Te SARA TERTSTTTEŞTER ÇAT AÇ Klernig ve serbest döviz Sistemleri münakaşası Yazan: Muhlttin Birgen emleketin iktısadi mehalilin- de bilhassa son günlerde dix ikati celbedecek derecede artan dalmi bir münakaşa mevzuu vardır. Bu mevzu, na- zari ıktısadcıları olduğu kadar ve belki de daha de ameli iktısadcıları, yani tilecarları ikadar eder. Mesele şudur: 'Türkiye harici ticaretinde klering gxulü. Hü mü takib etmelidir, yoksa ner şeyi serbest bırakmak Üzere serbest döviz persipine geri mi dönmelidir? Bu bahsi son günlerde en ziyade hararetlendiren #ebeb de, ithalât maddeleri üzerinde son zamanlarda göze çarpan pahalılıktır. Hiç şüphe yok ki, meseleyi nazari su-| retle mütalea ederken böyle bir müna-| kaşaya mahal yoktur. Löberal dktıssd prensipleri ve bu arada harici ticaretin serbesiçe ve muhtelif dövizler üzerine | yapılması, hem işlerde kolaylık bakımım- | dan, hem de insan psikolojisi itibarile en | mükemmel bir usuldür. Eğer bahis, na- zari bir münakaşadan ibaretse — serbest döviz tarafını iltizam etmek en tahü bir hâdise olurdu. Halbuki, mevzu nazari de- Üildir. Bugünkü dünyanın bir köşesinde, çok geri kalmış bir iktısadi vaziyetten yeni Sir iktısad iyesine doğru yü mek mecburiyetinde bulunan Türkiye isminde bir memleket vardır ve mevzu Ga bu Türkiyenin hariçle olan ahşverişi bahsidir. Böyle olunca meseleyi nazari Türkiyenin şartları içinde mütalea etmek icab eder. Si tarzda mütalea edince, ben n ki içinde bulunduğumuz klering ve takas sistemine Türkiye, bir takım zaruretlerin sevki ile girmiş ve üretlerin devam etmekte rıl'ı'w-W €, içinden çıkabilmesi müşkül bir şeki! almıştır. Evet, klering ve takas rejimi, Türkiyenin dahili piyasasını dün- yanın umumi ve serbesi piyasasından a- yıran ve onu pahalandıran bir - amil Mesciâ, bezı memleketlerle olan alışve- rişlerimizde takas nisbetleri zder' s sene kadar çıkmıştır. B: l mahdud da olsa piyasanın ödemeğe mec- bur olduğu bu yüzde seksen nisbetinde- ki kıymet farkları, Türkiyede bir takım İtbalât maddelerinin pahalanmasını mu- gib oluyor. Bu sistemin tatbikatmdaki müşkülât ve bu müşkülâttan husule ge- len pahahlıklar da işin cabası! Bunları inkâr etmek kabil değildir. Hele şu sön 'aylarda bu bakımdan artan şikâyetler de hiç haksız ve yersiz sayıla- Mmaz. Eğer Türklyı in bu klering ve ta- imkân bulunsa elbet çok güzel olurdu. at, benim ka- naatimce Türkiyenin bu ı çıkabi! Mmesine halen imkân yoktur. Nitekini, h- ze nisbetle iktısadi kuvvetleri itibar'le le olan bir takım me! ketler daha vardiır ki o1 den kurtulamıyorlar. Beno ye bu sistem içinde bir kombinez diğeri- ne geçmeğe çalışarak daha bir müddet kalkınma hareketini tanzime ve kendisi- ne memleket dahilinde. yeni yeni iş ve iktısadi kuvvet kaynakları tedarikine e- hemmiyet verecektir. | * Ancak, Türkiye bu rejim içinde kendi- #İni seneden seneye daha kuvvetli bir ik- tısadi hayat sahasına çıkarmaya çalışıre ken dahili flat meselesini ve bı seltmektle ri olan amilleri meği ihmal eylememek mecbüri yetinde-| dir, Sön günlerde ithalât eçyasında — biz' takım Hat yükselmeleri göze çarpmaya | başladı. Bunlara karşı tedbir almak ve icabında yeni yeni kombinezonlar bul- mak için İktisad Vekâleti gayrete gelme- | lidir. Alınacak tedbirler hakkında uzak. | tan ezbere bir şe; mek, imkânsız. gdır. Fakat, ihtiyac üzerine dikkati celbet- mek bir vazifedir. Eğer bu noktada isa- bet varsa, müşkülün hallini ele alacak olan İktısad Vekâleti lâzım gelen tedbir- leri bulabftir. Bizce klerimg ve takas sisteminin bizi en ziyade rahatsız edebilecek tarafı, hiç olmazsa dahilde şimdilik pahalılık yap- enin ucuzluğa çok ihtiya- i bu < olduğu yapılacak e -Cat hareketlerini değiştirmeği ten mek üzere almacak bazı tedbirler) de bulunduğumuz haricf mübadele « minin hayatımızı fazla rahatsız etmesine “İgetirilen istridye, Almanyadan 8ÖN POSTA Resimli Makale: Çabuk veren iki defa vermiş sayılır, bunu unutmamak Tâzımdır. z Worveç darbı meseli — Yapabileceğin hir iş için muhatabinı yalvartmamak se- nin de menfaatindir. ——— -— Atları insanlara b Bi Tercih eden Hergün Bir genç kız Arkadaşlardan «Bir uşak tutacaktım. Eşe datl söyledim, Nihayet günün birinde bir adam çıkapeldi. Henüz hiç bir yerdi uşaklık yapmamıştı. Bir pısında bilet kont ni yanrma alırsam memnun olacaktı. Maaşta, izin günü!l de mutabik kaldık ve yanıma aldım. Evde işe başladığı gün odamda otu Tuyordum. Elinde ründü: — Bay, dedi, bir bayanla bir bay geldiler.. Bayanı salona aldım, — bay kapının dışında bekl — Yalnız bayanı mı içeri aldın, ba- yı neye almadın? B Bu genç kız, bir çiftçinin biricik evlâdı dır. 21 yaşındadır. Bütün emeli, aklı fikri, usta bir yarış atı yetiştiricisi olmaktır. Dünyada başka hiçbir şeyden zevk almı- yan genç kız: — Benim için en vefalı dost, arkadaş necib ve asil bir mahlük olan attır İn- sanlar, hele erkekler dünyanın en hodbin varlıklarıdır. Onjarla veya kendi cınsim- den olanlarla haşir ve neşir alacağıma be- ni anlıyan, beni seven atlarla kaynaşır, daha ziyade saadet duyarım, demektedir Amerikan cüm- hurreisi Rurzveltin ni yapan oğlu Cey. bu vazifesinden — is tifa ederek Met Goldvin fit n garib ziyafeli |mis Ruzvelt len 300 kişilik zam ve mükellef bir ziyafette Landradan tayyare muaz- Maye: şirketinin retsliğine ikinci geçmiştir. ile yollanan istakoz, Fransadan tayyare ile ısmarlanan 'piliç, Sovyet Rusyadan gönderilen havyar, Pragdan sipariş edi- len Salam, bir de Romadan yollanan bir İtalyan yemeği yenmiştir. müâni olmak jicab eder, Eğer bu ciheti te- min edebilirsek klering ve takas sistemi tzi fazla rahatsız etmeksizin, memleke- tin 3ktisaden küvvetlenmesine — yardım | üzim, yaşının fazlal etmekte devam eyliyebilir. Muhittin Birgen — | bulunmaktadır. İSTER İNAN, Bir kaç yıl'evvel ya Avrupa gazetelerinin birinde, ya » gansırın bir telgrafında okumuştuk; iğına tutulmuş olunlardan biri v edildikleri binadan kaçmış. işiten civar köylüler arasında, bize d korkusu ile büyük bir korku ba; reşe doğru büyük bir akın görülmüş. Derken hâdisede: berdar olan jandarma kuvvetleri hastayı muhasar: ler, yanına yaklaşmamak şartile kaçtığı binay ler, telâş ve korku da bu şekilde yatışmış.» * Milli Şef üç beş gündenberi tedkik ve teftiş seyahatin - dedir. Anadolumuzun göbeğinde ve halkımızın içindedir. Eksiklerimizi ve ihtiyaçlarımızı kendi göz'le görüyor. ken- di kulağile dinliyor. Bizzat ulâkadaranın ağzından işitiyer. Bu tedkik ve teftiş seyahatinden yurd hesabına pek büyük faydalar çıkacağına iman edelim. Filhakika anlaşılıyor ki yapılacak şeyler eksik değildir. Bunlardan bir tanesini biz İSTER İNAN, Tek biletle iki kişi eki kartviziti uzattı: — Ben aptal değilim, iki kişiyi bir İ| tek biletle içeri alırmayım? NNN L Ruzvelte kâtiblik Yapan oğlu film Şirketine müdür oldu hususf kâtibliği - | 9 senelik bir Maliye Nazırı 1920 senesindenberi hükümet sandal-|difin ablukasından kurtarmak için, Nev- yasını işgal etmekte olan İsviçre maliye İSTER 4 1 Amerika Cümhurreisi Üniversite talebesine Nasıl nutuk söyler? bir fıkra biri anlattı: me k rolörü idi. Kendi nde, yapacağı işler. bir kartvizille ö t0T, Amerikan Cümhurreisi radyo ile gimnlf Karolini üniversitesi talebesine şu bita- |bede bulunmuştur: — Sizler hakkımda şimdiye kadar bir çok şeyler işittiniz. Altı yıldır. milleti harbe sürükliyeceğimi, sizleri ve küçük kardeşlerinizi Avrupadaki kanlı harb ss- halarına yollryacağımı duydunuz ve sa- bahları da, tam bir milyoner gibi kahvaltı ettiğimi haber aldınız. Halbuki, ben haddinden aşırı mutedil |bir insanım, bir sulh stajyeriyim, kapl- |talist rejimine inanan bir adamım. Kah- | valtılarımda da yalnız yumurta yerim. Resimde kendisini yumurta yerken gö- lrî;yun'.muı. - pEden ve Amerika kadınları Eski İngiliz hariciye nazırının Ame - rikaya gittiğini bu sütunlarda haber ver- miş bulunuyoruz. Nevyorka varışında sa- bık nazırı kendisine prestiş eden, res - minden âşık olan binlerce genç kız ve ka- york polisi daha şimdiden gayet sıkı ted- birler almıştır. Filvaki Edenin resmi, en lığından dolayı teka- | anınmış erkek artistlerin kartpostalle - |üde sevkini istemiştir. Nazır 68 yaşında|rından daha fazla aranmakta ve satıl - maktadır. İNANMAI! Kastamonudan gönderilmiş bir mektubda gördük. Bu mektubda aynen deniliyor ki: — Kastımonu valisi Avni Doğan şu maruzatta bulunde: «Burada cüzam da var. Evveld iki hane imiş. Selefierim şlar, muhabere ile dört sene geçmiş. Vekâlete bızzat gidip anlatlım. Şimdi sirayet devrinde.18 aile vardır. Ayrı- ca müseb olarak ta 40 aile vardır. Bu köyü tecrid etmek elimizde değildir. Bu, korkunç şeydir.» Bereket versin, vali bu hastalığın yalnız bahsedilen tek köyde olduğunu da söylemiştir. * Şimdi düşününüz: Ramanyada bir cüzamlı tecrid evinden kaçıyor, bütün muhit dehşet içinde kalıyor, bizde bütün bir köy cüzamlıdır. Bu vaziyetlte ne yapılması lâzım geleceği boktası üzerinde yıllarca konuşuluyor, neticede de bir şey yapılmıyor. Bunun bir hakizat olduğu meydandadır, fakat ey okuyu- cu sen: İSTER İNANMA! Birincikânun 10 Sözün Kısası Kanser haftası E, Talu anımıza okudu.. Zaten pek *€ düzgün — olmıyan sinirlerimiz büsbütün bozuldu. En akıllılarımız ner& de ise zıvanadan çıkacak. Herxes, sabahr leyin gözünü uykudan açar açmaz llk $ gözünde kabarcık, sivilce arı rafında, yeni peyda olmuş bi gördü mü, aklı başından gittiği gündür- Kanser haftasının verdiği netice IŞt€ bu. Mübarek, öyle de acayib bir has' ki!, Menşet meçhul, sırrı meçhul, m yeti meçhul, her şeysi meçhul. Malüm ©* lan, hiç bir tedavinin buna tesir etmedi * ğidir. Bazı bekimlerimiz, kabahati has ' talara yükleterek: — Erken müracasat etseniz.. Daha bi? langıçta, gelip te fennin, ilmin venahih$ sığınsanız, o zaman şifa bulmak müm * kündür.. buyuruyorlar. Bize de söz düşse idi, biz de onlara $ (ocvabı verirdik: | — İyi. güzel söylüyorsunuz bay dok * tor amma: Ârâzını görmeden, ıztıranık duymadan, bu müthiş derdin bize musa” lat olduğunu biz nereden bilelim? Şu kanser haftası da kimin aklına &6” di? 'Mb âlemi bu karanlık ve korku't İmevzuu, akislerini dışarıya sızdırmadâlk diz. biçarı ütmeden, kendi aralet rında görüşemezler mi idi? Bir hafta, SÖ” tun sütun, sayfa sayfa kanser edebiyt' kanser münakaşası, kanser mübahasesi ci ve dev masallarını ar üzerinde yaptığı tesİ yaptı Hepimiz bu yaman derdin vehi! altında bihuzuruz. aşka IAf yok. DoSt toplantılarında, konuşma zemini hep ©* Kanserden ölmüş,'ne kadar aşina, ahbafı akraba varsa, bu vesile ile yadedilmektör "Karşımda daimi bir kanser kurbanlafi resmi geçidi var. j Deli olacağım. Kafamın içinde çe$id içeşid ve birbirini nakzeden bir haftal hekim beyanatı önce koyu bir çorba b Hnde çalkandı, durdu. Şimdi de, gitgidi an bir ür tef ” ye his> olmtya! Ne yaparım, beB? Kimi irsidir, dedi.. Eslâfımı — bir den geçirdim: Kanserden ölmüş yoktü” Derin nefes aldım. Arkasından bir Düf ” ini inkâr etti.. Tahriş e" ildir. buyurdu.. Ayağımı çöptt? sakınmıyan ben tekrar telâşa düştüm- Hâsilı, rahâtım, huzurum kaçtı. Ne İ zumu vardı, canım? Madem ki hekittl |bir «hafta» yapacaklardı: Bari nezlede” filândan bahsetselerdi de, sonuni” tedavi yolu göstermekle bitirselerd' Henüz, bizzat akıl erdiremedikleri KAT ser üzerine sekiz gün çene yorup ta- *” vallı âciz insanların akıllarını darmö dağın ettiler de, sanki ne oldu? LZa Ş ——— n ganeeeanesecerLARLA AA eEASLERAALA eLALEAAAAEEEAA A” Türk balıkçılığını alâkadar eden bir karar 'Yunan hükümeti Türk balıh'llâ alâkadar eden bir kararname çıkâ” tır. Bu kararnameye göre tuzlu Eî_l"m:; ra ve diğer kürütulmuş her nevi ve deniz mahsulleri, ancak Yunan konomi Nezaretinin müsaadesile T4 nanistana ithal edilebilecek ve PÜ « rın bedeller! serbest dövizle ödene” tir. . aEaea aa TAKVİM