gibi büsbütün hasbi sahalarda bile mev - kiler, ünvanlar daima siyasi muhitlere fazla girgin olanlar arasında dağılır. Bu; içinde yaşadığımız cemiyet için bir bün- ye meselesidir. Bundan hiç kimse mes'ul değildir, hepimiz ayni dereerde mes'u - löz. Burun için. bir akademi yapmıya kalktığımız zaman buna hekh olarak gi- rebilecek insanların onda sekizi dışarıda kalır ve giremiyecek insanlar arasmda da, siyss? muhitlere en girgin olanla: s6- çi'r. Darülünunun ve Üniversitenin ta- rihi bunun en canlı misalidir. * Dostum bana, dil ve edebiyat mesele « sinin, ilim işi ve profesörlük derecesinde mühim bir ilmt ihtisası iştiyecek derece- de mühim olmadığını söyledi. Bu görüş tamamen Yanlıştır. Eğer, edeb'yat deni- len şey, eskiden olduğu gibi, sadece «tumturaklış cümle yazmaktan ibaret bulunsaydı belki dostem haklı olabilirdi. Hayır, bugün edebiyat ve dil çok drin bir kültür meselesi olmuştur. Bilhassa iç- timafyat ilminin geniş bir inkiset yaptığı son otuz sene İçinde, içtima! metodun girmediği içtima müessese sahası kal - mamıştır: DI! ve edebiyat, münhasırsa birer içti- maf müössese olduğuna göre odib sade tumturaklı cümle imal eden sen'atkâr değil, syni zamanda mütefekkir ve âlim adam demek olur, Modern manasils bu vasfı tam olarak temsil eden bizde hiç Kimse yoktur; varsa bile bunların sayısı #kiyi, üçü geçemez. Diğer taraftan, bizde Türk dili ile mo- dem İlimlerin bütün sahalarına el atmış bir Üniversite hayatı yoktur, Bugünkü Üniversitede temiz ilim dilile ders yapa- bilen hoca fevkalâde azdır. Fkse- ders - ler, ya türkçe bilmiyen Türk hocslar, ye- hud kötü mütercim elinden çıkmış ter- cümelerle yapılıyor. Bütün derslerini te- miz bir türkçe ile yapan ve böylece yaptığı tedrisatla arkasında bir tarih bı - rakmamış olan bir memlekette akademi yapmıya kalkmak, Osmanlı tarihinin «Beşik ülemasız devrini tekrar canlan » Her »şde ifratın ökıbeti- hastalık, tembelliğin gehirlenmedir. Denize inmek İstemeyen Yeni vapurlar Holandada yeni, Yüks bir vapuru denize (indirmek merasiminde he >r bulunan krali. çe Vilhelmina, ge miyi harekete ge- tirecek — düğmeye bastığı zaman, vâ- pur birkaç metre ilerlemiş, (o sonra durmuştur. Vapu- ru texrar yürüt mek için yapılan bütün O geyretler boşuna gitmiş, ve ancak üç saat güren bir çalışmadan sonra vapur denize indi- rilebilmiştir. Bundan üç ay evvel de sonu da lâzımdır. Hergün bir fıkra Perde kapanmadan diyemem Aleksanyan, Simonla Mari piyesi- ni oynuyordu. Simonu ve Mariyi öl - dürmüştü. Seyirciler bu vaziyete si nirlenmişler; — Katil Diye bağırıyorlardı. Aleksanyan tahammül edemedi. Halka doğru dön- dü: — Artık bu kadarı fazla, dedi, per- de kapanmadan onlara kalkın! Yalan- cıkten öldüğünüzü isbat edin.. diye- mem yal yandi lal ESA a Şİ Cenubi Amerikalılar Amsterdamda gene böyle bir hâdise ©-| Sarışınlardan ruuş, 20 bin tonluk Oranje iransatlantiği denize indirileceği sırada, seyir manive- lâsı işlememişti. Resmimiz kraliçe Vil - tahsili yapmamıştır. Bunlarla hang: aka- demiyi yapacağız? Güzel yazı yazan, renkli, nükteli cüm- Isler imal eden kalemlerimiz yok değil » dir. Fakat, bunların hepsinin bir tarafı eksiktir. Yani hepimizin bir veya bir kaç taraftan noksanımız vardır. Ben öylele- rin: tanırım ki kalemlerinden güzel cüm- leier çıktığı halde, ellerine ecnebi dille yazılmış derince bir sayfa aldıkları Za - man başlan başa düzgünce tercümeye muktedir değildirler. Fakat, kusurlarımız, keşki bundan fba- ret olsa! Bizim aramızda henüz ilim, ihtisas ve edebiyat karakteri de teşekkül etmemiş- tir. Meselâ, bir ilim veya san'at meselesi hakkında bize bir sual sorulsun, cevab vermek için evvelâ karşımızdakine, son- Ta etrafımıza bakarız: Eğer karşımızd&- ki siyasi bir insansa mensubiyet bakı - mından retigini tetkik ederiz. Yahud, yal- mz mıyız, yoksa orada başkaları da var mı ve bumilar ne biçim insanlar? Eğer Hoşlanıyorlar İnsanın hakiki doktoru Hida ile iştir. Bunu unutmamak 3 ç Dudak boyası Ve tavuklar E Tes V aktile Beyoğlu Beledi? diriyetinde bulunduğ" gi larda, bir takımı esnafın, sattık ların keyfiyetini tağyir etmek “yl sunda saptıkları türlü © 4 birbir öğrenmiş, tetkik Kessfetini artırmak için sie iy ve beyin gibi lüzucetli y vesi, bayat balıklara tazelik M9) st vermek için kulaklarına boy$ » ması, tereyağına un ve kaya tu talması, pırasaların (saplarını çeksin diye taş bağlariması, gep€ di maksada mangal kömürünün çin kıl karıştırılması gibi birçok DöyE iptidat düzenkazlıklar arasında, v nesi. o zaman bana nisbeten © Si) görünmüstü: İnsanlara tatbik © deri altı şırıngalarında Kul / diğimiz Pravaz *ulumbasma şekerci boyası doldurup, keli Tarın sapı hizasından içeriye ni gi derek, onlara renk veriliyordu! 2 Saçlarından asılarak (“5 da, halkın gleyhine bir MİRİ 300 metroya makla terafımdan takib ve ML miş, lâkin ne yalan söyliyeyi& “gi itibarile bana ince göründüğün“ şuma gitmişti, Geçen gün, arkadaşlarımızda “#l nin geribeler sütununda, İsko çi vukçu esnafının, kart tavuklar" “eğ teriye körpe diye yutturmak içir lerine sabit cinsinden dudak sürmekte olduklarını okudum. ei Yükselen adam A Bu adambirin güzdir. Tarihteki Samsun gibi saç- larından bağlanı- rak, havada 300 metre yükseklikte) çap binsenaleyh iyi cis sallanmakta © Ve| boyası, bizde, oldukça pahali türlü türlü hüner-İlardan bulunduğuna göre, ler göstermekte. radaki esnaf hazin hazin iç dir. kat bu usulü tatbik edemi di X Evvelâ buna şükredelim. « Önümüzdeki #e- miz keme arkadaş olarak kaydettiği bu hile Mey DİE SEE YERŞANR ya mekiyal denilen alete gene ayni gekilde İri meyanma girer ki, tâ Nuhu i sallanacağım söy. | manındanberi Insanlar arasınd8 lüm ve mütesmildir. Yemek, Ve, esasen dudak boyası denil ne, kart tavukları körpe piliç mek için icad edilmiş değil mi İskoçyalı tavukçu esnafı, $8 nün birinde bir mahkeme h! çıkarılsalar, kendilerini müdaf?* #* cek olan avukat, heyeti hi taben, müekkillerinin asla bir #0$, lemeyip, sadece, dudak boyasını “8 za: İleyhine harcadıklarını iddiâ j le, bir beraet kararı istiyebilir. 4 Bahusus şunu da ilâve edebil. kanadsız tavuğa nazaran, kanadı! zarif 25 senedenberi içinde en ufak bir vak'a olmıyan köy İngilterede 3-0 evlik Resthingvört kö- yünde 25 senede yalnız âdi bir cinayet o)- muştur. Burada vazife gören polis me- muru, İşsizMkten bunalmış, başka bir yere naklini istemiştir. Bunun üzerine 4 kilometre ötedeki bir köye nakledilmiş. Köylüler fena halde müteessir olarak i- cab eden yerlere islida ile müracaat &- derek: «Biz elli senedir bir arada yaşa- dığımız polleimizi başkalarına vereme- | VUğuN, müşterisine vereceği yiz, hepimiz insanız. Bir kaza, hırsızlık | hayet birkaç paradan ibarettir. olursa, poliasiz ne yaparızl diye derd| Ya öteki? Ya öteki?! yanmışlardır. Gi Bir günde 469 boşanma davası Londra mahkemelerinde muhtelif se - *” Lise, muallim vs san'at mol beblerden dolayı bir günde 469 boşan -| | Maarit Müdürlüğüne bul ma davasına bakılmıştır. İngiliz gazete- leri, bu rakamı, İngiltere boşanma ta -| Maarif müdürlükleri yalmz £. rihinde görülmemiş bir aded olarak tav.|Tisat işlerile meşgul olmakta, 7. 9 sif etmektedirler, ve san'at mektebleri vekâletle etmekte idi. Yeni Maarif işö9 di liseler muallim ve san'at mekte” Maarif Müdüslüklerine bağls” tır. Sovyet Rusyada nüfus sayımı Sovyet Rusyada nüfus sayımı yapılmış ve 500 bin memur, 200 milyon kişiye 15 sualli birer fiş dağıtarak bunların doldu-| | VİâYet dahilindeki köy rulmasını istemişlerdir. nin İnşaatı ilerlemektedir. — zası köylerinde 7 mektebin in Lordradan Parise miştir, Şilede 15 köy mektebini 41 dakikada alı devam cimektedir. Bir İngiliz tayyarecisi Londrada Pariso bir avcı tayyaresile 4l dakika dırmıya kadar gidebilir. Bir de başka taraftan bakalım: Bizde modern ilim ve edebiyat kafası yeri te. şekkül ediyor. Ancak, bu kafanın içinde en az renk Türk rengidir. İlme heves e - denlerimizin ekserisi, ya memlekette hidaımabit (oyetişmiş ve bipaenaleyh noksan, yahud Almanyada, Fransada, İn. gilterede, Amerikada yetişmiş, usul ba- kümından belki daha modem. fakat ol gunluk bakımından ham ve Türk ren - gin! heniz almamış genç kafalardız. Bu unsurla ne Üniversite, ne de akademi ya- pılamaz. Bu iki kudsi ilim ve edebiyat kelimesine Türk olarak tam haklarını verebilmek için çok çalışmıya mecbu - ruz. kalabalık varsa, o mesele hakkında res- mi fikir neyse onu söyleriz; resmt bir) Cenubi Amerikanın sinema meraklıla. fikir yoksa, müphem olmıya çalışırız. E-|rı daha ziyade sarışmdan hoşlandıkları ğer yalnızsa muhatabımız ya siyasidir,| için. gayet akıcı bir şekilde ispanyolca yahud değildir. Siyast ise onun fetva «| konpşan ve Şilide doğmuş olan sinema mizi fikrine uydurmya dikkat ederiz.| yıldızı Evelin Ankors «Doloresin kız» Kend! fikrimizi ise ancak, yakın tanıdı -| filminde başrolü oynamak üzers Buenos Bımız dosta söyliyebilriz. Bu niçin böy-| Ayrese gitmiştir. ledir? Bunu bizden mutlaka böyle yap-|rm————mmmmamammnan mayı bir istiyen mi vardır? Olsun veyaldan evvel, bu memlekete bir kütübhane olmasın, biz bunu böyle yaparız, çünkü | yapmıya mecburuz. Boş bir kütübhane ile TA KV l M dedelerimizden böyle öğrendik, Hayır, |bit memleket akademi yapmıya kalkar. — bizlerle bir akademi yapılamaz! sa eski zamanda donsuz gezip te başınalda uçmuştur. Tayyare, saatte takriben Biz henüz çok okumıya, az vazmıya|fesliğen takan insanlar gibi sadece gü -| 600 kilometre katetmiş ve 6000 met - muhtaç insanlarız. Bir akademi yapmaz-|lünç olurüz! Muhittin Birgen İre irtifada uçmuştur. : Silivride 7 mekteb yapıld! 48 sivi Bir akademi müessesesinin temeltaşı garbin Humanisme dediği şeydir. Bizde ad: bile yeni İşitilen bu Humanisme hiç yoktur, Tanzimâtın taklidci kültürü Tür- kiyeye Humanisme'i bir türlü sokamadı. O devri tenkidde çok isabet göstermekle beraber ne meşrutiyet, ne de cümhuriyet devirleri Humanisme'i maarifimize temel yapmayı öüşünmemişlerdir. Bugünkü e - dihlerimizin, şair ve mütefekkirlerimi - zin hiç biri muntazam bir Humaniste İSTER İNAN İSTER İNANMA! Tramvay şirketi Nefia Vekâleti ile başlamış olduğü salış Güzetelere bakılırsa bu defa müzakere bitecek ve şirket müzakerels rini bitirmek için Belçikadaki merkezinden tam | Şubat başında yaş. geçecktir. Bundan biz de şüphe et- ” miyoruz Fakat esas :meti bir milyon sularında tahmin selâhiyetli bir heyet istemişti. Heyet evvelki gün geldi, dün dilen bir şel pe di ak İİİ rını da hayrette bırakacak bir cesaretle 18 defn fazla bedel || istenildiğine göre müzakerenin tattı olacağına: ISTER İNANMA! şirketin İstanbul müdürlüğünde meşgul oldu, Bugün de Ankaraya doğru yoldz bulunacaktır. İSTER İNAN,