8. Sayfa ATATÜRKÜN HATIRATI ——— — ——— İngilizler, Eskişehir mıntakası Kuvayi Milliye kuman- danı olan Atıf Beyi tevkif — 26 — Ferid Bey, vali vekili; miralay Osman Bey, Kastamonu ve havalisi kurhandanı sıfatile faalıyete başladıktan bir iki gün sonra, kendilerini tekrar telgraf başına davet ederek malümat taleb etmiştim, İstanbulda icab eden makamata mat- lub veçhile umumun imzası tahtında tei- Eraflar yazıldığı ve bilâmum vilâyat ve elviyeye de bu telgrafların tebliğ kılın- dığı bildirilmekle beraber bir takım su- öller de soruluyordu. Ezcümle «halk di- yormuş ki: 1 — Diğer vilâyat efkârı u- mumiyesi bizimle beraber değiller m'. dir? 2 — Bu gayri tabil ahval ne zamana kadar devam edecektir? 3 — Kabinenin temerrüdüne karşı ne gibi tedbir buyu- | buyurunaz | ruldu? Lütfen bizi tenvir l etmekte olduğuna hük. ve ona göre cevab vermek z ğ aleyh saatlerce Si - vas - Kastamonu telini işgal eden uzun malümat ve izahat verildi. Bu ızahatı şu suretle hü edebilirim: 1 — Tezahüratı milliye, vatanın Kköşesinde salâbet ve hararetle me dur. Bütün vilâyetlerin en ufak köy ne kadar halk ve en bütün rdular kit ki Kastamonu halkı gayri tabii bulup endişeye düşniek zâfından kurtularak maksadımızı istihe Sal edincıye kadar sebat etmektle tezeddüd & ktir, bu gayri tabil hal ken nden zail caktır. Kabinenin temerrüğlü — tabi'dir; buna karşı başka tedbire evvel ilk tedbirimizi hakkile ve her ta- Tafta Yat'iyetle tatbik etmek çareleriri düşünelim. Meselâ; Bolu vaziyeti kında ne yapılmıştır. Bolu hizasına kadar tekmil mevakiin İstanbul ile muhabe-atı FTesmiyesin'n katolunduğundan emir mi- yiz? Buna dair, muntazır bulunduğumuz malümat henüz üd etmedi. İşle, bu dediğim tedbir, İstanbula kadar teşnil olunduğu takdirde kabinenin temerrüde takatı kalmıyacağını zannederim. Maa haza bundan sonra da bir jnadı echelâne ve eblehaneye devam etmek isterierse, herhalde daha müessir tedbirler tatbikı. ne imkân vardır.> bu este o zan kalkışmadan Bundan sonra vali ve kumandanın ve!: diği malümattan şunlar anlaşıldı; İnc ludan İstanbula lade edilen yeni vali Zon-| guldakta, dahiliye nazırından şöyle bir emir almış: «Bolu ve havalisi serbesttir, Zongulaa- Ba çıkınız, vilâyetin icab eden mahalle- rile muhabere ediniz ve emri ahıre ka- dar orada bekleyiniz.» Filhakika yeni va- E, Zonguldakta kalmış ve tehdidata baş- lamış. Ferid ve Osman Beyler, Zongul- dak mutasarrıfına yeni-valiyi tevkif e- dip karadan Kastamonuya gönderilinesi- ni emreylemişler, mutasarrıf bunu yap- mamış. Maahaza teşebbüsten haberdar olan yeni vali, orada barınamıyarak. Dor- saadete avdet eylemiş. Bilmünasebe arzetmiştim, ki yirm.nci kolordu kumandanı Ali Fuad Paşa kon- gre namına, bazı mukarrerat ve te*Lbat ittihaz eyiemişti. Ali Fuad Paşaya. kou- grece (Garbi Anadolu Kuvayi milliye Ku mandanı) ünvanı verildi. Paşa, Esk'şehir ve havalisini milli bir mıntaka arldedip kumandanlığına süvari kaymakamı Atıf Beyi; Afyonkarahisar havalisini de mi'li bir mıntaka addedip kumândanlığa 23 ün- cü fırka kumandanı Ömer Lütfi Beyi ta- yin etmişti. İstanbul hükümeti Fuad Pa- şanın yerine Hamdi Paşayı (1) tayin ve izam etmişti. Hamdi Paşa, Eskişehire ka- dar geldi. Orada, kendisine 16 Eylülde İstanbula avdeti Tüzumu tebliğ olundu İngilizler, Eskişehir mıntakası ku milliye kumandanı olan Atıf Beyi tevkif edip İstanbula gönderdiler. O tarıhte Es- kişehirde İngiliz kıtaatı vardı. Fuad Pa- şa, toplıyabildiği milli kuvvetlerle biz- zat Eskişehire yakın Cemşid mevkilne gitmişti. Eskişehri uzaktan ihata etti Es- () Meoşhur (Kiraz Hamdi) Paşa, ilyin © edip İstanbula gönderdiler |kişehirde bulunan mütelifin kuvvetleri kumandanı General (Salli Klad) ım Fuad Paşaya gönderdiği bir mektubda kullanı- lan tâbirat ve kuyayı milliyemizi sureti tavsıf; milli kumandanlarımızın ve ku- |vayı milliyemizin yüksek şeref ve haysi- yetlerine karşı bir tecavüz telâkki edil- diğinden ve mumaileyh generalin hak ve salâhiyeti haricinde görüldüğünden bu sta İstanbulda bulunan Düveli İti- lâfiye mümessili siyasilerinin bir muh- tıra ile nazarı dikkatleri celbolunmuştu. 25 Eylül 36 tarihinde General (Salli Klad) in Fuad Paşa nezdine gönderdiği bir heyet - ki bir erkânıharb binbaşısı ile Eskişehir İngiliz kontrol zabitinden mü- rekkeb idi - İngilizlerin ahvali dahiliye- hürekâtı milliyemize — kat'iyen ale eylemiyeceklerine dair söz | vecdiler. Bu sıralarda, İngilizler, Merzi- da bulunan küvvetlerinin geriye &a- riması halinde memnun olup olmıyaca- zA istimzaç eylemişlerdi. Bıttahi pek olacağımızı bikdirmiştik. Filha- daki kuvvetlerini bütün aj E larile beraber evvelâ, Samsuna çektile>, Badehu oradan da İstanbula naklı lar, |Eskişehire hâkim olduktan sonra, Fuad Bilecik ve Bursa havalisine gön- düşünüyorduk. Konyada vali bulunan — Cemal Bey, | Fer d Püşa kabinesinin Anadoluda mü- him bir noktai istinadı haline geldi. Kon- da ordu müf: olan Cemal Paşanın la gidip gelememesi, orada bulu- nan kolordu kumandanı Salâhaddin Be- mütereddidane tavır ve harekoli ve en nihayet habersiz İstanbula çekilip git- mesi Konya ve havalisini vali Cemal Be- tti hükmünde bırakmıştı. -Oraya, maksadı yakından anlamış olan bir zatın gönderilmesine ihtiyaç vardı, Sivasta ya- nımızda bulunan Refet Beyin gönderil- mesi tensib edildi. Refet Bey hareket tti. Konyada heyeti temsiliye tarafından bir , erbabi hamiyet ca: n da vali Cemal Bey hapıshanede ne kadar kanlı katil, mevkuf varsa hepe sint çıkarıp teslih etmiş ve kendisine bir küvvet yapmak istemişti. Konya abal'i Teuhteremesi, bu zelilâne harekete karşı Tayaklanarak muktezayı hamiyeti — ifaya İkarar vermiş ve bunun farkına varan Ce mal Bey, 286 Eylülde İstanbula firar eyle- miştir. Halk, belediye d. le İçtima ederek Hoca Vehbi efendiyi valı vekâla- tıne tayin etmişti. Her tarafı faaliyet ve teşkilâtı milliye- ye sevk ve imaleye çalışırken hükümeti | merkeziyenin emeline hi yı memurini mülkiye tari manevi n bazı rücsa- indan — güya hdidatı mutazammın telgraf- lar da &lıyorduk. Meselâ; Urfa mutasar- rıfı Ali Rıza namında biri tarafından ha- rekâtımızın Düveli İtilâfiyeye taarruz te lâkki olunduğu ve bu yüzden umum Os- manlı kıt'asının Düveli İtilâfiyece Işgali hitam verileceği, temas neticesinde al- diği malümata atfen bildiriliyor ve ka- bine ile ıtilâf teklif olunuyordu. Bu tel- grafın mutasarrıfa, ecnebiler tarafırdan dikte ettirildiğine şüphe — yoktu. Buna, bittabi icabı gibi cevab verildi. Hatırlarınızda olsa gerektir ki, merr- leketimizde ve Kafkasyada tetkikat yap- |mak üzere Amerika hükümeti, General | (Harburd) un tahtı riyasetinde bir heyet |göndermişti. Bu heyet Sivasa geldi. 22 Eylül 388 günü General (Harburd) ite u- zun uzadıya mükâlemede bulunduk. Ge- nerale, harekâtı milliyenin maksad ve gayesi ve teşkilât ve vahdeti milliyenin sebebi zuhutu, anasırı gayri müsl:meye karşı olan hissiyat ve ecnebilerin merz- leketimizdeki menfi propagandası ve ic- rastı hakkında mufassalan ve müde'lelen beyanatta bulundum. Generâalin bazı ga- rib suâllerine de muhatab kaldım. Mese. lüş millet kabili tasavvur her türlü te- şebbüsat ve fedakârlıkta bulunduktan .İsonra dahi muvaffak olunamazsa ne ya- pacaksın? Verdiğim cevabda - hatıramda aldanmıyorsam - demiştim ki: Bir miliet diyet ve istiklâlini temin için ka- zsavvur olan leşebbüsat ve feda- kârlığı yaprıktan sonra muvaffak — olur. Ya tmuvaffak olamazsa demek, o milletin ölmüş olduğuna hükmetmek — demektir. (Arkası var) askeri altına alınarak Türk hükümetine| y Ü nn Conkbayırında düşmand IT metre mesafede geçirdiği gece Leyman Paşa ormanlığa sığınmıştı. Mustafa Kemal ise çıplak bir tepenin üstünde idi. Yere bağdaş kurup oturmuş, haritasını önüne sermişti. Başının üzerinde düşman tayyareleri dolaşıyordu Anlatan: Cevad Abbas e tü Mustafa Kemalin, erkâmıharbiye re- isine not ettirdiği taarruz emri İ2 nci ve 7 inci fırkalara ve bir de kaymakam Vilmer bey isminde bir Almanın elin- de bulunan pek küçük bir kıt'adan iba- ret olan müfrezeye aid idi. Henüz grup karargüâhile fırkalar ara- &ında muharebe tesisatı olmamıştı. Ge- rek 12 inci ve gerekse 7 inci fırkaya erkânıharbiyeden birer zabit ile taar - ruz emrinin gönderilmesi talimatını ve- ren Atatürk, bu zabitler ile fırkaların hareketlerini takib ve zaman geçirme- den de kumandanlarını t da tenvir etmeyi düşünmüştü. Güzel bir t erkânıharb yüzbaşısı Hidayet beyin gönderilmesini teklif eden erkânıhar - biye reisi, yedinci fırkaya — da benim nmamı söylemiş. Bu şerefli vazifenin, — ehliyetim ol - madıfğı halde, bana tevcihi dolayısile çok memnun olmuştum. Ne yalan söy- liyeyim, bizaz da askeri bir gurur du- ordunı ve bunda haklı idim, Çün - r çok zabit, bir çok kıymetli arka- daşlarımın arasından, benim seçilmem, hislerimi okşamıştı. Keadilerine, erkânıharb — yüzbaşısı söylendiği vakit, onu görmeğe lüzum hissetmiyen Ata - türk, 7 'nci fırkaya giden «mülâzımı- evvel Cevad» 1 görmek istedi. Gece ka- ranlığında, atlarımızın başında bulu - nuyorduk. — Göreyim, emrini bana tevcih et - tikleri zaman mecburen çok yakınla - rına sokukdum, Askeri vaziyetimi âl - dıktan sonra: — Mülâzım Cevad benim, dedim! Atatürk, bana, tok, fakat âhenkli se- sile, söl cenahımızda taarruz - edecek olan 7 :nci fırkanın bulunduğu vazi - yetin ehemmiyetini, düşebileceği müş- külâtı ve fırkanın sağında, solunda ta- arruza girecek kıt'alarla sıkı bir irtibat tesisi lâzım geldiğini söyledi. Fırka ku- mandanı ile birlikte tanrruza — iştirak etmemi ve her fırsattan istifade ile va- ziyetten kendisine malümat vermemi emreyledi. Sözlerine, babaca, muvaf - |fakiyetlerimi dileyerek nihayet verdi. t Ben, usulü İsine tekrar ettim. Yazılan emri alarak, 7 mnci fırkaya ulaşmak için |geçtim. Artık atım, gecenin karanlığı ıiçir.de. dört nalı koşuyordu... adüfle, on ikinci fırkaya | vechile emirlerini kendi-| barekete| İlâkatımızla yorduğum sayın muhata - Milli Mücadeleye aid intişar etmemiş resimlerden: Atatürk Uşaktan İzmire giderken trende Bilâhare tekrar Kafkas cebhesinde temasa geldiğimiz ve mütareke esna - sında polis müdürü gördüğümüz 7 m- ci fırka kümandanı Miralay Halil beye mülâki olduğum zaman, henüz tan ye ri ağarmağa başlamıştı. Atatürkün em rini alan fırka kumandanı derhal taar- ruza geçti. Bir, iki saat sonra ilk mu - vaffakiyet emareleri gözükmeğe baş » lamıştı. Gerek zabit arkadaşların dik -| kat ve fazla cesaretleri, gerek neferle- rin düşmen Üzerine kahramanca sal - dırışları, firkanın — muvaffak - olacağı kanaatine beni ulaştırmıştı. Hemen geri dönüp harb vaziyetini ve hücum eden kahraman zabit ve as- kerlerimizin haleti ruhiyesini bir ari evvel söylemek, sonra da alacağım ye- ni vazifeleri başarmak istiyordum. İman ve neş'e ile, kumandanımın bu- lunduğu mevkle hareket ettim. Yolda, Çamlıtekede çamların altında ordu kumandanı Leyman paşaya tesa- dif ettim. Askerf terbiyemiz icabı o - larak, kendisine, cepheye niçin gittiği - mi, orada ne kadar kaldığımı, taarruza kalkan fırkanın, hareket ve muvaffa- kiyetini anlattım. Tepemizde |1 düşman tayyaresi do- laşıyordu. Leyman paşa, bunların gad- rine uğramamak için olacak, ormanın kesafetine Iltica etmiş — bulunuyordu. Böylece, ormandan bir siperin altında, huzur içinde, ordu kumandanma şifahf raporumu sunmuş bulunuyordum. Leyman paşa, gerçi, bilâhare yazdığı hatıratında, Canakkale seferinin saf - haları hakkında, kendi görüş ve men- sub olduğu milletin hislerine göre ka- Tem yürütmüş; işi. böylece benimsemiş- tir. Fakan Çanakkale melhamesinde asıl iş gören Türk kumanda heyeti ve kahraman Türk çocukları olmuştur. Sözlerimi, Leyman paşanın eserine bir vevab alsun fikrile söylemiyorum. Cünkü bu esere verilecek cevab için henüz hazırlanmış değilim Ancak, kısaca, gerek Türk ve gerek cihan efkârı umumiyelerine bu tarihf haki- tten bir nebze bahsetmek, vaziyeti bir cümle ile anlatmak istedim, Leyman paşadan ayrılırken, takdir ve tebriklerine mazhar oldum. Cevad Abbas Gürer bir lâhza sözleri: ne fasıla verdi. Vakit leye yaklı yordu. Sabahtanberi devam eden mü: bımdan özür diledim.: |meterinin sebebi, ifademde — Nezaketinizi sutistimal adğ için cidden mahcubum, dedim: üzüyorum galiba... * Bolu meb'usu; gözleri, İzmit xö'::;r zinin, güneş altında parıldayan na dalmış, ceval) verdi: l 4 — Kat'iyen. Refakatiniz, bafü gn,,a lığımı unutturuyor; daha d0! r”' üğümü... * Leyınan paşadan ayrıldıktan ;',,,u dakika sonra Atatürke mülâkİ | tyar tum. Atatürk çıplak bir tepenif " ge de idi, yere bağdaş kurup oturm' ik pW man istikametjne teveccüh eti Vpj ritasımı yere açmış, di'ırbünşf 1 cepheyi tedkik ediyordu. O B şında kaba şayaktan hâki bir K sırtında, nefer kaputundan tACU miş basit bir kaput vardı.Herg kat ve itina ile traş olan Atâi "Ğ: buna vakit bulamamıştı. YüzüN bir sakal vardı te d Az evvel bahsetliğim on bif v tayyaresi, Leyman paşayı, Çaft ormana ilticaya mecbur eden yareler, onun tepesi Ü-““"d.'vax yordu. İşte ikisi arasındaki büY lardan bir küçüğü... Atatürk, beni görünce: — Havrola? dedi. tü Ben de askeri terbiyenin us“’oh. bile hareket için, Atatürküü oturmağa çalışıyordum. I.âk':'ı wi bir diken parçası yüzünden Kot fına geçmeğe mecbur oldum. T'ne, arazivi haritada işaret © 04 ** retile yedinci fırkanın um'":”ııı vaffakiyetlerim arzettim. O WM bebini henüiz bugüne kadar ÜÇ gi ğım ve kendisine de cesaret madığım bir vaziyetle karşi pey uzun süren ı-ı-ııı-uz.am_r!Uı Alatürk bana hitab ederek — Anlamadım. Bir daba 3 sin? 1 Maruzatımı harfi harfine çF tim. # Atatürk teşekkür etti. DİSÜZ beni bir defa dinlemekle ikti , pih (ç yenet olup olmadığını, vazi©P af diyetini Jâfa boğup e lamak içindir! Bu tahmin ” 3a kalktım, vaziyet q**qüpgm" , i rica ederken, BÖTrÜ pi B y il olduğu gibi anlattı$?? öyift remediğimi, bil -'Nl'*'“iwv 4 (Devamı 10 ueti