Yâr oldu. Evvelce kimse yüz kazandıktan sonra ker. Pranuz #inema yıldızları içinde yedi Senelik bir san'at ömrüne malik bulunan ğe Fentilöre karakter sahibi olan Midir san'stkörlardan biridir. Fransız &i- we. ; Ve Üyatro münekkidleri ona «S'ne- ta Kömediyeniz sıfatını vermişlerdir.| İki am manasile güzel değildir. Pakat| ek böyük bir çazibeye maliktir. Bu ca-| bühassa istiyerek oynadığı filmle- yi göze çarpmaktadır. Ha-| e Ve hayatında taliin oynamış olduğu İlet hakkında bu sevimli yıldızı sil Metaş Öik Ben hayatımda ancak bir defa şans! İkâsma rastladım. Belki kenarmdan| Eestiğim başkaca şans vak'alarına tesa- i yp emişimdir. İnsanın taliinin kadri- İlmek, onun ehemmiyetini idrak ede- lp <X İçin muhakkak ondan biraz uzak şe lâzımdır. Demin söylediğim tali- Mi na konservatuardan çıkış imtiha » Se Yâr olâu, O andan itibaren hayatı A nazarla görmeğe (o başladım. Dü- e ÜZ bir kere evvelf figüran olmaya Tan İdim. Bu müsabakaya girmeden İ Yüzüme bakan bile yoktu. Herkes- ban cevabı alıyordum. Müsabakayı Hiy skiyetle başardıktan sonra iş de- ei, Fakat ben değişmemiştim. Bu $8- İh, <X€3 bana teveccüh eylemeğe, tek- kiye onada basladı... Sinema münek- he karsı bilhassa medyunu şükra- i teşci evlediler. Ufaktefek ku- Mirlarıma bakmadılar... Sem da işsret etmek istiyorum: Bugün ğe hayatımdaki muvsffakiyetimi ti- im VE bilhassa konservatuara borçlu- tdi, , hi miş olduğum film Cordon Bleu ML İkiy, . güzel rolüm Barcarölle filminde <i güzel rolümü Stradivarius fil-! 'Ngilterenin en meşhur yıldızı: Gracie Fields se Fields sekiz yaşında €ye çıkmış, 37 yaşında kazanmıştır ka İngilir sinema yıldızlar tarafından en fazla sevilen | > Ünüiltere kralı *n büyük nişarlardan birini vinema yıldızı zaraanımı- Muganniyelerinden biri kten büyük bir zevk du- a bep şarkı söyliyerek Me sinema san'at- yet meramina najl da ms se sinema sah- » Nihayet se; Yasında iş buldu. Hat, Brupuna intisab yı eylemiş ise altıncı | Yeni ve büyük bir Fransız yıldızı: Edwige Feuillere Diyor ki; “Şans bana konservatuarda çıkış imtihanında üme bakmazken bu imtihanı kes bana teveccüh etli Edwige Pevillöre minde oynadım. Ondan sonra birçok film- lerde rol sldım. Bu rollerden bazıların- da muvaffak oldum. Bazılarında az mu- vaffak oldum. Size şunu da söyliyeyim: Vasat ve fena rollerim Üzerimde büyük bi» tesir yâratmaktadırlar. Bu roller be- ni iyi roller yapmağa sevkederler. Ben daha güzel roller yapmağa cehdeyliyen bir san'atkârım... Halkın bana karşi olan sevgi ve rağbeti benim en büyük muvaf- fakiyet âmilimdir... “Küçük haberler 627 rol yapan san'atkâr Yakında (Denizde nöbetci) #llmindeki rolünü seyredeceğimiz Slim Summeroille sinemaya intisabının 25 inel yılını tes''d evlemektedir. Bu yirmi beş sene zarfın- da tam 627 rol yapmıştır. Holivudem en korkunç san'akârı Hollywoodun en korkunç sam'atkârı tahmin eğildiği üzere ne Boris Ka'lofi, ne de Peter Lorre'dur. Yeepers adımda bir san'atkârdır. 17 senedenberi Ameri- ken stüdyolarında çalışmaktadır. Sene- de 500 dolar almaktadır. Bu p i sine verilmemel edilmektedir. İzah eylemeği unuttuk: Yeepers bir is- kelettir! Joan Crawford bir dans filmi Beş senedenberi dans filmi çevirmemiş olan meşbur sinema yıldızı Joan Craw- ford yakmda «Eblouissements adında bü- yük bir film çevirecektir. Partöneri A- metikan dânsörü Touy de Marcadir. Filmlerdeki reklamlar kısaltılacak Amer'kan sinema diktatörü Will Haysm kararına göre bundan böyle Anerikan filmlerinin başlangıcındaki takdimle: ve reklâmlar kısaltılacaktır. o San'atkârlar hakkında da lüzumundan fazla takdirkâr cümleler kullanılmıyacaktır. de pederinin ısrarı üzerine tekrar köye dönmüştü. 1914 senesinde henüz 16 yaşında iken Dick Whittingten piyesinde rol aldı. On- dan sonra Mr. Touver of London piye- sinde oynadı Bu iki piyesi 4000 defa tem- sil eyledi. O günden itibaren beynelmilel bir şöhreti kazanmış oldu, Londranın bir çok tiyatrolarında, kabarelerinde rol al dı. 1935 senesinde Cenubi Afrikada bir turneye çıktı, 1936 senesinde İngiltere- nin en fazla şöhreti haiz san'atkârı sıfa- din kazandı. SON POSTA Nobel mükâfatını kazanan kadın Çok sevdiği Çinlilere tamamen benzemek için gözlerine ameliyat yaptıracak Pearl Sydenstricker Buck meşhur No- bel edebiyat mükâfatını kazanmış olan üçüncü kadındır. Çini ve Çinlileri çok sevmektedir. Madam Çan-Kay-Şek; dok» tor Sung Fo, doktor Kung çok yakın dostlarıdır. Çin Yisanımı dahi bir hayli öğrenmiştir. Kendisine Nobel mükâfatını kazandıran romanını çinceye bizzat tercüme eyle- mektedir, Bundan maada, çince bir eser yazmak üzeredir. Kitabının ismini şim- diden tesbit eylemiştir: «O pu sing cin». Tercümesi «İnanmiyorums dur. Pearl Buck, bu kitabında Çinin şimdi- ki içtimai vaziyetine dair fikirlerini bil direcektir, Mogolistana seyahat... Hitler, yılbaşı münasebetile neşretti - ği beyannamede 1948 o senesini «Büyük Almariya> ideaij » nin tahakkuk et - tiği yl olarak an dı. «Büyük Alman » ye fikrini ika. şılayan adam Fih te olduğu gibi bu A fikri Oilk 'defa Büyük Fredrik Peari Bück bütün hayatını Asya kıt'a- sının tarihin! tetkike hssretmek İstemek- tedir. Ora hayatının içyüzünü mükem. mel surette bilen yepâne Avfupalı ka- dındır. Çinde birbirinden tamamile fark- hı «yüz» Çin lisanı vardır. Pearl Buck 45 ine vâkıftır. İsveçe gidip mükâfatının tutarı bulu- nan 40.060 doları aldıklan sonra bu ya- man kadın Sibirya 'demiryolu ile Çine evdet edecektir. Moğolistanda büyük bir tetkik seyahati yapmak isteğinde bulun- maktadır. Yeni romanının hâdiseleri Mo- golistanda cereyan edecektir. Pearl Buck ve Çin hayatt... Bu seyahate çıkıncıya kadar boşuna Da Pearl Bück vakit kaybeylememek üzere Pearl Buck mogolcayı öğrenmeğe koyulmuştur. Mo- Zolea Çin Tisanından çok daha güçtür. Moğolca lisanını tekellim ettikten sonra ora hayatının tetkikine koyulacaktır. «The good earth» eseri muharriresi hevi şahsına münhasır bir kadındır. Çin hayatına kendini o kadar kaptırmıştır ki hâlâ Çin yemekleri yer. Evindeki hayat tarzı da Çin usulü üze- redir, Kendisinin budist olduğu söylenmek- tedir. Bu havadisi tekzib eylememesi ü- zerinde israrla durulmaktadır. Kendine operasyon yaptıracak mı? Çehresinin eşkâll uzaktan uzağa Çin- liyi avdırmaktadır. Kendisine büsbütün Çinli manzarası vermek üzere gözlerini Çinlilerdeki gibi büzmek için operasyon yaptırmak üzeredir. Operasyonu bu va- di d'de büyük bir şöhreti haiz profesör Dr. Lottau Hoa yapacaktır. Çinlileri bu kadar sevmekte Pearl Bück 38 yaşındadır. Güze! bir kadındır. İzmitte odun ve kömür bol İzmit (Hususi) — İzmitte havar çok güzel gitmektedir. O kadar ki Adeta bir yaz havası vardır. Bu son günlerde odun ve kömürün nisbeten ucuzladığı ve şehre bol bol, odun ve kömür geldiği görül - mektedir. Şehre getirilen odun arabaları, şehrin kenarında, iki, üç kısma tefrik o- lanarak satılmaktadır. En ucuz; bir ara- ba odun (3) liradır. olan Kumraldır. olarak hakikat yapmak üzere dev adım- ları atan adam da eski Almna başvekil- lerinden «Bismark» tır. On dokuzuncu asrın ilk yılları Fransa için ne kadar büyük şeref ve zaferlerle dolu ise diğer Avrupa devletleri için de © kadar can sıkıcı geçiyordu. Korsikayı Napolyon, bu ufak tefek ve dünkü top - çu zabiti, önüne sürdüğü orduları Mad - ridden Varşovaya, hattâ Moskova önleri- ne kadar şahlandırıyordu. Nihayet bu a- dam müttefik ordular karşısında yenildi ve Elbe adasına gitti, Orada rahat dur- madı ve; 1818 senesi Martının birinde Fransaya döndü. Avrupayı yeniden telâş aldı ve ordular Fransa üzerine yürüdü « der. Bu orduların arasında Prusyalıdar da vardı. İşte o sırada Nisanın birinci günü Erandenburg'un Şönhevzen şatosunda bir çocuk dünyaya geldi. Bu çocuk (Otto Edvard Leopold fön Bismark) dı. Bismark'ın babası asil bir adamdı. Genç yaşında tekatid olmuş, o şatosunda ve çiftliklerinde tenbel bir hayat sürü - yordu. Dostlarının ısrarlarına Oorağmen asil olmıyan bir kızla evlendi. Mes'uğ ol du ve bu kadın Bismark üzerinde derin tesirler bıraktı. Bismark, kır hayatımı, çiftçiliği çok se- viyordu. Sekiz yaşında iken, okumak ü - zere Berline gittiği zaman o eski yıllara derin bir hasret besliyordu. Bir gün bir oyuncakçı dükkânmda küçük bir sapan gördü. Bu minimini ve ehemmiyetsiz İşey onun kuvvetli hayalini, parlak hatı ralarını, derin sevgisini derhal şahlan - İdırdı. Şatoya dönmesine imkin olmadığı İiçin oracıkta, kendisini tutamıyarak âğ- *İamaya başladı; bu ağlayış saatlerce sür dü. Berlinde köpüklü bir milliyetçilik var- dı Bismark'ın ruhu her şeyde müvazene arıyor ve realiteye uymayan bu müba - lâgalı hal kendisine hoş görünmüyordu. On yedi yaşında Gotingen üniversi - tesine girdi. 1832 senesiydi. o Gençlerde henüz orta çağların şövalye ruhu hâkim bulunuyordu. En küçük bir terslik, ha » karete çalan veya bu suretle tevili müm- kün olan sözler üzerine derhal eldiven - İer yüzlere vuruluyor ve düello davetle- İri vukubuluyordu, Bismark bunlar ara - İshda bilhassa sivrildi. En çok ecnebiler- İle görüşüyor, onların — dillerini öğreni - i yordu. Gotingen'de bir sene kaldi ve bu kısa zamanda tamam yirmi altı defa dü- ello yaptı. Genç, dinç, uzun boylu, çevik, cesurdu. Bu düellolardan yirmi beş ta - nes'ni kazandı. Bismark çalışmıyordu; ancak imtihan- lar yaklaştığı zaman birdenbire kitabla- ra sarılıyor; bilgileri müthiş bir obur gi- İbi âdeta yutuyordu. Böylece her yıl mu» vaffak oluyordu. 1845 de doktorasını al Dört sene o memuriyetlerde bulundu. Maaş yetmiyor; birkaç mislini de baba - sından âlıyordu. 1839 da annesi ölünce babası da sıkıntıya düşmüş bulunuyor - du. Bir kısım çiftliklerini iki oğluna bi- raktı ve Sönhavzen'e çekildi. “Bismark kardeşile uyuştu ve çocukluğunu geçir - miş olduğu Knabhof'da yaşamağa baş - ladı. Tevkalâde güzel yüzüyor; eşsiz dere - cede ata biniyordu. Gayet şakacı bir gençti. Bunun için arkadaşları ona (deli) diyorlardı. Herkes onu Liberal sanıyordu. Bir ora lık Parise gitti ve sakallı olarak döndü. Bu bal onun müfrit fikirli olduğunu te- yid ediyor gibi göründü. ARIHTEN SAYFALAR (0 TARMTEN SAYFALAR, |) “Büyük Almanya ,, fikrini kuran adam: Bismark p< Bismark kırtasiyeci memurlara «eli kalemli Frankfort meclisinde salonda sigara içmek hakkına yalnız Avusturya murahhası malikti. Murahhasın önünde o da sigarasını çıkarmış, murahhastan kibrit istemişti. Çıkan münakaşa düello ile neticelenmişti. Yazan: Kadircan Kaflı hayvan!» o diyordu. İyi idaresi sayesinde çiftlikten pek iyi para kazanıyor; civar memleketlere epey ce uzun seyahatler yapmasına imkân ve- riyordu. Onun yalnız bir çiftlik idaresile öm « rünü geçirmesini istemiyenler çoktu. O, büyük adam olacaktı. Herhalde devlet makinesinde bir vazife almalıydı. 1944 de Berline gitti - memuriyete bâş- ladı, O sırada Almanyada sıkıcı bir bü - rokrasi vardı, Bişmark bundan çok şikâ- yet ediyordu. Bu ahlâktaki memurlar is çin eb'rer kalemli hayvan» diyordu, Bir gün iş için emir telâkki etmek ü « zere şube müdürünün yanına girmek İs- tedi, Kapıda bir saat kadar (o bekletildi. Bismark fena halde kızmıştı. İçeri gir « diği zaman müdür sordu: — Ne istiyorsun? — Bıraz önce iş almak üzere gelmiş « tim. Fakat şimdi fikrimi değiştirdim. İ « Zin istiyorum. 1815 denberi Almanvada kuvvetil bir demokrasi cereyanı vardı. 1840 da Prus- ya Kralı olan Fredrik'in meşrutiyet ku « racağı ümid ediliyordu. Bu sırada Bis - mzrx cidukça mühim bir memurdu, «E - tat General: « başka bir asilzadenin ves kıli olarak iştirak ediyordu. Burada mu- haliflere hiç yanaşmı Bberal sanılan bu zeki ve cesur adam temamile muha « fazakâr bir şahsiyet olarak tebellür edi « yordu. 1848 de Berlinde müthiş bir ihtilâl kop- tu. Sokak muharebeleri oldu. Knabhofta olan Bismerk hemen Prusya payitahlına koştu. Mahpus vaziyette bulunan kzalın huzuruna çıktı; onunla konuştu. Bu kö- Duşmanın sonunda şu kanaate varmıştı Eski vaziyeti, kralın yardımile değil, krala rağmen iade etmek mümkündür. Küntz Zaytung adında bir gazete çıkar. maya başladı. İhtilâleilere karşı muha- fazakâr komiteyi kurdu. Vrangel kuman- dasındaki ordu Berline gelerek iktilâlci- leri dağıttı. Kral buna rağmen bir nevi «meşruti meclis in kurulmasını istedi ve yapıldı, Bismark bu meclise aza ol rüuştu. Bir «temel kanun» yapılması isteni- yordu. Belçika kanununu teklif edenlere karşı Bismark şöyle diyordu: «O, henüz on sekiz yaşındadır. Gerçi bu yaş bir kadın için en iyi yaştır. Lâkin bir temel kanun için değil. Daha bekles mek lâzımdır.» O, halkı icra kuvvetine müdahale ettir» miyor; hükümdarlığın büyük ve mutlak kudretini devam ettirmek istiyordu. Bü- yük Almanyanın kurulması ancak bu- nunla mümkündü. O zaman Almünyada elli kadar hükü- met vardı, Burların aralarındaki mün3- sebetleri Frankfori Diyeti tanzim edi- yordu. Alman dili konuşan ve Alman soyundan olan devletlerin en büyüğü se Avusturya idi. Bunun içindir ki Avus- turya murshhası meclisin reisi oldu. Avusturyenın maksadı bütün Alman» yayı kendisine bağlamak, büyük Alman. yanın merkezi olarak Viyanayı ve bü“ yük Almanya imparatoru olarak Hasb- burglarn kabul ettirmekti. Şimdiden &- peyce iler; adımlar atılmiştı. Meselâ A- vusturya murahhası meclise rels olduğu gibi toplantı sırasında sigara içmek hak kına da yalnız o malikti. Başka imtiyaz» ları da vardı. Bismark meclise BİTİNCE Sis garasını yakan Avusturyalı gibi kendisi de bir sigara çıkardı; hattâ ondan kibrit istedi. Avusturya murahhası Kont Ton bir gün Bismarkı kabul ederken ecket- siz olmakta zarar görmedi. Bismark güs Jümsedi: — Hakkınız var, Hava çok sıcak! Dedi ve o da ceketini çıkardı, Bu çekişme bir düello ile neticelendi, Bismark ta, normalden üstün bir insan olarak, meşhur oldu. 1857 de krâl olan birinci Vilhelm onu Yaşvekil yapacağını söylemişti, — Fakat kabinenin diğer azaları buna engel oi dular, çünkü libersi idiler. Bizmark Pe- (Devamı 10 uncu sayfada) Ün aktrisi kil mil