Büyükada yolunda Şayet bir —ahbabınıza — tesadüf niz, yakm bir akrabanım Ziya » Eittiğinizi söyliyeceksiniz, — Talimalınızı aynen tatbik edece - Ülme emin - olabilirsiniz... Yalnız bir İlal sormama müsaade eder misiniz? — Sorunuz. — Hangi adaya bilet alacağım?. iİzameddin, bir an — durulada Ve Da; hq' — Siz, büyük Adaya bilet alınız. Fa- K ben hangi Adaya çıkarsam, beni kib edersiniz. l“c Mırıldandı. b Yizameddinin gösterdiği bu ketu - Vet içimde gerib bir şüphe uyandır- Lüxnt onu da başka bir şüpheye ı"kelrııemek için lâkayid davranmak n dı. h’*'.vlı yaptım. Ve sükünetle ayağa Uktırn: l: Akşama kedar yapılacak başka Vazıfem var mı?. X Hayır. % — Şu halde, ikametgâhıma avdet e- Tüm. Tam zamanında, Köprüde bu- hr." lklen sonra veda ettim. dt Iğ*ünıcı pansiyona geldim. Ö 'akat; kalbimden taşan sevinçten, % up oturacak bir halde — değildim. !lmhwh ki, bu casus şebekesinin dlh faaliyet merkezini de bu gece ktim. Ve artık doktoru ilk h"’“Eum anda: — Müjde, aziz dostum... İşte, gözle %':hcek ve el ile tutulacak bütün de- h Ve “spatlar hazır.. derhal faaliye- — Şecelim. Şunları bastıralım. Diyecektim. Yalnız, zihnimi bir nokta kurcalı » » Nizameddinin bazı garib hal- * ekseriya mest ve mahmur bakışla- Nh”m biraz fazlaca düşündürüyordu. Üqıdlm hiç şüpbesiz ki Davus gibi, Yanın en güzel, fakat en mağrur %Md değildi. Ancak şu var ki bu hhm da müesesir bir güzelliğe malikti. Min başka fazla olarak da, bütün hhr gihi munis ve sevişmeye son v'*de müstalddi. Naîîfe hislerinin cinsf hassasiyeti u- Hurmak Jâzım geldiğinden — bahse- ..H’h bile, kor gibi yanan gözlerin - b.%vi pırıltılar sönmemişti. .n' Vüs, mağrur bir adam olduğu idn H';n!lhlının hislerin! iki kelime i %mahne irca etmiye muvaffak ol- te TEM. Pakat, Nizameddinin munis “rı Mütevazi görünen sinsi hislerinden ı,my rdum, Onunla başbasa kalmak ”ki Teti hasıl olursa, ruhunda yasadığı ü Min ateşli heyecanı gizlenmiş olan "hrnı hangi kuvvetle teskin edebi- Mi düşünüyordum. hğ;"’l. luıîr mî: 'ver satın almak ve mda bulundurmak istedim. — Fa- ' d"Nl örfiyenin şiddetle hüküm İh ğü su koca memlekette, bütün € dükkânları kapalı olduğu aklı- .Zuil!len_—k bu fikirden vaz geçtim. Ve " düşüncelerden sonra: )ı Mukıddmı. tâbi olmaktan baş- Te yok. m"— mecburiyet hissettim. ÜLÜMDEN DANA MÜDHİŞ NE OLABİLİR?. hn İladaya çıktığımız zaman, or- *Ni konu kararmıştı. M adırh önümden giden Niza - Bahriye mektebinin arkasın- Ç;m "“'“mı ağır ağır çıktıktan sonra, * limanına doğru ilerlemiye başla - * ,:';, famamile tenha idi. Çamların — Dİ, zifiri karanlıklar basmıştı. Biyaüç, Aalık Nizameddin — duraladı. &"iPı bir dikkatle etrafına bakındı. hafif bır sesle bana hitab ederek: a ışı,M b::;n! Frizal. Artık, yanıma Mırıldandı. l""L C1 acı çarpıyordu. Fakat, şeylerin ehemmiyetini hiç Kapı usul usul aralandı, nerişen kıy bir an aklımdan çıkarmadığım için Bittikçe metanetim artıyordu. Bir an sonra ne olacağını bilmemek, mechul bir âkibete sürüklenmek.. ne güç şey. . Böyle olmakla beraher, o anda hissi m heyecandan memnun bir halde Nizameddine yaklaştım. Kulağıma eğildi. Fısıldar — gibi bir sesle: — Korkuyor musunuz? Dedi. Metin bir sesle cevab verdim: — Hayır.. bahusus, yanımda siz bu- Junduktan sonra... Hafifce keğu yrei, Beni, yolur so! tarafındaki kü bir patikaya sü- erken, gene fısıltı İle sözlerine de—l vam e — Heyecandan haşlanır mısınız?. — Pek çok... — Esrarengiz şeyleri sever misiniz?, — Bü kuvvetimle... — Su halde bu gece, pek mühim sey- ler göreceksiniz... Aman, dikkat edin. Yokuş, biraz dik.. fena halde kayıyar.. yadınız alışık değil. ğim — burkuluyordu. Düşmemek için artık kendimi onun kuvvet ve yardımına terkediyordum. Böylece, sahildeki taşlığa indik. Çam Himanına doi biraz daha ilerledik. Çamlarla kâvafık arasında küçük bir kumsala geldik. Kumsalda, yan tarafına devrilmiş açetli bir adam başını dişarı Uzulti nın arasına sıkışmış olan küçük bir kulübenin tek penceresinden de soluk bir ışık görünüyı Kulübeden, k mıya başladı. Kapı, usul usül aralandı. Perişan kıyaletli bir adam, başını dışa- |rı uzattı. meddin, artık kolumu birakarak ilerledi. Garib şiveli Türkoesile: — Vakitler, hayır Hiristo. ! geri — çekildi. da ası h olan bahk a; bir ışık serpiyor. buraya, örümcek - lJerle muhat bir mağara manzarası ve- riyordu,. Nizameddin, başındaki fesi çıkardı. O kirli yatağın üzerine fırlattı. — Ne var, ne yok. Diye mırıldandı. İhtiyar balıkcı, birdenbire cevab vermedi. Korkak nazarlarını bana çe- virdi. Nizameddin, onun maksadını an- lamış gibi, teminat verdi: — Matmazel, yabancı değil, Türkce de iyi bilmez. Dedi. bir sandal yatıyordu. İki yüksek kaya- — - —- - ç (Arkasn var) ünkü ASPİRİN seneler- denberi her türlü soğukali gınlıklarına ve ağrılara karşı tesiri şaşmaz bir ilâç olduğunu İsbat etmiştir. ASPİR N in tesirinden emin olmak için lütten © marka- sına dikkat ediniz. snmu NİD KAYNAKLARI, İ mpı 0N « Tertüme NL b edeni Ffliteyin Crhut — lctinabı lmkânsız harb ve Türklerin harbe iştiraki için Almanyanın gösterdiği büyük alâka Maamafih, biraz sonra, Gulbenklan için yüzde beş bir iştirak temin edilmek üze- re, Anglo-Saxon'un ve d'Arey'in Anglo- Persian grupunun hisselerinden — yüzde İki buçuğunun alınması kararlaştı. Fa- | ka! Gulbenkian idare meclisinde temsil | edilmiyecekti. Bu suretle, inkisamı şu şekli aldı: — d'Arey'nin Anglo-Persian Yüzde 47.50. — Anglo-Saxon (Royal Dutch-Shell) grupu: Yüzde 22.50. — Deutsche Bank: Yüzde yirmi beş. — Gulbenkian: Yüzde beş, Londrads 19 Mayıs 1914 tarih Eyre Crowre ile Kuhlmann taratından im- zalanan kat'i itilâfla şeriklerden birinin diğer şürekâ haricinde Osmanlı impara- torluğu dahilinde başka bir petrol saha- sını işlelemiyecekleri şart kondu. Neft Borularla Bağdada kadar getirilecek, son- ra sarnıçlı vapurlarla Basra körfezi sa- hillerine naklolunacaktı. Dikkate şayan diğer mül bir nokta da imtiyazın Bas- ra vilâyetine şamil olmaması ıdi sermayenin Turkish Petroleum'a Musul ve Bağezd vilâyetlerinde keşfedilmiş ve edilecek | petrolların işletilmesi imtiyazını vermek taahhüdünü mutazammın bulunan fer- manı imzalıyordu. On birinci kısım Cihan Harbi , eğer 1914 te anlamadıysa, | şimdi biliyor ki Almanya Sırbistanı #mehvetmek, Balkan mililetleri üzerin- de bir koatrol ele geçirmek, Türkiyeyi basal devlet haline kalbeylemek ve bu süretle namahdüd bir dünya Hâ- görecek kimiyetine temel hizmetini geniş bir şark imparatorluğu vücüude | petirmek için harbin vukuunu tacil el miştir.» (Sefir Morrenthan'ın hatıraları 1919) Bükreş muahedenamesi ve — panjerma- mistlerin projeleri — İctinabı imkânmz harb — Türklerin de iştirakinin Almanyıa | için chemmiyeti — Liman von Sanderşin memuriyeti — Sarajevo faciası — Avrupa harbi -— Türkiyenin harbe girmesi Altıncı bahda, panjermanistlerin plâ. nınt tetkik ederken, İtilâfı müseilesin te- şekkülü ikirci Guillanme'a şarka a'd e- mellerini kuvvete müracaat etmeden fii'e çıkarmak imkânsız olduğuna dair kat'i bir kanaaf vermiş olduğunu görmüştük. Maamafih, vermiş olmakla beraber, Alman deran- masının İn, donanmasile müsavi si- lâhlarla bov ölçüşecek kadar kudret kes- bedinciye kadar harbi geciktirmek isti. yordu. Kayser, şarka ald itilâfları müza. kereye girsmeyi kahul ederken yalnız kâazanmak emelinde idi. Entrikalar inde yeni mütteliklerin aralarmı cağını ve bilhassa Fransa - Rus İtti- mı parçalıyacağını ümld ediyordu. #kinci Balkan harbi Almanyanın kararı- n tacil etmek ve 6 zamana kadar müte- redd'd bulunan Avusturya ve Macaris. 1 elaze ve neş'eli» bir harbe kendisi- yanısıra sürüklemek gibi bir netice verecekti. İkinci Balkan harbine nihayet veren 10 Ağustos 1913 tarihindeki Bükreş mua- hedenamesi filbakika ikinci Guillaume kadar FrançoisJoseph'i de - şaşırtmıştı. Çünkü, Edirne, İstanbul ve Boğazlar ha- riç olmak üzere, Türkiyenin Avrupadaki bütün arazisini başbea Balkan devletleri ve bilhassa Sırbistan ve Yunanistan ara- sında taksim ediyordu. Halbaki iki hü- kümdar Sırbların ve Yunanlıların Türk- ler tarafından mahvedilmesini beklerken Sırblar bilâkis harbden muzaffer çıkı- yorlardı. Bunlar Almanyaya şark yolu- nu ve Avusturya ve Macaristana Selânik yolunu seddedeceklerdi. Daha kudretli bir hale giren Sırbistan Bosna ve Her- sekte Avusturya - Macaristan nâkimi « yeti için daimi bir tehlike vücude getire- gekti, Çünkü bu vilüyetleri milliyet hu- kuku namına kuvvet ve şiddetle taleb et- grupu: | ik'nel Gulllanme harbe karar | mekten geri kalmıyacaktı. Diğer tarufs tan, Orta Avrupa ile Osmanlı İmpara- torluğu arasında Balkanlar yolile her türlü irtibatı imkânsız hale sokarak pane jemanist plânının İlile çıkmasına da mâ. ni olacaktı. Yunanistana gelince, — hiç |şuphe yok ki, elinden gelir gelmez, Ana. dolu Rumlarını ana vatana ilhaka çalı. şacaktı. Bu da Türkiye Asyasında Alman *ıiııkişahnı bir mâni teşkil edecekti Bina. enaloyh, Orta Avrupa devletleri Bükreş muahedenamesini kat'i diye kabul ede.: mezlerdi. Bu sebeble, harb kısa bir 7a« manda ictinabı imkânsız hale geliyoncu. r ( Sarajevo faclası patlak vermemiş o.saye d: bile harb çıkacaktı. Sarajevo facıası ancak bir vesileden ibaret oldu. Almane ya ile Avusturya o sırada harb hazırlık- larını bitirmiş oldukları için bundan ise tifade ettiler. Bu şerait altında, Alman - Türk itilâfı |ikinci Gulllaume için çok büyük bir e. |bemmiyeti haizdi. Bu onun için Fransız « Rus ittifakını kıymetsiz bir hale sokma- nin yegÂne çaresi idi. Senelerce gayret ü balde o ittifakı parçalamağa ffak olamamıştı. Osmanlı İmpara- torluğunun yardımı Rusyanın Çanakkale larafından münakalesini kesecek ve bu süretle buğdaylarını ve petrolunu si'lh |ve mühimmat ile mübadele etmesine mâni olacaktı. Osmanlı ordularının, hare e fiilen girmeden bile, sadece seferber. lik yapmaları Rusları Kafkas huluduna ühim kuvvetler tutmağa da mocbur 'Türkiye Alman diplomasisinin talehle- rine kolayca itaat edecekti. O tarihte, |İtalya harbinin (1911-1912) ve muu! Balkan devletlerile yaptığı harblerin (1912-1913) neticesi olarak gayet fena bir mali vaziyette bulunuyordu. Birbiri ardısıra, Giridi. Bosna Herseği, Trabluse Karbi, Ege denizi adalarını ve Avrupa«s daki arazisinin büyük kısmım kaybet« |mişti. Binaenaleyh, yeni hâkimleri geng Türkler iktıdar mevkiinde kalmak için |büyük bir devletin kendilerine yardımı kat't ve müstacelen lâzım olduğunu tak- |dir ediyorlardı. Fakat İstanbul hükümeti hangi taraf, tan yardım ümid edebilirdi? 1 — Fransa Şimali Afrikada Türkiyenin yerlerini almıştı. 1904 te Misiri Fasa müt- |kabil İngiltereye terketmişti, Ankara borsası çılış- kıpınıı—frıîn 19-12 1175 — 19175