!-IIV DAHA Louis Marville, servis şeflerine emirler verirken telefon çalmıştı. Telefonda ko- nuşan kendi uşağıydı. — Şimdi hastabakıcı; mösyönün pe - derinin. mösyöyü istediğini haber verdi. Marville birdenbire şaşırdı.. İhtiyar bir kaç haftadanberi hasta idi.. Ve günden güne zayıf düşüyordu. Bütün işlerini bı- raktı. Alelâcele otomobiline bindi. Otomobili Meniliy'deki evinin önünde durduğu zaman akşam oluyordu. Bu saat- te iki oğlu henüz mektebden dönmezler- di. Karısı da akşam gezintisi için.. soka- ğa çıkmış olurdu. Marville babasının ©- turduğu kata çıktı, odasına girdi, | İçinde odunların alev alev yandıkları Şik bir şöminenin karşısındaki koltukta babası oturuyordu. Dizleri bir battaniye ile örtülü idi. Göz kapaklarını artladı. — Daha sabahtan canğız görünen gözleri | biraz daha içeri çökmüştüler. la — Baba daha iyisin ya? Baba oğul birbirlerine çok andit'yor - | lardı. İkisinin de ağızları inoe, burunları | givrice ve gözleri madeni gri renkte idı. | — — Daha iy! miyim.. bilmiyorum. Fakat konuşabiliyorum. Bunun için seni çağırt - tıpi, Büyük bir gayretle başını odanın bir - köşesine doğru çevirdi. Orada oturan . hâstabakıcı, ihtiyarın niçin baktığını an- lamıştı. Ayağa kalktı, odadan çıktı U- zaklaşan ayak sesleti duyuldu. — Bak bakalım bizi dinliyecek kimse- ler bulunmasın. Kapıları kapa, yanıma gel Oğlu yanindi ş — Dinle; sana söyliyeceklerim ver,. A- — eele etmek mecburiyetindeyim. Artık ya- Şamıyacağımı anlıyorum. Evvelâ sora -- — yam: Bu sene işler nasıl? Nelice iyi ya?!. Louis Marville işlerden bahsetti. Bir — çok rakamlar söyledi. İhtiyar, dikkatle — dinledi. Bütün hayatında uğraştığı şey - der, hâlâ onu #lâkadar ediyorlardı. —— Bu çok güzel, dedi, bütün işlmri tek başına idare etmek te güç değil? Nihayet » ben sen; bilirim.. Bana boazcı Senin — İçin iş her şeydir. Ve sen de iş adamısın — Şimdi dinle oğlum, biraz daha yaklaş, — Gözlerini kapadı. Sanki kendi kendisile —— Müfritlerinizin elinden gelse, zava — blara kendi havatızı teneffüs - elme hakkını — bile çe görecek, tanımı « yacaksınız. Hal - buki Takvor Ka şeryan, namı di * ğer Bay Takve Kaşer, Türkiye nin her bir tara fitda, ellerini ce bine koyup, ka - E pelâsını da en / Sesine yıkıp, lard pibi gezer; kimse de 'e Sörmaz. erde gezebilirsiniz, öyle mi” Tiya'moya, sinemaya, Türklerin devam ettikleri her yere girebilir misiniz? p Ne diyorsun madam? Biz Alamar <. Yahtdisi değil, Türk Ermenisiyiz! - Kati bu i#adeyi, daha bir yaşına gir- Miş gibi, hayre'le dinledi. Ve bir müd - det düsündükten sonra! — Yazıle! dedi, Türkiye olmaklan çıkmış! vor büsbütün içerledi: yordunuz diye bağır - n köyfiniz kaçmasın — diye bi7 ik içerisinde çürüye — mi idik? birimizi yedikçe keyfiniz ge- #rk karılarını, size hoş gö - __ı'ünmnk için kafes arkasında boğacak, — ŞÇarşaf içerisinde umacı gibi gezdire — cektik. öyle mi? Basımızdaki kırmızı feslerle tepesi mühürlü şarap Alşesin — den ferkımiz yoktü. Adliyede kaybet - tiğimiz davayı iye mnh'(em'es:nde - kazanır Nikâhımızı — imam, papaz kıyar; çok defa çocuğumuz doğdukta KA nikâhın kaydını bulduramaz, evlâ - — dimızi nüfus: kütüğüne — geçirtmekte — gahmet çekordik. Cebinde acnehi pasa- — Portu bulımduran dört paralık — herit tahlarar boller, ticarette bana rekabet edip beni mahveder, — kendisine karşı E enteresan > Yör ki-şimd: kazın ayağı — başka türlü D oldu dive, artık enteresan — olmaktan Bi ai? F Na ee ERCA. hiç bir şey yapamazdım. Demek olu -| “Son Posta,, nın Hikâyesi KODK M NDN UN N SONRA SÜ mücadele ediyordu. Ve yavaş sesle, kırık kırık devam etti: - İşte sana göyliyeceklerim. Babami tanırsın değil mi?.. Senin büyük baban!.. — Tabıl tanıyorum. — O servetini. yani bizim servetimizi nasıl elde etmişti, onu da bilirsin değ'l mi? Hayatının yarısını hiç bir şeyde mu- vaflak clmadan geçirmişti. Bütün gay . » retlerine, bütün zekâsına rağmen fakirdi. İş yapamıyordu. Biliyorum. Bu hal amcazadesi WDııu!ı'ı"deıı kalan üç yüz bin franga s |hib olunecya kadar devam etmişti, O & |yüz bin frankla lik fabrikayı kurmuştu — Evet, bunlar çok doğru, fakat şu da İvar ki amcazadesinin üç yüz bın frangı babamna kalmıyordu. Babâm aldı, gasbet. ti, çaldı.. Sus cevab verme ve dinle. Babamın amcazadesi Vantier'nin — bir başka varisi daha vardı. Yeğeni Blanc - hard. Albret Blanchardı amcası büyüt - müştü Fakat bir gün neden aralarında bir anlaşamamazlık olmuş, Albertle Van. tler birbirlerile darılmışlardı. -Babamın Amcazadesi Vantier, bütün servetini ba . yapmıştı. radan pişman olmuş. ve ölmeden Iki üç Rgün evvel ikinci bir vasiyetname yapa - |rak servetini Blancharda bırakmıştı. Vantier'nin öldüğü gün babam bu vasi. yetnameyi ele geçirmiş ve ortadan yak et İmişti. bama birakan vasiyetnameyi bu zıınııını!al Pacıyor, hem de kızıyordu. Büyük baba -| Böyle bir vasiyetnameyi yaptığına son- | SMtü hatasını, babası tamir etmemişti, Bu ZĞ K ZĞi SO YLERİM . TaLNMARIDAĞI IAD NKKK Çevirer: İsmet Hulüsi yt — Bunlar nasıl lâf., Bu polis romanı mı?., İmkân yok. Baba, iyi düşün. — Yavaş konuş.. Ben hakikati söylüyo- rum, Vasiyetname orada.. Benim yazıha- nemde, işte anahtar.. Demir gözü aç.. İki altlıdır. Biraz oynat, kapak kayar, İşte vasiyetname. Titriyen ellerinde tuttuğu vasiyetna - meyi oaküyordu. — Gördün yat?. Emin olabilirsin.. Blanchard, amcasının bütün servetine sahib olacak, rahat rahat yaşıyacakken; sefalet içinde ölmüştü. Öleli çok oldu. İki çocuğu vardı. Burnlardan biri şimdı ufak bir memüurdur. Evlidir, çocukları var. Ö- teki çocuğu kızdı, muallim oldu. Arlıyor sun ya. Hatayı tamir etmek lâzım. Bu da sana düşer. Babam çok hasta idi, ölmek üzere bu- İlenuyordu. Bana bunları o anlatmıştı. BSen tamir et, dedi. Fakat © zaman ışler - den emin değildim. Bu para da bir işe konulmuştu, * Şimdiki gibi. — Şimdi tehlike yok. O zaman ben ka- rar ememiştim. Hem seni düşünüyor- dum. Sen henüz çok küçüktün eni, ge- İnin istikbabini düşünmek mecburiyetinde im. Her ne vakit olsa yapılır, diye se - Üç yüz bit frank |Bisnehard ailesinindir. vereceksin 1 teden seneye atmış arın gitgide peltekleşen sexi kesil- di gözleri kapandı. Ölmüştü. Lowis Marville, vasiyetnameyı alelâ - cele yerine koydu. Çekmeyi kapatt Zili çaldı. Hastabakıcı gelmişti. — Bir rüddet daha orada kaldı. Yanan oteye baktı. Pencereden dışarıyı seyretti. Gör- düklerinden bir şey anlamıyor xibi idi. nde bir üzüntü vardı. Senelerce veril- memiş bir para, bu paranın faizi.. Serveti birdenbire azalacaktı. Blanchardlar& hemm hatanın tamiri ona bıraklmıştı. * Yeme; azır olduğunu haber verdi-| ler. Düşüne düşüne —Mmerdivenleri — indi, Yemek salonunda karısi; Çocukları zen - Ciğerlerinizin kuvvetini , Birincikânım ölçmek ister misiniz ? (Baştarafı ? tnci sayfada) runuz ve ağzını mantar ile kapayınız. Baş aşağı küvete daldırınız ve elinizi suyun içine sokarak şişenin ağzındaki mantarı çıkarınız, korkmayınız, su bo « şalmaz. Bundan gonra lâstik borunun bir ucunu şişenin ağzına sokunuz. Borunun diğer ucu elinizde kalsm. Şimdi tecrübeye başlayınız. Derin bir surette nefes alınız. Ciğerleriniz tama - mile hava ile dolduktan sonra tamamile boşalıncıya kadar boruyu üfleyiniz. Ci- Rerlerinizdek! hava şişenin içerisine do- lar ve şişedeki su küvetin içine geçer. Fotograftaki — vaziyet hâsl olur. Şişe üç 1itrelik ise ve bunu bir tek nefes ile boşaltmağa muvaffak oldunuzsa ciğerle- riniz çok sağlamdır, hiç korkmayın! Suyu tamamile boşalimağa muvallak olamazsanız boşalttığınız mikdar ciğer- lerinizin sağlamlığı derecesine mivar tu,; tulur. Koydüğumuz krokiye bakınız! 1.60 metre boyunda bir kadın için üç litrelik bir şişeyi boşaltmak iyidir. 1.60 dan aşağı boyda kadınlar için & - şenin istiab derecesi tehlikesizce 2.75 |'t- reye inebilir. İri yapılı kadınlar için üç buçuk lit - rolik ıstlab derecesi elde edilmelidir. 13 yaşındaki gençler için: 2,20, 15 ya- şındaki gençler için: 2,75 istiab derecele- vi normaldir. ile CABFAH, ÖĞ Her Çocuklarına baktı. Düşünceleri dağılı - yordu. Yüzündeki çizgilet değişt:. İçine den: — Bunu onlara daha sonra söyierim. Dedi, Bu daha sanranın hayattan ümi«- dini kestiği zamandan evvel olmıyacağını gin bir Masanın eltralına toplanmışlardı.|kendi Kendine itiraftan çekiniyordu. SON ROMANI OSTANIN lmakta ve kendi - ize latbik etmek - & serbestsiniz, Ni - in alıp ta entere - an - olmuyorsunuz? — Bu ne hararet- müdafaa? — Bunu sSİz mi söylüyorsu - 'izmin mucizesi iş - 'e budur. Memleke- te, — Memleketime, vatanıma öyle bir nizam vermiştir ki, daha dün, Osmanlı- lık camiasından ay- rılmağa can — atan ben, Ermeni Takvor Kaşeryan, bugün Türklüğe dört elle sa- «İcilmış, Türk olmaktan iftihar duyuyo- rum. Eğer, —pardon!— senin kafanda «Jiki paralık mantık olsa, asıl bu cihe - tin enteresan olduğunu görür, tasdik edersin. — İhtima! ki haklısınız.. — Ne?! İhtimal mi? Bu işde Ayınş- tayn nazariyesi yürümez. Bu, hakikat- tır. Madem'ti gazetecisiniz, Avrupanın palavralarını bir yana bırakın da, bize gelin. Gözleriniz. entrika yerine biraz da temiz hakikat görsün. Kulaklarınız politika dedikoduları yerine yekvücud bir milletin, kurtarıcısmı nasıl takdis ettiğini işitsin! Takvı nihayetinde dayanamadı ve|lığına rağmen t Kt çıkmışız. Bizim o biraktığımız şeyleri | Ermenice: <Askısar?» 1 bastırdı. karar veriyordu. Fakat, kammarasında'«Kafanı değiştir!». der İsem — ayıbdır? Misis Fulblöd dalmıştı. Su sözler o- nun üzerinde çok büyük — sir yapmış, Zormanı, onun gürbüz ve :uvvetli vü- cüdünü, çalımını, seksapı ni unuttur- müuştu. Bir müddet, gözleri ya- kapalı, dü - şündü. Zorman sporcu — di amma, bu herif de külltür sahibi idi. güzel konu - şuyor, konuşurken de hi Faretleniyor - du. Sonra da hem Türk, hem de Erme- ni-olduğunu söylüyordu. Yani katmer- li bir cazibesi vardı. Feleğin, — doksan dokuz defa çemberinden geçmiş bulu - nan Misis Fulblöd'ün defterinde henüz böylesi kayıdlı değildi. Fransız sahili - ne çıkıncıya kadar, bu adamla, yaşlı - l ayi — geçirmeğe eee ELERU çi e R NS DS E NT LA C SN ç VN G9 3, — SF SARİCE A ötekine yer vermiş « ©. Onu nasıl sepet- liyecekti? Bir iş bahane e - derek, onlardan ay- ald. Ve — giderken de, Takvorun buru - şuk elini kendi eli - ain içinde tutarak: — Oh! dedi; söy « lediğiniz şeyler ben- de çok büyük alâka üuyandırdı. Bu mev- züu üzerinde daha iyi konuşuruz, olur mu? — Hay hay, ma - dam! Emrinize âma- deyim.. daima! Zorman, - kadının nezdinde kendi mev klinin sarsılmış olduğunu hissetmişti. Ve bittabi Takvora karşı husumet dü- yuyordu, Bunu gizleyemiyerek: — Ayıb oldu; dedi. Saçma sapan lâ- kırdılar ettin. Karı bunları yemez, iç- mez, neşreder, sen de mahçub olur - sun, 'Takvor irkildi: — Neden? Ne saçma — laf etmişim? Doğru değildir. sankim — dediklerim? Hakiket değildir? — Kendi noktai nazarını müdafaa e- derken baskalarına hücum etmekte ne mana vardı? * Kime hücum etmişim? Hâlâ bizi barbar saymakta inad. eden — insana; YA CJETN yemekten sonra muntazaman Erkeklere gelince: ş 1,10 den fazla boyda olanlar 350 İt ” relik suyu, 1,78 den fazla boyda 5 Nitre suyu boşaltmalıdırlar. Şimdi basit, fakat daha az fenni G" tecrübeden bahsedeceğiz: Bir masanın könarında bir munı Yak” nız. Bu muma bir metre yirmi beş *“'_" mesafede yer alımız. Ciğerlerinim #if5 hava ile doldurunuz. Alevi hedef itti * haz ediniz ve üfleyiniz. Mumu ğe muvatfek olursanız ciğerlerinizin S” — lam olduğuna hükmedersiniz. İlk da söndüremezseniz bir ikinci veya cü tecrübade bulunabilirsiniz. Ancak *"* düncü defa'da mumu söndüremezseni gerlerinizin zayıf olduğuna hül Netice: 5, Şundan emin olmak lâzım gelir ki İN" sanların hususile şehirlilerin dortte nün nefes kudretleri çok azdır. Gayfti ı K bil sürette yaşayış tarzının tabil neticir sidir bu. Türlü türlü hastalıklar da bUR dan ileri gelmektedir. Nefes küdreti, tamüssıhha — olanlardi — düzeltilebilir. Bu bir terbiye ve talifi meselesidir. Bu nefes terbiyesi halledilince artık vücudden Bripler, bronşitler, amfizenler A Hattâ, dahaâ ileriye varalım: Bü nefet Ik.ıdrou sayesinde yerem bile uzaklaşt! labilir... $H LE ve AKŞAM dişlerinizi fırçalayınız. YARINKİ NÜSHAMIZDA : Anna İvanovna'nın hastalıği Yazan: V. Ardov Çeviren: H. Alaf O kafa ile gitsin bırakayım” — Hayır, amma, güzelce tashih ü — Ağnamadım. Cenabın, Kaf'n:; tnin hikâyesini bilmoorsun görün0” Kazez Art'n rahmetlik, silâh taştılı, nın yasak olduğu bir vakıtta, '*'ıf koskocam bir hançer ilen Kl“'ıç’“ başından geçoormuş. Devriye ilen J" | beyüz gelmiş ise, durdurup Ü ramışlar; hançer de çıkmış m#’w'; Derken, bayını sensin, devriyenin we biti sormuş: «Bu nedir, zo? Ne de şoğrsun bunu?» Kazez — Artin, ı;:“": te sanfurvasını bozmadan — cevab «Bazı tefa yazı yazarken iktiza © w yağnış düzettiroorum..» Zabit / «Bunu ilen yağnış düzettirilir hit” |4 ni ilen maytap edeoorsun?e demiş İKazez gülerek: «Estağfurullah! Maytap etmek haddim değildi ışlar oloor ki düzelmesi bileni az gelir!» Ağnoorsun? P | — Herhalde, karşında bir kadiP ). duğunu unustun.. sözlerin iyi dı. Ben örne bilirim. — AT edersin, beyzadem! Bi:'â'ıgı' da sen edcarsun, şimdik, Karşi! M"" nin kadınlığı artık & kerteye Fd ki, tıpkı tıpki harem ığalnrıl:: liğine benzer, Hern de sonra, "& ki geslacı kısmısının — cinsiyeti ğ gazatacılığa iİntisab eden Karı, lığını evde unütoor. — Bu, hiç de öyle benzemiyof: — Öyie olmasa, dünya elm_f' y ğ portaj etmeğe göndermezler idi. "ıi tacılıkla kortezanlık bir araya $" Belli Ki sen gaztacılık etmemisif — Sanki sen ettin mi? — Helbet! Benim girip cj'"“'d'pî hangı zanaat vardır ki? Eskld"'#ı : Tidei Şark'ye» de muharrirlik v" şim, !":,a' gee lir. BĞ — Acayib! Hiç de böyle duymamıştım! İstanbulda M ç du bu? (Aılq—"." i ÖYÜ j