U SW U LAG A a A LA U AA TU UD A AO AA TUR ASA CA KÖ TU 10 Birinlikânım SON POSTA Üsyla ? MiZAH Bir mangalın hayatı Yazan: İsmet Hulüsi Ciğerlerinizin kuvvetini ölçmek ister misiniz? Su ve mum tecrübelerile sağlam ciğerlere malik olup olmadığınızı Bi %"P'umm geçiyordum. Eski eşya bir paetan dükkânlardan birinin önünde B PAkır mangal gördüm. Kulbu kırıktı. S kırıktı. Aklıma geldi: &e. Mangel başı kış gününün lâtezarı - Delim. Mangal, bu söze cevab vermek D Bibi bir hal almıştı. Dikkat ettim. Be, "_'l't yanılmamışım.. Mangal ko- 'ordu. u]__:hı dedi. Sen benim hayatımı bir L Nas bilebilirim ki. K p a hatıralarımı vereyim de oku.. Beki mangal Ban İ Çşui' hakikaten hatıralarını vermişti. h'lı onun kafama yazdığı batıra- İ%nk famda yazılı aslındn okuyor; ve ediyorum. Ç %)' ğ Taniyede doğmuştlum. Caminin t A dükkânda; Fikretin Kılıç şilrine | * OKl ği gibi. Çekiç altında mahakkar.. & © ezildikten sonra günün birin- lı., İemiz ve sapsarı bir mangal olarak ği ikmıştım. Güneş üzerime vur - ’f""*n parıl parıl parlar, bakan - ni kamaştırırdım. Ne ise ken- %:'k_ Methedip sözü uzatmıyayım: birinde dükkâna gelen orta yaşlı, h Ttalonlu gözlüklü bir bey beni NAL Sahibine göstererek: D.,m-mk istiyorum. U HL KA ::L“"—un konuştular. Elele verdiler. b.m anlaşmış olacaklar ki göz - —hîh'u_y Para çantasını çıkardı, dükkân Para verdi. .h'.ı * N,_üwnn dükkânda beni kırmızı bir » *Sine sardılar, Duvağı örtülü bir k.Ar*“ZEmış::m. Bir arabaya koydu- & a,." kalabalık bir evin önünde dur- % Tadan öğrendim. Bu evde düğün Ve ben, yeni evlilere düğün he - oları * V M."" Beçmiş, kış gelmişti. Karnıma kö- uP yaktılar ve beni bir odanın Taktılar. Ev sahibleri, misa - qm““ralımda toplanıyor, konuşuyor, N"rıımı. Doğrusu hayatımdan çok ”;,_:Mlun. Hiç bir zaman ev sahible- l"'k “Yrilmıyordum. Ne kadar da iş - _::”Wrdum! Yemeklerini ovenim 5&1 "Sttırlardı. Evin bayanı karmım- N.,"_ YİN Üzerine maşa koyar, maşayı ,Ğdl'km“mh saçlarını kıvırırdı. Yedi 1 küçük beyin dadısı da hemen "dıhşğk. bey için üzerimde mısır .îh.ı. - Küçük beyin dadısı dedim de #:Uıngbıî,d: &v halkı içinde hiç hoşlan- b arurar, ÇAYA o idi. Odada kalaba - %hhı;_mn Zararını görmezdim am- ni kaldığı zamanda öksi ür ve ae a ğnar:.ın.—,dı toplanan küllerin Gkürürdü. K, aç : a N ;kk?hb“!'le n m, hatırlamıyo - n çalde pek az değil.. Bir kiş ge- İ "ş— atılmıştım. Odanın küşesin- ,*"îdu_ bir/şey gördüm. İçinde odun xı.:::- 'U o zamana kadar hiç gör- B-). YA Güğp AYE yarar? W""ıku.,:'“ dikkatli bakıyordum. Et- &âk gönderilmişim. — Hele sobada kor olsun, mangala a- hrız! Dediler. Adı soba imiş.. Sıcaktı. o da benim gibi oda ısıtıyordu. Ne yalan söy- liyeyim. Yerimi alan soba dedikleri şeyi kıskanmıştım. Fakat ev sahiblerim gene| fena insanlar değillermiş ki, bent atmı- yorlar, benden de istifadeyi düşünüyor - lardı. Odunlar yanıp kör olunca korları kürekle alıp karnıma k ular. Ve beni edanın bir tarafına bıraktılar. Pakat es- kısi gibi etrafımda toplanmadılar. Ben dar tek başıma unutuldum kaldım. Geceleri, hizmetçi salan dedikleri bi-| yük odada ruyor. kend g | hizmetçiye de çok kızıyordum, Onu g- zel güzel ısıttığım halde gene demediğini bırakmıyı — Kendileri salonda sobayla ısınırlar, yatak odalarında sobayla ısınırlar, ben|? bu pis galın başında pineklerini. * Artık beni temizlemiyorlar, limonla sil- miyorlardı. Gündüzleri mutfağır bir kö-|,, şesinde bomboş oturuyordum. Geceleri de o0 münasebetsiz hizmetçinin odasına götürülüyordum, Bundan başka işim kal- mamıştı, Bu arada hizmetçi bir gün kul- bumu hızlıca çekmiş, koparmış.. Çöp te- nekesine atmıştı. Bir gün de beni elin « den taça düşürmüş bir ayağımı kırmış- tı Ben kırik kulpla, kırık ayakla gene işe| yarıyordum. Bir kaç kış daha bu suretle | işe yaradım. * İki sene oldu. Bizimkiler oturdukları evden apartıman dedikleri gefertası gibi kat kat bir binamın bir katına taşındılar. Çöp tenekesi, küp, hizmetçi odası eşyası konulan arabaya ben de konuldum. Ve ,apartıman dedikleri yere götürüldüm. Apartımana girer girmez dört tarafıma bakmdım ve birdenbire sevindim. Bu apartımanım duvarlaranda soba borusu deliği yoktu. Demek soba kurulmıyacak. Gene ben odaların ortasına konulacak, o- dadakileri isıtacaktım. Fakat bir kaç gün sonra yanıldığımı anladım. Meğer apxr- tıman dedikleri bu yer sobayla değil, o - daların duvarlarına çivili duran kalnrifer bu borulardan iki tane vardı. Artık o bile bana muhtac değildi. Buna üzülürken bir cihetten de seviniyordum. Benim yerimi alan soba dedikleri o fıçı biçimindeki şey de ettiğini bulmuştu. * Bit gün bodurumda eski nalınlarla y.ın a oturuyordum. Bizim evin on sekiz ş olan küçük bayanı bod - . Beni gördü, evirdi, baktı, baktı da yüzü güldü. Hızmetçiye — Gülsüm buraya gel İzmetçi gelmişti. Yanımdan geçerken bir ayağile bana dokundu. Küçük bayan hiddetlendi: — Mangala ne çarpıyorsun. Gözün kör mü? Doğrusu ne sevinmiştim.. İmkân olsa küçük bayanın boynuna alılacak, onu do- ya doya kucaklıyacaktım. Arkadan emir verdi: — Gülsüm, bu mangalı âl, güzelce te- mizle, parlat benim odama getir, (Devamı 10 ncu sayfada) meydana çıkarabilirsiniz! Kış geldi. Nezeleler, gripler, bronşit - ler de başladı. Ciğerleriniz bir çok hü - cumlara uğrıyacaklar, Acaba kendilerini | koruyabilecekler mi? Kendilerin! koru - mak vaziyetindeler mi? Belki kendin'ze güveniyorsunuzdur. Fakat acele etmey:n. | Avrupa tıb alimlerinin son ve cidd! id - dlalarına nazaran insanların yüzde yet- miş beşi nefes almasını bile bilmemekte. dirler. Nerede kaldı ki ciğerlerinin va - ziyetlerini bilsinler. Ciğerlerin ne suretle muayene edile - ceklerini size tarif eylemeden evvel ci - Ber denilen torbaların ne demek oldu - ğunu misaller ile arzedelim. Ciğerler öyle birer torbadır ki sökülüp yere yayılacak oldukları takdirde — 200 meetre murabbalık bir sahayı ferah ferah kaplıyabilir. 24 saat zarfında ciğerlerinize ne kadar hava ithal eylediğinizi hiç hesab eyle- diniz mi? Eylemediniz ise size şüyliye » lim: 10,000 litre... ! an eylediğini biliyor musu- nuz? Tam 20,000 litre! Bu suretle ciğerlerin ne kadar faal bi- r uzuv olduğuna artık kani olmuşsu - | ur, Teneffüs kabiliyeti insanın te - taşıdır. Teneffüsünüzde bir inti: sızlık, bir gayri tabiilik bulunduğu * dirde vücudünüz fazlasile müteessir o - için «vücud> den bahsediyoruz da r» den bahsetmiyoruz diye soran bulunur, Sebe üdur ki insan yalnız ci- ğerleri vasıtasile değll, fakat bütün vü- dile nefes alır, Şerler yalnız birer vasıtadan ibaret- tir. En mühim vazifesi kana oksijen ver- mektir. Ciğerler sağlam olursa İnsan da tabia. tile sağlam olur. Ciğerler hasta olursa vü- ve ifade 2 — İki, yahud üç litrelik büyücek bir | şişe, 3 — Elli santim kadar boyunda Jâstik bir boru. 20 senedir çöpçü Uğramıgan Bir mahalle Okuyucularımızdan — Kasmımpaşada hastane yokuşunda emekli deniz yar- bayı Salâhaddin Eral yazıyor: «— Tam yirmi senedir bizim ma- halleyc çöpçü uğramamıştır. Evlerimi- zin çöplerini kanun ve talimat hilâfı- na kapımızın önüne koymaktayız. Çünkü evlerimizin içi ve bahçelerimiz birer çöplük haline gelmiştir. İskele. den hastane yokuşuna kadar üç temiz- lik amelesi ortalığı süpürmekte ve fa- kat yokuş başına gekdiği zaman dur- maktadırlar. Vaki müracaatlarımız bugün. yarın diye karşılanıyor. Alâkadar makama- tın nazarı dikkatine arzetmenizi rica ederim.» Nefesin kudretini anlamak için yapılacak * mum söndürme> tecrübesi Vorgadbler fokrika istiyok Yozgad okuyucularımızdan Edib AL- ttok yazıyor: «— Ötedenberi Ankara tiftikleri dl. ye şöhret bulan cins tiftik keçisi Yoz- gadda yetişir ve bu şöhret Yozgadın vaktile Ankaraya bağlı olmasından ileri gelir. En iyi tiftik ve yapağı yo- tiştiren Yozgadda bir dokuma fabrika- cudünün en uzak yerleri, meselâ beyin, barsaklarda da rahatsızlıklar buş gös - terir, Ciğerlerinizin sağlam olup olmadığını bizzat kendiniz de anlıyabilirsiniz. Bunu size öğreteceğiz. Bunu tecrübe etmeniz için üç şey lâ- zimdır: 1 — Büyükçe bir küvet, Küvet, şişe ve lâstik boru ile yapılacak nefes tecrübesi eee Küvet tecrübesi neticesinde ş İşenin içindeki su miktarı ettiği mana: Sağdan itibaren: 1- Sağlam ciğerler, 2 - Orta kudrette ciğerler, 3 - Vasattan aşağı ciğerler, 4 - Fena ciğerler Şimdi tecrübe şu suretle yapilacaktır: Küvetin içine on santim kadar su dol- durunuz. Şişeyi de ayrıca sü le doldu « (Devama 12 nci sayfada) sınin bulünması zarureti vardır. Ayni zamanda Yozgad cenub vilâ- “yetlerinden sonra topraklarının veri- mi itibairle en önde bulunan bir mem- lekettir. Bu itibarla bir şeker fabrika- sının pancarını da temin kabiliyotıni taşımaktadır. Akdağ madenindeki simli kurşun ve şap madenlerile de Yozgadın bir hü- süsiyeti vardır. Yurdun her yanında fabrikalar ku« rülürken — Yozgadin — hususiyetlerini gözönünde tutarak Yozgadlıların da kalkınmasında âmil olacak bir fabri- kanın kurulmasını can ve gönülden arzuluyoruz.. * Radyoda alaturka musiki yucularımızdan Adanadan L, Sa- timce alaturka musikiyi günün her saatinde büyük bir zevk ve duygu ile dinliyecek kütle büyük bir ekseriyeti teşkil eder, Alaturka kodar alafranga musikiyi de vukufla ve zevkle dinlemek istiyenler için iso mevcud yabancı istasyonlar iazlasile kifayet etmektedir. Bu sebeble ekseriyetin istekleri na. zarı dikkate alınarak radyo programı- mızda milli musikiye daha geniş yer verilmelidir.»