' g Hergün Köy kalkınmasında Şehrin rolü Yazan: Muhittin Birgen H €er memleketin olduğu gibi bu memleketin de temeli köydür. Köyü harab olan bir vatan, hiç bir su- retle mamur sayılamaz. Bu mamurluğu isler madd? manasile alınız, ister manevi manasile anlayınız, netice ayni şeydir. Köy mamur olmadıkça vatan, maddi ma- nasile âe, manevi manasile de harabdır! Bugünlerde, Cümhurreisimizin köylü ile yaptığı temaslardan, yakında Anka - rada müstacelen bir ziraat kongresi top- Jamak ürzere girişilmiş olan teşebbüsten şunu anlıyoruz ki köyün kalkınmasın. te. mila açin büyük bir hamlenin arifesinde bulunuyoruz. Şu halde bu mevzu, günün Mevzuu demek oluyor. Üstünde tekrar durabiliriz. * Köyün kalkınması demek, köyde bir Aakılâb demektir. Fakat şunu bilmeliyiz k: köyde yapılacak olan bu inkılâbın her geyden evvel şehirde başlaması lâzını ge- Mr. Çünkü köy gayet passif bir varlıktır. Onun bütün mündemiç bulunur. Şehre karşı itimadı olmadığı için köy, onun her sözünü şüp- he ile telâkki eder; ayni zamanda şehir köyün wremediği şeyleri yaptıkça da ©- nun hiç ses çıkarmaksızın güsterdiği bir mukavemet vardır ki şehrin bu muka - vemeti kırabilmesi imkânsızdır. Ötedenberi her yerde ve bilhassa bizde köy ile şehir arasında daimi bir anlaj - mamazlık vardır. Şehre göre köy cahli ve tembci, köye göre de şehir müsrif ve sefih birer muhittirler. İki tarafın kar » şıbkh duyuş ve anlayış tarzları bundan ibaret olmakla beraber, şehir dalma köy Mzorinde bazan az, bazan da çok, fakat her zaman kuvvetli bir tesir yapar ve hüküm lera eder. Köyde şehirleşmeğe doğru daim? bir temayül vardır; çünkü realist köylü şe- hir hayatının daha rahat olduğunu bilr. Şehirde ise dalma köylüleşme hakkımda medhiyeler ve kasideler duyaraınız; fa- kat, ne köyleşen şehir ve ne de köylüle. şen şehirli gördüğümüz yoktur. Demek 0- Juyor ki şehir ve şehirli köye karşı sa - miml değildirler, Cemiyet kesafetlerinin ezeli tarihi işte bu karşılıklı tezadın muh- telif zamanlardaki tezahürleri arasında tnkişaf etmiştir. Köyün şehri anlamasını beklemek bir hâatadır; bunun yerine şehrin köyü an - Taması Tâzımdır. Şehir köyü hangi noktalarda ve han. gi şekilde anlamalıdır? Bu da başlı ba »| şına büyük bir mesele teşkil eder. Bir kaç noktasını göstemelim: 1 — Şehir bilmelidir ki köylülük ko- lay bir iş değildir. Bizdeki gibi a7 bilgi| ve az teknikle mücehhez bir köy, bir ta-| raftan tablat ve bir taraftan da şehirle hayat mücedelesi yapmak mecburi'yetin. de bulunursa işin içinden kolaylıkla çı - kamaz. 2 — Şehrin öğrenmesi lâzımdır ki ken- Gi aklına esen her iyiliği, her yeni şeyi köye kabul ettiremez. Köy, ancak kerdi işğine uyan ve hayatına muvafık gelen şeyleri kabul eder, ötekilere karşı pas- git bir mukavemet Bu müka « vemeti yenmek imkâ $ — Nalıncı keseri gibi datma kendine yontmağa çalışan şehir şunu anlamıya çok muhtaçtır ki bu yontma amelivesi namütenshi devam edemez. Şehir, kendi hayatımı köy hesabına her gün biraz daha düzeltmekte ne kadar ısrar edrse köy - de de hayat, maddi ve manevi bütün sa- halarda o kadar süratle bozulur. Dürüsti İle mukahele edemiyen köylü, nihayet hileye sapar. Bugünkü köylerde pazara tereyağını hilesiz getiren köylü kalma- mışsa bunun sebebini köyde değil, şehir- de aramamız lâzımdır. 4 — Şehirli şunu da öğrenmelidir: Bü. tün bu yukarıdaki hakikatleri bilmek kâ- fi değildir. Bu bilgiyi evvelâ bir akide ve ondan sonra da bir amel haline getir- mek İâzımdır. Meselâ, eskiden ilmihali baştan aşağı yutmuş gibi ezber bilen go0 - ğan yemez sofular vardı; bunların na - maz kılıp, oruç tüttuklarını ve bilhassa zekât verdiklerini gören olmazdı. Bi'mek Vi değildir; itikadı amel takib etme - lidir, * l#c.tlyhmıınınıçh.hırndıı Resimli Makale: . Kış aylarındayız, havayı karanlık, yağmurlu. sıkıntılı gö- Tüyoruz. İçimizde bir üzüntü vardır. Fakı müz bahardır, bir kaç ay sonra gökten bulut silinecek, yağ- kuvveti bu passifliğ'nde| mur dinecek, hava açacaktır. tekrar güneşi göreceğiz. SON POSTA e Kıştan sonra bahar — at biliyoruz ki önü — OlArak geçen aylar Muvaffakiyetsizliklerle, aclarla, mahrumiyetlerde do' da kış mevsimine benzerler, Kışın sonu olduğu gibi müuvaffakiyetsizliklerin ve mahrümiyetle- rin de bir gu vardır. Bugün vaziyetiniz fena ise üzülmeyi « niz, düşününüz ki kış geçecek, bahar tekrar gelecektir. Londranın seksenlik Meşhur İranlı Deri taciri Yukarıda resmini gördüğünüz zat meş- hur bir deri tücearıdır. Londranın tanın- mış bir simasıdır. Son günlerde Londra piyasasında hararetlenen deri alım satı- mında bir milyon beş yüz bin liraya yir- mi bin deri satmıştır. Yaşı sekseni aşmış olmasına Trağmen, bu İranlı tacir, her sabah açık pencere ö- nünde kültür fizik idmanları yapmakta, soğuk bir duş banyosundan sonra da, iki saat yol yürümektedir, İri patates yetiştirdigi için bir çiftçi mahküm oldu Patates piyasası idare heyeti, matlub büyüklükten daha iri patatesler sattığı | için bir çiftçiyi 12 lira para cezasına çarp- | tirmn — ——— ——— evvel gehirde böyle bir zihniyet inkılâ- bımma ahliyae vardır. Cümhurreistmiz muhterem İsmet İnönünün son seyahati ve bu seyahati takib edeceği anlaşılan di- Ber tetkikleri böyle bir inkılâba doğru yen! bir hamle manasımı alıyor. Eğer bu| noktada yanılmıyorsak, eğer bu memle- ket, İsmet İnönünüm arkasından bu in - kılâba doğru yürümeğe hazırsa, yürü « yebilirse şehirde zihniyet değişir ve © zaman köyün kalkınmasını temin edecek bir hâarekete şahid oluruz. Aksi takdirde | köy, gene bildiğimiz köy olarak kalmıya | mahkümdur! Muhittin Birgen İSTER İNAN, Bilenler söylüyorlar: İnhisar idaresinin yaptığı şaraplar Almanyada büyük bir rağbet görmüş. İlk parti olarak gönderili hal satılmış, ayni mikdarda ikinci bir parti istenmiş.. 60.000 litre şarap para itibarile büyük bir kaymet ifade etmer Be- her litresi 25 kuruştan satılsa yekânu 15,000 Hradır. Meselâ Fransa gibi şaraba düşkün memleketlerde toptancı ticaret. hanelerin günlük satışları belki bundan da fazladır. Fakat Almanya şarab ıstihsal eden bir memleket! bütlün dünyada ün almıştır, denilir. Bunun içindir ki Türk şarabının Almanyada satılmıya başlanmasının müstakbele matuf ümid itibarile kıymeti büyüktür. Bugün ilk parti İSTER YÖT İ Hergün bir fıkra *ı İkisi birden Hasis bir İsşkoçyalı bir doktora, mu- ayene oimıya gitmişti. Bekleme o dasındaki «birinci muayene üç şilin, diğerleri ikişer giline» yazısımı okudu. Kendi kendine: — İşte bu iyi, dedi, döktora, ikinci defa geldiğimi söylerim. Nereden bi lecek, Muayene sırası kendisine gelinişi Doktor İskoçyalıyı muayene etti: — j — Siz tlk deja geliyorsunuz değil :| mi? $ — Hayır, ikinci defa geliyorum. — İlk defa ne vakit gelmiştimniz? — On beş gün evvel, Doktor, önündeki defteri geçirdi: — Olabilir, dedi, miniz yok, geçen muayenenin parası- ni vermediğiniz için deftere isminizi de yazmamışım. Bu sefer her iki muâ. yenenin ücretini birden verirsmniz. Birinci için üç şilin, bunun için de iki, gözden | ğ $ f NBi b Holivudda İşlenen Garih bir cinayet Hollywoodda film stüdyolarından - bi- Pende elektrik mütehassıslığı yapan bu Amerikalı, Kansasın semfoni orkestrası- nın şefinin karısını tabanca ile öldür- müştür. Mahkemede: »Karım orkestra şefinin karısmın avucuna girmişti Onun tesiri altında idi. Binaenaleyh bti kadı- İSTER olarak bu kadarını satabiliriz. len 30,000 Titre dot » makla beraber gene , Ren şarapları | ten şikbâyetle vakit duklarına: İNAN, 1ISTER iyhaydudlarından, gangsterle bir düzine ticarethane varı yan ve bulan, yahud da kı Jaşan sadece tek idaremizdir, diğerleri sadece müşterişizlik- Avrupada beğenilmesini Düngyanın en Korkunç bir haydudu apishanede öldü . merikanın pusuda iş gören meşhur » uyuşarak, onlara rehberlik eden, casusluktan tutu- nuz da cinayote kadar her sahada eli c- lan, ve resmi vazifesi de kaçakçılık bü- rosu azalığı olan Mins, cezasını çekmek. te olduğu hapishanede kalb sektesinden ölmüştür. Binlerce dolar dolandıran ve meşhur tayyareci Lindbergin çocuğunun kaçırılması hâdisesinde haydudlara ve- rilmek üzere kendisine teslim edilen 20 bin dolarlık fidyeinecatı çalan haydud, zamanımızda yetişen cemiyet harici tip- lertn en dikkati çeken simalarından biri Wi Almanyada Çingenelere karşı mücadele Berlinde neşredilen bir emirname i- le Çingeneler arasında bir ayıklama ameltyesine başlanmıştır. Alman Ari, Yahudi ve ecnebi Çingeneler tefrik o- lunmuşlardır.Ecnebi Çingeneler hudud harici edilecek, Yahudi Çingeneler kamplara sevkolunacak ve ari Çinge- nelerin de iyi ve mütemekkin vatan - daş olmalarına çalışılacaktır. İleride Almanyaya hiçbir Çingene Kahnl edilmiyecektir. ——— ——— nı öldürmek hissini duydum, öldürdüm. Buna mecburdum da...» demiştir. Resimde, kız kardeşinin katili teselli ettiğini görüyorsunuz. İNANMA! gattık. Yarın üç beş, on, yüz mislini Yalnız bizim bildiğimiz memlekette şarap yapan sadece inhisar idaresi deği ldir, nefasette onun ayarını bulama - beğenilecek derecede şarap yapan belki r, fakat şarabına mshreç ari- iliğinden gelmiş teklifle karşı- geçirirler, Bu vaziyette, Türk şarabının İNANMAİ Birincikânun 20 Sözün Kısası İsmetin radyosu E Talu izim İsmet Hulüsinin ne V& mefe bevesi varmış. Radyo, asrımızda medeni bir — ihtiyafi oldu. İnsam. yorgun argın evine - dü! mü, radyosunun başına geçince, o istâöf yon, bu istasyan derken yorgunluğunü unutuveriyor. Vücudde kırgınlık.. umumi ahvalde nâf hoşluk.. evden o gün kımıldamağa karilf vermişsiniz. Uzun kış günü nası) geçet Radyo sağ olsun! Kısa dalga, orta dalgie bir de &izin kendi dalganız haşrü neşfü" lunca, akşam da oldu, gitti! İsmet Hulüsi, fennin bu gürtl icadından ıslilfade etmek istedi. Tas: etti; epey bir para topladı. bi raiyo*slr tın aldı. Matbazda, İsmetin seviştiği on arkadâf var, Bunların onu da İsmeti tebrik ettt ler: Uğurlu kademli olsun! dediler. met, kendi sevincile sevinen bu on arkâ* daşı, radyosunu görmek ve dinlemek Ü Zzer, birer birer evine çağırdı; gittiler. rincisi dedi ki: — İsmet! Radyön güzel amma, S& berrak değil.. çok madeni, Ben senin y& rinde olsam, 8. E. S. markalısını alırdıfk İsmet söz dinledi. Radyosunu 10 liff eksiğine geriye verdi ve S. E. 8. markif bsmu aldı. İkinci arkadaşı bunu gördü« — İyi! dedi. Lâkin bunun kısa da! 19 metreden başlıyor. Halbuki 13 16 başlıyan Edisonlarla Havai adalarımı bild alırsın. 5 İsmet uysal çocuktur. S. E. S, ini sekif hra noksanına sattı. Edison aldı. Üçülll arkadaşı itiraz etti: — Keşki Martavallo markalılarındsik alaydın! İtalyan radyolarının üstüne İsmet bu üstünlüğün sebebini Ertesi gün Edison gitmiş, on bir farkla bir Martavallo gel Dördür . arkadaş bunu görünce isysf etti: — Yazık, yâhul! Bana sorsaydın a? S# na Redtop tavsiye ederdim. En son Sİ$* Jtem bunlar! | İsmet on beş lira zarar etti, Jâkin Af7 kadaşını kırmadı: Redtop aldı. ü arkadaş dedi ki: Ismetciğim! Bu molozu — alacağılf necen bir tane 1940 modeli Telegrafküf İalmazsın? Aradığın istasyonu ak geçirmen kâfi. Derhal, ototelepatik M& kan'zması sayesinde, makine o Isti kendiliğinden açıveriyor! Redtop on lira eksiğine geri gitti; T” legrafkün geldi. Uzatmıyayım: Arda kalan beş arkadi gın beşi de, ayrı ayrı birer marka tavslt ye ettiler. Bizim İsmet te her birinin SÜ zünü dinliyerek ve her defasında bi İlra ziyan ederek, radyosunu arkadi rının tavsiyelerine göre değiştirdi. En sonuncusunu dr kası beği di. Onu da sekiz Iira eksiğine dü ya :ade etti. Şimdi bizim İsmetin radyösu yoktüfi Zaten istese de alamaz. Elindeki enin yarısından fazlası ahbab rTuna yok oldu, Amma, İsmet bir hakikat öğrendi: Ş nun bunun bol keseden verdiği ıkl”'. gören da'me zarar eder! ö brmeererereeesse e se a seeL ea eeet Konterans ge Beyoğlu Halkevinden: Perşembe günü p pebaşındaki merker binasında tııınl*"—' ferberlik müdürü Bay Cemal Gönend fından, bir. konferans verilecektir. SAa H Kanlırana terilecekti TAKVİM BİRİNCİKANUN m istfade ederek harice satış yap- || mak için hiç bir teşebbüse girişmezken şikâyete haklı ol- kittenberidir bir radyo edir. EHYİRTESEE E ee aa MAD — 2U NE SRARKER