ei r aa readi eee rmereimakireeğ 2 Sayfa Hergün Amerika ve dünya Yazan: Muhittin Birgen iz Avrupalılar, hattâ Asyalılar la da birlikte, birbirimizle uğ- raşıp boğuşur, hangimiz hangimiri cüne alıp canım çıkarabileceğimizin en ince besablarile meşgul olurken ötede Ameri. kalılar, Amerikalarım - yani her iki A- merikayı - dünyanımn musihetlerin yanet etmek için Limada bir yaptılar. Uzun uzadı larındaki siyasi menfa: tezadlarını tetkik ettiler; Amterika leketlerinin birbirlerile olan iktısadi &- | lâkalarını ve nihayet bu iktısadi alâka- Jarın bütün dünya hayatile olan müna - sebetlerini tahlil ettüler, Varmak iste - dikleri gaye, bir taraftan her iki Ameri- kaya sükün ve huzur temin etmek ve ka« bilse bütün dünyada refah, huzut ve medeniyet unsuru olmaktı. * Her şeyden evvel şunu söyliyelim k: bu toplamtıda birinci derecede göze çarpa- cak mühim bir nokta vardı; o da şudur: Ötedenberi şimali Amerika ile cenubi A- merika ve daha doğrusu şimali Amerika müttehid devletleri ile cenubi Amerika- min dağınık siyasetli devletleri, yahud gimali Amerikanın Angelo-saksonları ile genubun Lâtinleri arasında siyasi ve ik- tısadi bir rekabet göze çarpardı. Bu defa ortada böyle bir rekabet bulunmadığını, bu konferans esnasında gösterdiler. Bu Buretle rekabet iddia edenleri tekzib et- mek istiyorlardı. Fakat, hakikat şudur ki şimali Amerika bu konferansa gelirken gırf bu rekabeti zib etmek arzusile hareket etmişti. Çünkü şimali Amerika, dünyayı çok karışık görüyor ve bilhassa Uzakşarktaki vaziyete bakarak Amorika- pin kuüvvetlerini bir araya toplamayı ar zu ediyordu. Bunun için, sırf kend: fsi- kiyetinin verdiği gurur ve hökimiyet duy- güularını bir tarafa atmıya lüzum gördü ye konferansa bu suretle gitti. Eğer şi - mali Amerika siyasetini tadil etmemiş ol Saydı ıki Amerika arasında vaziyet ve menfaat rekabeti büriz bir sı hür edebilirdi. Şu halde, bu konferansta | rekabetin olmadığını değil, helki de dün- .yada yalnız durmayı iste merikanın kendi siyasetini değişlizerek bu rekabeti ortadan kaldırmıya çabşi nı gördük. iyen şimali A- * Konferansın yaptığı başlıca iş, öleden- beri mevcud olan bir kaideyi bir kere da. ha tesbit etmekten başka bir şey olma- di; yani «Amerika, Amerikalılarındır. denildi. Amerika Amerikalılarındır; şüp- hesiz. Fakat, bir şartla: Amerika kuvvetli we müttehid olmıya mecburdur. Bun - dan beş asır evvel Amerika Ameri'tralı - ların değildi. Bilâkis Avrupalıların Amo- Tikası idi Zaman, Avrupadan Amerika » ya gidip orada yerleşen Avrupalıları A » merikal yaptı, şimdi onlar Amerikaya artık Avrupanın karışmamasını istiyor « lar. İstemek ancak, kuvvetli ve mütte bir şuur ve bilhassa maddi ve ma - mevi bir kuvvet ile teyld edilmedikçe hiç bir şey ifade etmez. İşte Lima konferan- sında tetkik edilen mesele bu oldu. Bun- dan böyle, her iki Amerika dü: me » seleleri karşısında daha müttehid ve da- diler. * Fakat, bilhassa dikkate değecek me - sele şu oldu: Amerikanın bütün memle- ketleri siyaset meselesinde tam bir iti « Jâf ve ahenk içindedirler. Müşterek bir Amerikah siyaseti etrafında pek güzel toplanabiliyorlar. Fakat, iş iktısadiyata geldi mi veziyet derhal değişiyor. Şima. t Amerika için şarki Asyanın, cennbi A- imerika için de Avrupanın pek büyük kıy- metleri ve ehemmiyetleri vardır. Şu hal- de, Amerikalılar istedikleri kadar «Ame- rika Amerikalılarındır. desinler, Ameri- ka Amerikanın olduğu kadar biraz da dünyanındır! Şimali Amerika için Çini pazar olmak. tan çıkardığımız zaman iş fenadır; fa - kat, yalnız onun için. Nitekim cenübi A- merika da Avrupanın ambarı olmaktan ktığı gün cenubi Amerikanın hayatı bü- yük bir sekteye uğrıyacaktı. Böyle olunca, siyasot istediği kadar Amerikalılar arasında ahenk ve ittihadı « |Ban'atli ve makbul sayılmaktadır. Resimli Makale: İnsan başkaları tarafından beslenen fikirlere ne kadar lâkayd olursa olsun kendısini küçük, ehemmiyetsiz, bilgi - giz göreni sevmez, hazmetmez, onunla geçinmesi, dost öl- ması mümkün değildir. İngilterenin Yegâne kadın Cam san'atkârı Bu bayan İngilterenin biricik kadın cam san'atkârıdır. 22 senedir ayni işde İçalışmakta, yaptığı işler erbabınca gayet ——— —— emrotsin. Eğer iktısad, bu iki Amerikayı ayrı ayrı hedeflere doğru sevkedecekse, büyük bir kıt'anın bu iki parçası arasında tam bir ahenk ve ittihad tesisine imkân yoktur. Bu noktayı böylece tesbit edince bizim gözümüzün önüne şu mesele dikilir: <A- merika Amerikalılarındır» premsibi, ar- tık ihtiyarlamıştır; o, bugün, dünkü ka- dar kuvvet$ bir dava değildir. Dün bu kıt'a dünyanın diğer kıt'alarına iktısa - den daha az bağlı idi. Bu bağlar zamanla artmış olduğu için bugün Amerika din- yarın öbür kıt'alarından mücerred bir hayat yaşıyamaz hale gelmiştir. Bu alâ - ka önümüzdeki zamanlarda gittikçe ço - Balacak ve bu suüretle meşhur Moenroe kaldesl her sene biraz daha kuvvetini kaybetmekte devam edecektir. Şu halde, Amerika yavaş yavaş dünya işlerine karışmıya başlıyacaktır. Artık ha kuvvetli olmak lüzumuna karar ver« | **tiden olduğu gibi mücerred ve münfe- rid bir hayat yaşıyamaz. Zaten son kon- feransın toplanmasını mucib olan sebeb, dünya işlerinin Amerikayı dikkat ve te- yakkuza sevketmesinden ibaret değil miydi? Dünya üstünde iktısad sahaları genişle. dikçe siyaset te genişliyor. Artık memle- ket ve kıt'a siyasatleri yoktur. Dunya siyaseti vardır!. - Muhittin Birgen İSTER Arkadaşlarımızdan biri İst: münhal yer olmadığı anlaştidı: — Bekliyeceksiniz, bir numara açılıncıya kadar sabrede- | ceksiniz, denildi. Zaruret karşısında boyun eğmek tabildir, esasen şebeke- nin küdretini arttırmak için çalışılmaktadır. yakında bu - gün çekilmekte olan sıkıntı da kalmıyacaktır. 1STER İNAN, bul semtinden Beyoğlu sem- | SON POSTA — Dost edinme reçetesi.. & ten kaçınınız, Arereireretiri Hergün bir fıkra Batıyor mu? Evvelki gün çıkan bir mecmuanın birinci sayfasında bir resim ve Tes - min altında; gözlünün de, gözsüzün ? ? de görebileceği kadar büyük çapta ya- : zlmış: 8. O. 8. harfleri vardı. Arkadaşlardan biri mecmuaya bak- tı, resmin altındaki harfleri okudu: — Ne oluyor, dedi, batıyor mu der- ?, Bu resim neyi Gösteriyor Bulabilir misiniz ? Bu nedir dersi- niz?.. Ne kadar düşünseniz keş - fedeceğinizi san « mıyoruz. Biz söy- liyelim: Bu esne- yen balıkçıl ku - şudur. Avustral - yada — Sidney'da Taronga parkın - da bulunmakta - dir. Usta bir fotog - rafcı balıkçılın es« mıştır. Bu kuş küçük çocuklara — karşı büyük bir. mu- habbet — göster - mektedir. Yavru- lar parkta gezer - lerken — arkala » rında dolaşmak - ta ve fırsatını bu- lunca küçüklerin ellerinden çikolata - larını, pastalarını kapmaktadır. Leziz yemek yapmak müsabakasını kazanan erkek İngilterede 21 yaşlarında bir deli - kanlı en güzel, lezzetli yemekler pişir - mek, tatlılar, pastalar yapmak müsa - bakasında şampiyonluğu — kazanmış, kendisine bir çok madalyalar verilmiş- tir. Müsabakaya yüzlerce kadın ve beş tane de erkek iştirak etmiştir. |ISTER senelik bit müddet bulda iş hacmi ile İNAN, ISTER Münasebette bulunduğun! Avrupada Noel yortuları Yazırlığı afacanları, mekteblerinde miştir. ölmüş. z adamın kiymetini yüksek gör- mek mecburiyetinde değilsiniz. Fakat onu küçük gördüği nüzü kendisine h'esettirmekten çekininiz. dost edinmek, sevilmek istiyorsanız mağrur, bilgiç ve yüksek görünmek Hıristiyanların Noel yortuları yak -| laşıyor.. İngilterede bir yetimhanenin ri|bi almanca konuştul dikecek! çam ağacını böyle zarif bir surette süs- liyerek mekteblerine getiriyorlar. Evlenmeden iki gün evvel| ölen nişanlıya açılan dava!... Geçen ay Kopenhag mahkemelerinden birinde çok garib bir dava rTüyet edil-| — Bundan iki üç ay evvel üniversite ta- Tebelerinden genç bir kız evlenmek üze- re bulunuyormuş. Hazırlıklar ikmal e- dilmiş, Tam düğünden iki gün evvel ni- şanlısı birdenbire kendini zehirlemiş ve Genç kız bu beklenmedik hâdise kar- N (acayip bulacaktı. Bilhassa: Birincikânun | Sözün Kısası İspanyo!caî;;_,fasihi de Bizde konuşuluyor E Talu ünkü Son Posta, en fasih rum « canın bizde konuşulduğu hak « kındaki bir iddiadan ötürü çok haklâ bazı mütalealar yürütüyor ve ortodok yurddaşlarımızın bu fusahate itina ede« cek yerde, türkçe öğrenseler ve türkçü konuşsalar, daha dürüst hareket etmiş O” lacaklarını ihtar ediyordu. Bu münasebetle, bundan bir iki yıl evvel bir İspanyol mütefekkiri ile ara « mızda geçen mükâlemeyi hatırladıı. O zat bana demişti ki: — Size gayet tuhaf birşoy söylryeceğimea şaşacaksınız. Bugün, dünya yüzünde Cü fasih, en temiz ispanyolca konuşanlar, $e zin Yabudilerdir. Sebebi de şudur: On * lar, bizden kovuldukları zaman İspany' dili, İspanyol edebiyatı en yüksek müft tebesinde bulunuyordu. Meşhur Don Kit got muharriri Servantes sağ idi. Sala * rranka üniversitesinin yetiştirmiş olilü “ ğu dil mütebassısları, lisanı pürüzlerin “ den ayıklamış, sâf olarak ortaya koy * muşlardı. Kovulan Yahudiler, işte bi klâsik ıspanyolcayı alıp götürdüler, VW yaşattılar. Bizde ise, lisan tereddiye W radı, bayağılaştı. Onun için, buradi Yahudilerin ispanyolcasını her zamali haz ile dinliyorum. Muhatabım, Türk Yahudilerinin bi muhafazakârlıklarına hayran olmak hak* » |kına şüphesiz ki malikti. Bu, onun nâa * zarında İspanyol kültürünün kuvvet teyid eden bir vâkıa olabilirdi. Lâkili mantıkla düşünse idi, bu işi o da birâf . kovduğd * muz.. kovulan.. kovuldukları.» gibi bf 'takım sarih tabirler kullandıktan şrmrüf bu tabirlerin mavuzar ileyhi olan Yahü” >dilerin, kendilerini def ve tard eden Bif milletin Gilini, kendilerine kucak açâl |diğer bir in diline hâlâ tercih eyl” |melerinde bir nevi küstahlık görür Y& bunu mutlaka ayıplardı. Fakat Yehud kayminin galiba bu. BİE hususiyeti olacak. Bu defa, şehrimizdtf trahsit geçen bir Yahudi grupunun, Berlin kaldırıml: ını k tim. Bunlar her dili konuşabilirlerdi | Hattâ aralarında dilsizler gibi işaretle d |hi anlaşabilirler, lükin bundan sönrâ manasile kendileri için haram olan al * mancayı kontışmamalı idiler, : Ben bü garibeye de şahid oldukt4f sonra, kendi kendimı 4 İsrall evlâdlarının, bir memleketii âdetierini benimsemesi, onun dilini KO * nuşmaları için, mutlaka oradan lâ“’"a görmeleri mi lâzımdır? diye sordum. Bu sualime bilfiil menfi cevab vermii lerini saym yurddaşlarımdan, herkes |bi ben de bekliyorum. Fakat biz bu münasebetle şunu hatırladık: tine taşındı. Telefonunu da götürmek istiyordu. Şebekede | girket telefonu tesis edildiği zaman şebeke kuvvetinm 50 tün numaralar tahmin edilen müddetin üçte biri kadar kısa bir zaman içinde dolmuştur. Biz buna bakarak İsetan - sunun artlığına inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: şısında tam manasile metanetini kaybet- miş. Kederi biraz tahfif edince hemen avukata müracaat eylemiş. Avukat «ö- lü>» ye celb çıkartmış, Davanın sebebi: | maktan ziyade pek büyük maddi zarar- lara uğradığını ileri sürmüş. | Delikanlının bütün emvalinin satuma- sını ve bu satış esmanından uğradığı zi- | rarların telâfisini istemiş. | Mahkeme dört gün devam etmiş ve da- vanın reddi ile nihayet bulmuş. Önüne gelen şeyi yutan adam İngilterede Parkhurst hapishanesin- de bulunun bir mahküm, kaşık, çatal, lavabo zinciri, küçük musluklar, men - teşe, sürgüler yutmak illetine tutul - muş imiş. Kendisine tütün çiğneme te- davisi yapmışlar, ve zavallı adam bu hastalığından kurtulmuştur. İNANMAI! İstanbulda için yetişeceği söylenmişti. halbuki bü- birlikte modern vasıta kullanmak arzu- İNANMAI! | Kumi scan aA «Vadin ademi infazı» dır. Kız manevi ol- Manisada bir deveci yarali". Manısa (Husust) — Meyhaneci ';: lidin dükkânında içip Arab Ali ile ©| veci Ali aralarında çıkan kavga €? | cesinde Arı rinden bıçakla ağır surette yarali tır. Kavgacıları ayırmak istiyen haneci Halid sandalya ile Arab yüzünden yaralamıştır. Yaralılar neye kaldırılmıştır. Suçlu Arab yarası hafif olduğundan evrakile 'e yeye teslim edilmiştir. Meyhan' b” Tid de kefalete bağlanarak rakılmıştır. grerereceenALADA DoLEALA sEELAADALECEAADEARLAAANAT” i deveci Aliyi % Z Nar oeit TAKVİ BİRİNCİKANUN O | Araklalik Si SAĞAĞ li eee ÜÜÜ ÜÜÜ eee eee ÜĞÜĞEĞÜĞÜÜÜe eee oe DĞÜüelüğlee T