ütün gözler, uzun kalu ve mah- zun bakışlı adama çevrildiler.. ©, yavaş bir sesle söze başlâdı.. Tane iâ- ne kan ordu: — ği vak'a, dedi, bin dokuz yüz yirmi beş senesi yılbaşı gecesi Ka - İnga şehrinde cereyan etti. Ben o zaman- lar bambaşka bir insandım: İki yözlü, dalkavuk ruhlu, mutabasbıs bir adam - dım. Fakat aradan bir hayli zaman geç 4. Ben tamamen değiştim. Onun için şimdi, hiç te çekinmeğe İizum gö size o vak'uyı bütün tafsilâtile anlata » bilirim. Muhatabımız, bu kısa mukaddemeden sonra durakladı. Gözlerini belli olmyan bir noktaya dikti. Anlatmak istedikleri ni zihninde toparlamağa çalıştığı her ha- Hnden belli oluyordu. Nihayet, ufak bir fasıladan göğnra tekrar söze başladı: — laşlar, dedi, anlatacağım vak'a nin socliii daha iyi kavrıyabilmeniz için size kısaca dalkavukluktan, m bustan, bunların envamdan bahsetme! meçburiyetindeyim. Gerek şahsi ee lerime dayanarak* edindiğim e gerekse yaptığım tetk'kata göre hu kârlık, yani şuna buna yaranmağa Di mak başlıca fki kürlü olur: Dalkavul ve tabasbus.. Dalkavukluk: Hulüs şeklidir. Dalkavuklar see ER becerikli, şakacı, hazır cevabdır rs gri tâ bazı şernitte akıl cidukları bile lenebilir.. 'Tabasbus: âi şeklidir. rekerinde ifrat va Hulüs çakmanın aşağı ve a cins huzüskârların her ha- tâır, Bunlar her hâdi- öyültmesini geverler. Bunların m zemlerinde, velhasıl her şeylerinde derin bir ölçürüzlük göze yi par. Meselâ bir mecit! ©; e Tenin diği kimsenin ufak bir Jütifesin. zi dalkavuk tablatli hulüskâr hadifçe ümserse, mutabasbıs ruhlu apsis mutlaka, bütün dişlerini gösterece ş kilde sırıtır. Mutabasbıslar, varanmak istedikleri kimselerin bütün el. ana ketlerini azami bir ö'kkat oli ” Meselâ âmirin eli efena'» emiri e Mmışsa, mutabasbıslar can ve göni K e EE: «Berbad, iğrenç!» feryadını Dm «Hoş', işsretini vermişse, kultde nefis!» emk kendilerini sia mazlar.. Bu gibilerden. " Kira tablasını falan yerden «kal Ye edilse, bunlar tavana kadar kaldırı Bunlara: «İndirin » dense, e öy sokmaktan çekinmezler... «Pen& > nız!» kumandası ya bunlar, çerçe veleri bile kırarlar. Bun 5 Yi şöyle biraz kapayınız!» emer — nulsa, delikleri bile tıkamağı İar, İ şte arkadaşlar, ben ikinci cinsten, yeni bir hulüskârdim. Anlatacağım © benim bu tabiatimle ssk o tarihlerde bü aşağılık cinsinden ak'anın | başını sıkıya rabıtası | mekten ba Rus Hikâyeleri İ TL LL rn ikincisini, hattâ bir üçüncüsünü tutuş- tururdum.. Ben bu hareketi yaparken, Amirinin si- garasını yakayım derken tutuşup yanan zavallı memurun hikâyesini hatırlama - dım dersem yalan söylemiş olurum. Bil mem siz bu enteresan hikâyeyi işittiniz mi, idit. Oradakilerin ekseriyeti: — Hayır, işitmedik, dediler.. Anlatırsa- iz memnun oluruz. — Canım, dedim, mesele şu: ir gün bir tröstün mutabasbıs memurlarından birisi, âmirinin sigara çıkardığını, fakat anlaşılan, kib- | | Se mirimin, istikbalimin ömidi Ginenkonun olur olmaz bir yerde yatmasma gönlüm razı olamazdı. Bir olayını bulup onu, ev sahibinin büyük kızının geniş, güzel, mis gibi yatağına yatırdım. Ginenko, pembe atlas kız yorganını hoyrstça altına ala - rak horlamağı başladı. Ev sahibi çok iyi kalbli bir adamdı, O da misafirlerinden geri kalmamak iste mişti.. Misafirlerine bilmem nasıl bir ye- mek hazırlamakla meşgulken, uyku onu mutfakta yakalamıştı. Benden maada sarhoş olmıyan biricik insan ev sahibinin karısı idi. Zavallı ka. dın ne yapacağını şaşırmıştı. Bütün kar- ritsizlik yüzünden yakmadığım görmüş. | yolalar, bütün kanapeler, koltuklar, san- Hemen kibrite davranmış. Fakat gelge- lelim, bir gazetenin mütaleasına dalmış olan tröst direktörü, memurun bu hare- ketini farketmemiş.. Elinde sigarasını tu- tarık gazetesini okumakta devam etmiş. Kibrit dibine kadar yanmış. Fakat fe - dakâr memur sebat etmis. Ateş parmak» larına sirayet ettiği Pa'de ses çıkarma » mis Parmaklar tutuşmuş, memur da - yanmış. Ateş ele, kola, kaşa sirayet et - miş, Memur gene ses çıkarmamış. Ni - sayet tröstün direktörü, sigarasını tu - tuşlurmak üzere kendisine kibrit yakıl - dığını hatırlıyarak gözlerini okumakta eteden ayırınca, memurun ye- A ir yığın sıcak külden bişka bir dey görememiş... Tabif bu realiteden uzak bir hikâye, ardan «Pencere İyi, masaldı.. Fakat ne yalın söyliyeyim. birini söndürüp, diğerini yak- suya bayağı bir korku tıkça benim de içime çöktü. eyse urkadaşlar... Gelelim asıl N hiktiyemize.. Bu ziyafet sofrası Ginenke için yemekten ve İç- a a yapılacık tek bir iş kalmi. . Maamafih yalan söylememiş ol- olduğu için bilhassa İzer K'ayA İ mek için, Ginepkonun yiyip içmeden muvafık gördüm. Şimdi artık VE İşin. Mâ defa kendi elile — artinı geçebilirim... ei inin 31 | kaşıdığını ilâve etmeği unutmıyayım... Bin #okuz yüz yirmi p Birincikânun sabahı, Koiv&: Peratifinin . direktörü Ginen ratıfin satış memurluğuna tayin © için bir istida verdim. Garib bir a iştihlâk koo | Otu tesadüf | evvelellah. Ginen- | ma: rduğum yer çok sıkışiktı.. Elimi şu - sun omuzu üzernden arkaya doğ- biraz tuhsf kaçacakt.. Yoksa, ben bu işi de ona bırak- eleeğizim İle onun sırtını ız. kendi neticesi olarak, o görün MKE 4 yeni | pekâlâ kaşıyabilirdim. ko ile ayni"bir rakı masss! başın: yü: kutluladık İçki âlemi devam ettği e na düşen vazifenin De olahileceğini. takbel âmirim karşısında e ettiğimi, siz kendiniz de pek ko min edebilirsiniz Ginenko elini uzatsa, ben ondan evvel davranır. tuzluğu onun önüre sürerdi rakı şişesine el atsa, ben ŞİŞEYİ kapar, kadehini doldururdüm ba *İmahsınız, Ki, OE ik pr içilmiyor.. | hareket | fet sofrası başın ay tah -| hi sarhoş *uzluğa | şa oraya , hemenİbir koyun â Ginenko | yordu. Zaman elinden | cak kımıldıyor. şanu da nazar: itibara al- şimdi o Gevirde içildiği ka. Saat üçe varmadan Ziyâ- dakilerin hepsi de fitil gi- oldu., Kim neresini boş bulduy- kıvrılıp yattı. Evin İçi kocaman ğına döndü. Herkes yatı- zaman kâh şurada bir ba- kâh, öteden bir el kalkı- melemelerini andıran sarhoş Arkadaşlar, ar pr rg sessizliğini obosuyor- cebi tabakasını çıkarmak üzere elini Merdin soksa, ben zem önce davranır. ir Ben o gece çok AZ içmiştim, Esasen be- riti çakar, onu beklemeğe başlardı. -İmim vaziyetimde olan bir kimsenin daha a dan onun bu hareketi farketmediği. içmesine de imkân yoktu.. Ginen- fazla e iğu müddelçe ben içemezdim. Bındakilerle ihfa dalarek ko . k sizlik g © 'akbel Amirim yere yuvarlanıp makta geciktiği de olurdu. pe aç şy- | Fakat göste İğ — Parmaklarım yanneya kadar tar, sonra, o bu tarafa b8 bulmadan, yıldırım süratile, fırsat kibritin Şelerde me rakı, me de şarap kalmıştı. Â- Dalak De Lİ an eli inznnl dalyeler, hattâ verler sarhoş vücudlerle dopdolu :di.. Şöyle uzanacak, hattâ otu- racak tek bir boş yer bile kalmamıştı. 'Evin içinde sarhoş olmuyan biricik in- sin bendim. Fakat tek başıma ben'ne ya- pabilirdim?, Gene aşkolsun şu kadınlara!, Buluş kabiliyetleri her halde biz erkek - lerden çok daha kuvvetli. Kadıncağızın hatırına gayet parlak bir fikir geldi. He- men garajlardan birinde çalışmakta olan kardeşine tlefon ederek, iki kuvvetli ha- malla birlikte büyücek bır kamyon gön- dermesini rica etti. Kamyon gelinciye kadar biz sarhoşların paltolarını ve kürklerini tesbit ve kay - etmekle meşgul olduk.. Ev sahibesi, her nedense, yazımı pek beğendi. Elime bir tebeşir tutuşturdu. Beraberce vyestiyere yollandık.. Ben elimdeki tebeşirle, yere indirdiğimiz palto ve kürklerin üzerine, Yadının bana dikte ettiği isim ve nu - marâları vazmağa başladım. Kadın, şaşı- lacak bir kat'iyetle, herkesin paltosunu, kürkünü, şapkasını tanıyor; hattâ misa- firlerin adreslerini, ev numaralarına va- rıncıya kadar biliyordu, Kadın söyledik- çe, ben iri harflerle, ve düzgün bir ge » kilde paltoların üzerine #dres ve numa - rgları kâydediyordum. Takriben yarım #aat sonra, yani tam kamyonun geldiği sıralarda bizim her işi- miz bitmiş bulunuyordu. Biz, sadece pal- toların üzerine ısim, adres, numara kay- demekle iktifa etmemiştir. Ayrıca bir defter tedarik ederek, kumgza sırasile, ve ayni semite oturanları yan yana yaz - mak şartile bütün bu edres ve isimleri deftere de kaydetmiştik.. Bu suretle hem zamandan kazanmış Giacak, hem de te - beşirin silinmesi ihtimaline karşı elimiz. de bir de yedek aöres defter) bulundüra- caktık. Sizin anlıyacağınız işi tamamen sağlam tutmuştuk.. Meselâ İvanovla Va- #ilyev ayni semtte, veyahud birbirlerine yakın semtlerde oturuyorlar ise, biz bun. arın numaralarını da yan yana kaydet- malştik.. * üzleri soğuktan pancar gibi ok muğ iki güçlü kuvveti hamal, ortalığı karla Xirletmemeğe çalışarak canlı yüklerini odalardan koridora çı - kardılar.. Herkesin sırtına paltosunu ve yahud kürkünü geçirdiler. Ben yazıla » rın silinmemesine. dikkat < ediyordum. Nihayet bu fasıl da bittikten sonra, ha - eyi yecanlı bir yılbaşı gecesi | ULEN Yazan ; Nik. Moskvin - Çeviren: H. Alaz , SEA k e mallar sarhoşları osriliyarak teker te- ker kamyana taşıdılar. Bunları, adeta odun ıstif eder gibi, kam yonun içine istif ettiler, Kardan mu - hafaza olunmaları ıçin de Üzerlerini koca- man bir yelken bezi ile örttüler.. Ben muşamba kaplı tevzi defterini kol. tukladım; kamyonun bir köşesine geçe- rek oturdum. Motör, gecenin sessizliğini yırtarak bomurdadı. Kamyon hareket etti. İşler yolunda gidiyordu. Biz, elimizdeki adres defterine baş vurarak sokaklara gi- rip çıkıyor, kâh şuraya, kâh buraya ce - sedleri tevzi ediyorduk. Zaman zaman örtünün altından sesler işitiliyor, yay » van bir ağız, masanın öle tarafında bu- lunan sardalye tabağını, veyahud rakı şişesini kendi tarafına yaklaştırmalarını istiyordu. Bu arada hsyecunl bir ses, be- yaz sofra örtüsüne dökülen şarabın üze- rine ekmek üzere süratle tuz istemeğe başladı. Sira Ginenkoya geldiği zaman, ben derhal ayağa fırladım. Herkese yaptık - ları gibi birisinin Jeğil de, İkisinin bir - likte onu kaldırmalarını ve büyük bir ihtimam ve nezaketle a'lesine teslim et- melerini hamallara emrettim.. Örtürün altında bilmem kaçıncı dere - ceden bir kâtible, bilmem hengi koope - ratifin tezgâhları gibi ehemmiyetsiz bir iki kişi kalmıştı. Bu ehemmiyetsiz yükü de yerine ba - rakmak üzere kamyon hareket etti. Fa- kat bir kaç yüz metre yol almasına va - kit kalmadan halırıma müthiş bir şey geldi!.. Evet, ne müthiş, ne feci bir şeyl. A- man Yarabbi ben bunu nasıl olup ta akıl edememiştim!.. Derhal kamyondan aşağı atladım ve gerisin geriye koşmağa başladım. Hem gerisin geriye #diyor, hem de başıma neler gelebileceğini düşünüyordum.. Fa- kat bu nasıl böyle olmuştu?. Ginenkonun ewnin pencerelerinde hâlâ işık vardı. İyi, hoş amma biz evin içine nasıl giredilecektik?. o Hem evin içine girince ne söyliyecektim?.. Bir kaş dakika evin etrafında deli gibi dolaştım. Aksi gibi hatırıma da hiç bir şey gelmi- yordu.. Bildiğim biricik şey, vakit kay- betmeden hemen süratle eve girmemin icab ettiği keyfiyeti idi. Öyle ya, nerede Me ışıklar sönebilirdi, o zaman ben me yapar, ne baltederdim7. Fakat acele yüzünden ksfamdaki # - kirler birbirine karışıyordu. Kulaklarım ateş gibi yanıyor, kalbim küt kik atı - yordu., Bir kelime ile, o dakikada çok »- emacak bir balde bulunuyordum. Ka - Yuğa istiblâk kooperatifindeki satış me- murluğu ebediyen elimden gidiyordu. Yarın, kendisine sunduğum istidayı e line olan Ginenko, istidadaki yazı fe kürklü paltosunun arkamndaki yazının ayni olduğunu herhalde farkedecekti. vet, yazıların ayni olduğunu farkedecek, ve kendisini, kosablık koyun gibi, yük iğ kamyonları içinde evine getirenin de ktm” olduğunu derhal anlıyağaktı. Tabii heri fona halde köpürecek ve haklı olarak, ân tidamın altına «red!» cevabını yazacaki, O zamanlar, hiş te şimdikine benzemez di. Yeni bir iş bulmak hiç te kolay der” gildi.. Bahusus böyle güzel bir iş, mumju © aransa bulunmazdı. j Gözlerimi yumarak, tıpkı suya dala | gibi, başımı eğerek merdivenlerden ya karı fırladım.. «Ya berro, ya merro'» yerek elimi zile attım.. Fakat heyecandan tıkanarak, tekrar elimi geri çektim: Has yır böyle sellemehüsselim içeri girememe” dim. Mutlaka makul bir sebeb bul 4 lâzımdı.. Tekrar merdivenlerden aşağı indim, Gene evin etrafinda, bir deli gibi, do mağa başladım.. Işıkların sönmesi ihti 4 mali bir kurt gibi içimi kemiriyordu.. irdenbire hatırıma parlak Biş fikir geldi. Eve girebilmek içini gayet makul, gayet haklı bir sebeb bul müuştum. Derhal paltomun düğmelerini d Paltamun birinci iliğini ikinci düğ ikinci iliğini üçüncü düğmeye ge: Paltomun bu hali, beni yamrı sarhoş bir insan gıbi gösteriyordu. Bu dan başka, bir omuzumu aşağı indirdim, Bir kemancı gibi Loynumu çarpıttımı, Tam manasile bir sarhoşa benzediktemi” sonra zili çaldım. Kapı açılınca, mahcub bir eda ile, kat bir sarhoş sırıtışle: k. «— Alfınızı rica ederim, dedim, Fakaj gördüğünüz üzere veni yılı kocanızla bes raber ayni yerde kutluladık.. Fakat eva lerimize dönerken pajtolarırmzı yanı g.ymiş olacağız!. (Bu cümleyi söylerie oidukça tabi bir gülüşle gülerek çu andıran kendi kötü paltomu gösterdim.) İşte bu sebebden ötürü üçüncü kapıyı; çahyorum.. İş yalnız kendi paltoma lük etseydi emin clunuz k' sizi bu $ te rahatsız etmezdim.. Fakat sorradağ tesbit ettiğimize göre, üç dört kişi pala « Tarını yanlış giymiş!, Belki de sizin ciniz...» Madam Ginenko derhal vestiyere atıl dı. (Kadın, kendi külistür patı o « casının mükemmel kürkü ile değişti ğe geldiğime zahib olarak bu ana boni dehşet içinde dinlemişti). Ben de fi tum. Kadın derhal kendi kocasının tosunu tanıdı ve ortada bir . madığını söyledi. Fakal bu beni tatı edemezdi. Ben -heyhat. bu Or kendi paltbm olmadığını, fakat paltolardan birinin şu vestiyerdeki pal « toya çok benzediğini, hattâ kaybolan pala to sahibinin, bana kendi paltosunun alk meti farikalarım bile snlattığını söyl dm. Ben, vestiyerdeki paloyu elime Si larak: “ği «— Maamafih biz bunu şimdi anlıya biliriz» dedim. a Ben Ginenkonun Bitoram ma . viriyor, çeviriyor, ötesmi berisini yok © luyordum. Paltonun sırtında tebeşirle yazılı olan adresi kendi paltomla, iyice, silinciye kadar bu evirme, çevirme çini devam ettim. 3 Si Yazıların iyice silindiğine kanaat ge trince, büyükÜbir sevinçle paltoyu ka s dının kucağına teslim ettim. Kadin haki idi: Palto hakikaten kosasınındı. Af dim; «kimi yatağında uyur, kimi di in tosunu arar, şeklinde bir de nükte ya pârak, ve bir kötürüm gibi kendi külü tür paltoma arınarak sokağa çıktım. B u hâdiseden bir kaç gün t da Kulugu istihilk kooperatif e nin satış memurluğuna kabul ed Takat istidamı tetkik eden ve beni işe ks bul eden yeni direktör cldu.. Çünkü b bir kaş gün içinde Pavel Antoneviç G nenke, - bilmem Dasti bir yağ mpsele sinden ötürü » bir başka vilâyetin koğg ratiline nakledilmişti.. 4 Yani sizin anlıyacağınız, 6 yı vi cesi çektiğim e e eli tüler ve zahmetler tamamen boşuna imiş” R az r