< ASAUA FÜ ai MA SAĞ A R Ü e SAREŞÜR Ü DA AŞİ ABEŞ L İ y ça Pöetta a «Bon Posta» nım deniz remanı: SÖON POSTA 41 Türkçeye çeviren: M. Süreyya Dilmen Sahte Norveçli korsanlar Hünerlerimi göstermekte devama ça- lışıyor idiysem de bu esnada ellerim tit Tiyor ve onların hantallığı daha ziyade beliriyordu. Ellerimin titremesine mâ- tü olamıyordum, derin bir heyecan duymakta idim. özlerimi de deniz gözlü, lepiska saçlı, beyaz lenli kızdan, peri prensesinden bir türlü ayıramı - yordum., Gemi zabitlerinden biri olan muavi- nime fısıldadım: — Şimdiye kadar yaptıklarım tyi gitti amma bundan sonra devam ede - miyeceğimi anlıyorum.. bu kadar kâfi olse gerektir. Bunun üzerine arkadaşım şaka ve lâ- tife ifade eden bir tavırla: — Bayan ve baylar! Diye söze başlamış ve: — Büyük fakir, demişti, bu son ve çok hayretengiz marifetini de ifşa et- menin münasib olmıyacağını düşün - dmüştür. Bunun, en evvel büyük mat - buu İngiltere kralının huzurunda ibraz edilmesinin muvafık ve hattâ bir vazi- fe olacağını hissetmektedir. Arkadaşımın bu #özleri herkesi gül- dürmüştü. Misafirleri selâmladıktan sonra hemen kamarama çekildim ve sür'atle elbiselerimi değiştirerek salo- na avdet ettim ve arkadaşlardan biri vasıtasile benim için #deal olan kıza kendimi takdim ettirdim. Onun önün- de eğildiğim zaman duyduğum utancı Hiç bir yerde hissetmemiştim. Bu güzel kız, beni hakikaten bir Hindli zannetmiş olmakla aldanmış bulunması kendisini bir hayli eğlen - dirmişti. Benimle bu mevzu üzerinde gpürneş'e konuşuyordu. Gülüşleri çok Matlı idi. Adının İrma olduğunu söy- ledi. Babasının Sumatra adasında ga- yet vâsi araziye zahib olduğunu ve İşimdi ise burada Fuerteventura, ada- Jsında hava tebdili için muvakkaten İ- 'kamet eylemekte bulunduğunu anlattı. Bu adadaki tevakkufumuzun müte- baki günleri saadet içinde geçmişti. frmanın babası, gemi sübaylarına ika- met eylemekte bulunduğu villada bir kgiyafet de vermisti. Vaktimi artık hep İrmanın refakatin- de geçiriyordum. Onunla- birlikte, se- vnelerce evvel lâtif ve cazib manzarala- Aarı biçare Phelaxa sürur ve ibtihac bah- tgetmiş olan adanın beyaz ve temiz ev- xleri arasında, yeşil korulukları içinde Ozun geziler yapıyorduk. Gemimiz tekrar harskete geçip de Şimal rotasını aldığı zaman, İrmanın, *yakında ana vatana avdet edeceklerine ve orada tekrar — buluşabileceğimize dalr vermiş olduğu teminattan dolayı saadet duyuyordum. Evet onu, bu ideal güzeli tekrar gör- müştüm ve nişanlanmıştım. 1914 yılı- mın !7 temmuzunda Panthertn tekrar *'Kameruna dönmesi lâzım geliyordu ve harekete de hazırlanmıştık. Fakat hiç ammadığımız bir sırada bahriye neza-| tetinden bir telgraf almıştık. Bunda «Hareket etmeyiniz'» deniliyordu. Ağustosun birinde Almanya Rusya- a karşı harb nân etmişti ve bu suret- "de de dünya birdenbire alevlemmişti. HBunun üzerine İrmaya, izdivacımızın Mehir edilmesinin muvafık olacağını söyledim. Bir müddetcik sonra arkada bir dul kadın ölarak bırakması kuvvet- le muhtemel bir adamın onu zevceliğe alması doğru bir hareket olmıyacaktı. *Fakat ona kalsa 0 hemen izdivacımızı yültizam ediyordu. Fakat ben kararımda 'şabitkadem bulunuyordum. XII KORSANLIĞA CIKAN SAHTE NORVEÇLİLER Şimdi Hamburrun nişatlı bir kahve- sindeyiz. Sene 1916, Harb devam edi - yor ve Almanyada yasayış gittikçe zor- laşıyor, Bununla beraber kaehveler, ga- zirolar hayat ve neş'e kaynağı olmakta berdevam. Kataya çıkmağa mezun bir deniz zabiti; kendisine dritnotlarda ve kruvazörlerdeki haşin hayatı bir müd- Nurveç sahili açıklarında rastlanan — bir detcik unutturabilecek muhitler bul - makta güçlük çekmiyor! Arkadaşım Dalstroven ve ben, ma- samızdaki bardaklarımızı İsveç punci- le doldurtuyoruz ve konuşmamızın bi- İrinci saatini bitirip ikine? saatine gir- miş bulunuyoruz. Fakat bizim lâfları - mız, Skagerrak açıklarında gördüğü - müz muharebe kruvazörlerinin denizin dibini boyladıklarına ve torpil infilâk- lerile destroyerlerin berhava oldukları- Na ve sair manzaralara dair değildi. Bizim konuşma —mevzuumuz sadece yelken gemileri ve benim mazideki di- rek önünde geçirdiğim günler idi. Bu aralık bir emirberin, kahvenin kalabalığı arasından kendisine yol bu- Jarak bize doğru geldiği görüldü ve ge- lince de bana bir zarf uzattı. Bu'ami - rallığın bir emri idi, ertesi günü impa- Taforluk umum! karargâhına müracaat etmekliğime mütedair bulunuyordu. Basit bir deniz yarbayına vaki olan bu mahiyetteki davetlerin ifade eyle- diği mana kat'iyen bir fevkalâdeliği haiz idi. Bundan dolayıdır ki içimde derin bir merak hissi kaynaşmağa baş- Günün Bulmacası Boldan sağa ve yukarıdan aşağıya: 1 — Elmanın ” vitamninli diye bazlarının atmağa kıyamadıkları kızmı. 2 — Lanetli - Örnek. 3 — Onlar birbirlerini istemezler, ev sahi- bi hiçbirini istemez - Bir nota, 4 — Akıntıların birleştikleri nokta - Çü- Tüğü makbul değildir ama, gene al- tın mahfazaya konulur, 6 — Tavufun yumurtladığı yer - Görü « nürü, görünmezi herksin başından eksik olsun. € — Emreden. ? — Yek - Bu taşıyan. $ — Akıl - Kımımın kocas. 9 — Kaba - Tırnak cilâsı daha icad edil- mediği zaman kadınlar tırnaklarına #sürerlerdi. 10 — Vâsıl olamama, 128464786010 Kvvelki bulmacanın hıuıdıi şeklü Ingiliz kruvazörü kendisini durdurttu lamıştı. Kendim de «intizarsa taham - mül edemiyen bir şahsiyettim. Ertesi günün sabahı beni Berlinde, donanma mensublarının kutsal mâbe- di olan daireye girerken — bulmuştu. B'raz sonra, Heligoland adasının yarla- rı kadar asık çehreli eski bir Alman de niz lordunun huzurunda ve hazırol va- ziyetinde emir bekliyordum. Kulağı - İma çarpan emirler sür'atli verilmişti ve |kısa idi. Amiral: — Siz, demişti, bir geminin kuman- adsını alacaksınız! Bu gemi ile düş - man abloka hattından geçerek açık de- nizlerde hasım ticaret gemilerine bas - kınlar yapacaksınız.. lüzumlu yerlerde | kömür istasyonlarımız bulunmadığına | göre alacağınız geminin bir yelken ge-' misi olmasını tensip etmiş bulunuyo -| ruz.. Nasıl bu işi başarâbileceğinizi zan ediyor musunuz? Amiralın bu sualine karşı şöyle ce- vab vermek aklıma geldi: — Hay ömrüne bereket! Dostum.. müsaade et de şu kollarımı boynuna dolayayım.! | (Arkan var) I Bir doktorun günlük notlarından Grip ve diğer entani Hastalıklara karşı Mukavemet İster grip olsun, ister zatürree ve ya- hud diğer entanl ve sari hastalıklar ol- #sun hastalığın hücum devirlerinde vücu- dün mukavemeti esas tedaviyi teşkll e- der. Hasta görürsünür ki 39 - 40 derece a- teşe karşı gayet lâkayddır. Zinde görü- nür, nabırları kuvvetli, ahvali umumi- yeleri gayet iyidir. Hasta vardır ki otuz gekiz derece ateşe mukavemet edemez, düşkündür. Nabız seridir, zayıftır. Ah- vali umumiye iyi değildir. Doktorlar bi- risinin yüksek ateşine rağmen umuml vaziyetine bakarak Ati için nikbin gö - Tündükleri halde diğerinin 38 ateşine Tüğmen bedbin bulunurlar. Çünkü has - tanın umumi vaziyeti ve mukavemeti da- ha bidayetten kırıktır, sebundur.. Bun- ların kalbi mukavemetsisdir. İntüâtlar daha seri olur. Bunun için herkesin ha- N sıhhatte İken en büyük vazifesi ahva- Do umümiyesini sıkı sıkı kontrol etmesi olmaldır. Kalb, cihamı teneffüsü, cihaz hazmı ve bilhassa böbrekler ve karaciğe- rin fiziyolojik vasifelerini muntazam bir zürette İfa edip etmediklerini tetkik et- meli ve yahud aile doktorlarına kontrol ettirmelidirler, 'Tâ xi hasta düştükleri zaman süratle şifaya kavuşmak müm - kün olsun. Ceyab isteyen — okuyucularımızın — porta pulu yekamalarını rlea ederiz. Akal tah- dirde istekleci mukabelesiz kalabilir. Siema li ylGal gee öein ü ea ea l TURAN TİYATROSU San'alkâr Naşit, Cemal Sahir birleşiği, Mezey waryetedi DİŞİ HOROZ 3, Perde 21 B, kâzun Çurşamba axşamı Hamiyet. Yüce Sos ve ARKADAŞLARI Birincikfinım 20 ORSS Helsingfors olimpiyadlar! hazırlıkları devam ediyof Finlandiyalıların yeni kararları ile olimpiyad oyunlar! birçok milletlere kapılarını kapamış oluyor : Atletizi dereceleri asgari hadde indirildi 'Yazan: ÖMER BESİM Uzakşarkta patlıyan ve hâlâ devam eden Çin - Japon harbi dolayısile bey- nelmilel Olimpiyad komitesi on ikinci Olimpiyad oyunlarının yerini değiştir- miş ve bu büyük işi Finlândiyaya ha- vale etmişti. 1912 de Stokholm'da yapılan Olim - piyadlarda nazarı dikkati celbeden Fin lândiyalılar Büyük Harbden sonra An- vers, Paris, Amsterdam, Los-Ancelos ve Berlin Olimpiyadlarında kazandık- ları büyük muvaffakiyetlerle çoktan - dır topraklarında Olimpiyad oyunları- nı organize etmek için çırpınıp durü - yorlardı. Elliden fazla milleti bir araya top- layan Olimpiyad oyunları kısa bir z manda başarılır bir - iş sayılamıyacağı için Finlândiyalıların bu mevsim, bu muazzam işi üzerlerine almış olmaları onların bu müddet zarfında pek büyük gavret sarfetmelerine sebeb olacağı &- şikfirdır. Üç buçuk milyonluk Finlândiya, bir spor yuvası olduğu içindir ki bu şerefli hareketi en kısa bir zamanda hazırlır yabileceğine inandığından, zamanın kı- .;a’ıı:ını rağmen işin mühim bir kısmı- ta bugün bitirmiş bulunmaktadır. Malüm olduğu üzere Olimpiyad © - yınları bizim henüz lâyıkı veçhile icab eden alâkayı göstermediğimiz atletizm ile başlar ve bu ovunların hitamile ka- panır, tarihe karışır, gider. 1896 da Yunanlı bir zenginin ortaya kayduğu para ile ilk defa Atinanın ta- rTihi ve mermer stadında yapılan Olim- piyad oyunları, o zaman yalnız atle - tizme münhasır fken zamanla inkisaf eden diğer sporlar da programa ilâve edilerek zengin bir hale konmuştu. Son zamanlarda Olimpiyad oyunları- nin organizasyonunu üzerine alan milh- letler, kendi milif sporlarını da bu pro- grama ilâve ederek umumt? puvanda çok düşük olan vaziyetlerini kurtarma- a çalışmışlar ve başa geçmeğe de mu- vaffak olmuşlardır . Atletizm sahasında, dünyada eşi az bulunan koşusu Pavo Nürmiyi, disk atıcı Niklanderi, cirid atıcı Jarvinen - yütülmüş ve artık erişilmez biref e safe addolunmuştu. ol 1940 ta yapılacak Finlândiya ği piyadlarına iştirak için 66 metr€ 139 atmak, 4 metre sırıkla atlamakı çdö metre uzun, 14 buçuk metre Üf atlamak lâzımdır. W Yüksek atlama çıtasını 1,75 Wd baren ölçecekler, mesafeyi hef santimde bir yükselteceklerdir. w Gülleyi 14 buçuk, çekici 50 Fölg atmış olan bir atleti müsabal bul edeceklerdir. Hakları var, bugün ciridi 78 metir den uzaklara saplıyorlar. . Diski 53 metreden fazla hrlr;;', lar. Gülleyi 17 metreye düşü! gee Zenci Jess Ovens, uzun atlama f nun 8 metre 13 santim uuğmlıw Zenci Jonson yüksek atlama ’v 2 moetre 8 sanlim yüksekliktem lar... p. Amerikalı Granber ve MedaW *” mındaki adeta azılı atletler sırıklâ Jj . lamada 4 buçuk metreye uli ler. hef Atletizmde dünya rüknrlın;:'- gün yeni bir atlet tarafından * sı, Olimpiyad oyunlarının bi letlere kapılarımı kapamasına du. Temenni edelim ki Balkan rında da bir g'in böyle bir Çâ! vurulmasın! gn gdür” Beden terbiye umum m lüğünde yeni tayinler etf Beden Terbiyesi Umum Müdül'De Sıhhat İşleri Dairesi Müdürlü! Adnan tayin edilmiştir. e Dağcılık Federasyonu riyasetit? $e Bursa dağ alayı kumandanı albaf ma'l getirilmiştir. pe 3 Eski Eskrim Fererasyonu fdd,J siktaş klübü müessislerindefi g Ba'kan, Beden Terbiyesi Um"'.'a' b Eskrim Federasyonu ne seçilmiştir. y Beden Terbiyesi Umum Mndn;? kında bir seyahate çıkacak ve F 'mat ” Dar leri yetiştinen Finlândiyalılar, 1940 ya- | vakını zında Helsingfors'da yapacakları O - İimpiyad oyunlarının hakikf manası- nı gözönünde tutarak bir takım spor - ları proğramdan çıkarmağa karar ver- mislerdir. Berlinde 93 bin kişi önünde yarışan atletlere mukabil, on iki kişi karşısın- da yapılan bir eskrim maçını Olimpi- yad gibi bir yerde hayretle seyretmiş, bunun gibi alâka toplamıyan bir çok müsabakalara da şahid olmuştuk. Berlin Olimpiyadının bir spor pa - nayırı manzarası, beynelmilel Ölimpi- yad komitesinin de gözünden kaçma - mış olmalı ki Finlândiyalılar tarafın « dan yapılan teklif kabul edilmiştir. Bu sahada biraz daha ileri giden beynel - milel Olimpiyad komitesi 1940 Olim - piyadı için atletizm derecelerini ince - lemiş ve birçok müşabakalarda asgari dereceler tesbitine bile lüzum görmüş- tür. Atletizm rökarları üzerinde teknik çalışmanın şayanı hayret dereceler or- taya atması burdan sonra her koşuyu atlıyana Olimpiyad stadlarında bir se- yirciden fazla hak vermiyecek, ve bu suretle dünyanın ender yetiştirdiği at- letlerin toplandığı bu müsabakalar, bi- rer teşvik müsabakası halinden çıka - rılmış olacaktır. 1924 Paris Olimpiya- dında Amerikalı Hanser 48 küsur met- re ile disk, 14,68 metre ile gülle birin- 'cisi olmuştu. Finlândiyalı Mirha ciridi 66 metre atabilmişti. Amerkalı Klark sırıkla an- cak 3,95 metre atlıyabildi. Amerikalı Osborn yüksek atlama çı- tasını 1,98 metre irtifadan aşmıştı. O zaman bu dereceler gözlerde bü - DALGA ;'. 1639 m. — 189 Kos. 120 V TAR. 19414 1 15198 Kes. 20 Ç, TAP. 3170 m. 0465 Kes. BALI 20-12-938 ı,,ı /f 1230 Müzik (operâ pımllf“a-w ayarı ve haberler, 1310 Türk müfF, gülg garkılar), 18440 - 14 Müzik (Fanfâf h) 1800 Türk müziği (Çincesaz Üf , Hat YAK ĞU GAT KALAN Karuşma (hakuk ilmi yayma KUrUL Müzik (hafif mözik - PD, 1915 SAĞ haherler, 19,25 Müzik dilderler * e Terrsil (bir dram - oğlumun Mürik (radyo orkestrası - Şefi Haskf Alnar). sv 21,00 Saat &yari ve hlll_r'ı Tak mehsulleri borsası, 3110 ÖÇ (halk müziğ ve oyun havalari şarkılar), 2200 Konuşma BA5 2115 Müzik (küçük orkestrâ), Ü Ce fearbeand), 23,45 - 24 Bon proğramn. üi Ormanlar umum Mw. şehrimize pı“â A Ormanlar Umum Müd Tinlst F Yaman, dün Ankaradan ŞG!" izde miştir. Hüsnü Yaman şeh kaç gün kalarak muhtelif bulunacaktır. , Etrüsk matlüb ınnî_':;:ı'. Bir müddet evvel sürati PAİ gl lan Denizbarkın Etrüsk Va v,.ı" lüb sefer sütatini tamame” tır. Vapur 12,5 mil üzerinde ferlerine devam etmektedir: |